head
2183026 810x458 75f08
Pazar, 05 Mayıs 2024

Sağlık

Dişlerimizi sağlıklı tutmak için iyi diş hijyeni evde başlıyor. Ancak pek çoğumuz dişlerimize iyi bakacağım derken bazı yanlışlar yapıyoruz. Diş Hekimi Pertev Kökdemir, diş fırçalarken yapılmaması gereken 10 hatayı açıkladı.

shutterstock 357481577 dac96
Dişleri fırçaladıktan sonra ağzı su ile durulamak: Dişlerinizi fırçaladıktan sonra ağzını suyla çalkalamayın. Diş macununu tükürebilirsiniz ancak su karışıma girdiği anda diş macunundaki floridin verimi azalacaktır. Bazılarınız ağzınızı alışkanlıktan çalkalamak isteyecektir. Bu durumda ya bol bol tükürün veya ağız suları ile gargara yapın, gargarayı tükürün.

shutterstock 254735659 c9884Dişleri yeterince fırçalamamak: Bir diş fırçalama seansı için önerilen süre iki dakikadır. Ortalama bir kişinin fırçalama zamanı sadece 45 saniyedir. 2 dakikadan kısa bir sürede hiçbir şey, diş macununuzdaki florürü, diş minesinin emmesine imkan tanıyamaz. Kısa süreli fırçalama yapıldığında genellikle ağzın bazı kısımları ihmal edilir. Önde inci gibi beyaz dişleriniz olabilir fakat dişlerinizin kenarları ya da ağzınızın arka bölgelerini de atlamamak gerekir. Süreyi uzatmanıza yardımcı olmak için zamanlayıcılarla birlikte elektronik diş fırçaları öneririm. Zamanlayıcınız yoksa, kronometre veya telefon kullanın.

shutterstock 231046270 bf4c4
Diş fırçasını çok uzun süre kullanmak: Tutarlı kullanımla (haftada yedi gün, günde iki kez)bir diş fırçasının ortalama ömrü yaklaşık üç aydır. Yaklaşık 200 kullanımdan sonra fırçanızı değiştirmeniz gerekir çünkü kıllar aşınmış ve yıpranmış olur. Yıpranmış veya kırılmış kıllar ağzınızı düzgün temizlemez. Kıllar esnekliklerini kaybettikten sonra diş fırçanızı değiştirin. Günlük kullanımdan birkaç ay sonra bakteri ve besin parçacıkları diş fırçası üzerinde birikmeye başlar. Her üç ayda bir diş fırçanızı değiştirdiğinizden emin olun.

shutterstock 159830993 c925f
Banyoda diş fırçası saklamak: Muhtemelen hepimiz bu hatayı yapmaktayız. Tuvalet için sifon çekildiğinde klozetinizin içindekiler her yöne saçılır. Eğer banyonuzu başkalarıyla, özellikle de evdeki çocuklarla paylaşıyorsanız, bu daha önemli olacaktır. Diş fırçanıza bir kapak koymak bu riski azaltmanıza yardımcı olur. Diş fırçanızı banyonuzdan başka bir yerde, komodininizdeki veya ecza dolabınızın içindeki bir rafta saklamayı düşünün.

shutterstock 160602182 b4bed
Diş ipi kullanmamak: Günlük diş ipi kullanmayı alışkanlık haline getirin. Diş fırçanızın ulaşmadığı yerlerde dişlerinizin arasındaki plağı çıkarmak için günde en az bir kez diş ipi kullanmak gerekir. Fırçalama ve diş ipi ile çıkarılmayan plak dişleriniz üzerinde sert kireçlenmiş tortulara dönüşür.

shutterstock 216891070 c5388Dili temizlememek: Dişlerinizi fırçaladıktan sonra kötü nefes kokusunu önlemek ve bakterileri gidermek için dilinizi temizleyin. Bir dil temizleyicisi, fazla bakterileri dilinizden alır. Bunu yapmak istemiyorsanız, dil kazıyıcıya sahip bir diş fırçası alın. Dişlerinizi fırçaladıktan sonra dilinizi temizlemek için sadece fırçanızın kıllarını da kullanabilirsiniz.

