Türkiye Haberleri
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1005481
27 Şubat gecesi Suriye'nin İdlib kentinde alçak Esad rejiminin hava saldırısı sonrası şehadet şerbeti içen 33 kahramanımızın cenaze törenleri düzenlendi. Şehitlerimiz memleketlerinde son yolcuklarına uğurlandı...
TÜRKİYE YASTA...
Önceki gece şehit olan 33 şehidimizin isimleri dün belli oldu. Acı haberleri memleketlerine tez ulaştı. Bugün ise 33 kahramanımızın cenazeleri memleketlerindeki törenlerle bir bir kaldırılmaya başlandı. Türkiye evlatlarına gözü yaşlı bir şekilde veda etti. Törenlere göz yaşı, hüzün havası hakimdi.
HABER:Mertcan YILMAZ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 652119
GÖK KARA...
YER KARA...
GÖKTE KIZIL AL BAYRAK,
YERDE İSE KAPKARA...
AĞLA TÜRKİYEM AĞLA.
BİZ OMUZ VERDİK DE TABUTLARA;
KİM MERHEM OLACAK,
YARALI YÜREKLERE?
KİM ÇARE OLACAK ,
AĞLAYAN ANALARA?
BAYRAK YARIYA İNDİ,
KAN AĞLIYOR ANKARA...
İbrahim AKDAĞ
28.ŞUBAT 2020-Alanya
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1506391
İdlib’te şiddetli çatışmaların çıktığı ve Türk taburunun saldırıya uğradığı iddia ediliyordu. Hatay Valisi Doğan, İdlib’te hava saldırısı sonrası 9 mehmetçik şehit oldu” açıklaması yaptı. Daha sonra şehit sayısının 22’ye yükseldiği açıklandı.Üçüncü bir açıklama yapan Doğan şehit sayısını 29 olarak belirtti. Saat 03.45’de tekrar medyanın önüne çıkan Doğan şehit sayısının 33’e yükseldiğini söyledi. Tüm yurtta sosyal medya kapatıldı. Erdoğan Acil güvenlik toplantısı düzenledi. Kılıçdaroğlu MYK’yı topladı.
Hatay Valisi Doğan, “İdlib’de rejim kuvvetleri tarafından TSK unsurları hava saldırısına uğramıştır. Bu saldırı sonucu 9 Mehmetçiğimiz şehit olmuştur.” demişti. Ardından bir açıklama daha yaptı ve şehit sayısının 22’ye yükseldiğini açıkladı. Saat 02.08’de tekrar medyanın önüne çıkarak üçüncü bir açıklama yapan Vali Doğan şehit sayısının 29’a çıktığını belirtti. Doğan, 36 askerin de yaralı olduğunu söyledi. Saat 03.45’de tekrar medyanın önüne çıkan Doğan şehit sayısının 33’e yükseldiğini söyledi.
Hatay Valisi Rahmi Doğan, Esed rejimi tarafından İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensuplarına yönelik hava saldırısında 33 askerin şehit düştüğünü açıkladı.
Saldırının rejim unsurlarınca gerçekleştirildiğini belirten Doğan, şunları kaydetti:
“Esed rejim güçleri tarafından İdlib’de TSK mensuplarımıza karşı yapılan hava saldırısı sonucu 22 Mehmetçiğimizin şehit olduğunu kamuoyuyla paylaşmıştım. Yaralılarımızın ve ağır yaralılarımızın olduğunu da ifade etmiştim. Maalesef ağır yaralılarımızdan 7 Mehmetçiğimiz şehit olmuştur. Hava saldırısı sonucu 33 Mehmetçiğimiz şehit olmuştur. Hastanelerdeki yaralı askerlerimizin hayati tehlikesi bulunmamaktadır. Ben tekrar şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, ailelerine başsağlığı diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Yaralılarımızla ilgili durumu kamuoyuyla paylaşmaya devam edeceğim. Milletimizin başı sağ olsun.”
“Tüm askerlerimiz Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan içeriye alınmıştır”
Doğan, bir gazetecinin, “Askerlerimizin göçük altında olduğu ve kurtarma çalışmalarının yarın devam edeceği iddiaları var.” şeklindeki sorusu üzerine, “Şu an tüm askerlerimiz Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan içeriye alınmıştır. Yaralılarımız hastanededir.” yanıtını verdi.
BEŞTEPE’DE GÜVENLİK TOPLANTISI
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde güvenlik toplantısı gerçekleştirildi.
İletişim Başkanlığından yapılan açıklamada, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kurmaylarıyla bir güvenlik toplantısı yapmıştır. 2 saat önce başlayan toplantı, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilmiştir.” ifadesine yer verildi.
Saray’da Güvenlik zirvesinin sürdüğü ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brein ile bir görüşme gerçekleştirdiği bildirildi.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: Rejimin bilinen tüm hedefleri ateş altında
İletişim Başkanı Altun, “Kahraman askerlerimizin kanı yerde bırakılmayacak. Hava ve kara ateş destek unsurlarımızla rejimin bilinen tüm hedefleri ateş altına alınmıştır, alınmaya devam etmektedir. dedi.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Güvenlik Zirvesi’nde namlusunu, Türk askerlerine doğrultan gayrı meşru rejime misliyle mukabele edilmesinin kararlaştırıldığını belirterek, “Hava ve kara ateş destek unsurlarımızla rejimin bilinen tüm hedefleri ateş altına alınmıştır, alınmaya devam etmektedir.” ifadesini kullandı.
Altun, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde devam etmekte olan Güvenlik Zirvesi’ne ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Zirvenin İdlib’de görev yapan askerlere yönelik menfur saldırı dolayısıyla gerçekleştirildiğini belirten Altun, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Zirvede, Esed rejiminin yüz binlerce Suriyeli’nin ölümünden sorumlu olduğu vurgulanarak, namlusunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini korumak üzere görev yapan askerlerimize doğrultan gayrı meşru rejime misliyle mukabele edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu kapsamda hava ve kara ateş destek unsurlarımızla rejimin bilinen tüm hedefleri ateş altına alınmıştır, alınmaya devam etmektedir. Bu vesileyle rejimin işlediği insanlığa karşı suçların durdurulması amacıyla Astana Süreci’nin tarafları başta olmak üzere tüm uluslararası toplumu üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çağırıyoruz. Geçmişte Ruanda’da, Bosna Hersek’te yaşananların bugün İdlib’de tekrarlanmasına seyirci kalınamaz; kalınmayacaktır. Kahraman askerlerimizin kanı yerde bırakılmayacaktır. Suriye sahasında devam eden faaliyetlerimiz, bayrağımıza uzatılan eller kırılana dek sürecektir.”
RUSYA’YA GÖNDERME: BU KALLEŞLİĞİN HESABINI EN AĞIR ŞEKİLDE VERECEKLER
AKP Sözcüsü Ömer Çelik: Katil rejim bu kalleşliğin hesabını en ağır şekilde verecek
Ömer Çelik, “Katil rejim ve onu cesaretlendirenler bu kalleşliğin hesabını en ağır şekilde vereceklerdir.” diyerek, üstü kapalı Rusya’ya mesaj verdi.
REYHANLI DEVLET HASTANESİNE YARALILAR GETİRİLİYOR
CHP MYK olağanüstü toplanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Merkez Yürütme Kurulu’nu (MYK) olağanüstü toplantıya çağırdı. Bu gece toplanacak olan CHP MYK’da Suriye’nin İdlib kentinde yaşanan son gelişmelerin ele alınacağı ifade edildi.
TELE1’de Murat Taylan’ın sunduğu Gün Bitiyor programına katılan CHP Hatay İl Yönetim Kurulu Üyesi Tamer Apiş, “Reyhanlı Devlet Hastanesi’ne devamlı ambulanslar yaralı taşıyor. Reyhanlı’da kan anonsu yapılıyor. Saat 22.00 sularından itibaren yaralıların getirildiğini gördük” dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu kurmayları ile bir araya geldi
İdlib’deki rejim saldırısı ve son durumun ele alındığı toplantıda, Hatay milletvekillerinin gelişmeleri takip için kente gönderildiği öğrenildi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İdlib’deki son gelişmeleri görüşmek üzere kurmaylarıyla bir araya geldi.
Akşam saatlerinde KRT televizyonunda canlı yayına katılan Kılıçdaroğlu, program çıkışı parti genel merkezine geçti.
Parti yöneticileri ile İdlib’deki gelişmeleri görüşen Kılıçdaroğlu, durum değerlendirmesinde bulundu.
Toplantıda, Hatay milletvekillerinin gelişmeleri takip için Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun talimatı ile kente gönderildiği öğrenildi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun parti genel merkezindeki çalışmasını sürdürdüğü belirtildi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, NATO Genel Sekreteri Stoltenberg görüştü
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile telefonda görüştü.
Bu arada Rusya, Türkiye’nin Rus uçaklarına ateş açtığını iddia etti.
AA BİLANÇO GEÇTİ
Anadolu Ajansı da, “İdlib’deki operasyonlarda 17 günde bin 709 rejim unsuru, 55 tank, 3 helikopter, 18 zırhlı araç, 29 obüs etkisiz hale getirildi” haberini geçti.
Ardından da tüm yandaş kanallar bu bilgileri paylaştı.
‘TBMM’Yİ KAPALI OTURUMA ÇAĞIRIYORUZ’
Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Faik Öztrak yaptığı basın toplantısında” Türk ordusu TBMM’nin ordusudur. TBMM’nin sessiz kalmasını beklememesi gerekir. Yarın TBMM’yi kapalı oturumla toplantıya çağırıyoruz” dedi
SOSYAL MEDYANIN ŞALTERİ İNDİRİLDİ
Saat 23.30 sularında Twitter, Instagram, Facebook gibi sosyal medya araçlarına iletişim kesildi.
Senatör Graham, İdlib’deki Rus hava saldırısına ABD’nin sert bir şekilde karşılık vermesi için baskı yapıyor iddiası
Al Monitor’un Pentagon muhabiri Jack Detsch’in aktardığına göre, Senatör Graham, Pentagon’un İdlib’i uçuşa yasak bölge ilan etmesini talep etti.
Graham, “Katliamın durdurulması için ve bir insani krizin önlenmesi için bu kararın alınması gerektiğini ifade etti.
Lindsey Graham, ABD Başkanı Donald Trump’a yakınlığı ve Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine gerçekleştirdiği ‘Barış Pınarı Harekâtı’ sonrası Ankara’ya karşı aldığı sert tavırlarıyla tanınıyordu.
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 218538
AFAD'ın aktardığı bilgiye göre Akdeniz açıklarında 4.7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kandilli ise depremin büyüklüğünü 4.5 olarak belirlediğini açıkladı...
AFAD'ın aktardığı bilgiye göre Akdeniz'de 5.13 kilometre derinlikte 4.7 büyüklüğünde bir deprem yaşandı. 4.7 büyüklüğündeki deprem Muğla'nın Marmaris ilçesinden de hissedildi. Saat 17:36'da gerçekleşen depremden 2 saat önce yine aynı bölgede 4.3 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşmişti.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 668691
Koronavirüs dünyanın korkulu rüyası olurken Prof. Dr. Canan Karatay, Çin'de ortaya çıkan ve dünyanın birçok ülkesinde ölümlere yol açan koronavirüsten korunmanın yollarını sıraladı. Karatay: "Lahana, turp, kereviz, sarımsak, soğan, pancar bunlar çok önemli. Bir tanesi kelle paça" dedi.
Konuk olduğu canlı yayında tüm dünyaya korku salan koronavirüsle ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Canan Karatay, bu salgından korunmanın birçok yolu olduğunu belirtti.
Bağışıklık sisteminin güçlenmesi lazım...
Bu virüsten korunmak için bağışıklık sistemini güçlendirmenin önemli olduğunu vurgulayan Karatay, "Korunmaya gelince birçok yönü var. Bir tanesi kelle paça. Bir kere senelerden beri söylüyoruz, kişinin bağışıklık sistemini güçlendirmesi lazım. Bağışıklık sistemi güçlenince virüsleri çok iyi atlatabiliyoruz. Yaşam biçimi çok önemli. Kış aylarında dışarıda dolaşacağız, soğuktan korkmayacağız. Kış aylarında evlerimizi havalandıracağız. Bol su içeceğiz, kristal kaya tuzuyla. Kristal kaya tuzunda 84 tane dengeli mineral var" ifadelerini kullandı.
Doğa zaten size yol gösteriyor...
Doğanın sunduğu nimetlerin önemine dikkat çeken Karatay, "İkincisi vücudun kuvvetlenmesi nasıl olacak?
--Lahana,
--Turp,
--Kereviz,
--Sarımsak,
--Soğan,
--Pancar bunlar çok önemli.
Bunların hepsi toprağın içinde. Doğa zaten size yol gösteriyor, kışın bunları yiyin diyor. Gelecek sene karşımıza çıkacak virüslerin ne olduğunu bilmiyoruz. Grip virüsleri her zaman kılıf değiştiriyor" şeklinde konuştu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 467407
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), merkez üssü İran'ın Hoy kenti olan 5,9 büyüklüğündeki depremin ardından 66 artçı sarsıntı meydana geldiğini bildirdi...
AFAD'dan yapılan açıklamada, Hoy şehri yakınlarında, Türkiye sınırına yakın bölgede saat 08.53'te 5,9 büyüklüğünde deprem meydana geldiği hatırlatıldı. Depremin Van'ın Başkale ve Saray ilçelerinde de hissedildiği belirtilen açıklamada, "Meydana gelen deprem sonrası 7'si 4,0 üzeri olmak üzere toplam 66 artçı deprem meydana gelmiştir." ifadesi kullanıldı. Deprem sonrası AFAD'dan 13 arama kurtarma ekibi ile Başkale ilçe jandarma, 112 Acil ve UMKE ekiplerinin bölgeye sevk edildiği bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Alınan bilgilere göre, enkaz altında kalan vatandaşımız kalmadığı için arama kurtarma çalışmaları sonlandırılmış, barınma ve iaşe ihtiyacının karşılanmasına yönelik iyileştirme çalışmalarına başlanmıştır. AFAD tarafından 1160 adet 16,5 metrekare çadır, 264 adet 28 metrekare çadır, 20 adet 12 metrekare genel maksat çadırı, 6 bin 120 battaniye, 616 yatak, 360 yastık-çarşaf takımı ve 1200 ısıtıcı olay bölgesine sevk edilmiştir."
"Hasar gören köylerde çadır kurulumuna başlanmıştır"
Açıklamada, Türk Kızılay tarafından bölgeye iaşe malzemesi, personel ve araç sevki yapıldığı, 3 bin kişilik sıcak yemek ve 500 kumanya dağıtıldığı, 2 bin kişilik daha sıcak yemek dağıtılacağı ifade edildi.
9 vatandaşımız hayatını kaybetmişti...
Merkez üssü İran'ın Hoy kenti olan 5,9 büyüklüğündeki deprem Van'da şiddetli şekilde etkili olmuştu. Van depremi için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İran sınırında meydana gelen ve Van'ın Başkale ilçesinde hissedilen 5.9 büyüklüğündeki depremde 9 kişinin hayatını kaybettiğini duyurmuştu. Öte yandan, sabah saat 08.52'de meydana gelen 5.9 büyüklüğündeki depremin ardından bölgede art arda 18 deprem daha meydana geldi. 12.48'de meydana gelen deprem 4,3 olarak kaydedildi.
KAYNAK: AFAD ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 523461
Antalya İYİ Parti Milletvekili ' Esnafa Af' istedi...
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, TBMM'de yaptığı konuşmada küçük ölçekli işletmelerin takibe uğradığını belirterek "Acil sicil affı ve finansal destek şart" dedi...
İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, TBMM- Türkiye Büyük Millet Meclisindeki konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, vatandaşlarımızın acil sicil affı beklentisi. Malumunuz kredi taksitini, çekini ödeyemeyen bir kişi, risk merkezi kayıtlarında, diğer bir deyimle kara listede yer alıyor. Borcunu ödese bile beş yıl boyunca kredi kullanamıyor. KOBİ'lerde de çok sıkıntı var. KOBİ kredilerinde takipteki kredi oranı yüzde 10,14; genel ortalamanın 2 katı olmuş. Küçük ölçekli işletmeler borcunu ödeyemiyor, bunun için de takibe uğruyor. Bunun için finansal yapılandırmanın acil olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Küçük ve orta ölçekli esnaf ve işletmelerin durumu ortada, siftahsız kepenk kapatıyor, işçilerin maaşlarını ödeyemiyorlar. Çiftçimizin hâli perişan, sıkıntı içindeler. Ziraat Bankasının tarım kredi borçlarını uygun şartlarda ödeyebilecekleri miktarda ve uzun vadede yapılandırmasını bekliyorlar. Çiftçilerimiz nefes almak istiyor. Mevcut yapılandırmanın hiçbir cazibesi kalmadığı için çiftçilerimizi rahatlatacak acil bir yapılandırma modeline gidilmeli.İşsizliğe, mutfaktaki yangına kulak tıkayan AK PARTİ'nin bu teklifteki proje finansmanını Kanal İstanbul için düzenlemek istediğini biliyoruz. Kanal İstanbul Projesi'nin bir devlet projesinden çok, yandaş yerli ve yabancı şahısları olan firmalara rant kapısı olacağı aşikârdır."dedi
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 305381
Konya'nın Derebucak ilçesinde 4,5 büyüklüğünde deprem meydana geldi...
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Derebucak ilçesinde bu gece 4,5 büyüklüğünde deprem kaydedildi.
Deprem, 14,76 kilometre derinlikte gerçekleşti.
Deprem , Antalya ve Isparta başta olmak üzere çevre illerden de hissedildi.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:AFAD
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 580098
İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, T.B.M.M.’de yaptığı konuşmasında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna verilen yetkiye dikkat çekti. Bahşi: “Vatandaşımızın çaresiz, bir düzenleme getirilmeli” dedi.
İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, 176 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesinde söz aldı.
İYİ Partili Milletvekili konuşmasında: Faizsiz finansman yöntemlerinin çeşitlendirilmesi için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna yetki verilmektedir. Sadece nakdî kredi kullanan müşteriler tarafından sağlanan fonlara ilave olarak, gayri nakdî kredi kullanmışsa eğer, onların da sağlamış olduğu fonların mevduat sayılmaması hüküm altına alınmak istenmektedir” dedi.
Bahşi konuşmasının devamında: “Genelinde ise bankacılık sektöründe ve sermaye piyasalarında idari, hukuki ve cezai yaptırımlar söz konusudur. Bankalarla ilgili olarak en çok tartışılan konulardan biri de malumlarınız, ücret ve komisyonlardır. Bankaların kâr zarar tablosuna bakıldığında, 2019 yılında toplam faiz gelirlerinde yüzde 14'lük bir artış olduğu görülmekte, kredilerden alınan ücret ve komisyonlardaki artış ise yüzde 34,4'tür. Bankacılık hizmetleri gelirlerinde dosya parası olarak bildiğimiz hususta ise yüzde 34,6'lık bir artış meydana gelmiştir” açıklaması ile dosya parasına yapılan zamma tepki gösterdi.
Bahşi vatandaşın mağduriyetine dikkat çekerek: “Vatandaşımızın çaresizce, mecbur bırakılarak ödemek zorunda kaldığı dosya ücretlerine ve komisyona bir standart getirilmeli. Evine ekmek götürmekte zorlanan dar gelirli işçi, memur, emekli, çiftçi ve esnaf için bu önemlidir" sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 502646
İdlib'de rejim güçlerinin saldırısı sonucu bir askerin şehit olduğu açıklandı. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) saldırı sonrasında bölgede tespit edilen 21 rejim hedefinin yoğun şekilde ateş altına alındığını duyurdu...
Suriye’nin İdlib bölgesinde rejim güçleri tarafından atılan bomba sonucu bir askerimiz daha şehit oldu.
Konuyla ilgili Gaziantep Valiliği’nden bir açıklama yapıldı.
Açıklamada şöyle denildi:
*Suriye’nin İdlib bölgesinde rejim güçleri tarafından atılan bomba sonucu hemşehrimiz Tank. Söz. Er. Mecit Demir şehit olmuştur.
*Șehidimize Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır ve başsağlığı diliyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.
MSB: 21 REJİM HEDEFİ ATEŞ ALTINA ALINDI...
Bakanlığın açıklaması şu şekilde:
* Ateşkesi sağlamak üzere İdlib bölgesinde bulunan unsurlarımıza, rejim tarafından yapılan tank atışları sonucunda, kahraman bir silah arkadaşımız yaralanmış ve hastaneye sevk edildiği sırada maalesef şehit olmuştur.
* Şehitlerimizin kanı hiçbir zaman yerde bırakılmamıştır, bundan sonra da bırakılmayacaktır!
* Hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah'tan rahmet, kederli ailesine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz.
* Alçak saldırı sonrası bölgede tespit edilen 21 rejim hedefi derhal ateş destek vasıtalarımızla yoğun şekilde ateş altına alınarak gerekli karşılık verilmiş ve hedefler tahrip edilmiştir.
* Gelişmeler takip edilmekte ve gerekli tedbirler alınmaktadır.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK: MSB ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 302671
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun talimatıyla emniyet personelinin moral ve motivasyonunun artırılması amacıyla hazırlanan genelge, 81 il emniyet müdürlüğüne gönderildi.
Emniyet personelinin moral ve motivasyonunun, mesleki dayanışmasının, aidiyet duygusunun ve verimliliğinin artırılması ile personel memnuniyetinin en üst seviyede sağlanabilmesi için çalışma şartlarında iyileştirmeler yapıldı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun talimatıyla 81 il emniyet müdürlüğüne gönderilen genelgede dikkat çeken değişiklikler şöyle: 8/24 çalışma esasına geçilecek, evlilik yıl dönümlerinde izin verilecek, psikolog desteği verilecek, psikoloji danışma hattı kurulacak.
8/24 çalışma esası...
Genelgeye göre, il emniyet müdürlüklerine bağlı polis merkezi amirlikleri ve resmi ekiplerde 8 saat çalışıp 24 saat istirahat sistemine tamamen geçilecek. Diğer birimlerde de bu sisteme geçilebilmesi için imkanlar dahilinde gerekli planlama ve düzenlemeler yapılacak.
Personelin senelik izinleri, kış ve yaz aylarında olmak üzere iki dönem halinde planlanacak ve yıllık iznin en az 3'te biri kış aylarında kullandırılacak. Böylece her personelin izninin tamamını her yıl kullanması sağlanacak.
Evlilik yıl dönümlerinde izin...
