head

2183026 810x458 75f08
Çarşamba, 20 Kasım 2024

Siyaset

CHP-Cumhuriyet Halk Partisi Alanya ilçe teşkilatı Haftalık Olağan Yönetim Kurulu Toplantısını dün gerçekleştirdi...

Parti binasındaki toplantıya başkanlık eden İlçe Başkanı Coşkun Karadağ, İzmir depreminin kendilerini ağır yaralayan bir felaket olduğunu söyledi. Depremin değil binaların öldürdüğüne dikkat çeken Karadağ, tekniğine uygun yapılmayan binaların can kayıplarına neden olmaya devam ettiğini vurguladı.

Başkan Coşkun Karadağ, “Son İzmir depreminde gördüğümüz bir şey var. Büyükşehir Belediyemiz ve Türkiye’deki tüm yardım ekipleri koordineli bir şekilde çalışıyor. Önceki gün buradan bir kamyonla Antalya’ya yardım gönderdik. Antalya merkezden toplanılan yardımlar İzmir’e ulaştırılacak. Gençlik kollarımız çok güzel bir çalışma ortaya koydu. Bu çalışma tüm Alanya’da devam edecek. Burada vatandaşlarımız, belediyemiz, diğer siyasi partiler de bu konuda duyarlı bir şekilde çalışıyor” dedi.


"İMAR BARIŞI RİSKLİ YAPILARIN ÖNÜNÜ AÇTI VE TEHLİKEYİ ARTTIRDI"...
Hükümetin para toplamak için riskli yapıları yasal hale getirmeye çalışmasını da eleştiren Karadağ, “İmar Barışı planlaması yapılırken binaların risk durumuna bakılmıyor. Özellikle imar barışından yararlanmak isteyen binaların birçoğu riskli. Çünkü eğer risk olmasa yasal yollarla bina yapılmasına zaten izin veriliyor. Ne zaman kaçak veya riskli binalar ülkemizde çoğaldı bunun adına imar affı ya da imar barışı denilerek onları yasal hale getirmek, kullandırmak para karşılığı hükümetin çıkmazlarından bir tanesini örtmekten başka bir şey değil. Bunda halk çok büyük zarara uğruyor. Sonuçlarını görüyorsunuz. Tüm ülkemizi derin üzüntüye boğuyor. Alanya’mızda bütün riskli binalar tespit edilmeli. Özellikle ticarethanelerdeki kolon ve kirişlerin kontrol edilerek riskli binaların tedbiri alınarak bunun çaresine bakılmalı” diye konuştu.


'DOĞAYI YOK ETMENİN ANLAMI YOK'
Dim Alacami Mahallesi’ne yapılması düşünülen HES projesi yerine yenilenebilir enerji kaynaklarının tercih edilmesi gerektiğini söyleyen Karadağ, “Bir enerji kaynağı olmasıyla birlikte doğayı yok etmenin hiçbir anlamı yok. Yenilenebilir ve çevreye zarar vermeyen birçok enerji kaynağı var. Bunları özellikle bölgemizde kullanmak yerinde olur. Katı atık tesisinde metan gazından doğan enerji miktarı şu anda düşünülen HES’teki enerji miktarının yarısına eşit. 2 katı atık tesisi şu anda düşünülen HES projesindeki enerjiyi karşılayacak pozisyonda. Yenilenebilir bir enerji bizlerin politikası” ifadelerini kullandı.

Alanya Belediyesi’nin AK Parti’li belediye meclis üyeleri MHP İlçe Başkanı Mustafa Türkdoğan’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu...

Ziyarete dair sosyal medya sayfasından paylaşımda bulunan Ak Parti  Alanya Belediyesi meclisi grup sözcüsü Mehmet Ali Kiriş; "Cumhurİttifakı ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Alanya İlçe Başkanı Sn. Mustafa Türkdoğan ve yönetimine hayırlı olsun ziyaretinde bulunduk.Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Cumhur İttifakı birlikteliği ve başarısı için çaba göstermeye devam edeceğiz.Tekrar seçilen İlçe Başkanımız Mustafa Türkdoğan ve yönetimine başarılar dileriz." dileklerini yazdı. 

