head
2183026 810x458 75f08
Cuma, 03 Mayıs 2024

Dünya

 

Fransa'nın simge yapılarından biri olan Notre Dame Katedrali'nde çıkan yangın dün güç bela söndürüldü. Bugün ise uluslararası ajanslar katedral içerisinden çekilmiş fotoğrafları paylaşarak hasarı gözler önüne serdi.

 

Fransa’nın 850 küsur yıllık tarihiyle en önemli yapılarından biri olan Notre Dame Katedrali’yle ilgili soruşturma devam ediyor. Yangın dün güçlükle söndürülürken bugün uluslararası ajanslar Notre Dame Katedrali’nde yangından sonra çekilmiş fotoğraflar servis etti. Fotoğraflarda katedral içindeki birçok eşyanın yandığı görülüyor.

Öte yandan Notre Dame Katedrali’nde onarım çalışmaları için toplanan bağış miktarı da 700 milyon euroya ulaştı. Paris’in simgelerinden Notre Dame Katedrali'nin büyük yangın sonrasında yeniden inşası için bağışlar gelmeye devam ediyor. Katedralin onarımı için şuna kadar 700 milyon euro bağış yapıldı. Bağış yapanlar arasında ülkenin varlıklı ailelerinden Pinault ailesi, Arnault ailesinin yanı sıra büyük şirket sahipleri de yer aldı. Bouygues şirketi, CapGemini, Total, L'Oreal, Michelin, PSA gibi şirketlerin yardımda bulunduğu belirtildi. Apple'ın CEO'su Tim Cook da miktar belirtmeden yardım yapacağını açıklayanlar arasında yer alıyor.

cati aa 587bf

Fransa İçişleri Bakanı Christophe Castaner, Notre Dame Katedrali’nin dünkü yangından genel hatlarıyla kurtarıldığını ancak içerideki birçok eserin tahrip olma riski bulunduğunu bildirdi. Castaner, Avrupa’nın en çok ziyaret edilen yerlerinin başında gelen katedralde incelemelerde bulunduktan sonra gazetecilere açıklama yaptı. Dünyaca ünlü 856 yıllık tarihi yapının yangından genel hatlarıyla kurtarıldığını ancak içerideki birçok eserin tahrip olma riskiyle karşı karşıya olduğunu belirten Castaner, katedralin Fransa’nın tarihine ait olduğunu, yeniden inşa edileceğini ve çanların tekrar çalınacağını söyledi.

 

Bu arada, itfaiye ekiplerinin katedralin içerisinde kalan eserlerin tahrip olmaması için çalışmalarını sürdürdüğü, uzmanların da oluşan hasarları tespit etmeye çalıştığı kaydedildi.

 

twitter ekrangoruntusu 54531

Fransız basınında yer alan haberlere göre, kulelerden birinin ve çatının tamamen çökmesi sonucu tavanda 3 büyük delik oluştu.

 

Uluslararası kamuoyunun gündem maddeleri arasında Türkiye'nin Rusya'dan alma hazırlığı içerisinde olduğu S-400 füzeleri... Bu konuda açıklama yapan ve süreci eleştiren isimlerden biri de Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras... Fakat NATO üyesi olmasına rağmen Rus yapımı S-300 savunma sistemine sahip olan Çipras, "İstikrarsız bir komşu istemiyoruz" diyerek herkesi şaşkına çevirdi.

s400 reuters 16 9 1555478995 880x495 5bba3

Yunanistan Başbakanı Aleksiz Çipras, Türkiye’nin gündemindeki S-400 savunma sistemi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yunan ulusal televizyon kanalı ANT1 TV’ye çıkan Çipras, birçok konuda Nikos Hatzinikolou’nun sorularını yanıtladı.

Yunanistan Başbakanı Türkiye ile ilgili olarak, “İstikrarsız bir komşu istemiyoruz. Siyasi istikrarı olan ve askıdaki meseleler için diyalog kanalları açık bir komşu istiyoruz” dedi. NATO üyesi olmasına rağmen Rus yapımı S-300 savunma sistemine sahip olan Çipras, buna karşılık akılları karıştıran bir açıklama yaptı. Çipras, S-400 süreci sonrasında Türkiye’nin başka bir eksene kayma ihtimalinin belirdiğini söyleyerek, “Türkiye’nin başka bir eksene kayması ihtimali bizi endişelendiriyor” dedi.