shutterstock 111395591 d4c9a
Sert kıllı diş fırçası kullanmak: Diş fırçanızın kılları çok sertse diş etlerinize zarar verebilir. Yumuşak veya orta sertlikte kıllı diş fırçaları kullanın. İhtiyacınız olan tek şey, dişlerinizin arasına sıkışmış gıda parçacıklarını çıkarmak için bir fırça. Yüksek bir kuvvetle kullanılan sert kıllı fırçalar dişlerinizi kaplayan koruyucu diş minesini aşındırabilir. Bu da soğuk bir şeyler içtiğinizde ağrı veren hassas dişlere sebep olur.

shutterstock 78149230 a805a
Yanlış fırçalama hareketleri yapmak: Dişlerinizi fırçalamanın doğru yolu, oval hareketlerle temizlemektir. Dairesel hareketler dişler arasındaki boşlukları temizlemede daha yumuşak ve etkilidir. Diş fırçası hem dişlere, hem de diş etlerine temas etmelidir. Ön üst ve alt dişlerin arkasını fırçalamak için diş fırçasını dikey olarak tutun ve fırçanın sadece ön yarısını kullanarak yumuşak ve yuvarlak hareketlerle bu bölgeleri fırçalayın. Fırçanızı her zaman 45 derecelik bir açıyla tutmalı ve kısa dairesel hareketlerle yapmalısınız. Kılların bu açıyla tutulması diş eti çizgisinin altında ve üstünde etkin temizlik sağlar. Dişler ve diş etleri arasını temizlemek için orta sıradaki kılları kullanın.

shutterstock 83039137 488d4
Diş fırçalama rutinini değiştirmemek: Her gün farklı bir bölgeden başlayarak dişlerinizi fırçalayın. Böylece sona kalıp atlanan bölgelerin daha iyi fırçalanmasını sağlayabilirsiniz.

shutterstock 170570606 25509
Günde 2 defadan fazla diş fırçalamak: Günde iki kereden fazla dişlerinizi fırçalamanıza gerek yoktur. Bazı insanlar günde üç veya dört kez fırçalamanın uygun olduğunu düşünüyor. Günde iki kereden fazla fırçalamak diş etlerinize zarar verebilir ve diş minesini aşındırabilir.

 

 

Her cildin ihtiyacına özel ürünler geliştiren ve dermokozmetik sektörün lider markası Bioderma, güneş kaynaklı leke oluşma riski yüksek ciltler için geliştirdiği Photoderm Spot’u, ünlü oyuncu Özge Özberk’in katılımıyla 3 Mayıs Cuma günü Nişantaşı Müşkülpesent’te tanıttı.1556913240 zge zberk 1 26e5e

Bioderma Ülke Müdürü Bayram Kaymak ve Bioderma Pazarlama Müdürü Tuğçe İkiş’in ev sahipliği yaptığı davette katılımcılar, dünyanın leke karşıtı ilk güneş koruyucusu olan Photoderm Spot SPF 50+’ı yakından tanıma fırsatı yakaladılar.

Etkinliğin konuklarından Doçent Doktor Hilal Gökalp, güneş konusunda bilgi verirken güneş ışınlarının etkilerini anlattı.
Lansmanın moderatörlüğünü üstlenen Özge Özberk ise “Bir oyuncu olarak güneş ilham kaynağım ve enerjimi güneşten alıyorum diyebilirim. Yaz mevsimini çok sevdiğim gibi, güneşlenmeyi, sıcak havaların tadını çıkarmayı da çok seviyorum. Ancak güneşin cildimizde neden olacağı olumsuz etkileri önlemek ve güneşten doğru şekilde faydalanmak için cildin ihtiyacına ve tipine uygun güneş koruyucularına ihtiyacımız var. Güneş koruyucular benim yaz-kış kesinlikle kullanmayı ihmal etmediğim ürünlerden. Bioderma’nın güneşin zararlı etkilerine karşı hücreden başlayan koruma sağlayan Photoderm Spot, bu yaz favorim olacak nitelikte. Ürün hem yüksek koruma sağlıyor hem de ciltte leke oluşma riskini minimuma indirmeye yardımcı oluyor. Özel formülü sayesinde de hücreden başlayan koruma sağlıyor. Bir güneş kreminde aradığım tüm özellikleri bu üründe buldum.” dedi.
Yaz ve güneş temasının hâkim olduğu etkinlikte konuklar hem sıcak havanın tadını çıkardılar hem de ünlü oyuncu ile sohbet ederek keyifli anlar yaşadılar.