 

 

 

Alanya Güneşi Haber Merkezi

İçişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün kabine toplantısı sonrası açıkladığı kararlar doğrultusunda hazırladığı genelgeyi 81 il valiliğine gönderdi...

Genelgede, salgının kontrolü için alınan kararların ve olası risklerin daha da arttığı belirtildi. Sağlık Bakanlığı 'Kovid­19 Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi' ile 81 ili kapsayacak yeni tedbirlerin hazırlandığı ifade edildi.

"Vatandaşların kalabalık şekilde bulunabildiği pazaryeri, market, otogar, toplu ulaşım aracı, cadde/sokak, park ve bahçeler, alışveriş merkezleri gibi yerlerde yoğunlaşmasının sağlanması, bu doğrultuda önümüzdeki 10 günlük süreçte konu bazlı denetimlere (her il kendine uygun şekilde planlama yapacak şekilde) ağırlık verilmesi,

Aşağıdaki iş yerlerinin en geç saat 22:00'de kapanmalarının sağlanması:

- Evlere paket servis ve gel-­al şeklindeki uygulamalar hariç olmak üzere lokanta, restoran, pastane, kafe, kafeterya gibi yeme içme yerleri (içkili/içkisiz ayrımı olmaksızın),

- Kahvehane, kıraathane ve çay ocakları,

- Berber, kuaför, güzellik merkezi gibi iş yerleri,

­- Nikah/düğün salonları,

- Halı sahalar ve spor salonları,

-İnternet kafeler/salonlar ve elektronik oyun yerleri, bilardo salonları ve lunaparklar,
­

- Tiyatro, sinema ve konser salonları,

-Yüzme havuzu, hamam, kaplıca, sauna vb. yerler."

Kamu ve özel sektörde esnek çalışma saatleri devam ediyor
Genelgede, şu ifadelere yer verildi:

"26.08.2020 tarih ve 2020/11 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi doğrultusunda başta kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere tüm özel sektör (sanayi tesisleri dahil) kuruluşlarında uzaktan ve/veya dönüşümlü çalışma gibi esnek çalışma yöntemlerinden azami düzeyde faydalanılmasının sağlanması, ayrıca kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör kuruluşlarının çalışma koşulları göz önünde bulundurulmak suretiyle il genelinde mesai saatlerinin başlama ve bitiş dönemlerinin İl Pandemi Kurullarında değerlendirilerek il geneli için bir planlamaya gidilmesi, mesai/vardiya başlangıç saatlerinin sabah 06:00'dan itibaren kademeli olarak başlatılarak ara dinlenmesi dahil olmak üzere 06:00 ­15:00, 06:30 ­15:30, 07:00­ 16:00, 07:30 ­16:30, 08:00 ­17:00, 08:30 ­17:30, 09:00 ­18:00 vb. mesai/vardiya uygulamalarına geçilmesine karar verildi." 

 

 

 

 

 

Alanya Güneşi Haber Merkezi

CHP lideri Kılıçdaroğlu, iktidarı bu kez İzmir depremi üzerinden hedef aldı. Meclis kürsünden seslenen Kılıçdaroğlu "Depremle ilgili önergelerimiz Meclis'te reddediliyor. Suriyelilere gelince para çok ama bizim insanımız tabutlarda yaşıyor" dedi... 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis Grup Toplantısı'nda konuştu. İzmir depremi üzerinden iktidarı sert sözlerle eleştiren CHP lideri "Yasalar çıkardık ama yasaların kendi içinde tutarlılığı yok. Riskli alanı kim belirleyecek? Bugüne kadar ne kadar riskli alan belirlendi? Belediyenin yıkma yetkisi yok, yetki merkezi hükümetin" dedi.

