Siyaset
- Kategori: Siyaset
- Gösterim: 45656
CHP Alanya İlçe Başkanı Coşkun Karadağ, döviz kurunun düşmesine rağmen fiyatların düşmemesini eleştirdi...
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Alanya İlçe Yönetim Kurulu, haftalık olağan yönetim kurulu toplantısını gerçekleştirdi. İlçe Başkanı Coşkun Karadağ başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya yönetim kurulu üyelerinin yanı sıra mahalle temsilcileri de katıldı.
Toplantı öncesi partiye yeni katılan 4 üyeye rozetleri takıldı...
Toplantıdan sonra gündeme dair açıklamalar yapan Başkan Karadağ, “ İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’na karşı yapılan komployu şiddetle kınıyorum. 11 büyükşehir ve birçok il ve ilçede CHP’li belediyeler, sosyal belediyecilik anlayışını ülkemize yerleştiriyor. Ancak merkezi hükümet bunları hazmedememekte. Ama güneş balçıkla sıvanmayacak. Ekrem İmamoğlu başkanımızın hep beraber arkasındayız. Yalnız değil, hep beraberiz, tek başına yumruk halindeyiz. Ekrem başkanımızı hiç kimseye yedirtmeyiz" dedi.
“DÖVİZ DÜŞTÜ, FİYATLAR DÜŞMEDİ”...
Döviz kurundaki düşüşün ardından temel tüketim mallarının fiyatlarının da düşmesi gerektiğine değinen Karadağ, “Ülkemiz son günlerde çok ciddi ekonomik bunalım içerisinde. Döviz kurundaki artış her tarafa yansıdı. Eğer döviz kuru böyle kalacaksa özellikle temel tüketim ürünlerinin eski fiyatlara indirilmesi gerek. Dolar 18 lira iken mutfak tüpü 235 TL idi, dolar bugün 11 liraya düştü tüp yine 235 lira. Bir an önce fiyatlardaki indirimin tüm tüketim maddelerine yansıması gerekir” dedi.
"EĞİTİMCİLERİN YANINDAYIZ"...
Eğitim-İş Alanya Temsilciliği üyesi öğretmenlerin ekonomik taleplerden dolayı gerçekleştirdiği iş bırakma eylemine destek veren Karadağ, “Bir ülkenin gelişmesi için en önemli unsurların başında eğitim geliyor. Bir eğitimcinin bu düzen içinde normal hayatı yaşamaya ihtiyacı var. Eğitimciler geçinemiyoruz diyerek demokratik yöntemlerle haklarını arıyorlar. Biz de eğitimcilerin yanında yer alacağız" ifadelerini kullandı.
- Kategori: Siyaset
- Gösterim: 194683
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanlığı'nın İBB çalışanları hakkında başlattığı terör teftişine ilişkin, ''Soruşturma açması gereken yer Adalet Bakanlığı. Biz çünkü işe aldığımız her çalışanın adli sicil kaydını isteriz. Dolayısıyla bence bir başka soruşturma açılması gereken yer de bu 557 teröristi tutuklamıyorsa İçişleri Bakanlığı olduğunu düşünüyorum hatta bakanın kendisi olduğunu düşünüyorum.'' açıklamasında bulundu.
İçişleri Bakanlığı'nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde (İBB) çalışan bazı personellerin "terör örgütleri ile iltisaklı veya irtibatlı olduğu yönündeki ihbar ve tespitler üzerine" özel teftiş başlatıldığını duyurmasının ardından İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu CHP Genel Merkezi'nde konuya ilişkin olarak açıklama yaptı.
İçişleri Bakanlığı'nın açıklamasına sosyal medya hesabından tepki gösteren İmamoğlu, "İstanbul'a hizmet eden 86 bin yol arkadaşımın yanındayım, ezdirmem" ifadelerini kullanmıştı.
'BU 15 GÜN BOYUNCA İÇİŞLERİ BAKANLIĞI NE YAPTI?'
İmamoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Sayın İçişleri Bakanının terörle ilgili mücadelesini buradan biz ona öğretecek değiliz. Ama yanlış giden bazı hususları aktarmak isterim. İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan zat 12 Aralık günü TBMM'de konuştu İBB'de tam 557 terörist olduğunu iddia etti. Bir gün önce yaptığı konuşmada da Türkiye'de toplan terörist sayılarının 164 olduğunu söylemişti. Neyse tabii her verisi yanlış olan sayın bakana dair şunu hatırlatmak isterim. 12 Aralık'ta bu konuşmayı yapmıştı dün akşam itibariyle tam 2 hafta geçti üzerinden, bu 15 gün boyunca İçişleri Bakanlığı ne yaptı? Ben yaptıkları hususlar konusunda ben hiçbir duyum almadım.
'LİSTEYİ YOLLAYIN BİZ DE GEREĞİNİ YAPALIM'
İBB olarak bir kısım işlemler başlattık. Devlet adabına uygun bir şekilde bu beyanı ciddiye alarak 15 Aralık'ta benim olurumla teftiş kurulunda bir araştırma ve gerekiyorsa bir soruşturmaya izin verdim. Bu 15 Aralık'ta benim soruşturmaya dair verdiğimizin belgesidir. Aynı tarihte ise İçişleri Bakanlığı'na yazı yazdık. Bilgi istedik. Dedik ki bakanlığa bize bu konuda bilgi verin, kimdir bunlar, listeyi yollayın biz de gereğini yapalım. Bir teröristle ilgili bir tespitiniz varsa bunu ciddiye alalım değil mi?
