DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin 1. Olağan Malatya İl Kongresi’nde konuştu. Babacan şu ifadeleri kullandı:
Mütevazı bütçelerle hazırladığımız materyallerimiz söküldü...
Malatya İl Kongremizi duyurmak için kongremizle ilgili tanıtım materyalleri hazırladılar. Yarın şu anda iktidarda olan partinin kongresi var. Bizim kongre duyurularımızla ilgili hazırladığımız pek çok materyal indirildi, söküldü. Anons çalışmaları yapılıyordu. Bu gürültü kirliliği diyerek engellediler. İktidar partisinin araçları daha da yüksek sesle her türlü çalışmayı yaptı, onlara karışan yok. Bizim mütevazı bütçelerle yaptığımız tanıtım çalışmaları nasıl son dakikada iptal ediliyor?
2017 Anayasa değişikliği yaptık. Seçilen cumhurbaşkanının partisiyle ilişki kesilirdi. O madde çıkarıldı. Ama yemin maddesi değişmedi. Cumhurbaşkanının yemin maddesinin son bölümünü okuyayım: “Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim.” Malatya’da bizim pankartlarımızı indirenler, bilboardlarımızı sökenler, LED yayınları durduranlar kimden güç alıyor da yapıyor bunu?
28 Şubat’ta hor görülenler böyle olsun istemediler...
28 Şubat’ta hor görülen kesimler nasıl bir ülke hayal etmişlerdi? Tek bir sesin bütün sesleri bastırdığı bir ülke mi hayal etmişlerdi? Devran dönsün ve aynı adaletsizlikler bu defa başkaları tarafından yaşansın mı istemişlerdi? Hayır. O gün bu siyasi partiye destek verenlerin büyük çoğunluğu bugün derin bir hayal kırıklığı içinde. “Biz böyle olmasını istememiştik” diyorlar. “Bize yapılan haksızlıkları başkalarına yapmak için iktidar olmadık” diyorlar. “Bu yapılanlar bizim ahlakımıza, inancımıza, örfümüze, adetimize uymaz” diyorlar.
Cem Evlerine ilişkin talepleri karşılayacağız...
Biz insanların inançlarının gereğini korkusuzca ve huzurla yaşayabilecekleri özgür bir ortamı oluşturacağız. Vatandaşlarımızın inanç, kültür ve referans ekseninde hak ve özgürlük taleplerini adalet temelinde karşılayacağız. Alevi vatandaşlarımızın başta Cem Evlerine ilişkin talepleri olmak üzere inanç, düşünce ve davranış temelinde birikmiş sorunlarının çözümü için gerekli her türlü adımı atacağız. Tüm din ve inanç gruplarının kamusal görünürlüklerinin önündeki tüm kanuni ve idari engelleri ortadan kaldıracağız.
Dünya dış politikamızı bizi dinleyecek...
Eskiden Türkiye arabuluculuk yapardı, hakemlik yapardı. Sözümüzün gücü vardı. Ama şimdi bunu kaybettik. Biz dış politikadaki bu yanlışlara son vereceğiz. Sözümüzü gücünü artıracağız. Kavgadan beslenmeyeceğiz. Konuştuğumuzda tüm dünya Türkiye’nin sözüne kulak kabartacak.
Üniversiteye giriş sınavlarını yılda birkaç defa yapacağız...
Sadece parası olanın değil, herkesin iyi eğitim alması için çalışacağız. Eğitimi üç yaşında başlatacağız. Dil eğitimini anasınıfından itibaren çocuklarımıza sunacağız. Çocuklarımıza ezberlemeyi, ezberleri tekrar etmeyi değil, sorgulamayı öğreteceğiz. Çocuklarımızın analitik düşünmelerini geliştireceğiz. Sadece öğretime odaklanmayacağız; çocuklarımızın, gençlerimizin sosyal, duygusal ve psikolojik gelişimlerini de eşzamanlı sağlamak için çalışacağız.
Seçmeli ders çeşitliliğini artıracağız. Kişiselleştirilmiş ve esnek bir müfredat anlayışı getireceğiz. Gençlerimizin hayallerini kalıplara sokmayacağız. Ezberlerle, sınav kaygılarıyla gençlerimizi korkuya boğmayacağız. Tam da bu nedenle, gençlerimizin büyük kaygı duyduğu üniversiteye giriş sınavlarını yılda birkaç defa yapacağız. Hayat boyu tek mesleğe zorlayan katı eğitim modellerini terk edeceğiz.
HABER: Uğur AKDAĞ