19 Mayıs 1919. Üç 19'un olduğu bu tılsımlı günde Türk Milletinin kaderini değiştirecek lider Mustafa Kemal ATATÜRK, Samsun'da karaya çıkıyordu.Bandırma Vapuru serin bir Pazartesi sabahı Samsun Limanı'na yanaşıyordu.Mustafa Kemal Paşa'nın mavi gözleri derinlere dalmıştı.Onu buraya, Samsun'a, ne getirmişti?
Mondros Ateşkes Antlaşması ile başlayan Türkün boğazına geçirilen sicim gittikçe daralıyordu.Anadolu işgal ediliyordu.Anadolu'nun güneyi İngiliz ve Fransızlar tarafından işgal edilmişti.Trakya'da Yunanlılar, Konya, Antalya ve Muğla taraflarında İtalyanlar vardı.İngilizler Kürtleri kullanarak ayaklanma çıkarmaya çalışıyorlardı. Büyük devletlerin desteği ile İzmir'e çıkan Yunanlılar, Anadolu'nun derinliklerine doğru ilerlerken Türkler, kendi vatanlarında hatta başkentlerinde bile aşağılanıyorlardı.Ülkenin sahibi Türkler, sadece düşman askerleri tarafından hor görülmüyorlar aynı zamanda azınlıklar tarafından da çeşitli hakaretlere maruz kalıyorlardı.
İşte yaşananlara son vermek için, Türkün kırılan onurunu yükseltmek için, Türklere yeniden hayat hakkı tanımak için Mustafa Kemal Paşa Samsun'a çıkıyordu.18 silah arkadaşı ile milletin yazgısını değiştirecek Halaskar Gazi'yi taşıyan Bandırma Vapuru saat 06.00'da Samsun Limanı'na demir atıyordu.
Samsun'da şehrin sokaklarında İngiliz askerleriyle Rum çeteleri dolaşıyordu.Rum komiteleri bölgedeki Türkleri göçe zorlayarak Rum nüfusu artırmaya çalışıyorlardı. Pontus çeteleri her yerdeydi. Samsun şehri ve çevresinde asayişsizlik vardı.Türk ve Müslüman ahalinin can güvenliği yoktu.
Mustafa Kemal Paşa , Samsun'daki yetkililerden bölgede yaşananlarla ilgili bilgi alarak çalışmalarına başladı.Yerel halkın ileri gelenleri ile görüşen Mustafa Kemal Paşa, "Rum çetelerle savaşılmasını, bölgedeki İslam çetelerinin kazanılmasını, sahillerin kontrol altında tutulması" konularında ortak hareket etmelerini istedi.Samsun'da çalışmalarını yaparken Mustafa Kemal Paşa'ya suikast yapması için birinin görevlendirildiği ortaya çıktı.
Samsun'dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler, ikide bir bozulan arabalarla Havza'ya doğru yola çıktılar. Sık sık bozulan, aksıran tıksıran otomobilin direksiyonuna bir ara Mustafa Kemal Paşa geçmişti. Bozuk yollarda arızalarla geçen yolculuk bitmeden arabanın bozulması üzerine Mustafa Kemal Paşa ve yanındakiler "Dağ Başını Duman Almış Marşını " söyleyerek Karageçmiş Köyü'ne kadar yürümüşlerdi.
25 Mayıs 1919 Pazar akşamı Mustafa Kemal Paşa bütün karizması ile Havza'dadır. Böbreklerinden rahatsız olduğu için kaplıcaya yakın bir otele yerleşti . Havza'da Fransız askerleri vardı ve Rum çeteleri Türk ve Müslüman halka eziyet ediyordu.26 Haziranda halkın ileri gelenleri ile biraya gelen Mustafa Kemal Paşa , temsilcilerin sorularını cevaplayarak "Efendiler!Bizi öldürmek değil canlı mezara koymak istiyorlar.Şimdi çukurun tam kenarındayız, son bir gayretle kendimizi kurtarmamız mümkündür.Zaten başka türlü dönüş imkanı yoktur." Diyordu.
Mustafa Kemal Paşa Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin temellini atarak ilk Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti 'ni Havza'da açtı. Kurtuluş Savaşı'nın ilk öncü birliğini Havza da oluşturdu. İtilaf güçlerine teslim edilmek üzere toplanan askeri silah ve mühimmata el konuldu. Havza depolarındaki silahları halka dağıtan Mustafa Kemal Paşa, ulusal Kurtuluş Savaşı yolunda ilk somut adımı atmış oldu.Bölgede
Türk köylerine baskınlar yapan ve halka eziyet eden Pontusçu Rumlara karşı ileride yakın koruması olacak Topal Osman ile görüştü. Mustafa Kemal Paşa Topal Osman'a Türkleri yok eden, öldüren Rum ve Ermeni çetelerini imha etmesi emrini verdi.
28 Mayıs Mustafa Kemal Paşa, valilere ve komutanlara çektiği telgraflarla ulusal heyecanın uyandırılması amacıyla mitingler yapılmasını, İstanbul Hükümeti'ne telgraflar çekilmesini , azınlıklara yönelik saldırı ve düşmanlıktan da kaçınılmasını istedi.Cuma vaazlarını organize eden Mustafa Kemal Paşa, işgale karşı halkın coşkusunu artıracak ilk mitingi bir camide yaptı.Camide toplanan kalabalığı galeyana getirmek için camii avlusundaki karatahtaya "İzmir bizimdir" yazısı yazdırdı ve gelenlere İzmir üzümü dağıttı.