Sert sözlerini sürdüren Kılıçdaroğlu "Suriyeliler için 50 milyar dolar harcayanlar, siyasi tercihlerini yurttaşlarını korumak, yaşatmak üzerine kullanmadı. Depremle ilgili önergelerimiz Meclis'te reddediliyor. Suriyelilere gelince para çok ama bizim insanımız tabutlarda yaşıyor" diye konuştu.

 

Bir kez daha deprem vergilerini soran Kılıçdaroğlu "İnsanların o binalar içinde ölümü beklemesi hangi vicdana sığar? Para yok mu var. Rahmetli Bülent Ecevit Özel İletişim Vergisi getirdi. 35 milyar dolar toplandı bu vergiden. Bu parayla siz deprem riskini en aza indirebilirsiniz. Deprem vergisi nerelere harcandı diye sorunca kıyametler kopuyor. Bana değil millete hesabını vereceksin? Nereye harcadın parayı?" ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu, bugün Cumhuriyet gazetesinin 'İktidarı ile muhalefetiyle bilimin sesine kulak tıkayan Türkiye' başlığıyla bir haber yayınladığını belirterek habere tepki gösterd: "Pes yani. Biz ne zamandan beri bilimin, bilim insanının sesine kulak tıkadık? İktidar tıkıyor, gerek de duymuyor depreme dayanıklı bina yapmaya. 'Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.' Kalan sağlara, 'Ağlama, annen, baban öldü ama sana bir daire vereceğim' diyor. Anne, baba mı çok değerli, onun aldığı daire mi çok değerli? Bu ayrımı insanın vicdanının yapması lazım. Bu ayrım yapılmıyor."

 KILIÇDAROĞLU 3 KASIM GRUP TOPLANTISI 4 1323853 944b3

 

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Siyaset dünyamızın önemli bir aktörüydü. 3 kez başbakanlık yapmış, bu ülkeye hizmetleri olan bir devlet adamıydı. Kendisine Allah'tan rahmet, milletimize başsağlığı diliyoruz.

Hala enkaz tümüyle kaldırılmış değil. Bütün umutlarımız, nasıl 65 saat sonra sevgili Elif, 91 saat sonra minik kızımız Ayda kurtarılıyorsa, inşallah şu an enkaz altında olanlar da kurtarılır. Bu vesileyle Jandarma'nın, AFAD'ın, belediyelerimizin, İzmir Büyükşehir Belediyemizin, Kızılay'ın arama kurtarma ekiplerine yürekten teşekkür etmek bizim görevimizdir. Bunlar 24 saat, belli bir disiplin içinde, sessizliği koruyarak 'Acaba bir ses duyabilir miyiz, canlıyı nasıl kurtarabiliriz?', aslında onların uğraşı alanı buydu. O nedenle ben, hepsine yürekten teşekkür ediyorum.

 

"HER ENKAZINDA BAŞINDA 24 SAAT MİLLETVEKİLLERİMİZ BEKLEDİ"...

91 milletvekili arkadaşımız görev yaptı. Grup Başkanvekilimiz Özgür Özel'in koordine ettiği bir çalışma. Her enkazın başında 24 saat milletvekillerimiz bekledi. Çadırların tümü ziyaret edildi, 'Bizim bir eksiğimiz var mı, sizin eksiğiniz var mı?' diye soruldu. Çadırlar süratle kuruldu. Ekmek, süt, çorba, yemek, bütün bunların tamamı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, diğer büyükşehir belediyelerimiz ve belediye başkanlıklarımızın desteğiyle hiçbir sorun olmamasına özen gösterildi. Verdiğimiz mücadele, yaptığımız çaba sadece İzmirliler için değil aslında, bir risk en hafif nasıl atlatılabilir, insanların yaşadığı mağduriyet en rahat nasıl giderilebilir, bu çaba içerisindeydik.

 

"ŞU ANDA İZMİR'DE HİÇ KİMSE AÇ VE AÇIKTA DEĞİL"...

