head

2183026 810x458 75f08
Cuma, 06 Haziran 2025
rek_lam_11_386cd_1aab8.jpg

Partisinin Gaziosmanpaşa'daki buluşmasında konuşan CHP lideri Özgür Özel, iktidarın, tutuklanan belediye başkanı Hakan Bahçetepe ile ilgili planını ifşa etti. İçişleri'nin Bahçetepe'yi görevden uzaklaştıracağını belirten Özel, "Belediye Meclisi'nde 18 AKP'li, 3 MHP'li 21 kişi Belediye Başkanvekili seçecekler" ifadelerini kullandı. Özel, "Eğer belediyeye çökülürse, artık AK Parti'nin darbeye niyetlendiğini, bir daha seçim yapmamaya hazırlandığını gösterir" dedi...

503803382 9888156217934616 3663542071352523962 n 7b055

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu 23 Mart’ta yolsuzluk suçlamasından tutuklanmasının ardından CHP'nin miting ve buluşmaları devam ediyor.

İstanbul’daki ilk miting Şişli’de düzenlendi; burayı sırasıyla Beylikdüzü, Başakşehir, (İstanbul Üniversitesi) Beyazıt Meydanı, Silivri, Pendik ve Esenler buluşmaları izledi.

Her çarşamba İstanbul’un bir ilçesinde "Millet İradesine Sahip Çıkıyor" buluşmalarında bu hafta adres, belediye başkanı İBB 5'inci dalga operasyonunda tutuklanan Gaziosmanpaşa oldu.

Saat 20.30'da başlayan miting, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlendi.

İMAMOĞLU: VEREMEYECEĞİMİZ HESAP YOK...

Ekrem İmamoğlu'nun buluşmaya gönderdiği mektubu CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik aktardı.

İmamoğlu'nun mesajından öne çıkanlar özetle şöyle:

"Milletin iradesi, taarruz altındadır. Demokrasimiz, hayatta kalma mücadelesi vermektedir. Hukuk yerle bir edilmiş, adalet can çekişmektedir. Bu en ağır şartlar altında bile hiçbirimizde bir korku, bir yılgınlık yok.

 
 

Çünkü bugün yaşadıklarımızın, vadesi dolmuş bir iktidarın son çırpınışları olduğunu biliyoruz. Onların millete veremeyecekleri hesapları var. Onun için korkuyorlar. Ama biz korkmuyoruz, yılmıyoruz. Çünkü, haklıyız ve güçlüyüz. Korkmuyoruz, yılmıyoruz. Çünkü millete veremeyeceğimiz tek bir hesap yok.

 

Tutuklanmış tüm belediye başkanlarımızın, belediye çalışanlarımızın veremeyecekleri hiçbir hesap yok. Bizler, millet adına karar veren bağımsız mahkemelerde yargılanmaktan gocunmayız, çekinmeyiz. Yeter ki amaç, gerçeği ortaya çıkarmak, adaleti sağlamak olsun.

Ama bugün bizi bağımsız mahkemeler değil, bir avuç iktidar sahibi ve onların medyası yargılamaya kalkıyor. Biz, yargılanmıyoruz. Biz, peşin peşin suçlu ilan ediliyor, sistemli iftiralara, organize yalanlara maruz kalıyoruz. Biz, yargılanmıyoruz. Biz, bir daha asla seçim kazanamayacak bir avuç insan önümüzdeki seçimi kazanabilsin diye, rehin tutuluyoruz. Bizim tutuksuz yargılanmamıza bile cesaretleri yok. Çünkü işimizi yapmamızdan korkuyorlar.

Milli iradeyle kavgaya tutuşanlar, milletin aksi istikametinde yürüyenler elbette korkacak. Millet bunları vicdanında mahkum etmiştir, sandıkta da mahkum edecektir. Sandık gelecek, herkes yaptıklarının hesabını verecek.

Bir pazar günü, adalet hasretiyle sandıklara koşacağız ve hep birlikte özgürlüğün, eşitliğin, kardeşliğin iktidarını kuracağız. Yoksulluğu, çaresizliği, umutsuzluğu bu topraklardan söküp atacağız. Adil, özgür ve müreffeh bir ülkede hep birlikte güven içinde yaşayacağız. Her şey çok güzel olacak."

 

ÖZGÜR ÖZEL: MÜCADELEMİZ AZALMADI, ARTTI...

İmamoğlu'nun mesajını aktaran Çelik'in ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel, konuşmak için kürsüye geldi.

Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"19 Mart darbe girişiminden beri; önce 7 gün 7 gece Saraçhane’de, sonra köprüyü geçip Maltepe’de, sonra Anadolu’ya açılıp Samsun’da, Yozgat’ta, Mersin’de, Konya’da, Van’da, İzmir’de, Düzce’de, Antalya’da bu darbeye karşı ses yükselttik.

