head

2183026 810x458 75f08
Perşembe, 21 Kasım 2024
Cumartesi, 06 Nisan 2019 15:13

Antalya’nın mikro milliyetçiliği

Yazan
Ögeyi Oylayın
(0 oy)
Yıllardır dışarıdan gelenlere samimi davranılmadığını, hemşericilik egosuyla başka kentlerden göç edip gelenlere fazla yakınlık gösterilmediğine şahit olmuşumdur.

Son yıllarda, özellikle Büyükşehir olduktan sonra bu durum biraz kırılıyor olsa da hala Antalya’nın yerlilerinin tercihlerini hemşerilerinden yana, daha ötesi ilçelerinin halkından yana kullandıklarını izliyorum.
Antalya dışından gelip yerleşenleri, para kaynağı gibi görerek usulen samimi davranışlar olsa da, işler bittikten sonra hemşericilik devam edip göç edenler yine yabancı gözüyle görülüyor.
Turizm teşvik yasasıyla birlikte kalkınmaya başlayan Antalya’da açılan iş alanları, turistik tesislere ürün üreten serbest bölge fabrikaları kentimize büyük katkılar sağladı. Göçlerle birlikte başlayan inşaatlar adeta lokomotif sektör oldu. Ahşaptan, alüminyum ve demir beton işçiliğine kadar yüzlerce malzemenin kullanılarak hatırı sayılır iş sahalarının ortaya çıktığı inşaat sektörü, kente büyük katkılar koydu.
Geç kalınmış olsa da büyüyen kent için harekete geçen belediyelerimiz adeta zamanla yarışarak yeni planlamalar yaparak, konut alanları yaratmaya çalışım ulaşım sorunlarını gidermeye çalışıyor.
Artık bu kentin büyümesi durdurulamaz. 30-40 yıl önceki İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana gibi kentlerimizin yaşadıklarını yıl yıl bizde yaşayacağız.
Yabancıların kabulü konusuna gelince, aynı kabullenme zorluklarını diğer büyük kentler de yaşamıştı.
Antalya’da yerli olarak tanınan ailelerin, başta siyaset olmak üzere birçok alanda hemşerileriyle olan ilişkileri gibi yabancı kabul ettikleriyle ilişkilerinde eşit olmadıkları konusu yüksek sesle olmasa da sık sık konuşulur.

Birisinin işi görülecekse, kendi ilçesinin insanına öncelik tanındığı söylenir durur. Lafa gelince hepimiz biriz gibi söylemler olur. Hemşeri derneklerine siyaseten ve oy kazanma mantığıyla ziyaretler yapılır ama MİKRO MİLLİYETÇİLİK yine vardır.

Son yıllarda sosyal yardımlaşma amaçlı kurulan hemşeri dernekleri de yaratılan bu algının sonucudur diye düşünüyorum. Asıl olan YARATILMIŞI YARATANDAN ÖTÜRÜ SEVMEK olmalı. Yani egolardan, kayırmalardan geri durulmalı. Bu kentte yaşamayı seçmiş, başka ülke ve şehirlerden gelenleri daha fazla kucaklamanın yolunu bulmalıyız.

Dünyanın oturmuş kentleri bu gibi sorunlar yaşamaz olmuştur. Avrupa kentlerinde ufak tefek yabancı düşmanlığı olsa da genel politika ve halkın kültürü gelişmiştir. Etkileri azdır.
TERÖRÜN AZMAK İÇİN FIRSAT KOLLADIĞI son 30 yılı göz önüne alarak, İnsanlarımızı dostluğa kardeşliğe davet edip yakınlaştırmalıyız.

Hoşça kalın, kardeşçe kalın

Cengiz Savaşeri

Okunma 11719 kez
Cengiz SAVAŞERİ

SİVRİ KLAVYE

Gazeteler