Erdoğan’dan faiz açıklaması: Naslar neyi gerektiriyorsa onu yapacağım, hüküm bu...
Faizlerle ilgili yeni bir açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Neymiş efendim? Faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu" dedi.
İlim Yayma Ödülleri töreninde konuşan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ekonomiye dair önemli mesajlar verdi.
“SON 8 YILDIR YAŞADIĞIMIZ HER HADİSENİN ETRAFINDA EKONOMİ HEP VARDI”...
Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Eğer artık Türkiye, küresel krizlere karşı bu derece dayanıklıysa, krizleri fırsata çevirme konusunda bu derece özgüven sahibiyse gerisinde işte bu güçlü altyapı vardır. Şimdi aynı mücadeleyi ekonomide veriyoruz. Aslında son 8 yıldır yaşadığımız her hadisenin bir tarafında ekonomi, hep vardı.”
FAİZ MESAJI...
Büyüme rakamlarımızla, üretimimizle, istihdamımızla, ihracatımızla, bütçe dengelerimizle tüm göstergeler, ülkemiz bakımından küresel çapta bir başarıyı işaret ederken, kurda yaşanan dalgalanmayı da bu çerçevede değerlendirmemiz gerekiyor.
Neymiş efendim? Faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm, bu. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin faiz rakamlarıyla enflasyon rakamları arasındaki fark 10 katı bulmuşken, bizim yaptığımız sınırlı faiz indirimleri bu tablonun gerekçesi olamaz.
“AMERİKA'DA AVRUPA'DA HEPSİNDE DURUM BİR FELAKET”...
Amerika'ya bakın, Avrupa'ya bakın. Hepsinde durum bir felaket. Coğrafyamızdaki iki asırlık kavganın gerisinde ne varsa, bugünkü gelişmelerin gerisinde de o vardır. Cumhuriyetimizin bir asra yaklaşan tarihindeki kalkınma hamlelerimizin önünün kesilmesinin sebebi neyse, bu gelişmelerin sebebi de aynıdır.
Son 19 yıldır attığımız her adımda, önümüzde çıkartılan engellerin arkasında saik neyse, bugünlerde yaşananların sebebi de aynıdır.
19 yıl önce göreve geldiğimizde faiz, enflasyon bu durumda değil miydi? Buydu. Biz, aldığımız kararlarla, attığımız adımlarla, faizi de, enflasyonu da, ve hatırlayın 6 sıfırı attığımız zaman bana karşı çıkanlar, Taksim Meydanı'nda anırırım diyen köşe yazarları şimdi yine aynı şeyleri söylüyorlar. Anırdılar mı? Hayır. Ama bunlar şu anda da hala köşe yazarı. Aynı şeyleri bunlar yine yazıyorlar. Anırsalar da, anırmasalar da…Elhamdülillah biz doğru yoldayız.
“KİMSE BUNLARI KONUŞMUYOR”...
Çünkü faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar hükmü bize öyle sıradan gelen bir hüküm değil. Diğer ülkeler hayata geçirdiğinde alkışlanan her adım, Türkiye teşebbüs ettiğinde akıl dışı bir saldırıyla karşılaşıyor. Ülkemizin yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla büyümesi yerine sanayisiyle, teknolojisiyle, finansıyla, altyapısıyla dışarıya bağımlı kalmasını isteyenler var güçleriyle direniyor.
Kardeşlerim, bu kadar altyapı-üstyapı çalışmalarıyla 19 yıldır bir mücadele veriliyor değil mi?
Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda attığımız adımları bir yere koymak mümkün mü? 26 havalimanından 56'ya çıkarken, artık Anadolu'da evine yarım saat mesafede gidebilme imkanını yakalama lüksüne ulaşmış bir Türkiye varken kimse bunları konuşmuyor.
“SIKINTILAR VAR”...
Türkiye büyüyor, kimse bu büyümeyi konuşmuyor. Sıkıntılar var. Ama unutmayın ki Allah'ın yardımı ve milletimizin ferasetiyle bu mücadeleden de alnımızın akıyla çıkacağımızdan ben şüphe duymuyorum.