Mustafa Kemal Paşa yine böbrek ağrılarından muzdaripti.Havza'da kaldığı 18 gün boyunca her sabah elinde maydanoz demetiyle kaplıcaya gitti.Eğer Havzalıların bu ilgisi ve Havza kaplıcaları olmasaydı belki de Mustafa Kemal Paşa organize ettiği çalışmalarını yapamayacaktı.
Mustafa Kemal Paşa Havza'da "Milli istiklali sarsan işgal ve ihtilal gibi olayların bütün millete kan ağlattığını, milli ıstırabın zapt edilemez bir hal aldığını, bu hallerin önlenmesini beklediğimizin bütün dünyaya telgraflarla ilan edilmesi" emrini komutanlıklara gönderdiği telgraf ile verdi.Havza Genelgesi diye adlandırılan bu bildiriden sonra İstanbul Hükümeti, Mustafa Kemal Paşa'ya İstanbul'a teşrif etmesini istedi.Mustafa Kemal Paşa olarak geldiği Havza'da ATA-TÜRKleşmenin başlangıcını yaptı.Milli Mücadeleyi başlattı.
Anadolu'da bu gelişmeler yaşanırken Damat Ferit Paris Barış Konferansın'daydı. İzmir'in işgali ile Türk Milleti iyice öfkelenmişti.Halkta oluşan bu öfkeyi azaltmak, yatıştırmak için konferans iyi bir şeymiş gibi halka sunuldu.
Mustafa Kemal Paşa yanındakilerle Havza'dan ayrılıp Amasya'ya doğru harekete geçti.Gidilecek yol uzundu ama gidecek yolcuda hem cesaret hem de kararlılık vardı. Amasya'ya hareket etmeden önce Ankara'ya telgraf çeken Mustafa Kemal Paşa Ege'yi dolaşan Rauf Bey'in , Ankara'ya Ali Fuat Cebesoy'un yanına geldiğini öğrendi.Konuşmak için her ikisini de Amasya'da beklediğini belirtti.
Mustafa Kemal Paşa 12 Haziran'da Amasya' ya geldi.Oysaki herkes Onu İstanbul'a gidecek diye beklerken O Amasya'ya geldi.Havza'da yaptığı çalışmalardan rahatsız olan İstanbul Hükümeti onu geri çağırıyordu.
Mustafa Kemal Paşa'ya göre İstanbul Hükümeti artık iradeye sahip değildi ve padişah düşmanın elinde esirdi. Yani millet kendi başının çaresine bakmalıydı.Daha İstanbul'da iken Milli Mücadele için hazırlık yapan Mustafa Kemal Paşa, milli mücadelenin milletin el ele vererek başlatması ile mümkün olacağını düşünüyordu.
Abdurrahman Kamil Efendi'nin Sultan Beyazıt Camii'nde yaptığı etkileyici vaaz"...halkın hakimiyeti doğrudan eline alması gereklidir" sözü hem halkı coşturmuş hem de Mustafa Kemal Paşa'yı mutlu etmişti.Mustafa Kemal Paşa halkın davranışlarını yakından görmek için camidedir.
20 Haziran'da Mustafa Kemal Paşa kolordulara bir emir yayınlayarak "milletin sesini kesmeye cüret edecek telgraf memurlarının derhal Divan-ı Harp'e verilmesini "istemişti.
20 Haziran 1919da sabahı Kışla da Mustafa Kemal Paşa, Ali Fuat ve Rauf Paşaların Amasya'ya gelmek için yola çıktıklarını haber aldı. Akşam saatlerinde Amasya 'da bulunan Ali Fuat Paşa ve Rauf Bey bir araya gelerek bir durum değerlendirmesi yaptılar. Saraydüzü Kışlası'nda memlekete olanlarla ilgili değerlendirmeler yapılırken gece 23.00 sularında Refet Bele'de bu topluluğa katıldı.Çalışmalar sabahın ilk ışıklarına kadar devam etti. Mustafa Kemal Paşa tarafından ele alınan maddeler üzerinde çalışmalar yapılarak son şekil verilmişti.Hazırlanan metin ile ilgili 2.Ordu Müfettişi Mersinli Cemal Paşa ve 15.Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir'in de fikri alındı. Karabekir Paşa'nın istediği yönde değişiklikler yapılarak 22 Haziran da Amasya Tamimi olarak yayınlandı.
Teşhis:Yurdun bütünlüğü vatanın bağımsızlığı tehlikededir.
Tanı:Hükümet yüklendiği sorumluluğun gereğini yerine getirememektedir.
Çözüm:Ulusun bağımsızlığını yine ulusun kesin kararı ve direnişi kurtaracaktır.
21 Haziran da saat 21.00'de Milli Mücadelenin felsefesi artık stratejik bir uygulama metnine dönüştürülmüştü.Vatanın bütünlüğü milletin bağımsızlığı tehlikededir.Milletin bağımsızlığını, gene milletin kararı kurtaracaktır.
Amasya Tamimi ulus olarak ayağa kalkmanın ve kaderine yön vermenin adıdır .Amasya Tamimi bir silkiniş ve kendine gelmedir. Amasya Tamimi bir başkaldırıdır.
Amasya Tamimi Türk halkının kurtuluş ve dirilişinin manifestosudur.
Sibel Dulum/Tarih Öğretmeni
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