CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'de gerçekleşen grup toplantısında gündemi değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, konuşmasına dünya birincisi olan Ayşe Begüm Onbaşı'na teşekkür ederek başladı. Anadolu Efes'e de teşekkür eden Kılıçdaroğlu, "Güzel haberler duymak hepimizi mutlu ediyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı Ayasofya'daki etkinlikte Atatürk'e ilişkin 'kafir' ve 'zalim' ifadelerini kullanan imama 'meczup' diyen ve sert tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Ayasofya'yı Atatürk'e hakaret etmek için mi açtınız? Hayatını bu millet için vermiş. O meczup acaba İstanbul'un işgalini biliyor mu? O meczup acaba işgal altında Dolmabahçe'de Atatürk'ün 'Geldikleri gibi gidecekler' dediğini biliyor mu? Bu meczup kişi acaba Kahramanmaraş'ın kurtuluşunda ilk kurşunu atan Sütçü İmam'ı ve ne söylediğini biliyor mu acaba? Söyleyeyim, "Her kim ki Mustafa Kemal ve Kuvayi-i Milliye aleyhine fetva verip, düşmanlık yapar bilin ki onların damarlarında kafir kanı vardır" diyor." diye konuştu.
Erken seçim çağrısını bir kez daha yineleyen Kılıçdaroğlu, "Ben seçim diyorum, Erdoğan kaçacak delik arıyor. Kimden kaçıyorsun? Milletten, halktan kaçınır mı? Vatandaş seni istiyorsa zaten bir daha geleceksin bana ders vereceksin." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları şöyle:
İkizdere'de verilen mücadele sadece bugünün değil geleceğin de mücadelesidir. Mantığı talan olan bir siyasi anlayış her türlü zorluğu çıkarıyor. Neredeyse bir ordu görevlendirecekler. Kadınlar siz yeri geldiğinde bir orduyu da dağıtırsınız ben buna da inanıyorum. İkizdereliler güçlerinin farkındalar, toplumun her kesiminden destek alıyorlar. Bütün coğrafyadan, bütün insanlardan da destek görüyorlar. Ekosistemi koruyalım, öncülüğünü İkizdereli kadınlar yapıyor.
Isparta ve Burdur ziyareti
Perşembe günü Isparta ve Burdur'daydık. Vatandaşlarla konuştuk. Sabahın 5'inde gül toplamaya gittim kadınlar ile birlikte. Sorunlarını anlattılar. Onların sorunlarını çözmek bizim boynumuzun borcudur. Aldıkları yevmiye çok düşük, sigortaları var mıdır o da tartışmalı. Isparta'nın korunması lazım. Isparta'nın aynı zamanda gül sektörünün merkezi olması dışında merkezin büyütülmesi lazım. Elde edilen ürünler yurt dışına satılıyor, altından daha kıymetli ama siyasetçi bunu kavrayamadı. Taban fiyatın bu yıl en az 7.5 lira olması lazım. Hükümet yetkililerine sesleniyor, bu rakamı pahalı buluyorsanız sen de benim gibi gidersin sevgili Erdoğan, sabahın köründe gül toplarsın az mı çok mu görürsün.
Neden şikayet ediyorlar? İlaç, gübre, mazot sürekli artıyor. Yevmiye veriyorum ben diyor. Kar elde etmem lazım diyor. Taban fiyatın 7.5 lira olarak açıklanmasını bekliyoruz. Ciddi bir üretim planlaması yapılması lazım. Bütün bunlar elbette olur ama bunların iktidarında olmaz, Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarında olur. Emek harcayanların iktidarında olur.
Rahmetli Süleyman Demirel, Isparta'ya büyük hizmetler etti. Bunlar iktidar oldular 2011 yılında 'Su kanalları boşverin, durdurun. Kapalı devre sulama yapacağız' dediler. Tam 10 yıldır her seçimde giderler, vaatlerde bulunurlar, oylarını alırlar Ankara'ya dönerler, unuturlar. Biz unutmayacağız, gereğini yapacağız. Onlar size önem vermedi, biz size önem veriyoruz. Onlar size yalan söylediler, biz ise asla yalan söylemeyeceğiz. Temiz, ahlaklı, dürüst siyaseti biz getireceğiz. 20'ye yakın köy aldatılmış vaziyette. Bu köylerin tamamı, ağırlıklı olarak AK Parti'ye oy veren köyler. Sen oyunu verdin, vaatler verildi sana. Bir dahaki seçimde, yalan söyleyene oy verme kardeşim. Oy verdiğin taktirde senin hakkını elinden alırlar. Her vatandaş için bunu söylüyorum.