Personel, 657 sayılı "Devlet Memurları Kanunu"nda düzenlenen mazeret izninin bir gününü yetkili amirlerin izniyle evlilik yıl dönümlerinde kullanabilecek. Mesleğe yeni başlayan ya da atama ve yer değiştirme sonucu yeni bir ilde görevlendirilen personel, oryantasyon eğitimine tabi tutulacak. Ayrıca emniyet personeli, yeni görev yeri, şartları ve özel yaşamını ilgilendiren konularda ihtiyaç duyabileceği hususlarda ayrıntılı olarak bilgilendirilecek ve kendisine gerekli destek verilecek.
Görev dağılımında ve birimlerdeki istihdamda adil olunacak. Ek görevlendirmelerde eşitlik ve şeffaflığa önem verilecek, görevlendirme çizelgelerinin birimlere dağıtılarak personele duyurulması sağlanacak.
"Personel Görüş Günü" uygulaması mümkün oldukça il emniyet müdürlerince yapılacak. Bunun mümkün olmadığı zamanlarda ise en az il emniyet müdür yardımcısı seviyesinde yerine getirilecek.
Psikolog desteği...
Tüm personelin her yıl en az bir defa Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro amirliklerinde görevli psikologlarla zorunlu bireysel görüşmeye katılması sağlanacak. Psikoloğun, zorunlu bireysel görüşme sonrası personelin görüşme sürecine devam etmesini gerekli görmesi halinde, 2 Aralık 2019'da çıkan genelge ve diğer ilgili mevzuatta ön görülen hususlar devreye sokulacak. Bu işlemlerin eksiksiz ve zamanında yapılması hususunda bütün sıralı amirler gerekli hassasiyeti gösterecek. Yıllık zorunlu bireysel görüşmeler için emniyet teşkilatında görevli psikologların yetersiz kalması durumunda valilikler koordinesinde ilde bulunan diğer kamu kurum ve kuruluşlarındaki görevli psikologlardan görevlendirme yapılarak istifade edilecek.
Üniversiteler ve ilgili diğer kurumlar ile iş birliği yapılarak aile içi iletişim, stres ile baş etme, öfke kontrolü, problem çözme becerileri, iletişim becerileri, çocuk ve ergen ile iletişim, aile içi şiddet ve çocuk istismarı, bütçe yönetimi, psikolojik şiddet, ruhsal bozukluklar gibi konularda eğitim faaliyetleri düzenlenecek ve belirli periyotlarla eğitimler tekrarlanacak.
Kültürel ve sosyal etkinlikler kapsamında, halk oyunları ve koro etkinlikleri, doğa yürüyüşleri, piknik gibi çeşitli faaliyetler ile spor turnuvaları düzenlenecek. Yapılan etkinliklere personelin eş ve çocukları da dahil edilecek. Ayrıca illerde bulunan diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla iş birliği yapılarak bilgi ve beceri artırmaya yönelik faaliyetler düzenlenecek.
Evlilik, doğum, hastalık ve vefat gibi durumlarda personel yalnız bırakılmayacak, zamanında yapılacak ziyaretlerle birlikte gerekli maddi ve manevi destek verilecek.
İl emniyet müdürleri, personelin görev yaptığı birimleri daha sık ziyaret ederek, denetim ve rehberlik görevini etkin bir şekilde yerine getirecek. Personelin hem görevle ilgili hem de kişisel sorunlarını yerinde ve zamanında tespit ederek, çözümüne yönelik daha yakın ve sıcak bir ilişki ortamı sağlanacak, sıralı tüm amirler de aynı hassasiyeti gösterecek.
Psikoloji danışma hattı...
Polislerin, sorunlarını çözmek amacıyla Sosyal Hizmetler ve Sağlık Daire Başkanlığı bünyesinde günün 24 saati ulaşılabilecek "Psikolojik Danışma Hattı" kurularak hizmete sunulacak.
Öğrenci aday alım sürecinde yapılan mülakatta komisyon üyesi olan psikologlar tarafından mevzuat dahilinde daha detaylı inceleme yapılacak.
Öğrencilerle ilgili sağlık raporları okula başlamadan önce aldırılarak gerekli değerlendirmeler yapılacak.
İntibak (uyum) eğitimi amacına uygun ve daha verimli olarak gerçekleştirilecek.
Hizmet içi eğitim programlarının sayısı ve çeşitliliği artırılarak, daha fazla personelin bu programlara katılımı sağlanacak ve ders programlarına stres yönetimi, öfke kontrolü ve etkili iletişim gibi konular eklenecek.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro amirliklerinin faaliyetleri okul idarelerince öğrencilere tanıtılacak.
Tüm komiser yardımcıları, alanda edindikleri tecrübenin paylaşımı, polislik uygulamalarında yeknesaklığın sağlanması ve mevzuat bilgilerinin pekiştirilmesi amacıyla Polis Akademisi Başkanlığınca bir haftalık hizmet içi eğitim programına tabi tutulacak.
Polis başmüfettişleri ve müfettişler, yaptıkları genel ve özel teftişlerde bu talimatlar, ilgili diğer mevzuat hükümleri ve disiplin kurallarına uyulup uyulmadığını denetleyecek.
Polislerin moral ve motivasyonunu artırmaya yönelik yapılan faaliyetler, birimler tarafından altı ayda bir Sosyal Hizmetler ve Sağlık Daire Başkanlığına gönderilecek.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 382688
Suriye'nin İdlib bölgesine düzenlenen hava saldırısı sonucunda 2 askerimizin şehit olduğu, 5 askerimizin ise yaralandığı bildirildi. Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan duyuruda 50'den fazla rejim unsurunun vurulduğu belirtildi...
Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
Ateşkesi sağlamak üzere İdlib bölgesinde bulunan unsurlarımıza yapılan hava saldırısı sonucu 2 kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 5 kahraman silah arkadaşımız yaralanmıştır. Belirlenen hedefler ateş altına alınmış, alınmaya devam edilmektedir.
Bugüne kadar olduğu gibi şehitlerimizin kanı yerde bırakılmamış, bundan sonra da bırakılmayacaktır. Hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, TSK ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralı personelimiz için de acil şifalar dileriz.
İdlib bölgesindeki çeşitli kaynaklardan alınan son bilgilere göre; 50'den fazla Rejim unsuru, 5 tank, 2 zırhlı personel taşıyıcı, 2 silahlı pikap, 1 obüsün imha edildiği öğrenilmiştir.
NE OLMUŞTU?
DHA'nın haberine göre Suriye'de Esad rejimi askerlerinin ilerleyişini engellemek ve gözlem noktaları ile mevzileri korumak için Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) sabah saatlerinde cephelere, tank ve komando sevkiyatı yapmıştı.
TSK'nın, intikal sırasında ÇNRA ve Fırtına obüsleriyle peş peşe atışlar yaptığı belirtilmişti. İHA'nın yerel kaynaklara dayandırdığı habere göre, TSK'nın Serakib'de rejim hedeflerine düzenlediği topçu atışlarında 5 adet top imha edilmişti.
İHA: SMO HAREKAT BAŞLATTI
Suriye’nin İdlib kenti kırsalındaki Neyrab köyüne Suriye Milli Ordusu (SMO), askeri hareket başlattı. SMO ile Esad rejiminin askerleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanırken Esad rejimine ait 2 zırhlı ve bir askeri araç vurulmuştu.
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 454715
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, Yeni İmar Kanununun neler getireceğini TBMM-Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden dile getirirken,Milletin kanayan yaralarına da parmak bastı...
HELAL OLSUN SANA SAYIN VEKİLİM...
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi,TBMM'de yaptığı konuşmada;
"Her gün Suriye'nin kuzeyinden kınalı kuzu şehitlerimiz gelirken, Van Bahçesaray'da -çığ altında kalan 2 kişiyi kurtarmak için gelenlerden 39 kişi daha- toplamda 41 kişi tedbir alınmadığı için çığ altında kalıp ölürken yolcu garantili havaalanına kazanç sağlamak için yenilenmeyen pist sebebiyle üçe bölünen uçakta 3 kişi hayatını kaybederken, Hatay'da yoksulluktan insanlar kendilerini yakarak canlarına kıyarken biz şu anda ne yapıyoruz? Ahlat'ta 1.071 metrekare oturum alanlı saray yapılması için kanun teklifi görüşüyoruz. Ne yapıyoruz? Yerel yönetimleri kazanan muhalefet belediyelerinin yetkilerini kısacak kanun tekliflerini görüşüyoruz. Bu, İsmail OK Bey'in tarif ettiği durum değil de nedir Allah aşkına? Bir de buna tepki gösteriyorsunuz. Van Bahçesaray'da ölenlerin haberi gelirken bu ülkenin Cumhurbaşkanı Kırıkkale'de keyif çayı dağıtıyordu.
Bu kanun teklifini kabaca incelediğimizde, AK PARTİ bu teklifle ne yapıyor vatandaşlarımıza yine kısaca anlatalım: Yabancı gerçek kişilere, millî güvenliğimizi tehdit eden askerî bölgelerle tabii kaynaklarımızın yer aldığı haritaları pafta pafta 50 Türk lirasına satmayı amaçlıyor. 17 büyükşehir belediye başkanlığını kaybettiği için Anayasa'nın 138'inci maddesine ve Danıştay kararlarına aykırı olarak belediyelerin yetkilerini ellerinden alıp kendi yönetimindeki TOKİ'ye devrediyor. Ecrimisil istemeye, tahsiline ve taşınmazların tahliyesine ilişkin işlemleri uygulamaya veya Millî Emlak Genel Müdürlüğü eliyle uygulatmaya yönelik yetkiyi yine TOKİ'ye vermeyi amaçlıyor. Bu kanun teklifiyle, Salda Gölü kıyıları "millet bahçesi" adı altında rant elde edebilmek için gasbedilmesini öngörüyor. Bunun kimlere peşkeş çekileceğini bilmiyoruz ama burada herhangi bir kamu yararı olmadığını görüyor, doğal güzelliklerin bozulacağını biliyor ve üzülüyoruz. Bitlis'in Ahlat ilçesinde Van Gölü kıyısında Sayın Cumhurbaşkanı istedi diye tesis yapıyoruz. Daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından bu isteği iptal edilmesine rağmen şimdi bu maddeyi Meclisten geçirip kanunlaştırarak Anayasa Mahkemesi kararını delmek istiyorsunuz.
Unutmayınız ki Meclis yasa yapar, yürütme ve yargı üzerine düşen görevi bu yasalar doğrultusunda yerine getirir. Parlamentomuzu yetkisiz ve etkisiz hâle getirmenize izin vermeyeceğiz. Bizler, burada Türk milletini temsil ediyoruz. Burada çıkaracağımız yasalar, bir kişinin değil yüce Türk milletinin yararına olmalıdır. Bugüne kadar milletin menfaati dışında hiçbir kanun teklifine "evet" demedik, bundan sonra da demeyeceğiz."Sözleri ile halkın gönlünde taht kurdu.
Alanya Güneşi olarak,bu konuşmayı sorduğumuz vatandaşlar; "İşte halkın sesi ve milletin vekili böyle olmalıdır.Hepimizin yarasına parmak basmış,feryadımız olmuş.Helal olsun vekilimize"dediler.
HABER : İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 429411
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyasında sözünü verdiği İstanbul Yatırım Ajansı’nı, düzenlediği lansmanla tanıttı. İstanbul’un tanıtımına her kurumun katkı sunması gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, “Biz, herkesi davet ediyoruz, onu söyleyeyim. Devletimizin, hükümetimizin her kademesini, İstanbul’un her sivil toplum kuruluşunu davet ediyoruz. Ben, bu şehrin her belediyesini ziyaret ediyorum. Her kurumunun kapısını çalıyorum. Gelmemekte ısrar edenler, geride kalırlar. Hızımıza yetişemedikleri için üzülürler. Onun için, bizim ortaya koyduğumuz bu hızı, hoşgörüyü, gelişim modelini yakalamak isteyenler aramıza katılsınlar, geç kalmasınlar. Geç kalanlar, çok üzülecekler. Arkadan bakıp, üzgün üzgün seyretmesinler diye, davetimi bir de buradan, mikrofondan, kameralar huzurunda yapıyorum. Buyursun gelsinler. Bizim kapımız ardına kadar açık. Bu süreçler, korkarak, ürkerek yü-rü-tü-le-mez. İstanbul adını taşıyan her kurum, bu tür toplantılara katılsınlar ve katkı sunsunlar” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyasında sözünü verdiği İstanbul Yatırım Ajansı’nı (İYA) kurdu. İstanbul’un marka değerinin artırılması, kente gelmeyi planlayan yatırımcılara danışmanlık sağlanması, yatırımcı açısından güven ortamının yüksek olduğu bir kent oluşturulması ve istihdama katkı sunulması, İYA’nın öncelikli hedefleri olarak belirlendi. İYA, Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen lansmanla kamuoyuna tanıtıldı. Lansman; yerli-yabancı birçok finans kuruluşu, yatırım, teknoloji, turizm ve farklı sektörlerden temsilcileri bir araya getirdi. Yabancı ülke diplomatları da lansmana yoğun katılım gösterdi. İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu da lansmana katılarak İmamoğlu’na eşlik etti. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan lansmanda, İstanbul ve yatırımcı ilişkilerini konu alan 3 dakikalık film gösterildi.
Lansmanın ilk konuşmacısı İYA CEO’su Nihat Narin oldu. Narin, İYA’nın kuruluş amacını, başta metro olmak üzere gerçekleştirmeyi planladıkları projeleri ve izleyecekleri yol haritasını katılımcılarla paylaştı. Narin’in ardından, London & Partner’ın CEO’su Laura Citron da bir konuşma gerçekleştirdi. Citron, konuşmasına, Türkçe olarak, “Merhaba. İstanbul, benim en sevdiğim ikinci şehirdir” sözleriyle başladı. London & Partner’ın tarihçesinden, yönetim şemasından ve tecrübelerinden söz eden Citron, İstanbul ile Londra arasında yapılacak olası iş birlikleriyle ilgili örnekler verdi. Citron’un ardında mikrofona gelen İmamoğlu, İYA’nın kuruluş nedenini şu sözlerle dile getirdi:
“İSTANBUL, AVRUPA’NIN EN BÜYÜK ŞEHRİ”...
“İYA’nın kuruluş nedeni, kısa ve orta vadede İstanbul’u çok daha fazla uluslararası yatırım çeken, uluslararası girişimci ve yetenek çeken bir şehre dönüştürebilmek. Seçim kampanyam boyunca, İstanbul’un dünya finans piyasasından çeşitli nedenlerden dolayı yeterince yararlanamadığını anlattım. İş başına gelirsem bu sorunun çözümü için İYA’yı hayata geçireceğimin sözünü vermiştim. Bugün o sözü, sizlerle birlikte hayata geçiriyoruz. İstanbul, bütün Avrupa kıtasının en büyük, en kalabalık şehri. Bu şehrin ekonomisi için her türlü kaynağı harekete geçirmek, bizim ana görevimiz. 16 milyon için toplam yaşam kalitesini yükseltmemiz, daha fazla üretim, daha fazla yatırım ve daha fazla istihdam yaratmamız gerekiyor. Bunun için de daha fazla uluslararası finansmana ve yatırımcıya çok ama çok ihtiyacımız var.”
“KATMA DEĞER YARATMAK İSTANBUL’UN DNA’SINDA VAR”...
İstanbul’un uluslararası yatırım çekme konusuna yapan bir şehir olmadığını kaydeden İmamoğlu, “Yabancı girişimcilere ve yabancı yatırımcılara fırsat tanımak ve kazan kazan ilişkisiyle karşılıklı olarak katma değer yaratmak, İstanbul’un tarihinde ve aslında DNA’sında var. Kadim İstanbul’un bu konuda dünyadan öğreneceklerinden çok daha fazla tecrübesi ve tarihi var. Yeter ki tarihimize yakından bakmayı ve ondan pozitif yönüyle, gelenekleriyle yararlanmayı bilelim” dedi. Galata semtinin, M.S. 330’lu yıllardan bu yana dünyanın finans merkezlerinden biri olma özelliği bulunduğunu hatırlatan İmamoğlu, konuşmasında şu tarihsel bilgileri paylaştı:
“Galata, bundan tam 1700 yıl önce Doğu Roma İmparatorluğu döneminde, yabancı tüccarların ve girişimcilerin merkezi olmaya başlamıştı. Dünyadaki tüm kentlerden çok daha önce, bu şehirde, çok milletli bir girişimci semti ve uluslararası bir tüccar kolonisi oluşmuştu Galata’da. Pek çok tarihi kaynak bizlere, Cenevizlilerden Venediklilere kadar 50’yi aşkın milletten, tüccarın ve girişimcinin yüz yıllar boyu Galata semtinde yaşadığını söylüyor. Galata’da yaşayan bu uluslararası koloni, önce Bizans’ın ihtiyacı olan mal ve ürünleri temin etti. Burada, İstanbul da kazandı. Doğu Roma İmparatorluğu'na ve Latin İmparatorluğu’na buradan vergi verdiler. Ardından Bizans’a vergi verdiler ve Bizans’ın hem ekonomik olarak hem de askeri olarak sürdürülebilir bir devlet olmasına yardım etti. İstanbul’un Türkler tarafından, Osmanlı İmparatorluğu döneminde fethedildiği 1453 öncesi ve sonrasında, Osmanlı İmparatorluğu için de Galata önemli bir merkez olmayı başardı. Çok iyi bilindiği gibi, İstanbul’un fethinden sonra çekinen bazı aileler, Galata surları içindeki işlerini ve evlerini terk edip gitmişlerdi. Fatih Sultan Mehmet, entelektüel yapısıyla o tüccar ve girişimcileri yeniden İstanbul’a davet etti ve onlara İmparatorluk içinde ve dışında ticaret yapma garantisi verdi. Fatih Sultan Mehmet ve sonrasında gelen tüm padişahlar, 50’den fazla milletin fertlerinden oluşan bu uluslararası koloninin bir arada, hoşgörü ve huzur içinde yaşamalarını garanti etti. Galata ve Galata’da yaşayan çok uluslu, çok kültürlü o tüccar koloni, Osmanlı maliyesinin tepelere çıkmasına ve dünyanın en güçlü devletlerinden biri olmasına muazzam bir katkı sağladı.”
“İSTANBUL’UN DEĞERİNİ ANLAMAK İÇİN DÜNYA HARİTASINA BAKMAK YETERLİ”...
“İstanbul’un değerini anlamak için dünya haritasına bakmak yeterlidir” diyen İmamoğlu, “Londra, New York, Paris, Amsterdam, Tokyo, Sidney, Milano gibi önemli kentlerin her biri, yetenekli beyinleri ve girişimci sınıfları çekmek için yatırım ve tanıtım ajanslarıyla yoğun çaba sarf ediyorlar. Yaratıcı ve girişimcileri cezbetmek için gittikçe daha çok, daha organize ve daha bilinçli çaba sarf ediyorlar. Biz de hem biraz önce anlattığım kendi tarihimizden ders alarak hem de bu metropollerin tecrübelerinden yararlanarak yola çıkıyoruz. İYA bünyesinde, bu şehrin kalkınması için önemli ticari partnerimiz profilindeki ülkelere ve kentlere odaklanalım istiyoruz. Onlarla ş birliğimizi çok üst seviyelere taşımak istiyoruz. Bunun için bugün, hep birlikte yola çıkıyoruz. Artık İstanbul’un bir yatırım ajansı var. Önce planlayacağız. Stratejik bakacağız. Global rekabeti doğru anlayacağız. Veriyle, analizle hep birlikte karar alacağız. Sektördeki herkesin sesine kulak vereceğiz. Ortak akılla, uzun süreli kararları organize edeceğiz” diye konuştu.
İSTANBUL İÇİN HEDEFLER...
İmamoğlu, önümüzdeki 5 yıl boyunca koydukları hedefleri şöyle sıraladı:
“İstanbul'un yatırım yapılabilir, çalışılabilir ve ziyaret edilebilir bir dünya metropolü olma niteliğini güçlendireceğiz. İstanbul’u katma değeri yüksek, ileri teknolojinin ve yaratıcı endüstrilerin merkezi haline getireceğiz. Bunu başarabilmek için yabancı yatırımcılarla her zaman açık, dürüst, karşılıklı kazanma ilkesine dayalı, güvenilir ve çözüm odaklı bir iletişim içerisinde olacağız. Başta metro olmak üzere, kitle ulaşım yatırımlarına odaklanacağız. Kentsel planlama yatırımları, bizim için ikinci stratejik alan olacak. İstanbul önemli bir deprem fay hattı üzerinde bulunması nedeniyle, kentin dokusunu değiştirecek planlama ve yatırımlar yapacağız. Bu yatırımlar İstanbul’un doğasına zarar vermeyecek, koruyucu geliştirici olacak. Öncelikli olarak yüksek teknoloji alanlarında kurumlar geliştireceğiz. Yeni teknoloji şirketlerine, yazılım, tasarım, coding ve eğitim şirketlerine destek olacağız. Kentin ve dünyanın yaratıcı insanlarıyla iş birliği yapacağız. Çevre yatırımları, temiz enerji, kentsel atıkların dönüşümü ile ilgili yatırımlarda İstanbul öncü kentlerden biri olacak. Dünyanın en büyük sorunu olan küresel ısınma sorununu dikkate alan her teknoloji ve şirketi destekleyeceğiz. İstanbul’un, çok kültürlü, çok renkli, çok sesli yapısının daha fazla açığa çıkması için, özgürlükleri ve yaratıcılığı bu şehrin güzel insanlarıyla ateşleyeceğiz. Kente gelen yabancı ziyaretçi sayısında dünyada ilk 3’e girmesini sağlamaya hep birlikte çalışacağız. Bu nedenle turizm yatırımları da bizim için öncelikli sektörlerden biri olacak. Şehrimizin yakın civarında entegre tarımsal üretim yatırımlarını, üretici-tüketici zinciri açısından destekleyeceğiz. Bütün bu konularda uluslararası iş birliğine açık olacağız.”
“İSTANBUL’U CESUR DEMOKRASİNİN YENİ MERKEZİ YAPMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ”...
“Türkiye ve İstanbul, bugün karşı karşıya olduğu sorunları; hukuk, demokrasi ve özgürlüklerle ilgili tüm sıkıntılarını kısa sürede aşacak potansiyele sahiptir” diyen İmamoğlu, “Türkiye’nin bu karakterinden hiç kimse şüphe duymasın. 23 Haziran’dan sonra İstanbul seçmeninin verdiği karar ve ortaya koyduğu kararlılık, hepimizin geleceği için son derece önemlidir. Bu iradeyle 16 milyon İstanbullu hukuk, demokrasi, özgürlük ve serbest piyasa ekonomisinin çalıştığı bir kentte yaşamak istediğini çok net olarak ortaya koymuştur. Biz, bu kararı İstanbul halkıyla, keyifle ve cesaretle icra ediyoruz. Bundan sonra tüm alanlarda çok daha hızlı adımlar atıyor olacağız. Bugün bu alanlardaki sıkıntılar ve algı ne olursa olsun, İstanbul’u cesur bir demokrasinin, liberal özgürlüklerin ve liberal bir ekonominin yeni merkezi yapmak için çalışıyoruz. Yatırımcıların ve yatırımcı şirketlerin işlerini kolaylaştıran tüm tedbirleri alıyoruz” ifadelerini kullandı.