Bakanlık buna hiçbir yanıt vermedi. Uyuyan bakanlık dün saat 20.00 itibariyle bu uykudan uyanıp Tweet attı. Tweet atarak hakkımızda bir soruşturma izni işleminin başlattığını duyurdu. Ben açıkçası Twitter'dan bir soruşturma izni vererek başlattığını ilk kez duyuyorum. 15 gün sonra pazar akşamı böyle bir tweetle süreci başlatmak aklına geldi acaba neden? Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı pazar günü konuştu.
'SAYIN BAKAN BİR ROL KAPMA ÇABASINDA'
İstanbul'da danışma kurulunda konuştu. İstanbul'la ilgili içi siyaset dolu mesajlar verdi. Buradan cumhurbaşkanının bu konuşmasından sayın bakan bir rol kapma çabasıyla ortaya çıktı. Önce İBB Başkanı olarak İstanbul'da 86 bin çalışanı olan bir belediyenin başkanı olarak bu açıklamayı kınıyorum. Burada bütün terör örgütlerinin kalın puntolu reklamını yapan bir bakanlık. Bu açıklama biçimini de devlet adamına uygun olmadığını ve bu şekilde atılan adımı kınıyorum.
Öncelikle şunu söyleyeyim sizler yıllardır İstanbul'da görev yapan gazetecilerdir. hangi biriniz sayı ile tespit yapıldıktan sonra bir bakanlığın teftiş başlattığını duydunuz? Yani sayı veriyorsunuz bunlar terörist diyorsunuz hükümde bulunuyorsunuz sonra teftiş başlatıyorsunuz. Ya ne teftişi sen bakanlıksın, terörist konusunda takdirde bulunmuşsan, netleşmişse tut kulağından götür at hapse. Böyle bir sürecin uygulanması akıllara zarar. Açıkçası bu işin prosedürü bellidir ama siyasetin ve siyaset aklının hatta kendi siyaset kulvarındaki şahsi çıkarların devlet adabının ve bir bakanlık kültürünün işleyişinin önüne geçtiğini net olarak bu davranışta görüyoruz.
'SORUŞTURMA AÇMASI GEREKEN YER ADALET BAKANLIĞI'
İBB iştiraklerinde bir kişinin işe girmeyle ilgili prosedürleri bellidir. Adli sicil kaydı istersiniz, o kişi bu belgeyi de Adalet Bakanlığı'ndan alır. O zaman İçişleri Bakanı yanlış yere soruşturma açıyor. Soruşturma açması gereken yer Adalet Bakanlığı. Biz çünkü işe aldığımız her çalışanın adli sicil kaydını isteriz. Dolayısıyla bence bir başka soruşturma açılması gereken yer de bu 557 teröristi tutuklamıyorsa İçişleri Bakanlığı olduğunu düşünüyorum hatta bakanın kendisi olduğunu düşünüyorum. Bu denli risk taşıyan güvenliği bu kadar riske taşıdığını gördüğü bir içişleri bakanıyla ilgili bir işlem başlatmıyorsa da ben bir vatandaş olarak sayın Cumhurbaşkanını göreve çağırıyorum.
Buradan hepinizin hafızanda tazelemesi gereken bir husus var aynı şahsiyetler İstanbul seçiminde de bütün sandık görevlilerini de terörist ilan ettiler. Çaldılar dediler sonra dediler ki biz bunu hukuken söylemedik siyasi olarak söyledik dediler. Günün sonunda ne oldu elde var sıfır. Tek bir kişi, bakın seçimin iptal edildiği sürecin öncesinde yine terörist ilan ettikleri binlerce kişiden tek bir kişi ile ilgili ne bir soruşturma ne bir tutuklama ne bir tespit yapıldı.
'BİZİM VERİLEMEYECEK HİÇBİR HESABIMIZ YOKTUR'
Millet buna artık gülüyor. Bizler iki kere İstanbul’da halkın cevap verdiği yapılan hatadan sonra büyük bir demokrasi dersi vermiş bir süreci yaşamış insanlarız. İstanbul’la ilgili kim konuşuyorsa konuşsun 16 milyon insanın huzurunda konuşurken dikkatli olmaya davet ediyorum. Biz bugün İstanbul olarak 1 milyona yakın sosyal yardım talebi almış kurumuz. Burada bulunan belediye başkanı arkadaşlarım bunları milyonlarca diyebilecek bir durumdayız.
Bu kadar güncel ekonomik ve problemli bir süreci yaşarken İçişleri Bakanlığı’nın ortaya koyduğu bu tavrı tamamen gündemi kaydırma başka yere taşıma çabası olduğunu düşünüyorum. Bizim verilemeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Hele hele vatanperverliğimizi, cumhuriyetimize bayrağımıza olan duygularımızı sorgulayacak kişi henüz doğmadı bu topraklarda.
'YANLIŞ YAPILDIĞINDA UYARMAYI, TARİHE NOT DÜŞMEYİ SEVERİM'
(Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Utanmadan mektup yazıyor' açıklamasına) Mektup yazmak ne zamandan beri ayıp oldu. Yanlış bilgilerle konuşan ne yazık ki aldatılan bir Cumhurbaşkanımız var. Cumhurbaşkanlığı makamının yanlış yönlendirilmemesi için uyarmak istedim. Yanlış yapıldığında uyarmayı, tarihe not düşmeyi severim. Utanılacak bir mektup arıyorsa cezaevinden istenilen mektup utanılacak mektuptur. Benim mektubum utanılacak mektup değil uyarılacak mektuptur.