1556913269 Tu e ki Bayram Kaymak zge zberk Hilal G kalp 2 b9e07

Sahur hafife alınmamalı


Kişinin sağlam bir bünyesi varsa oruç tutmak sağlığı bozmazken, sağlık sorunları söz konusu olduğunda oruç tutarken biraz daha dikkatli olunması gerekiyor. ‘Oruç-sağlık’ ilişkisi söz konusu olduğunda akla önce kan şekerinin düşmesi, yani hipoglisemi sorununun geldiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, “Kronik rahatsızlığı olanlar mutlaka doktoruna danışmalı. İftardan sonra bol miktarda sıvı tüketilmeli ve sahur hafife alınmamalı” açıklamasında bulundu.
Oruç, herkesin biyokimyasında bazı değişikliklere neden olur. En çok etkilenen biyokimyasal parametrelerin başında kan şekerindeki değişikliklerin geldiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, “Normalde 6-8, bilemediniz 8-10 saatlik bir zaman dilimine göre ayarlanmış olan açlık süresine alışkın olan metabolizmamız özellikle Ramazan’ın ilk günlerinde kan şekeri dengesini ayarlamada biraz zorlanır” dedi.

1556951796 ASM ProfDrMelihOzel Gorseli 97452
Orucun ilk günlerinde kabızlık artabiliyor


Mide-bağırsak hastalıkları olanların, özellikle reflü, gastrit, ülser ve kolit tarzı sorunlara sahip ancak belli bir tedavi süreci içerisinde olan kişilerin oruç süresince ciddi bir problemle karşılaşma olasılıklarının düşük olduğunu söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, “Bu hastalıkların akut dönemlerinde olan, aktif hastalığı olanların ise oruç tutma kararını vermeden önce mutlaka hekimleri ile görüşmeleri gerekir” şeklinde konuştu. Orucun ilk günlerinde sindirim sisteminin de bazı uyum sorunları yaşayabildiğini anlatan Prof. Dr. Melih Özel, “Örneğin kabızlığa eğilimi olanların kabızlık sorunu şiddetlenebilir. Bu nedenle iftardan sonra ve sahura kadar olan dönemde bol miktarda sıvı tüketilmeli, özellikle su içmeyi ihmal etmeyip posalı yiyeceklere ağırlık verilmeli” önerisinde bulundu.


Sık aralıklarla ilaç kullanması gerekenler oruç tutmamalı


Özellikle aktif ülseri ya da gastriti olan hastalarda orucun ülser kanamalarına neden olabildiğini söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, “Bu nedenle aktif hastalığı olanlar oruç tutmamalı, ya da oruç tutarken şikayetleri aktifleşenler oruç tutmaya devam etmemeli” dedi. Prof. Özel, bunun dışında aktif siroz hastalığı olanların, karaciğer yetersizliği olanların ya da bu hastalıklar için gün içerisinde çok sayıda ve sık aralıklarla ilaç kullanması gerekenlerin ve sindirim sistemi hastalıkları olanların oruç tutmamaları gerektiğini belirtti.


Sahur hafife alınmamalı


Oruç tutarken sık yapılan hatalardan birinin de sahura kalkmayıp sadece iftar ve sonrasında yenilip içilenlerle oruç tutulması olduğunu vurgulayan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Melih Özel, “Normalde günde üç öğün beslenen birinin öğün sayısı ve yiyecek içecek miktarını aniden ve ciddi miktarlarda azaltmasıyla oluşabilecek problemleri yaşamaması için sahura da önem vermek gerekiyor. Sahuru hafife alıp basit ve yanlış seçimlerle geçiştirmek, hele hele sahura hiç kalkmadan bütün bir günü oruçlu olarak tamamlamaya çalışmak metabolizma için ciddi bir tehdittir. Kısacası sahur öğünü mutlaka ciddiye alınmalı, bu öğüne mutlaka protein yükü fazla yiyecekler yerleştirilmeli” dedi.

