Yeşilöz Mahallesi'ne yapılan akaryakıt depolama istasyonu, uzun zamandır çevrecilerin gündemindeydi. Tesisin büyütülmesi girişimlerine karşı dava açan çevreciler iptal kararı alındığını sevinçle duyurdu...
CHP ALANYA İÇLE BAŞKANI COŞKUN KARADAĞ KARARA SOSYAL MEDYA SAYFASINDAN TEŞEKKÜR ETTİ...
Mahkemenin verdiği karara çok sevinen CHP Alanya İlçe Başkanı Coşkun Karadağ, sosyal medya sayfasından şunları paylaştı...
"HAK , HUKUK , ADALET
Birgün mutlaka tesis edilecek .
Azim, irade, mücadele ve doğru siyasi duruş mutlaka kazanacaktır.
YEŞİLÖZ dolum tesisinde mahkeme kazanımda emeği geçen,Tüm aktivistlere Başta
İl başkanımız Nusret Bayar’a
Antalya milletvekillerimiz
Rafet Zeybek’e Hüseyin Yıldız’a
Tüm bu süreçte davayı takip eden Avukatlarımıza, YEŞİLÖZ çevre gönüllülerine ,çevre konusunda duyarlı çevreci sivil toplum kuruluşlarına,alanya turizimcilerine,bölge halkına ve muhtarlarına,Yücel uçur’a
TEŞEKKÜR EDERİM."
Yeşilöz sahilinde denizin ortasına yapılan akaryakıt depolama istasyonu çok sayıda şikâyetle birlikte bilir kişiler tarafından incelenmişti. Doğaya ve canlılara zarar vermesiyle birlikte turizm açısında ve bölgede tarım işiyle uğraşan vatandaşları ve dolayısı ile bölge tarımını tehdit edeceği savunulan tesisle ilgili Antalya 1. İdare Mahkemesi karar aldı. Çevrecilerin, Yeşilöz Mahallesi’nde yapımı devam eden ve büyütülmesi gündemde olan dolum tesisi için mahkemeye başvurması ile başlayan hukuk mücadelesi mahkemenin 7 Ocak 2021 tarihli iptal kararı ile nihayete erdi.
Antalya 1. İdare Mahkemesi, Alanya'nın Yeşilöz Mahallesi'nde denizin içinde bulunan Aytemiz akaryakıt dolfe tesisini büyütmesine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın verdiği Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu'nun iptali yönünde yapılan itirazı karara bağladı. Mahkeme halen denizde 900 metre açıkta gemi yanaşma dolfeni tesisi kurulu bulunan, depolama kapasitesi 66.676 m3 akaryakıt, 34.969 m3 LPG şeklinde hizmet veren Akaryakıt ve LPG Dolum - Depolama Tesisine “Yanaşma Dolfeni Tesisi Kapasite Artışı Projesi” ile 160.000 DWT kapasiteli Gemi Yanaşma Dolfeni yapımının amaçlandığını belirterek dava konusu projenin hidrolojik ve su kaynakları, ekolojik, floristik ve faunistik değerlendirmesi ile trafik yüküne olan etkisi değerlendirildiğinde; dava konusu dolfen yapım işinin etki alanının gerekçesiz ve yeterli bilgiye dayanmadan 1000 metre olarak belirlendiği bildirdi. Olumlu hazırlanan ÇED raporunun biyolojik değerlendirmeler içeren bölümlerinde birbiri ile çelişen veriler ve değerlendirmeler bulunduğu, üretilen gözlemsel veriler ve literatür bulguları, alanı ve bölgeyi temsil edemeyecek nitelikte eksiklikler içerdiği, proje faaliyetinin ekosistem ve türlerine yönelik etki değerlendirmesi ve önlemler bakımından da yetersiz olduğunu kanaatine ulaştı. ÇED olumlu kararında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna da ulaşıldığı belirtildi.
Yeşilöz Mahallesi’ne kurulan Aytemiz Petrol Şirketine ait dolum tesislerinin kapasite artırımına engel olmak için hem bölge halkınca oluşturulan CHP, MHP ve İYİ Parti'nin de destek verdiği platform uzun süredir hukuk micadelesi veriyordu. Platform sözcüsü Yücel Uçar, konuya sonuca değerlendirmesinde ‘Alanya kazandı. Geleceğimiz ve çevre kazandı. Firma için ititraz yolu açık ancak bizler kararın bozulmayacağına, üst mahkemenin de çevre için en doğrusuna karar vereceğine inanıyoruz’ dedi.
ANTALYA 1. İDARE MAHKEMESİ’NİN 2021/3 SAYILI KARARI ŞÖYLE:
Mahkememizce temin edilen, uyuşmazlık konusu olayı teknik ve bilimsel boyutlarıyla ele alan bilirkişi raporuna karşı müdahil şirket ve davalı idarece itirazlarda bulunulduğu, ancak yapılan itirazların bilirkişi raporunda ortaya konulan teknik ve bilimsel tespitleri kusurlandıracak mahiyette olmadığı anlaşılarak bilirkişi raporunun hükme esas alınmasına heyetçe karar verilmiştir.
