head

2183026 810x458 75f08
Perşembe, 21 Kasım 2024
Cumartesi, 07 Mart 2020 16:12

TÜRKLERDE KADIN

Yazan
Ögeyi Oylayın
(1 Oylayın)
Kadın toplumun ana öğesidir.Kadın sadece var olduğu ailenin içinde değil toplumumda da değişimin taşıyıcısıdır.Türklerin tarih boyunca kurduğu bütün devletlerde kadınlar önemli roller üstlenmişlerdir. Etkisi altında kalınılan dinler ve kültürler Türklerin kadına yaklaşımını etkilemiştir.

Orta Asya Türklerinin yaşayışı ile ilgili olarak en önemli başvuru kaynağı hiç kuşkusuz Orhun Kitabeleri'dir.VII. yüzyıldan başlayarak, Orhun kitabelerinde devlet işlerini bilen katunlardan (hatunlardan) söz edilir.Kağanın hanımı olan hatun tıpkı kağan gibi töre ile makama oturur ve kağan ile birlikte ülkeyi yönetir.Orhun kitabelerinde yer yer hakan ve hatunun buyruğu sözü ile başlayan ifadeler eski Türk devletlerinde kadının da yönetiminde söz sahibi olduğunu gösterir.

Türklerde kadınlara anne olmalarından dolayı önem verilir, saygı duyulur ve sevgi gösterilir. Ana hakkı, Tanrı hakkı ile bir tutulur.Türklerde annenin yeri daima babanın akrabalarından önce gelir. Miras hukukundan yararlanan annenin ayrıca çocukar üzerinde de baba kadar hakkı mevcuttur.Türklerde kız ve erkek çocuk ayrımı yoktur.

Cinsiyete bağlı işbölümü de Türklerde mevcut değildir. Türklerde kadın sosyal bir varlıktır ve her türlü etkinliğe katılır, onun bir parçası olur.Kadınların din adamı olabilmesine olanak tanınması -Töleslerde kadın şamanlar bulunması- eski Türklerde kadının sosyal yaşamın en önemli aktörlerinden birisi olduğunun göstergesidir.

Eski Türklerde evin yöneticisi kadındır.Çocuğu terbiye etme, çadır kurma, elbise dikme...kadınların yaptıkları işlerden bazılarıdır.Kadınlar ev işleri dışında avcılık ve çiftçilik de yaparlar.

Türklerde kadın kocasının her alanda yardımcısıdır.Hatta kimi kadınlar savaş meydanlarında da kocalarını yalnız bırakmayarak savaşa katılır.Kadın ata biner, ok atar, silah kullanır ve güreşir.

Türklerde kadın ve erkeğin toplumsal rolleri ve yaşam biçimi büyük bir benzerlik gösterir.Roux, Orta Asya adlı eserinde kadın ile erkek arasındaki benzerlikler hakkında şu bilgileri verir:"Kadın örtünmez, haremde kalmaz, erkeklerden ayrı yaşamaz.Hatta aşırı serbest oldukları da söylenebilir...Erkeklerle bayramlara, şölenlere ve içki alemlerine katılır; onlarla kımız ve şarap içerek sarhoş olurlar...Ata erkekler gibi biner, bu, Avrupalıları çok şaşırtır.Ok atar, öküz arabalarını kullanır...kocaları dama oynarken onlar futbol oynarlar.Kendi işleriyle uğraşır, pazara gider ve kocası paketlerini taşır...ava ve savaşa katıldıklar da olur...Genç kızlar erkeklerle rekabet ederler, onlarla dövüşüp güreşmekten hiç çekinmezler."

Eşlerini seçme konusunda özgür olan kadınlar diledikleri kimse ile evlenebilirdi.Eşlerini şikayet edebilir ve eşlerinden ayrılabilirlerdi. İslamiyet öncesi Türklerde yaşamın her alanında kadın vardı.Kadın ile erkek arasında bir eşitlik söz konusuydu.Eski Türk Devletlerinde Türk kadınları toplumsal ve siyasi yaşamda etkin rol oynardı. Sosyal hayat içerisinde kadın erkek ayrımı söz konusu değildi.

