Türkiye üzerine oynanan oyunları ve Emperyalist güçlerin,terör grupları ile alış verişini dile getiren; Ve Kahpe bir bombalı tuzak ile şehit edilen Cumhuriyet'in cesur kalemi;Uğur Mumcu'nun Kitaplarında ki derinliği, Genç kuşaklarla buluşturmak isteyen;Vatansever ve aydın bir Cumhuriyet doktoru Op. Dr.Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Baş ve Boyun Cerrahisi Ali DULUM'un kayda değer alıntıları...
***
UĞUR MUMCU'NUN GÖZÜNDEN ATATÜRK ve KAZIM KARABEKİR ANLAŞMAZLIĞI...
Yakın tarihimizin iki kahramanı: Mustafa Kemal Atatürk ve Kazım Karabekir. Kazım Karabekir, Harp Akademisi'nden mezun, İttihat ve Terakki Cemiyeti kurucularından, 31 Mart Ayaklanmasını bastırmada etkili rol oynamış, Dünya Savaşı'nda İran ve Irak cephelerinde bulunmuş, Erzincan ile Erzurum'un Ruslardan alınmasında etkili olmuş, Erzurum Kongresi'nin toplanmasına öncülük etmiş, 15.Kolordu Komutanı olarak Doğu Anadolu'da Ermenilere karşı görev yapmış, Sovyetlerle yapılan Kars Antlaşması'na Türk heyeti Başkanı olarak katılmış, kimsesiz çocuklarla ilgili çalışmalar yapmış, I. ve II. Meclis'te mebus olarak çalışmış, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası adıyla parti kurmuş, İzmir Suikastı nedeniyle yargılanıp aklanmış, 1938'de mebus, 1946'da TBMM başkanı seçilmiş, 1948'de vefat etmiştir.
Mustafa Kemal Atatürk ve Kazım Karabekir; Türk İstiklal Savaşı'nın iki değerli paşası, iki dost, iki arkadaş. Türk Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yapan bu iki eski dost, bir süre sonra bir yol ayrımına gelir ve başka yönlere yürüyerek hayatlarına devam ederler.
Bu iki eski asker ve ihtilalcinin yolu Cumhuriyet'in İlanı ve hilâfetin kaldırılması ile ayrılır.
Kazım Karabekir, Mustafa Kemal ile ilgili zaman zaman farklı düşüncelere kapılır. Bir ara Mustafa Kemal'in "halife olmak istediğini" düşünür. Bunun için de yeterince elinde kanıt vardır. TBMM’nin dinsel tören ile açılması, Mustafa Kemal Atatürk'ün sıksık dine vurgu yapması, özellikle bir konuşma da Mustafa Kemal'in "Türkiye'nin başında İslam halifesi olacak bir hükümdar bulunacaktır." ifadesinden Kazım Karabekir çok endişelenir. Mustafa Kemal Atatürk'ün din adamları gibi hutbeler vermesi Karabekir'in kaygısını büsbütün artırır. Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği muhteşem Balıkesir Hutbesi sonrası Kazım Karabekir, Mustafa Kemal Atatürk ile görüşür ve "Paşam, görüyorum ki, siz din ve halifelik gücüne önem veriyorsunuz; demek ki tutuculara dayanmak istiyorsunuz... Türk milleti yeniliğe muhtaçtır. Bunu da uzmanlarla başarabiliriz. Asla camilerle değil, asla muhafazakârlarla değil! “diyerek endişelerini açığa vurur.
Yıl 1923, İzmir İktisat Kongresi’nin yapıldığı dönemde Rauf Orbay Başbakanlıktan ayrılır. Mustafa Kemal Atatürk, Kazım Karabekir’den "başbakan" olmasını ister. Kazım Karabekir "Meclisin tutuculardan değil uzmanlardan oluşması gerekliliğin de ısrar eder, bu fikrini Mustafa Kemal Atatürk’e kabul ettiremez bu nedenle başbakanlık görevini ret eder.