'İkizdereli kadınlar, diğer kadınlara da örnek oldunuz'
Doğal kekik üretimi. Denizli Pamukkale ilçemizin Güzelpınar Mahallesi bunu toplar yüzde 85-90'ı ihraç edilir. Kadınlar, hükümet konağını basmışlar 'Neden kekik üretimi alanını taş ocağına teslim ediyorsunuz?' diye. İkizdereli kadınlar, diğer kadınlara da örnek oldunuz. Verdiğiniz mücadele bir İkizdere mücadelesi değil bir hak, hukuk, adalet mücadelesidir.
'Hak istemenin suç olduğu bir dönemi yaşıyoruz'
Çay ve fındık var tartışılan. Çay, Rize ve Artvin için stratejik ürün. Karadeniz için de fındık stratejik ürün. Bölge halkının gelir düzeyinin yükselmesinin en önemli gerekçesi bu ürüne verilecek olan hakkı olan taban fiyatının verilmesidir. Çay üreticileri isyan etti verilen fiyat düşüktür diye. Fiyatı yükseltin dediler. Polisler ellerinde coplarla müdahale ettiler. Diyorlar, Türkiye'de demokrasi var? Nerede demokrasi var? Hak istemenin suç olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Rizeli ve Artvinli kardeşlerim çay konusunda yıllarca isyan ediyorsunuz. Oy verdiğiniz AK Parti, yıllardır Türkiye'ye çay ithal ediyor. Biz alın terinin hakkını vereceğiz. Çay ithalatını yasaklayacağız. Kaçak çayı da meydanda yakacağız.
Uluslararası tekellere teslim ettiler fındığı. Düzen böyle giderse önümüzdeki 10 yıl içerisinde bütün fındık üreticileri birinin tekeli olacak. Bu tablonun da değişmesi lazım. Fındık konusunda fiyatın 35 lira olması lazım. Türk lirası eridi zaten. Neredeyse 4 dolar ediyor. Bir fındık 4 dolar etmez mi? Dünyada bir numarasın. Bu fiyatı verirler mi endişem var. Vermezler. Uluslararası tekellere hizmet ediyor bunlar.
AK Parti İl Başkanı da üreticiyi tehdit ediyor. 'Ayağını denk al' diyor. Böyle diyorsa elbette sizi açlığa mahkum edecek.
Tarıma kuraklık darbesi
Türkiye Ziraat Odalar Birliği, 41 ilde kuraklık yaşandığını belirtti. Büyük bir kuraklık olduğunu hepimiz görüyoruz. Dünyada ısının giderek yükseleceğini herkes biliyor. Tarım için, su için önlem almak gerekiyor. Kim düşünecek bunu? İktidar sahipleri.
Burdur'a gittiğimizde dediler ki Karacaören barajı var, Bucak ovasını sulayacaklar diye söz vermişler. Yapmamışlar. Her seferinde gidip oy verirsen niye yapsınlar? Unutmayacaksın kardeşim, sana söz verilmiş ve gereği yerine getirilmemişse oyunun rengini değiştireceksin.
Konyalı çiftçiler su gelmiyor diye yol kesmişler. E günaydın, sonunda siz de uyandınız. Sevgili, Konyalı çiftçi kardeşlerim size söz verilmişti yıllardır söyleniyordu, neden görevlerini yapmıyorlar? Yapmazlar, kafayı takmışlar Kanal İstanbul yapacağım diyor. İstanbul'u talan edeceğim diyor, rant var orada. Para kimin için harcanacak?
