head

2183026 810x458 75f08
Pazartesi, 25 Kasım 2024

Sağlık

Çağımızın hastalığı, kadınların korkulu rüyası olan Osteoporoz (Kemik Erimesi) Menapoz sonrası dönemde kadınlarda sıkça rastlanmaktadır. Peki yaşam kalitesinin bozulmasına ve kırık riskinin artmasına neden olan kemik erimesinin tedavi yöntemleri, belirtileri nelerdir? ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi Uzmanı Dr. Natalya Özen Osteoporoz hakkında merak edilenler hakkında önemli açıklamalarda bulundu.


KEMİK ERİMESİ İÇİN RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR?
Osteoporozun, kemik kütlesinde azalma ve kemik yapısının zayıflaması sonucunda kırık eğiliminde artışla sonuçlanan sistemik bir iskelet hastalığı olduğunu dile getiren Uz. Dr. Özen açıklamasına şöyle devam etti; ”Tüm dünyada insan yaşamının uzaması ve yaşlanan nüfusun artmasıyla birlikte osteoporoz giderek önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Günümüzde 200 milyondan fazla insanın osteoporotik olduğu tahmin edilmektedir. Osteoporozdan korunmada ve erken tanıda risk faktörlerin bilinmesi önem taşımaktadır. Önemli risk faktörlerinin arasında; 65 yaş üzerinde olmak, vertebra kırığının varlığı, aile öyküsünde osteoporotik kırık varlığı, 3 aydan fazla glukokortikoid kullanımı, düşme eğilimi, erken (45 yaş öncesinde) menopoz yer almaktadır. Diğer risk faktörleri ise; romatoid artrit hastalığının olması, kalsiyumdan fakir beslenme, aşırı sigara ve alkol kullanımı, aşırı kafein alımı, 57 kg altında ağırlığının bulunmasıdır.


OSTEOPOROZ TANISI NASIL KONULUR?
Osteoporozda klinik belirtilerin gelişiminden önce uzun süren sessiz bir dönem izlenir. Bu dönemde tanı konması önemlidir. Ayrıntılı anamnez, fizik muayene ile birlikte kemik yoğunluğu ölçümü, laboratuvar incelemeleri ve gerekli durumular da kırık riskinin değerlendirilmesi tanının konmasında önemli yer teşkil etmektedir. Hastalarda kemik erimesi sonucunda vertebral kırıklara bağlı sırt, bel ağrısı, boy kısalması ve spinal deformiteler görülebilmektedir. Osteoporoz açısından kemik yoğunluğu ölçümü önerilen hasta grubu ise 65 yaş ve üzerindeki kadınlar, 70 yaş ve üzerindeki erkekler, 65 yaş altında olan risk faktörlerine sahip postmenopozal kadınlar ve 50 yaş sonrasında kırık geçiren erişkinlerdir." dedi.


KEMİK ERİMESİ NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Osteoporozun tedavi yöntemleri hakkında da açıklama yapan Uz. Dr. Natalya Özen, temel amacın kemik gücünü arttırarak oluşabilecek kırıkları önlemek olduğunu söyledi. Dr. Özen: ”Gerekli durumlarda hastalara medikal tedavi verilmektedir. Bunun dışında Osteoporoz tanısı almış tüm hasta ve hasta yakınlarının beslenme konusunda eğitilmesi gerekmektedir. Sigara, alkol ve kafein kullanımı kısıtlanmalı, yeterli düzeyde kalsiyum ve D vitamini alınmalıdır. Tedavide çok önemli yere sahip olan kalsiyum ve D vitaminini, 50 yaş üzerindeki bireylerin günlük 1200 mg kalsiyum ve 800 iü D vitamini almaları gerekmektedir. Egzersiz ise kemik kütlesinin korunmasında etkili bir yöntemdir. Düzenli ağırlık taşıyıcı, kas güçlendirici, denge ve postür egzersiz yapılması çok faydalı olacaktır. Ayrıca haftada 3 gün 30-60 dakikalık tempolu yürüyüşler de kemiklerin güçlenmesine katkı sağlayacaktır." diyerek önemli açıklamalarda bulundu.