Dolayısıyla bir yerde sorun varsa, sorunun giderilmesiyle ilgili her türlü çaba gösterildi. Bir şikayet telefonu bütün İzmir'e duyuruldu. Buraya gelen her şikayetin, her talebin, her beklentinin süratle cevaplandırılmasına imkan verildi. Ayrıca 230 vatandaşımıza, arzu ettikleri sabit yazlıklarda konaklama imkanı sağlandı.

Çadırların tümü ziyaret edildi, kimlik bilgilerinden ayakkabılarına kadar bütün ihtiyaçları tespit edildi, raporlandı. Psikolojik destek isteyenlere de bu çerçevede yardım edildi. Şu anda İzmir'de hiç kimse aç ve açıkta değil. Bunlar CHP'nin belediyeler aracılığıyla yaptığı çalışmalar. Elbette Kızılay'ın, AFAD'ın, Jandarma arama kurtarma ekibinin, İzmir Valiliği'nin çabaları da var. Bu çabalara da ayrıca teşekkür ederiz.

 

"DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK"...

Onlar bizim insanlarımız, arkasından Fatiha okuyoruz, gözyaşı döküyoruz, üzüldüğümüzü ifade ediyoruz. 'İnşallah bir daha olmaz' diye dualar ediyoruz. Ya sonra ne yapıyoruz? Asıl soru bu. Her depremden sonra aynı şeyleri yapıyoruz. Değişen bir şey yok. Siyaset dünyamızda da değişen bir şey yok. Bunun değişmesi lazım. Şunu düşünmek zorundayız: Deprem olduğunda can kaybını nasıl minimize edebiliriz veya hiç can kaybımız olmaz.

Bunu düşünmek zorundayız. Deprem olduğunda mal kaybımızın nasıl olmayacağını düşünmek zorundayız. O da milli gelirde azalmaya yol açıyor. Yaralı sayısını nasıl azaltabiliriz? Bu üç sorunun yanıtını siyaset kurumu bulmak ve yerine getirmek zorundadır. Ne ile; bilim, akıl, liyakat, mantıkla. Yasalar çıkardık ama yasaların kendi içinde iç tutarlılığı yok. Her depremden sonra bir yasa çıkardık. Çünkü depremle ilgili temel yasa, pek çok ihtiyaca cevap vermiyor.

"YIKIMA BELEDİYE KARAR VERMİYOR, BÖYLE BİR YETKİSİ YOK"...

Kimsenin hakkını yemeyelim. Kanunda riskli alan tanımı yapılıyor. Riskli alanı kim belirleyecek? Kanun bunu belirlemiş, riskli alan; 'Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak, bakanlığın teklifi üzerine Cumhurbaşkanlığınca kararlaştırılır.' Bugüne kadar, nerede, ne kadar riskli alan belirlendi? Merak ediyorum. Çocuğunu, annesini, babasını depremde kaybeden depremzede de merak ediyor. 2012'de kanun çıktığında göre, riskli alanları herkes bildiğine göre, hatta evinin bile fay hattı üzerinde olup olmadığını internete girip gören birisi, herhalde Cumhurbaşkanlığının bu kararını beklemiştir. Nerede bu riskli alanlar?

Riskli alan belirlendikten sonra oradaki binaların yıkılması gerekiyor. Yıkımına belediye karar vermiyor, böyle yetkisi yok. Valilik ve ona bağlı kurullar karar alıp, bakanlığa gönderiyorlar. Sonra yıkımına karar verilirse belediyeye, 'Şurayı yıkacaksın' diyorlar. Yasaların bu kadar dağınık olması deprem riskiyle mücadelede bürokrasiyi de zorluyor.

CUMHURİYET'E SERT TEPKİ...