'Yabancı çiftçileri zengin ediyorlar'
Mercimekten tutun nohuta kadar ithal ediyorlar. Canlı hayvan bile dışarıdan geliyor. Daha ucuza alıyoruz diyorlar. 2020 hasadı, buğdayda 1650 lira fiyat verdiler dışardan 2400 liraya getirdiler. Yüzde 46 fark var. Mısır 1325 lira verdiler, 2400 liraya dışardan getirdiler. Ayçiçeği 3300 lira fiyat verdiler, 6000 bin liraya getirdiler. Pamuk, 3850 lira verdiler dışardan 7300 liraya pamuk getirdiler. Soya 3000 bin lira verdiler, 5750 liraya aldılar. Kimi zengin ediyorlar? Yabancı çiftçileri.
Çözüm için iktidardan bir cümle duydunuz mu? Rantiye sınıfı olsa hepsini orada görürsünüz.
Açıklanan normalleşme takvimi
Normalleşme başladı umarım kısa sürece normalleşme yüzde 100 olur. Tüm dünyada maskeler kısa sürede atılır, sağlıklı, huzurlu yaşarız. İş yerlerini açtınız, aşılamada önce bunların ve çalışanların aşı olması lazım. Bunun olması lazım, daha sağlıklı bir süreci başlatmış oluruz.
İkincisi kiralarda stopaj kalkmadı bunun kalkması lazım. Esnafın ne işi var? Gayrimenkul sahibinin yükünü neden esnafın sırtına atıyorsunuz. İcra dairelerini bir süre bırakın ya, adam bir nefes alsın. Parası yok zaten bu adamın borcunu ödeyemiyor bu adam, esnaf. Bankalardan ve esnaf kefaletten alınan kredileri var bunların faizlerini erteleyin. Kredi kartı borçlarının da faizsiz ertelenmesi lazım.
Ayasofya'da Atatürk'e hakaret
Devlete büyük hizmetler vermiş kişiler hep saygı ile anılır. Çünkü bu işin partisi olmaz. Bugün aramızdan ayrılan insanlara eğer söz edeceksek, saygıdan, sevgiden söz etmeliyiz topluma. Temel kural bu olmalıdır.
Ayasofya Camii'yi açtılar güzel. Camide görev yapan imamların, sevgiyi, saygıyı, hoşgörüyü anlatması lazım. Dert varsa çözümler konusunda aydınlatması lazım. Biz nasıl tarihimize saygılıysak, camilerde görev yapan imamlarında saygılı olması lazım.
Sen Yunus Emre'yi de mi bilmiyorsun? Kinden, öfkeden beslenen bir din insanı olmaz, acıtan bu zaten.
Ayasofya'yı Atatürk'e hakaret etmek için mi açtınız? Hayatını bu millet için vermiş. O meczup acaba İstanbul'un işgalini biliyor mu? O meczup acaba işgal altında Dolmabahçe'de Atatürk'ün 'Geldikleri gibi gidecekler' dediğini biliyor mu? Bu meczup kişi acaba Kahramanmaraş'ın kurtuluşunda ilk kurşunu atan Sütçü İmam'ı ve ne söylediğini biliyor mu acaba? Söyleyeyim, "Her kim ki Mustafa Kemal ve Kuvayi-i Milliye aleyhine fetva verip, düşmanlık yapar bilin ki onların damarlarında kafir kanı vardır" diyor.
Baskı altında yaşamayı kabullenmişler, hafızalarının bir yerinde tutuyorlar. Tarih kitabı okumuyor musunuz siz?
Bugün sayın Bahçeli de bu konuda bir sürü laf etmiş ama asıl kızmamız gereken bu meczup mu? Bu meczup bu konuşmayı kimin önünde yapıyor? Devlet ricalinden bir Allah'ın kulu 'Yanlış söylüyorsun' dedi mi? Demedi. Bahçeli'ye soruyorum sen kime kızıyorsun? Kendi tarihine ihanet eden bir meczubu nasıl orada tutarsınız. Atatürk bizim ortak değerimizdir. Bahçeli, "Atatürk bizim kırmızı çizgimizdir" diyor. O çizgi, Saray'a yaklaşırken renk değiştiriyor.