'HEMEN İSTİFA ETSİN YA DA GÖREVİNİ YAPSIN'
İçişleri Bakanı "Polis katili, ByLock'u olan kişiler tespit edildi" diyor. Ben istihbarat mıyım, yargı kurumu muyum? Bunları tespit etmiş Bakan yerinde oturuyor, bir de bunu gevrek gevrek bunu basın önünde söylüyor. 15 gün önce varsa bildiğiniz şeyler gereğini yapın dedim, cevap yok. Hemen istifa etsin ya da görevini yapsın. ''
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Siyaset
- Gösterim: 80463
CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı Anıtkabir’i ziyaret etti...
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı’nın katılımıyla Ankara’da düzenlenen Belediye Başkanları toplantısına katıldı.
CHP'li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102’nci yıldönümünde Ankara’da toplandı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de katıldı.
BASIN TOPLANTISI DÜZENLENDİ...
Belediye Başkanları Ankara’da ilk olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde toplandı. Toplantıda gündeme ilişkin konular değerlendirildi. Toplantının ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ve 11 Büyükşehir Belediye Başkanının katılımıyla basın açıklaması yapıldı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102’nci yıldönümü gibi özel bir günde bu toplantıya ev sahipliği yapıyor olmanın gurur ve mutluluğunu yaşadığını söyledi.
ANITKABİR ZİYARETİ...
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in de aralarında olduğu belediye başkanlarından oluşan heyet, Anıtkabir’i ziyaret ederek Ata’nın huzuruna çıktı. Mozoleye çelenk sunan belediye başkanları saygı duruşunda bulundu. CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanları daha sonra ziyaretin anısına Anıtkabir’de toplu hatıra fotoğrafı çektirdi.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Siyaset
- Gösterim: 180251
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, ESİAD toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Erken seçim için tarih veren Akşener, 6 partili bir Millet İttifakı'nın kurulabileceğini söyledi...
Akşener, ESİAD Liderler Buluşması toplantısında hükümete İzmir’den yüklendi. Toplantıya, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, DEVA Partisi İzmir İl Başkanı Seda Kaya Ösen, ESİAD Başkanı Mustafa Karabağlı, ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer ve İzmir Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener katıldı.
AKŞENER: KENDİ KENDİNİZE SANDIKTA ŞAMAR YEMENİN TAŞLARINI DÖŞEMEYİN...
Sözlerine İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne alınan personeller hakkında İçişleri Bakanlığı tarafından başlatıldığı duyurulan güvenlik soruşturması ile ilgili ifadeleriyle başlayan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, şunları söyledi;
*Dün önce sayın Erdoğan’ın sonra da Sayın Soylu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun işe aldığı insanların aileleri ilgili bir soruşturma başlatıldığını bunu terör örgütü ile irtibatlı insanların işe alındığına yönelik duyumlar olduğunu ve bununla ilgili çalışma başlanıldığını duyurdular.
*Beyler, gerçekten aklınızı başınıza alın. Milli iradeye her el uzattığınızda o elinizin üstüne bir şamar yiyorsunuz. Bütün belediyelere alınan kişilerin resmi olarak işe alındığı andan itibaren GBT denilen yani güvenlik durumlarına bakılır hukuki olarak bir problem var mı diye. Bir devleti yönetenlerin görevi.
*Terör örgütü ile herhangi bir bağlantısı olanların bu sorgulamanın karşısında gereğini yapmaları. Terör örgütüne yardım ve yataklık yapanlar eğer bilinmiyorsa, devleti yönetenler tarafından bilinmiyor ya da bilinip tuzak kurulmak için sessiz kalınıyorsa bu bambaşka bir biçimde tartışılması gereken durumdur, aynı zamanda bir suçtur.
İKTİDARA İSTANBUL SEÇİMLERİNİ HATIRLATTI
*İstanbul’da daha önce Büyükşehir Belediyesi’ni alan Millet İttifakı’nın adayı İmamoğlu’nun seçim sonucunu iptal ettiniz. İstanbullular size ne yaptı? İkinci turda 805 bin oy farkla sizi cezalandırdı. Bu millet sandıkta hür iradesi ile attıkları oyların sonucuna el uzatanları her daim cezalandırmıştır.
*Yapmayın beyefendiler. Birilerine tuzak kuralım derken kendi kendinize sandıkta şamar yemenin taşlarını döşemeyin. Türkiye huzursuzluktan bıktı. Bu millet ucuz kutuplaştırmalar üzerinden birbirine düşman edindirme eylemlerinden bıktı.
*Biz artık huzur istiyor, üretmek istiyoruz, işlerini düşkün yapmalarını istiyoruz, biz dürüst ve namuslu bir biçimde çalışıp istihdam yaratmak istiyoruz ve her an başımıza iş gelecek tedirginliği ile yaşamak istemiyoruz diyor bu insanlar. Benden söylemesi, sonra uyarmadı demeyin.
“BÜTÜN ADIMLARIMIZI ATTIK”...
*Durmuş Bey’le ilk çalışmaya başladığımızda ekonomiyi sormuştum, ne olacak diye. Demişti ki ekonominin patronu güvendir. Açar mısınız dediğimde ortaya hukuk çıktı. Kuralların daha önceden ilan edildiği, hukukun üstün olduğu yatırımcının 5-10 yılını öngörebildiği bir devlette istihdam yaratması ve kalkınma ile ilgili herhangi bir sorun yok.
*Ancak bugün böyle değil. Ancak İYİ Parti bütün bu gördüklerinizi, yanlışları sayabiliriz ancak en önemlisinin bu güveni oluşturan kavramın hukukun üstünlüğü ve adalet olduğuna inanıyor.
*Bütün adımlarımızı bunun üzerine attık. İYİ Parti kurulmamış olsaydı nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya kalırdık… Biz projeci bir partiyiz. Biz çözüm odaklı bir partiyiz.