Bu durumda; müdahil şirket Aytemiz Akaryakıt ve Dağıtım A.Ş. tarafından Antalya ili, Alanya ilçesi, Yeşilöz Deresi mevkinde halihazırda işletilmekte olan akaryakıt dolum- depolama ve iletim tesisine ait Alanya- Gazipaşa ilçeleri arasında bulunan Yeşilöz mevkiinde denizde 900 metre açıkta gemi yanaşma dolfeni tesisi kurulduğu, tesisisin depolama kapasitesinin 66.676 m3 akaryakıt, 34.969 m3 LPG şeklinde olduğu, gemi yanaşma kapasitesinin ise 60.000 DWT olduğu, işletilen Akaryakıt ve LPG Dolum - Depolama Tesisine akaryakıt mevcut dolfen yapısı, deniz ve kara iletim hattı aracılığı ile sağlandığı, dava konusu “Yanaşma Dolfeni Tesisi Kapasite Artışı Projesi” ile 160.000 DWT kapasiteli Gemi Yanaşma Dolfeni yapımının amaçlandığı, proje değerinin ÇED Yönetmeliğinde belirtilen eşik değerin üzerinde olduğundan ÇED süreci işletilerek “Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu” kararı verildiği, planlanan projeye göre yapılması planlanan tesisin 160.000 DWT kapasiteli Gemi Yanaşma Dolfeni olduğu, proje kapsamında dolfen alanının büyütülmesinin planlandığı, kapasite artışı sonrası Yanaşma Dolfeni toplam 324,4 metre uzunluğa ulaşarak 160.000 DWT kapasiteli gemilerin yanaşabileceği bir tesis olacağı anlaşılmakla birlikte; dava konusu projenin hidrolojik ve su kaynakları, ekolojik, floristik ve faunistik değerlendirmesi ile trafik yüküne olan etkisi değerlendirildiğinde; dava konusu dolfen yapım işinin etki alanının gerekçesiz ve yeterli bilgiye dayanmadan 1000 metre olarak belirlendiği, ama etki alanının yapılan değerlendirmeye göre karada Yeşilöz mahallesi mevki, denizde ise Alanya ve Gazipaşa ilçeleri sahilleri olduğu, raporunun biyolojik değerlendirmeler içeren bölümlerinde birbiri ile çelişen veriler ve değerlendirmeler bulunduğu, üretilen gözlemsel veriler ve literatür bulguları, alanı ve bölgeyi temsil edemeyecek nitelikte eksiklikler içerdiği, proje faaliyetinin ekosistem ve türlerine yönelik etki değerlendirmesi ve önlemler bakımından da yetersiz olduğu, ek dolfen yapımı için ÇED olumlu raporunda 2014'te ilgili proje için hazırlanan “Denizel Biyoçeşitlilik Ekoloji Değerlendirme Raporu”nun ÇED raporunun ekinde yer aldığı ve söz konusu bu değerlendirme raporu ile ÇED Raporu içerisinde verilmiş olan biyolojik değerlendirmelere ilişkin bilgiler bilimsel içerik bakımından birbiri ile çeliştiği, raporda dolfen ve etki sahasıyla ilgili sağlıklı faunistik değerlendirme yapılmasına olanak sağlayacak nitelikte fauna envanter bilgilerine ve koruma stratejilerinin geliştirilmesine yönelik eylem planlarına yer verilmediği, yine olası kaza durumunda bu yakınındaki çayı ve biyolojik çeşitliliğinin korunmasına yönelik envanter bilgisi ve eylem planı da raporda bulunmadığı, proje alanının floristik yönden değerlendirilmesi kısmında şekilsel, bilimsel ve yöntemsel hatalar bulunduğu, projeden etkilenmesi muhtemel olan nadir tür/ türlerin korunmasına yönelik öneri, eylem ve stratejilere değinilmediği, tüm bu hususlar bir arada değerlendirilmesinden dava konusu 160.000 DWT gemiyanaşma dolfeni kapasite artışı projesi kapsamında eksik araştırma ve incelemeye dayalı davalı idarece verilen ÇED olumlu kararında hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Öte yandan; dava konusu "Yanaşma Dolfeni Tesisi Kapasite Artışı Projesi" ileplanlanan faaliyetlerin çevresel etkileri ve alınacak önlemlerin kapsamlı bir şekilde ele alındığı, çevresel etkiler ve alınan önlemler incelendiğinde; iletim hattı ve yanaşma dolfeni yapımı sırasında özellikle
su kirliliğine ve bulanıklığa sebep olabilecek faaliyetlerden kaçınılacağı, inşaat zamanlamasının iyi seçileceği, hava kirliliği, gürültü kirliliği, su kirliliği, görüntü kirliliği bakımından taahhüt edilen önlemlere uyulacağı, 2872 Sayılı Çevre Kanunu ile ilgili yönetmelikler ve diğer mevzuat kapsamında yer alan hükümlere ve ÇED raporunda belirtilen tüm hususlara titizlikle uyulması durumunda alıcı ortama olan yüklerin çevre mevzuatı bakımından öngürülen seviyelere düşürülebileceği ve yine tesisin büyütülmesi ile gelmesi planlanan 160.000 DWT büyüklüğündeki gemilerin yanaşma ve kalkış manevra riskleri bakımından projenin "kabul edilebilir seviyede olduğu" tesisin yapı ve dizayn olarak uluslararası örneklere uygun olduğu, kirliliği önleme, kirlilik tespiti ve kirlilikle mücadele ile ilgili gerekli teknik ve hukuki önlemleri aldığı, güvenlik risklerine karşı ilgili belgelere sahip olduğu ve sorumlu kişi atandığı, 30.000 DWT ton büyüklüğünde bir geminin manevra riskleri ile 160.000 DWT boyutlarında bir geminin ilgili terminale yanaşma ve ayrılma manevra riskleri arasında önemli bir risk farkı olmayacağı, terminalde kalma süreleri arasında önemli bir süre farkının olmayacağı, terminale gelen yük miktarında ciddi bir artış yaşanmadığı sürece mevcut miktarda gelen yüklerin daha yüksek kapasiteli gemilerle getirilmesinin
mevcut duruma ilave yeni riskler ortaya çıkarmayacağı ve gemilerle tehlikeli sualtı canlılarının gelme olasılığı bulunmadığı anlaşılmakla davacıların bu yoldaki itirazlarına itibar edilmemiştir.’