Bugün bir gazetemiz, şöyle bir başlık atmış "iktidarıyla muhalefetiyle bilime kulak tıkayan Türkiye"... Pes yani. Biz ne zamandan beri bilimin, bilim insanının sesine kulak tıkadık? İktidar tıkıyor, gerek de duymuyor depreme dayanıklı bina yapmaya. 'Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.' Kalan sağlara, 'Ağlama, annen, baban öldü ama sana bir daire vereceğim' diyor. Anne, baba mı çok değerli, onun aldığı daire mi çok değerli? Bu ayrımı insanın vicdanının yapması lazım. Bu ayrım yapılmıyor.

İstanbul'daki büyük bir kısmı depreme dayanaksız. Neden önlem alınmıyor. Depremden sonrayı biliyoruz da deprem öncesi neden önlem alınmıyor? 17 yılda 58 deprem araştırma önergesi vermişiz, reddetmişler. Deprem riskini sıfıra indirip insanların hayatını kurtarmak mı istiyorsun yoksa bir havaalanı yapıp, uçak inmeyen havaalanına dünyanın avrolarını, dolarını bundan 20 yıl sonrasını bile garanti edip ödeyecek misin? Bu bir siyasi tercihtir. AK Parti siyasi tercihini böyle kullandı. Hükümet de böyle kullandı; 18 yıldır böyle kullanıyor.

KILIÇDAROĞLU 3 KASIM GRUP TOPLANTISI 2 02 006 d762c

NEREYE GİTTİ BU PARALAR?..

Özel iletişim vergisi çıktığı tarihten bu yılın eylül ayına kadar toplanan para 35 milyar dolar. 35 milyar dolarla siz, İstanbul'da, İzmir'de yaşanacak bir deprem riskini en aza indirebilirsiniz. Bir kişinin bile burnu kanamayabilir parayı harcarsanız. Adı üstünde deprem vergisi. Soruyorum nerelere harcandı; kıyamet kopuyor. Erdoğan, bu soruyu sorduğumda, 'Harcanması gereken yere harcadık. Bundan sonra da Bay Kemal'e bu tür şeylerin hesabını vermeye zamanımız yok.' diyor. Bana hesabını vermeyeceksin, millete hesabını vereceksin. Parayı nereye harcadın? Dünyanın en mükemmel raporunu sana 3,5 saat sundular. Nereye gitti bu paralar?

"İKTİDAR BUNU DUYMUYOR"...

Suriyelilere gelince para çok. 50 milyar dolar para harcandı. Bizim insanımız ise kendi evinde, tabutlukta depremi bekliyor, deprem olacak biz de öleceğiz. İktidar bunu duymuyor. Şu soruyu sormamız lazım: İnsan hayatı değerli midir? Devleti yönetenlerin bilmesi lazım. İnsan hayatı değerliyse insanı yaşatmak için alınması gereken önlemleri siyasi iktidar alıyor mu almıyor mu? İnsanı yaşat ki devlet yaşasın diyoruz. Siz insan nasıl ölür... Görüyorsunuz, biliyorsunuz, anlıyorsunuz, yaşıyorsunuz ama önlem almıyorsunuz. Çöken bir yanlış anlayıştan söz ediyorum.

"SOSYAL DEVLET DEĞİL BEŞLİ ÇETEYE HİZMET EDEN BİR DEVLET VAR"...

18 yıldır bu ülkeyi yönetenler Anayasa'nın bu maddesinden bile bihaberler. Adımın Kemal olduğu kadar inanırım. Deprem gerçeği var, bilim insanları, mühendisler, sivil toplum, siyasetçiler, vatandaşlar söylüyor, evimiz risk alanı dayanıksız... 'Evi boşalt.' Boşaltacak da nereye gidecek, gidecek yeri yok. Depremde binanın yıkılacağını ve öleceğini bildiği halde oradan ayrılamıyor. Çünkü gidecek yeri yok. Sosyal devlet nedir? İşte o vatandaşa, 'senin hayatın bizim için çok değerlidir, sen bu binayı boşalt, sana şurada yer verdik, sen oraya taşın, biz burayı yıkacağız', diyecek sosyal devlet. Sosyal devlet değil beşli çeteye hizmet eden bir devlet var.