*Ben bir köyde doğdum. Gaz lambası ile ilkokulu bitirdim. İlkokulu bitirdiğimde köye elektrik geldi. Elektrik ile birlikte birçok şey geldi. Sonra daha rahat okutabilmek için İzmit’in merkezine taşındık ve lise 2’ye giderken evimizde televizyon vardı.
“BİZ DEMOKRASİ İLE GELDİK”...
*İYİ Parti olarak biz ekonomik sorunları gördük ve bir itiraz ile kurulduk. Demokrasi ile geldik. Biz tek adam rejiminin kimseye faydası olmadığını belirterek parlamenter sisteme geçilsin diyerek partiyi kurduk. İş insanlarının ellerindeki görünmez zinciri kırmak için yola çıktı. 24 Haziran’ı özellikle anlatıyorum.
*24 Haziran’da ben Cumhurbaşkanı adayıydım. Bu sistemi istemeyenlerin, büyük bir heyecan içerisinde sandığa koştuğunu, sandığı koruma çalıştığını gördük. Sonuç itibari ile Cumhurbaşkanlığı seçiminde başarılı gösterilmedi.
*Arkadaşlarımız ile oturup konuştuk ve biz 31 Mart’a giderken seçmenin ayağa kaldırılması için CHP ile yerel seçimlere beraber girelim diye teklif görürdük. Bizim amacımız İYİ Parti aşağıdadır diye canımız kurtaralım düşüncesi ile kurulmadık.
“İSTANBUL, ANKARA, ADANA ALINMAZDI”...
*Biz canımızı kurtaralım diye düşünsek her masaya oturuşta parti mi Türkiye’nin geleceği mi diye sormazdık. Bizim masaya oturuşumuz bir projeydi. Kazanma projesi… Beraber seçime girdik ve seçim sonrası biz 19 ilçe aldık. Yalnız girmiş olsaydık 14-15 ilçe alırdık. Evet İzmir Büyükşehir Belediyesi alınırdı ancak İstanbul, Ankara, Adana Büyükşehir Belediyeleri alınır mıydı? Alınamazdı.
*İstanbul’da 248 bin seçmen sandığa gitmedi. Çalışmalarımız sonrası ve Erdoğan’ın ayrıştırıcı tavrı sonrası 350 bin AK Parti seçmeni gitmedi sandığa. Şimdi de başka bir yola çıkılıyor. 2 kademeli bir yol. Birincisi Cumhurbaşkanlığını almak, diğeri de mecliste çoğunluğu almaktır.
SİZ REKABETİ HİZMET ÜZERİNDEN YAPIYORSUNUZ...
*Esnaf gezilerimiz hakkında hep bir sinir olma devam ediyor. A Haber sürekli takip ediyor. Hepimizi insanız zaman zaman tahriklerin bir kısmına düşebildik, ben de dahil. Ben geldim eve bir yemin ettim, ne olursa olsun cevap vermeyeceğim diye.
*Arkadaşlarımdan da bunu talep ettik. Esnaf için müşteri velinimet. Sizler için de öyle. Benim yaş grubumda olanlar hatırlayacaktır, bu ülkede seçmende velinimetti. Ancak uzun zamandır bu unutuldu.
*Siz rekabeti hizmet üzerinden yapıyorsunuz. Siz dövüyor musunuz müşteriyi? Hayır! Ama Türkiye’de seçmene bu yapılıyor. Esnaf her zaman misafirperver. Bu nedenle ben gittiğimde hiçbir zaman siyasi parti propagandası yapmadım, dertlerini dinledim. 3 il dışında bu yılla birlikte tüm illerimizi dolaşmış olacağım.
*Esnaf velinimet olmaya hazır. Kendi çocuğu işsizken, kendi çocuğu atanmamışken bundan şikayetçi. Köy, tarım ve besicilik bitmiş. Önceden gıda yardımları olurdu, onlar da bitmiş. Bütünleşmiş şehir hikayesi feci bir şey. Köyler bitmiş. Her yer beton olmuş. Evinin önüne bir şey ekmek bile mümkün değil.
*Büyük tarım yapmak isteyenler için ise yem, gübre ve mazot maliyetlerinin inanılmaz artması nedeniyle üretim faaliyetleri düşmüş. Darmaduman bir Türkiye'yle karşı karşıya kalmışız. Ama o seçmen vazgeçiyor.
*Yani AK Partili olan seçmen vazgeçiyor ama o seçmen ayıplanmak ve yargılanmak istemiyor. İnsanların istedikleri zamanda X,Y,Z partiye oy verme hakkı vardır. Biz buna saygı duyacağız. O fikri ve eylemi değiştirme hakları var.
*Biz ona da saygı duyacağız. Mümkünse o fikri değişenlerin oy vereceği bir parti olmak hedefimiz var. Nasıl ki sanayiciler müşterilerinin tercihlerine bakarak ahkam kesmezler biz de kesemeyiz.
“ERKEN SEÇİM 2022 HAZİRAN’DA OLABİLİR”...
Erken seçime İYİ Parti olarak hazır olup olmadıklarının sorulmasına yanıt veren Akşener, şu ifadeleri kullandı;
*Geçmişte sayın Erdoğan’ı daha net anlardım. 24 Haziran seçimlerini 15 Temmuz’da olacağını tahmin etmiştik ancak 24 Haziran’da oldu. Ancak şimdi öyle bir öngörüm kalmadı çünkü ne yapıldığına yönelik bir fikrim yok.
*Son dönemde yapılan Dolar'a --Euro'ya faize karşı yapılan hamleler… Döviz’e endeksli hesaplar açılmaya çalışıldı. Bu yapılan işlerin karşılığı ne? Ne kadar sürede çıkacak onlara bakmak lazım. 2023 öncesi olacaksa Mayıs sonu Haziran gibi olabilir.