Saraçhane bir çarşamba başladı, bir hafta boyunca direndi, darbeyi püskürttü, kayyumu püskürttü... Dedik ki: "Çarşamba akşamları da aynı saatte hep İstanbul’dayız."

Ne İstanbul’da, ne Anadolu’da; Bütün beklentilerin aksine eksilmedik, arttık. Heyecanımız, inancımız, mücadelemiz azalmadı, çoğaldı.

Meydanlar buraya öyle miting yapmaya, bir yerlerden toplanıp da gelen belediyelerin işçileri ya da kamu çalışanlarını veya birilerinin gözüne girmek için getirilenler değil. Bu meydana miting yapmaya değil, eylem yapmaya gelenler var. Eylem yapmaya!

Bu meydan Ekrem Başkan’ın, belediye başkanlarımızın, meclis üyelerimizin, bürokratlarımızın; onların onurlu mücadelelerinin bileklerini bükemeyenlerin, yargı sopasıyla bileklerini kırmaya çalışanların karşısında; onlara inanan, güvenen, onlara kefalet koyan, onlar için mücadele eden, eylem yapan milyonların temsilcileri var karşımda. Hepinizle gurur duyuyorum!

Uzun zaman sonra havaların bu kadar müsait olduğu bir zamanda eşiyle, dostuyla, arkadaşıyla, ailesiyle, sevgilisiyle değil de; Omuz omuza bir mücadeleye, bir eyleme ve İstanbul’un iradesine, kendi iradesine, Türkiye’nin demokrasisine... Gazi Mustafa Kemal’den emanet sandığa, seçime sahip çıkan her birinize minnet duyuyorum.

Bu mücadelenin başarıya ulaşıp ulaşmaması bir tek şeye bağlı: Bu meydan, bu inancı, bu enerjiyi ve bu mücadele azmini muhafaza ettikçe, her hafta bir başka meydandaki bir başka mücadeleye buradan kıvılcım oldukça, umut oldukça... Ne yaparlarsa yapsınlar; ne Hakan Başkan’ı ne diğer belediye başkanlarımızı ne de Ekrem Başkan’ı asla yenemeyecekler! Kötülük kaybedecek, iyilik kazanacak.

Kazanmak için üç şeye ihtiyaç var: 1. Ahlaki üstünlük, 2. Psikolojik üstünlük, 3. Çoğunluk enerjisi.

Ahlaki üstünlük kimde, görüyor musun Erdoğan? Görüyor musun? Bir bakın şu meydana: Psikolojik üstünlük kimde? Çoğunluk enerjisi kimde?

Elbette biz kazanacağız; haklıyız... Bu annemin (Hakan Bahçetepe'nin annesi) gözyaşlarında boğulacaklar!

6-7 sene önce bu meydanlarda, bütün partilerin kurduğu stantları Hakan’la (Bahçetepe), babasıyla birlikte geziyordum ben.

O zamanlar burası AK Parti’nin kalesiydi. 1963’ten beri on iki tane seçim olmuş, bir tek 1989’da kazanmışız. Ama kusuru Gazi Osman Paşa’da bulmamışız; kendimizde aramışız: 'Daha doğru aday', 'Daha örgütlü mücadele', 'Hep birlikte çalışırız, kazanırız' demişiz.

Hakan gibi bir ilçe başkanına görevi vermişiz aday olmuş ve seçime girmiş. Arkadaşının arabasıyla kampanya yapmış. Seçim gecesi, olmayacak şeyi başarmış. Seçimde, o 'AK Parti’nin kalesi' denilen yerde, Hakan kardeşim bin farkla önde!

İşte şimdi, özellikle Gazi Osman Paşa’daki durumu açık açık anlatmak lazım; bütün Türkiye’nin bilmesi lazım.

biz yeniden oyları sayarken, 1 Nisan sabahı seçimi kaybeden Aziz İhsan Aktaş denilen kişi bir başvuruda bulundu.

bu kişi 21 Nisan sabahı bir evrak yollamış. Belediye meclisinde AK Parti ve MHP çoğunluğu var. Evrak sisteme girmiş. Hakan mazbatayı alınca, bu evrak önüne gelmiş: "Bu ne?" demiş. 'Geçmişte gelmiş, iade edilmiş, düzeltilmiş, bir daha gelmiş.'

Haziran ayında, belediye meclisinde — eski belediye meclis üyelerinin de oy verdiği bir kararla — bu Aziz İhsan Aktaş’ın, hepinizin bildiği benzin istasyonuyla ilgili bir karar çıkmış.

Hakan’ın belediye başkanlığı döneminde herhangi bir başvuru yok. Herhangi bir işlem yapılmamış ama mesele meclise gitmiş. Mecliste, AKP ve MHP'nin 21 üyesinin oyuyla karar geçmiş.

Beşiktaş Belediye Başkanımızı tutukladıkları dosyada, bu Aziz İhsan Aktaş’a demişler ki: "İftira at, seni serbest bırakalım."