“İSTANBUL’DA BİR YEREL DEMOKRASİ MODELİ İNŞA EDİYORUZ”...
“İstanbul’da bir yerel demokrasi modeli inşa ediyoruz” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle devam ettirdi:
“Sadece kendimiz için değil, tüm Türkiye ve dünya için kalıcı demokratik kurallar ve kurumlar geliştiriyoruz. İstanbul’da yaşayan her rengi, her farklılığı, her aykırı sesi, kentin hazinesi olarak kabul eden bir yönetim anlayışı kuruyoruz. Kimseyi dışarıda bırakmıyoruz. Oy hesabı, siyasi parti hesabı yapmıyoruz. İstanbul, hukukun, barış içinde bir arada yaşamanın, birlikte üretmenin ve birlikte kazanmanın yeni merkezi olacak. Bu şehir için yüzlerce yıldır söylenir; İstanbul’un taşı toprağı altın diye. Yine öyle olacak. İstanbul’a nitelikli yatırım yapanlar, diğer kentlere yatırım yapanlardan çok daha karlı olacak. Bugün bu şehre yatırım yapmış olan 100’den fazla milletten girişimcinin kurucu olduğu, 40 binden fazla şirket var. Geliştireceğimiz özgürlük ve demokrasi ortamıyla, bu sayıyı çok daha fazla artıracağız. İstanbul olarak dünyadan en çok yetenek ve girişimci çeken kentlerden biri olacağız. Galata semtinin hikayesinden öğrendiklerimizle hoşgörüyü ve bir arada yaşama kültürünü sizlerle birlikte geliştireceğiz. Ve dünyanın yetenekli insanlarına İstanbul’un kapılarını ardına kadar açacağız.”
“BU SÜREÇLER, KORKARAK, ÜRKEREK YÜ-RÜ-TÜ-LE-MEZ”...
“Toplantımıza ve heyecanımıza katıldığınız için her birinize içtenlikle teşekkür etmek istiyorum. Bu katılım, daha büyümeli. Biz, herkesi davet ediyoruz, onu söyleyeyim. Devletimizin, hükümetimizin her kademesini, İstanbul’un her sivil toplum kuruluşunu davet ediyoruz. Ben, bu şehrin her belediyesini ziyaret ediyorum. Her kurumunun kapısını çalıyorum. Gelmemekte ısrar edenler, geride kalırlar. Hızımıza yetişemedikleri için üzülürler. Onun için, bizim ortaya koyduğumuz bu hızı, hoşgörüyü, gelişim modelini yakalamak isteyenler aramıza katılsınlar, geç kalmasınlar. Geç kaldıklarında üzülecekleri için, uyarımı buradan yapıyorum. Geç kalanlar, çok üzülecekler. Arkadan bakıp, üzgün üzgün seyretmesinler diye, davetimi bir de buradan, mikrofondan, kameralar huzurunda yapıyorum. Buyursun gelsinler. Bizim kapımız ardına kadar açık. Bu süreçler, korkarak, ürkerek yü-rü-tü-le-mez. İstanbul adını taşıyan her kurum, bu tür toplantılara katılsınlar ve katkı sunsunlar. Bu, cesaret gerektirmez. Bu, işin doğasında olmalı. Gerçekten bu kadim şehre fayda sunmak, hepimizin sorumluluğu. Bu kadim şehre daha fazla yatırım yapmaya ve bizimle daha fazla iş birliği yapmaya tüm dünyayı davet ediyorum. Biliyorum ki, omuz omuza verirsek, birimiz için değil, hepimiz için, ülkemiz için, dünya için çalışırsak, yapamayacağımız, başaramayacağımız bir şey yok. Hepinize çok teşekkür ediyorum. İYA, kentimize hayırlı ve uğurlu olsun.”
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 704150
CHP Ankara Kongresi’nden konuşan KıIıçdaroğlu’ndan çarpıcı rakamlar...
TÜRKİYE EKONOMİK DARBOĞAZ VE ÇÖKÜNTÜNÜN İÇİNDE...
--8 milyon 647 bin 283 kişinin aylık geliri 673 liranın altında.
-- 6 milyon 850 bin 513 emeklinin Aylık geliri 2 bin liranın altında.
--2 milyon 136 bin kişi Asgari ücretin yarısı ve onun altında gelir elde ediyor.
37’nci Olağan Kurultay kapsamında bugüne kadar 30 il kongresini yapan CHP’de Ankara İl Kongresi başladı. İl başkanlığı için iki aday yarışıyor. Kongrede konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu; aylık geliri 673 lira ve 2 bin lira olanların sayısı ile asgari ücretin yarısı ve onun altında gelir elde eden kişi sayısını açıkladı...
CHP Ankara İl Kongresi Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde yapıldı. Kongrede mevcut il başkanı Rıfkı Güvener aday olmadı. Parti Meclisi Üyesi Ali Hikmet Akıllı ve eski Gençlik Kolları Başkanı Ayhan Yalçınkaya, CHP Ankara İl Başkanlığı için yarıştılar.
Kongrede konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
* Cumhuriyetin önsözü Çanakkale Savaşı'nda yazılmıştır. Peki nasıl oldu da yedi düvel tek kurşun atmadan Çanakkale’yi geçti. Bir kişinin imzası vardı. Bırakın gelsinler, diyor. Demek ki demokraside güçler dengesi vardır.
* Cumhuriyet Halk Partisi, milli mücadeleden ve mücadelenin özünden doğan ve bugünlere gelen görkemli bir tarihi olan bir siyasi partidir. Cumhuriyet Halk Partili olmak bir ayrıcalıktır. CHP’li olmak ülkeye ve dünyaya karşı sorumluluk taşımaktır.
* Eğer geçmişin bize bıraktığı mirası gelecek kuşaklara aktaracaksak sadece geçmişi değil, geleceği de inşa etmek üzerinde hep birlikte düşünmeliyiz.
EN TUTARLI ÇÖZÜM ADRESİ CHP’DİR...
* Ben bütün Cumhuriyet Halk Partili kardeşlerime şunu söylemek isterim; nereye giderseniz gidin, nerede oturursanız oturun, sorunlardan söz ettiğinizde çözümünden de söz edeceksiniz.
* Şu eleştiriyi hep yaparlar; ‘Efendim Cumhuriyet Halk Partisi hep eleştirir hiç çözüm söylemez'. Hayır söylüyorum, nerede bir sorun varsa o sorunun en sağlıklı, en tutarlı çözüm adresi Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Türkiye’nin de sorunu olabilir Orta Doğu’nun da sorunu olabilir. Türkiye’nin bugün beş temel sorunu vardır. Birinci sorunumuz demokrasi. Ülkenin demokrasi sorunu vardır. İkinci sorunumuz eğitim. Eğitim, bir topluma sınıf atlatır. Bir bireye sınıf atlatır.
TOPLUMSAL BARIŞ SORUNUMUZ VAR...
* Üçüncü temel sorunumuz dış politika. Ağır bedeller ödeyen bir sürecin içindeyiz şu anda. Toplumsal barış sorunumuz var. Bir arada huzur içinde yaşamak istiyoruz. Kimseyi kimliği, inancı, yaşam tarzı dolayısıyla ötekileştiremeyiz.
İNSANLARA GÜVEN VERMEK ZORUNDAYIZ...
* Türkiye bugün derin bir kriz yaşıyorsa; ekonomide, sosyal alanda siyasetini inanç, yaşam tarzı ekseniyle politika yapmasındandır. Bize düşen görev, CHP’lilere düşen görev, hiç kimseyi inancı, kimliği dolayısıyla ötekileştirmemektir. Bizden farklı düşünebilirler, farklı inançları olabilir ama aynı bayrağın altında aynı vatan toprağı içinde yaşıyorsak herkesin sorununu çözmek ve o insanlara güven vermek zorundayız. Dolayısıyla toplumsal barışı biz sağlarız, biz güçlendiririz.
7 MİLYONU AŞKIN İŞSİZİMİZ VAR...
* Bir başka önemli temel sorunumuz ekonomi. Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşıyoruz. 7 milyonu aşkın işsizimiz var. Üniversite bitiren on binlerce çocuğumuz işsiz. Beş temel sorunumuz var.
* Size soracaklar, anlattın, sorunu da anlattın, nasıl çözebiliriz. Dört ayaklı stratejiden söz edeceksiniz. Birinci sorun demokrasiydi. Demokrasisi gelişmemiş olan hiçbir ülke büyümemiştir. Türkiye büyüyecekse, dünyada söz sahibi olacaksa, barış ve kardeşlik olacaksa, bunun yolu demokrasidir. Başka bir yolu yoktur. Demokrasi sürekli gelişen bir kavramdır. Katılımcı demokrasiden söz ediyoruz.
DAHA ÇOK ÇALIŞIP DAHA AZ EMEKLİ MAAŞI ALACAK...
* İnsanlar kainatı sorgulayacaklar. İşsizlik sorunumuz var. Ne diyorlar, ‘Her işveren bir işsizi işe alırsa işsizliği çözermişiz’. Bir akıl tutulması yaşıyoruz. Yok böyle bir şey. İşsizliğin önlenmesinin yolu üretmekten geçiyor.
* Bugün EYT’liler var. Prim ödeme gün sayısı dolunca işi olsa dahi işinden ayrılmak zorunda çünkü emekliliği doluncaya kadar çalışsa yani yaşı da doldursa daha fazla prim ödeyecek daha uzun süre çalışacak, kadere bakın daha az emekli maaşı alacak.8 milyon 647 bin 283 kişinin aylık geliri 673 liranın altında. Aylık geliri 2 bin liranın altında olan emekli sayısı ise 6 milyon 850 bin 513. Asgari ücretin yarısı ve onun altında gelir elde eden kişi sayısı ise 2 milyon 136 bin.
HABER: Sariye AKDAĞ...
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 433894
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu”nun birinci etabı olan “Mecidiyeköy-Mahmutbey Hattı”ndaki ilk test sürüşünü gerçekleştirdi. Test sürüşünün son noktası olan Tekstilkent’teki kontrol merkezinde incelemelerde bulunan İmamoğlu, aynı noktada bir konuşma yaparak, hatla ilgili teknik bilgileri kamuoyu ile paylaştı. İmamoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu, “İBB Meclisi’nde Beyoğlu Örnektepe'deki İBB binası ilçe belediyesine tahsis edildi. Bina, protokollerin iptali ile TÜRGEV'den geri alınmıştı. Binanın durumu ne olacak, nasıl bir adım atacaksınız” sorusuna, “Bu resmen, meclisteki çoğunluk üzerinden eşkıya anlayışı. Kamu vicdanı değil, eşkıya anlayışı, eşkıya duruşu. Eşkıyanın ne anlama geldiğini biliyorsunuz; malını gasp etmek” yanıtını verdi. Bu duruma müsaade etmeyeceklerini belirten İmamoğlu, “Biz, orada yurt ve kreş hizmetlerine başlayacağız. Halkımızla buluşturacağız. Alınan karar, ‘yok’ hükmündedir A vakfı, B vakfı işine baksın. Kendi işlerini yürütsünler” yanıtını verdi. Meclis kararını veto edeceğini vurgulayan İmamoğlu, “Hukuki süreçleri yöneteceğiz. Zabıtalarımızla gideceğiz, temizleyeceğiz, içine insanlarımız girecek. Birçok kamu alanında yapılmak istenen bu müdahaleleri geri püskürteceğiz. Çünkü onlar, bir avuç insanın isteklerini yerine getiriyor; biz, 16 milyon insanın isteklerini yerine getiriyoruz.”...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metrosu”nun birinci etabı olan “Mecidiyeköy-Mahmutbey Hattı”ndaki ilk test sürüşünü gerçekleştirdi. İmamoğlu, söz konusu hattın yapımı nedeniyle kullanımdan süreli olarak çıkarılan ve inşası tamamlanan “Mecidiyeköy Metrobüs Hattı Yaya Bağlantısı”nı da yeniden hizmete açtı. Sürücüsüz olarak tasarlanan M7 Test Treni’ne binen İmamoğlu, İBB üst yönetimi ve Fransa İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter ile birlikte, Mecidiyeköy İstasyonu’ndan, hattın kontrol merkezinin bulunduğu Tekstilkent İstasyonu’na, yaklaşık 30 dakika süren bir yolculuk yaptı. Kontrol merkezinde incelemelerde bulunan İmamoğlu, sonrasında yaptığı konuşmada hatla ve gelecekte eklenecek projelerle ilgili teknik bilgiler paylaştı.
İmamoğlu, konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şunlar oldu:
METRO HATLARI...
“İstanbul’un kuzey ve batı bölümlerinde beklenen çok fazla metro hatları var. Bu güzergahlarda durum nedir?”
- 19 Mayıs’ta, inşallah bu Mecidiyeköy-Mahmutbey hattını devreye alacağız ve gerçekten çok yoğun bir yükü hafiflettiğini, metrobüs başta olmak üzere, hissedeceğini öngörüyoruz İstanbul’umuzun. En azından uzman arkadaşlarımız, bize böyle ifadelerde bulunuyor. Yanı sıra, Eminönü-Alibeyköy hattı eli kulağında yürüyen çalışmalarımızdan birincisi. O da 2020’nin sonuna doğru, son çeyreğinde İstanbullularla buluşması için yoğun bir çaba içerisindeyiz. Bunlar, geldiğimizde durağanlaşmış, duran noktalar. Buranın 5-6 ay önceki halini, hep beraber gelip görmüştük. Katılan arkadaşlarımız vardı. Temmuz sonuydu diye hatırlıyorum. Çok önemsiyoruz. Neredeyse tabiri caizse, haftada bir iki kez, gündem ve durum değerlendirmesi yapıyoruz metro hatlarımızla ilgili. Örneğin; Bostancı-Dudullu hattı, benim çok sıkıldığım, üzüldüğüm bir hat. Zira, sadece E-5 üzerinde 1000 araçlık otoparkı olan, çok önemli aktarma merkezi konumunda olan birtakım çalışmaları içinde barındıran, aynı zamanda deniz hattıyla buluşturan bir bölümüydü. Şimdi yatırım planına alınması, finansman kaynağının bulunması noktasında önümüzü açan bir olay. İBB olarak, bunu da çok hızlı devreye alma konusunda çok özel üzerinde durduğum bir çalışma. Orada insanları hem iş alanlarıyla buluşturan, hyanı sıra durakları E-5 üstünde çakışan, Bostancı’ya, sahile kadar inen, minibüs hattının oradan geçen çok değerli bir hattımız. Bizim için önemliydi oranın yatırım planına alınması. Bir yandan 3 hattımızı devreye almıştık zaten. Göztepe ve Ümraniye hattımız olsun… Sultanbeyli-Çekmeköy hattımız olsun… Tuzla-Pendik hattımız olsun… Ki bunların bir kulağıyla Sabiha Gökçen’e bağlanması, Tuzla-Pendik hattımızın… Önemli hatlar. Aslında Anadolu yakamızda duran hatlarımızın çok yoğun bir şekilde hayata geçmesini, yürümesini planlamış oluyoruz. Söylediğimiz bütün bu işler, bir nevi İstanbul’umuzu, 2024’te, Ulaştırma Bakanlığı’nın da yaptığı hatlarla beraber 600 kilometrelik bir potansiyele ulaşması konusunda hızla bir koşuya geçiyoruz. Bu dediğim hatların, 2020’de, 21’de hizmete açılacak kısımları var. Çok çok önemli, değerli. Heyecan duyuyoruz. Biran önce vatandaşlarımızı, İstanbul’da yoğun bir şekilde metroyla buluşturma konusunda çalışıyoruz. Yeni projelerimiz de bunların ilaveleri olacak. Dediğiniz gibi, İstanbul’un batısı bu anlamda biraz mağdur. Özellikle; Mahmutbey sonrasındaki, Başakşehir’den geçen, Bahçeşehir-Esenyurt bölümüyle buluşan hattımız, aynı şekilde Beylikdüzü… Ki bu Beylikdüzü metrosu, yaklaşık 17 yıldır bekleyen bir metro çalışmasıydı. Beylikdüzü metrosunu da Sefaköy’e bağlanan bölümüyle, oranın da çalışması, projelendirilmesi ve finansmanıyla ilgili yoğun çalışmalarımız sürüyor. Hatta bu hafta oralarla ilgili de brifing aldım. İnşallah ihalesini, en kısa sürede vatandaşlarımıza duyuracağız.
KANAL İSTANBUL’UN PROJELERE ETKİSİ...
“Kanal İstanbul, bu metro projelerine bu arada engel oluyor mu?”
- Kanal İstanbul, elbette engel oluyor. Yapılmış projelere dönük de çok değişiklik öngörüyor. Kanal İstanbul, sadece İSKİ’nin var olan işlerinin değişimiyle, yaklaşık 20 milyar liralık bir maliyete sahip. Yani; İSKİ’nin hatları, kanalları, arıtma tesisleri, bunların kaydırılması, aktarılması dahi, 20 milyar lira. 20 milyar lira ne demek biliyor musunuz? Şu anda, duran metro hatlarımızın hepsini yapmak demek. Sadece İSKİ’ye külfeti. Çok net söylüyorum: Kanal İstanbul, İstanbullunun zihninde de ‘yok’ hükmündedir; cebimizdeki paraya göre de ‘yok’ hükmündedir, Türkiye’nin kuruşu, parası adına da ‘yok’ hükmündedir. Bizim metro harlarımız adına da İstanbul’un böyle bir projeyle buluşması süreci, ‘yok’ hükmündedir.
MECİDİYEKÖY-MAHMUTBEY HATTININ TRAFİĞE ETKİSİ...
“Mecidiyeköy-Mahmutbey arası, trafiğin pik yaptığı saatlerde 1,5 saati buluyor. Bu hat açıldıktan sonra, ortalama kaç dakikaya inecek.”
- Arkadaşlarımın bana verdiği bilgiye göre, 30-35 dakikada bu hattı bitirmiş olacaklar, ki 15 istasyondan, günde 1 milyon yolcudan bahsediyoruz. Çok yüksek taşıma kapasiteli bir hat bu. Daha sonrasında, Mahmutbey-Esenyurt hattı devreye girdiğinde de burası, 8’li araç çalışmasına uygun hale de gelecek. Sadece burası bir Mecidiyeköy-Mahmutbey hattı değil, Kabataş’ı, Beşiktaş’ı içine katan ve devamında da Esenyurt’a kadar devam eden vagonları da içinde barındıracak bir hat olacak. Az önce gördüğünüz kontrol odamızdaki sistem, bütün bu sistemi içine alan ve zaman içinde de bittikçe, o sistemleri de yönetebilecek kapasiteye ve potansiyele sahip bir projeye dönüşecek.
ÖRNEKTEPE’DEKİ YURT BİNASININ BEYOĞLU BELEDİYESİ’NE TAHSİS EDİLMESİ...
“İBB Meclisi’nde Beyoğlu Örnektepe'deki İBB binası ilçe belediyesine tahsis edildi. Bina, protokollerin iptali ile TÜRGEV'den geri alınmıştı. Binanın durumu ne olacak, nasıl bir adım atacaksınız?”
- Bu resmen, meclisteki çoğunluk üzerinden eşkıya anlayışı. Kamu vicdanı değil, eşkıya anlayışı, eşkıya duruşu. Eşkıyanın ne anlama geldiğini biliyorsunuz; malını gasp etmek. Örnektepe'de, İBB olarak yurt yapıyoruz, ki hazırlığımızı yapıyoruz. Bir kreş yapacağız, parkla bağlantısını yapacağız, sosyal tesislerimiz olacak artı o yurdumuzu İBB olarak hizmete açacağız. Bizden daha güvenilir, bizden daha iyi süreci yönetecek bir başka kurum yok. A, B, C, D vakıfları benim umurumda değil. Biz, İBB olarak, 2 bin-3 bin yatak kapasiteli yurtlarla çocuklarımıza, gençlerimize çağdaş öğrenci yurtları ile hizmet vereceğiz. Şimdi eşkıyalık yaparak, kendince Meclis’te karar alarak ne yapıyorlar? Süreci bypass edecekler. Neymiş efendim? Bu projeyi, Meclis üzerinden X belediyeye tahsis edecekler, o belediye üzerinden de istedikleri gibi hareket edecekler. Hani kusura bakmasınlar ama ‘pışık’ derler ya çocuklar gözleri ile yaptıkları oyunda; aynı öyle der 16 milyon insan da. Böyle bir şey yok. İstanbul halkının malını, ‘Öyle istiyoruz’ diye gasp edemezler. ‘Siyasi bir takım iradeler bir avuç insan istiyor’ diye gasp edemezler. Bunun anlamı şu; örnek verelim: Kafalarına esti, ‘Meclis’te karar alalım Saraçhane binasını da alıyoruz, veriyoruz Fatih Belediyesi’ne’ demek anlamına gelir. Böyle bir yetki yok. ‘Kanunen hakkımızı kullandık…’ Kanunen hakkınız da bu değil. Bunu biz yürürlüğe koymayacağız. İBB olarak vakfımız var, kendi yönetimimiz var. Biz, orada yurt ve kreş hizmetlerine başlayacağız. Halkımızla buluşturacağız. Alınan karar, ‘yok’ hükmündedir. Hem hukuki süreci yöneteceğiz hem fiili süreçte gideceğiz paşa paşa halkımızla orayı buluşturacağız. A vakfı, B vakfı işine baksın. Kendi işlerini yürütsünler.
“Kararı veto edecek misiniz?”
- Gayet tabi veto edeceğiz. Hukuki süreçleri yöneteceğiz. Zabıtalarımızla gideceğiz, temizleyeceğiz, içine insanlarımız girecek. Birçok kamu alanında yapılmak istenen bu müdahaleleri geri püskürteceğiz. Çünkü onlar, bir avuç insanın isteklerini yerine getiriyor; biz, 16 milyon insanın isteklerini yerine getiriyoruz.
TEKNOPARK’A DAVET...
“Cumhurbaşkanı İstanbul'da Pendik Teknopark açılışına katılıyor, gidecek misiniz? Test sürüşü için cumhurbaşkanına davet gitti mi?”