Tarih 30 Ekim 1923, Kazım Karabekir Paşa Trabzon’da “Bahriye Müfreze Kumandanlığında görev yapmaktadır. Ankara’dan gelen bir telgrafla Cumhuriyetin ilan edildiğini öğrenir ve bu durumdan "İnsan bir danışmaz mı? “diye yakınır. Mustafa Kemal'de Nutuk'ta Kazım Karabekir'in Cumhuriyetin İlan’ını öğrendikten sonra söylediklerine gönderme yapar."...Görüyorsunuz ki, Cumhuriyetin İlan’ına karar vermek için, Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı çağırmayı ve onlarla görüşüp tartışmayı hiç de gerekli görmedim. Çünkü onların öteden beri ve doğal olarak bu konuda benim gibi düşündüklerinden kuşkum yoktu..."
Mustafa Kemal Atatürk ve Kazım Karabekir arasındaki yol ayrımı Cumhuriyetin İlanı ile iyice su yüzüne çıkar. Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı sülalesinin yurtdışına sürgüne gönderilmesi kararları da Kazım Karabekir’in fikri alınmadan yapılır. Kazım Karabekir, önemli konularda kendini dışlanmış hisseder. Fakat bu kanıya sahip olmasına rağmen her koşulda gelişmelerle ile ilgili fikirlerini de söyler. Paşa artık asker olarak millete yararlı olamadığını düşünmektedir. Önemli bir karar aşamasındadır. Askerlik mi? Siyaset mi?
Yıl 1924, askerlik ile siyaset arasında gidip gelmektedir Kazım Karabekir. 1924 yılında Lozan'da çözüme kavuşmayan Musul sorunu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gündemine gelir. Musul'un geleceğini konuşmak için İngiltere ve Türkiye bir araya gelir. Haliç Konferansı yapılır, ama sonuç alınamaz. Hakkâri Bölgesi'nde Nasturi ayaklanması çıkar. Türk Ordusu ayaklanmayı bastırır. Musul sorunu, ilgili devletlerarasında çözüme kavuşamayınca sorun, Milletler Cemiyeti'ne havale edilir. Milletler Cemiyeti'nde Musul ile ilgili görüşmeler yapılırken Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da büyük bir isyan, Şeyh Sait isyanı patlak verir. Türkiye Cumhuriyeti'nin doğu ve güneydoğusunda tam on bir ilde isyan vardır. İngiliz destekli bu büyük isyanın iki rengi vardır; hem şeriatçı hem de kürtçü karakter taşımaktadır. Dış destekli bu isyanı genç Cumhuriyet güçlükle bastırır ve Musul'un kaybedilmesini kabul etmek zorunda kalır.
Mustafa Kemal Atatürk, İngiltere'nin mandası altında bulunan Musul'u diplomasi ile almayı istemektedir ama ya alamazsa? İşte o zaman askeri müdahale ile alacaktır. Gazi Paşa'nın aklında bu askeri harekâtı yapacak kişi de Kazım Karabekir’dir. Mustafa Kemal Atatürk, Musul konusunda en çok Kazım Karabekir'e güvenir. Ancak Kazım Karabekir savaş yanlısı değildir. Hatta Kazım Karabekir'e göre, bölgede yapılacak bir savaş "Türkiye'yi yıkıma götürebilirdi". Bu işin bir parçası olmak istemiyordu. Bu konuda kararlıydı; Musul harekâtı ile hiç ilgilenmeyecekti.
Kazım Karabekir'in Musul'a askeri müdahaleye taraftar olmamasının diğer nedeni ise; Musul işgal edilir ve İngilizler yenilirse, Mustafa Kemal imparatorluğunu ilan edebilirdi. Bu düşünce Kazım Karabekir’i çok rahatsız eder. Bu fikrini Fevzi Paşa ile paylaştığı zaman Feyzi Paşa(Çakmak)"Bizim vazifemiz hükümetin emrine uymaktır “der. Konuşmayı bitirir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti Musul sorunu ile ilgilenirken Kazım Karabekir Paşa askerlikten ayrılır. Mustafa Kemal Atatürk, güney sınırımızda sıcak zamanların yaşandığı o günlerde Kazım Karabekir'in askerlikten istifa olayını Nutuk’ta "komplo" diye anlatır. Komployu Ali Fuat, Cafer Tayyar, Refet Bele ve Kazım Karabekir birlikte yapar. Oysaki Kazım Karabekir bu askerlikten ayrılma olayını güneyde çıkma olasılığı yüksek bir savaş tehlikesini engelleyen harekât olarak yorumlar.
