Sağlık
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 25893
Soğuk havaların yerini bıraktığı güneşli bahar günlerine rağmen kendinizi yorgun mu hissediyorsunuz? Uyku isteği, dikkat eksikliği veya eklem ağrıları gibi yakınmalarınız var mı? Yanıtınız ‘evet’ ise bu şikayetlerinizin nedeni ‘bahar yorgunluğu’ olabilir!
Uzun ve kasvetli kış günlerinde yavaşlayan metabolizma bahar mevsimine geçiş sürecine adapte olamıyor. Bunun yanı sıra vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineral depoları da kışın genellikle boşalmış oluyor. Tüm bu faktörlerin etkisiyle, kimi zaman bizi kolumuzu bile kıpırdatamayacak kadar halsiz düşüren ‘bahar yorgunluğu’ tablosu gelişebiliyor. Aslında açık havada düzenli yürüyüş yaparak, bol su içerek, en önemlisi ise sağlıklı beslenerek vücudumuzun kaybettiği enerjiyi yeniden kazanabiliriz. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Aybala Akkülah sebze ve meyvelerin önemli vitamin ile mineral kaynağı besinler olmalarının yanı sıra güçlü antioksidan özellik de gösterdiklerine dikkat çekerek, ”Antioksidan özellikleri sayesinde bahar yorgunluğuna karşı vücudumuzun daha enerjik olmasında önemli rol oynuyorlar. Her meyve ile sebze kendine özgü sağlığa yararlı bileşikler içerdiği için rengarenk ve çeşitli beslenmek vücudumuz için faydalı olan besin öğelerini almamızı sağlıyor” diyor. Ayrıca içerdikleri vitamin ve mineraller nedeniyle bazı besinlerin bahar yorgunluğuna karşı düzenli olarak tüketilmeleri ayrı bir önem taşıyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Aybala Akkülah baharı zinde geçirmemiz için soframızdan eksik etmememiz gereken besinleri anlattı, önemli önerilerde bulundu.
Enginar
Posa, C vitamini, folat, fosfor ve magnezyum gibi mineral içeriği yüksek olan enginar aynı zamanda iyi bir potasyum kaynağı ve en zengin antioksidan kaynaklarından biri. Üstelik bir adet enginar sadece 56 kalori içeriyor. Salatalara eklediğiniz ya da buğulama, haşlama ve ızgara gibi pişirme yöntemlerini kullanarak hazırladığınız enginarı dereotuyla beraber servis ederek lezzetli bir ikiliye dönüştürebilirsiniz.
Çilek
Çilek, içinde kırmızı rengini veren antosiyanin maddesi sayesinde yüksek antioksidan özellik gösteriyor. Vücut direncinin artmasına destek olup bahar yorgunluğuyla başa çıkmanıza yardımcı olan çilek, su ve lif açısından da oldukça zengin bir besin. Bir porsiyon, yani 10-12 adet çilekle günlük C vitamini ihtiyacınızı da fazlasıyla karşılayabilirsiniz.
Semizotu
İçerdiği A vitamini, çinko, fostor, manganez, bakır ve kalsiyum gibi vitamin ile mineraller nedeniyle ‘Süper gıda’ unvanına sahip olan semizotu yüksek miktarda omega-3 yağ asidi içeriyor. Çinko, bağışıklık sisteminin güçlenmesine fayda sağlıyor. Antioksidan görevi üstlenen manganez de enerji üretmek için de önemli. Üstelik semizotu 100 gram başına sadece 16 kalori içeriyor.
Ananas
Ananas özellikle yorgunluğa yol açan ödemin atılmasında büyük etkiye sahip bir meyve. C vitamini açısından zengin olması ve içerdiği bromelain enzimi sayesinde bağışıklık sistemini koruyor, vücut direncinin güçlenmesini sağlıyor. Lif oranı oldukça yüksek olan ananası günde 2 halkayı geçmeyecek şekilde tüketebilirsiniz.
Bezelye
İlkbahar mevsiminde taze olarak sofralarda yerini alan bezelye birçok vitamin ile demir, manganez, bakır, çinko ve kalsiyum gibi mineraller içermesinin yanı sıra lifli yapısı sayesinde bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Ayrıca sindirim sisteminin rahatlamasına yardım ediyor. Yüksek oranda antioksidan içeriğiyle vücudumuza yüksek enerji sağlıyor.