- Ben oraya davet edilmedim. Ama test sürüşü için davet yapmayız. Davet gerektiren bir ortam değildi. Biz, teknik bir süreci devreye aldık. Bütün açılışlarımıza, Cumhurbaşkanı, bakanlar, siyasi partilerin genel başkanları dahil, tamamına bizzat imzalayarak davetiyemi gönderiyorum. Biz, bugün Teknopark'a davet edilmedik. Açılışını da bilmiyorum. Ama biz her yere davet ediyoruz. Bütün devletimizin yöneticilerini, idarecilerini, siyasi partilerin yöneticilerinin başımızın üzerinde yeri var.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 576881
Ekonomik krizin açtığı derin yaralar büyük şirketleri kapanma noktasına getirdi. Havacılık sektörünün önde gelen firmalarından Atlasjet havayolları iflas ettiğini açıkladı...
Ekonomik kriz nedeniyle geçtiğimiz günlerde uçuşlarına ara verdiğini duyuran Atlasjet iflas başvurusunda bulundu. Atlasjet hem yurtiçi hem de yurtdışına uçuşlar yapıyordu.
Atlasglobal Havayolları Kurumsal İletişimi'nden yapılan açıklamada, "Atlasglobal Havayolları adına iflas başvurusu yapıldı. Çalışanların tazminatı ve yolcuların bilet ücretlerinin geri ödemesi yapılacak. Ödeme tarihleri belli değil hukuk departmanımız çalışıyor." ifadeleri kullanıldı.
21 ARALIK TARİHİNE KADAR ERTELENMİŞTİ...
Atlasglobal geçen kasım ayında mali yapısındaki problemlerden dolayı uçuşlarını 21 Aralık tarihine kadar ertelemişti.
ATLASGLOBAL HANGİ ŞEHİRLERE UÇUYOR?
Atlas Global Avrupa’da;
--Paris,
--Amsterdam,
--Londra,
--Barcelona,
--Berlin,
--Biarritz,
--Bilbao,
--Birmingham,
--Billund,
--Bükreş,
--Dublin,
--Edinburgh,
--Gothenburg,
--Kiev,
--Kopenhag,
--Lizbon,
--Lyon,
--Madrid,
--Manchester,
--Marsilya,
--Montpellier,
--Nice,
--Odessa,
--Oslo,
--Porto,
--Prag,
--Sofya,
--Stockholm,
--Toulouse,
Viyana,
--Zürih’e hizmet veriyordu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 671714
Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan, grup toplantısındaki açıklamaları nedeniyle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu hakkında 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında ‘FETÖ’nün siyasi ayağı BOP Eşbaşkanı’dır’ diyerek konuşmasını sürdürmüş ve grup toplantısında sözleri sık sık alkışlarla kesilmişti. Sözlerine devam eden Kemal Kılıçdaroğlu “Devleti FETÖ’ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır.” demişti.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında “FETÖ’nün siyasi ayağı Erdoğan”dır sözlerine 500 bin liralık tazminat davası açtı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 11 Şubat Salı günü, partisinin grup toplantısında eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını düzenleyen yasa tasarısına ilişkin yaptığı açıklamaları ardından yeniden alevlenen ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ tartışmasına ilişkin açıklamalarda bulunmuş ve “Devleti FETÖ’ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır” ifadelerini kullanmıştı.
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun grup toplantısında “FETÖ’nün siyasi ayağı Erdoğan”dır sözlerine 500 bin liralık tazminat davası açtı.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu 11 Şubat Salı günü, partisinin grup toplantısında eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ’un askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasını düzenleyen yasa tasarısına ilişkin yaptığı açıklamaları ardından yeniden alevlenen ‘FETÖ’nün siyasi ayağı’ tartışmasına ilişkin açıklamalarda bulunmuş ve “Devleti FETÖ’ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır” ifadelerini kullanmıştı.
Erdoğan da, Kılıçdaroğlu’nun kendisine yönelik sözlerine, “FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ’cülerin devirmeye çalıştıkları siyasetçi midir, yoksa yükseltmeye çalıştığı siyasetçi midir? FETÖ’nün siyasi ayağı FETÖ’nün darbe gecesi öldürmeye çalıştığı siyasetçi midir, yoksa yol verdiği siyasetçi midir?” sorularını yönelten Erdoğan, “Nereye bakarsan bak, FETÖ’nün siyasi ayağı Bay Kemal’in yatak odasına girmiş haberi yok!” şeklinde karşılık vermişti.
KILIÇDAROĞLU NE DEMİŞTİ?
Kılıçdaroğlu, bugün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Devletin kozmik odasını FETÖ unsurlarına kim açtı? Bir kişinin talimatı ile açıldı; Recep Tayyip Erdoğan. Devletin namusunu terör unsurlarına açan FETÖ’nün siyasi ayağıdır! Devletin sırlarını, kozmik odayı bir talimatla açtırmak vatan hainliği değil midir? FETÖ’nün siyasi ayağı aynı zamanda BOP’un Eşbaşkanı olan kişidir” ifadelerini kullanmıştı.
HABER: İbrahim AKDAĞ
KAYNAK: TBMM ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 705727
İYİ Parti Antalya milletvekili sert açıklamalar yaparak istifa etti...
İYİ Parti Antalya Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı Tuba Vural Çokal, Twitter'dan sert açıklamalar yaparak istifa etti...
İstifasını sosyal medya hesabı üzerinden gece saat 02.00’de duyuran Tuba Vural Çokal, yol arkadaşları ve kendisinin uzun zamandır değersizleştirilmeye maruz kaldığını, Antalya'da kongre sürecine gidilirken, Antalya'nın iki büyük ilçe başkanın görevden alınmasının da bu durumun bir sonucu olduğu gibi, demokrasi vurgusu yapan bir partinin kendi kongre sürecinde adil ve eşit bir ortamı sağlayamadığının da bir göstergesi olduğunu söyledi.
Tuba Vural Çokal, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
*İYİ Parti STK'larla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı, GİK üyeliği görevlerimden, Kurucu İlçe Başkanı olarak göreve başladığım İYİ Parti üyeliğimden istifa ediyorum.
*Bir siyasi parti için, millete güven vermenin ve iktidar hedefine doğru ilerlemenin öncelikli yolu, dile getirdiği genel ilkelerin uygulamadaki uygunluğunun görünürlüğüdür.
“PARTİDE EGO VE KİŞİSEL HESAPLAR İLKELERİN ÖNÜNE GEÇTİ”...
*Ben İYİ Parti’de bu görünürlüğün sağlanacağına, Türkiye'de yitip giden değerlerin bu parti ile aşılacağına ve ülkemiz için daha iyi bir gelecek olacağına inanarak bu yola çıkmıştım. Ancak bu süreçte gördüm ki, kişisel hesaplar ve egolar bu ilkelerin önünde bir engel olarak duruyor ve en yetkili makamlar dahi bu ilkelerin önündeki engelleri yönetemiyor.
*Ben İYİ Parti’nin bütün gönüllülerinin, emek verenlerinin değerli olduğuna inandım. Eğer emekler kişisel hırs ve egolara ezdirilir, değersizleştirilmeye çalışılırsa ve bu durum siyasi bir partide alışkanlık haline geldiyse ne yazık ki ülkeye ümit olamaz.
“YOL ARKADAŞLARIM VE ŞAHSIM TACİZE MARUZ KALDIK”...
*Yol arkadaşlarım ve şahsım da uzun zamandır değersizleştirmeye ve tacizlere maruz kalmaktadır. Antalya'da kongre sürecine gidilirken, Antalya'nın iki büyük ilçe başkanının görevden alınması da bu durumun bir sonucu olduğu gibi, demokrasi vurgusu yapan bir partinin kendi kongre sürecinde adil ve eşit bir ortamı sağlayamadığının da bir göstergesidir.
*Hal böyle iken, yol arkadaşlarımın, dava arkadaşlarımın birçoğu görevden alınırken, değersizleştirilirken, benim bu görevi sürdürmem siyasi rüşvet görüntüsü vermektedir. Antalya il başkanlığı en çalışkan ilçelerden ikisine yönelik uzun süreli bir itibarsızlaştırma ve tezvirat kampanyası yürütürken şahsımızı da hedef almıştır.
*Ekip arkadaşlarımız her türlü iftira karşısında sessizce ya istifa etmiş ya da hakaretleri görmezden gelmiştir. Ancak buna rağmen daimi surette hedef alınmışlardır. Türk milliyetçiliğini daha etkin kılmak ve Türklerin iktidar yürüyüşüne Meral Akşener'in önderliğinde ulaşmak adına çıktığımız bu yol beklentileri karşılayamamıştır. En önemlisi şahsımı Antalya seçmeni seçmiştir.
*Antalya dışından zorlama bir siyasetin Antalya'ya dayatıldığı bu siyasal durumun adı üzüm yemek değil bağcı dövmektir. Bağban olarak çekiliyor, dağdan gelenlerin önünü açıyoruz.
İŞTE VEKİLİN İSTİFA DİLEKÇESİ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 363761
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, Son günlerde İdlib'den sınırımıza göç eden ve Ülkemize kabul edilen geçici sığınmacıları sordu...
Aşağıdaki sorularımın, Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt ÇAVUŞOĞLU tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.diye soran Antalya İyi Parti milletvekili Feridun bahşi,sorularının devamında şunları sordu...
Suriye’de Esad güçleri ve Rusya’nın İdlib’e saldırıları sonucu sınırımıza göç edenlerin sayısı 692 bine ulaştığı söylenmektedir.
Buna göre;
1-Ülkemize kabul edilen geçici sığınmacıların sayısı kaçtır?
2-Kabul edilenler hangi araştırmalar sonucu ülkemize alınmaktadır?
3-Sınırımızdan ülkemize girenler hangi sağlık kontrollerinden geçmektedir?
4-Ülkemize kabul edilen geçici sığınmacılar ile ilgili parmak izi dahil hangi kayıtlar tutulmaktadır?
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 234994
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1912561
Kılıçdaroğlu’ndan çarpıcı açıklamalar...
Geçen salı sözlerini "FETÖ'nün siyasi ayağını haftaya anlatacağım" sözleriyle sonlandıran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. 20 soruya 20 cevap veren Kılıçdaroğlu, "Devleti FETÖ'ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan'dır" dedi.
Geçen hafta Suriye’de şehit düşen 11 askerimiz, Elazığ depremi ve Kızılay üzerinden Başkentgaz-Kızılay-Ensar-TÜRKEN sarmalındaki bağış skandalına değinen
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
EGEMEN GÜÇLERİN TAŞERONU OLMAMALIYIZ...
-- İdlib'ten şehitlerimiz geldi. Piyade Uzman Onbaşı Fatih Saylak, Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Halil Açıkgöz, Piyade Uzman Onbaşı İbrahim Albayrak, Piyade Uzman Onbaşı Enes Alper ve Piyade Uzman Onbaşı Davut Özcan. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Türkiye, Ortadoğu'da egemen güçlerin taşeronluğuna soyunmamalıdır. Askerlerimiz bu nedenle şehit olmamalıdır.
BUNLARDA VİCDAN, AHLAK, DİN, İMAN VAR MI?
-- Hatay’da bir vatandaşımız “Çocuklarım aç, iş istiyorum anlıyor musunuz?” diyerek kendini yaktı. Bir baba evine ekmek götüremiyorsa Saray sosyetesi bunun farkında mı acaba? Bir baba kendi çocuğuna yiyecek götüremezse, aylardır işsizse, ailede huzur kalmadıysa, tek çare olarak kendimi yakayım demek zorunda kalıyorsa, oturup hepimizin vicdan muhasebesi yapması gerek. İşsiz vatandaşımızın kendini yakmasını siyasi manevra olarak görenler oldu. “Yuh” diyeceğim ama az kaçar. Bunlarda vicdan, ahlak, din iman var mı?
BİLAL’E ANLATIR GİBİ ANLATACAĞIM...
-- “FETÖ’nün siyasi ayağını açıklayacağım” dedim. Burada tek tek Bilal’e anlatır gibi anlatacağım. Bir terör örgütü devletin kılcal damarlarına nasıl sızar FETÖ terör örgütünü devletin tüm kılcal damarlarına kim nasıl yerleştirdi? Devletin en önemli, en mahrem birimlerine terör örgütü elemanlarını yerleştirenler FETÖ’nün siyasi ayağıdır!
FETÖ’NÜN MÜSTEŞARINI ESNAF MI TAYİN ETTİ?
--Tek yetkili olan iktidar partisi FETÖ’nün elemanlarını devletin kılcal damarlarına yerleştirirken “Ben bunların terör örgütü üyesi olduğunu bilmiyordum” diyebilir mi?
“Cumhurbaşkanlığı’na bağlı bir birimin raporu, ‘FETÖ devletin bütün kılcal damarlarına sızıyor’ diyor. Bu yetkiyi ancak belirli kişiler ve kurumlar kullanabilir. Esnaf, devlete FETÖ’nün müsteşarını tayin edebilir mi?
TÜM RİSKİ ERDOĞAN ÜSTLENDİ...
-- FETÖ’nün faaliyetleri izleniyor muydu? Evet izleniyordu, eskiden beri izleniyordu. Gülen hareketinin CIA ilişkileri MİT tarafından raporlanmıştı 1991 yılında. 24 Ağustos 2004 tarihinde bir karar alındı MGK’da. O dönem başbakan Erdoğan’dı. Gülen hareketinin tehlikeli olduğunu hükümete bildirdiler. Peki ne yaptılar? MGK’da alınan Gülen kararı Bakanlar Kurulu’nda imzaya açılmadı, hiçbir işlem yapılmadı. Kimseye haber verilmedi. Tüm riski hükümet adına Erdoğan üstlendi. Peki, FETÖ’nün siyasi ayağı kim?
-- FETÖ’nün tehlikeli olabileceğini içeren MGK kararı dönemin başbakanı tarafından rafa kaldırıldı. Bu kişi aynı zamanda BOP Eş Başkanı’dır. MGK karar alıyor Gülen hareketi tehlikelidir diye. Derhal içerideki ve dışarıdaki faaliyetleri ile ilgili gerekli önlemleri alın diyor. Kime diyor? Dönemin hükümetine. Kararın altında da imzası var dönemin Başbakanı Erdoğan’ın.
DEVLETİ FETÖ’YE TESLİM EDEN KİŞİ ERDOĞAN’DIR...
-- Erdoğan, 2016 yılında “FETÖ ile bir ortak yanımız vardı. Aynı menzile farklı yollardan giden bir yapı olarak ördük. Bambaşka niyetlerinin, sinsi planlarının olduğunu görmedik” diyor. Yalan söylüyor! Çünkü 2014 yılında Milli Güvenlik Kurulu söyledi sana.
--15 Temmuz’da şehit olanlar adına soruyorum, 15 Temmuz’da gazi olanlar adına soruyorum, Vicdanı olanlar adına soruyorum, Bu memleketi sevenler adına soruyorum, FETÖ’nün siyasi ayağı kim?
--FETÖ’nün önünü açan siyasi otorite FETÖ’nün siyasi ayağıdır. Devleti FETÖ’ye teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan’dır.
--Erdoğan’a ve partisine destek veren partiye de söylemek isterim. Ülkeye bağlılığınızı başka parti üstünden yapıyorsanız, ben sizin milliyetçiliğinizi de sorgularım!
KİTLE ATAMASIYLA YARGI FETÖ’NÜN ELİNE GEÇTİ...
-- FETÖ’nün isteği ile KHK yetkisi alındı. Danıştay ve Yargıtay Başkanlığı için 8 yıllık görev yapma zorunluluğunu dört yıla indirdiler. Çünkü aşağıda kendi adamları bekliyordu. Kitle ataması ile yargı FETÖ’nün eline geçti. Bu kanunu kim getirdi?
--FETÖ’cüleri toplu olarak yerleştirme sadece Yargıtay ve Danıştay’da mı oldu? Hayır, orduda da oldu. Üstelik 17-25 Aralık’tan sonra oldu. Generalliğe yükselmek için bekleme sürelerini düşürdüler.
ORTAYA ÇIKMASINI İSTEMEDİĞİ DAHA ÇOK PİSLİK VAR...
--17-25 Aralık’ta ortaya çıkan yolsuzluk belgelerinin tamamı doğruydu. Hortumun tamamı doğrudur, alınan paraların tamamı doğrudur. Şimdi kalkmış benim avukatımı FETÖ'den içeri atmakla tehdit ediyor. Ne yaparsanız yapın bize geri adım attıramazsınız!
-- Bir sürü pislik saçılmış, çıkan kokudan burnumuzu tutuyoruz. O hâlâ nasıl barışırım diye Fehmi Koru’yu aracı yapıp FETÖ elebaşı ile barışmaya çalışıyor. Niye? Ortaya çıkmasını istemediği daha çok pislik var diye.
-- Devletin kozmik odasını FETÖ unsurlarına kim açtı? Bir kişinin talimatı ile açıldı; Recep Tayyip Erdoğan. Devletin namusunu terör unsurlarına açan FETÖ'nün siyasi ayağıdır!
--FETÖ ile gerçekten mücadele ediliyor mu? Gerçekten devletten temizlendiler mi? Bylock listesini açıklamıyorsan FETÖ’ye destek veriyorsun demektir!
--Cumhuriyet önemli bir gazetecilik görevi yaptı. Zindaşti uyuşturucu ticareti yapıyor, adam öldürüyor, FETÖ üyeliği var. Tutuklanıyor, 6 ay içeride kalıyor. Sonra siyasi baskılarla hakimler serbest bırakıyorlar. Kim? Burhan Kuzu. Senin kuzuluğunu sevsinler!
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 603180
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Japonya’nın 126’ncı İmparatoru Naruhito onuruna verilen resepsiyonda bir konuşma yaptı. İmamoğlu, “Halihazırda ‘Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı’ ile ortaklaşa İstanbul’da Deprem Risk Analiz çalışmalarımızı hep beraber sürdürüyoruz. Deprem gerçeğiyle yüzleşen iki ülke olarak, özellikle afetlere hazırlık ve afetlere dayanıklı kentler oluşturulması kapsamında yoğun bir iş birliğimiz olacak. Aradaki mesafelerin, yakın ilişkiler kurulmasına engel olmadığını birlikte kanıtlayacağız” dedi...
Japon İmparatoru Akihito, 2019 Nisan ayında oğlu Naruhito lehine tahttan çekildi. Yeni İmparator Naruhito’nun unvanı aldıktan sonraki ilk doğum günü, ülkesinde ve dünyadaki bütün Japonya elçiliklerince düzenlenen “Milli Gün Resepsiyonları” ile kutlandı. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Japonya İstanbul Başkonsolosluğu tarafından Beşiktaş’taki Conrad Bosphorus Hotel’de düzenlenen resepsiyona katıldı. Yerel kıyafetler giyen Japonya İstanbul Başkonsolosu Hisao Nishimaki ve eşi Misayo Nishimaki, İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu’nu etkinlik salonu girişinde karşıladı. Japonya ve Türkiye milli marşlarının okunmasıyla başlayan resepsiyonda, ilk konuşmayı Başkonsolos Nishimaki yaptı. Nishimaki, Türkçe yaptığı konuşmasına, katılımlarından dolayı davetlilere teşekkür ederek başladı. Nishimaki, sırasıyla Elazığ depreminde, Van’daki çığ faciasında ve Sabiha Gökçen’deki uçak kazasında hayatlarını kaybeden vatandaşlar için başsağlığı dileklerini iletti.
“İKİ HALK ARASINDAKİ SEVGİ KARŞILIKLI”...
Nishimaki’nin ardından kürsüye gelen İmamoğlu, konuşmasına, “Japonya’nın 126. İmparatoru Majesteleri Naruhito’nun doğum gününü, İstanbul halkı adına tebrik ediyor, sizlerle birlikte bu coşkuya eşlik etmekten büyük memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum” sözleriyle başladı. “Uzaktaki dostumuz olarak gördüğümüz Japonya ile köklü bir tarihi geçmişe sahip her dönem sıcaklığını yitirmeyen ilişkilerimiz bulunuyor” diyen İmamoğlu, Japon ve Türk halkının birbirlerine karşılıklı sevgi beslediklerini vurguladı. Japonya ile İstanbul arasında haftada 7 uçuş gerçekleştirildiğini belirten İmamoğlu, “Bu uçuşlar sayesinde 2019 yılında Japonya’dan Türkiye’ye 100 binin üzerinde turist geldi. Benzer şekilde, 2019 yılı Japonya’da ‘Türkiye Kültür Yılı’ olarak kutlandı. Bu da çok değerliydi bizim için” diye konuştu.
“İŞBİRLİĞİMİZ SOMUT BİR HAL ALIYOR”...
Türkiye ve Japonya’nın tarihi bağlarının simgelerinin İstanbul’un birçok farklı noktasında görüldüğünü kaydeden İmamoğlu, “Bunlardan birisi de Beylikdüzü Belediye Başkanlığım sırasında Beylikdüzü Yaşam Vadisi 1. Etabı kapsamında açılışını yaptığımız ‘Japon Bahçesi Ertuğrul Fırkateyni 125. Yıl Anı Parkı’. Bundan 130 yıl önce Ertuğrul Fırkateyni ile başlayan Türk-Japon dostluğunun bir simgesi olarak, bu güzel bahçenin, 16 milyon hemşerimizin hizmetine sunulması bizleri çok memnun etmiştir. Bunun gibi projelerle işbirliğimiz somut bir hal alıyor ve Türk ve Japon halkının birbirinin kültürlerine temas etmesi mümkün olabiliyor” ifadelerini kullandı. 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları’nın Tokyo’da düzenlenmesinin İBB için ayrı öneme sahip olduğunu belirten İmamoğlu, “3 bin 500’ü aşkın sporcusu ve 136 takımı ile Türk sporunun altyapı fabrikası olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’nün, Tokyo 2020 Olimpiyatları’nda ve Paralimpik oyunlarında ülkemizi en yüksek sporcu sayısıyla temsil etmek için var gücüyle çalışması benim için güzel bir gurur kaynağıdır” dedi.
“ULUSLARARASI ALANDA YENİ BİR DÖNEMİ BAŞLATIYORUZ”...
“Japonya’nın yeni İmparatoru Majesteleri Naruhito’nun tahta çıkmasıyla başlayan REIWA (Güzel Uyum) dönemi gibi, biz de İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak uluslararası ilişkiler alanında yeni bir dönem başlatıyoruz” diyen İmamoğlu, şunları söyledi:
“Dünyanın tüm bölgeleri ile çok boyutlu, aktif ilişkiler geliştireceğiz. Güçlü iş birlikleri kuracağız, halklarımızı ve kültürlerimizi birbirlerine daha fazla yakınlaştıracağız. Şüphesiz ki belediyemizin en yoğun ilişkilere sahip olduğu ülkelerden biri olan Japonya ve şehirleri bu yeni dönemde en önemli paydaşlarımız ve iş birlikleri geliştirdiğimiz aktörlerimiz olacak. Mevcut güçlü ilişkilerimizi daha ileriye götürmek amacıyla bu noktada çalışmalarımızı başlattık. Bu çerçevede kardeş şehirlerimiz olan Şimonoseki ve Kyoto başta olmak üzere tüm Japon şehirleri ile çok daha yakın ilişkiler oluşturma hedefimizi sıcak tutuyoruz. Hâlihazırda Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı ile ortaklaşa İstanbul’da Deprem Risk Analiz çalışmalarımızı hep beraber sürdürüyoruz. Deprem gerçeğiyle yüzleşen iki ülke olarak, özellikle afetlere hazırlık ve afetlere dayanıklı kentler oluşturulması kapsamında yoğun bir iş birliğimiz olacak. Aradaki mesafelerin, yakın ilişkiler kurulmasına engel olmadığını birlikte kanıtlayacağız.”
