head

2183026 810x458 75f08
Pazartesi, 30 Aralık 2024

KEMOTERAPİ SONRASI GARGARA VE SAKIZ İLE KÖTÜ ETKİLERİ SIFIRLAYIN

Uzun soluklu tedaviyi de beraberinde getiren kanser hastalığında beslenmenin rolü çok büyük. Kemoterapi sonrası halsiz kalan vücudun daha hızlı toparlaması için renk renk gıdalar tüketin. Kişiye özel hazırlanacak beslenme programları, sağlığınıza sağlık katar diyen Türkiye İş Bankası İştiraki Bayındır İçerenköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Korkmaz, tedavi gören kanser hastalarının yaşadığı sıkıntılara karşı şu beslenme önerilerinde bulundu:

• Hayatımızın her döneminde olduğu gibi kanser tedavisi görülen dönemde de yeterli ve dengeli bir beslenme programı uygulamak önemli. Tedavi süreci içerisinde yeterli ve dengeli bir beslenme planı uygulamak, hastanın kendini daha iyi hissetmesine ve tedaviye bağlı oluşabilecek yan etkilere karşı daha dayanıklı olmasına yardımcı olur.
• Tedavi süresi içerisinde beslenme alışkanlıklarında farklılıklar ortaya çıkabilir. Örneğin verilen bazı kemoterapi ilaçları iştahsızlığa, bazıları ise bulantı ve kusmaya yol açabilir. Bu gibi durumlarda beslenmede kişiye özel yapılacak düzenlemeler tedavi sürecini olumlu yönde etkileyecektir.

HASSASİYETİNİZ YOKSA ET YERİNE NOHUT TERCİH EDİN

• Tedavi süresince ve sonrasında yağ tüketimi azaltılmalı ve yağlı etlerden mümkün olduğunca uzak durmaya dikkat edilmeli. Bu nedenle bazı günlerde et ürünleri yerine nohut, mercimek, kuru fasulye gibi kuru baklagiller tercih edilebilir. Ancak bazı tedavilerde gaz, şişkinlik görülebilir veya tedavi öncesinde geçirilmiş operasyonlar nedeniyle hassasiyet olabilir. Bu durumda kuru baklagillerden kaçınmak gerekebilir.

RENKLİ TABAKLAR İLE SAĞLIĞINIZI İYİLEŞTİRİN

• Günde en az beş porsiyon her renkten sebze ve meyvelerden tüketilmeye özen gösterilmeli (Turunçgiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve sarı kök sebzeleri vb.). Farklı renklerdeki sebze ve meyveler fitokimyasallar olarak bilinen sağlığı geliştirici öğeler içerir.

 

BULANTIYA SAKIZ, KÖTÜ TADA KARŞI GARGARA

• Kemoterapi sonrasında ağızda oluşabilecek kötü tadı uzaklaştırmak için ağız, yemekten önce bir tatlı kaşığı karbonat, 3/4 tatlı kaşığı tuz ve bir bardak ılık sudan oluşan karışımla çalkalanmalı. Aşırı tatlı, yağlı, baharatlı gıdalar bulantıları arttırabilir. Bu nedenle baharatlı, acılı ve sıcak yemekler yerine yumuşak, oda ısısında veya ılık yenebilen gıdalar tercih edilmeli. Gün boyu meyve suları ve tuzsuz ayran içilebilir.
• Bulantıyı hafifletmek ve ağızda oluşacak acı ve metalik tadı azaltmak için şekersiz, limonlu, naneli şeker ve sakızlar tüketilebilir. Ayrıca metal çatal-bıçak yerine plastik malzemeler kullanılabilir.
• Çok miktarda kusma varsa dehidratasyon (vücuttan elektrolit ve sıvı kaybetme) önemli bir sorun haline gelebilir. Bu sürede zor da olsa bol sıvı almaya çalışılmalı. Kustuktan sonra ağız su ile çalkalanmalı. Bir süre bekledikten sonra elma suyu, ılık tavuk suyu çorba, komposto gibi içecekler tercih edilebilir. Eğer yeterli miktarda sıvı alınamıyorsa mutlaka doktora danışılmalı.

MUCİZE BESİN DİYE BİR ŞEY YOK

• Kanserde uygulanan tedavi şekilleri her kişide ayrı yan etkilere neden olabilir. Bu nedenle gerek kemoterapi tedavisi sırasında gerekse sonrasında uygulanacak beslenme tedavisinin kişiye özel olması gerekir. Tedavi gören kişinin besin alımının yakından takip edilmesi, besin alımında istenilen düzeylere ulaşılamadığı durumlarda, doktorunun da bilgisi doğrultusunda özel beslenme destek ürünleri kullanılması önemlidir.
• Zaman zaman medyada bazı besinlerle ilgili ‘kansere çözüm’ gibi abartılı haberler yapılsa da kanser tedavisinde tek bir besinin bu tip mucizevi bir etkisi olamaz. Bilgi kirliliğinin bu kadar çok olduğu bir ortamda, kanser tedavisi sırasında ve sonrasında beslenme konusunda en doğru bilgi doktor ve diyetisyenlerden alınabilir. Özellikle kemoterapi sırasında alınan ilaç tedavisini olumsuz yönde etkileyebileceği için doktor/diyetisyen kontrolü dışında hiçbir ilaç ya da bitkisel destek ürünü kullanılmaması çok önemlidir.

Bayındır Sağlık Grubu Hakkında:
Bayındır Sağlık Grubu’nun temeli, 1992 yılında o zamanki adıyla Bayındır Tıp Merkezi ile hizmet vermeye başlayan Bayındır Hastanesi’ne dayanmaktadır. İş Bankası iştiraklerinden olan grup, kısa sürede sağlık alanında referans kurumlardan biri haline gelmeyi başarırken, bunda tam zamanlı çalışan deneyimli hekim kadrosunun yanı sıra, hedeflenen nitelikli hizmet anlayışını sağlamak için kurum tarafından özümsenen temel değerler de önemli rol oynamaktadır. Etik değerlere saygılı, kanıta dayalı tıp ve hasta odaklı hizmet anlayışına sahip Bayındır Sağlık Grubu, Bayındır Söğütözü Hastanesi ile başlayan bu anlayışını kısa sürede Bayındır Kavaklıdere Hastanesi, Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Bayındır Levent Tıp Merkezi’nin yanı sıra, İstanbul’da sayısı 5’e ulaşan Bayındır Diş Klinikleri ve İzmir’de bulunan Bayındır Alsancak Diş Kliniği’nde de başarıyla uygulayarak, vermekte olduğu sağlık hizmetinin etki alanını genişletmiştir.

Gazeteler