Erik
Erik bağırsaklarda çözünebilir lif ile yüklü bir besin. Bu sayede hem sindirimi kolaylaştırıyor hem de kabızlık problemini önlemeye ve çözmeye yardımcı oluyor. Ayrıca birçok vitamin ve mineral içeriyor. İçerdiği yüksek oranda C vitaminiyle bağışıklığı güçlendiriyor. Potasyum, A vitamini ve fosfor yönünden de zengin bir besin. Kan şekerini hızla yükseltmediği için kilo vermeyi de destekliyor.
Kuşkonmaz
Beslenme ve Diyet Uzmanı Aybala Akkülah folattan çok zengin olan kuşkonmazın K vitamini açısından da mükemmel bir kaynak olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam ediyor: “Bunların yanı sıra A vitamini, C vitamini ve demir içeriği de yüksek bir besin. İçeriğinde barındırdığı ve sindirilemeyen karbonhidrat grubundan olan inülin ile bağırsak florasında iyi huylu bakterilerin gelişimine katkı sağlayabiliyor.
Kuşkonmaz su yönünden zengin bir besin ve araştırmalara göre uygun hidrasyonu korumak metabolizmayı hızlandırıyor, gün boyu daha fazla kalori yakması için vücudunuza yardımcı oluyor. Tüm bu etkileri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirerek bahar yorgunluğuna karşı mücadele etmenize katkı sağlıyor”
Pancar
Pancar, hem kökü hem de yaprakları yenilebildiği için vitamin ve mineral içeriği açısından zengin bir besin. Kökü yüksek oranda antioksidan özellik gösteriyor, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı oluyor. Pancar yaprakları da A ve K vitamini açısından zenginler. A vitamini sağlıklı bir bağışıklık sistemi için önemli, K vitamini de kanın pıhtılaşması için şart ve kemik sağlığında önemli rol oynuyor. Posa içeriğiyle de bağırsaklarımızı koruyor, sindirim sistemini güçlendiriyor.
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 21858
ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yönetimi 21-28 Nisan Ebeler Haftası kapsamında bünyesinde çalışmakta olan ebelerle bir araya geldi. Yönetim birimi düzenlenen etkinlikte ebelerin yaşamış olduğu sorunları dinleyerek çözüm önerilerini değerlendirdi. Daha sonra sağlık çalışanlarının katılımı ile birlikte pasta kesildi.
Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü Muhammet Karaman ebelik mesleğinin dünü ve bugününün ele alındığı programda ebelik mesleğinin sağlık ekibinin temel taşlarından biri olduğuna dikkati çekerek önemini vurguladı. Karaman: ”Aldığımız ilk nefeste yanımızda olan ve tarihin en eski mesleklerinden biri olan ebelik, sağlıklı bireylerin oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Ebelik mesleği ayrıca kadın haklarının da en büyük savunucusudur.
Geleceğe kadınlarımızla birlikte yön veren fedakarca ve özverili bir şekilde mesleğini icra eden, sağlık dünyasının olmazsa olmazları olan tüm ebelerimizin ebeler gününü en içten dileklerimle kutlarım. Sağlık meşalesini daima en iyiye taşıyan ebelerimiz bundan sonra da sağlık sektörüne ışık tutmaya devam edecektir“ diye konuştu.
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 16761
Halsizlik, dikkat eksikliği, uykuya eğilim, kalpte çarpıntı ve saç dökülmesi gibi pek çok soruna yol açabiliyor. Genellikle de üreme çağındaki kadınları tehdit ediyor. Tedavi edilmezse yaşam kalitesini oldukça düşürebilen ve ciddi bir işgücü kaybına neden olabilen bu sağlık sorununun adı; demir eksikliği!
