head

2183026 810x458 75f08
Cumartesi, 28 Aralık 2024
Cuma, 10 Ocak 2020 20:12

İRAN PETROLLERİNİN SAHİBİ KİM?

Yazan
Ögeyi Oylayın
(1 Oylayın)
1908 yılının Mayıs ayı.İngiliz iş adamı William Knox D'Arcy'nin İran'da yaptığı sondajlar sonunda yüzünü güldürdü. Ortadoğu'nun ilk petrolü yeryüzü ile buluştu.Bu tarihi gün ile Ortadoğu'nun kaderi daha doğrusu yazgısı değişti. 1900'lü yıllarda petrol arama işine giren İngiliz işadamı D'Arcy, (Türk) Kaçar Hanedanlığı'nın son temsilcisi Şah Muzaffereddin ile kıyasıya bir pazarlık yaparak İran petrollerini 60 yıllığına arama ve çıkarma hakkını elde etti.


Sanayileşmesini erken tamamlayan ada devleti Birleşik Krallık sanayisi için gerekli ham maddeyi elde etmek için uzak doğu pazarına açıldı.Hindistan'ı elde tutmak ve Hint deniz yolunun güvenliğini sağlamak için mücadele eden Birleşik Krallık, Hindistan yolu üzerinde bulunan İran'ı da kontrol altında tuttu.


19.yüzyılda petrolün bulunması dünya tarihini değiştirdi. Ortadoğu'da petrolün bulunma olasılığı büyük güçleri bu bölgeye çekti.Burada bulunan topraklar büyük güçlerin hakimiyet kurmak için petrolü elde etme yarışına sahne oldu.


Birleşik Krallık, İran'da petrol arama ve çıkarma imtiyazını İngiliz işadamları aracılığı ile elde etti.Geniş alanlarda sondajlar yapan farklı İngiliz şirketleri çok uğraşmalarına rağmen 1908'li yıllara kadar petrolü bulamadılar.Nihayet 1908 yılında aranan ve beklenen kaliteli ve ekonomik değeri yüksek İran petrolü Zagros Dağları'nda bulundu.1909 yılında Anglo-Persian Oil Company(APOC) adlı şirket kuruldu.
Dünya gücünü elinde bulunduran İngiliz Deniz Kuvvetleri komutanı Churchill, petrolün İngiliz ekonomisi için ne anlama geldiğini biliyordu.Churchill, İngiliz iş adamının İran'da bulduğu petrol ile yakından ilgilendi. İngiliz Hükümeti yaptığı müdahalelerle APOC'un büyük çoğunluk hissesini kendi denetimine almayı başardı.


I.Dünya Savaşı'nın başlaması ile Birleşik Krallık, APOC üzerindeki ve İran bölgesindeki yatırımlarını artırdı.1901 yılında İran ile İngiliz girişimcileri arasında imzalanan anlaşma ile İran'a yüzde 16 lık bir kar payı bırakılıyordu. İran Harbiye Bakanı Ahmet Rıza Han, bir hükümet darbesi yaparak başbakanlığı ele geçirdi ve Kaçar Hanedan'lığına son verdi. 1925'te Ahmet Rıza Han İran Şehinşahı ilan edildi.APOC'ta İran'a bırakılan oran İran Devleti'ni rahatsız etmeye başladı.Bu sorun 1932 yılına kadar iki devlet arasında devam etti.İran Devlet yöneticileri Birleşik Krallığın bu anlaşma ile İran'ı kasten zayıflattığını ve bu anlaşmanın İran'ın çıkarlarına uygun olmadığını dile getirdiler.


Birleşik Krallık ile İran Abadan petrollerini kontrol noktasında karşı karşıya geldiler. Sorun İngiliz Hükümeti tarafından çözülemeyince İran, anlaşmanın iptal edildiğini 1932 yılında İngiliz yönetimine bildirdi.Petrollerden daha yüksek hisse almak isteyen Rıza Pehlevi, 1901 yıllında ki anlaşmayı feshetti.Bunun üzerine Birleşik Krallık, donanmasını Basra Körfezi'ne gönderdi.


Durumun giderek sertleşmesi üzerine Milletler Cemiyeti araya girdi ve görüşmeler sonunda nisan 1933 yılında yeni bir anlaşma imzalandı. Anlaşma ile İran'ın alacağı hisse oranı artırıldı.İngiliz şirketin petrol arama alanı 100 km ye indirilerek başka şirketlere de İran'da petrol arama şansı verildi.İran Şahı Şirketin adını Anglo-İranian Oil Company olarak 1935'te değiştirdi.Bu anlaşmaya rağmen Birleşik Krallık ile İran arasındaki ilişkiler iyi değildi.Şah Rıza Pehlevi'nin ülkeyi tek adam olarak yönetmesi ve iktisadi konularda ulusalcı politikalar izlemesi Birleşik Krallık'ı rahatsız etti.