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 898178
Geçen hafta 8 askerin şehit düştüğü Suriye'den bir acı haber daha geldi...
Milli Savunma Bakanlığı'nın açıklamasında İdlib'de Suriye rejimi güçlerinin açtığı topçu ateşi sonucu 5 askerin şehit olduğu, 5 askerin ise yaralandığı açıklandı.
Açıklamayı Milli Savunma Bakanlığı yaparken, “İdlib’de çatışmaları önlemek, hudut güvenliğimizi sağlamak, göçü ve insanlık dramını engellemek maksadıyla bölgeye takviye olarak gönderilen unsurlarımıza, rejim tarafından 10 Şubat’ta yapılan yoğun topçu atışı neticesinde, beş kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, beş silah arkadaşımız yaralanmıştır” denildi.
Açıklamada, “Bölgede tespit edilen hedefler derhal ateş destek vasıtalarımızla yoğun şekilde ateş altına alınarak gerekli karşılık verilmiş, hedefler tahrip edilmiş ve şehitlerimizin kanı yerde bırakılmamıştır, bırakılmayacaktır” ifadesi yer aldı.
İletişim Başkanı Fahrettin Altun da konuyla ilgili bir paylaşımda bulundu. Resmi Twitter hesabından açıklamalarda bulunan Altun, “Saldırıya misliyle karşılık verilmiş, düşman hedefler ortadan kaldırılmıştır” dedi. Altun, “Bu hain saldırının talimatını veren savaş suçlusu, yalnızca Türkiye'yi değil, uluslararası toplumun tamamını hedef almıştır” ifadesini kullandı.
Öte yandan yaralanan 5 asker Hatay Devlet Hastanesi’ne getirildi.
HABER: Ayten YILMAZ
KAYNAK:MSB ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 582645
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CNR 7. Uluslararası Kitap Fuarı’nın açılışını yaptı. Açılış konuşmasında, “Bizi dünyada bir noktaya taşıyacak olan bazı unsurlar var. Özellikle kitaba duyulan ilgi ya da bir ülkede çıkan yayın sayısı, üniversitelerin verimliliği, oradaki bilimsel makalelerin dünya çapındaki yeri gibi… Başka türlü dünyaya mesaj veremezsiniz. Hele hele dünyaya bağırarak, çağırarak hiç ayar veremezsiniz” ifadelerini kullanan İmamoğlu, gazetecilerin ulaşım zammıyla ilgili sorusunu da fuar çıkışında yanıtladı. Vatandaşların zam tepkisi konusunda sonuna kadar haklı olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Türkiye’de yaşamanın, yaşam koşullarının, ekonomik zorlukların farkındayız. Bunu biliyoruz. 3 yıldır; 2017’nin Mayıs ayından beri zam yapmayan bir İstanbul ulaşımı var. Otobüslerimiz 3 yıldır zam yapmıyor. Ama Türkiye’deki bu zam fırtınasına bizim dayanma şansımız yok. Bütün maliyetlerle ilgili bizim yaptığımız zammın en az 2 katı bir artışla mücadele ediyoruz. Bizi şu an yaptığımız; hizmetimizi sürdürebilme çabası” diye konuştu...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 8-16 Şubat tarihleri arasında gezilebilecek olan CNR 7. Uluslararası Kitap Fuarı’nın açılış törenine katıldı. Fuar açılışında İmamoğlu’na CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, İBB Başkan Danışmanı Murat Ongun ve İBB Kültür A.Ş. Genel Müdürü Serdal Taşkın da eşlik etti. Törende, CNR Holding İcra Kurulu Başkanı Ali Bulut ile fuarın onur konuğu yazar Ahmet Ümit, birer konuşma yaptı. Ümit’in ardından mikrofona gelen İmamoğlu, fuarın açılış konuşmasını gerçekleştirdi. Kitap Fuarı’na eşlik etmenin kendisi için çok heyecan verici olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Başından beri kitap fuarlarına katılmaya özen gösteririm. Bu manada burada bulunan bütün kitapseverlere ve bu fuara emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
“DÜNYAYA MESAJ GİTTİ…”
“Bizi dünyada bir noktaya taşıyacak olan bazı unsurlar var” diyen İmamoğlu, konuşmasını, “Özellikle kitaba duyulan ilgi ya da bir ülkede çıkan yayın sayısı, üniversitelerin verimliliği, oradaki bilimsel makalelerin dünya çapındaki yeri gibi… Başka türlü dünyaya mesaj veremezsiniz. Hele hele dünyaya bağırarak, çağırarak hiç ayar veremezsiniz” diye konuştu. Bundan sonraki cümlesine, “Dünyaya vereceğiniz en kıymetli mesaj…” şeklinde başlayan İmamoğlu, ses sisteminin azizliğine uğradı. Bir süre cızırtı nedeniyle katılımcılara hitap edemeyen İmamoğlu’nun, “Evet, dünyaya mesaj gitti şu anda fuar alanından” esprisi salonda gülüşmelere neden oldu.
“KİTABA VE FUARCILIK SEKTÖRÜNE SAHİP ÇIKMA KONUSUNDA KARARLIYIZ”...
İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyaya ve ülkemize en önemli mesaj; bu tarz kültüre, sanata, bilime dönük ortaya koyacağımız üretim kapasitesi. O manada kitap da çok değerli bir yer işgal ediyor. Bir kitabın oluşumu, fikren kurgulanıp yazılmasından yayınevi süreçlerine, satışına kadar verilen çok ciddi bir emek var. Bu işin gizli kahramanlarına teşekkür etmemiz lazım. Yayıncılardan son dönemde duyduğumuz bazı maliyetlerle ilgili sorunlar, ayakta kalabilme mücadelesi noktasında gerçekten onların o büyük emeklerine, tutkularına minnet duymamak elde değil. Fuarcılık konusu İstanbul’un en önemli, en lokomotif konularından birisi olmak zorunda. Çünkü, ‘Türkiye İstanbul; İstanbul Türkiye’ demek. Bu kadar birbirini yansıtan iki kavram. Dünya çapında önemli bir marka olan İstanbul’un her hususta öncü işlere imza atmak sorumluluğu da var. Bu zorunluluğun yanı sıra bir kısım dönemsel zorluklarımız da var. Her şey yerel yönetimin keşke yetkisinde olabilse ya da etkisinde olabilse. Biz, bir ortak aklı geliştirme konusunda büyük bir çaba sarf ediyoruz. Fuarcılık da bunlardan birisi. Bu konuda eğer bir yatırım yapılacaksa, tüm paydaşlarını bir araya getiren, ona göre adımların atılmasına hep beraber eşlik eden bir mekanizmayı kurmak zorunluluğumuz var. Bu manada oluşturmaya çalıştığımız Turizm Platformu’nun bir ana başlığı da ‘Kongre ve Fuarcılık’ olmak üzere. Bu noktada da ortak akıl mekanizmasını işletmeye dönük sıkı bir çalışma içerisindedir. Kitapla ilgili atılan bu adıma sahip çıktığımız kadar, İstanbul’un fuarcılık girişimine de sahip çıkma noktasında kararlı olduğumuzu, sektörün bütün bileşenlerine duyurmak isterim.”
FUARDA İMAMOĞLU’NA YOĞUN İLGİ...
İmamoğlu’nun konuşmasından sonra fuarın açılış kurdelesi kesildi. İmamoğlu, kurdele kesiminin ardından stant gezilerine başladı. Kültür A.Ş.’nin 3 standına uğrayan İmamoğlu, vatandaşlardan gelen fotoğraf çekilme taleplerini yerine getirdi. Yoğun ilgi nedeniyle stant alanında zorlukla ilerleyen İmamoğlu, imza günü olan bazı yazarlarla da görüşme olanağı buldu. İmamoğlu oyuncu İlyas Salman, sinema eleştirmeni Atilla Dorsay ve 16 yaşındaki genç yazar İrem Karaağaç imzalı kitaplarını satın aldı. İmamoğlu, gazetecilerin ulaşım zammıyla ilgili sorusunu da fuar çıkışında yanıtladı. Vatandaşların zam tepkisi konusunda sonuna kadar haklı olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi:
“SİYASİLERİN BUNDAN ÖNCEKİ ZAMLARI ISKALAMALARINA GÜLÜMSÜYORUM”...
“Vatandaşların zamma tepki göstermesi kadar doğal bir şey yok. Bu hakkı. Çünkü, bugün Türkiye’de yaşamanın, yaşam koşullarının, ekonomik zorlukların farkındayız. Bunu biliyoruz. 3 yıldır; 2017’nin Mayıs ayından beri zam yapmayan bir İstanbul ulaşımı var. Otobüslerimiz 3 yıldır zam yapmıyor. Ama Türkiye’deki bu zam fırtınasına bizim dayanma şansımız yok. Yani yakıt zammını, o tarihten bu tarihe vatandaşlarımız biliyor. Bütün maliyetlerle ilgili bizim yaptığımız zammın en az 2 katı bir artışla mücadele ediyoruz. Bizi şu an yaptığımız; hizmetimizi sürdürebilme çabası. Ama vatandaşımızın yanında olma konusundaki çabamızdan ötürü de inanın maliyetlerin çok çok altında kalan bir zam yaptık diyebilirim. Yoksa, bugünkü ekonomik koşullarda vatandaşımız haklı. Trajikomik ifadelerde bulunan bazı siyasilere de gülümsüyorum. Çünkü niye gülümsüyorum? Sanki Ekrem İmamoğlu’nun zam yaptığı bir husus üzerinden, daha önceki zamları ıskalamaları ve bunun üzerinden siyaset yapmalarına üzülüyorum. Biraz da gülümsüyorum açıkçası. Ama halkımız, her yapılan zamma tepki göstermekte haklı.”
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 510280
Çevreci Komşu Kart, doğayı da korur...
Antalya-Muratpaşa Belediyesi’nin Nisan 2016’da pilot çalışma olarak başladığı ve bugün Muratpaşa’nın tüm mahallerinde uyguladığı Türkiye’nin tek ödüllü geri dönüşüm projesi Çevreci Komşu Kart’la 106 bin 88 ağaç kesilmekten kurtulurken 563 bin 590 metrekare orman alanı da korunmuş oldu...
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı; Türkiye genelinde belediyeler için ‘sıfır atık’ sistemi kuruluş çalışmalarını sürdürürken Antalya’nın 500 bini aşan nüfusuyla kentin en kalabalık ilçelerinden Muratpaşa’da, Türkiye’nin ödüllü tek geri dönüşüm projesi Çevreci Komşu Kart, Nisan’da 4’üncü yaşını kutlamaya hazırlanıyor.
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal
Ümit Uysal başkanlığındaki Muratpaşa Belediyesi Nisan 2016’da pilot çalışma olarak başlattığı ve 11 ay içinde tüm ilçeye yayılan projeyle Muratpaşa sakinleri, evlerinde cam, plastik, kağıt, metal gibi ayırdıkları her nitelikli atık karşılığında komşu puan kazanıyor. Muratpaşalılar, kazandıkları bu puanları anlaşmalı marketlerde, fırınlarda ve hatta sinema salonlarında kullanabiliyor.
Proje başladığı günden 2019 yılı sonuna kadar 13 milyon 133 bin 758 kilogram nitelikli atık evlerden toplandı. Toplanan atıklarının 5 milyon 321 bin 424 kilogramını plastikler oluştururken, 6 milyon 240 bin 445 kilogramı kağıt, 385 bin 804 kilogramı metal ve 1 milyon 186 bin 86 kilogramını da cam atıklardan oluştu. Bunun karşılığında 4 milyon 1467 bin 254 lira karşılığı puan da kartla yüklendi.
Evlerinde nitelikli atıkların ayrıştırılmasıyla aile ekonomisi için hiç olmayan bir maddi kaynak oluşturan Muratpaşa sakinleri, projeye katılarak doğanın korunmasına da katkı sağladı. Nitelikli atıklarını kayıpsız geri dönüşünü sağlayan Muratpaşalılar sayesinde 74 milyon 499 bin 930 kwh enerji tasarrufu sağlanırken, 26 milyon 607 bin 118 litre yakıt tasarrufu sağlandı. Bununla birlikte Muratpaşalılar, nitelikli atıklarını geri dönüşümünü sağlayarak 106 bin 88 ağaç kesilmekten kurtarırken yaklaşık 72 futbol sahası büyüklüğünde 563 bin 590 metrekare orman alanı da korudu.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 428094
Süper Loto'nun 642'nci çekiliş haftasında büyük ikramiye Antalya’nın Kumluca ilçesine çıktı...
15 Milyonluk büyük ikramiye;Antalya’nın Kumluca ilçesi, Narenciye mahallesi Akçalar Tekel Market Sayısal Loto ve Süper Loto Bayiine kupon yatıran talihliye isabet etti.
Henüz kimliği belirlenemeyen talihli 15 milyon 673 bin TL’nin sahibi oldu.
Sayısal Loto ve Süper Loto Bayi Ümmü Gülşen Akça Koçyiğit, “Süper Loto’nun 642. haftasında Süper Loto büyük ikramiyesini biz verdik. 15 milyon olarak. İnşallah kazanan uğur getirir. İnşallah ihtiyacı olan birisine çıkmıştır. İnşallah Kumlucamız içinde bir şeyler yapar. Faydalı işlerde kullanmalarını bekleriz. İşsiz gençlerimiz var. Yeni iş sahaları açsın. İşsizlerimize iş imkanı versin. Yani para herkese uğur getirsin. Dün akşamdan beri yoğunluk çok, arayan çok. Bundan sonra oraya geliriz. Orada oynarız diyorlar. İnşallah bundan sonra müşterilerimiz artar” dedi.
Vatandaşlar ise kendilerine çıksa işlerini büyüteceklerini, çıkan kişiye de gençlere iş imkanı olması için yeni iş sahaları açmasını tavsiye ettiler.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 576085
AESOB Başkanı Adlıhan Dere, turizm sektörü için alınan vergilerden küçük işletmelerin muaf tutulması gerektiğini aktardı...
Turizmde ziyaretçi sayısının giderek arttığını belirten AESOB Başkanı Adlıhan Dere, “Ziyaretçi sayısının artarak devam ettiği bacasız sanayimiz turizm sektöründeki yükseliş çok olumlu. Bu yükselişin böyle sürmesi ve turizmdeki hedeflerimize ulaşmak için tanıtım ve reklamların artmasının yanında küçük işletmelere de önem verilmeli. Turistler, gittikleri bölgelerin yöresel ürünlerini daha çok talep ediyor, yöresel yiyecek ve içeceklere daha çok ilgi gösteriyor. Bu da gastronomi turizminin önemini her geçen gün daha çok artırıyor. Bu tür işletmelerin çok büyük çoğunluğu da küçük aile işletmeleri. Turizm katkı payı ve konaklama vergisi gibi ek vergileri büyük işletmeleri çok etkilemeyecektir ama küçük işletmeleri çok fazla etkilemektedir.” dedi.
Küçük aile işletmelerinin turizmdeki payına dikkat çeken AESOB Başkanı Adlıhan Dere, “Belli bir yatak kapasitesinin altındaki işletmeler küçük aile işletmeleri ve butik otel olarak adlandırılıyor. Dolayısıyla 5-10 yatak kapasitesi olan küçük işletme ile 500 yatak kapasitesi olan işletme bir değil. Vergi ve harç gibi mali yükümlülüklerin mali güce göre ödenme ilkesi gereğince küçük işletmeler büyüklere karşı korumalı ve 50 yatak kapasitesinin altındaki otel, motel, pansiyon gibi işletmelerden ek vergiler alınmamalı ki küçükler büyüyebilsin, ekonomiye ve turizme katkısı artabilsin. Çünkü maliyetler ne kadar düşerse, hizmet ve turist sayısı da o kadar artar.” dedi.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 294274
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 26’ncı ilçe belediyesi ziyaretini Arnavutköy’e yaptı. İlçe Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı’nın makam odasında basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, “Şehrimizde büyük bir kaza atlattık. Van’daki çığ felaketinde insanlarımızı kaybettik. Bugün, dünden sonra zor bir gün. Milletimizin başı sağ olsun” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilçe belediye ziyaretlerini sürdürüyor. İmamoğlu, İBB’nin üst yönetim kadrosuyla, ilçe ziyaretlerinin 26’ncısını Arnavutköy Belediyesi’ne yaptı. İlçe Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı tarafından kapıda karşılanan Ekrem İmamoğlu, ev sahibi Başkanla birlikte belediye çalışanlarını selamladı.
İMAMOĞLU: “KOORDİNELİ ÇALIŞACAĞIMIZA SÖZ VERMİŞTİK”...
Arnavutköy Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı ve ekibinden ilçeye dair sunum almadan önce basın mensuplarına değerlendirmelerde bulunan İmamoğlu, “Bugün Arnavutköy’de Başkanımızı ziyaret ederek 26’ncı ilçeyi tamamlamış oluyoruz” dedi. İmamoğlu şöyle devam etti:
“Biz, ilçelerle koordineli çalışma konusunda çok özenli olacağımızı, seçim çalışmalarımızın her aşamasında vaat etmiş bir yönetimiz. İstanbul adına, bunun faydasını göreceğimize yüzde yüz inanıyoruz. Bu ziyaret hem Arnavutköy için hem de İstanbul için değerli olacak. Bugün Başkanımızın ve ekibinin gözünden, Büyükşehir Belediyesi ile bugüne kadar yapılmış işleri ve Arnavutköy’ün neler beklediğine dair konuları görüşeceğiz. Arnavutköy Belediyemiz ile Büyükşehir Belediyemizin senkronize çalışması ile ilgili de prensip kararlar alacağız. Umut ederim verimli bir çalışma gününü Başkanımızla beraber geçiririz. Kendisine teşekkür ediyorum.”
-MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN-...
İmamoğlu, dün İstanbul’da meydana gelen uçak kazası ile Van’da çok sayıda vatandaşımızın çığ altında kalarak yaşamlarını yitirmesine de değinerek, konuşmasını şunları dedi:
“Bugün, dünden sonra zor bir gün. Şehrimizde büyük bir kaza atlattık. Kaybettiğimiz üç vatandaşımız için rahmet diliyoruz. Bir taraftan da Van’daki çığ felaketinde insanlarımızı kaybettik. Milletimizin başı sağ olsun. Bir yönüyle de işimize devam etmek, sorumluluklarımızı yerine getirmek zorundayız.”
BALTACI: “UMARIM HAYIRLI BİR SONUÇ OLUR”...
Ev sahibi Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı da ziyaretinden dolayı İmamoğlu’na teşekkür ederek, şöyle konuştu:
“Bugün Sayın Başkanımızın ekibiyle beraber, Arnavutköy’de yapılan ve yapılacak olan işleri, daha öncesinde müzakere etme şansımız olmuştu. Şimdi onları konuşacağız. Umarım hayırlı bir sonuç olur. Ben de ülkemize bu son dönemde cereyan eden üzücü hadiselerden dolayı üzüntülerimi belirtiyorum. Ölenlere rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum. Umut ederim ki bundan sonra böyle üzücü olaylar cereyan etmez.”
Başkan Baltacı, Arnavutköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan bir tabloyu Başkan İmamoğlu’na hediye etti. İmamoğlu da ev sahibi Başkana, İSMEK kursiyerleri tarafından yapılan İstanbul siluetli çiniyi hediye verdi.
-BAĞLANTI YOLUNUN YAZA BİTİRİLMESİ LAZIM-...
Baltacı’nın bir saatlik sunumunun ardından ikili, saha inceleme gezisine çıktı. İstanbul Havalimanı Bağlantı Yolu’nda incelemelerde bulunan İmamoğlu, “Bu yol, havalimanına ücretsiz bağlantı yolu. Çalışmaları hızlandıracağız. Yaza bitirilmesi lazım” diyerek çalışma arkadaşlarına bağlantı yolunun bitirilmesi için talimat verdi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 234612
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Türkiye’yi sarsan uçak kazasında yaralanan vatandaşları, tedavi edildikleri Pendik ve Kartal’daki hastanelerde ziyaret etti. Durumu iyi olan yaralılarla sohbet eden İmamoğlu, kazazedelere ve yakınlarına “Geçmiş olsun” dileklerini iletti...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, akşam saatlerinde meydana gelen uçak kazasının ardından Sabiha Gökçen Havalimanı’nda kurulan kriz masasında İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ile bir araya geldi.
Olayla ilgili bilgileri alan ve koordinasyon toplantısına katılan İmamoğlu, daha sonra sırasıyla Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma ile Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastaneleri’ne ziyaretlerde bulundu.
Hastane yetkililerden tedavileri devam eden vatandaşlarla ilgili bilgi alan İmamoğlu, durumları iyi olan yaralılar ve yakınlarıyla görüştü. “Geçmiş olsun” dileklerini ileten İmamoğlu, yaralılarla sohbet ederek moral vermeye çalıştı. “Kadere inanırım” diyen bir kazazede, cep telefonundan babasının İmamoğlu ile birlikte çekilmiş fotoğrafını İBB Başkanı’na gösterdi.
İmamoğlu, olayda yaralanan turistlerle de bir süre görüştü ve sorunlarını dinledi.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 696053
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda İzmir uçağı pistten çıktı. Ulaştırma Bakanı Turhan, 171 yolcu ve 6 mürettebatın yer aldığı uçakta can kaybının olmadığını, kazanın uçağın sert inişi sonucu meydana geldiğini bildirdi. İstanbul Valiliği, kazada yaralanan 52 kişinin çevre hastanelere sevk edildiğini duyurdu.
Boeing 737-86J tipindeki uçak 16.40'ta İzmir Adnan Menderes Havalimanı'ndan kalkarak İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'na 17.45'te varmak üzere yola çıktı. Saat 18.19'da inişini yapan uçak, bu sırada kaza geçirdi. Olay yerine itfaiye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi...
PİLOTLAR AĞIR YARALI...
Bazı yolcular uçaktan indirilerek tahliye edildi. Uçağın kokpitinde olduğu belirlenen pilotların ağır yaralı olarak uçaktan çıkarıldığı öğrenildi.