 

BİLGİ İÇİN
GoodWorks İletişim Danışmanlığı:
Damla Gökçen Gümüş – Müşteri Grup Direktörü / Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. / Tel: 0212 217 70 00 Cep: 0546 500 37 26
Ayşe Sorucu Sanıyar – Müşteri Yönetmeni / Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. /Tel: 0212 217 70 00 Cep: 0554 379 07 06

Anadolu Sağlık Merkezi Hakkında
Yaşam kalitesini artırmak için dünya standartlarında sağlık hizmeti sunmak hedefiyle kurulan Anadolu Sağlık Merkezi, modern tıbbın gereklerini yeni ve kapsamlı bir sağlık anlayışıyla hastalarına aktarıyor. Hizmet kalitesine önemli katkı sağlayan Johns Hopkins Medicine (JHM) ile devam eden iş birliği Anadolu Sağlık Merkezi'nin sağlığın merkezi olma vizyonunu da destekliyor. Kurulduğu günden buyana gerçekleştirdiği çalışmalarla ‘Sağlığın Merkezi’ konumuna ulaşan Anadolu Sağlık Merkezi; onkoloji, kalp damar sağlığı, kadın hastalıkları ve tüp bebek, nöroloji, cerrahi bilimler ve iç hastalıkları dahil olmak üzere tüm branşlarda sunduğu hizmetlerde hasta odaklı yaklaşımla hareket ediyor. Hizmetlerinde hasta hakları ve güvenliğini temel önceliği olarak belirleyen Anadolu Sağlık Merkezi, kaliteli sağlık hizmeti ile dünyanın farklı bölgelerinden gelen hastalara tedavi olanağı sunuyor.

 

UCB Pharma Türkiye’nin koşulsuz desteğiyle, ankilozan spondilit (AS) hastalığına dikkat çekmek amacıyla oluşturan Dünya AS Günü “Hareket Özgürlüktür” projesi kapsamında hazırlanan farkındalık filmi sosyal medyada yayındı. “Hayatınız Tesadüflere Kalmasın” mesajı taşıyan film, önemsenmeyen bel ağrısı ve genellikle bel fıtığıyla karıştırılan AS hastalığının, günlük yaşama olan olumsuz etkilerine dikkat çekiyor.

1556880768 UCB DunyaASGunu ScreenShot 02 be48e

İç Hastalıkları Uzmanı ve Romatolog Prof. Dr. Süleyman Özbek, ülkemizde çok fazla bilinmeyen bu hastalığın her 200 kişiden 1’inde görüldüğünü ve erken teşhisin tedavi sürecindeki en önemli etken olduğunu belirtiyor.

1556880767 UCB DunyaASGunu ScreenShot 07 48137

Türkiye’de her 200 kişiden 1’inde görülen ve halk arasında omurgayı tutan iltihaplı romatizma olarak bilinen ankilozan spondilit (AS), erken teşhis edilmemesi ve etkili tedavi uygulanmaması durumunda hareket kısıtlılığına, kalıcı sakatlıklara ve deformasyonlara neden olabiliyor. Toplumda çok fazla bilinmeyen ve genelde bel fıtığıyla karıştırılan hastalık hakkında farkındalık yaratmak amacıyla her yıl mayıs ayının ilk cumartesi günü, Dünya Ankilozan Spondilit Günü olarak kabul ediliyor.

1556880768 UCB DunyaASGunu ScreenShot 08 9a6ea

Bu özel gün için, AS hastalığına dikkat çekmek amacıyla UCB Pharma’nın koşulsuz desteğiyle bir video hazırlandı. “Hareket Özgürlüktür” projesi kapsamında “Hayatınız Tesadüflere Kalmasın” mesajıyla yayınlanan video, bel ağrısı sanılarak çok önemsenmeyen ağrıların daha ciddi sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Arka Sokaklar dizisiyle tanınan oyuncu Alp Korkmaz, farkındalık filminde bir AS hastasını canlandırıyor.

1556880769 UCB DunyaASGunu ScreenShot 09 74219

Ayrıca, proje kapsamında yayına alınan www.hareketozgurluktur.com sitesi üzerinden; hastalığın sebep ve sonuçlarına, günlük hayata olan etkilerine, tedavi sürecine dair birçok bilgiye detaylı şekilde ulaşılabiliyor.

AS Hastaları Erken Teşhis ve Doğru Tedavi ile Hareket Özgürlüğüne Kavuşabiliyor
Dünya Ankilozan Spondilit Günü’ne özel açıklamalarda bulunan Romatoloji ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Süleyman Özbek, hastalığının en temel belirtisinin üç aydan uzun süren bel ağrısı olduğuna dikkat çekerek, AS hastalarının yaşadıkları tüm zorluklara rağmen erken teşhis ve doğru tedaviyle olumlu sonuçlar elde edildiğini söyledi.