 

Röportajın sonunda gelen soruya kapsamlı bir yanıt veren Çipras’ın sahibi olduğu S-300 sistemi 2009 yılında Yunanistan’da konuşlandırılmıştı. Satın alındıktan 14 yıl sonra yani 2013 yılında Girit’te deneme atışı yapan S-300 sisteminin başarılı sonuç verdiği açıklanmıştı.

 

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, hazırladığı Kıbrıs raporunda, ''Devam eden istişarelerin, müzakerelerin yeniden başlamasını sağlayacağını umuyorum'' ifadesini kullandı.
Antonio Guterres, Kıbrıs'ta 6 Ekim 2018-10 Nisan 2019'da tarafların ''anlamlı ve sonuç odaklı'' müzakerelere yeniden başlama noktasında kaydedilen ilerleme ve gelişmelere ilişkin raporunu BM Güvenlik Konseyine sundu.

Raporda Guterres, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum lider Nikos Anastasiadis'in 26 Ekim 2018 ve 26 Şubat 2019 tarihlerinde BM denetiminde yaptığı iki görüşmeyi ''nadir bir fırsat'' olarak nitelendirdi.

Guterres, müzakerelere yeniden başlanması için belirlenecek şartlar konusunda iki liderin bu görüşmelerde yüz yüze yaptığı fikir alışverişinin ardından bazı önemli güven artırıcı önlemlerin de alındığını ifade etti.

'DÜELLO GİBİ AÇIKLAMALARIN FAYDASI YOK'

Anket sonuçlarının aynı zamanda, her iki toplumda çoğunluğun uzlaşma arzusunu dile getirdiğini ancak toplumların uzun süredir devam eden statükonun siyasi, ekonomik ve sosyal sonuçlarından kaygı duyduğunu da gösterdiğini belirten Guterres, müzakerelerle ilgili önemli konular hakkında iki taraftan yapılan ''düello gibi açıklamaların siyasi süreçteki ortama katkıda bulunmadığını'' ifade etti.

Kıbrıs'taki barış gücü misyonunun bu süreçte ateşkes hattında ihlallerde artış gözlemlendiğini rapor ettiğini kaydeden Guterres, '' İki taraf da kamuoyunda kapsamlı bir çözüm için gerekli siyasi iradenin var olduğu konusundaki şüpheleri dindirmeyi genel olarak başaramadı. Barış sürecinin geleceğine dair belirsizliğin devam etmesi iki toplumu siyasi angajmandan caydırdığı izlenimi verdi, kamuoyu algı anketlerinde daha fazla katılım isteği olmasına rağmen. Bu belirsizlik ayrıca iki toplumun yeniden birleşmesi beklentilerine dair inancı aşındırıyor.'' değerlendirmesinde bulundu.

Guterres, sivil toplum düzeyinde de iki toplum arasında bazı önemli girişimler olduğuna işaret etti.

Kıbrıs sorunu için görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holl Lute'un taraflarla ayrı ayrı görüşmeler yaptığını, Ada'yı 4 kez ziyaret ettiğini, garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'den yetkililer ve Avrupa Birliği'nden temsilcilerle de görüştüğünü aktaran Guterres, istişareler sırasında tüm taraflar çözüm konusundaki taahhütlerini yinelese de bu yöndeki çabaların başarılı olamadığını belirtti.

Guterres, ''Ada'daki retorik, gerek ton gerek içerik olsun, toplumları bir araya getirecek ortak bir gelecek yerine toplumları bölmeye devam eden farklılıklara vurgu yapıyor. Her iki tarafta da yapılan iki görüşmenin ardından, müzakerelerin yeniden başlaması konusunda şüpheler devam ediyor.'' değerlendirmesini yaptı.

Bu süreçte Kıbrıs'ta 2 yeni sınır kapısının daha geçişlere açıldığına, cep telefonlarının adanın her iki tarafında da kullanılabilmesi gibi güven artırıcı önlemler alındığına ve her iki liderin de 18 bölgede mayınların temizlenmesi konusunda hemfikir olduğuna değinen Guterres, sürece dair gözlemlerini ''Kıbrıs sorununa kalıcı çözüm öncelikle tarafların elinde. Çözüm için her iki tarafın da bütün konularda beklentilerinden daha azını kabul etmesi gerek. Kapsamlı bir çözüm büyüme, refah ve güven için fırsatlar yaracak, aksi takdirde bunlar olmayacak.'' şeklinde ifade etti.