Demir eksikliği günümüzde Dünya Sağlık Örgütü’nün öncelikli sağlık sorunları sıralamasında en üst sıralarda yer alıyor. Dünyada 2 milyarı aşkın kişi, bir başka deyişle dünya nüfusunun yüzde 30’undan fazlası demir eksikliğine bağlı kansızlık sorunu yaşıyor. En çok da kadınlar demir eksikliği problemiyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Yapılan çalışmalar Türkiye’de yaşayan her 3-4 kadından birinin demir eksikliği sorunu olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle kadınlarda artmış olan adet kanamaları ve doğumlar demir eksikliğinin önemli nedenlerini oluşturuyor. Toplumdaki yaygın inanışın aksine demir eksikliği hastalık değil, bir belirti.
Dolayısıyla bu tabloya yol açan sorunun veya hastalığın mutlaka tespit edilmesi gerekiyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner özellikle erkeklerde ve menopoz dönemindeki kadınlarda gelişen demir eksikliği tablosunun ciddi olarak ele alınması gerektiğine dikkat çekerek, “Çünkü bu iki grupta altta yatan etken mide ile bağırsak kanalındaki bir kanama olabiliyor. Dolayısıyla başta mide ve bağırsak kanseri ile jinekolojik kanserler olmak üzere pek çok önemli hastalıkların belirtisi, hatta ilk uyarı sinyali olarak karşımıza çıkabiliyor” diyor.
Bu yakınmalar varsa, dikkat!
Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner demir eksikliği belirtilerinde zaman kaybetmeden bir hekime başvurmanın son derece önemli olduğunu vurguluyor. Bunun nedeni ise demir eksikliğinin yaşam kalitesini olumsuz etkilemesinin yanı sıra pek çok önemli hastalığın uyarıcı sinyali olması.
• Ciltte solukluk,
• Halsizlik, çabuk yorulma,
• Çarpıntı,
• Saç dökülmesi,
• Tırnaklarda kolay kırılma,
• İsteksizlik,
• Konsantrasyon bozukluğu,
• Sinirlilik hali,
• Uykuya eğilim
Tedavi yarıda kesilmemeli
Tedavide, eksik olan demir ilaçla ağızdan, bazı durumlarda ise damardan yükleme yapılarak takviye ediliyor. Demir eksikliği pek çok nedenden dolayı gelişmiş olabileceği için eş zamanlı olarak bu tabloya yol açan etkenin de tespit edilerek tedaviye başlanması büyük önem taşıyor. Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner demir eksikliği tedavisinin ortalama 3-6 ay sürdüğünü belirterek, “Kemik iliği eksik kan miktarını yerine koymak için önce verilen demirin tümünü kullanıyor, hemoglobin düzeyi normale gelince bu sefer kullanmadığı demiri depolamaya başlıyor. Başarılı sonuç alınabilmesi için demir tedavisinin yarıda kesilmemesi ise kilit rol üstleniyor” uyarısında bulunuyor.
------------------Kutu bilgisi----------------------
Kırmızı et tüketin, çayı kısıtlayın!
Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Çetiner demir eksikliğinde ilaç tedavisinin yanı sıra demirden zengin beslenmenin de son derece önemli olduğunu belirterek şu önerilerde bulunuyor:
• En zengin demir kaynağı olan kırmızı eti haftada en az 2 kez tüketmeye özen gösterin.
• Ispanak, karalahana ile pazı gibi yeşil yapraklı sebzeleri; kırmızı mercimek, kuru fasulye ve nohut gibi kuru baklagilleri sofranızda sıkça bulundurun.
• Ceviz, fındık ile fıstık gibi kuruyemişler, balık ve yumurta sarısı da demirden zengin besinler arasında yer alıyorlar. Bu besinler sofranızda düzenli olarak yer almalı.
• Ülkemizde demir eksikliğinin en önemli nedenlerinden biri, aşırı çay tüketmek. Çay içeriğindeki fitat maddesi nedeniyle demiri bağlayarak mide bağırsak kanalından vücuda geçmesini önlüyor. Demir eksikliğine karşı çayı günde 2-3 bardakla sınırlamanız ve yemekten 1-1.5 saat sonra içmeniz çok önemli.
