İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Maltepe sahilinde miting yaptı. ''Ne yazık ki bir yanımız keder dolu, şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum'' diyen İmamoğlu terörü lanetlediğini söyledi.
İmamoğlu’nun konuşmasından önemli satır başları;
“Ne yazık ki bir yanımız keder dolu, şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Terörü lanetliyorum, birliğimiz bütünlügümüz daim olsun. Bir millet sevinçte ve kederde ortak oluyorsa millettir. Hiçbir seçim vatandaşlar arasındaki gönül köprülerini yıkmamalıdır. Bunu sağlamak da öncelikle siyasetçilerindir. Önemli olan seçimlerden önce de ağır sözlerden uzak bir siyaset yapabilmektir. O seçimden millet kazançlı çıkmaz. Bir sözle kalpleri kırarsınız ama binlerce sözle kazanamazsınız. Ben seçimleri değil sizlerin kalplerini kazanmayı yeğlerim.”
Beni kırmadınız, buraya geldiniz. Hepinize çok teşekkür ediyorum. Sağ olun var olun.
Bir millet, sevinçte ve kederde ortak olabiliyorsa millettir. Bugün burada bir sevinci paylaşıyoruz ama bir yanımız keder dolu.
Irak sınırında devam eden operasyonlarda şehit olan askerlerimize Allah'tan rahmet, yaralı askerlerimize acil şifalar diliyorum. Hepimizin başı sağ olsun. Terörü lanetliyorum!
Allah'ım milletimizi terör örgütlerinden korusun. Birliğimiz, bütünlüğümüz daim olsun. Evet, bir millet sevinçte ve kederde ortak olabiliyorsa, millettir. Vatandaşların bir bölümünün sevinci, başka vatandaşların gönlünü kırıyorsa, orada bir sorun var demektir. Nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, hiçbir seçim vatandaşlar arasındaki gönül köprülerini yıkmamalıdır.
Bunu sağlama görevi de öncelikle siyasetçilerindir. Seçimlerden sonra birlik, bütünlük, kardeşlik mesajları vermek kolaydır. Zor olan, değerli olan, seçimden önce de ağır ithamlardan, çirkin sözlerden, yakışıksız, mesnetsiz iddialardan uzak bir siyaset yapabilmektir.
Rakibinize oy veren milyonları rencide etmek, onlara hakaret etmek birtakım siyasi matematik hesaplarına göre belki size seçimi kazandırabilir. Ama öyle kazanılmış bir seçimi yalnız siz kazanmış olursunuz.
O seçimden millet kazançlı çıkmaz. O seçimi vatandaş kazanmış olmaz. Bir lafla kalpleri kırarsınız, bin lafla kazanamazsınız. Ben seçimleri değil kalpleri kazanmayı yeğlerim!
31 Mart İstanbul yerel seçimleri tarihe geçmiştir. Ve bu seçimden herkesin, ama özellikle de siyasetçilerin alacağı dersler vardır. Ben size bu seçimden çıkan 3 temel dersi anlatayım:
Birincisi: siyaset her koşulda sevgi, saygı ve centilmenlik içerisinde yapılmalıdır.
Hem vatandaşlara, hem de siyasi rakiplere karşı…
İkincisi: siyasetin temel amacı, insanların mutluluğudur.
Özellikle de çocuklarımızın mutluluğudur.
Siyasetçi öncelikle bu sorumlulukla düşünüp davranmalıdır.
Üçüncüsü: herkesin dünya görüşü, değerleri, inançları farklı olabilir.
Ama bunları yarıştırmanın, bunları çatıştırmanın adı asla siyaset değildir.
Siyaset, kendi değerlerinden, kendi dünya görüşünden, inancından, felsefenden yola çıkarak neyi nasıl yaptığınla, hangi sorunlara nasıl çözümler ürettiğinle ilgili bir şeydir.
Bu dersi hiç kimse unutmasın:
Siyaset her şeyden çok, çözüm üretme işidir.
31 Mart seçimlerinden bu dersleri çıkaramayanlar bundan sonra asla seçim kazanamazlar, demeyeceğim.
Olabilir, elbette onlar da kazanabilirler.
Ama 31 mart seçimlerinden bu dersleri almamış olanlar bundan sonra seçim kazansa da, sonuçta kazanan asla milletimiz olamaz. Kazanan vatandaş olamaz.
Bu dersleri ben yalnızca başkaları için dile getiriyor değilim.
Benim de bu 3 noktada eksiğim, yanlışım, zafiyetim varsa mutlaka düzeltmeye, çok daha kaliteli siyaset yapmaya gayret edeceğim.
Çünkü İstanbul'da yeni bir başlangıca imza atacaksak eğer, öncelikle siyaset anlayışını, siyaset yapma biçimini değiştirmek zorundayız.
Yeni nesil bir siyaseti, siyasetin en yeni sürümünü, bu şehre, bu ülkeye hakim kılmak zorundayız.
31 Mart, yeni nesil siyaset anlayışının halkta nasıl büyük bir karşılığı olduğunu göstermiştir.
Ben bu anlayıştan ayrılmadan iş yapmaya, çözüm üretmeye, sonuç almaya devam edeceğim.
Size bunun sözünü veriyorum.
Biliyorsunuz, 31 mart İstanbul seçimlerinin oy sayma işlemi tam 17 gün sürdü.
Gelecekte bu 17 günde yaşananlar ve bu ülkeye yaşatılmak istenenler hakkında çok şey yazılacaktır.
Ben bugün itibariyle hepsini bir kenara bırakmış ve işime, tüm istanbullulara hizmet sorumluluğuma odaklanmış durumdayım.
Ancak şurası çok iyi anlaşılmalıdır:
17 gün boyunca yaşanan ve kısmen bugün hala devam eden gelişmeler, bizi milletçe bir “demokrasi sınavından” geçirmiştir.
Büyük bir mutluluk, büyük bir gururla ifade ediyorum, milletimiz bu demokrasi sınavını başarıyla vermiştir.
Bu muhteşem millet, demokratik olgunluğunu bir kez daha kanıtlamıştır.
Hiç kimse unutmasın; bu ülkede millet ne derse o olur.
Bu ülkede son sözü, gerçek sözü millet söyler.
23 Nisan 1920’den bugüne, bu ülkede son sözü millet söylemiştir.
Ülkenin birliği, çocuklarımızın geleceği için, bugün, yarın ve daima, son sözü millet söyleyecektir.
Herkes bunu bilmeli ve milletin sözünü emir kabul edebilmeli ve içine sindirebilmelidir.
23 Nisan 1920’den bugüne, bizim aldığımız terbiye budur.
Bu vesileyle 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramımızı da kutluyorum.
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!
Kampanyam boyunca söz verdiğim gibi, artık İstanbul'da sadece dini bayramlarda değil, aynı zamanda milli bayramlarda da toplu ulaşım ücretsiz olacak.
MEHTERLİ DUALI MİTİNG
Mehter Marşı'nın da çaldığı mitingte İstiklal Marşı okunduktan sonra sahneye çıkan imam kalabalığa dua okuttu.