Havanın güneşli ya da bulutlu olmasına bakmaksızın her mevsim güneşten yayılan ultraviyole ışınları göz sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Güneşin gözler üzerindeki etkilerine dikkati çeken ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Çağlar Öktem, Ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerinin kaybolmaksızın yıllar içinde birikme özelliğine sahip olduğuna bu yüzden de gözlerimizi her mevsim ve günün her saatinde özenle korumamız gerektiğine değindi. Op. Dr. Öktem, güneş ışınlarının göz üzerinde bir çok hastalığa da davetiye çıkarttığının altını çizerek bu rahatsızlıklara ve korunma yolları hakkında bilgi verdi.

göz 2 69519941 383720455640702 7465224601551765504 n fa753

ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Çağlar Öktem

 


GÜNEŞ IŞINLARI KATARAKT RİSKİNİ ARTTIRIYOR MU?
“Güneşten yayılan bazı zararlı ışınlar katarakta neden olabilmektedir. Bu zararlı ışınlar kişinin göz içi lensinde saydamlığın bozulması ile sonuçlanacak bazı kimyasal değişiklikler yapabilir. Bu durum katarakt gelişimini de hızlandırmaktadır. Halk arasında et yürümesi veya kuş kanadı olarak adlandırılan Pterjium de güneş ışınlarına maruziyet ile ilişkisi göstermiştir. Göz üzerindeki zarın korneaya ilerlemesi şeklinde görülür. Bölgemizde de bu hastalığa sıklıkla rastlamaktayız. Maküla (sarı nokta) Harabiyeti: Halk arasında sarı nokta olarak bilinen maküla gözün arka kısmında bulunan sinir tabakanın merkezini oluşturur. Sağlıklı görmede en önemli alanlardan biridir. Makülada yaşa bağlı maküla dejenerasyonu ileri yaşlarda görme kaybının en önemli nedenlerindendir. Risk faktörlerinin arasında ileri yaş, sigara kullanımı, kötü beslenmenin yanı sıra UV ışığına fazla maruz kalma gelir. Göz Kapakları: Gözlerimiz kadar göz kapağımız da güneş ışınlarının olumsuz etkilerinden zarar görebilir. Göz kapağında cilt ince ve hassastır. Korunmazsa cilt kanserinin en hızlı gelişeceği bölgelerden biri olabilmektedir.


GÜNEŞTEN GÖZLERİMİZİ KORUMANIN YOLLARI
Göz sağlığımız için mutlaka güneş gözlüğü kullanmamız gerekmektedir. Güneş gözlüğünün sadece bir aksesuar olmadığını bilmeliyiz. Tercih edilecek güneş gözlüğünde UV-A ve UV-B ışınlarını filtre edebilen camlara öncelik verilmelidir. Bu sayede gözümüzü ve göz çevresi cildimizi koruyabiliriz. Güneş ışınlarının daha dik geldiği öğle saatlerinde güneş gözlüğüne ilaveten şapka kullanımı da güneşe olan maruziyetimizi azaltacaktır. Bunların dışında yaz aylarında dikkat edilmesini önereceğimiz diğer noktalar ise; Kontakt lens ile havuz ve denize girilmemelidir. Güneş kremi göz kapaklarına sürülmemeli ve göze kaçırılmamalıdır. Havuz ve denizde yüzerken yüzücü gözlüğü kullanılmalıdır. Göz kuruluğu şikayetleri olanların klima kullanımına dikkat etmesi gerekmektedir. Bakterilerin yaz aylarında bulaşması daha kolay olmaktadır. Göz enfeksiyonlarından korunmak için el hijyenine de özellikle dikkat edilmelidir.” diyerek sözlerini noktaladı. Yaz tatili sırasında çocukların yetişkinlere göre güneş ışığı altında daha çok kaldığına dikkat çeken Öktem, çocukların göz merceğinin ultraviyole ışınları süzebilme yeteneğinin yetişkinlerden daha az olduğunu söyleyerek ebeveynleri bu konuda uyarmayı da unutmadı.