*Bu ekonomik sistemden kaynaklı bir öngörüm olabilir. Biz hazırız. Bizim melek yatırımcımız olmadığı için aşırı derece tutumlu, bedensel faaliyetlerde kuvvetli olmuş grubuz. Esnaf gezisi inanılmaz bedava. Tek yapmanız gereken insanları dinlemek. Ancak artık insanlar birbirini dinlemiyor.
“YOKSULLUK MESELESİNİ ÇÖZEMEZSEK…”
*Yüzde 100 haklısınız. Ekonomistlerimiz erkek. O yüzden bu şekilde geldik. Bizde yüzde 25 kadın kotası var. Genel Başkan Yardımcılarımızın yüzde 25’i kadın. Kadınlar var yani. Ben yıllarca kadın genel başkan değilim, ben yıllarca kadınlar konusunda çalışmış bir hocayım.
*Bir şey başaramadım ben, benim başarısızlığım; Milletvekilliğinde yeteri kadar kadını meclise taşıyamadık. Biz öğrenen bir organizasyonuz. Eksiğimizi, hatamızı gören bunları düzelten bir yanımız var.
*Yeteri kadar kadını meclise getiremememin sorumluluğu var üzerimizde bununla ilgili düşeni yaptık. Kadın istihdamına yönelikte özel çalışmalar yapıyoruz. Tahminimizin üzerinde bir yoksulluk var.
*Bodurluk başladı büyükşehirlerde çocuklarda. Üç tip gençlik var. Z kuşa diye söylenen bir Z kuşağı var, bir de oto sanayileri diye tabir var İstanbul’da çalışan gençler var, bir de AVM’lerin 3’ncü katındaki gençler var…
*Bu nedenle bir genelleme huyumuzdan vazgeçmemiz gerekiyor. Para bulunur. Ekonominin patronu hukuksa adaleti getirsen para bulunur. Ekonomi çok kolay düzelir. Fakat yoksulluk meselesini çözemezsek o bizi tahminimizden öte vurur geçer.
“BELKİ DE 6 PARTİLİ MİLLET İTTİFAKI OLACAĞIZ”...
AKP’den ayrılan isimlere İYİ Parti’nin kapsının açık olup olmadığını sorulmasını da yanıtlayan Akşener, şunları söyledi;
*Biz bir start-up'ız ve melek yatırımcımız yok dedik. İş insanlarından gelen oldu da ‘Hayır mı?' dedik. Kapımız iş dünyasına da sonuna kadar açıktır. Siyaset farklı farklı sektörlerin temsil edildiği bir yer olmalıdır. Böyle olsun ki herkesse ulaşabilsin. Ben bir şeyi fark ettim. 24 Haziran önemli bir veri benim için.
*Şimdi gidilen yolculukta muhalefet çok iyi gidiyor. Böyle olduğunda bir telaş oluyor yöneticilerde, nasılsa aldık diye psikolojik paylaşımlar oluyor. Bu yanlış. Mal elden gidiyor gibi bir telaş var buna gerek yok.
*İki belediye başkanımız arkadaşımız anketlere koyarak muhalif seçmeni taraf haline getiren sistem oluştu bunu çok zararlı buluyorum. Bu iki belediye başkanı yada birden başka başarılı belediye başkanı varsa iki arkadaşı soruyor anketçiler.
*Bizim iki arkadaşın aday gösterilmesine karşı düşüncemiz yok sadece iki başkanı taraf haline getirilmesini yanlış buluyorum. Tayyip Bey meselesi değil. Biz ikinci bir Tayyip Bey seçmek için yol açılmadık. Parti yokken ben niye çalıştım? Bu sistemin ucube olduğuna inandığım için. Bu sistemin ucube olduğuna herkes kanaat etti.
*Bizim hedefimiz ikinci bir Erdoğan seçmek değil. Biz arızaları giderilmiş 21’inci yüzyıl uygun yeni parlamenter sisteme geçiş yapmak istiyoruz. Tartışmaları kutuplaştırma üzerinden gitmesini yanlış buluyorum. Bu nedenle ben Cumhurbaşkanı adayı değilim dedim. Biz 24 Haziran’da 4 siyasi parti olarak 31 Mart’ta 2 yeni parti ile girdik.
*Önümüzdeki seçimde belki yeni kurulan 2 parti ile belki 6 partili bir millet ittifakı olacağız. Cumhurbaşkanı adayınız kim diyor… Cumhur İttifakı’nın adayının Sayın Bahçeli’nin ağzından Sayın Erdoğan olduğunu duyduk. Bunu Sayın Erdoğan’dan duyduk mu? Hayır! Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim dedim ve insanların başarıya ulaşabilmesi için bir şey dememiz lazım. Bu da birinci parti çıkmak…
*Başarırız, başaramayız bu farklı. AK Parti’den kopan bir seçmen var ve elinde bavulu ile bakıyor denildi. Bu seçmene sahip çıkmak lazım oyunu almak lazım. Bunla ilgili çalışma yaptık. Sayın Erdoğan ve arkadaşları böyle yapmış yapmış ve seçmene bir şey oluşturmuş diyorlar ki bunlar 2 kazı güdemez…
*Bu nedenle belediye başkanlarımızın somut başarısı çok önemli. İzmir’deki Büyükşehir Belediye başkanımızın başarısı da önemli; Antalya’daki de İstanbul’daki de. Elbette ki CHP’nin belediye başkanları. Biz CHP seçmenine mi oynasaydık? Körler sağırlar birbirini ağırlar…
*Bu alanı genişletmek zorundayız. O seçmene en yakın dili oluşturabilecek biziz. Elbette ki DEVA ve Gelecek Partisi’nin de oy alabileceği alan. Evet, 13’ncü Cumhurbaşkanı Millet İttifakı'nın adayı olacak. Ama ben ‘5 sene sürdürülmesi lazım' kavramına karşı çıkıyorum!