KILIÇDAROĞLU 3 KASIM GRUP TOPLANTISI 3 01 011 312a4

"HERKESİN TEHDİT ETTİĞİ BİR DEVLET OLMAZ"...

Şunu da her vatandaşın bilmesini isterim: Artık CHP'nin devleti yönetme zamanı gelmiştir. Ayaklar altında olan bir devlet olmaz. Herkesin tehdit ettiği bir devlet olmaz. Herkesin şantaj yaptığı bir devlet olmaz. Onurumuzla ve gururumuzla yaşamak istiyoruz. Kimsenin tehdit etmediği bir devlet anlayışıyla yaşamak istiyoruz. Hangi partiden, inançtan, kimlikten olursa olsun, hangi yaşam tarzını benimserse benimsesin benim vatandaşımdır deyip onun sorunlarına eğilen bir devlet anlayışı istiyoruz.

Toplumu ayrıştıran, toplumu bölen... Bu doğru değil. Depremle mücadelede merkez ile yerel yönetim arasında sağlıklı bir iletişim, iş birliği, koordinasyon sağlanmak zorundadır. Bu olmadığı takdirde iş yürümez. Kentsel dönüşüm konusunda aylarca bekleyen, bizim belediye başkanlarımızın bekleyen yazıları vardı, cevap bile vermediler. Bunlar aşılır, hiç kimse karamsar olmasın."

"SOSYAL DEVLET ANLAYIŞIYLA TABAN TABANA ZIT"...

TBMM Genel Kurulu'nda bu hafta İşsizlik Sigortası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin görüşüleceğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bu teklifte 25 yaş altı ve 50 yaş üstü vatandaşlara kurulan bir kumpasın bulunduğunu söyledi.

Türk-İş, Hak-İş ve DİSK'in bir araya gelerek bu konuda bir bildiri yayımladığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Bu üç işçi sendikası bir araya zor gelirler. Ama üçü ilk kez ortak bir bildiri yayınlamışlar. Bunu çekin, önce bizim görüşümüzü alın diye. Bu kanun teklifinin çekilmesi lazım. Üç konfederasyonun genel başkanlarını davet edersiniz, bunları dinleyin. Getirdiğiniz şey çok tehlikeli, sosyal devlet anlayışıyla taban tabana zıt. İnsanların yasalarla verilen haklarını 25 yaş altı ve 50 yaş üstü insanlardan alıyorsunuz. Uluslararası normlara göre verilen haklarını alıyorsunuz. Bunu da umarım çekerler" diye konuştu.

 

 

 

 

 

 

 

 

Alanya Güneşi Haber Merkezi 

KAYNAK: TBMM,Tv ve Ajanslar

 

Balıkesir'de partililerle buluşan DEVA Partisi lideri Babacan iktidarı sert sözlerle eleştirdi, "Çok kaygılıyız, tamamen gerçeklikten kopmuşlar.Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Sadece şu son birkaç haftadır ülkenin içinden geçtiği tabloyu masaya yatıralım. Bugün iktidar olanları şöyle bir dinlediğimizde ülkemizin geleceği adına çok kaygılanıyoruz. Bu kadar gerçeklerden kopmuş, Türkiye’nin gerçeklerinden uzaklaşmış, ne söylediğini bilemeyen bir yönetimi bu ülke haketmiyor."dedi... 

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Balıkesir İl Kongresi’nde konuştu. Babacan şunları söyledi:

"İZMİR DEPREMİ FACİASININ NEDENİ HUKUK DEVLETİ OLMAMASIDIR"...

"Hukuk devletinde ruhsatsız bir yapının inşaatına izin verilmez. Kimse buna cüret edemez. Kural varsa o kural uygulanır. Hukuk devletinde depremle ilgili yönetmelik varsa, o kurallara uygun yapılan binalara insanlar taşınır. Bina o kurala uygun yapılmadıysa, o binada oturulmasına izin verilmez.