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 16225
YÜRÜYÜŞ YAPARKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN 10 KURAL
Havalar iyice ısındı, yürüyüş yapmanın, doğada olmanın tam zamanı. Yürüyüş yapmak insana hem ruh hem sağlık açısından iyi geliyor. Sporun, doğada yürüyüş yapmanın artık bir tedavi şekli haline dönüştüğünü söyleyen Liv Hospital Aile Hekimi Uzmanı Dr. Öğr. Gör. “Yürümek, zaman mekan tanımadan tüm koşullar altında yapılması mümkün bir spordur” diyor. Dr. Öğr. Gör Eren Eroğlu yürüyüş yaparken dikkat edilmesi gereken noktalara değindi.
• Yürüyüşün fayda sağlaması açısından giyeceklere ve yiyeceklere de dikkat etmek gerekir. Yürüyüş yaparken performansın iyi olmasında kıyafetlerin etkisi büyüktür. Kıyafetler terlemeyi engellememeli buna karşılık dış şartlardan da kişiyi korumalıdır.
• Soğuk havalarda yapılan yoğun spor ve yürüyüş kalp hastalığı ve yüksek tansiyon riskini arttıracağı için soğuktan korunmak önemlidir. Fakat günde yarım saat yürümek bile tansiyonun kontrol edilmesinde ve şeker hastalığının tedavisinde önemlidir.
• Yürüyüş yaparken ayak sağlığına da dikkat edilmelidir. Uygun ve taban yumuşaklığı doğru seçilmiş spor ayakkabısı performansı arttırır. Doğa yürüyüşlerinde güneşten etkilenmemek için gözlük takılmalı, şapka ile ya da kremlerle açık yerlerin korunması zararların oluşmasına engel olur.
• Yürüyüş öncesi ve yürüyüş sırasında yenilip içilenler de önemlidir. Yürüyüşten yaklaşık bir saat önce kolay sindirilebilir karbonhidrat, zinde yürüyüş yapılmasına yardımcı olur. Aynı şekilde yürüyüş sonrası da boşalan karbonhidrat depolarını kasları eritmeden doldurmak üzere bir meyve yenilmelidir.
• Su ise yürüyüş sırasında zaman gözetmeden düzenli tüketilmesi gerekir. Susama hissini beklemeden 10 dakikada bir içilecek birkaç yudum su yürüyüşün iyi geçmesini sağlayacağı gibi yürüyüş sonrasında oluşacak yorgunluğa da engel olacaktır.
• Yürüyüş ve egzersiz yapmamak kadar aşırı veya yanlış yapılan uygulamalar da zararlıdır. Yürümenin ve spor yapmanın faydası sürdürülebilirliğindedir. Eğer sakatlık araya girerse faydadan çok zarar getirecektir. Bu nedenle amatör ya da profesyonel spor yapan ya da yürüyen herkesin atlamaması gereken ilk kural sakatlanmamaktır.
• Yapılacak sporun ve yürümenin yoğunluğu ve süresi kişiden kişiye değişir. İnsan kendi limitlerini bilmeli ve onun sınırlarına kadar yürüyüş yapmalıdır. Kabaca söylemek gerekirse yaşa uygun kalp hızının yüzde 60 ile yüzde 80’i iyi bir egzersiz temposudur.
• Haftanın en az dört günü yürüyüş yapılmalıdır. Kalp, ortopedik, görme gibi rahatsızlıkları olmayanlar saatte 6 km yani terletecek hızda yürüyebilir. Böylece kalp damar sistemi bu tempoya adapte olmak için bir çabanın içine girecek hızını arttıracak ve kendine yeni bir seviye kazandıracaktır.
• Herkesin kendi biyolojik spor saati farklıdır. Egzersiz yapanlar bunu hisseder ve bilir. Günün belirli saatlerinde performans iyiyken başka bir saatte ulaşılabilecek tempoya yetişmek mümkün olmayabilir. Fakat sabah saatleri yürüyüş için çok tercih edilmemelidir.
• Özellikle yüksek tansiyonu olanların günün ilk saatlerinde uykudan uyanma hormonlarının etkisi ile tansiyon daha yüksek olur. Üzerine eklenen yorgunlukla bu zorluk daha çok hissedilir. Bu nedenle yürüyüş için bu kişiler daha çok öğleden sonraki saatleri tercih etmelidir.
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 16118
BAHAR YORGUNLUĞUNA CİLDİNİZİ HAZIRLAYIN: JOWAE’NIN YENİ YORGUNLUK KARŞITI ENERJİ VEREN SERİSİ İLE CAPCANLI BİR CİLT!
