head

2183026 810x458 75f08
Cumartesi, 21 Aralık 2024

“82 milyonun vicdanı sizin karşınızda”...

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul’a neden karşı olduğunu 15 maddede açıkladıktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “Kanal İstanbul işbirliği protokolünden İBB’nin çekilmesi, projeyi nasıl etkileyecek?” sorusuna İmamoğlu, “Benim zihnimde böyle bir proje yok.Çünkü proje olmayacak. Yani proje yapılmayacak. Dolayısıyla bizim projeden çekilmemiz demek, projeyi uzaktan seyredeceğimiz anlamına gelmiyor. Her vatandaş Kanal İstanbul’a itiraz etmeli” cevabını verdi.

İmamoğlu, başka bir gazetecinin, ‘Arazi hareketlerini inceliyoruz’ demiştiniz. Çevre Bakanı da öyle bir hareketlilik olmadığını söyledi. İlk incelemenizde imar ve arazi hareketliliğine dair neler tespit ettiniz? şeklindeki sorusunu da, “Çevre ve Şehircilik Bakanı böyle konuşmamalı. Emin bir şekilde ‘arsa hareketi yoktur’ diyor. Bir örnek vereyim; 2011’den bu yana arsa harekete tam 30 milyon metrekareyi bulmuştur. Daha acı bir şey söyleyeyim mi size? En büyük kökten aileden gelen birkaç alan hariç yüzlerce yıllık arazileri olan aileler var, onlar hariç. En büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi. Bizden detay isterlerse bizde bütün detaylar var. Paylaşırız.” şeklinde cevapladı.

 

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane Yerleşkesi Toplantı Salonunda, Kanal İstanbul’a neden karşı olduğunu, düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. 15 maddede Kanal İstanbul’un İstanbul’a vereceği zararları bilimsel raporlarla açıklayan İmamoğlu, daha sonra da basın mensuplarının Kanal İstanbul çerçevesinde gündeme dair sorularını cevapladı.

Yerli ve yabancı basın mensuplarının soruları ve İmamoğlu’nun cevapları şöyle:

 
- İBB’NİN OLMADIĞI BİR PROJE BU KENTTE OLAMAZ-...


Soru: Kanal İstanbul işbirliği protokolünden İBB’nin çekilmesi projeyi nasıl etkileyecek?

“Projeyi nasıl etkileyeceği benim zihnimde bile yok; çünkü proje olmayacak. Yani proje yapılmayacak. Dolayısıyla bizim projeden çekilmemiz demek, projeyi uzaktan seyredeceğimiz anlamına gelmiyor. Tümüyle olmaması yönünde hukuki mücadelemizi vermemiz anlamına geliyor. O bakımdan İstanbul halkının, İBB’nin olmadığı bir proje bu kentte olamaz, yürüyemez. Dünyanın hiçbir yerinde, bir şehir halkının iradesinin olmadığı proje yapılmaz, yapılamaz bunun adı başka bir şeydir. Türkiye böyle bir hamleyi kabul etmez, etmeyecektir.”

 

-OTUZ MİLYON METRE KARE ARSA HAREKETLİLİĞİ VAR-...


Soru: Bu protokol ile İstanbul’a ne kadar yük biniyordu, bu protokolün içeriğinden tam olarak neler vardı? Kanal etrafından Katar emirinin annesinin arazi satın aldığı gündeme geldiğinde, “Arazi hareketlerini inceliyoruz” demiştiniz. Çevre Bakanı da öyle bir hareketlilik olmadığını söyledi. İlk incelemenizde imar ve arazi hareketliliğine dair neler tespit ettiniz?

