Ülke işgal edildiği zaman ne olmuşsa hepsini gene yaşıyoruz. Türk Milleti organize bir biçimde soyuluyor. Yer altı, yerüstü kaynaklarımız yağmalanıyor. Hatta müzelerimiz bile soyuluyor.
Cumhuriyet Savcıları Cumhuriyet Savcısı olmaktan feragat etti. Sarayın kadısı oldu.
Ülke gene dönme devşirmelerin eline geçti. Seyit Rıza, Şeyh Sait gibi hainler çoklanarak yeniden vücut buldu. İhanete kaldıkları yerden devam ediyorlar. Hainlerin heykelleri dikiliyor. Kemalistlerden nefret eden, Kuvayi Milliyecilerin can düşmanı, Türklüğümden tövbe estağfurullah diyen Şeyhülislam Mustafa Sabri güncellendi. Kaldığı yerden fetva vermeye devam ediyor. Adı okullara, hastanelere veriliyor. Hatta adına dernek bile kuruldu.
Ruh hastası, İngiliz istihbarat elemanı Rıza Nur’un varisi ruh hastası püsküllümüz bile oldu. Keşke Yunan galip gelseydi dedi. En üst mertebeden kişiler tarafından el üstünde tutuldu.
Ege adalarımız ve karasuları Yunanistan tarafından işgal edildi. Ülkemiz Batı’dan bölündü.
Selefilik yeniden hayat buldu. Fetvalarla milletin canına okunuyor. Diyanet ruhban sınıfına dönüştü. Ortaçağ papazlarının kaldığı yerden devam ediyor. 21. Y.Y.da Engizisyon mahkemeleri kuruluyor. Ankara Müftüsü Mehmet Rıfat Börekçizade’nin mirasçısı gerçek din adamları hala mahkumiyet kararı alıyor. Sürülüyor. Allah’tan korkanlar Allah’tan korktuğu için ceza yiyor.
Düşman Türk Subayını aşağılayarak Türk Ordusunu tarumar etti. Nemrut Mustafa divanları kuruldu. Türk subaylarını, vatanseverleri ölüme yolladı. Düşman askerin savaş sırlarını bile çaldı. Düşmanlarımıza verdi.
Kubilay’ın başını kör testere ile kesenlerin ruh ikizleri, kumpas kurdukları Ordu için yaralı bırakılmaz(!) bile dedi. Yani, yaralı bırakmayın, kör testere ile kesin dedi. Gencecik subay adayları boğaz köprüsünde parçalara ayrıldı. Ayıranlar caniler için yargılanamaz diye kanun olarak fetva bile çıkarıldı.
Bütün zararlı dernekler yeniden vücut buldu. Yabancı istihbaratların ajanları gene tekkelerinden Türk Halkını kimliksizleştirip ruhlarını çalıyor.
Yanaşma Alemdar Gazetesi 50’den fazla isimle yeniden hayat buldu. Kemalistlere saldırmaya devam ediyor. Ali Kemaller serisi üretildi. Hepsi Ali Kemal’den daha cesaretli ve cahildir. Cahil cesaretiyle bütün ihanetlerini açıktan yapıyorlar.
Halifelik ordusu Kuvayi İnzibatiye bile kuruldu. O zaman Saray Kuvayı İnzibatiye için 1 milyon 250 bin 836 Lira ayırmıştı(Sinan Meydan). Yenisine örtülü ödenekten ne kadar verildi bilmiyoruz. Günceli de Kuvayı Milliye ruhuna düşman. Türk Ordusundan geri kalanlara paralel kurulan Kuvayı İnzibatiye gene Türklüğümüze, kimliğimize, kültürümüze, dilimize düşmandır. Duyduk ki,
Kuvayı Milliye vatan savaşı yaparken iç savaş çıkarmak için kurulan Kuvayı İnzibatiye görevine kaldığı yerden devam ediyormuş… Gene iç savaş(kaos) çıkarma planları yapıyormuş…
Pontusçular rahat rahat çalışıyor. Büyük Ermenistan hayali kuran Ermenilerle bölücü Kürtler gene işbirliği yapıyor. Yani, Ermeni Boghos Nubar Paşa ile Baban Aşiretinden Şerif Paşa güncel isimlerle gene “Ermeni-Kürt” Muhtırasını imzalıyor.
İtilaf Devletleri hala düşmanımız. Kurtuluş Savaşında aldıkları yenilginin intikamına hazırlanıyor. Yunan gene emperyalist devletlerin kıçına yapışmış, İzmir, İstanbul hayali kuruyor. Yeni işbirlikçiler çok daha cesaretli. Sizi böleceğim diyen ülkenin projesinde rol alıp eş başkanlık görevini kabul ediyor.
TBMM yeniden Meclis-i Mebusan oldu. Bölücüler, gericiler, devşirmeler Türk Milletinin tepesinde tepiniyor.
Bütün bunlar olurken biz ne mi yaptık? SEYRETTİK! Utanmadan bir kurtarıcı bekledik. Vatan şairi Namık Kemal’in dediği gibi;
Edepsizlikte tekleriz
Kimi görsek etekleriz
Hak’tan da yardım bekleriz
Ne utanmaz köpekleriz
***
Geldik vatan kavgasına
Düştük rütbe yağmasına
Daldık dünya safasına
Ne utanmaz köpekleriz
***
İnsan mı neyiz seçilmez
Bir zehirdir ki içilmez
Tavrımızdan da geçilmez
Ne utanmaz köpekleriz
***
Biz bakmadan sağa sola
Düşman girdi İstanbul’a
Vatanı sattık bir pula
Ne utanmaz köpekleriz
***
Dalkavuklukta irtikap(yiyicilik)
İşte etti bizi harab
Sen söyle ey şevketmeap
Ne utanmaz köpekleriz
***
Vatanın girdik kanına
Leke getirdik şanına
Cümlemizin bok canına
Ne utanmaz köpekleriz
Ve dün Türkiye Monarşi Cumhuriyeti 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutladı(!)..
19 Mayıs 1919 günü ülkeyi işgalden kurtarmak için Mustafa Kemal’in başlattığı
Kurtuluş Savaşı T.C. Devletinin kurulması ile sonlandı. Yokluk içinde, silahsız ve dağıtılmış güçsüz bir ordu ile kazanılan Kurtuluş Savaşı ve devlet… Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk Türk Milletine sadece bağımsız bir ülke vermedi. Ezilen, kimliği yok edilen, aşağılanan, yoksul ve fakir bırakılan, vergiler altında inleyen Türk Milletine hakkını geri verdi. Geri vermekle kalmadı. Kaybettiği öz güveni geri kazandırarak ayağa da kaldırdı. Biz işte bu muhteşem insana ihanet ettik. Emanetini koruyamadık. Şehitlerimize ihanet ettik. Geleceğimize, çocuklarımıza, vatanımıza ihanet ettik.
Vatanı emanet ettiği gençlere bıraktığı “Gençliğe Hitabe” aslında bir vasiyetnamedir. Ülkemizin düştüğü durum Gençliğe Hitabede birebir anlatılmıştır. Çıkış yolu da anlatılmıştır. Bu çok kıymetli vasiyete sahip çıkmadıkça 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutlamaya hakkımız yoktur! İki yüzlülüğe ve arsızlığa devam ederek kendimizi inkar ettiğimizi ne zaman anlayacağız?
Kurtarıcısına ihanet eden hiçbir kavim ayakta kalamadı. Bizler de ihanet ettik. Son şansımız. Daha ağır bir bedel ödemeden aklımızı başımıza almalıyız!
Zahide UÇAR(20. 05. 2022)