Büyüme oranları
TÜİK, Türkiye'nin ilk çeyrekte yüzde 7 büyüdüğünü açıkladı. En büyük yalanları söyleyen kurum. Sordum çiftçiye, 'Türkiye yüzde 7 büyümüş' diye, sizin kuraklıktan haberiniz yok herhalde dedi? İşsizlere sorduk, gelirleriniz arttı herhalde sizin de diye. Hangi büyümeden bahsediyorsunuz siz diye? Bakkala sorduk, ne büyümesi, aylardır dükkan kapalıydı diyor. "Sizin çarşıdan, pazardan haberiniz var mı?" diyor emekli. "Torunumun yüzüne bakamıyorum" diyor. Evlere temizliğe giden kadınlara sordum, "Aylardır evlere temizliğe gidemiyoruz" dedi. Hangi büyümeden söz ediyorsunuz?
Kim büyüdü?
Büyüme kesin olmuştur. Beşli çete büyüdü. Yüzde 7 demek onlara hakarettir, yüzde 50, yüzde 60... İşleri garanti. Devlete dolarla borç verenler de köşeyi döndü. MHP şu soruyu Erdoğan'a sorma cesareti gösteriyor mu? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde Türk Lirası geçerlidir? Ne zamandır dolarla borç almaya başladınız?
Saray beslemesi yüzde 50, yüzde 40 zaten büyüyorlar. 4-5 maaş alanlar büyüdü. Tefeciler. Mafyanın keklediği siyasetçiler.. Onlar da bu işten iyi para kazandılar. 83 insan bir avuç kişiye çalıştı memleketi bu hale getirdiler.
Erdoğan'ın 27 Mayıs konuşması
Devletin akılla, istişare ile, adaletle, bilgi ile yönetilmesi lazım. Siyasetçinin vatandaşına hesap vermesi lazım. Devleti yönetenler her kuruşun hesabını millete verme onurunu yaşamaları lazım. Devleti yönetenlerin halkına yalan söylememesi lazım. Yalancı olamaz.
Yassıada'yı TOBB'un parası ile beton adasına dönüştürdüler. Oysa o adanın, Türkiye tarihinde özel bir yeri vardı. Aynen korunması gerekiyordu. Demokrasiye ihanet ettiler. İnönü'nün bir anlatımından söz ediyor. Böyle bir şey hiç duymadık. Meclis'te konuşmuş rahmetli İnönü, tutanaklara baktık böyle bir şey yok. Dışarda konuşmuştur diye sorduk soruşturduk, böyle bir konuşma hiç olmamış. Erdoğan bu kadar yalan söylerken yüzün hiç kızarmıyor mu? Bir insan yalan söylerken yüzü kızarır ya.
128 Milyar Dolar
Finlandiya Başbakanı, 300 Avroluk sabah kahvaltısını devletin kesesinden ödedi mi ödemedi mi diye polis bunu araştırıyor. 300 Avro için devlet hazinesine el uzattıysan ben bunun hesabını sorarım diyorum. Peki biz, 128 milyar doları sorduk, tık yok. Şimdi soruyorum kim ahlaklı, kim adaletli? Kim kul hakkı yiyor, kim yemiyor? Buyrun beyler ne diyeceksiniz? Onlar 300 Avro'nun hesabını soruyorlar, biz 128 milyar dolar nerede dedik suçlu ilan edildik. Soru sormak ne zamandan beri suç oldu?
10 bin dolar alan siyasetçi kim?
Bir ülkede suçu açığa çıkarmak için soru soruyoruz ve sorduğunuz soru suç kabul ediliyorsa orada demokrasi yoktur. Suçluların iktidarı vardır artık. Soru soruyoruz, suçlanıyoruz. Neden? İktidar suçlu o yüzden. Türkiye Cumhuriyeti suçlular tarafından yönetiliyor. Erdoğan dava açacak, açmazsan namertsin. Mahkemede kanıtlayacağım.
İçişleri Bakanı, TRT'de programa katılıyor. 'Bir siyasetçiyi keklemişler' diyor. Rüşvet veriyorlar, ayda 10 bin dolar. Ben söylemiyorum, mafya da söylemiyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan kişi söylüyor. Suçu biliyor, suçluyu da biliyor, devletin televizyonundan açıklıyor birilerine mesaj gönderiyor. Emniyet, İstihbarat ve Jandarma İstihbarat İçişleri Bakanlığının elinde.