Deniz, su ve doğa sporları yaz dönemini eğlenceli kılan aktiviteler arasında yer alsa da bazı riskleri de beraberinde getirmektedir. Baş aşağı havuza atlamak, su kaydıraklarında ki yaralanmalar, yüksekten düşme, motosiklet kazaları; omurgada kırık, çıkık ve bunlara bağlı olarak da omurilik hasarlarına neden olabilmektedir. ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Beyin Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Mehmet Kürşat Tuğrul, omurilik hasarlarının zamanında ve doğru müdahalenin önemine dikkat çekti.


“OMURİLİK ZEDELENMELERİNE EN ÇOK YAZ AYLARINDA RASTLIYORUZ.“


Daha çok trafik, deniz ve spor kazalarında omurilik yaralanmalarının meydana geldiğini belirten Tuğrul; “Özellikle yaz aylarında karşımıza çıkan sığ suya atlama, motosiklet kazaları sonrası omurilik yaralanmalarına gençlerde çok fazla rastlamaktayız. Maalesef bu tip kazalarda sakatlık oranı çok yüksek. Omurilik yaralanmalarında, yaralanmanın derecesine göre hasta hayatını kaybedebiliyor ya da felç geçirebiliyor. Omurga ve omurilikte meydana gelen travmatik hasarlar, kısa veya uzun vadede ciddi problemler, yaşamı tehdit edici ve geri dönüşümsüz hasarlar yaratıyor. Omurga travmalarına zamanında ve doğru müdahale ise; gelecekte ortaya çıkabilecek çözümsüz sorunları engelleyebilmektedir.


“KAZAZEDE SAĞLIK PERSONELİ GELENE KADAR YERİNDEN OYNATILMAMALIDIR”


Kaza sonrası, kazazedelerin tedavisinin olay yerinde başladığına dikkati çeken Op. Dr. Mehmet Kürşat Tuğrul; bu tedavinin de ilk yardımı bilen kişiler tarafından yapılması gerektiğini, kazazedelerin taşınmasının da çok önemli olduğunu vurguladı. Tuğrul;”Omurga travmaları en sık, solunum kasları gibi pek çok hayati organın komuta merkezi olan boynun üst kısmında, sırt ile bel arası bölgede ve belin alt kısmında oluşur. Travma sonrasında hasarın olduğu bölgede hissedilen şiddetli ağrı, hassasiyet, el veya ayaklarda karıncalanma, uyuşma ve kuvvet kaybı bir omurilik hasarının habercisi olabilir. Kimi zaman bu tür hasarlar bilinçsiz nakiller sırasında meydana gelmektedir. Bu nedenle sebep ve yer neresi olursa olsun omurga ve omurilik yaralanması şüphesi olan bir kazazedenin sağlık personeli gelene kadar olduğu yerden oynatılmaması, sadece nefes almakta güçlük çekiyorsa baş hafif yana çevrilerek, kazazedenin rahat nefes alması sağlanması gerekmektedir.


“OMURİLİK YARALANMALARINDA 1 YIL ÇOK ÖNEMLİ”

Omurilik yaralanmalarında ödemin çözülmesiyle birlikte hasta için rehabilitasyon süresi başlar. Bizim hastanemizin avantajları arasında hastalarımız fizik tedavi ile birlikte robogait tedaviden de faydalanabilmektedir. Bu süre zarfında olumlu geri dönüşler almaktayız. Omurilik yaralanmalarında yaralanmanın derecesine göre 1 yıl içerisinde bazı düzelmeler gözlemlemekteyiz. Ancak her hasta için aynı olumlu sonuçlardan bahsedemeyiz “diye konuştu.

ALKÜ-- Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Bakanlığı’ndan aldığı yetki kapsamında Yoğun Bakım Hemşireliği Sertifikalı Eğitim Programı düzenlemeye hazırlanıyor...

 

Eğitime başvurular 19 Ağustos 2019 - 02 Eylül 2019 tarihleri arasında kabul edilmektedir.