1556881281 Prof.Dr.S leyman zbek1 bf172

 

Özbek, “AS, bugün en sık görülen romatizmal hastalıklardan biri. Erken teşhisin hayati önem taşıdığı bu hastalık omurga, kuyruk sokumu kemiği ve leğen kemiğini birleştiren eklemleri etkiliyor. Geç teşhis edilirse ciddi sakatlıklara ve deformasyonlara neden oluyor. Bu da işgücü kaybı, yaşam kalitesi ve süresinde azalma demek. Bu sebeple, özellikle şiddetli bel ağrılarının önemsenmesi ve mutlaka bir romatoloğa görünmek gerekiyor. Toplumumuzda bu hastalık çok fazla bilinmediğinden genellikle teşhis konulamıyor ve tedavi süreci çok geç başlıyor. Bu da hastanın hayatını zorlaştırıyor. Biz, UCB Pharma’nın koşulsuz desteğiyle oluşturduğumuz “Hareket Özgürlüktür” projesi ile erken teşhis ve doğru tedavinin önemine dikkat çekmeyi amaçladık” diye konuştu.

1556880768 UCB DunyaASGunu ScreenShot 10 73d30

 

Daha Özgür Hayat Sizin Elinizde
Kampanyanın isminin AS hastaları da dahil olmak üzere tüm romatizma hastalarının hareketleri çok kısıtlandığı için özellikle “Hareket Özgürlüktür” olarak seçildiğini söyleyen Prof. Dr. Süleyman Özbek, projenin asıl amacının romatizmal hastalıkların daha fazla insanın hayatını zorlaştırmasına engel olmak olduğunu belirtti. Bel bölgesindeki ağrıların önemsenmesi ve mutlaka bir uzmana danışılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özbek, proje kapsamında hazırlanan videoda da buna vurgu yaptıklarını ve erken teşhisin, dolayısıyla daha özgür bir hayatın aslında hastanın kendi elinde olduğunu söyledi.

1556880766 UCB DunyaASGunu ScreenShot 01 c7ff2

 

UCB hakkında
UCB, Belçika Brüksel merkezli nöroloji ve immünoloji kökenli ağır hastalıkların tedavisi için yenilikçi ilaç ve çözümlerin keşfedilmesine ve geliştirilmesine odaklanan global bir biyoteknoloji ilaç şirketidir. Yaklaşık 8.500 çalışanıyla 40 ülkede aktif olarak faaliyet göstermektedir. 2015 yılındaki toplam geliri 3.88 milyar Euro’dur. UCB hisseleri Brüksel Euronext borsasında işlem görmektedir (sembol: UCB). UCB’yi  @UCB_news hesabıyla Twitter’da takip edebilirsiniz. www.ucb.com

Bu sorun giderek yaygınlaşıyor!
GAZ VE ŞİŞKİNLİKTEN KURTULMANIN 9 YOLU

Modern çağın getirdiği hareketsizlik ve yanlış beslenme alışkanlıkları günümüzde bazı sağlık sorunlarının daha fazla yaygınlaşmasına neden oluyor. Gaz ve şişkinlik şikayeti de o sorunlar arasında yer alıyor. Acıbadem Kadıköy Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Suna Yapalı “Gaz ve şişkinlik yaşam kalitesini etkileyen önemli bir sorun. Toplumumuzda yaklaşık her 4 kişiden birinde görülüyor ve gastroenteroloji poliklinik başvurularının önemli bir kısmını oluşturuyor. Hastalar, midede ya da karında gaz, geğirme, karında şişkinlik ve aşırı gaz çıkarma yakınması ile başvurmaktadırlar. Gaz ve şişkinlik tedavisi oldukça zordur, hastalar ilaçlara rağmen şikayetleri tekrarladığı için genellikle mutsuzdurlar. Bu nedenle iyi bir hekim-hasta işbirliği ile hastalara zaman ayrılarak sebeplerin ve düzeltilebilir faktörlerin anlatılması başarı oranlarını artıracaktır” diyor. Karında şişkinlik ve gaz yakınmasının altta yatan faktörlerinin mutlaka araştırılması gerektiğini belirten Doç. Dr. Suna Yapalı, herhangi bir hastalıktan kaynaklanmıyorsa kişinin tükettiği besinler ve yaşam tarzı ile ilişkili olduğunu, alınacak bazı önlemlerin sorunla mücadelede fayda sağlayabileceğini söylüyor. Doç. Dr. Suna Yapalı, gaz ve şişkinliktene kurtulmanın 9 yolunu anlattı, çok önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

