İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yanına kurmaylarını alıp yaklaşık 1 yıl önce ziyaret ettiği ve gövdesinde oluşan çatlakları yerinde tespit ettiği Melen Barajı’nda incelemelerde bulundu. Yeniden ihale edilen barajla ilgili DSİ Genel Müdürüne, bir masa etrafında konuşma taleplerini ilettiklerini belirten İmamoğlu, yanıt alamadıklarını kaydetti. İmamoğlu, tepkisini, “Bize verilen cevap: ‘Sayın Bakana bir soralım.’ Çok üzücü. Neyi soracaksınız ben anlamış değilim. Biz, bilgi almaya geliyoruz. Peki sordunuz; cevap yok. Bir hafta önce de Sayın Bakana, buraya gelmek istediğimizi ve bu doğrultuda da bir görevlendirme yapması hâlinde bilgi almak isteğimizi yazılı olarak da bildirdik. Cevap dahi yok. Akıl tutulması. Bu tür insanlara Allah, akıl versin. Bu diyaloğu yaratan ve yaşatan hangi bürokrat varsa kınıyorum. Kim, hangi görevli varsa da kınıyorum. Yanlış yapıyorlar. İstanbul’un su sorununu konuşmaya geldik biz buraya. Ama bugün burada, bana bu açıklamayı yapma mecburiyetini kıldılar” sözleriyle dile getirdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “kentin su sorununu çözecek proje” olarak adlandırılan Sakarya’nın Kocaali İlçesi’ndeki Melen Barajı ve Hidroelektrik Santrali’nde 19 Ekim 2019’da incelemelerde bulunmuştu. İmamoğlu’nun bu ziyareti, projenin, baraj gövdesindeki çatlaklar nedeniyle durduğu gerçeğini tekrar gündeme getirmişti. İmamoğlu, yaklaşık 11 ay sonra, yeniden Melen Barajı’na geldi ve 2021 yılı yatırım planına alınan projeyi bir kez daha yerinde inceledi. İmamoğlu’na Melen ziyaretinde İBB Genel Sekreteri Can Akın Çağlar, Genel Sekreter Yardımcısı Arif Gürkan Alpay, İBB Sözcüsü ve Başkan Danışmanı Murat Ongun, İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu ile Prof. Dr. Naci Görür eşlik etti.
İNŞAAT MÜHENDİSİ OĞUZ: “UYGULAMANIN BAŞARILI OLACAĞINDAN EMİN DEĞİLİM”...
Şantiye bölgesinde yetkililerle bir araya gelen İmamoğlu, inşaat mühendisi Selami Oğuz’dan projenin tarihçesi ve detaylarıyla ilgili bilgiler aldı. Oğuz, İmamoğlu ve beraberindeki heyet ile şu bilgileri paylaştı:
“DSİ Genel Müdürüne 2 şey sorduk. Biri; yapacağınız güçlendirme kesin çözüm mü? Şu andaki kanaatim; kesin çözüm değil. Çünkü, birçok bilgilerden uzağım. O bilgiler önüme gelecek projeci bize aydınlatıcı bilgiler verecek; o zaman gerçek kanaatimizi ortaya koyacağız. Ancak kuşkularımdan dolayı şu anda şunu söyleyebilirim: Böyle bir uygulamanın başarılı olacağından emin değilim. Bu konuda o müesseseye haksızlık etmek istemem. Çünkü o müessesenin bir ferdiyim. İSKİ Genel Müdürüne de haksızlık etmek istemem. Bu, ülkenin bir yatırımıdır. Teknik bir olaydır, yanlışlık yapılmıştır; doğru düzeltilsin. Çabamız budur. Bu barajın gövdesinde alınan tedbirler, stabilite sorunu ise; onu bilelim. Çatlak durumuyla sızıntı sorunu ise, onu da bilelim.”
OĞUZ: “İLERİDE BU BARAJDA ÇOK BÜYÜK SORUNLAR YAŞAYABİLİRİZ”...
“Bu baraj, deprem bölgesindedir” diyen Oğuz, “Hem de fayın hemen burnunun dibinde. Çok güçlü depremler olacaktır. İleride bu barajda çok büyük sorunlar yaşayabiliriz. Yaşamamız için elimizde zaman var. Ben, DSİ Daire Başkanına şunu söyledim telefonda. Dedim ki, ‘Arkadaşım; bakın bu barajda oturmalar devam ediyorsa oturmaları bekleyin; bu gövde otursun. Yani bu zemin, ‘Bu gövdeyi taşıyacağım’ desin. Bunu beklemiyorsanız da temel zeminini güçlendirin. Temel zeminini bu şartlarda güçlendirmek çok zor. Mümkün mü? Mümkün ama çok zor. ‘Zorun altına girmeyiz, kolayından gideriz. 3-5 sene sonra bu baraj da vay olmadı’ deriz; demeyelim. İstanbul 20 senedir bu suyu bekliyor. Özetlemek istiyorum: DSİ’nin mühendis bölümünün, proje bürolarının İSKİ Genel Müdürlüğüne bunu teknik olarak net bir şekilde anlatmaları ve bu projeyi müdafaa etmeleri lazım. Talebimiz budur” ifadelerini kullandı.
