Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, sığınmacı ve kaçakların sahillerimizde verdiği huzursuzluğa dikkat çekmek ve vatandaşlarımızdan gelen şikayetleri kamuoyuna duyurmak adına Mudanya Mütareke Meydanında basın açıklaması yaptı...
Prof. Dr. Ümit Özdağ, “13 milyon sığınmacı ve kaçak, 5 milyonu kayıtlı 2 milyonu kayıtsız Suriyeli olmak üzere Türkiye’de yaşıyor. 2 milyonu biraz aşkın sayıda Afganistan’dan gelen insan Türkiye’de değişik illerimizde yaşıyor. Afrika’dan gelen 2 milyon kişi Türkiye’de yaşıyor. Bunların hepsi 11 milyon etmekte. Bunun dışında Mısır, Libya, Irak, İran, Pakistan, Rusya ve Ukrayna’dan gelenlerle birlikte sayı 13 milyonu geçmiş durumda. Özellikle 7 milyon Suriyelinin nüfusları Türkiye’de çok hızlı artıyor. Çünkü; üçüncü çocuk doğduktan, üçüncü, dördüncü, beşinci çocuklara çocuk yardımı yapıldığı için Suriye’de doğurduklarından daha fazla çocuk doğuran Suriyeli kadınlar, Türkiye'de ortalama 5,3 çocuk doğuruyorlar. Bir Türk ailenin ne birinci ne ikinci ne üçüncü çocuğuna yardım yapılmazken Suriyelilerin adeta sayılarının artması için bu yardım utanmadan yapılıyor.
“Masraflarını biz ödüyoruz”...
“Yetmiyor hastane masraflarını siz ödüyorsunuz. Yetmiyor eczane masraflarını siz ödüyorsunuz. Bütün bunların üstüne gittikçe artan sayıda Pakistan’dan, İran’ı geçerek ve İran devletinin yardımıyla Afganistan'dan her gün binlerce kişi sınırdan geçerek içeriye giriyorlar ve Türkiye’nin değişik yerlerine dağılıyorlar. Bu gelen kitlelerin kafalarında Türkiye ile ilgili değişik fanteziler uyandırılıyor. Bir kısmı buraya sözde şeriatı iktidara getirmek için geliyorlar. Türkiye’de, ülkemizin her yerine yayılarak, Türk insanın kaynaklarını kullanarak, Türk insanının işini elinden alarak, Türk insanının yaşadığı şehirleri kasabaları, ilçeleri güvensiz hale getirerek, sayılarını artırarak, vatandaşlık alarak hayatı Türk milletine cehennem ediyorlar.”
“Bunların kafasında Türkiye Müslüman bir ülke değil ve Türk kadınları da Müslüman değil”...
“Biraz önce bir vatandaşımız dedi ki, “Ailemle kumsala indik ve katil olmamak için kızımı, yeğenimi aldım oradan buraya geldim.” Kendi şehirlerimizde, sokakta insanlarımız, özellikle de kadınlar güven içinde yürüyemez hale geldiler. Eskiden büyük şehirlerde bile çocuklarımızı rahatlıkla gece sokağa bırakabilirdik. Şimdi bırakın çocukları bırakmayı gençler bile sokağa çıkarken anne ve babaları endişe içinde evde bekliyorlar. Ellerinde kameralarla her yerde genç kızların, kadınların videolarını çekip ahlaksızca paylaşımlar yapıyorlar. Biz bunun aslında ne anlama geldiğini gayet iyi biliyoruz. Çünkü bunların kafasında Türkiye Müslüman bir ülke değil ve Türk kadınları da Müslüman değil. Onun için Taliban zihniyetine bu kadınlar helal kılınmış. Bunun da propagandasını yapıyorlar. Ahlaksızca bunu söylemekten çekinmiyorlar. Bugün video çekenlerin yarın fırsatını bulursa saldıracaklarını da biliyoruz. Çünkü bütün Ortadoğu’daki isyanlarda yağma üç şey üzerinden oluyor; para, silah ve kadın. Bakın, Fransa’da üç günden beri ortalık yıkılıyor. Bize birileri Fransız modeli diyorlardı. Gördünüz mü Fransız modelini? İşte böyle!”
“Erdoğan’a sesleniyorum; “Mudanya’da genç kızların güvenliğini sağlıyor musun?”
Biz, kimseden nefret etmiyoruz ama ülkemizi de kimseyle paylaşmayız. Bu sokaklarda güvenli yürümek bizim hakkımız. Buradan Hükümet’e sesleniyorum, buradan Erdoğan’a sesleniyorum; bir açıklamasında şöyle söylüyor Erdoğan, “Biz milyonlarca sığınmacının Avrupa’ya gitmesini engelleyerek Avrupa’nın güvenliğini sağladık.” Sen Mudanya’da genç kızların güvenliğini sağlıyor musun? Onun hesabını ver. İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de genç kızların güven içinde sokağa çıkmalarını sağlayabiliyor musun? Bırak Avrupa'nın güvenliğini. Sen Türk halkının güvenliğini sağlayabiliyor musun? Hayır. Sen Gebze'de tecavüze direndiği için kafası taşla ezilerek öldürülen Ayşegül'ün güvenliğini sağlayabildin mi be adam! Hayır. Sen milyonları buraya doldurarak Türk halkının güvenliğini tehlikeye attın, refahını elinden aldın. Türk halkına harcanması gereken yılda 11 milyar doları Suriyelilere harcıyorsun. Suriye'nin kuzeyinde yılda 7 milyar dolar para harcıyorsun. Türk halkının kaynaklarını har vurup harman savuruyorsun ve ondan sonra buraya getirdiğin bu kitleler Türk insanını tehdit ediyor.”
“Fiziksel bir eylemde bulunmayın”...
“İnsanlarımızı taciz eden bu ahlaksızlar derhal sınır dışı edilmelidir. Bu konuda hiçbir müsamaha gösterilmemelidir. Sevgili gençler sizden de ricam bu tür durumlarda siz güvenlik görevlilerini göreve davet edin. Güvenlik görevlileri işlerini yapsınlar. Siz fiziksel bir eylemde bulunmayın. Dövmeden bırakın. Bırakın polis işini yapsın. Jandarma işini yapsın. Ve yapmayan olursa bir üst makama şikayet edin. Ama eğer siz polise giderseniz jandarmaya gider şikayetinizi ederseniz her Türk polisinin her Türk jandarmasının zevkle bu işi yapacağını biliyorum. Bu işten bıkmışlar. Çünkü onlar her gün sizden daha fazla bu rezillikleri yaşamak zorunda kalıyorlar. Ama asla sinirlerimize mağlup olmayalım. Birilerinin senaryosunu yazdığı oyunlarda figüran durumuna düşmeyelim.
“Zafer Partisi var”...
Ülkemizi akılla savunalım. Demokratik hukuk devletinin kuralları içinde savunalım. Ülkemizi sandık başında savunalım. Artık Türkiye'de hiç kimse bu konuda seçeneksiz değil. Neden? Çünkü eskiden bu konuda Türk halkının önüne çıkıp, "Biz yollayacağız. Gerekirse zorla!" diyen bir parti yoktu. Artık Zafer Partisi var."diyerek; karanlığa giden bir gidişata dikkat çekti.
HABER: İbrahim AKDAĞ