“İBB’nin hızla yaptığı, ÇED raporunda da üzerinde durulan analizler ya da 75 milyarlık maliyet gibi Büyükşehir’e de 23 milyar lira civarında bir maliyetten bahsediyoruz. Ama şunun altını çizelim, göreceli maliyetlerdir bunlar. Sıkı analizler yoktur bunda. Kesin maliyetlere dönük süreçler arasındaki farkı analiz edebilecek kapasitedeyim. 23 milyar çok göreceli bir kavram. Yani bunu bugün ifade edebiliyoruz; ama ikiyle çarpsanız çok büyük yanlış yapmış olmazsınız. Onun için maliyeti büyüktür. Bu işleri söylerken öylesine söylemiyoruz. Rakamların ciddi alınması şart. Arsa alımı konusunda şunu söyleyeyim; sayın bakan, çok yanlış cümleler kuruyor, üzülüyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanı,çevre ve şehircilik adına konuşmuyor. Söylediği sözler ne yazık ki çelişkili. 1 milyon 150 bin nüfuslu şehiri, 500 bin nüfuslu akıllı kent olarak açıklayıp insanların gözünü boyamaya çalışıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı böyle konuşmamalı. Emin bir şekilde ‘arsa hareketi yoktur’ diyor. Bir örnek vereyim; 2011’den bu yana arsa harekete tam 30 milyon metrekareyi bulmuştur. Tüm değişim hareketlerini Sayın Bakan isterse yazılı da isteyebilir, telefonla da isteyebilir, biz telefonun ucundayız. Bakanlık makamına saygımız sonsuz, kendisi ile paylaşırım. 30 milyon.. Ne oluyoruz? Ben bu konulara girmedim farkında mısınız? Önemli ama detay bunlar. Daha önemli konular var. Tarım alanı olan bu alanlara bu ilgi niye? Daha acı bir şey söyleyeyim mi size? En büyük kökten aileden gelen birkaç alan hariç yüzlerce yıllık arazileri olan aileler var onlar hariç. En büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi. Bizden detay isterlerse bizde bütün detaylar var. Paylaşırız. 30 milyon metrekare ne demek biliyor musunuz? Onu da söyleyeyim. Beyoğlu yetmez artı Bayrampaşa o da yetmez bir de üzerine Gaziosmanpaşa’yı ekleyin o kadar yapıyor. Daha iyi anlar benim Gaziosmanpaşalı, Bayrampaşalı, Beyoğlulu hemşerilerim ne demek istediğimi daha iyi anlar.”

 

-HER BİR VATANDAŞIMIZ KANAL İSTANBUL’A İTİRAZ ETMELİDİR-...


Soru: ÇED raporu açıklandıktan sonra 10 günlük askı süresi var. İBB bu itiraz süresine dahil olacak mı?

“Tabii ki dahil olacağız. Hem itiraz süresine dahil olacağız az önce yaptığım çağrı gibi İstanbul’u ben dert ediyorum. Yarın ben çocuğuma ya da benim üyelerime hesap veremem diyen kişiler, sivil toplum kuruluşları herkes Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çok basit şekilde abartmadan, ‘İstanbul’da yaşayan bir vatandaş olarak sağlıklı bir ortamda yaşamak istiyorum. Kanal İstanbul projesine İstanbul’un su kaynakları Sazlıdere’yi Terkos’u yok etme riskini karşı ÇED raporuna itiraz ediyorum’ demesi bile yeterlidir. Yazacak dilekçesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderecek. Ya da gidecek İstanbul’daki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şubesine teslim edecek. Herkesin hakkı var. Hukuken hakkımız arayacağız. Milyonlarla insan buna itiraz edebilir. Kurumlar etmelidir, sorumlulukları gereği. Etmiyorsa da beyan versin ‘ben etmiyorum’ desin. Bu şehrin kurumları var, sivil toplum kuruluşları var. Yüzbinlerce üyesi olan oy vermiş kurulları var. Baksınlar düşünsünler analiz etsinler bize sormak istedikleri varsa sorsunlar sürece dahil olsunlar. Susmak, dilsiz şeytanlığı oynamaktır. Hiç sevmediğim karakter."

 

-EKREM 'İSTEMİYOR' DİYE 'İSTEMİYORUM' DİYENLE DE AYRIŞIRIM-...


