Bu konuya otel işletmecileri hararetle karşı çıkıyor ve devletin kurumlarını bu konuyu çözmeye davet ediyor ve bu konunun acilen çözüleceğine olan inançlarını ifade ediyorlar.
Benim asıl bahsetmek istediğim konu tüm bunların dışında yabancıların mülk alımı sonucunda oluşturdukları gettoların önlenebilmesi hakkında olacak.
Bir proje başlanıyor, daha inşaat işlemleri başlamadan, çizimler ve 3D sunumlar üzerinden yabancılara pazarlanıyor. İşte bu proje İskandinav ülke mensuplarına, bu proje Almanlara, bu Ruslara gibi sınıflandırılıyor ve o şekilde pazarlanıyor.
Bunun sonucunda ortaya adeta o ülkelerin bizim toprağımız üzerinde egemen olduğu alanlar çıkıyor. Adamlar maliki oldukları bu bina gruplarının idaresini de tabii olarak kendileri ele alıyor ve kapıdan içeriye kimsenin girmesine müsaade etmiyorlar. Bu konu bir çok kez bizim insanımızın dilinde serzenişe sebebiyet veriyor ancak yapılacak herhangi bir şey olmaması sebebiyle yutkunarak susuluyor.
Hasbelkader bu sitelerin birinde bir Türk vatandaşımız mülk edinme durumunda olsa, oda aidatlara dayanamayıp orayı terk etme durumunda kalıyor veya ona böyle olması için tavsiyede bulunuluyor diğer ecnebi maliklerce.
Pekala biz neden bir kanun yapamıyoruz ve demiyoruz ki , bir sitenin içerisinde ecnebilerin yüzde yirmiden fazla mülk edinmeleri yasaktır ve söz konusu site içerisinde beher binada da yüzde yirmi kuralı geçerli olacaktır.
Bu durumu sağlarsak bizler kendi ülkemizde kendi bölgemizde azınlık durumuna düşmeyiz. Böyle bir karar ve kanun aynı zamanda otomatik olarak Türk insanının daha hesaplı mülk edinmesini sağlar ki son günlerde hepimizin çokça şikayetçi olduğumuz pahalılık bir nebze olsun önlenmiş olur.
Otel işletmecileri de bir nebze olsa rahat eder ve resepsiyon kuruldu, bir ecnebi şahıs 80 (seksen) daire aldı ve işletiyor, bu nasıl olacak, acilen tedbir alınması gerekir diye söylemler ortadan kalkar, çözüm oluşur.
Her Gün, bir gün daha geç kalınacak bir maruzatı T.C. Alanya Belediyesi başkanı Sayın Adem Murat Yücel bey ve çalışma arkadaşları ele alınca ortaya çözüm kararlılıkla çıktı.
Bundan gayri turistik konaklama tesisleri yıkılıp yerine konut yapılamayacak. Bu çok yerinde bir karar olmuştur ve şehrin yatak kapasitesinin düşerek turizm adına ortaya çıkacak olumsuzlukları önleyecek bir karar olmuştur. Bu karar mutlaka diğer turizm merkezlerinde de uygulamaya alınır da memleketin milli sermayesiyle oluşturulmuş bu tesisler kaybolup gitmez ve yerine on bir ay boş olan gayrimenkullere bırakmaz.