OLAY YERİNE GİDEN POLİSLER KAZA YAPTI...
Uçağın pistten çıkması sonrasında bölgeye giden 5 özel harekat polisi, geçirdikleri trafik kazasında yaralandı. Havalimanı yakınlarında meydana gelen kazada yaralanan polisler, ambulansla çevredeki hastanelere kaldırıldı.
UÇAKLAR İSTANBUL HAVALİMANI'NA YÖNLENDİRİLDİ...
Kaza nedeniyle tüm uçuşlara kapatılan Sabiha Gökçen Havalimanı'na inmesi gereken uçakların İstanbul Havalimanı'na yönlendirildiği öğrenildi.
ULAŞTIRMA BAKANI TURHAN'DAN AÇIKLAMA...
Ulaştırma Bakanı Mehmet Cahit Turhan, "Şu anda bize ulaşan bilgilere göre can kaybı yok. Yaralıların şu anda bazıları kendi imkanlarıyla uçaktan ayrıldı. Bazılarını da acil servis birimlerimiz ve ekiplerimiz uçağın içerisinden çıkarmaya çalışıyorlar yolcuları. Yaralıların tahliyesi devam ediyor. 177 yolcu bunun 2'si çocuk. 6 da mürettebat vardı uçakta. Aldığımız bilgilere göre sert iniş sonucu pist başından çıkarak araziye sürüklendi. Uçakta kırım oluştu. Yolcuların önemli bir kısmı kendi imkanlarıyla uçağı terk etti.
Bize gelen bilgiye göre kaza sert bir iniş yapıldığı ve hızını kesemeyip pist başından araziye çıkması sonucu oluştu. Pilotlarla bir irtibat hala kurulamadı. Oradaki arkadaşlarımızla görüşüp anbean bilgi alıyoruz. 32'ye yakın ambulans olay yerine gitti. Bunlarla yaralılar hastanelere sevk ediliyor" açıklamasında bulundu.
"UÇAK 30 METRE YÜKSEKLİKTEN YOLA DÜŞTÜ"...
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, "Olay yerine ekipler sevk edilmiş, yolcuların güvenli şekilde tahliye çalışmaları başlatılmıştır. Pistten çıkan uçakta bulunan 171 yolcu ve 6 mürettebattan yaralı durumdaki 52 kişi, çevredeki hastanelere sevk edilmiştir" ifadelerini kullandı.
Yerlikaya, yaptığı basın açıklamasında ise, "Uçak piste tutanamayıp 50-60 metre sürükleniyor ve 30 metrelik yükseklikten düşüyor. 175 yolcu 2 bebek, 6 mürettebatımız var. Civardaki hastanelere 120 yaralı taşıdık. İçeride arkadaşlarımız yaralıalrı kurtarma çalışması yapıyor" dedi.
TELSİZ KONUŞMALARI ORTAYA ÇIKTI...
Ekiplerin kazaya müdahalesi sürerken telsiz konuşmaları ortaya çıktı. Konuşmalarda, "İnişinin müteakiben pist başından mevcut rampaya doğru aşağıya indik şuan göremiyorum. Şuan göremiyorsunuz hızla ilerlemeye devam ediyoruz. Anlaşıldı bütün ekipler 2-4'teki çukurun oraya bütün ekipler oraya. Bütün ekipler oraya doğru gidiyoruz. Ambulanslarda gidiyor. Yangın patlama takip edebiliyor musunuz? Yangın patlama takip edebiliyor musunuz? Şu anda alev görülmüyor ama uçak parçalanmış, bütün ekipler müdahale etsin" diyalogları yer aldı.
PEGASUS: CAN KAYBI BULUNMUYOR...
Pegasus'tan Sabiha Gökçen'de uçağın pistten çıkmasına ilişkin, "An itibarıyla, can kaybı bulunmuyor, yaralı yolcularımız hastanelere sevk ediliyor. Gelişmelerle ilgili bilgi verilmeye devam edilecektir" açıklamasında bulundu.
"PİLOT HATASI YOK"...
Pilotlar Derneği Başkanı Necmi Ekici, pistte biriken suyu temizleyecek zaman olmadığı için kazanın gerçekleşmiş olabilir tahmininde bulundu.
Necmi Ekici, "Uçağın üçe bölünmüş olmasında sorun yok. Uçaklar, bu şekilde tasarlanıyor. Önemli bir yaralı ve can kaybının olmamasının sebebi üçe bölünmesi" dedi. Ekici ayrıca, pilotaj hatasının da olmadığını düşündüğünü ifade etti.
THY SEFERLERİ İPTAL...
Türk Hava Yolları Basın Müşaviri Yahya Üstün sosyal medyada yağtığı açıklamada, THY'nin Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan yapılacak olan 5 Şubat 2020 tarihli uçuşlarının ertelendiğini bildirdi.
Üstün şu ifadeleri kullandı;
"Uçuş trafiğinin durdurulması nedeniyle 5 Şubat tarihli Sabiha Gökçen Havalimanı kalkışlı ve varışlı tüm seferlerimiz iptal edilmiştir. Misafirlerimiz uçuşları ile ilgili durumu web sitemiz ya da çağrı merkezimiz aracılığıyla öğrenebilirler."
KULE UYARMIŞ: KUVVETLİ RÜZGAR VAR, SİZDEN ÖNCEKİ TRAFİĞİ PAS GEÇTİ...
Sabiha Gökçen Havalimanı’nda İzmir-İstanbul seferini yapan ve iniş sırasında pistten çıkması sonucu gerçekleşen kazada 3’e ayrılan uçaktaki pilot ile kule arasındaki telsiz konuşması ortaya çıktı. Konuşmada kule görevlisinin pistten çıkan uçağın pilotuna “Sizden önce inen trafiğimiz kuvvetli kuyruk rüzgârı (tail-wind) rapor etti” uyarısı dikkat çekti.
Uçak inmeden önce kule görevlisinin başka bir uçağın pilotuna da yaptığı anons dikkat çekti. Kule görevlisinin, “10 dakikalık operasyonu keseceğiz çünkü yaklaşmadaki rüzgarla yer rüzgarı arasında bir takım tutarsızlıklar var” anonsu yaptı.
Kule: Pist değişecek muhtemel 2,4 pist olacak dinlemede kalın şu an için 10 dakikalık operasyonu keseceğiz. Çünkü yaklaşmadaki rüzgarla yer rüzgarı arasında bir takım tutarsızlıklar var. Pas geçen trafiklerimiz fazla malumat dinlemede kalın arayacağım.
Kule pistten çıkan uçağın pilotuna: 87R merhabalar, sizden önce inen trafiğimiz kuvvetli kuyruk rüzgârı (tail-wind) rapor etti.
Kule: Sizden önceki trafik pas geçti.
RADAR GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI...
Uçağın seferine ilişkin radar ekran görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, 17.23'te İzmir'den havalanan uçağın 56 dakikalık uçuş süresinin ardından saat 18.19'da Sabiha Gökçen Havalimanı'na teker koyduğu görülüyor.
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 661418
Van'ın Bahçesaray ilçesinde çığ altındaki 2 kişiyi arayan ekiplerin üzerine çığ düştü. AFAD son yaptığı açıklamada Van da Çığ felaketi,41 ölü.Bunların 11'i Asker, 9'u Güvenlik görevlisi korucu,2'si itfaiye eri ve 53 yaralı..
TÜRKİYE FELAKETİ YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR...
Malatya ve Elazığ depreminin acısı taze iken,İdlib de 8 şehit Ülkemizi karalara bağladı.Ve bugün Van da ki çığ,41 canımız aldı .Bunların 11 i asker.Akşam üstü ise ; Sabihagökçen havalimanında bir uçak üçe bölündü, 3 ölü çok sayıda yaralı var...
Van-Bahçesaray kara yolunun 33’üncü kilometresinde dün çığ altında kalan iki kişiyi arama çalışmaları devam ederken, bugün saat 12.15’te aynı bölgede ikinci bir çığ felaketi yaşandı.
Bölgede kurtarma çalışması yürüten AFAD, UMKE, JAK, Van Büyükşehir Belediyesi ekiplerinin yanı sıra köy korucuları ve vatandaşlarında aralarında olduğu kalabalık bir ekip çığ altında kaldı.
Kar altında kalanlardan bir kısmı kendi imkânları ile kurtulurken, bölgede bulunan ve çığdan etkilenmeyen ekipler bu kez ikinci facianın kurbanları için kurtarma çalışmalarına girişti.
Ekipler zamanla yarışırken bölgeden kötü haberler de gelmeye devam ediyor. İçişleri Bakanı Soylu, sekizi jandarma, üçü güvenlik korucusu toplam 11 kişinin şehit olduğunu ifade etti.
Bu açıklamanın hemen ardından kahreden haberi Van Valisi Mehmet Emin Bilmez duyurdu. DHA’nın haberine göre; Van Bilmez, çığda sekiz jandarma, üç güvenlik korucusu, bir itfaiye eri ile dokuz sivil vatandaşın yaşamını yitirdiğini söyledi.
VALİ BİLMEZ: 21 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ
Van Valisi Mehmet Emin Bilmez, Van- Bahçesaray karayolunda arama kurtarma ekiplerinin üzerine düşen çığda 8 jandarma, 3 güvenlik korucusu, 1 itfaiye eri ile 9 sivil vatandaşın yaşamını yitirdiğini söyledi. Vali Bilmez, bölgedeki arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü bildirdi.
Vali Bilmez daha sonra can kaybının 26'ya yükseldiğini açıkladı.
İHA haber ajansı ise abonelerine geçtiği son dakika haberinde ölü sayısının 28'e yükseldiğini açıkladı.
Hayatını kaybedenlerin sayısının 38'e yükseldiğini duyuran AFAD ise, saat 16.10'da şu açıklamayı kamuoyuyla paylaştı: "Van'ın Bahçesaray ve Çatak arasındaki bölgeye düşen ikinci çığda aralarında şehit olan güvenlik görevlilerimizin de bulunduğu toplam 38 kişi hayatını kaybetti, 53 kişi ise yaralandı"
Van Bahçesaray’da dün 17.00 sıralarında yaşanan çığ faciasında bir minibüs karlar altında kalmıştı. Beyaz felaket sonucu beş kişi hayatını kaybetmişti. Türkiye’yi kahreden bugünkü facia, kar altında olduğu düşünülen iki kişiyi arama çalışmaları sırasında yaşandı.
DAKİKA DAKİKA YAŞANANLAR
İçişleri Bakanlığı, Van- Bahçesaray karayolunda çığ altında kalan 2 kişiyi kurtarma çalışmaları sırasında tekrar çığ düştüğünü duyurdu. Açıklamada "Yaşanan bu çığ düşmesi olayında şu ana kadar 30 kişiye ulaşılmış olup, çığ altında olanlar için arama kurtarma çalışmaları devam etmektedir" denildi.
Açıklamada Van- Bahçesaray karayolunun 33'üncü kilometresinde dün meydana gelen çığ düşmesi sonucu, 15 vatandaşın çığdan etkilendiği, vatandaşları kurtarmak için bölgeye ekiplerin sevk edildiği bildirildi. Bölgeye sevk edilen arama kurtarma ekiplerinin 8 kişiyi sağ, 5 kişiyi de ölü olarak çığ altından çıkardığı belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:
"Kayıp olan 2 vatandaşımızı arama kurtarma çalışmalarına bölgedeki olumsuz hava koşulları nedeniyle saat 01.00 sılarında ara verilmiştir. Söz konusu arama kurtarma çalışmaları uzman personelin görüşü alınarak bugün saat 07.00 sıralarında tekrar başlamıştır. Devam eden arama kurtarma çalışmaları sırasında bölgede tekrar bir çığ düşme hadisesi yaşanmıştır. Yaşanan bu çığ düşmesi olayında şu ana kadar 30 kişiye ulaşılmış olup, çığ altında olanlar için arama kurtarma çalışmaları devam etmektedir."
BAHÇESARAY BELEDİYE BAŞKANI: 8 KİŞİ YAŞAMINI YİTİRDİ
Bahçesaray Belediye Başkanı Meki Arvas da, "25 kişinin kurtarıldığı bilgisini aldık. Yoğun sis var. Çıkarılanların hayati tehlikesi yok. Bölgede 300 kişilik bir ekip çalışıyordu. 50'den fazla kişi çığ altında. 5 aracın operatörleri de çığ altında. 8 kişi hayatını kaybetti. 20 kişi de aranıyor" şeklinde konuştu.
ERDOĞAN SOYLU'DAN BİLGİ ALDI
Öte yandan, İletişim Başkanlığından yapılan açıklamada, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, telefonla görüştüğü İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan çığ ve arama kurtarma çalışmalarıyla ilgili bilgi aldığı belirtildi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Van'daki ikinci çığ vakasında ölü sayısının 11'e yükseldiğini açıkladı.
Konuyla ilgili açıklamada bulunan Soylu, şunları söyledi:
"Yeni bir çığ tehlikesi olabileceğini düşünerek arama kurtarma timlerimizi çektik ve iki vatandaşımızın aranması konusunda sabah yapacağımız konusunda ortak karar aldık. Sabah 07.00 itibariyle yeniden arama kurtarma çalışmaları katıldı. Arama kurtarma timlerimiz, gönüllü korucularımız; orada herhangi bir araçla arama kurtarma mümkün değil. Ve ardından arama başladı ama 12.00 - 12.15 arasında yine bir çığ geldi. Ve o esnada arama kurtarma yapan hem jandarma, hem UMKE, hem itfaiye hem de gönüllü koruculardan müteşekkil çığ ile karşı karşıya kaldık. Biz alana ancak telefonla ulaşabiliyoruz. Çünkü bu yer, iletişim açısından da çok zor. Ama ilk andan itibaren bir irtibat kurmaya çalıştık.
Şu ana kadar, 3’ü güvenlik korucusu, 3’ü uzman çavuş, biri astsubay, bir de vatandaşımız 8 vatandaşımız çığın altında kalarak şehit oldular. 10 ile 15 civarında bir vatandaşımıza ulaşılmaya çalışılıyor. Ama biz bu bilgileri oradaki arkadaşlarımız netleştirdikçe kamuoyumuzla paylaşacağız. Şunu söyleyebiliriz, özellikle çığın altında 10 ile 15 civarında vatandaşımızın olabildiğini değerlendiriyoruz. Yaklaşık 30-35 civarında vatandaşımızı, timlerimizi çıkardık. Onları da hastaneye sevk ettik. İlk olay olduktan bir veya iki dakika sonra sayın Cumhurbaşkanımıza ulaşıp bilgileri not olarak ilettik. Zannediyorum konuşmadaydı, Cumhurbaşkanımız talimat verdi tüm ekiplerimizle arama kurtarma timlerimizin çalışmalara devam etmesi yönünde."
Çığ altında kalan AFAD Van İl Müdürü Osman Uçar kurtarılarak hastaneye kaldırıldı.
Bölgede üçüncü çığ uyarısı yapılırken, arama kurtarma faaliyetleri için AFAD ekipleri askeri uçakla Bahçesaray'a sevkedildi.
AFAD'dan 16.10'da yapılan son açıklamada ise Van'ın Bahçesaray ve Çatak ilçeleri arasında yaşanan ikinci çığ felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısının 41'e, yaralı sayısının ise 53'e yükseldiği belirtildi.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 182533
Antalya’da toplu ulaşım esnafı İbrahim Bardak, otobüste unutulan ve içinde yaklaşık 107 bin liralık döviz bulunan çantayı sahibine teslim etti...
Antalya’da, emekli Avukat Yunus Gülbaş, toplu ulaşım esnafı İbrahim Bardak’ın kullandığı VF01 Varsak - Fakülte hattında içinde 18 bin dolar bulunan el çantasını unuttu. Otobüsten indikten bir süre sonra çantasını kaybettiğinin farkına varan Gülbaş, Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Çağrı Merkezi’ni arayarak durumu bildirdi. Bu sırada iki kadın yolcu otobüs içindeki çantayı bularak otobüs şoförü İbrahim Bardak’a teslim etti. Aynı anda çağrı merkezinden gelen ihbar üzerine otobüsünü durduran Bardak, çantayı açınca içinde döviz olduğunu gördü ve amirlerine bilgi verdi. Çantayı muhafaza eden şoför Bardak, daha sonra Varsak Altıayak Depolama Alanına geldi.
KISA SÜREDE ÇANTAMA KAVUŞTUM...
Çantasının güven içinde olduğunu öğrenen yolcu Yunus Gülbaş, Varsak Altıayak Depolama Alanında toplu ulaşım esnafı İbrahim Bardak’la buluşarak tutanak ile birlikte çantayı teslim aldı. Şehir merkezindeki işlerini tamamladıktan sonra evinde dönmek için VF01 Varsak - Fakülte hattına bindiğini söyleyen Yunus Gülbaş, “Kepez Park durağında otobüsten indim ve arkadaşlarımla görüşmek için bir kafeye gittim. Eve dönerken çantamın olmadığını fark ettim. Sonra Büyükşehir Belediyesi’ni arayarak durumu ilettim. Onlar da sağ olsun hemen harekete geçti. Kısa süre içerisinde çantanın, içindeki paralarla birlikte otobüste olduğunu bildirdiler. Çantamın içerisinde 18 bin dolar vardı, yaklaşık 100 bin TL’nin üzerinde” diye konuştu.
BULUNACAĞINI DÜŞÜNMÜYORDUM...
‘Çantayı kaybettikten sonra yeniden bulabileceğime dair hiç ümidim yoktu’ diye konuşan yolcu Gülbaş, toplu ulaşım şoförü İbrahim Bardak’ı artık kardeşi olarak gördüğünü söyleyerek kendisine ve yardımcı olan Büyükşehir Belediyesi çalışanlarına teşekkür etti.
HABER : Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 998353
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarını açıkladı...
Buna göre;
--Antalya’nın nüfusu 2 milyon 511 bin 700,
--Alanya’nın nüfusu ise 327 bin 503 kişi olarak açıklandı.
Türkiye nüfusu 83 milyon 154 bin 997 kişi oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2019 yılı adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarını açıkladı. Buna göre; Türkiye'de ikamet eden nüfus, 31 Aralık 2019 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 1 milyon 151 bin 115 kişi artarak 83 milyon 154 bin 997 kişiye ulaştı. Erkek nüfus 41 milyon 721 bin 136 kişi olurken, kadın nüfus 41 milyon 433 bin 861 kişi oldu. Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun yüzde 50,2'sini erkekler, yüzde 49,8'ini ise kadınlar oluşturdu. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre ülkemizde ikamet eden yabancı nüfus bir önceki yıla göre 320 bin 146 kişi artarak 1 milyon 531 bin 180 kişi oldu. Bu nüfusun yüzde 50,8'ini erkekler, yüzde 49,2'sini kadınlar oluşturdu.
NÜFUS ARTIŞ HIZI, BİNDE 13,9 OLDU
Yıllık nüfus artış hızı 2018 yılında binde 14,7 iken, 2019 yılında binde 13,9 oldu.
Antalya’nın nüfusu 2 milyon 511 bin 700 kişi oldu.
İL VE İLÇE MERKEZLERİNDE YAŞAYANLARIN ORANI YÜZDE 92,8 OLDU
Türkiye'de 2018 yılında yüzde 92,3 olan il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı, 2019 yılında yüzde 92,8 oldu. Diğer yandan belde ve köylerde yaşayanların oranı yüzde 7,7'den yüzde 7,2'ye düştü.
ALANYA’NIN NÜFUSU 327 BİNLERİ GEÇTİ
İstanbul'un nüfusu, bir önceki yıla göre 451 bin 543 kişi artarak 15 milyon 519 bin 267 kişiye ulaştı. Türkiye nüfusunun yüzde 18,66'sının ikamet ettiği İstanbul'u, 5 milyon 639 bin 76 kişi ile Ankara, 4 milyon 367 bin 251 kişi ile İzmir, 3 milyon 56 bin 120 kişi ile Bursa ve 2 milyon 511 bin 700 kişi ile Antalya izledi.
Öte yandan Alanya’nın nüfusu 327 bin 503, Gazipaşa’nın nüfusu 50 bin 555, Gündoğmuş’un nüfusu 7 bin 737 kişi olarak açıklandı.
Alanya’nın nüfusu ise 327 bin 503 kişi oldu.
NÜFUSU EN AZ OLAN İL 84 BİN 660 KİŞİ İLE TUNCELİ OLDU
Tunceli, 84 bin 660 kişi ile en az nüfusa sahip olan il oldu. Tunceli'yi, 84 bin 843 kişi ile Bayburt, 97 bin 319 kişi ile Ardahan, 142 bin 490 kişi ile Kilis ve 164 bin 521 kişi ile Gümüşhane takip etti.
NÜFUS PİRAMİDİNDEKİ YAPISAL DEĞİŞİM DEVAM ETTİ
Nüfus piramitleri, nüfusun yaş ve cinsiyet yapısında meydana gelen değişimi gösteren grafikler olarak tanımlandı ve Türkiye'nin 2007 ve 2019 yılı nüfus piramitleri karşılaştırıldığında, doğurganlık ve ölümlülük hızlarındaki azalmaya bağlı olarak, yaşlı nüfusun arttığı ve ortanca yaşın yükseldiği görüldü.
TÜRKİYE NÜFUSUNUN ORTANCA YAŞI 32,4'E YÜKSELDİ
Ortanca yaş, yeni doğan bebekten en yaşlıya kadar nüfusu oluşturan kişilerin yaşları küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortada kalan kişinin yaşı olarak görülüyor. Ortanca yaş aynı zamanda nüfusun yaş yapısının yorumlanmasında kullanılan önemli göstergelerden biri olarak hesaplanıyor. Türkiye'de 2018 yılında 32 olan ortanca yaş, 2019 yılında 32,4'e yükseldi. Cinsiyete göre incelendiğinde, ortanca yaşın erkeklerde 31,4'ten 31,7'ye, kadınlarda ise 32,7'den 33,1'e yükseldiği görüldü.
ORTANCA YAŞI EN YÜKSEK OLAN İL SİNOP, EN DÜŞÜK OLAN İL ŞANLIURFA OLDU
Ortanca yaşın illere göre dağılımına bakıldığında, Sinop'un 40,8 ile en yüksek ortanca yaş değerine sahip olduğu görüldü. Sinop'u 40,2 ile Balıkesir ve 39,9 ile Giresun izledi. Diğer yandan 20,1 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip il oldu. Şanlıurfa'yı 20,9 ile Şırnak ve 21,8 ile Ağrı takip etti.