İki liderin üzerinde uzlaştığı güven artırıcı önlemleri olumlu bir gelişme olarak nitelendiren ve liderlerin bu önlemlerin uygulanmasını sağlaması gerektiğini vurgulayan Guterres, çözümün sürdürülebilir olması için kutuplaştırıcı söylemler yerine açık ve yapıcı bir şekilde toplumların iyi bilgilendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

İKİ LİDERE ÇAĞRI

Guterres, ''Devam eden istişarelerin müzakerelerin yeniden başlamasını sağlayacağını umuyorum. Kıbrıs sorununa kalıcı bir çözüm bulunması için tüm gücümle arabuluculuk yapabilirim. İki lidere ve toplumlarına, garantör güçlere ve ilgili diğer taraflara yapıcı, yaratıcı ve gerekli aciliyet duygusuyla bu çabalara dahil olması çağrısı yapıyorum.'' ifadelerini kullandı.

İki bölgeli, iki toplumlu ve eşit siyasi hakların olduğu bir federasyon konusunda taraflara önemli konulardaki farklılıkları açığa kavuşturmak için daha önce teklif ettiği 6 noktayı yapıcı bir şekilde değerlendirme çağrısında da bulunan Guterres, ''Müzakerelerin yeniden başlaması için gereken şartlar henüz meyve vermese de tarafların bu fırsatı farklılıkların üstesinden gelmek için kullanacağından hala umutluyum.'' görüşünü dile getirdi.

Geçici özel danışmanı Jane Holl Lute'un istişarelerini sürdürmeye devam edeceğini ifade eden Guterres, ayrıca Kıbrıs'ta ve çevresinde bulunan doğal kaynaklardan her iki toplumun da faydalanması gerektiğini yineledi.

İran-Irak savaşının devam ettiği 1985’te, 215 Japon vatandaşının Tahran’dan İstanbul’a getirilmesini konu alan ‘Yuvaya Dönüş’ adlı sinema filminin başrol oyuncuları Furkan Palalı, Magumi Masaki, Burhan Öçal ile filmin yapımcısı Erdal Güven ve yönetmen Hakan Kurşun İstanbul Üniversitesi öğrencileri ile bir araya geldi. İletişim Fakültesi konferans salonunda düzenlenen etkinlik keyifli anlara sahne olurken öğrenciler Japon oyuncu Magumi Masaki’ye büyük ilgi gösterdi. Etkinlik sonunda katılımcılara İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Ergün Yolcu tarafından teşekkür plaketi verildi.

1555399178 Yuvaya D n 97e72

Geçen ay Altınbaş Üniversitesi’nde öğrenciler ile bir araya gelen Yuvaya Dönüş filmi ekibi geçtiğimiz günlerde de İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde düzenlenen bir söyleşiye katıldı. Güçlü bir kadro ve etkili senaryosu ile dikkatleri üzerine çeken filmin, senaristliğini Fatih Özcan ve Şeyda Delibaşı, yapımcılığını Macmedya, yönetmenliğini ise Hakan Kurşun üstleniyor. 2019 yılının Japonya’da ‘Türkiye Yılı’ ilan edilmesiyle önemini bir kat daha arttıran film uluslararası nitelik taşıyor. Filmin müzikleri ise Kıraç imzası taşıyor.

1555399284 VRL 3878 c91cd
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteklenen ve yakında önce Japonya’da daha sonra Türkiye’de vizyona girecek olan filmin konusu şöyle:

Gazeteci-Yazar Erdal Güven’in Tahran’dan Kaçış kitabından senaryoya uyarlanan filmde Furkan Palalı, taksi şoförü Mesut karakterine hayat veriyor. İran- Irak savaşının devam ettiği 1985 yılında Tahran’dan büyük bir operasyonla Türkiye’ye getirilmek için uçağa bindirilen 215 yolcu arasında Keiko adlı Japon bir genç kız da bulunmaktaydı. Keiko ile Türk Büyükelçiliğinde görevli, özel kuvvetlerden Üsteğmen Zafer arasında büyük bir aşk yaşanıyordu. Keiko’yu uçağa son anda yetiştiren Zafer’in bilmediği ise Keiko’nun hamile olduğuydu. 30 yıl sonra ölen Keiko, ardında kızı Yumi’ye tüm gerçekleri anlatan bir mektup bırakmıştı. Yumi hayal kırıklıklarıyla birlikte babasının izini sürmek ve hesap sormak için Türkiye’ye gitmeye karar vermişti.