Savcı çağırırsa gidip açıklayacağım diyor. AK Partili ve MHP'li kardeşlerimin dinlemesini istiyorum. Yüz kızartıcı suç bir sefer bu. TCK 279. madde "Kamu adına sovuşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir suçun işlendiği göreviyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bilgilendirmede bulunmayı ihmal eden veya bu hususta gecikme gösteren kamu görevlisi 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır" diyor. Söyledi, 10 bin dolar. Kime, bir siyasetçiye dedi. Suçu gizlemiyor, suçluyu gizliyor. İçişleri Bakanı suçluyu neden gizliyor? Saray'a 'Bana dokunma' mı demek istiyor? Normalde suç olduğunu İçişleri Bakanı bilir.
Şentop bu konuyu açıklamak zorundadır. TBMM'ye düşen bu kara gölgeyi kaldırmak zorundadır. Şentop konuşmuyorsa acaba 10 bin dolar benzeri bir olay her ay ona da mı veriliyor? Saray'dakiler sessiz kalabilir. Onların tamamı zaten bir yerlerden besleniyorlar.
Soylu'ya bakanlığı Erdoğan verdi. Peki, 10 bin dolar rüşvet verdiğini devletin televizyonunda açıklarken Erdoğan duymadı mı? Duydu. Bunu sordu mu, sormadı. Sorabilir mi? Soramaz. Erdoğan'ın bir şey daha sorması lazım. "Çıktın, eskiden içişleri bakanlarının çocuklarının evinde para sayma makineleri vardı dedin. 17-25 ile bana bir mesaj mı vermek istiyorsun?" diye sorması lazım. Soylu, koltuğunu koruma peşinde, Erdoğan da Soylu'ya sahip çıkmak zorunda. Böyle bir tablo ile karşı karşıyayız. Eğer siz hükümeti yer altı çetelerine teslime ederseniz, böyle bir tablo çıkar ortaya.
Mafya, yer altı çetelerini güçlerini siyasi iktidarı ele geçirerek alırlar. Zindaşti uyuşturucu kaçakçısı nasıl çıktı hapishaneden? Elde ettiler siyasetçiyi. Devleti yönetenleri kontrol ettiğiniz anda, devleti yönetmeye başlarsınız. 83 milyon insan yeraltı dünyasından bir liderin ne söylediğine bakıyor. Böyle bir tablo Türkiye'ye yakışıyor mu? Memleketi bu hale kim getirdi?
Erken seçim çağrısı
Bu iktidar Türkiye'nin gördüğü en vasat, en beceriksiz, en dar görüşlü iktidardır. Sadece ailesini ve yakın çevresini düşünen, Türkiye'yi düşünmeyen iktidardır. Bu iktidar illegal organizasyonlarla iç içe geçmiştir. Beceriksiz ve etkisiz bir iktidardır. Bu iktidar bizim omuzlarımıza ciddi yükler getiren bir iktidardır. O nedenle diyoruz bir an önce seçime gitmeliyiz. Halkın huzura, beraber yaşamaya, barışa ihtiyacı var. Her evde huzurun, bereketin olması lazım. Türkiye'nin mafyadan beslenen, para alan siyasetçilere ihtiyacı yok.
Ben seçim diyorum, Erdoğan kaçacak delik arıyor. Kimden kaçıyorsun? Milletten, halktan kaçınır mı? Vatandaş seni istiyorsa zaten bir daha geleceksin bana ders vereceksin.
Hiçbir Osmanlı Padişahına nasip olmayacak kadar sarayların var senin, çetelerin var. Binlerce trollerin var. Etrafında beslemelerin var. Türkiye Cumhuriyeti'ni çiftlik gibi yönetiyorsun. Kanun, anayasa tanımıyorsun ama gel arkadaş sandığı koyalım dediğim zaman kaçacak delik arıyorsun. Neden kaçıyorsun? Millet seni istemiyor, zorla güzellik olmaz. Memleketi mahvettin, perişan ettin. Erdoğan sen mi büyüksün, millet mi? Millet senden büyük.
"Seçim istedin mi? Gel" diyeceksin, sandığı koyacaksın. Der mi? Diyemez. Biliyor neden diyemeceğini, millet büyüktür.