İslamiyeti kabul eden Türkler, Eski Türk Devletlerinde olduğu gibi kadına önem verirdi.Hatunun görevi Karahanlı ve Selçuklu devletlerinde de devam etti.Tuğrul Bey'in

hatunu Altun-Can Hatun siyasi alanda, II.Kılıçarslan'ın kızı Gevher Nesibe sosyal yaşamda, Anadolu Ahilerinin kurucusu Ahi Evren'in eşi Fatma Bacı ise ekonomik ve toplumsal yaşamda (Baciyan- Rum teşkilatçısı) karşımıza çıkar.

İlk müslüman Türk devletlerinde de kadın güçlüdür.Ata binen, kılıç kuşanan Hatunun kendisine bağlı ordusu ve ikta toprağı vardır. Hatunun devlette nüfuzu oldukça fazladır.Devletteki etkinliğinin bir sonucu olarak Melikşah'ın kızı Mahmelek, babası Melikşah yerine annesi Terken Hatun'dan istenir. (Selçuklu'nun Fars kökenli veziri Nizamülmülk, Siyaset-name adlı eserinde Türklerin devlet yönetiminde kadına yer vermesini eleştirir.)

Hatunun askeri ve ekonomik güce sahip olması zaman zaman devlet için tehlike yaratır.Melikşah'ın karısı Terken Hatun'un Melikşah'ın ölümü sonrası oğlunu sultan yapmak istemesi devletin yıpranmasına neden olur.

Göçlerle birlikte Anadolu'ya gelen Türkler, Türk kültür ve töresini Anadolu'da da devam ettirdiler.Ata binen, ok atan ve savaşan Türk kadınları vardır.1243'te Moğollar tarafından kuşatılan Kayseri şehrinin savunmasını Bacı örgütüne bağlı kadınlar yapar.

XIII.yüzyılda Anadolu'ya gelen seyyahlar Türklerde, erkek ve kadın mekanlarının ayrışmadığını yani kaç göç olayı olmadığını yazar.Kadınların erkeklerden kaçmadığını seyyah İbn Batuta özellikle belirtir.

Ancak Türk toplumunda kadının statüsü ve toplumsal rolü zamanla değişir.Osmanlı Devleti'nin kuruluş döneminde kadın hayatın içinde yer alırken zamanla farklılaşır.Gerek İslamiyetin etkisi gerekse Bizans ile İran'ın gelenek ve göreneklerinin Osmanlı sarayına dahil edilmesi ile kadın toplumsal hayattan çekildi, örtünme ve harem ise gelenekselleşti.Türk kadını pasifize edilerek peçe altına ve kafes arkasına mahkum edildi.Anadolu'da özellikle Alaeddin Keykubat dönemi ile başlayan yerleşik hayata geçiş te kadın ile erkek arasındaki kaç göçü artırdı.Aynı dönemde aynı coğrafyada yaşayan Ermeni, Rum ailerlerde de durum farklı değildir. Bizanslı kadınlar dışarıya yüzlerini peçe ile örterek çıkarlardı.Evlerinde da aile dışında erkeklerin bulunduğu odalara dahi giremezlerdi.

Yerleşik yaşama geçilmesi ve etkisi altında kalınılan kültürlerin de etkisiyle kadın, sosyal hayyattan dışlandı. Fakat aynı dönemlerde farklı kültürlerin etkisinden uzakta bulunan kırsal alanda Türkler arasında kaç göç yoktu.Üretime katılan ve her işi erkek ile birlikte yapan kırsal kesimde kadın; eski Türk geleneklerini yaşatır ve erkekten kaçmaz.

Eski Türk kültüründe KADIN çok değerlidir. Atatürk diyor ki;" Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. "TÜRK" olduğumuz zaman zaten "KADIN"da merkezde olacaktır.

Op.Dr.Ali DULUM, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Baş ve Boyun Cerrahi #Opdralidulum #Alanyakbb

Sibel DULUM, Osmanlı Devleti'nde Kadının Statüsü, Eğitimi ve Çalışma Hayatı(1839-1918), adlı eserden yararlanılmıştır.

Okunma 13969 kez Son Düzenlenme Cumartesi, 07 Mart 2020 16:16
Ali Dulum

DAĞARCIK

Gazeteler