Yerkürenin üçte ikisi sularla kaplı.Suların ise yüzde 97,5'u tuzlu ve bu nedenle insanlar tarafından kullanılamıyor. Tuz oranı yüksek suların kullanılır hale getirilmesi ise oldukça maliyetli ve pahalıdır.
Türkiye dünya da fazla yağış almayan bir coğrafya da yer alıyor. Konumlandığımız coğrafi alan yani Ortadoğu ve Kuzey Afrika, yerkürede az yağış düşen alanlardan biri. Su kaynakları açısından fakir olmasına rağmen Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da nüfus artış hızı fazladır.
Birleşmiş Milletler Örgütü'ne göre bir ülkede kişi başına düşen su miktarı 1000 metre küpten az ise o ülke su açısından fakirdir. Kişi başına düşen su miktarı 1000-1700 metre küp arası ise o ülke su stresi yaşamaktadır. Kişi başına düşen su miktarı 1700 metre küpten fazla ise o ülke su kaynakları açısından zengindir. Bu rakamlara bakılacak olursa Türkiye su kaynaklarına aahip olma açısından zengin bir ülke değildir hatta fakir olarak nitelendirilebilir.
Ortadoğu ülkeleri arasında Türkiye, Irak ve Lübnan su kaynakları açısından bölgenin diğer ülkeleri ile kıyaslanacak olursa iyi durumdadırlar.Ancak Büyük Ortadoğu Projesi bölgenin sadece siyasetini, ekonomisini değil; suyu elde etme ve suya sahip olma mücadelesini de körüklüyor. Suriye, Lübnan, Ürdün açısından önemli olan Golan Tepeleri'nin İsrail'e verilmesi su kaynaklarını ele geçirme açısından önemlidir. Ortadoğu'da suyu kontrol eden güç coğrafyaya da hükmedecektir. Bu nedenle Büyük Ortadoğu Projesi ya da genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi sadece ülkelerin sınırlarını değiştiren bir proje değildir; yeraltı ve yerüstü her türlü kaynaklarının da el değiştirmesi planıdır. Su kaynaklarını yitiren bir Türkiye mevcudiyetini idame ettiremez ve hayat hakkı bulamaz..
Yakın bir zamanda dünyada nüfus artışı ve iklim değişiklikleri sonucu tatlı su miktarının azalmasıyla kişi başına düşen su miktarı daha da azalacak. İnsanlar özellikle su sıkıntısı olan yerlerde, suyu elde etmek ve suyu paylaşmak için mücadele verecekler.
Küresel ısınma nedeniyle gelecek yıllarda yaz mevsimi, daha uzun, sıcak ve kurak geçecek.Bu, suyun paylaşımı ile ilgili sorunlar artacak ve mücadeleler sertleşecek demektir. Tatlı suların azalması yakın bir gelecekte su krizlerine ve su savaşlarına neden olacaktır. Birleşmiş Milletlerin yayınladığı son verilere göre dünyada 1.3 milyar insan içme suyuna ulaşmada, 1.7 milyar insan ise kullanma suyunu elde etme konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Dünyada su kaynaklarının yüzde 55'i iki ülke, yüzde 59'u ise üç ülke ve daha fazla ülkenin kullanımında bulunmaktadır. Nil, Fırat gibi sınırı aşan suları kullanan ülke sayısı 145'tir.Yerkürede mevcut olan 263 nehir havzası da en iki iki ülke arasında paylaşılmaktadır. Ortak kullanılan suların paylaşımı konusu ülkeler arası çatışmaya neden olabilir ve savaş kaçınılmaz duruma gelebilir. 1948 yılından beri ülkeler arası su sorunu nedeniyle dünyada otuz yedi ciddi çatışma yaşanmıştır.
Dünyanın en büyük su havzalarından yirmi biri giderek kuruyor. Hindistan'daki Ganj Havzası'nın yeraltı su seviyesi her yıl 6 cm düşüyor. Kaliforniya, Meksika gibi bölgelerde yeraltı suları çekiliyor. Hatta Mexico City şehrinin bazı bölgeleri yer altındaki suların çekilmesi nedeniyle 22 cm çöktü. Ülkemizde ise son elli yılda otuz göl kurudu.
Ülkeler temiz ve içilebilir su nedeniyle her an bir savaşa tutuşabilirler. Şeria Nehri suları için Ürdün, Filistin, İsrail ve Lübnan, Nil nehri suları için Mısır Etiyopya ve Sudan, Aral Gölü sularından yararlanmak için Kazakistan, Özbekistan Türkmenistan ve Kırgızistan, Colorado Nehri suyu paylaşımı konusunda Amerika ile Meksika karşı karşıya gelebilir. Fırat ve Dicle sularının paylaşımı konusu hala ülkemiz ile komşularımız arasında bir sorun olmaya devam etmektedir.
Farkında değiliz ama her güm 1000 kişi sağlıklı ve yeterli suya ulaşmadığı için çeşitli hastalıklaradan dolayı hayatını kaybediyor. SU insanoğlu için bir var olma nedenidir. SU ülkeler için bir ulusal güvenlik meselesidir. Şu bir gerçek ki petrol savaşlarının yerini su savaşları alacaktır.
BİLGİ GÜÇTÜR.
Op.Dr.Ali DULUM Kulak Burun Boğaz Uzmanı Baş ve Boyun Cerrahi
Kitap öneri:Aydın TONGA, Osmanlı’nın Paralel Devleti Kadızadeliler