1555399179 372b3c88 dec9 49af a911 69f3b6d11c95 c8aeb

Etkinlik öncesi röportajlara ve etkinlik görüntülerine https://wetransfer.com/downloads/ffbb708c4305f68c4186f89f1fcbe9f820190415115548/07d86bbe630194434ec2ad7707ec56dc20190415115548/7d17fa linkinden ulaşabilirsiniz.

Sosyal medya üzerinden Minnesota eyaleti Demokrat vekili Müslüman İlhan Omar’ı hedef gösteren ABD Başkanı Donald Trump’a tepki gösterildi.
İlhan Omar'ın, Amerika İslam İlişkileri Konseyinin (CAIR) kuruluşu münasebetiyle düzenlenen bir etkinlikte yaptığı konuşmasındaki, "CAIR, 11 Eylül sonrasında kuruldu. Çünkü onlar birileri bir şeyler yaptığı için bizim de sivil özgürlüklere erişimimizin engelleneceğini fark ettiler." açıklamasına ilişkin tartışma tırmanıyor.

Omar’ın "birileri bir şeyler yaptı" ifadesi ile 11 Eylül saldırılarını kastettiğini iddia eden New York Post gazetesi, ikiz kulelerin vurulma anının fotoğrafını "alın size birilerinin yaptığı bir şeyler" manşetiyle paylaştı.

Aşırı sağcı çizgisi ile bilinen New York Post gazetesinin Omar’ı hedef gösteren kampanyasına Trump da katıldı.

Trump twitter hesabından, Omar'ın konuşmasındaki o ifadesinin ilgili video kesiti ile ikiz kulelerin vurulma anının video kesitlerinin montajlandığı bir görüntüyü, "Asla unutmayacağız" ifadesi ile paylaştı.

Trump'ın bu paylaşımına pek çok önemli isimden tepki geldi.

'MİDE BULANDIRICI, UTANÇ VERİCİ'

Demokrat Partiden 2020 başkanlık yarışına aday adaylığını açıklayan Massachusetts Senatörü Elizabeth Warren Twitter hesabından, "Başkan görevdeki bir kongre üyesine ve dinlerinden dolayı tüm Amerikalı gruba karşı şiddeti kışkırtıyor. Mide bulandırıcı, utanç verici." paylaşımında bulundu.

Trump'a yine Demokrat Partinden 2020 seçimlerinde aday adaylığını açıklayan Vermont Senatörü Bernie Sanders da tepki gösterdi.

Sanders, Twitter’dan yaptığı paylaşımda, "İlhan Omar, cesur ve güçlü bir lider. Trump'ın ırkçılığını ve nefretini kabullenmeyecek, biz de öyle. Ona karşı mide bulandırıcı ve tehlikeli saldırılar son bulmalı." ifadelerini kullandı.

'SESİMİZİ YÜKSELTMELİYİZ'

New York vekili Demokrat Alexandra Ocasio-Cortez ise İlhan Omar’ın hayatının tehlikede olduğunu vurguladı.

Twitter’dan açıklama yapan Ocasio-Cortez, "Başkan'ın bugünkü açık saldırısına tepki göstermesi kongre üyelerinin görevidir. İlhan Omar’ın hayatı tehlikede. Sessiz kalan meslektaşlarımız bir kongre üyesine yönelik açık tehlikeli saldırının suç ortağıdır. Sesimizi yükseltmeliyiz." dedi.

Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi ise gazetecilere yaptığı açıklamada, Omar’la henüz konuşmadığını ifade etti.

Twitter’dan çok sayıda kullanıcı da Trump'ın Omar'ı hedef göstermesine tepki gösterdi.

Gazeteler