“FİYAT ARTIŞLARININ YOL AÇTIĞI SIKINTIYI ELBETTE BİLİYORUZ”...
Fiyat artışlarının, insanlarımızın günlük hayatları üzerinde yol açtığı sıkıntıyı elbette biliyoruz. Kurdaki dalgalanmanın, fiyatlar üzerinde oluşturduğu istikrarsızlığın ve bunun yol açtığı belirsizliklerin elbette farkındayız. Ama vesayete, terör örgütlerine, darbecilere, küresel güç baronlarına nasıl direndiysek bunlara karşı da direneceğiz.
TÜSİAD'A SESLENDİ...
Buradan sesleniyorum, çekinme yok; Ey TÜSİAD ve yavruları! Size sesleniyorum. Siz, tek göreviniz var. Yatırım, üretim, istihdam, büyüme. Siz bunda ne yapıyorsunuz, önce ortaya koyun. Kalkıp da hükümete saldırmanın değişik yollarını, versiyonlarını aramayın bizimle mücadele edemezsiniz. Sizin cinsinizi de cibilliyetinizi de gayet iyi biliyorum. Sizin derdiniz başka. Ama bizim derdimiz bambaşka. Biz vatan sevgisiyle, millet sevgisiyle yürüyoruz. Siz ise acaba, “Biz bu hükümeti nasıl çökertir de isteyeceğimiz, sömüreceğimiz bir yönetimi iş başına getirtiriz, bunun için gayret ediyorsunuz. Bu millet size bu fırsatı vermeyecek.
“DÜN İSTİKLALİ VE İSTİKABLİ KORUDUK BUGÜN DE PARAMIZLA, MALIMIZLA AYNI FEDAKARLIĞI YAPACAĞIZ”...
Dün millet olarak kendi canımız ve kanımız pahasına ülkemizin istiklalini ve istikbalini korumuştuk. Bugün de paramızla, malımızla aynı fedakarlığı yapacağız.”
“OHAL İHTİYACI OLABİLECEĞİ DEĞERLENDİRMESİ AKIL KARIŞIKLIĞININ ÖTESİNDE BÜYÜK BİR YANLIŞTIR”...
Erdoğan, OHAL ve Kambiyo rejimi iddialarına da yanıt verdiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
*Bu ülkeyi 1 dolar karşılığında vatanlarını satanların ellerine de bırakmadık, bırakmayacağız. İnşallah bu ülkeyi döviz kuru üzerinden yeniden şekillendirmek isteyenlere de teslim etmeyeceğiz. Bu vesileyle, sorumsuz açıklamalarla milletimizi karamsarlığa sürüklemek, yalan yanlış haberler yayarak piyasaları korkutmak isteyenlere de itibar edilmemesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum.
*Türkiye'nin ekonomide olağanüstü hâle (OHAL) ihtiyacı olabileceği değerlendirmesi, akıl karışıklığının ötesinde büyük bir yanlıştır.
“KAMBİYO REJİMİ GİBİ ZIRVALIKLARI GÜNDEME GETİRENLER MASUM DEĞİL”...
*Hükümetimizin uyguladığı ekonomi politikası, kur tarafındaki konjunktrüel dalgalanmalar dışında tamamen belirlediğimiz doğrultuda ilerlemektedir. Aynı şekilde, kontrollü Kambiyo rejimi gibi zırvalıkları gündeme getirenleri de asla masum görmüyoruz.
*Türk ekonomisi, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun şekilde yoluna devam edecektir. Döviz kurundaki istikrarı bu tür zırva yöntemlerle değil, piyasanın kendi işleyişi içerisinde sağlayacağız. Ekonomide bir kural vardır. Dere, yatağında akar. Bizim de şu anda takip ettiğimiz yol budur.
VATANDAŞA ÇAĞRIDA BULUNDU...