İMAMOĞLU: “PARAYLA ÖLÇÜLEBİLECEK BİR MESELE DEĞİL, SU MESELESİ”...
Oğuz’un ardından konuşan İmamoğlu, bölgeye geliş amaçlarının mevcut durumu yerinde tespit etmek olduğunu vurguladı. “DSİ ne yapıyor, nasıl bir yol haritası var” sorularına yanıt aradıklarını belirten İmamoğlu, “Çünkü biliyorsunuz, neredeyse her gün, bazen üst üste, ‘Susuzluk kapıda bekliyor’, ‘Barajlardın doluluğu tükendi’ gibi haberler çıkıyor. Şimdi tabii, su meselesi önemli. Parayla ölçülebilecek bir mesele değil, su meselesi. Tabii ki suyu, yani ülkemizin bütünün su politikalarını iyi yönetmek zorundayız” dedi. Projeyi üstlenen DSİ’yi, “Türkiye’nin en efsane kurumlarından bir tanesi” sözleriyle niteleyen İmamoğlu, İstanbul’un su sorunun temel odağının Melen Barajı olduğuna dikkat çekti. Melen’in 15 Ağustos 1990 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile İstanbul için su kaynakları arasına alındığı bilgisini paylaşan İmamoğlu, şunları söyledi:
“30 YILDIR BU SORUN ÇÖZÜLMEMİŞ”...
“Demek ki bu hikâye, 30 yıllık. 30 yıldır bu sorun çözülmemiş, hatta ‘Bu sorun çözüldü, yapıldı’ diye imalarda bulunulunca, burası ne durumda diye, bir yıl önce atladık, geldik. Tabii ciddi sorunlar vuku bulmuş; çatlaklar var, sorunlar var. Sorduk, ‘Çözümü için ne yapıyorsunuz’ diye. ‘Şimdilik bir karar yok’ dendi. Hatta, 2020 yatırım planına bile alınmadı. Ben de dedim ki; ‘Bu başlasa bile bunun yapımı zaten 3-4 sene.’ Bu süreci dile getirişimizin ardından, yatırım planına alındı ve ardından da 28 Şubat’ta ihalesi yapıldı bu yıl. Bir yıl içerisinde yatırım planına tekrar alınması sağlandı. İhalesi yapıldı, yer teslimi verildi, şimdi de müteahhit işine başlayacak. İyi ihtimalle 2023 Şubat’ında baraj bitmiş olacak. Ayrıca su da dolacak, ki buranın su ile dolması herhalde 1,5-2 yıl sürer. Demek ki, İstanbul’a fayda verecek bu barajın, her şey yolunda gitse, yaklaşık 5 senesi var. İnsan üzülüyor.”
“NEYİ SORACAKSINIZ, ANLAMIŞ DEĞİLİM”...
Mermutlu ile birlikte DSİ Genel Müdürüne, kendisiyle bir masa etrafında konuşmak istediklerini bildirdiklerini aktaran İmamoğlu, ancak bir yanıt alamadıklarını kaydetti. “Bu sohbeti biz, böyle istemedik” diyen İmamoğlu, şöyle konuştu:
“Şu anda kaçak girmiş gibiyiz. Hiç hoş bir şey değil. İBB Genel Sekreterimiz, İSKİ’nin bütün yönetim kurulu, danışman hocalarımız, genel müdür yardımcılarımız, ilgili daire başkanlarımız; hepimiz buradayız. Biz, bu heyetle gelelim, DSİ ile bu işi masada teknik olarak tartışalım, sohbet edelim istedik. Çünkü bu baraj, günün sonunda, bittiğinde, parasıyla, İstanbul halkının bütçesiyle, DSİ’den İSKİ’ye geçecek. Bunun parasını biz ödeyeceğiz ilgilikanun maddesi gereği. Bizim bunu öğrenme hakkımız var. Burada buluşma talebimiz var. Bir aydır bu ısrar var. Bize verilen cevap: ‘Sayın Bakana bir soralım.’ Çok üzücü. Neyi soracaksınız ben anlamış değilim. Biz, bilgi almaya geliyoruz, Peki sordunuz; cevap yok. Bir hafta önce de Sayın Bakana, buraya gelmek istediğimizi ve bu doğrultuda da bir görevlendirme yapması halinde bilgi almak isteğimizi yazılı olarak da bildirdik. Cevap dahi yok. Akıl tutulması. Bu tür insanlara Allah, akıl versin. Burada İstanbul’un suyunu konuşacağız. İstanbul’un suyunu sağlam temellere oturması için mücadele veriyoruz. Bu işin uzmanları konuşacak, ben dinleyeceğim. Teknik bir insan değilim. Şehrim adına, bu kadar efsane gibi konuşulan, 30 yıl, 5 yıl da üzerine koyalım o da her şey yolunda giderse, 35 yılda bir baraj; gülerler. Bu diyaloğu yaratan ve yaşatan hangi bürokrat varsa kınıyorum. Kim, hangi görevli varsa da kınıyorum. Yanlış yapıyorlar. İstanbul’un su sorununu konuşmaya geldik biz buraya. Ama bugün burada, bana bu açıklama mecburiyetini kıldılar.”