Güney Kore’nin mucizevi bitkileri ve Fransa’nın üstün dermokozmetik deneyimini eşsiz bir uyum ile bir araya getiren Jowaé, geleneksel ve medikal Kore süper meyvesi kumkuat içerikli yepyeni yorgunluk karşıtı enerji veren nemlendirici serisi ile doğal, dengeli ve canlı bir cilt sunuyor!
Işıltılı, taze ve aydınlık bir cildin anahtarını sunan Jowaé’nin yeni Yorgunluk Karşıtı Enerji Veren Nemlendirici Serisi içeriğindeki kumkuat meyvesi ve antioksidan etkili Lumifenol ile cildinizin ihtiyacı olan enerji ve nemi yeniden kazandırıyor. %96 doğal içeriklerden oluşan seri asya estinleri ile taze ve ferah bir bakım sağlıyor.
Jowaé Yorgunluk Karşıtı Nemlendirici Jel Krem
Eşsiz bir canlandırma etkisi sunan Jowaé Yorgunluk Karşıtı Nemlendirici Jel Krem, cildin ihtiyacı olan nemi kazandırarak taze bir görünüm sunuyor. Dış etkenlere ve hızlı hayat temposuna karşı kalkan oluşturan jel, antioksidan etkili lumifenol, C vitamini deposu kumkuat özleri ve günlük enerji kaynağı kafein ile cildinizdeki yorgunluk belirtilerine savaş açıyor! Yapışkan olmayan hafif jel yapısı ile sabah/akşam temiz cilde uygulanan jel-krem cildin ihtiyacı olan enerjiyi en doğal şekilde sunuyor.
Fiyat: 144 TL
Jowaé Yorgunluk Karşıtı Canlandırıcı Göz Çevresi SerumuCanlı bir göz çevresi için geliştirilen Jowaé Yorgunluk Karşıtı Canlandırıcı Göz Çevresi Serumu günlük yorgunluk belirtilerini gidererek aydınlatma etkisi sunuyor. Serum enerji veren kumkuat ve çoban püskülü otu özleri ile göz altı şişkinliğine ve koyu halkalara karşı aksiyon alıyor. %97 doğal kaynaklı içeriği ile anında tazeleyici etki sunan hafif jel yapılı serum sabah akşam temiz cilde uygulanıyor. Fiyat: 124 TL
Jowaé Yorgunluk Karşıtı Onarıcı Gece Maskesi Gece boyunca onarıcı etki sunan Yorgunluk Karşıtı Onarıcı Gece Maskesi cildinize yoğun nemlendirici etki ile pürüzsüzleştirici bir deneyim sunuyor. Serinin içeriğinde bulunan lumifenol ve enerji veren kumkuata ek olarak yeni bir cilt etkisi sunan doğal papaya özü ile dinlenmiş ve dinç bir cilt vaat ediyor. Pürüzsüz ve taze-jel krem yapısı onarıcı bakım için kalın bir tabaka halinde yüze uygulanarak gece boyu bekletiliyor.
Fiyat: 154 TL
JOWAE Hakkında:
Cilt her gün kirlilik, ultraviyole ışınlar, stres, yorgunluk gibi cildin dengesini bozan iç ve dış saldırılara maruz kalır. Jowae, günlük saldırılara maruz kalan cildi doğal dengesine kavuşturmayı hedefler. Bitkisel kozmetik alanında yapılan çalışmalardan ilham alarak geliştirilen ilk cilt bakım markası olan Jowae, %95 (1) doğal kaynaklı içeriklere sahip dermokozmetik ürünler sunar. Patent başvurusu yapılan, antioksidan etkili doğal aktif içerik Lumifenol (2) ve Kore’nin medikal & geleneksel bitkilerini bir araya getirir. Jowae paraben, kimyasal koruyucu, mineral yağ, silikon (3), hayvansal içerik (4), ve sentetik renklendirici içermeyen bir cilt bakım markasıdır. Mükemmel bir cilt hayalini, Güney Kore’nin medikal ve geleneksel bitkileri ile gerçeğe dönüştürür!