Soru: İki secim kazandıktan sonra, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanı olduğunuzu söylüyorsunuz. 16 milyon içinde Kanal İstanbul’u savunan insanlar var. Onları da temsil eden bir belediye başkanısınız. Aynı zamanda Kanal İstanbul bir erken seçim projesi olduğu gözüküyor ve siz de muhalefet lideri gibi konuşuyorsunuz…

“Söylediğiniz hiç bir tanımla benim alakam yok. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye başkanıyım. Kaliforniya’daki bir projeyi eleştirmiyorum. İstanbul'daki bir projeyi eleştiriyorum. Dolayısıyla Türkiye'nin genel siyaset atmosferiyle alakası olmayan bilimsel verilerle açıklamamı yaptım. Akılla ve bilimle yaptım. İstanbul'da benim gibi her fert düşünmek zorunda değil. Dediğiniz gibi bu şehirde 'Kanal İstanbul'u istiyorum' diyen de çıkabilir. Ama bir tek şeyle ayrışıyorum; siyaseten 'istiyorum' diyenlerle ayrışıyorum. Biri istiyor diye 'istiyorum' diyenle ayrışırım. Ekrem 'istemiyor' diye 'istemiyorum' diyenle de ayrışırım. Bana değil bilime inansınlar; akıl ve bilime. Erken seçim vs benimle ilgisi yok. Merkezi hükümet karar alıyor. Bence bu soruyu onlara sorun. Bunun için ortaya atmışlarsa bilemem. Ama biz İstanbul'u, halkını, hakkını korumak için mücadele ediyoruz.”

 

-“ŞU EKREM VAR YA VALLAHİ DOĞRU SÖYLÜYOR” DİYORLAR-...


Soru: Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın'ın bir açıklaması oldu. “Kanal İstanbul Belediye değil devlet projesidir. Türkiye için yapılabilir bir projedir. Bunu yaptırmayız gibi yaklaşımlarla engellemeye çalışmak çok mantıklı gelmiyor” dedi. Ayrıca projenin Montrö'yü ortadan kaldıran bir proje olmadığını söyledi. Bu sözlere nasıl bir yanıtınız var?

“Orada zaten Montrö konusunda çelişki var. Birisi 'Montrö' diyor birisi 'Montrö değil' diyor. Birisi 'Montrö bizim gururumuzdur' diyor. Birisi 'beka' diyor. Yani herkesin bir fikri var. Ben anlamış değilim. Orada karar birliği yok. Bir başka husus bir devlet projesidir. Yani her proje bir devlet projesidir. İstanbul'da bizim yaptığımız park da devlet projesidir. Ne demek ben devlet değil miyim? Yani bu anlayıştan vazgeçsinler. Bir proje parti projesi değildir. İstanbul'daki her proje bu şehrin projesidir. Ben başladığım ilk gün söylediğim şeydir; ‘Hiç kimse yaptığımız hiçbir projeyi, CHP projesi diye tanıtamaz’ dedim. İstanbul halkının İstanbul şehrinin projesidir. Bir başkasının tanıttığı anlattığı gibi değil. Kimse cebinden vermiyor. Kamunun kaynaklarını en iyi şekilde kullanıp verimli proje üretme çabasıdır. Yapacağınız projeyi, soracağını bir heyet vardır. Analizler, fizibiliteler. Allah aşkına ÇED raporu ortada. Büyükşehir Belediyesi’ni dikkate almıyorsun. Devlet Hava Meydanları’nın raporunu değiştiriyorsun. İSKİ’yi dikkate almıyorsun, DSİ’yi dikkate almıyorsun. Kimi dikkate alıyorsun? Bu açıklamayı yapanlar da dahil, kabinedekiler dahil, ben biliyorum ve hissediyorum –bu benim hissiyatım, yanılabilirim-bunu savunan kabinedekilerin çoğu, geçmişte kabinede bulunanlar dahil kalplerinden, vicdanen, ‘Şu Ekrem var ya vallahi doğru söylüyor’ diyorlar ama bunu söyleyemiyorlar. Ben onların yerine konuşacağım.”

 

-İSTANBULLULAR HİÇ OLMADIĞI KADAR KANAL İSTANBUL’UN FARKINDA-...


Soru: Cumhurbaşkanı’nın Kanal İstanbul konusunda çok kararlı olduğu açık. MHP Genel Başkanı’nın da bir açıklaması oldu. Bundan da anlıyoruz ki iktidar bloğu da bu konuda aynı fikirde. Dolayısıyla bu iş gündemde olacak ve sürekli önünüze gelecek. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz? Brexit bir seçenek olacak mı?

"Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde bu konuyu elli yerde gündeme getirdim. Kimse bizi duymadı. Şimdi ise herkes duydu. Yani hiç olmadığı kadar İstanbullular Kanal İstanbul’un farkında. Birinci şey bu. Böyle bir dönem yaşamadı İstanbul."

