Son günlerde her kimle görüşsek hemen sizin oraları hep Ruslar , Ukraynalılar adeta tamamen kaplamışlar gibi söylemlerle karşılaşıyor ve cevaben ''yapacak birşey yok'' diyebiliyoruz...

Tabii ki bu söylemlerde çok büyük haklılık payı var ve hepimiz çarşıda, pazarda, hastanede kısacası her yerde durumun farkındayız.

Tabii dir ki bu kadar kısa bir zamanda bu kadar çok insan buralara göçünce beraberinde bazı olumsuzlukları da getiriyorlar. Bizim insanımızdan iş çalıyorlar ve kendi işlerini kendileri yapmak suretiyle geçimlerini de sağlıyorlar.Bu hemen hemen aklınıza gelebilecek her iş kolunda ortaya çıkıyor.

Son günlerde bu duruma karşı bir direnç gösterilmesi söz konusu. İşlerin çok da iyi olmadığı bu günlerde daha önce hiç kimsenin ses çıkarmadığı ve yılanın büyümesine müsaade ettikleri bu durum , işler kötüye gitmeye başlayınca ''Yandım anam'' feryatlarıyla kamuoyunun dikkatine getiriliyor.

Bu konularda nasıl bir tedbir alınır , bu durum nasıl önlenir ,devletimizin kurumlarınca mutlaka malumdur. Uygulamaya geçilirse bu olaylar bir dakikada durdurulur ve ortaya çıkan kayıp önlenir şüphesiz.

İşte böyle güzel bir memleketiniz olursa tabii ki buralarda yaşamlarını sürdürmek isteyecek onlarca binlerce yüzbinlerce insan olacaktır. Havası güzel,üçyüz günden fazla güneşli masmavi gökyüzü, tertemiz deniz, güler yüzlü sempatik insanlar,ve yaşanmış binlerce yılın tarihi izlerini taşıyan şirin mi şirin bir memleket. Sonuç olarak insanların buraya ilgi göstermesi kaçınılmaz.

Rahmetli Gazi Mustafa Kemal Atatürk o eşsiz öngörüsüyle buraları elden kaçırmamak adına kanunla düzenleme yaparak yerleşecek yabancı nüfusun yüzde ondan fazla olmamasına ve hep bir arada olmamalarına hükmetmiş ve bu konuyu düzenlemiş.Bölgemizde yerleşik yerli nüfus göz önüne alınınca bu yüzde on oranının çok hızlı egale edileceği çok aşikar. Mevcut durumda da çıkarılan kanunla bu oran yüzde yirmi olarak revize edilmiş olup işte tamda bu sebepten Kargıcak , Mahmutlar , Kestel ve Avsallar mahallelerinde oturma izni verilmesi durdurulmuş , bir önlem alınmış.

Oturma izni alamamaları bu bölgelerde gayrimenkul alamamaları anlamına gelmiyor , dolayısıyla zaten onların zevk ve ihtiyaçlarına göre inşa edilmiş olan bu yerler onlara yani Rus,Ukraynalı , Avrupalı hatta ortadoğulu parayı basan herkese satılıyor. Satarken satılırken de neden bir tane daha almıyorsun , işte onu da günlük haftalık aylık kiraya verir gelir elde edersin dahası birkaç yılda amorti edersin diyerek telkin ediliyorlar.

Peşin parayı duyunca nasıl da hoşuna gitti , der dururuz ya işte bu onların da hoşlarına gidiyor balıklama atlıyorlar, elindeki parayı böylece değerlendirdiklerini , karlı bir yatırım yaptıklarını hesap ediyorlar ve gayrimenkul satışları hızlanıyor.

İşte bu telkinlerle gayrimenkul alanlar ki bunların ekseriyeti tek odalı apartman dairesi alanlardan oluşuyor , sahip oldukları yerleri kiraya verebilmek için bir çeşit organizasyona dahil oluyorlar ve işe koyuluyorlar.Gelsin müşteriler gelsin paralar.Sanki burası vergiden muaf ada ülkesi.Tüm gelirler cukka cebe.

Vergi yönü işin bir noktası , bana göre işin asıl önemli noktası kayıt kürek oluşturmadan kim nerede ne kadar kalıyor ve bu kalanlar hakkında ne kadar bilgi sahibiyiz?.Emniyet ve istihbarat anlamın da ortaya bir zafiyet çıkıyor ki bence bu daha vahim ve hemen ivedilikle önlenmeli.

Çok hızlı büyümenin ve hızlı göçün getirdiği bu olumsuzlukları ön görmemiş olmamız anlaşılır bir durum değil ancak çözülemez geç kalınmış bir durum da değil. Devletimizin üst düzey yöneticilerinin mutlaka bir bildikleri vardır bu konularda da .

Cemal Palamutçu