Askerlik mi siyaset mi ikilemi sonucu askerden ayrılan Kazım Karabekir Paşa, TBMM’nin mebuslarından biridir artık. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurucuları arasında yer alır. Ancak kurulan yeni partinin "din" ile ilgili söylemleri kimi kesimleri cesaretlendirir. Musul sorunu nedeniyle İngiltere ile sıcak temasımızın olduğu o günlerde yeni kurulan partinin din ve inançlar ile ilgili söylemleri Cumhuriyet karşıtlarını ve halifelik yanlılarını motive eder. Genç Türkiye Cumhuriyeti'ni tehlikeye sokan Şeyh Sait ayaklanması ile TCF’nın söylemleri arasında bağlantı kuran mahkemeler partiyi kapatır.
Şeyh Sait Ayaklanması dış destekli büyük bir ayaklanmadır. İsmet İnönü Hükümeti gerekli tedbirleri zamanında almamış olsaydı Güneydoğu Anadolu kaybedilebilirdi. TCF’nın kapatılması Kazım Karabekir'i oldukça üzer. Fakat 1926 yılında Mustafa Kemal Paşa'ya düzenlenen İzmir suikastı ile ilgili tutuklanmak. İşte bu durum Kazım Karabekir’i yaralar ve derinden üzer, kırar.
Kazım Karabekir, fikir ayriliklari ne kadar derin olursa olsun, Mustafa Kemal Atatürk'e kendi goruslerini aktarmaktan, açıklamaktan hiç vazgeçmez. Eleştiri ve endişelerini acıkça dile getirir.Bütün bu fikir ayriliklarina rağmen her iki paşa da birbirlerine olan muhabetlerini korumuşlardır.
Kazım Karabekir'in kızı konu ile ilgili; "Babam, Mustafa Kemal ile Atatürk’ü iki ayrı şahsiyet olarak görürdü. Mustafa Kemal’i her zaman sevgi ve saygıyla anardı. Babamın, Atatürk devrimlerine karşı olduğunu zannedenlerin hatası şurada: Babam devrimlere karşı değildi. Devrimlerin hepsini kabul ediyordu: bütün devrimleri de beğeniyordu. Babamın itirazı, devrimlerin yapılış şeklindeydi... Babamın arzusu, devrimlerin ilelebet kalabilmesi için tepeden inme değil, halkı eğiterek yapılmasıydı.”
Mustafa Kemal ile Kazım Karabekir arasındaki insan olmaktan kaynaklanan anlaşmazlığı başka zeminlere çeken cumhuriyet karşıtları Kazım Karabekir’i muhafazakâr ve yobaz gösteriyorlar Kazım Karabekir Paşa’nın kızlarının açıklamasına göre, Kazım Karabekir kitap okumaktan keyif alan, kimi içeceklerle de(şarap) sorunu olmayan biridir. Allaha inanan ama dinin emrettiği oruç tutmak ve namaz kılmak gibi eylemleri yapmayan biridir. Hatta bu konuda Kazım Karabekir inancını Allah ile kendi arasında bir ilişki olarak görmüştür.
Milli Mücadelenin bu eşsiz komutanı, kahramanı Kazım Karabekir, bilgisini, enerjisini Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptıklarını eleştirmeye değil de, keşke ülkenin çözüm bekleyen sorunlarını çözmeye harcasaydı. Âmâ birlikte bir şeyler yapma insanın fıtratına ters. Olağanüstü koşullarda o bencil duygular geri plana atılır tehlikeye karşı mücadele edilir. Ancak barış dönemlerinde o duygusal yönlerimiz bizi başka bir insana dönüştürür. Kazım Karabekir Paşa da askeri alandaki parlaklığını postalları çıkarıp geldiği mecliste gösterememiştir.
Şu da bir gerçek ki sıcak savaş sona erip devrimlerin başladığı yıllarda; Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün etrafında ne kadar bilgili, birikimli insan varsa hepsi bir el(ler) tarafından uzaklaştırılmıştı...
--Fikir sahibi olabilmek için bilgimizi artıralım.
--BİLGİ GÜÇTÜR
--Op. Dr. Ali DULUM Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Baş ve Boyun Cerrahi #Opdralidulum
--Uğur MUMCU, Kazım Karabekir Anlatıyor, Ankara, 2019