“SOSYAL VE EKONOMİK EŞİTSİZLİKLER DERİNLEŞTİ”...
ESİAD Başkanı Karabağlı, ise şu ifadeleri kullandı;
*Dünyamız Covid-19 krizi ile birlikte zor ve belirsiz günlerden geçmektedir. Pandeminin ortaya çıktığı 2020 yılından bu yana küresel ekonominin daraldığı, işsizliğin arttığı, ekonomik kırılmaların yaşandığı, sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin derinleştiği, eğitim ve sağlık sistemlerinin çıkmaza girdiği günler yaşandı ve yaşanmaya da devam ediyor.
*Sanayi ve iş dünyasında oyunun kuralları yeniden yazılıyor. Ciddi tehditler iş hayatımızı etkilerken fırsatları beraberinde getiriyor. Ancak hammaddeye erişimdeki sıkıntılar, çok uzun teslim süreleri, konteynır yokluğu krizi ve lojistik problemleri, sanayi ve iş dünyasını meşgul etmeye devam ediyor.
“AB İLE UYUMLU ÇALIŞILMALI”...
*Gündemi Covid-19 krizi ve buna bağlı sosyo-ekonomik sorunlar meşgul ederken, dünyamızı bekleyen esas tehdidin ise, iklim değişikliği olduğu gerçeğiyle de karşı karşıyayız. Avrupa Birliği (AB) bu konuda önemli bir adım atmış ve 2050 yılında iklim-nötr ilk kıta olma hedefini ortaya koyarak Avrupa Yeşil Mutabakatını açıklanmıştır.
*Yeşil Mutabakat esas itibarıyla sanayide dönüşümü gerektiren yeni bir büyüme stratejisi olarak da görülmeli ve bu doğrultuda iş fikirleri hayata geçirilmelidir. Avrupa Yeşil Mutabakatı'na uyum amacıyla ülkemizin Yeşil Mutabakat Eylem Planını hazırlayarak uygulamaya koyması çok önemlidir.
*Ancak, başta sanayi olmak üzere çok çeşitli alanlarda gerçekleştirmemiz gereken dönüşümün yaratacağı maliyetin belirlenmesi ve gerekli desteklerin oluşturulması gerekmektedir Avrupa Yeşil Mutabakatı'nda başarının yolu aslında AB süreci ve AB'ye uyumla da doğrudan bağlantılıdır.
*AB ile aramızdaki Gümrük Birliği'nden maksimum fayda sağlamamızın ancak bununla olabilir. Türkiye'de AB ile bütünleşme politikalarının izlendiği, AB'ye uyum reformlarının hayata geçirildiği dönemlerde enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğünü, doğrudan yabancı yatırımlarda önemli bir artış olduğunu hatırlatırım.
*COVİD 19 krizi tarım ve gıdada kendi kendine yeterliliğin önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Türkiye, içinde bulunduğu coğrafya itibarıyla, iklim değişikliğinin tarım ve bağlantılı gıda sektörlerindeki etkileri açısından dünyanın en hassas bölgelerinden birindedir.
*Tarımsal ürün arzının sürdürülebilir kılınması için iklim değişikliğinin öngörülen etkilerine göre tarım politikalarımızın toprak reformu da dahil bir plan dahilinde yeniden belirlenmesi gerekmektedir.
“ÖNGÖRÜLEMEZ DALGALANMA GİBİ CİDDİ KIRILGANLIKLARA TAŞMIŞTIR”...
*Ülkemiz ekonomisine baktığımızda ise yüksek büyüme oranları yakalayabilse de, ısrarla izlenen politikalar bizi bugünkü yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru ve kurlardaki öngörülemez dalgalanma gibi ciddi kırılganlıklara taşımıştır.
*2020 Pandemi döneminde dünya ekonomisi daralırken, ülkemiz 2020 ve 2021 ilk 3 dönem olmak üzere her ne kadar pozitif bir büyüme yakalamış olsa da milli gelirin yıllar itibarı ile ABD doları cinsinden düşüyor olması sabit fiyatlara göre hesaplanan GSYH rakamlarındaki deflatör katsayılarının oranları etkilemiş olabileceğini düşündürmüştür.
*Ancak, hükümetin ekonomi politikalarıyla ilgili sürdürdüğü dolaylı yönlendirme ve siyasi etkiler yükselen enflasyona rağmen Merkez Bankasının faiz kararlarında etkili olmuş ve son dört ayda politika faizi toplamda 500 baz puan düşürülmüştür. Bu kararlar döviz kurunun giderek artan hızla yükselişini de beraberinde getirmiştir.
SÜRE BİTTİĞİNDE SORUNLAR MEYDANA GELECEK...
*İlk aşamada yüksek kurun ihracat için olumlu olabileceği düşünülse de bunun geçici olduğu, rekabet koşullarının ortaya çıkan avantajı kısa sürede yok ettiği ve döviz cinsinden toplamda elde edilen gerçek gelirin artış olarak yansımadığı bir gerçektir.
*Ayrıca ihtiyaç duyulan hammaddelerin ve ara malların da ithal edildiği dikkate alındığında yüksek kurun sanayi üretim endeksini düşürebileceği ve ekonomik küçülmeye yol açabilmektedir. Merkez Bankasının 16 Aralık'taki son faiz indirim kararından sonra, Türk parası dolar ve avro karşısında hızla değer kaybetmiş, 21 Aralık'ta alınan kararlar öncesinde dolar 18 lira, euro ise 20 liranın üzerini görerek tarihi rekorlar kırmıştır.
