head

2183026 810x458 75f08
Pazartesi, 30 Aralık 2024

Yakında koklayarak iyileşeceğiz…
Bilimin son buluşu: Kokuyla tedavi Gelecekte doktorunuz rahatsızlıklarınız için reçetenize koku isimleri yazarsa şaşırmayın! Çünkü bilim dünyası, tarih öncesinden bu yana kullanılan kokularla ilgili önemli buluşlara imza attı. Derimiz başta olmak üzere birçok organımızın...

Gelecekte doktorunuz rahatsızlıklarınız için reçetenize koku isimleri yazarsa şaşırmayın! Çünkü bilim dünyası, tarih öncesinden bu yana kullanılan kokularla ilgili önemli buluşlara imza attı. Derimiz başta olmak üzere birçok organımızın burnumuz gibi koku aldığı keşfedildi.

 

NOBEL ALDIRAN KEŞİFTEN SONRA BULUNDU

Klinik Aromaterapist Leyla Çakır, en karmaşık konulardan biri olan koku duyusu ile ilgili heyecan verici buluşlar hakkında şu bilgileri verdi:

 

“1990’ların başlarında biyologlar koku reseptörlerinin (burnumuzdaki kimyasal sensörler) nasıl çalıştığını çok uzun uğraşların ardından bulabilmişlerdi ve bu çalışmalar neticesinde beynimizin kokular arasında nasıl ayrım yaptığını anlamak mümkün olmuştu. Bu önemli keşif bilim adamlarına 2004 yılında Nobel ödülü getirmişti.

 

Koku duyusu hakkında hala keşfedilmemiş noktalar olsa da o günden beri epey yol alındı. Bilim insanları koku reseptörlerinin sadece burun içinde değil, birçok fizyolojik fonksiyonda önemli rol oynayarak tüm vücutta yaygın olarak bulunduğunu keşfetti:

Karaciğerde, akciğerde, kalpte, bağırsaklarda, beyinde hatta spermlerde!

 

KOKU, YARALI DOKUYU İYİLEŞTİRDİ

Almanya’daki Bochum Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı, insan derisinde bulunan koku alıcı hücrelerin, burundaki hücrelere benzediğini, cildimizin de aynı burnumuz gibi kokuyu algıladığını keşfettiler. Hasarlı derinin sandal ağacı kokusu olarak bilinen ‘sandolare’ molekülüne maruz bırakıldığında kendini daha hızlı iyileştirdiği gözlemlendi.

 

Aromakolojik cilt bakım ürünlerinde kullanılan ‘sandalore’un, reseptörlere bağlanarak deri iyileşme sürecinin özelliği olan, hücre bölünme ve taşınma işlemini harekete geçirdiği bulundu. Sandalore’a beş gün boyunca maruz bırakılan hücrelerin çoğalması yüzde 32, hücre taşınması yaklaşık yüzde 50 oranında arttı.

 

Bu bulgular, bilim insanlarına, yaşlanan deriye kozmetik uygulamalar ya da fiziksel travmalardan sonra iyileşmeyi hızlandıracak yeni tedaviler için düşünme imkanı verdi.

 

Bir başka bilimsel çalışmada, sperm hücrelerinin yüzeyinde bulunan koku reseptörlerinin, sperm hücrelerinin, döllenmemiş bir yumurtaya doğru yollarını bulmasını sağlayan bir tür kimyasal yönlendirme sistemi işlevi gördüğü bulundu.

 

St. Louis Washington Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada ise, insan akciğerindeki koku reseptörleri hakkında, zararlı maddeleri soluduğumuzda hava yollarının daralmasına neden olarak zehirli bileşiklere karşı emniyet anahtarı görevi gördüğü bulundu.

 

10 BİN FARKLI KOKUYU ALGILIYOR

Heyecan veren buluşlara rağmen, koku sisteminin karmaşıklığı yüzünden, bilim insanlarının hala alacak uzun bir yolu var. İnsan burnunda yaklaşık 350 farklı işlevsel türde koku alma reseptörü bulunduğunu ve 10 bin civarı farklı kokuyu algıladığını biliyoruz. Fakat bu bilgi bile her an güncelliğini yitirebilir çünkü bu konuda da çok fazla farklı çalışma var.

 

Diğer memelilere baktığımızda ise insanlarda çok daha az koku reseptörü olduğunu biliyoruz. Fareler ve diğer hayvanlar yemek bulma, avcılardan saklanma vb için koku alma duyusuna ağır bir şekle bağımlıdır ve onlarda binden fazla farklı türde bulunur.”

 

 

Ayrıntılı bilgi için:

Leyla ÇAKIR

Klinik Aromaterapist

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

0533 577 10 30

https://www.instagram.com/leylaaromakoloji/

Gazeteler