head
2183026 810x458 75f08
Pazartesi, 06 Mayıs 2024

 

*Şu soruyu iktidar sahiplerine sormak zorundayız. Siz o sınırda yazan sınır namustur sözünün gereğini yapıyor musunuz? Gereğini yerine getiriyor musunuz? Ve bütün vatandaşlarımın da bunu bilmesini isterim.

*Eğer gereği yerine getirilmiyorsa, bizim halka gidip o gereklerin yerine getirilmesi için çaba harcamamız gerekiyor. Cumhuriyet Halk Partisi’ne düşen görevlerden birisi de budur. İki bin yirmi yılında Suriyelilere 40 milyar dolar para harcandığı söylendi 2020 yılında.

*2023’teyiz, herhalde yüz milyar doları aşmıştır. Yüz milyar dolarlık bir kaynağa sığınmacılara harcarken, üç beş milyar doları nereden bulurum diye kapı kapı dolaşan bir Türkiye.

*Yüz yıl önce Osmanlı’nın borçlarını devralıp, tamamını ödeyen bir Türkiye’den, şimdi üç beş milyar dolar para nereden bulabilirim diye kapı kapı dolaşan bir Türkiye.

“KİM BU YABANCI ASKERLER?”...

*Önümüzdeki hafta parlamentoda bir tezkere görüşülecek. Tezkere, teröre karşı mücadele. Güzel. Teröre karşı hepimiz çıkmak zorundayız. Terör bir insanlık suçudur.

*Terör kimden ve nereden gelirse gelsin teröre ve teröristlere karşı çıkmak hepimizin namus borcudur. Çözemediğimiz bir şey var.

*Bir cümle var teröre karşı terörle mücadele için bir tezkere geliyor ama içinde bir cümle var. Gerektiğinde yabancı askerlerin Türkiye’ye davet edilmesi. Niçin 30-35 yıldır teröre karşı mücadele eden bizim silahlı kuvvetlerimizdir.

 

*Güvenlik güçlerimizdir. Şehit olanlar onlar. Kollarını, bacaklarını, gözlerini verenler onlar. Yabancı askerin bizim ülkemizde ne işi var? Eğer sizler Cumhuriyet Halk Partililer olarak bunu bütün Türkiye sathına anlatmazsanız sorumluluğunuz var demektir.

*Milli Kurtuluş Savaşı’nda bile bir tek yabancıyı almayan bir Türkiye Cumhuriyeti devletinden terörle mücadele etmek için, yabancı askerleri Türkiye’ye davet eden bir Türkiye’ye geldik. Nasıl oluyor bu?

*Sayın Bahçeli’ye de sordum. Diyor ya ‘ben milliyetçiyim.’ Sayın Erdoğan’a da sordum. O da ‘her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına alan’ bir kişi. Nasıl olduysa bunlar yan yana geldiler. İkisine de sordum. Kim bu yabancı askerler? Hangi yabancı askerleri Türkiye’ye davet edeceksiniz. Bunu siz de gittiğiniz her yerde vatandaşa anlatın. Biz bir türlü öğrenemedik.

*Geçen gün Sayın Meclis Başkanı’nı ziyaret ederken kendisine de sordum. ‘Sayın başkan’ dedim. Tezkerede yabancı askerlerin daveti var. Biz bunu öğrenemedik. Ama siz Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olduğunuz için belki size söylemişlerdir.

*Oradan da bir haber gelmedi anladığım kadarıyla o da bilmiyor. Kim bunlar? Bunu sorgulanması lazım.

“YÜKLENDİĞİMİZ SORUMLULUK BÜYÜK”İİİ

*Sığınmacı olayı dahil, yabancı askerlerin buraya davet edilmesi dahil, uyuşturucu olayı dahil. Böyle bir tabloyu Türkiye kendi tarihinde hiç görmemişti. İlk kez böyle bir tarihle, böyle bir tabloyla karşı karşıya geldik.

*Hukukun üstünlüğünü biz savunuruz. Yargı bağımsızlığını biz savunuruz. Düşünceyi ifade özgürlüğünü biz savunuruz. Farklı düşüncelere saygıyı biz savunuruz. Hiç kimsenin düşüncesinden ötürü hapse atılmamasını biz savunuruz.

*Bizim temel görevimiz budur. Çünkü biz demokrasiyi yeniden inşa etmek istiyoruz. Bizim bir özelliğimiz daha var. Biz kimlik siyaseti yapmayız. Ve yapmıyoruz da. Hangi kimlikten olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bizim için eşittir.

*Hangi inançtan olursa olsun inanç siyaseti yapmıyoruz. Herkesin inancına saygılıyız. Ve herkesin yaşam tarzına saygılıyız. İsteğimiz herkesin kendi evinde, kendi mahallesinde, kendi sokağında, kendi kentinde ve Türkiye’de huzur içinde yaşamasıdır.

*Ama demokrasi yoksa baskılar varsa huzuru sağlayamazsınız. Bunları anlatmamın nedeni yüklendiğimiz sorumluluğun ne kadar ağır olduğunu size hatırlatmaktır.

 

“DEMOKRASİYİ İNŞA EDEMEZSİNİZ”...

*Sıradan mekanizmaları işleyen bir devlet içinde değiliz. Bir kişinin talimatıyla her şey değişebilir. Eğer yasama organı yani Türkiye Büyük Millet Meclisi yürütme organının tahakkümü altındaysa, yürütme organının talimatıyla görev yapıyorsa, o zaman yasama organı bağımsız iradesini kullanamıyor demektir.

*Bunu Sayın Meclis Başkanına da aktardım. Ona da söyledim. Örnekler de verdim. Güçler ayrılığının yok edip, bir kişiye her şeyin teslim edildiği ortamda demokrasiyi inşa edemezsiniz. Sağlıklı bir demokrasiyi icra edemezsiniz.

“BURSA’YI, MANİSA’YI, KOCAELİ’Yİ DAHİL EDECEĞİZ”

*Her şeyin ilkini ve güzelini yapmak bize nasip oldu. Bundan sonra da yeni ilkler ve güzellikler yine olacaktır. Biz İstanbul’un, İzmir’in, Mersin’in, Antalya’nın, Muğla’nın, Adana’nın, Eskişehir’in, Ankara’nın, Aydın’ın, Tekirdağ’ın, Hatay’ın Hatay’ın büyük başarılar sağladığını biliyoruz.

*Kocaeli’ni de dahil edeceğiz. Balıkesir’i dahil edeceğiz. Manisa’yı dahil edeceğiz. Bursa’yı dahil edeceğiz. Tabii Denizli’yi de alacağız.

*Hiç kimsenin endişesi olmasın çalışarak, çalışarak ve yaptıklarımızı geniş kitlelere anlatarak bunları, bu başarıları elde edeceğiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAK: Ajanslar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gazeteler