*İstenen sonuç alınamadığında “kur korumalı TL mevduatı” uygulaması olarak adlandırılan model açıklanmıştır. Neticede döviz kurunda ani düşüş yaşanmıştır. Kurdaki yükselişin durdurulması ve düşüş yaşanması memnuniyet vericidir.
*Ancak, bu modelin nasıl işleyeceğine dair belirsizlikler devam etmektedir. Bununla birlikte TL karşısında döviz kurunu bu denli hızlı düşüren Kur Korumalı TL mevduat uygulamasının ileriki dönemlerde sona ermesi ya da başka bir sebeple uygulamadan kaldırılması gündeme geldiğinde nasıl bir sonuç doğuracağını kestirmek de oldukça güç görünmektedir.
NE YERLİ NE YABANCI YATIRIMCININ HAREKETE GEÇEBİLMESİ MÜMKÜN DEĞİL...
*Enflasyon konusuna geldiğimizde ise; yıllık enflasyon yüzde 14 olan politika faizinin daha da üzerine çıkmıştır. Ancak sanayi ve iş dünyasının tanıklık ettiği üzere gerçek piyasa borçlanma faizi ve mevduat faizi politika faizinin oldukça yukarısındadır.
*Umuyoruz ki gerçek piyasa faizi ile politika faizi en kısa sürede paralel hale gelecek rakamlara ulaşır. TÜİK tarafından açıklanan Kasım ayı sonundaki ÜFE ve TÜFE'ye baktığımızda ise, aralarındaki makasın çok ciddi açılmış olması hesaplama yöntemlerine yönelik bazı soru işaretlerini de beraberinde getirmektedir.
*Enflasyondaki yükselişin engellenmesinin ilk öncelikler arasında görülmediğini söylemek çok da yanlış olmayacaktır. Yeni Ekonomi Modeli ile birlikte gerçekçi ve uygulanabilir bir enflasyonla mücadele programının da açıklanması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi durumda İş ve sanayi dünyası olarak kur korumalı TL mevduatı uygulamasının her sonuçta, yani döviz kuru düşse de yükselse de enflasyonu daha da yükseltebileceğinden endişe etmekteyiz.
*Durum böyleyken ekonomiye duyulan güveni azaltacağı da bir gerçektir. Enflasyon beklentilerinin tutturulması, döviz kurunda istikrarın sağlanması ve yeniden güven tesis edilebilmesi için öncelikle kurumsal ve düzenleyici ortamın güçlendirilmesi, öngörülebilirlik ve şeffaflığın sağlanması gerektiğini düşünüyoruz.
*Gelişmiş ekonomilerin temel unsurlarından biri kurumlara duyulan güvendir. Bu bağlamda Merkez Bankaları en önemli yapı taşıdır. Ülkemizde Merkez Bankası yönetiminde yapılan değişikliklerin, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ve güvenilirliğine gölge düşürdüğünü ve finansal piyasa istikrarsızlığı konusunda da etkili olduğunu düşünmekteyiz. Öngörülebilirliğin olmadığı bir ortamda ne yerli ne yabancı yatırımcının harekete geçebilmesi mümkün değildir.
“ÜLKENİN İYİLİKLERE ULAŞACAĞINA DAİR UMUTLARIMIZ VAR”...
ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer ise İzmir’in önemine dikkat çekerken, “İzmir demokrasi tarihimizde her daim önemli bir rol ifa etmiştir. Çok partili hayata geçişte demokrasinin ve değişimin temsilcisi Demokrat Parti'nin arkasında durmuş ve o dönemlerde kentimiz “Demokrat İzmir” diye anılır olmuştu.
*Sonraki süreçlerde herhangi bir partiye kilitlenmeden, demokrasiyi içselleştirmiş ve Cumhuriyet değerlerine sahip, “merkez sağ ve merkez sol” partilere öncelik vererek teveccühünü esirgememiştir. Bu kentin insanları, demokrasinin temel değerlerine sahip tüm siyasi oluşumlara her zaman kucak açmıştır.
*Bu millet ucuz kutuplaşmalardan çok yoruldu. Bu anlamada ülkeyi yönetecek liderlerimizden, farklılıklarımızın zenginliklerimiz olduğu şiarı ile her yönüyle huzur, barış, istikrar özlemlerimizi ifade etmek istiyoruz. Sizler gibi çağdaş liderlerle bu ülkenin “iyiliklere” ulaşacağına dair umutlarımız olduğun söylemek istiyoruz.”
“KÜÇÜK ESNAF YA BATTI YA BORÇLANDI”...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, daha sonra İzmir Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği'ni ziyaret etti.
Burada açıklamalarda bulunan Akşener, yaklaşık 2 yıldır gerçekleştirdiği esnaf ziyaretlerine ilişkin konuşarak, “Dükkan sahibi çok önceden malını alıyordu, senedini imzalıyordu, üstüne okullar kapandı malı elinde kaldı. Sonra zincir marketler açık, kırtasiyeyi daha ucuza aldılar. Pek çok kırtasiyeyle meşgul küçük esnaf ya battı ya borçlandı. Bir dükkana giriyorum soruyorum; mala borcun var mı? 10 dükkanda ancak 2 kişi ‘Mala borcum yok' diyor onun da kredi borcu var. Böyle bir sistem” ifadelerini kullandı.
“ESNAF UNUTULDU”...