KADINLARDA VE ERKEKLERDE EN YÜKSEK ORTANCA YAŞA SAHİP İL SİNOP OLDU
Ortanca yaşın illere ve cinsiyete göre dağılımı incelendiğinde, erkeklerde 39,5 ile Sinop en yüksek ortanca yaşa sahip olan il olurken, 19,7 ile Şanlıurfa en düşük ortanca yaşa sahip olan il oldu. Kadınlarda 42,1 ile Sinop yine en yüksek ortanca yaş değerine sahip olan il olurken, Şırnak 20,5 ile en düşük ortanca yaş değerine sahip olan il oldu.
ÇALIŞMA ÇAĞINDAKİ NÜFUSUN ORANI YÜZDE 67,8 OLDU
Çalışma çağı olarak tanımlanan 15-64 yaş grubundaki nüfusun oranı, 2007 yılında yüzde 66,5 iken 2019 yılında yüzde 67,8'e yükseldi. Diğer yandan çocuk yaş grubu olarak tanımlanan 0-14 yaş grubundaki nüfusun oranı yüzde 26,4'ten yüzde 23,1'e gerilerken, 65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı ise yüzde 7,1'den yüzde 9,1'e yükseldi.
TOPLAM YAŞ BAĞIMLILIK ORANI ARTTI
Çalışma çağındaki birey başına düşen çocuk ve yaşlı birey sayısını gösteren toplam yaş bağımlılık oranı, 2018 yılında yüzde 47,4 iken 2019 yılında yüzde 47,5'e yükseldi. Ekonomik olarak aktif olan birey başına düşen çocuk sayısını ifade eden çocuk bağımlılık oranı, yüzde 34,5'ten, yüzde 34,1'e gerilerken, çalışan birey başına düşen yaşlı birey sayısını ölçen yaşlı bağımlılık oranı ise yüzde 12,9'dan yüzde 13,4'e yükseldi. Diğer bir ifadeyle, Türkiye'de 2019 yılında, çalışma çağındaki 100 kişi, 34,1 çocuğa ve 13,4 yaşlıya baktı.
TÜRKİYE'DE KİLOMETREKAREYE 108 KİŞİ DÜŞERKEN İSTANBUL'DA 2 BİN 987 KİŞİ DÜŞTÜ
Nüfus yoğunluğu olarak tanımlanan ‘bir kilometrekareye düşen kişi sayısı’, Türkiye genelinde 2018 yılına göre 1 kişi artarak 108 kişiye yükseldi. İstanbul, kilometrekareye düşen 2 bin 987 kişi ile nüfus yoğunluğu en yüksek olan il oldu. İstanbul'dan sonra 541 kişi ile Kocaeli ve 364 kişi ile İzmir nüfus yoğunluğu en yüksek olan iller oldu. Diğer yandan nüfus yoğunluğu en az olan il ise bir önceki yılda olduğu gibi, kilometrekareye düşen 11 kişi ile Tunceli oldu. Tunceli'yi 20 kişi ile Ardahan ve Erzincan illeri izledi. Yüz ölçümü büyüklüğünde ilk sırada yer alan Konya'nın nüfus yoğunluğu 57, en küçük yüz ölçümüne sahip Yalova'nın nüfus yoğunluğu ise 320 olarak gerçekleşti.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 170582
İBB Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli, İSMEK bölge sorumlusu bazı kadın görevlilerine hakaret ettiği yönündeki haberler üzerine, İBB Başkanlığına başvurarak, kendisi hakkında inceleme talebinde bulundu. Şişli’nin başvurusunu hemen işleme koyan İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut, Teftiş Kurulu Başkanlığı’na ‘olur’ yazısı yollayarak, gerekli incelemenin bir an önce yapılmasını, gerekirse soruşturma açılıp sonucun bildirilmesini talep etti...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yardımcısı Yeşim Meltem Şişli, İSMEK bölge sorumlusu personele, hakaret ettiği yönündeki haber ve iddialar üzerine, akşam saatlerinde İBB Başkanlık makamına dilekçe vererek, kendisi hakkında inceleme başlatılmasını talep etti. İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut da dilekçeyi hemen işleme koydu. Erkut, İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na, gönderdiği ‘olur’ yazısında, gerekirse soruşturmaya dönüştürülebilecek incelemenin tamamlanıp, sonucun bildirilmesini talep etti.
TÜM İDDİALAR İNCELENSİN...
Yeşim Meltem Şişli, İBB Başkanlık makamına yaptığı başvuru dilekçesinde şunları dedi:
“ 31 Ocak 2020 tarihli Yeni Şafak Gazetesi’nde, sonrasında bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada yayını yapılan; şahsım ve kurumsal görevimi hedef alan, 19 Ağustos 2019 tarihinde İSMEK’deki kadın bölge sorumluları ile yapılan bir toplantıda, çalışanlara yönelik, hakaretlerde bulunduğum; onların inançlarına yönelik aşağılayıcı ifadeler kullandığım; ayrıca sosyal durumları, yaşam tarzları ve medeni halleri üzerinden aşağılayıcı ve alaycı tavırlarda bulunduğum; çalışanlara mobing uyguladığım şeklinde iddialar yer almıştır.
Şahsım yanında; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin kurumsal kimliğini de hedef alan, yukarıda açıklamaktan dahi üzüntü duyduğum iddialara ilişkin olarak, hesap verme sorumluluğumun hukuk önündeki tüm haklarımın korunması ve gerekli hukuki adımların atılmasına yönelik olarak, tüm iddialar bakamından, gerçeklerin tüm yönleriyle açığa çıkarılabilmesi, masumiyetimin tespit ve tescili için inceleme yapılması talebinde bulunuyorum.”
HEMEN İŞLEME KONULDU...
Şişli’nin dilekçesi, İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut imzası ile aynı saatlerde İBB Teftiş Kurulu Başkanlığı’na yollandı.
Erkut’un ‘olur’ yazısında şöyle dendi:
“İBB Genel Sekreter Yardımcısı Sayın Yeşim Meltem Şişli’nin dilekçesinde, bazı basın yayın organlarında ve sosyal medyada, kendisi ve yürütmekte olduğu görev ve makama yönelik ileri sürülen iddia ve isnatlara ilişkin olarak; konunun tüm yönleriyle incelenmesi ve açıklığa kavuşturulması, hukuki haklarının kullanımına ilişkin olarak inceleme talebinde bulunulmuştur.
Konunun incelenmesi ve gerekiyorsa soruşturulması için müfettiş görevlendirilmesini ve düzenlenecek raporun başkanlık makamına sunulmasını rica ederim.”
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 674733
Milli Savunma Bakanlığı: "İdlib'de rejim unsurları tarafından yapılan yoğun topçu atışı neticesinde şehit olanların sayısı 8'e yükseldi."açıklaması yaptı.
--Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın "Askerlerimizin kanı yerde kalmayacak, failler hesap verecektir." dedi.
--İletişim Başkanı Fahrettin Altun da "Devletimiz kalleş saldırının hesabını soracaktır" açıklamasını yaptı.
TAYYİP ERDOĞAN BİLDİRDİ: "Şehit sayısı 8’e çıktı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna'ya gerçekleştirdiği ziyaret kapsamında Ukrayna Devlet Başkanı Volodemir Zelenskiy ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Erdoğan, Suriye'deki saldırıda şehit sayısının 8'e yükseldiğini belirtti. Erdoğan ayrıca Rusya'nın görmezden geldiği rejim saldırıları nedeniyle 1 milyon sivilin Türkiye sınırına doğru yürüdüğünü açıkladı.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 503374
Suriye'nin İdlib kentinde rejim güçlerinin saldırısı sonucu 5 Mehmetcik şehit oldu. MSB açıklamasında, saldırıda bir de sivil personelin hayatını kaybettiği belirtildi...
Türkiye-Rusya-İran arasında Astana görüşmeleri sonucu 2017’de çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib’de Türkiye’ye ait 12 gözlem noktası bulunuyor.
Milli Savunma Bakanlığı (MSB), sabah saatlerinde rejim tarafından bölgeye takviye olarak gönderilen TSK unsurlarına yönelik yapılan yoğun topçu atışı sonucu dört Mehmetçiğin şehit düştüğünü, dokuz askerimizin ise yaralandığını duyurmuştu.
MSB’den az önce yapılan açıklamada ise, şehit sayısının altıya yükseldiği belirtildi. Hayatını kaybedenlerden beşinin asker, birinin ise sivil personel olduğu aktarıldı.
Milli Savunma Bakanlığı, meşru müdafaa kapsamında Suriye hedeflerin ateş altına alınmaya devam ettiğini de belirtti.
MSB açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
-- Şehit ve yaralı silah arkadaşlarımızın kanı yerde bırakılmayacak, bu menfur saldırıyı yapanlardan hesap sorulacak ve benzeri saldırılara karşı meşru müdafaa hakkımız en sert şekilde kullanılacaktır.
-- Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz.
HABER: İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:MSB ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 247198
Adana Ceyhan'da mola vermek için seyahat ettiği otomobilden indikten sonra parçalanmış cesedi bulunan genç kadının üzerinden birden çok aracın geçtiği ortaya çıktı.
Adana-Osmaniye karayolunda yerde parçalanmış ceset gören vatandaşlar, durumu polis ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen polis ekipleri yerde parçalara ayrılmış kadın cesedi buldu. Yapılan araştırmalarda, kadının üzerinden çıkan kimlikte cesedin Mehtap Ateş (32) ait olduğunu belirlendi.
MOLA YERİNDE BİR ANDA KAYBOLDU...
Konya'dan Ceyhan'a gelen Mehtap Ateş, gezmek için arkadaşları Murat A. ve Doğan T. ile birlikte otomobille Adana'ya gitmek için yola çıktı.
Otomobil ile il merkezine doğru giderken, iddiaya göre Ateş, mola vermek istediğini söyleyip, arkadaşından otomobili durdurmasını istedi. Araçtan inip uzaklaşan Ateş geri dönmedi.
YOLDA CESEDİNİ BULDULAR...
Otomobilde bekleyen Murat A., arkadaşı dönmeyince inip aramaya başladı. Murat A., Çakaldere mevkiinde yolda ceset parçaları olduğunu fark etti. Kıyafetinden, cesedin arkadaşı Ateş'e ait olduğunu anlayan Murat A., durumu polise bildirdi. Olay yerine sevk edilen polis ekibi, genç kadının kimliği ve üzerine kan bulaşmış fotoğrafını buldu.
Genç kadının kazaya kurban gittiği üzerinde duran polis, olay yerinde incelemelerde bulundu.
İncelemenin ardından Mehtap Ateş'in parçalanmış cesedi, otopsi için Adli Tıp Kurumu'nun morguna kaldırıldı.
ÜZERİNDEN ÇOK FAZLA ARAÇ GEÇMİŞ...
Mehtap Ateş'in üzerinden birden çok aracın geçtiği ortaya çıktı. Üzerinden çok fazla araç geçtiği için cesedi parçalanan Mehtap Ateş'in cinayete kurban gitme ihtimali de değerlendirilirken, gözaltına alınan Murat A. ve Doğan T. ifadelerinde olayın nasıl olduğunu görmediklerini ileri sürdü.
"AŞIRI ALKOLLÜYDÜ"...
Murat A., Konya'dan gelen genç kadın ile Ceyhan'da buluştuktan sonra gezmek için Adana'ya gitmek üzere yola çıktıklarını, bu sırada genç kadının alkol aldığını öne sürerek, "Aşırı alkollüydü, yolda tuvaletini yapmak için otomobilden indi. Dönmeyince arkadaşımla uzun süre aradık. Yolda ceset parçalarını görünce olayı fark edip polise bilgi verdik" dedi.
Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
KAYNAK: DHA
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 672919
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, bu yıl 24’ncüsü düzenlenen EMITT Fuarı’na katıldı. Fuarda İmamoğlu’na ilgi yoğun oldu. Sürmene standında horona duran, Balıkesir Edremit standında vatandaşlara zeytin fidanı dağıtan İmamoğlu, Filistin standında kardeşlik mesajı verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sabah saatlerinde 11 büyükşehir belediyesi yetkilileriyle “Üretimin Desteklenmesi, Planlanması ve Ürünlerin Pazarlanması Çalıştayı”nda bir araya geldi. Açılış konuşmasını yapıp, gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, buradan TÜYAP’a geçti ve bu yıl 24’ncüsü düzenlenen Turizm ve Seyahat Fuarı’na (EMITT) katıldı.
İmamoğlu’na, fuarın düzenlendiği TÜYAP’ı sınırlarında barındıran Büyükçekmece İlçesi’nin Belediye Başkanı Hasan Akgün de eşlik etti. Fuara katılım gösteren stantları dolaşan İmamoğlu, ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı.
“BİZ, HER ZAMAN KARDEŞİZ”...
Hemen her stant, İmamoğlu’nu misafir etmek için birbirleriyle yarıştı. Fuarı ziyaret eden vatandaşlar da İmamoğlu ile fotoğraf çektirmek için büyük uğraş verdi.
İmamoğlu’nun fuar alanında gerçekleştirdiği gezi, yoğun ilgi nedeniyle zaman zaman izdihama dönüştü. Sürmene standında horona duran İmamoğlu, Balıkesir Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan ile birlikte de vatandaşlara zeytin fidanı dağıttı.
Filistin standına uğrayan İmamoğlu’na Filistin bayraklı atkı hediye edildi. Stanttaki görevlilerle sohbet edip fotoğraf çektiren İmamoğlu, “We are brothers everytime” (Biz, her zaman kardeşiz) dedi. İmamoğlu, fuardan başladığı gibi, yoğun ilgi altında ayrıldı.
HABER: Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 504000
Avrupa Parlamentosu’nda (AP) Türk Bayrağı’na çirkin saldırıda bulunan ırkçı Yunan Milletvekili Loannis Lagos’a bir tepki de Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden geldi. Başkan Muhittin Böcek’in talimatıyla Antalya’daki tüm toplu ulaşım araçlarına Türk Bayrağı asıldı...
Antalya Büyükşehir Belediyesi, Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’nda sırasında Türk Bayrağını yırtan ırkçı Yunan milletvekili Loannis Lagos’a tepkisini Antalya’da toplu ulaşım araçlarına Türk Bayrağı asarak gösterdi. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in talimatıyla, 800 halk otobüsü ile ANTRAY ve nostalji tramvayları Türk bayrakları ile sefere çıktı. Toplu ulaşım araçlarının bayrakla donatması vatandaşlar tarafından beğeniyle karşılandı. Başkan Muhittin Böcek, “Rengini şehitlerimizin kanından alan şanlı bayrağımızı yırtmak kimsenin haddi değildir. Yunan milletvekilini şiddetle kınıyor, şanlı bayrağımızla sonsuza kadar gurur duyacağımızı bir kez daha haykırıyorum” dedi.
BAYRAK CANIMIZ KANIMIZ...
Antalyalılar yapılan saldırıya tepki göstererek, toplu ulaşım araçlarının Türk Bayraklarıyla donatılmasından duydukları memnuniyeti dile getirdi. Otobüs durağında araç bekleyen Mehmet Çilingir adlı vatandaş, “Yapılan saldırıya en sert şekilde kınıyoruz. Bayrak milli bir değerdir. Hangi ülkeye ait olursa olsun böyle bir şey yapılmaması gerekir. Antalya’da toplu ulaşım araçlarının Türk Bayrağı’yla sefer yapması gurur verici. Bizler de aynı şekilde işyerlerimizi bayraklarla donattık” diye konuştu.
Ulaşım esnafı Kenan Erdoğan da, “Bu dünyada bizim bayrağımıza dil uzatmak kimsenin haddi değil. Bayrağımızı otobüsümüze astık. Hatta otobüsü bayrakla kaplamayı düşünüyorum” dedi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 585934
Antalya Havalimanı’nın kapasite arttırması ile ilgili gerçekleşecek ihalenin sürpriz iptali sonrası, CHP’li Milletvekili Rafet Zeybek T.B.M.M.’nde soru önergesi verdi...
31 Ocak tarihinde yapılacağı “BÜYÜK BİR MÜJDE” başlığı ile kamuoyu ile paylaşılan Antalya Havalimanı kapasite arttırımı konulu ihale ,Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından iptal edildi.
CHP MİLLETVEKİLİ RAFET ZEYBEK ÖNERGE VERDİ...
CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek; TBMM’de Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’a cevaplaması ve iptal kararının arkasında ki düşünceye yönelik, “İhaleye İstanbul Havalimanı işletmesini alan firmanın katılamayacağı ve bu sebeple baskı yaptığı iddiası doğru mudur” başlıklı soru önergesi verdi.
CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek
İŞTE ,CHP'Lİ VEKİLİN KAMUOYU MENFAATİNE SORDUĞU SORULARI...
CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek ihaleye girmesi planlanan fakat gerekli şartla sahip olmadığı öne sürülen İstanbul Grand Airport'un ve ortakları Cengiz, Limak, Mapa ve Kalyon’un ihaleye başka bir şirketle girebileceği iddiasını gündeme getirdi.
Zeybek’in verdiği soru önergesinde ;
1--İhaleye İstanbul Havalimanı işletmesini alan firmanın katılamayacağı ve bu sebeple baskı yaptığı iddiası doğru mudur?
2--Şartların yeniden düzenlenip tekrar ihale açılacağı, ihaleye katılım sağlayamayan iktidara yakın firmaya ihalenin başka bir şirket üzerinden verileceği iddiası doğru mudur? soruları yer aldı.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 248513
Türkiye 24 Ocak'ta güçlü bir deprem yaşadı. Elazığ ve Malatya'da hissedilen depremde ,41 vatandaş hayatını kaybetti. Merkez üssü Sivrice ilçesi olan 6,8 büyüklüğündeki depremde 45 kişinin enkaz altından kurtarıldı, binlerce bina yıkıldı ve yüzlerce insan yaralandı. Zor günler yaşadığımız şu dönemde, sosyal medyada yayılan arama kurtarma köpeklerinin görüntüleri, onlara ne kadar şey borçlu olduğumuzu gösterdi...
Katledilseler, yakılsalar, terk edilseler bile en kötü anımızda yanımızda can dostlarımız köpekler var. Enkaz bölgesinde yapılan arama kurtarma çalışmalarında yaralılara ulaşılmasını sağlayan, kahraman köpekler vardı.
Son olarak İHH'nın 2 yaşındaki arama kurtarma köpeği Altar, enkaz altından 5 kişinin kurtarılmasını sağladı.
Köpeklerin depremle aralarında bir bağ olduğu ve depremi hissedebildikleri rivayet ediliyor.
--Peki köpek besleyen insanlar, depremde daha mı şanslı olur?
--Her köpek arama kurtarma köpeği olabilir mi?
KÖPEK EĞİTMENİ UZMANLAR AÇIKLIYOR...
"Köpekler de bizler gibi depremi hissedebilir. Örneğin koltukta uyumakta olan bir köpeğin, siz koltuğa oturduğunuzda oluşan sarsıntıyı hissetmesi gibi Fay hattında iki yer levhasının birbirine sürtünmesi ile deprem oluşurken çoğunlukla (bu sürtünmeden dolayı) bir ses dalgası da oluşur. Köpeklerin kulakları insanlara göre çok daha iyi duyar. İnsanlar ortalama 90 metre uzağa kadar sesleri duyabilirken köpeklerde bu mesafe 4 kat fazladır. Ayrıca insanların duyduğundan daha geniş frekans aralığındaki sesleri duyabilirler" diyorlar.
Köpekler de diğer canlılar gibi depremden olumsuz etkilenirler. Genel kanı, köpeklerin deprem öncesinde havlama, huzursuz hareketler sergileme ve uluma gibi davranışlar sergilediği yönünde. Uzmanlar, bu durumu genel olarak 'köpeklerin yer altındaki sismik hareketleri algılaması ve insanların duyamadığı ses dalgalarını duyabilmesi' şeklinde yorumluyorlar.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 564369
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi’nin 23.10.2019 Tarihinde Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye sormuş olduğu Antalya-Alanya Yeniköy Barajı ile ilgili soru önergesine Bakanlığın verdiği cevabı hayal kırıklığı oldu...
BAKANLIĞIN CEVABI HAYAL KIRIKLIĞI...
Bakanlıktan gelen açıklamada, "Yeniköy Baraj inşaatında memba batardosu, dolus avak imalatları, derivasyon tüneli kazı, destekleme ve betonarme imalatları ile giriş ve çıkış portal yapıları ile gövde dolgusunda yüzde16 mertebesine gelindiği, 14.10.2015 tarihinde temel atması gerçekleştirilen barajda yüklenici firmanın sözleşme feshi talebi bulunduğu belirtildi. Bakanlık yazısında ‘ yüklenici firma tasfiye talebinde bulunmuş, tasfiye talebi Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafınca “Olumsuz” olarak değerlendirilmiştir. Tasfiye talebinin olumsuz sonuçlanması sonucunda yüklenici firma tasfiye talebinin tekrar değerlendirilmesi için hukuki yola başvurmuştur. Baraj yapımı işinde her aşama takip edilmekte olup, çevredeki vatandaşların mağduriyetlerinin oluşmaması için azami çaba sarf edilmektedir. Bu noktada vatandaşlardan arazilerinde çukur açıldığına dair kurumumuza yapılan herhangi bir şikayet başvurusu bulunmamaktadır. İlaveten çalışanların her hakkediş döneminde varsa alacakları hakkedişlerden kesinti yapılmak suretiyle kendilerine ödenmiştir” ifadeleri kullanıldı.
HABER: Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 150645
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, Antalya’da okul yaptırıp, okul yapımı için arsa bağışında buluşan hayırseverlerle bir araya geldi. Programa hayırsever işadamı Hüseyin Girenes başta olmak üzere Alanya’dan da isimler katıldı...
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, kent merkezindeki bir otelde Antalya Valiliği tarafından düzenlenen “Antalya Hayırseverler Buluşmasına” katıldı. Buradaki hayırsever ve vatandaşları selamlayan Bakan Selçuk, 93 yaşındaki Ayşe Boztepe’nin elini öptü, yanına eğilip sohbet etti. “Size ziyarete geldik, size hürmet edeceğiz, bizim vazifemiz bu” diyen Selçuk’a, Boztepe, “Oğlum senin görevin ne?” sorusunu sordu. Selçuk ise “Bana Milli Eğitim Bakanı diyorlar" cevabına Boztepe, "Öyle mi, kusura bakmayın tanıyamadım” dedi.
78 HAYIRSEVERE PLAKET VERİLDİ...
Programda aralarında Alanyalı hayırseverlerin de olduğu 78 hayırsevere plaket verilirken Bakan Selçuk, tüm katılımcılarla fotoğraf çektirdi.
Alanya’dan plaket alan isimler arasında Hüseyin Girenes Fen Lisesi hayırseveri, işadamı Hüseyin Girenes de vardı. Bakan Selçuk’a Vali Münir Karaloğlu’nun yanı sıra AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, AK Parti Antalya İl Başkanı İbrahim Ethem Taş da eşlik etti.
