head

2183026 810x458 75f08
Pazar, 22 Aralık 2024
Cuma, 21 Şubat 2020 09:23

NEOLİBERALİZM BEKLENTİLERİ KARŞILAYAMADI

Yazan
Ögeyi Oylayın
(1 Oylayın)
İnsanlık tarihi yirminci yüzyılda iki büyük savaş yaşadı.İki savaş sonunda da dünya hem siyasi olarak hem de ekonomik olarak farklı süreçlere evrildi. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya iki kutuplu dünya çıktı. Savaş şehirleri yıkmış, fabrikaları yerle bir etmişti.Ne altyapı vardı ne de elde doğru dürüst üretim yapacak tesis. İkinci Dünya Savaşı'nın insanlığa ve çevreye tahribatı çok yüksekti.

On dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan akımlardan biri olan liberalizm, İkinci Dünya Savaşı sonrası şekillendirilmeye çalışılan dünya ekonomisi için bir umut oldu. "Yeni liberalizm" kavramı ile ifade edilen liberal fikirler başlangıçta sadece belli bir çevrede kullanıldı. 1970'li yılllarda akademi çevresinde neoliberalizm sesleri daha sık çıkmaya başladı. “Yepyeni bir dünya” sloganıyla o kadar çok anlatıldı ve propagandası o kadar fazla yapıldı ki sorunlardan bıkmış insanlar bu kavramı çoşku ile karşıladılar.1980’li yıllarla birlikte neoliberalizm dillimize yerleşerek “küreselleşme” kavramı içinde yerini aldı.

Gelişmiş ve güçlü devletler tarafından pazarlanan neoliberalizm, ekonominin devlet işlerinden ayrılmasınının gerekliliğinden bahsediyordu. Piyasayı özel teşebbüsün yönetmesi fikrinin de kaçınılmaz olduğunu savunan bir akımdı. Ekonominin devlet kontrolünde olmaması gerektiğini vurguluyor, piyasalara "rekabet" yön vermeli diyordu.

Medya ve akademi tarafından neoliberalizm her sorunun ilacı gibi sunuldu.Neoliberal yaklaşımlar ve neoliberalist uygulamalar öyle bir imaj yaratılıp öylesine köpürtüldü ki sadece büyük ve güçlü ekonomilere sahip ülkeler değil, orta ölçekte yer alan ülke ekonomileri de bu neoliberalizm rüzgarının peşine takıldı.

Bir mucize, bir sihir gibi paketlenen ve sunulan yeni liberalizm rüzgarları sadece ekonominin dinamiklerini etkilemedi Sosyal devlet olmanın gereği olan sağlık ve sosyal güvenlik politikalarına da neoliberalist yaklaşımlar yön vermeye başladı.Sağlık ve sosyal güvenlik alanlarına yönelik farklı ve akıl karıştırıcı çeşitli sloganlar üretildi ve sağlık ve sosyal güvenliğe yönelik "reform, yenilik" adı altında paketler hazırlanarak, insanların kafası karıştırıldı.

Neoliberal yaklaşımda insanlar artık devletin vatandaşı değil, belli hakları olan topluluktu. "Eğitim bir insan hakkıdır" söylemi değişerek, "parası olan okusun" anlayışına evrildi. Eğer bireyin eğitim alacak parası yoksa "biz kredi verelim" yaklaşımına dönüştü.Bu neoliberal yaklaşımın amacı ise insanların eğitimden daha çok faydalanmasını sağlamak şeklinde açıklandı.

Yine "sağlık bir haktır " söylemi değişerek, sağlığın parayla alınabileceği bir hizmet olarak sunulması gündeme geldi.İnsanlar para vererek sağlık hizmeti satın alırlarsa sağlıklarını daha önemseyecekleri ve sağlıklarına daha dikkat edecekleri mantığına büründürüldü.

Neoliberal yaklaşımlarla devletin vatandaşlarına verdiği hakların içi boşaltılmaya başlandı. Kişilerde daha eşitlikçi bir sağlık hizmeti verilecek beklentisi yaratıldı. Bu konuda öne sürülen argümanlar o kadar güçlü seslendirildi ki bireyler vatandaş olarak sahip oldukları haklardan vazgeçmeye başladı.

1980'lerde başlayan yirminci yüzyılın sonlarında hakim güç olan "küreselleşme" sorunları çözemedi. Özellikle 2010'lı yıllarda artık büyüyen işsizlik ve kronik hale dönüşen sağlık sorunları dillendirilmeye başlandı.

Büyük sermaye grupları ve onların etkisinde kalan politikacılar ve işbirlikçi akademi ve yanlı basına rağmen küreselleşme hiçbir yaraya merhem olamadı.Toplumdaki sorunların hiçbirini çözemedi.Üstelik orta ve büyük ekonomilerin izlediği neoliberalizm var olan sorunları büyüttü, yeni sorunlar yarattı, devlet ile vatandaş arasına mesafe koydu.Vatandaşın devlete olan aidiyet duygusunu zayıflatarak bireyi tamamen büyük şirketlerin insafına terk etti.

Büyük bir beklenti ve heyecanla karşıladığımız yirmibirinci yüzyıl pek çok sorunla boğuşmakta: işsizlik, eğitimsizlik, yoksulluk, sağlık ve sosyal güvenlik sorunları.Devletlerin kendine yeni bir yol ve yön aradığı günlerdeyiz.Küresel şirketler ile ulus devletlerin kavgalarının tam ortasındayız.

Karma ekonomi modeliyle Türk mucizesini yaratan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ekonomik dehasının karşısında saygı ile eğiliyorum.BİLGİ GÜÇTÜR.

Op.Dr.Ali DULUM , Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Baş ve Boyun Cerrahi #Opdralidulum #Alanyakbb

Kitap öneri: Ramazan KURTOĞLU, Küresel Hegemonya Savaşlar

Okunma 20356 kez Son Düzenlenme Cuma, 21 Şubat 2020 09:51
Ali Dulum

DAĞARCIK

Gazeteler