Uygulanacak sertifikalı eğitim programıyla; yoğun bakım ilkeleri konusunda etkin, verimli, bilgi, beceri ve donanımına sahip olan, bunları çalışma alanlarına yansıtabilen hemşirelerin yetiştirilmesi ve profesyonel başarılarının belgelendirilmesi amaçlanıyor. Konu ile ilgili görüşlerini bildiren Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Muhammet Karaman, “Aldığımız yetki belgesi kapsamında vereceğimiz eğitimler 6 hafta boyunca devam edecektir. Yılda 3 kez bu eğitimleri düzenlemeyi planlamaktayız. Antalya bölgesinde bu eğitimler; Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile hastanemizde düzenlenecektir. Bakanlığımızın çalışmaları sayesinde profesyonel sağlık ekibi yetiştirme yolunda emin adımlarla yürüyeceğimize inanmaktayım. Kendi dalında eğitimli ve başarılı olmak isteyen bütün hemşirelerimizi düzenleyeceğimiz bu eğitimlere bekliyoruz. Müracaat için bu linke tıklayabilirsiniz. ‘https://ekip.saglik.gov.tr/Account/Login?returnUrl=%2F ‘ ” diye konuştu.

Çocuğunuz ara ara bayılıyor, kasılmaları da oluyor mu? Peki sık sık dalıp seslenince sizi hiç duymadığı oluyor mu? Çocuğunuzun bu tür şikayetleri varsa kesinlikle ihmal etmemeli ve bir uzmanına danışmalısınız. Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Şakir Genç Bu tür şikayetlerin altında yatan nedenin epilepsi olabileceğini açıkladı. Dr. Öğr. Üyesi Genç, ebeveynleri epilepsi hastalığı hakkında da uyararak epilepsi hakkında bilinmesi gereken gerçekleri anlattı.
EPİLEPSİ (SARA HASTALIĞI) NEDİR?
“Epilepsi beyin hücrelerinin anormal, aşırı ya da senkronize bir şekilde deşarjı sonucu oluşan istemsiz hareketler ve bilinç değişikliği ile karakterize, tekrarlayıcı ataklarla giden kronik bir hastalıktır. Epilepsi yani Sara Hastalığı toplumda vücutta kasılma, bayılma, morarma, ağızdan salya ve köpük gelmesi gibi belirtilerle giden bir durum olarak bilinir. Ancak ailelerin gözden kaçırdığı bazı belirtiler olabilir. Bu belirtiler; çocuğun aniden dalması ve seslendiğinizde uzun süre yanıt vermemesi ya da okulda öğrenme güçlüğü ve uyumsuzluklar yaşaması gibi durumlar da epilepsi hastalığının belirtileri arasındadır.
EPİLEPSİ HASTALIĞI NEDEN KAYNAKLANIR?
Epilepsinin çok farklı sebepleri olabildiği gibi hiç bir nedenin saptanamadığı çocukluk çağı epilepsileri de görülmektedir. Gebelik ve doğum sırasında veya sonrasında gelişen beyin hasarları, beynin doğuştan yapısal bozuklukları, beyin tümörleri, menenjit, kafa travması, beynin damarsal hastalıkları, doğuştan metabolik hastalıklar ve genetik hastalıklar gibi birçok durum epilepsi nedeni olabilmektedir.
EPİLEPSİ NÖBETİNİ TETİKLEYEN NEDENLER NELERDİR?
Bir çocukta nöbetleri en sık tetikleyen faktörler; ilaçların düzensiz kullanımı, ilaç dozlarının atlanması veya ilacın aniden aile tarafından doktora danışılmadan kesilmesidir. Bunların yanında enfeksiyonlar, açlık, susuzluk, uykusuzluk, aşırı fiziksel aktivite ve duygusal değişiklikler de nöbetleri tetikleyebilmektedir. Son dönemde bazı çocuklarda bilgisayar oyunları da nöbetlerin tetiklenmesinde etkili olduğu belirtilmektedir. Bu durum, bazı epilepsi türlerinin yanıp sönen ışıklarla uyarılması sonucu oluşur.
“EPİLEPSİ BÜYÜK ORANDA İLAÇLA TEDAVİ EDİLEBİLEN BİR HASTALIKTIR”
Epilepsi büyük oranda ilaçla tedavi edilebilen bir hastalıktır. Uygun tedavi şekliyle bazı çocukların bu hastalığı tamamı ile atlatması veya hayatlarına normal bir biçimde devam etmesi mümkündür. Erken teşhis her hastalıkta olduğu gibi epilepside de önemlidir. Siz ebeveynlere burada çok iş düşmektedir. Çocuklarınızın sağlığını ihmal etmeyin “dedi.

Gazeteler