30 Ağustos’tan Lozan’a Tam Bağımsızlığa Uzanan Kurtuluş Yolumuz
Bağımsızlığımızın temeli ve güvencesi olan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin varlığının belgesi Lozan Antlaşması’nın 96. yıldönümünü kutlar, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bağımsızlık, Ulusal Kurtuluş uğruna şehit düşmüş aziz kahramanlarımızı saygı, minnet ve rahmetle anarım.
Yedi düvelin yurdumuzun üzerine çöreklendiği, Sevr Antlaşması ile Anadolu’daki Türk varlığına neredeyse son verilmek istendiği bir anda, Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde “Ya İstiklal Ya Ölüm!” şiarıyla, dünyadaki bütün mazlum milletlere örnek olacak bir Kurtuluş Savaşı ile bağımsızlığımızı kazandık. Emperyalizme karşı askeri alanda elde edilen bu zaferin temelini, siyasi, iktisadi ve hukuki alanlarda sağlamlaştırmak, diğer bir ifadeyle her anlamda tam bağımsız bir ülke olmak için diplomatik zaferlere de ihtiyacımız vardı.
Kurtuluş Savaşı'nda kazanılan zafer sonrası Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından imzalanmıştır.
İsmet İnönü, Lozan’da emperyalist güçlere karşı kaya gibi direnç göstermiş, savaş meydanlarında kaybettiklerini geri almak isteyenlere karşı önemli bir diplomatik zafer kazanarak ezilen mazlum uluslara cesaret, güven ve umut aşılamıştır. İsmet İnönü’nün direnciyle imzalanan Lozan Antlaşmasıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsız bir ülke olarak varlığını sürdüreceği tüm dünyaya ilan edilmiştir.
Lozan Antlaşması, Türkiye Cumhuriyeti’ni tapusudur, Atatürk'ün tanımıyla “Türk ulusu aleyhine, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın çöküşünü bildirir bir belgedir.”
Lozan Antlaşması’nın 96. yıldönümünde diplomatik açıdan tarihi bir zafer olan, Türkiye’nin tapusu niteliğindeki bu antlaşmayı hala hazmedemeyen Sevr yanlısı kişiler var. Maalesef bu kişileri uzaklarda aramaya gerek yok. Misak-i Milli sınırları içinde de böyle insanlar maalesef bulunmaktadır, hem de yetkili makamlarda. Bunun en son örneği, AKP’li Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’tır.
“30 Ağustos halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir” deme gafletinde bulunan Aktaş, Kurtuluş Savaşı’nda bu vatan için canını vermiş bütün şehitlerimizin aziz ruhuna büyük bir saygısızlık göstermiştir.
30 Ağustos, emperyalist sömürü ve işgale karşı, bütün halkın topyekûn direnişiyle başlayan Kurtuluş Savaşımızın zaferle taçlandığı gündür. 30 Ağustos sadece Türk halkı için değil, emperyalizme karşı bağımsızlık ateşiyle yanıp tutuşan bütün uluslar için de son derece önemli ve tarihi bir gündür. 30 Ağustos’ta, Anadolu’nun artık bir Türk yurdu olduğu yedi düvele ispatlanmıştır. 30 Ağustos milli birliğimizin nihayete erdiği şanlı bir zaferdir. Bu zaferi hazmedemeyenler, bu zafer ve Cumhuriyet rejimi sayesinde o koltuklarda oturduklarını asla unutmasınlar. Eğer çok rahatsız oluyorlarsa, o koltukları işgal etmesinler.
30 Ağustos, sadece Türk milletinin değil, insanlığın bir bayramıdır. Lozan’da da bu zafer diplomatik açıdan yedi düvele kabul ettirilmiş ve Anadolu’nun esas sahiplerinin kim olduğu tüm dünyaya gösterilmiştir. Bu gerçekliği kabul edemeyen içerideki ve dışarıdaki bütün Sevr yanlıları tarihin tozlu raflarında kaybolup gideceklerdir. Daha öncekilerin başına geldiği gibi… Ama varlığını 30 Ağustos ve Lozan Antlaşması’na borçlu Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır
Bu duygu ve düşüncelerle, başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere, Lozan görüşmelerini yürüten büyük devlet adamı İsmet İnönü ile emeği geçen bütün çalışma arkadaşlarını bir kez daha saygıyla anıyorum.
AHMET KUMBUL
CHP ANTALYA İL BAŞKANI