Yabancılara tanınan vergi kolaylıkları ve yabancıların toprak edinebilme hakkı Osmanlı ülkesini yabancı yatırımcılar açısından cazip hale getirdi. Tanzimatlın İlanı ile birlikte Osmanlı Devleti’nde toprak alabilen yabancı toprak sahipleri tarımda modernleşme, makineleşme çabalarında bulundular. Bursa, İzmir, Edirne gibi şehirlerde toprak sahibi olan yabancılar tarımda makineleşmenin öncülüğünü yaptılar.
Osmanlı Devleti’nin 19.yüzyılına milliyetçilik isyanları damgasını vurdu. Osmanlı-Sırp, Osmanlı-Yunan isyanları ve isyanların sonucu çıkan savaşlar. Uzun süre devam eden savaşların sonunda Osmanlı Devleti I.Murat döneminden beri vatan bildiği “EVLAD-I FATİHAN “dediği toprakları kaybetti. Balkanlardaki toprakların el değiştirmesi sonucu buralarda yaşayan yerleşik Türkler Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı. Anadolu’da farklı yerlere yerleştirilen göçmenler daha çok tarım sektöründe çalıştı. Girit, Kırım, Kafkasya, Balkanlar dan gelen yüz binlerce insan Anadolu’nun farklı coğrafi bölgelerine yerleştirildi. Anadolu’ya gelen göçmenlere toprak verilerek tarımsal üretim canlandırılmaya çalışıldı. Ancak bu yaklaşım bir devlet politikasına dönüşmediği için üretimi canlandırma kişisel başarı düzeyinde kaldı ve Anadolu’da ilkel tarım yapılmaya devam edildi.
19.yüzyılın sonlarına doğru 1890lı yıllarda büyük çiftliklerde modern tarım için makineleşme çabaları görülmeye başladı. Adana, Yüreğir, Edirne, Bursa, Silifke, İzmir, Aydın, Çanakkale… gibi kentlerde İngiliz malı makineler ile tarım yapılmaya çalışıldı Amerikan ve Alman şirketleri Anadolu köylüsüne tarım makinesi satmak için uğraş verdiler. Özellikle Anadolu’da demiryollarının yaygınlaşması tarım makinesi satma işini çekici hale getirdi. Buharlı harman makinesi, orak makinesi, saban gibi tarım makinelerini satmak isteyen yabancılar Osmanlı köylülerinin etrafını sardı.
Demiryolu ulaşımının kolaylaşması tarımda modern metot ve araçların kullanımını teşvik etti. Osmanlı Devleti’nde demiryollarını yapan Almanlar tarımı da geliştirmek için çaba sarf ettiler. Alman şirketler, toprak sahiplerine Alman malı tarımsal araç ve makineleri satın alabilmeleri için kredi verip, taksitle pulluk bile sattılar. Tarımda üretimin artmasına için sulama yatırımları teşvik edildi ve bu amaçla kredi Alman şirketleri tarafından finanse edildi.
Anadolu’da demiryolu ağı yaygınlaştıkça Anadolu Çiftçisi’nin de tarıma bakışı farklılaştı. Yabancı şirketlerin temsilcilerinin köylüye ulaşmaları ve tarım aletlerini tanıtmaları kolaylaştı. Basit demir saban, tane ayırıcı makineler, orak makinesi, balyalama için gereken portatif el presleri, buharlı harman makineleri tarım da kullanılmaya başlandı. Ancak tarım makineleri Anadolu çiftçisi için PAHALI idi. Bu nedenle çiftçi tarafından alınamadı ve tarımda kullanılamadı dolayısıyla tarımda makineleşme sınırlı kaldı, yayınlaşamadı.
Tarımda makineleşmeyi engelleyen tek neden makinelerin pahalı olması değildi. Köylülerin ve tarımsal alanda çalışan işçilerin işlerini kaybetme korkusu da tarımda makineleşmeyi durdu. Özellikle makinelerin tarıma yapacağı katkıları kavrayamayan toprak sahipleri ve yöneticilerin tutumları da tarımın modernleşme çalışmalarının sınırlı olmasına neden oldu.
Tarımın daha çok ticarileştiği ve iş gücünün sınırlı olduğu Batı Anadolu, Çukurova gibi bölgelerde göreceli olarak tarımda makineleşme görüldü. Özellikle yabancı girişimcilerin ve elden çıkan topraklardan Anadolu’ya gelen göçmenlerin çabası ile sınırlı da olsa tarımda modem tekniklerin kullanımı sağlandı. Bu girişimlere rağmen, Osmanlı Devleti’nde tarımsal faaliyetler birkaç yerdeki sınırlı uygulama hariç, geleneksel metotlarla yapıldı ve çiftçinin sahip olduğu en önemli alet (tahta)SABAN olarak kaldı.
GIDA en STRATEJİK ÜRÜNDÜR. Bunu üretemeyenler MİLLİ ve YERLİ OLAMAZ. Op. DR. ALİ DULUM
Dr. Murat Baskıcı, OSMANLI TARIMINDA MAKiNELEŞME: 1870-1914,Ankara eserinden yararlanılmıştır.