"İNŞAAT SÖZ KONUSU OLUNCA RANT GÖZLÜKLERİNİ TAKIYORLAR"...

 BABACAN BALIKESIR DE 2 6d040107 b9ae 4381 bfde a34d3a087f1c aca61

Özellikle inşaat sektörü söz konusu olunca devlet adına yetki kullanan, ister merkezi hükümet olsun ister belediyeler olsun, hemen rant gözlüklerini takıyor. “Dur bakalım burada ne rant var" diye bakıyorlar. Hukuk unutuluyor, kural unutuluyor. Herkes “kendi şahsi çıkarım ne olacak” diye bakıyor projelere. Yazık günah. 100’ün üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti. 

"KEŞKE' DİYEREK BU ÜLKEYİ YÖNETEMEZSİNİZ"...

Daha önceki depremlerde müteahhitleri suçlayanları görmüştük ama hayatını kaybeden vatandaşları suçlayanları ilk defa görüyoruz gerçekten. “Keşke” diyerek bu ülkeyi yönetemezsiniz. Devlet görevini yapamıyorsa, vatandaşını dayanıklı konutta oturtacak şekilde kurallarını işletemiyorsa, depreme karşı önlem almıyorsa “keşke” deme lüksü yoktur.

Hükümetin ortağı bunu hep yapıyor. İyi bir şey varsa kâra ortak, zarar varsa kenara çekilip “keşke” diyor. Sorumluluktan kaçıyor ama kaçamazsınız. Biz sizin bu sorumluluklardan kaçmanıza izin vermeyeceğiz. Ne zaman sorumluluklardan kaçacak gibi yapsanız, sorumlu ve ortak olduğunuzu tekrar tekrar hatırlatacağız. İnsanların evi başına yıkılmışken, insanlar yakınlarının acısını yaşarken “keşke” deme lüksünüz yok.

"İMAR BARIŞI, HUKUKSUZLUĞU KALIN BİR YORGANLA KAPATMAKTIR"

Eğer illa “keşke” diyeceksek; bu imar barışı büyük bir yanlıştır, büyük bir hatadır. Yıllarca birikmiş yapı stokuyla ilgili ne kadar problem ve hukuksuzluk varsa, tamamının üzerini kalın bir yorganla kapatıyorsunuz. İzmir bu konuda en yüksek oranda imar barışı başvurularının olduğu bir şehir maalesef.

 BABACAN BALIKESIRDE 3 2407f910 2143 40c5 8dd5 8f3372d2cb74 cc3d9

 

"ATTAN DÜŞÜP, 'BİZ ZATEN İNECEKTİK' DİYORLAR"...

Bugün döviz kurları rekor seviyede. Şu gün, şu saat itibariyle. Hükûmet ne diyor durmadan? “Biz zaten rekabetçi kur istiyorduk” diyor. Hani bir fıkra vardır. Adam attan düşer, ondan sonra da “Ben zaten inecektim” der. Bunlar attan düştü, beceremedi, “biz zaten yüksek kur istiyorduk” diyorlar. Rekabetçi kur ne demek? Açık açık söyleyemiyorlar, ben size tercüme edeyim: Kurun yükselmesi demek. Açıkça söylesenize biz kurun daha da artmasını istiyoruz diye.

 

"KAZ DAĞLARINI KORUYUP, NESİLLER ARASI ADALETİ SAĞLAYACAĞIZ"...

Kaz Dağları’na sahip çıkmaya devam edeceğiz. Ranta ve doğa yıkımına dayalı projelere geçit vermeyeceğiz. Bu aynı zamanda nesiller arası adalet için de çok önemli. Çocuklarımıza yaşanabilir bir çevre bırakma sorumluluğuyla hareket etmek zorundayız. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Alanya Güneşi Haber Merkezi 

KAYNAK: Ajanslar

 

Gazeteler