Aziz İhsan Aktaş, o dosyada suç örgütü lideri. Maksat belli: Gaziosmanpaşa Belediyesi için kumpas kurmak!

Aziz İhsan Aktaş demiş ki: "Ben, belediye başkanına ortağım aracılığıyla söyledim. Ortağım da bir aracı kullanarak belediye başkanına rüşvet verdi." 

Peki, ne zaman vermiş? Olay olduktan altı ay sonra.

Bugün Hakan, benim önüme de koydu. Avukatı da koydu. İtiraz dilekçesinde de yer alacak. Gerekirse alacağım onu, Türkiye’de kime göstermek gerekiyorsa tek tek göstereceğim.

Şöyle yapmışlar: Savcılıktaki kumpasçılar, Hakan’ın baz kaydını alıp, iftiracı şahsın — yani bu iddiayı atan ortağın — baz kaydıyla eşleştirmişler. Güya, “Aynı baz istasyonundan çekmişler, demek ki beraberlermiş” diye kabul ediyorlar. Bir yıl içinde üç gün, aynı bazdan bağlantı olmuş.

Adam diyor ki: “İkinci bir kişi aracılığıyla rüşvet verdim.” Ne zaman? Bu üç gün içinde, iki gün görüşmüşler, üçüncü gün rüşveti vermiş. Peki gerçek ne?

Hakan diyor ki: “Bir kez belediyeye ‘hayırlı olsun’ diye gelen iş insanları dışında, bu kişiyle belediye dışında bir kez bile göz göze geldiysem, yan yana geldiysem, el sıkıştıysam, 10 metre – 20 metre mesafeden göz göze geldiysem… Beni Taksim’de asın.” Bu kadar net. Bütün Türkiye duysun bu kumpası!

Bahsettikleri görüşmelerden biri, 24 Kasım'da. Hakan, o günle ilgili video ve sosyal medya paylaşımıyla kanıtı ortaya koydu.

Dedikleri saatte, Hakan üç ayrı okulda öğretmenler günü etkinliğinde. O baz istasyonuna bir kilometre mesafede.

Bir diğer görüşme günü, kapalı pazar yerinin açılışı yapılmış. Orada da “aynı bazdan bağlandılar” diyorlar. Kapalı pazar yeri ile o benzinlik arasında 700 metre var. Biraz önceki okullar diğer tarafta kalıyor, pazar yeri bu tarafta kalıyor.

Bir diğer görüşme gününde, Hakan üniversiteler arası öğrenci değişimi programını ziyaret etmiş.
O programın olduğu yerle benzinlik arasında 850 metre mesafe var.

Bakın kumpas şöyle: Baz kayıt raporunu alıyorlar. İftira atan şahsın bazıyla, Hakan’ın baz kaydının çakıştığı yerleri fosforluyorlar. Sonra diyorlar ki: “Ben bugün geldim, çantayla rüşvet verdim.”

Ne görüntü var, ne kayıt var. Ne parayla ilgili bir iz, ne bir emare var! Ama buna rağmen… Bu kadar net açıklamaya rağmen, Hakan’ı aldılar, tutukladılar.

Şimdi yarın, İçişleri Bakanlığı “Hakan tutuklu” diye görevden uzaklaştırma kararı alacak.

Sonra ne olacak? Gidecekler belediye meclisine… 18 AK Parti’li, 3 MHP’li — toplam 21 kişi — Hakan’ın yerine belediye başkan vekili seçecekler. Kumpası gördünüz mü!

Bu baz kaydıyla, bu işlemle eğer bu belediyeye çökülürse; Bu, sadece Gaziosmanpaşa Belediyesi’ne çökülmesi değildir: Bu, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin artık sandık fikrini kafasında bitirdiğini darbeye hepten niyetlendiğini ve bir daha seçim yapmamaya hazırlandığını gösterir. Bu kadar.

Görevlendirdiği kişiler darbeyi asker üniformasıyla değil, savcı cübbesiyle yapmaktadır. Bu darbeye direneceğiz!

Arkadaşlarımızı kolunda polisle itibarsızlaştırmaya çalıştılar. Dün o görüntüler Türkiye'yi 60, 70, 80 yıl geriye götürmüştür.

Görüntülerin talimatını kim verdiyse bu milletin yakasından tutup kafasını yere vurduğunu görene kadar bana huzur yok.

Savcı sert kayaya çarptın oğlum! Gelirim, darmadağın ederim, aklını başına topla. Tepemin tasını attırma, dağılmamak üzere toplanırız. O haysiyetsizliği bir daha görmeyeceğim. 

Erdoğan'a söylüyorum, AK Parti'de aklını başına toplayacak kim varsa söylüyorum. Buradan sonra bu işin sonu kötü, alın bunu buradan!"

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KAYNAK: Ajanslar