1556780752 1 0de91

1. Aşırı hava yutmayın!
Yutulan hava, sindirim sistemindeki gazın en önemli sebeplerinden birisi. Hızlı yemek yemek, yemek yerken konuşmak, sakız çiğnemek, sigara, puro ya da pipo kullanmak, içecekleri pipetle içmek, derin iç çekmek daha fazla hava yutulmasına neden olurken gaz ve şişkinliğe yol açıyor. Hava dışarı atılamazsa aşağıya bağırsaklara inerek karında dolgunluk, şişkinlik ve ağrıya yol açabiliyor. Bu nedenle telaşeden uzak, iyice çiğneyerek yemek yemeli, yerken çok konuşmamalı, katı besinleri su ile yutmamalı, içecekler geniş ağızlı bardaklardan içilmeli, puro, pipo, sigara içmemeli, ağız açık uyumamalı ve derin iç çekmelerden kaçınılmalı.

1556780754 5 03fcf

2. Az yağlı ve küçük porsiyonlar tüketin
Bir oturuşta büyük porsiyonlar yerine, daha az ve daha sık yemeye özen gösterin. Yemekler az yağlı olmalı çünkü yağ ve hava beraberliğinde mide içerisindeki basınç artıyor, ayrıca yağlı gıdalar mide boşalımını yavaşlatarak karında rahatsızlık ve şişkinliğe yol açıyor.

1556780756 3 77b8f
3. Yemek sonrası uzanmayın
Kişinin oturuş ve duruş şekli gazın bağırsaklara iletilmesinde önemli rol oynuyor. Oturma pozisyonunda yutulan hava yemek borusundan geri çıkarak ağızdan atılırken, yatar pozisyonda ise ince bağırsaklara geçiyor. Yemeklerden sonra sırt üstü yatmayın. Dik oturun, ayakta durun ya da yürüyüş yapın. Ayrıca bazı kişilerde yapısal olarak karın kaslarındaki gevşeklik ve yemek sonrası kambur oturmaya bağlı olarak bağırsaklardan gaz çıkışı sağlanamıyor.

1556780763 4 2e287

4. Yürüyüş ve egzersiz yapın
Fiziksel aktivite bağırsakları daha düzenli hareket ettirerek gaz atılımını ve dışkılamayı kolaylaştırıyor. Yemeklerden 2 saat sonra yapılan yürüyüş gazın atılmasını sağlıyor. Ayrıca yoga gibi karın kaslarını çalıştıran egzersizler de sindirim kanalından gaz çıkışına fayda sağlıyor.

1556780765 Do . Dr. Suna Yapal c5b11

5. Laktoz intoleransına dikkat
Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Suna Yapalı “Bazı kişiler belirli karbonhidratları sindiremezler. Klasik bir örnek, süt ürünlerinde bulunan ana şeker olan laktozdur. Bu nedenle, büyük miktarlarda laktoz içeren süt, yoğurt, ayran, krema, tereyağı ve dondurma tüketmek, kramp ve ishal ile birlikte artan gaz üretimine yol açabilir. Laktoz içerikleri düşük olduğu için kaşar peyniri, beyaz peynir, süzme peynir, labne peynir ve lor peyniri gibi peynir türleri ciddi semptomlara yol açmıyorsa tüketilebilir” diyor.

1556780752 6 ab89d

6. Sebze, meyve ve lifli gıdada aşırıya kaçmayın
Lifli gıdalar sindirim sistemi sağlığı için gerekli ancak lifli gıda alımını yavaş yavaş artırın ve vücudunuzun adaptasyonunu sağlayın. Aşırı sebze ve meyve tüketiminin de gaz üretimini artıracağını unutmayın.