Esnafın önemine vurgu yapan Akşener, istihdam yaratma konusunda esnafın sanayicilerle eş değerde olduğunu söyledi. ‘Esnaf unutuldu' diyen Akşener, “Hem ekonominin hem de Türkiye'nin bel kemiği esnaf unutuldu. Dolayısıyla bu unutulmanın önüne geçmenin yolu olarak biz el ele verip seçmeni velinimet yapmaktan geçiyor” dedi.
AKŞENER'İ DUYGULANDIRAN TALEP...
İl ziyaretlerinde karşılaştığı durumu anlatan Akşener, “Benim yaşlarımda bir kadın geldi. Emekli bir hanım. Muhtemelen işsiz. Torunları ‘Babaanne köfte koktu' demiş. O babaanne benden kendine değil torunlarına köfte istedi. Bu dükkanlarda oluyor bunlar. 75 yaşlarında bir hanımefendi de eğildi kulağıma ‘15 gündür yemek pişiremedim. Etin tadını unutmuşum' dedi” diye konuştu. Akşener bunu anlatırken duygusal anlar yaşadı.
DURMUŞ YILMAZ'A SUÇ DUYURUSUNA TEPKİ GÖSTERDİ...
Ekonomi açıklamaları nedeniyle hakkında suç duyurusunda bulunulan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz ile ilgili de konuşan Akşener, “Birileri uçururken, Durmuş bey bir cümle söyledi diye herkes üzerine salladı. Herkes üzerine yürüdü Sayın Erdoğan başta olmak üzere. Ama Türkiye bu muhterem! Siz dolarlarla top oynarken aylar sonra et yiyip kokusunu hatırlayan 75 yaşındaki bir kadından bahsediyorum. Apartmanında köfte kokusu aldığı için akşamın sekizinde kapı çalan babaanneden bahsediyorum…Bu ülkenin devlet olma anlayışı açı yedirmek, çıplağı giydirmek üzerinedir. Hani nerede sosyal devlet? Siz itibardan tasarruf etmeyip 500 milyon dolarlık uçaklarla gezeceksiniz, diyecek ki gencecik bir çocuk ‘Ben 86 puanla atanamadım'…Yazıktır günahtır!” diye kaydetti.
- Kategori: Siyaset
- Gösterim: 56204
Projeler hakkında fikir alış verişi yapıldı...
Kenti ortak akılla yöneten Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Antalya Kent Konseyi’ni ziyaret etti. Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt ve Yürütme Kurulu Üyeleri ile bir araya gelen Başkan Böcek, projeler hakkında fikir alışverişinde bulundu.
Antalya Kent Konseyi’ni ziyaret eden Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, tarımdan turizme, sağlıktan sanata, alt yapıdan üst yapıya Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmalarını anlatarak, görüş alışverişinde bulundu. Devam eden ve hayata geçirilecek projeler ile ilgili Kent Konseyi Yürütme Kurulu’na bilgi veren Başkan Böcek, her fikre ve düşünceye büyük önem verdiğini söyledi. Kenti ortak akılla yönettiklerini ifade eden Başkan Böcek, bu kapsamda Antalya Kent Konseyi’nin çalışmalarının kent adına son derece önemli olduğunu söyledi.
ARITMA TESİSLERİ İYİLEŞTİRİLİYOR...
Planlı, kurallı, kimlikli bir Antalya hedefiyle çalışmalarına devam ettiklerini dile getiren Başkan Muhittin Böcek, Kent Konseyi üyelerinin sorularını yanıtladı. Antalya için en önemli sektörlerden biri olan turizm ile ilgili konuşan Başkan Böcek, turizm bölgelerinde alt yapı ve özellikle de arıtma tesislerini iyileştirme ve kapasite artırımı çalışmalarına büyük önem verdiklerini ifade etti.
Yarım kalan projelerin tamamlanması noktasında da büyük bir gayret içerisinde olduklarını dile getiren Başkan Böcek, “Karaalioğlu Kent Yaşam Parkı Projemizi tamamladık. Alan içinde eski belediye binamız olan halk evinin restorasyonu da tamamlandı. Ayrıca yine bu alan içerisinde yer alan Antalya Kent Yönetim tarihini içeren müzenin yapım çalışmaları hızla devam ediyor. Kısa sürede tamamlayarak Antalyalıların hizmetine sunacağız.
Doğu Garajı Kültür ve Ticaret Merkezi Projemizi de tamamladık. Nekropol alanında 865 mezar ve buna benzer objeler var. Objeler şu anda Antalya müzesinin depolarında. Nekropol alanında yerinde kalıcı olarak sergilenmesi için Kültür ve Turizm Bakanımız ile görüşme yaptık. Ve sergilenmesi yönünde karar verildi bunun içinde çalışmalara başlayacağız” dedi.
GES SAYILARI ARTACAK...
Antalya’da tarıma yönelik çalışmalara da büyük önem verdiklerini vurgulayan Başkan Muhittin Böcek, tarımla ilişkili olarak kuraklık ve iklim değişikliği konularında da çalışmalar yaptıklarını anlattı. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin enerji desteği sağladığı 46 kooperatif olduğunu belirten Başkan Böcek, daha fazla sayıda kooperatife enerji desteği verebilmek için güneş enerjisi santrali sayılarını arttırdıklarını ve artırmaya da devam edeceklerini aktardı.
KURT TEŞEKKÜR ETTİ...
Toplantının sonunda Antalya Kent Konseyi Başkanı Sema Nur Kurt Başkan Muhittin Böcek’e teşekkür etti. Son derece verimli bir toplantı olduğunu belirten Kurt, Konyaaltı Belediye Başkanlığı döneminden bu yana Başkan Böcek ile çok uyumlu çalışmalar yaptıklarını belirterek Başkan Böcek’in kenti ortak akılla yönetme düşüncesinin kendilerini mutlu ettiğini söyledi.
HABER: Emine YILMAZ