Dünya küresel krizinden,2008, sonra ülkeler korumacı yaklaşımlara döndüler. Dünyanın büyükleri ABD, İngiltere, Fransa, Almanya dış ülkelerdeki yatırımlarını geri çağırmaya başladılar. Korumacı, karma ekonomiye yani Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Cumhuriyeti kurarken izlediği ekonomik modele dönmeye başladılar.
Dünya ekseninde devletlerarası ticaretin kolaylaşması milletler için güzel, istenen bir gelişmedir. Ama küreselleşme ile ortaya çıkan ticaretin kolaylaşmasından Türkiye ne kazanıyor ona dikkat etmemiz gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak dış ticaret açığı veren bir ülkeyiz. İthalat ihracat farkı olan bir ekonomiye sahibiz. Enerji açısında dışarıya bağımlı bir ülkeyiz.
Küreselleşme çabaları sonunda tüm Dünya olarak TÜKETİM TOPLUMU haline geldik. Sadece gelişmiş ülkeler değil, Brezilya, Güney Afrika, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler de tüketim yapıyor. Tüketerek daha çok tüketerek ekonomiyi döndürmeye çalışıyorlar Türkiye de tüketim toplumuna dönüşmüş durumda. Fakat Türkiye’nin tüketimi borçlanarak artıyor. Ev, araç alımı hatta eğitim, tatil hep borçlanarak tükettiğimiz kalemler. Eskiden 100 liranın 5 lirasını borçlanmışken şimdi 100 liranın 55 lirasına borçlu durumdayız.
Gelişmiş ülkelerin insanları da borçlanıyor. Doğru. Ama onlar ev almak için borçlanıyor bizim gibi i-phone’un yeni modelini almak için değil. Üstelik gelişmiş ülkelerin kişi başına geliri ve satın alma gücü bizden daha yüksek. Batılılar ev almak için borçlanırken biz kredi kartlarımızı çevirmek için borçlanıyoruz.
Son on yılda ithalata bağlı bir ekonomi modelini benimsemiş durumdayız. Ülke olarak diş ticarette ithalata bağımlılığımız artmıştır. Ülkemizde izlenen yüksek faiz, düşük kur politikası nedeniyle insanlarımız üretmekten vazgeçmiş, hatta üretebileceğimiz ürünleri, tarım ürünleri, bile dışarıdan alır hale gelmişiz.
Teknolojiye bağımlı bir ülkeyiz. Teknoloji ile ilgili malları dışarıdan alıyoruz. Türkiye’nin kaynaklarını yurtdışına aktarmak zorunda kalıyoruz.
Eğer ekonomik açıdan bağımsız yani üretim yapan, teknoloji geliştiren bir ülke değilseniz sesinizin desibeli ABD, Çin, Almanya gibi yüksek çıkamaz. Eğer ekonomik olarak bağımsız değilseniz dış güçler sizin ülkenizde karışıklık çıkartabilir, yakın dönemde İran’ da yaşanan gösteriler gibi. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün üzerinde durduğu gibi ekonomik bağımsızlığını kazanmamış uluslar başka ulusların avıdır. Milli ülke için milli bir ekonomi için üretelim.
MİLLİ BAĞIMSIZLIK MİLLİ EKONOMİ İLE GERÇEKLEŞİR. Op. Dr. Ali DULUM
Küreselleşme, ürünlerin, fikirlerin, kültürlerin alışverişinden doğan uluslar arası bütünleşme sürecidir.