“SUSUZLUK, GELECEĞİN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİRİSİ”...
İklimlerin değiştiğini, kuraklıklar yaşandığını dile getiren İmamoğlu, “Su kaynaklarını yok ediyoruz. Bütün dünyada, Türkiye’de, alalım verileri elimize bakalım; herhâlde çok üzücüdür yani. Ne yazık ki aşırı kentleşme vesaire gibi konular, ülkemizi ve dünyayı zor durumda bırakıyor. Susuzluk, belki de geleceğin en önemli sorunlarından birisi. Tüketiminden, suyun kaynağının korunmasına ve doğayı korumaya kadar birçok tedbir, aslında bütüncül bir mesele. Bu kadar elzem bir konuyla ilgili bir masaya gelmeyeceğiz de ne için geleceğiz ‘Allahım’ diyorum ‘Aklım almıyor benim.’ Şimdi hocalarımızı dinledik. Görüyoruz ki şu anda somut bilgilere sahip değiliz. Takipçisi olacağız. Biz, gerekiyorsa bu sürecin tümüyle ilgili bizi aydınlatması konusunda tekrar yazılı talebimizde bulunalım. Tümüyle hocalarımızın sorularını altına sorarak cevaplarının bize verilmesini, İstanbul halkı adına talep ediyoruz diyelim. İSKİ Genel Müdürümüz vasıtasıyla bu yazıyı yollayalım. Bize bu aydınlatılma yapılmadığı sürece, biz, buradan emin olmayacağız. Teknik olarak bu doğrulara baktığımızda emin olamayacağız. Biz aydınlatalım, çözümüne bir katkımız olacaksa da katkı sunma konusunda tüm fedakarlığımızla hazırız” diye konuştu.
“PARASINI İSTANBUL HALKI ÖDEYECEK”...
Yapılan baraj ve çevresindeki yatırımların parasının İstanbul halkı tarafından ödeneceğine vurgu yapan İmamoğlu, “Bakın biz, önümüzdeki yıl, bu bölgedeki atık suların toplanarak Karadeniz’e deşarjı konusunda ihaleye çıkıyoruz. Biz, durmuyoruz. Bizden önce de yatırımlar yapıldı, gene yapılıyor, gene yapılacak. Bakın terfi istasyonu çalışmasını niye yapıyoruz? Uzayacağı için. Daha tedbirli olmak adına bu yatırımı tartışıyoruz. Yani yapalım mı, yapmayalım mı? ‘Pahalı olmasına rağmen yapmak zorundayız’ diyoruz. Çünkü İstanbul’un suya ihtiyacı var. Çünkü dönem dönem İstanbul gerçekten ciddi kuraklıklar yaşıyor. 2007’de yüzde 8’lere kadar baraj doluluk oranı düşmüş bir İstanbul yaşadık. O bakımdan bizim bunu İstanbul halkına yaşatmama yönünde olağan üstü çabamız devam edecektir. Kimse bundan endişe duymasın. Ama bugün buraya gelip, bunu tartışmaktan, sohbet etmekten, hangi kaygılarla gelmemişse tekrar onlara bu güzel coğrafyada dua ediyorum. Allah hepsine akıl versin. Başka bir şey demiyorum” ifadelerini kullandı.
İmamoğlu, açıklamalarının ardından beraberindeki heyet ile birlikte yapımı devam eden terfi istasyonunda ve baraj çevresinde incelemelerde bulunup yetkililerden bilgi aldı.
HABER: İbrahim AKDAĞ