1556780753 7 e6d9b

7. Gazlı, şekerli içecekler ve tatlandırıcılardan uzak durun
Gazlı içecekler, maden suyu, kola, bira, soda, fruktoz içeren meyve suları, tatlandırıcılar ve bu tatlandırıcıların kullanıldığı sakızlar dahil ürünler ile efervesan tabletlerden (suya atıldığı zaman küçük gaz kabarcıkları çıkartarak köpüren eriyen tabletler) uzak durun.

 

8. Bu besinleri tek başına tüketerek diyet listesi tutun
Brüksel lahanası, lahana, brokoli gibi gıdalar daha fazla gaz üretimine yol açarak gaz ve şişkinlik yakınmasına yol açabiliyor. Bunun yanı sıra, sarımsak, soğan, fasulye, nohut, bakla, bezelye, havuç, kereviz, patates, patlıcan, mantar, turp, pırasa, kuru üzüm, muz, kayısı, erik, kiraz, çilek, kavun,karpuz, elma, ekşi meyveler (portakal, kivi, armut), şeftali, bulgur, mercimek, buğday tohumu, simit, hamur işleri, çok şekerli tatlılar da gaz üretimini artırıyor. Kişiden kişiye farklılıklar olmakla beraber gaz ve şişkinlik yakınmanız varsa bu gıdaları tek başına tüketin. Diyet günlüğü tutarak şikayetinizi artırdığını tespit ettiğiniz gıdadan uzak durun.

 

9. Psikiyatrik destek almaktan kaçınmayın
Huzursuz Bağırsak Sendromu'nda, bağırsaktan mesaj taşıyan sinirler aşırı aktif oluyor ve normal miktardaki gazın daha fazla ve daha aktif hissedilmesine yol açıyor. Karın ağrısı, şişkinlik, ishal ve/veya kabızlığa neden olabiliyor. Huzursuz Bağırsak Sendromu tanısı organik bir hastalık dışlandıktan sonra konulmalı. Hekim önerisi doğrultusunda ilaç tedavisi ve gerektiğinde psikiyatrik destek almaktan kaçınmayın.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx Kutu xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Dikkat! Gaz ve şişkinlik bu hastalıkların belirtisi olabilir!
Gaz ve şişkinlik; sindirim sistemi veya diğer karın içi organ kanserleri, bağırsak enfeksiyonları, inflamatuar bağırsak hastalıkları, karaciğer sirozu, kronik pankreatit ya da çölyak hastalığı gibi önemli hastalıkların habercisi olabilir. Ayrıca hassas bağırsak sendromu veya laktoz intoleransı gibi altta yatan organik bir problemin olmadığı ancak kişinin yaşam kalitesini bozan durumlara bağlı da oluşabilir. Organik bozukluklar dışlandıktan sonra altta yatan hastalığı olmayanlarda şişkinliği ve gazı önlemeye yönelik önlemlerle sorunun önüne geçilebilir.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx Kutu xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Glutensiz beslenmeyi hekiminiz önerirse uygulayın!
Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Suna Yapalı “Şişkinlik şikayeti olan pek çok kişi kendisinde gıda intoleransı olduğundan şüphelenerek gıda intolerans testlerine başvurmaktadır. IgG temelli kan örneği ile yapılan ticari testler gıda intoleransı olmayan kişilerde bile yüksek sonuçlar verebilmekte, hatta hayatınızda hiç tüketmediğiniz bir gıdaya bile intolerans olduğunu gösterebilmektedir. Bu testler pahalıdır ve kanıt değerinin düşük olması nedeniyle Allerji, İmmunoloji ve Gastroenteroloji otoritelerince önerilmemektedir. Bunun yerine gıda intoleransından şüphe edilen gıdaların diyetten belirli bir süre ile çıkarılması, şikayetlerin ortadan kalkması ve diyete ilave edilmesiyle şikayetlerin tekrarlaması tanıya yardımcıdır. Ayrıca glutensiz diyet sektörünün büyümesi ile glutenin şişkinlik yaptığı inancı yaygınlaşmış ve glutensiz beslenme alışkanlığı meşhur olmuştur. Ancak bilinçsizce glutensiz beslenme, uzun dönemde kalp ve damar hastalıkları, diyabet, obezite, kalp ve damar hastalıkları riskini artırmaktadır. Bu nedenle Çölyak hastalığı tanısı konulan kişiler dışında uygulanmamalıdır.

 

Gazeteler