*Buradan tüm vatandaşlarıma, ekonomide verdiğimiz mücadelede, devletlerinin ve hükümetlerinin yanında daha güçlü şekilde yer almaları çağrısında bulunuyorum. Geldiğimiz noktada sırf daha çok kazanç hırsıyla, fiyatları şişirmekle, stokçuluk yapmakla, dün ülkemizi darbeyle esir almaya çalışanlara destek çıkmak arasında bir fark kalmamıştır.
‘KARA PAZARTESİ’ İDDİASINA YANIT VERDİ: BÖYLE BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİL...
*Cuma gününden beri bir dedikodudur almış başını gidiyor. Pazartesi gününden itibaren, ciddi manada finans dünyasında sıkıntılar yaşanacakmış. Bunu ancak ihanet içinde olanlar söyler. Biz, nasıl ayakta dimdik duracağız demiyor. Pazartesi'den itibaren bu tür sıkıntıları nolacağından bahsediyor. Bunlar aynı zamanda keramet ehli galiba. Merak etmeyin, böyle bir durum söz konusu değil. Biz dimdik ayaktayız.
*Göreve geldiğimizde Türkiye'nin IMF'ye olan borcu 23,5 milyar dolardı. Kimlerden devraldık biliyorsunuz. Merkez Bankası'nın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı.
“DÖVİZ REZERVİNDE DÜŞÜŞ YAŞANDI, YOKTUM, CUMHURBAŞKANIYDIM…”
*Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardık. Bunu biz yaptık. Daha sonra bir düşüş yaşandı. Yoktum. Cumhurbaşkanıydım. Şimdi yeniden hamdolsun 100 milyar doların üzerine döviz rezervimiz çıkmış vaziyette. Toparlayacağız. Daha yukarılara bu rakam çıkacak.
*Herhalde George, Hanz, bunlar gelip de bizim Merkez Bankamızın döviz rezervini yükseltmeyecek. Biz yükselteceğiz biz. Bundan hiç endişeniz olmasın.
“KASAMIZ BOŞ DEĞİL”...
*Bizim kasamız boş değil. Kasa mevcudumuz gayet iyi. Türkiye karşı oynanan oyunun en etkili silahı haline gelen döviz kurunu dengeye oturtmak da, fiyatları makul seviyede tumak da bizim elimizdedir. Şayet bugün, her birimiz üzerimize düşeni yaparsak emin olun birkaç ay içerisinde çok daha güçlü, müreffeh Türkiye'nin kapılarının önümüze açıldığını göreceğiz. Biz buna yürekten inanıyoruz.”
ÖDÜLLER VERİLDİ...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilen ödül töreninde iki yıllık bir hazırlık, başvuru ve değerlendirme süreci sonrasında 3 kategoride belirlenen isimler açıklandı.
İlim Yayma Ödülleri 2021'de “Büyük ödül”, bilim dünyasında “Suyun Profesörü” olarak bilinen “Nobel Ödül Beraatı” sahibi ve “Dünyadaki 500 Bilim Öncüsü”nden biri olarak seçilen Prof. Dr. Zekai Şen'e verildi.
Mühendislik, Doğa ve Sağlık Bilimleri Ödülü'nü ise kimya alanındaki araştırma ve çalışmalarıyla akademik dünyada öne çıkan Prof. Dr. Mustafa Soylak aldı. Sosyal Bilimler Ödülü'ne de Doç. Dr. Hümeyra Özturan “Ethostan Ahlaka: Antik Yunan Ahlak Literatürünün İslam Dünyasına İntikali ve Alımlanışı” adlı temel eseri ile layık görüldü. İlim Yayma Ödülleri'nde Büyük Ödül 600 bin lira, Mühendislik, Doğa ve Sağlık Bilimleri ile Sosyal Bilimler Ödülleri ise 200’er bin lira ile mükâfatlandırıldı.
İlk olarak 2017 yılında gündeme gelen ve 2 yılda bir düzenlenen İlim Yayma Ödülleri'ni kazanan isimler ödülleri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop ve AKP Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım'ın ellerinden aldı.