İkinci Dünya Savaşı'nın en sıcak günleri yaşanırken 1941 yılında Birleşik Krallık ve Rusya İran'daki Alman etkisini yok etmek, Hindistan yolunu ve petrol alanlarını güvence altına almak için İran'ı işgal ettiler.Kendisine yönelik hoşnutsuzluğun arttığına kanaat getiren Şah Rıza Pehlevi tahtı oğluna bırakarak ülkeden ayrıldı.


Babasının yerine geçen Şah Muhammed Rıza Pehlevi, halk üzerindeki baskıyı azalttı, meclisi açtı ve siyasi partilerin ülke yönetimine katılmasını teşvik etti.İran Meclisi 1947 yılında İran petrollerinin yabancılar tarafından sömürüldüğünü düşünerek buna bir son vermek istedi.Daha önceki başbakanların imzaladığı ve başka ülkelere verilen petrol imtiyazları mecliste tartışma yarattı. İran'ın Rusya ve Birleşik Krallık ile imzaladığı imtiyaz antlaşmaları yeniden gündeme geldi.


Dr.Muhammed Musaddık'ın başını geçtiği grup İran petrollerinin millileştirilmesini istedi.1951'de petrollerin millileştirilmesi kararı mecliste kabul edildi ve Musaddık, Başbakan olarak atandı.Hemen işe girişen Musaddık bir petrol şirketini yönetmek için komisyon oluşturdu ve şirketin adını İran Milli Petrol Şirketi olarak değiştirdi.


Başbakan Musaddık'ın girişimleri Birleşik Krallık'ı tedirgin etti.İran petrolleri üzerindeki hakimiyetini kaybetmek istemeyen İngiliz Hükümeti, bu durumu çözmek için kendi meclisi ve ABD gibi yerlerde çözüm aradı. En sonunda Musaddık'tan kurtulmaya karar verdi. İran'a Anglo-İranian Oil Company nin hisselerini yüzde 50 -50 paylaşma önerisi getirildi.Bu teklife Musaddık soğuk bakınca, Birleşik Krallık İran'a ambargo uygulama kararı aldı. Avrupa ülkelerini de bu konuda etkileyen İngilizler, Batılı ülkelerin İran'dan her türlü mal ihracatını durdurdu, yabancı işletmelerde çalışan İranlı çalışanlar işten çıkarıldı.İran ile Birleşik Krallık arasındaki anlaşmazlık Lahey Uluslararası Adalet Divanı'na getirildi.Sorun Lahey'de çözüme ulaşmadı.


İran 'da başlayan iç sorunları, Musaddık ile Şah arasındaki gerginlik gibi, fırsata dönüştürmek isteyen Birleşik Krallık ve ABD; Musaddık'ı devirmek için plan yaptılar.İran'da bir iç operasyon yapılarak Musaddık ülkesinde tartışılır hale getirildi.İran'da Musaddık taraftarı ve karşıtları meydanlara indi.Kendisine verilen desteğin azaldığını gören Musaddık, görevinden istifa etti ve daha sonra tutuklandı.Böylece CIA destekli bir operasyon İran'da başarıyla uygulandı.


Musaddık'ın yerine General Zahidi atandı ve yine İran petrolleri tartışılmaya başlandı.1954'te konsensus sağlanarak İran Petrollerinin işletilmesi için Iranian Oil Participants Ltd. adlı uluslararası bir konsorsium kuruldu.Yüzde 40 ABD, %40 ingiltere %20 Avrupa ortaklı şirketlere pay verildi .Konsorsiyumun adı 1955'te The British Petroleum Company(BP) oldu.


20.yüzyıldan itibaren petrol büyük ve güçlü devletlerin elde etmek isteyeceği büyük bir güce dönüşmüştür.Büyük devletler petrol bulunan coğrafyaları etki ve yetki alanları içine almak istemişlerdir.Hangi yerel hükümet petrollerini millileştirmek istemişse de büyük güçler bu konuda ortak hareket ederek o ülkede operasyon yapmışlardır.


Henry Kissinger'in sözüyle bitirecek olursak petrolü kontrol edenler ülkeleri de kontrol ederler.


Op.Dr.Ali DULUM, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Baş ve Boyun Cerrahi #Opdralidulum #Alanyakbb


Kitap öneri:Mustafa YILDIRIM,Sivil Örümceğin Ağında, 2016.

 

Okunma 27659 kez Son Düzenlenme Cuma, 10 Ocak 2020 20:40
Ali Dulum

DAĞARCIK

Gazeteler