 

HOLLYWOOD FİLMİ GİBİ… 

Soru: Bu zamana kadar 75 milyar lira maliyet gösterildi. Acaba Büyükşehir Belediyesi’nin farklı bir hesabı var mı?Büyükşehir Belediyesi kendi payına 35 milyar diyor; ama toplamda projenin sizin hesabınıza göre maliyeti?

“Proje yaptık deniyor, fizibilite yaptık deniyor. Farkında mısınız bilmiyorum; yedi dakikalık bir 3D geziyor. 3D’de bize milyon dolarlık yatlar gösteriyorlar, yat limanlarını gösteriyorlar, yetmiş katlı binaları gösteriyorlar. Daha ileri gideyim mi? Dolmabahçe Sarayı’nın bir tane replikasını gösteriyorlar. Bir tane Çin sarayı, Japon sarayı gösteriyorlar. Ben anlamış değilim. Yahu bu nasıl projedir? Ne yapıyorsunuz siz? Oradan bir tane de Hollywood filmi gibi bir tanker geçiyor. İstanbul’u gezerek gösteriyor falan.. Şimdi ben bu proje üzerinden neyi tahmin edeyim? Ben tahmin yürütüyorum. Doğa ile yaygıları ortaya koyan tahmin yürütüyorum. Ama çizilen proje bu ise ben niye.. Sayın Cumhurbaşkanı gösterdi. Sosyal medyada yedi dakikalık. Çocuklarımız elinde görüyoruz bazen, Playstation oyunları, onlardan daha yaratıcı vallahi. Bildiğiniz oyun yani. Yazık günah. Ben projeyi bilirim, gerçekten bilirim. Bu insanları aldatmayalım, gözünü boyamayalım. Yapmayacaksanız zaten yapamayacaksınız, başka bir niyetiniz varsa onu söyleyin. Az önce gazeteci bir arkadaşımız söyledi. ‘Başka bir niyetimiz yok bunu yapacağız’ diyorsanız da 82 milyonun vicdanı, 16 milyonunu vicdanı sizin karşınızda. O yüzden maliyet hesabına girilemez. Ama ben diyorum, dediklerini iki ile çarpın, üç ile çarpın vallahi yanılmazsınız. Onun için Allah hem cebimizi, hem kamunun kaynağını, hem bu şehrin maneviyatını, tarihini, doğasını, 16 milyon insanımızı korusun.”

 

-HUKUKU ÇİĞNETMEYECEĞİZ-...


Soru: Hukuken İBB’yi devreden çıkararak bu projeyi yapmak hukuken söz konusu mu?

“Hukuku çiğnerseniz söz konusu ama biz çiğnetmeyeceğiz. İnsanlarımız, hukuku çok ciddiye alıp hukuku korur. Hukuki haklarını kullanır. Bunu göreceksiniz. Kaygı duymayın. Bu soruları bana sordular: ‘Seçilirseniz sizi İstanbul’u verecekler mi?’. Yahu kimin malını kime vermiyorsunuz? Babanın malı mı burası burayı vermeyeceksiniz. İstanbul halkından emanet aldık.Belli bir dönem bitecek, 5 yıl sonra seçim olacak, biri kazanacak. Ben de emanet edeceğim.Korkmayın. Milyonlarca insanın sağduyusu var bu şehirde."

-RAPORDA HZ. NUH’UN TELEFON KULLANDIĞINI SÖYLEYEN BİRİNİN İMZASI VAR-


Soru: ÇED Raporunu hazırlayanlar ile ilgili yorumunuz…

“ÇED raporunu hazırlayan şirket, projeyi hazırlayan şirket, her şey ellerimizin altında. Herkes sorumlu.Ya bakın dikkatinizi çekeyim; ÇED raporunun arkasındaki teknik insanlara bir bakın. Bir tane onay veren insan, Hz. Nuh’un telefon kullandığını anlatan birisi var. Hz. Nuh, cep telefonu ile haber vermiş. Şimdi ben ciddiyeti elbet sorgularım. Daha ötesine gideyim, niçin bu güzel ülkenin tek bir titri profesör olan akademisyen imza atmamış. Bir sorun. Diğerlerine cevap vermeyi bile gerek duymuyorum.”

 

 

 

HABER:İbrahim AKDAĞ

Gazeteler