Antalya Hayırseverler Buluşmasına katılanlardan biri de Alanya'nın sevilen iş adamı,son Gökbel güreş ağası;turizmci ve medya patronu, Alanya'ya Sema Eray Erdem Ortaokulu'nu kazandıran Eray Erdem'di.
Ayrıca ilçeye okul katkısı veren Enver Özmüftüoğlu gibi birçok hayırseverler de buluşmada yerini aldı.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1008707
İBB, geliştirilen karar destek modeli ile 39 ilçenin Toplanma ve Geçici Barınma Alanları’nı belirledi. Seçilen noktalar, deprem sürecinde vatandaşların ihtiyaçlarını yanıtlayacak en uygun kriterleri taşıyan alanlardan oluşuyor...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), olası İstanbul depremine hazırlığı öncelik sırasının başına koyarak kapsamlı çalışmalarını devam ettiriyor. İBB Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanlığı, bu kapsamda sürdürdüğü çalışmalarda 39 ilçenin Toplanma ve Geçici Barınma Alanları’nı belirledi. Alanların seçiminde Karar Destek Modeli uygulandı. Uygulanan modelde, toplanma alanı seçim kriterleri saptandı, puanlama yöntemi uygulandı ve AFAD, AKOM, Kıyı Emniyet Müdürlüğü, Park ve Bahçeler Müdürlüğü ile ilgili birçok kurumun içinde yer aldığı bilimsel altlıklara dayalı olacak şekilde bir model ortaya konuldu.Model; mülkiyet, büyüklük(ölçek), ulaşım ve erişilebilirlik, konum ve çevresel ilişkiler, kullanılabilirlik ve çok fonksiyonluluk, altyapı ve doğal yapı gibi kriterlerden oluştu. Modelde, belirlenen kriterler üzerinden puanlama yapılarak Toplanma Alanları ve Geçici Barınma Alanları tespit edildi. Belirlenen alanlara http://sehirharitasi.ibb.gov.tr adresinden ulaşılabilir. Haritada, Toplanma Alanları yeşil, Kapalı Geçici Barınma Alanları mavi ve Açık Geçici Barınma Alanları turuncu renkle işaretlendi.
TOPLANMA ALANLARI...
İBB, en son Elazığ Sivrice’de meydana gelen afetle yeniden yüzleştiğimiz Türkiye’nin deprem gerçeğini gündeminden çıkarmıyor. Yıllardır tartışmalara konu edilen Toplanma ve Geçici Barınma Alanları’yla ilgili İBB, konunun paydaşlarıyla bir araya gelerek model geliştirdi ve noktaları belirledi. Modelin belirlenmesinde bilimsel metotlar izlendi. Toplanma Alanları seçim kriterleri bilimsel bir tabanda incelenerek, Karar Destek Modelinde uygulandı. Modelde, ağırlıklandırmalar, çapraz sorgularla değerlendirildi, ayrıca puanlama yapıldı ve modele girdi olarak kullanıldı. Seçim kriterlerinin değerlendirme başlıkları tabloda şöyle belirtildi:
Ortaya çıkan bu modelle; afet anında binadan toplanma alanına, sonrasında toplanma alanından geçici barınma alanına erişimi sağlayacak olan tahliye koridorları ve tahliye güzergahları, yaya ve taşıt için ayırımları yapılarak belirlendi ve afet anındaki eylem planı oluşturuldu. Tespiti yapılan toplanma alanları; büyüklüklerine, fonksiyonlarına ve içerdiği hizmetlere göre şu şekilde ikiye ayrıldı:
GEÇİCİ BARINMA ALANLARI...
Toplanma alanlarından sonra tahliyenin sağlanacağı Geçici Barınma Alanları, yine karar destek modeli izlenerek belirlendi. Geçici Barınma Alanları’nın afet sonrası etkilenen insanların geçici süreli barınma ve akut şoku atlatmalarını sağlayacak alt yapıya sahip, insanların en temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme gibi sistemlerin kullanılabilir hazır halde olması gerekmektedir.Geçici Barınma Alanları’nın belirlenmesinde; mülkiyet, alansal büyüklük (ölçek); ulaşım, konum ve çevresel ilişkiler, kullanılabilirlik ve çok fonksiyonluluk, altyapı, doğal yapı ile iklim kriterleri göz önünde bulunduruldu.Ortaya çıkan bu modelle; tespiti yapılan geçici barınma alanları, büyüklükleri, fonksiyonları ve içerdiği hizmetlere göre şu şekilde dört kategoriye ayrıldı:
HABER:Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 371225
AFAD'dan yapılan açıklamada; Akdeniz'de Muğla - Marmaris açıklarında akşam saatlerin de 5.4 büyüklüğünde bir deprem olduğu bildirildi. Kandilli Rasathanesi ise depremin büyüklüğünü 5.5 olarak açıkladı. Deprem Muğla ve Yunanistan'da hissedildi...
TÜRKİYE SALLANIYOR...
Elazığ ve Malatya depreminden sonra,Bugün Manisa da farklı ölçekler de 3 deprem meydana geldi.Ve bu akşam Marmaris açıklarında bir deprem daha meydana geldi.
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Akdeniz'de Yunanistan Dodecanese'nin 68,54 kilometre, Marmaris ilçesinin ise 142,11 kilometre açıklarında saat 18.38'de 5.4 büyüklüğünde deprem meydana geldi.
Deprem, yerin yaklaşık 25 kilometre derinliğinde gerçekleşti.
Kandilli Rasathanesi ise depremin büyüklüğünü 5.5 olarak açıkladı.
MUĞLA VALİSİ'NDEN AÇIKLAMA...
Muğla Valisi Esengül Civelek, yaptığı açıklamada, an itibarıyla bölgede herhangi bir olumsuzluk bulunmadığını bildirdi.
Marmaris Belediye Başkanvekili Aylin Yüksel ise depremi hissetmediklerini belirterek, "İlçemizde herhangi bir olumsuzluk söz konusu değil. Marmaris’in çok açıklarında ve derinde olmuş." dedi.
"SARI FAYA DİKKAT"...
Prof. Dr. Naci Görür Akdeniz'de meydana gelen depremle ilgili sosyal medya hesabından şu ifadeleri kullandı:
"Arkadaşlar eğer şimdi Marmaris’te olan deprem Marmaris açıklarında ve denizde olduysa buradaki Girit-Kıbrıs dalma batma sistemi ile ilgili olmalıdır. Resimde sarı faya dikkat."
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 206096
Manisa Kırkağaç'da saat 17.00 civarında 4.1 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Manisa'da bugün saat 14.26'da da 4.8 büyüklüğünde deprem meydana gelmişti. Deprem, İstanbul, İzmir, Bursa ve Balıkesir gibi çok sayıda kentte de hissedilmişti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu katıldığı canlı yayında; 'Herhangi bir hasar söz konusu değil. Deprem 4,8 büyüklüğünde, geçmiş olsun' açıklamasında bulunmuştu.
HABER:Ayten YILMAZ
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 905243
Türkiye’de peş peşe meydana gelen depremlere dikkat çeken Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, İstanbul’da beklenen 7 ve üzeri şiddetinde olacak depremin İtalya ve Avusturya’dan bile hissedileceğini söyledi...
İstanbul depremi olarak yanlış adlandırılan Marmara Denizi’nde Silivri açıklarında beklenen 7 ve üzerinde şiddetinde olacak depremin İtalya ve Avusturya’dan da hissedileceğini belirtti.
Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er’in açıklaması şu şekilde:
Deprem denizin üzerinden değil, kabuktan gelecektir o etkileşim ve deprem dalgaları dolayısıyla Bursa da 7,6 şiddetindeki depremden bayağı ciddi bazlı etkilenecektir. Çünkü Bursa’daki yerleşim yerlerinin bazı zeminleri depremin etkisini büyütecektir.
Ova bölgesi tamamen bu şekildedir. İkincisi Kuzey Anadolu ortak fay hattı olarak adlandırdığımız İznik’ten başlayıp Gemlik, Orhangazi, Mudanya ve Karacabey’e doğru devam eden fay hattı üzerinde oluşabilecek bir deprem zaten yerleşim yerlerinin içinden geçiyor.
Bundan etkilenmeme şansımız yok. Buradan İstanbul çok etkilenmeyecek. Ama üçüncü bir fay hattımız daha var. Tam yerleşim yerlerinin içerisinden geçen, İnegöl’den başlayıp Kestel ve Gürsu’dan sonra Yıldırım’da üç kola ayrılmaktadır.
Osmangazi’den devam edip Nilüfer, Çalı, Mustafakemalpaşa’nın altından Uluabat Gölü’nden devam eden bir fay hattımız var. Bunları değerlendirdiğimiz zaman Bursa’yı üç ana kolun etkileyeceğini düşünüyoruz” dedi.
KAYNAK: TELE1
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 812611
Yaralar sarılıyor. Deprem bölgesine giden Antalya Büyükşehir Belediyesi ekipleri, yaraları sarıyor. İtfaiye ekipleri bina enkazlarında arama kurtarma faaliyeti yaparken, mobil aşevi de depremzedelere sıcak yemek ikramında bulunuyor...
Elazığ’da yaşanan 6.8 şiddetindeki depremin ardından Antalya Büyükşehir Belediyesi Muhittin Böcek’in talimatıyla deprem bölgesine giden Büyükşehir Belediyesi ekipleri bölgedeki arama kurtarma ve sosyal hizmet faaliyetlerine destek oluyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi’nin tam donanımlı 5 araçla Elazığ’a gönderdiği 21 kişilik ekip arama kurtarma çalışmalarına katıldı. Antalya İtfaiyesi, AFAD ile koordine halinde Elazığ’ın Sürsürü Mahallesi’nde altında 6 kişinin olduğu tahmin edilen enkazda arama kurtarma faaliyeti yürütüyor. Arama kurtarma ekipleri enkaz altında kalanlara canlı ulaşmak için üstün bir çaba sarf ediyor.
3 BİN KİŞİYE YEMEK
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Elazığ’a gönderdiği Mobil Aşevi de hizmet vermeye başladı. Mobil Aşevi, Elazığ’ın Yıldızbağları Mahallesi’nde vatandaşlara 3 bin kişilik sıcak yemek ikramında bulundu. Deprem korkusuyla evlerine giremeyen ve dışarıda konaklayan vatandaşlara Mobil Aşevi ile öğle ve akşam öğünlerinde üç çeşit sıcak yemek dağıtımı gerçekleştiriliyor. Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin bir tırla Elazığ’a gönderdiği bin battaniyenin de ihtiyaç olan bölgelerde dağıtımının gerçekleştirileceği bildirildi.
ŞÜKRANLARIMIZI SUNUYORUZ
Elazığ Belediyesi Meclis Üyesi Cafer Yeşil, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin yemek dağıtımından duydukları memnuniyeti dile getirerek, “Bu dar günümüzde yanımızda olan Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ediyoruz. Ekiplerini hızla buraya gönderen Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e şükranlarımızı sunuyoruz. Halkımız yemek ihtiyacını Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Mobil Aşevi’nden karşılıyor. Yardım eden tüm kurum ve kişilere teşekkürlerimizi sunuyoruz” dedi.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 404480
“Bu ödülü ömür boyu saklayacağım” Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Eskişehir Tepebaşı Belediyesi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği işbirliği ile düzenlenen Uğur Mumcu’yu Anma ve Ödül Töreni’nde “Yılın Siyaset Ödülü”ne layık görüldü. Ödülünü Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın elinden alan Başkan Böcek, “Bu ödülü ömür boyu saklayacağım” dedi...
Eskişehir Tepebaşı Belediyesi ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir Şubesi işbirliği ile bu yıl 27’ncisi düzenlenen Uğur Mumcu’yu Anma ve Ödül Töreni Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törende, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi ile birlikte “Yılın Siyaset Ödülü”ne layık görüldü. Başkan Muhittin Böcek ödülünü Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın elinden aldı.
BURADA OLMAKTAN ÇOK MUTLUYUM...
Uğur Mumcu’yu Anma Programı için Tepebaşı’nda olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade eden Başkan Muhittin Böcek, “Uğur Mumcu’yu bir kez daha minnetle rahmet ve özlemle anıyorum. Böylesi anlamlı bir ödülü bana layık gören jüri üyelerine çok teşekkür ediyorum. Siyasette ara vermeden 26 yıldır doğup büyüdüğüm topraklara, Antalya’ya hizmet ediyorum. 5 yıl Anavatan Partisi Merkez İlçe Başkanlığı, 20 yıl Konyaaltı Belediye Başkanlığı yaptım. Beşinci dönem de Allah bana Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini nasip etti. Öncelikle bana bu görevi layık gören Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na ve İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’e ve tüm dostlarımıza teşekkür ediyorum” diye konuştu.
ÖMÜR BOYU SAKLAYACAĞIM...
Antalya’ya güzel hizmetler vermeye çalıştıklarını kaydeden Başkan Muhittin Böcek, “Belediyecilik doğumundan ölüme kadar insanların yaşamını kolaylaştırmaktır. Halkımıza hesap vererek bugünlere geldik. Bundan sonra da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün devrim ve ilkeleri yolunda, Cumhuriyetimize ezanımıza bayrağımıza sahip çıkarak yolumuza devam edeceğiz. Bu ödülü ömür boyu saklayacağım” ifadelerini kullandı.
YILMAZ BÜYÜKERŞEN’E ZİYARET...
18 dalda ödüllerin verildiği gecede Yılın Sağlık Ödülü’ne layık görülen Küba’nın Ankara Büyükelçisi Luis Alberto Amoros Nunez de ödülünü Başkan Muhittin Böcek’in elinden aldı. Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, 27. Uğur Mumcu’yu Anma ve Ödül Töreni’nden önce Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e nezaket ziyaretinde bulundu.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 279578
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’dan basın kartı başvurularına ilişkin açıklamada bulundu. Açıklama şöyle:
Son günlerde bazı medya kurumlarında çalışanların basın kartlarının iptal edildiğine yönelik iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığınca basın kartına yönelik tüm işlemler, Basın Kartı Yönetmeliği çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
İlk basın kartı veya sürekli basın kartı başvurularının yanı sıra; genel kart değişimi, kayıp, yıpranma, kurum değişikliği ya da mesleğe geri dönme gibi nedenlerle de yeni basın kartı başvurusu yapılmaktadır.
İletişim Başkanlığı Basın Kartı Başvuru Sistemi açıktır ve güncel olarak başvuruları almaktadır.
Başvuruların ardından değerlendirme süreci, basın kartının itibarını ve saygınlığını koruyacak şekilde titizlikle yürütülmektedir.
Bu kapsamda, başvuru sahibinin Basın Kartı Yönetmeliğinde belirtilen “basın kartı verilecek kişilerde aranan şartları” taşıyıp taşımadığını tespit etmek üzere derinlemesine araştırmalar yapılmaktadır.
İletişim Başkanlığı kurulduğundan itibaren değerlendirme süreci tamamlanan 13.372 medya mensubuna yeni basın kartları teslim edilmiştir.
Bu sayının içinde ulusal ve yerel ölçekli bütün medya kurumlarından çok farklı unvanlarda medya emekçileri yer almaktadır.
Şu anda değerlendirme süreci devam eden başvuru sayısı 894’tür.
Bu süreçte, teknik kriterlerin yanı sıra başvuru sahibinin gerçekten mesleki faaliyet icra edip etmediği, herhangi bir terör örgütüyle bağlantılı olup olmadığı, mahkumiyet kararı ya da meslek onurunu zedeleyici tutumları gibi çeşitli kriterler göz önünde bulundurulmaktadır.
Mevcut durumda değerlendirme süreci devam eden kartlarla ilgili herhangi bir iptal durumu söz konusu değildir.
Basın kartına yönelik henüz neticelenmemiş yenileme başvuruları hala aktiftir.
Dolayısıyla özellikle bazı medya kurumlarında çalışanların kartlarının iptal edildiği iddiası kesinlikle gerçek dışıdır.
Her kurumda yeni basın kartını alanlar olduğu gibi, değerlendirmesi devam edenler de bulunabilmektedir.
Kendilerine basın kartı verilmediğini iddia eden kurumlarda da yeni basın kartlarını alanların bulunması bile bu art niyetli girişimi boşa çıkarmaktadır.
Değerlendirmesi devam eden başvurulara ilişkin süreç tamamlandığında başvuru sahiplerine gerekli bildirimler yapılacaktır.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 696469
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte, depremin vurduğu Elazığ’da incelemelerde bulundu, vatandaşların acısını paylaştı. Basın mensuplarına açıklama yapan İmamoğlu, duygularını, “Bu haberleri alınca çok üzülüyoruz. Ama bir başka boyutu var: Üzülmek değil de bizim esasen, çok hissetmediğimiz günlerde ne yaptığımız çok önemli. Deprem, her ne kadar gerçeğimiz olsa da çok hızlı unutabiliyoruz. Bunu unutmamak adına, hepimiz sorumluyuz. Hepimiz, sorumluluk sahibi makamlardayız. Belli ki konu, sadece İstanbul değil; bugün Elazığ’dayız. Yarın Ege’de olabiliriz. Deprem bölgesinde bulunan şehirlerimizin başka hiçbir önceliği yok” sözleriyle dile getirdi. “Görüyorum ki, ülkemizin, devletimizin, bütün kamu kurumlarının arama-kurtarma ekipleri, burada gönül gönüle, el ele hizmet ediyorlar” diyen İmamoğlu, “Bu aşamasındaki bu birlikteliğimiz çok doğru. Ama bu birlikteliğimiz, afet dışında da elde etmemiz gereken bir birliktelik atmosferi” şeklinde konuştu...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ile birlikte, dün akşam deprem felaketini yaşayan Elazığ’a ulaştı. Hava yoluyla Malatya’ya inen İmamoğlu çifti, karayoluyla Elazığ’a geçti. Elazığ da İmamoğlu çiftine, CHP Elazığ milletvekili Gürsel Erol ile CHP İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı. İmamoğlu ve milletvekilleri, depremden en fazla etkilenen mahallelerden biri olan Sürsürü Mahallesi’ndeki Dilek Apartmanı yakınlarında incelemelerde bulundu.
VATANDAŞI TESELLİ ETTİ...
Arama-kurtarma faaliyetlerine katılan, aralarında İBB ekiplerinin de bulunduğu görevlilerden bilgi alan İmamoğlu, onlara çalışmalarında başarılar diledi. Arama-kurtarma faaliyetleriyle ilgili bilgi veren yetkililer, İmamoğlu’na enkaz altında kalanlardan dolayı hassas bir şekilde ilerlediklerini nakletti. Bunun üzerine İmamoğlu, “Çok hassas bir iş. İnşallah iyi haberler alırız” yanıtını verdi. İmamoğlu, enkaz altında bulunan gözü yaşlı bir vatandaşın, “Benim evim zemin kat. Diğer katlar üzerine çökmüş” sözlerine kayıtsız kalmadı. İmamoğlu, vatandaşı, “Gölcük’te çalıştık. Mucizeler çıktı. Bazen en alt katlardan, en sağlam haliyle çıktı. Duacıyız. Allah’ın izniyle” sözleriyle teselli etmeye çalıştı.
“HEPİMİZ SORUMLULUK SAHİBİ MAKAMLARDAYIZ”...
İmamoğlu, basın mensuplarının sorularını da enkazların uzağında bir noktada yanıtladı. İmamoğlu, şunları söyledi:
“Öncelikle hem Elazığ’ın hem Malatya’nın, bütün ülkemizin başı sağ olsun. Hepimizin başı sağ olsun. Bugün eşimle, Genel Başkan yardımcılarımızla ve milletvekillerimizle beraber önce Malatya’daydık, şimdi Elazığ’dayız. Bu haberleri alınca çok üzülüyoruz. Ama bir başka boyutu var: Üzülmek değil de bizim esasen, çok hissetmediğimiz günlerde ne yaptığımız çok önemli. Deprem, her ne kadar gerçeğimiz olsa da çok hızlı unutabiliyoruz. Bunu unutmamak adına, hepimiz sorumluyuz. Hepimiz, sorumluluk sahibi makamlardayız. Belli ki konu, sadece İstanbul değil; bugün Elazığ’dayız. Yarın Ege’de olabiliriz. Boylu boyunca Anadolu’yu geçen bu deprem hattının, her an her yerde bu tarz sorunları bizimle yüzleştirme imkanı var. Bu, doğanın bir gerçeği. ‘Duacı olmaktan yana üzülüyoruz’ demekten, açıkçası milletçe bence usandık. Başka gerçeklerle yüzleşmeliyiz. Hızlıca yol almalıyız. Hızlıca tedbirler almalıyız. Deprem bölgesinde bulunan şehirlerimizin başka hiçbir önceliği yok. Gönül arzu ederdi ki, evet, deprem bir gerçek, ama tek bir vatandaşımızın hayatını kaybettiğini duymayalım. Ama ne yazık ki ölüm haberleri aldık. Şu anda da bekleyiş var. Umarım, enkaz altındaki vatandaşlarımızı sağ bir şekilde kurtarırız. Görüyorum ki, ülkemizin, devletimizin, bütün kamu kurumlarının arama-kurtarma ekipleri, burada gönül gönüle, el ele hizmet ediyorlar. Bu aşamasındaki bu birlikteliğimiz çok doğru. Ama bu birlikteliğimiz, afet dışında da elde etmemiz gereken bir birliktelik atmosferi. Deprem, öncelikli meselemiz. Geldik, acıları paylaştık.”
İBB, TÜM OLANAKLARIYLA DEPREM BÖLGESİNDE...
İBB, Başkan İmamoğlu’nun talimatı üzerine deprem bölgesine, 158 personel ve 23 araçtan oluşan arama kurtarma ve yardım ekipleri gönderildi. Arama kurtarma ekibi şehirde çalışmalara başladı. Deprem sonrası, Elazığ ve çevresinde arama kurtarma çalışmalarına katılmak üzere “İBB Afet ve Acil Durum Müdahale Planı”nda görevli birimlerden ekip oluşturuldu. Arama kurtarma ekibi gece uçakla bölgeye sevk edildi. Karayoluyla Elazığ’a giden yardım ekibi ise gün içinde şehre ulaştı. Elazığ Çevrimtaş Köyü’nde, gece boyunca süren çalışmalarda yaralı bir vatandaş ile yaralı hayvan göçük altından çıkartıldı. 5 kişinin de cansız bedenine ulaşıldı. Yardım için giden Destek Hizmetleri Lojistik ekibi ile birlikte, 3 bin kişiye, 2 çeşit yemek üretme kapasitesine sahip yemek tırı, 1 soğuk gıda kamyonu, 2 açık kasa kamyonu, jeneratör vb. ekipmanlarla birlikte gıda mühendisi, aşçı, teknik ve hizmet personelleri bulunuyor. İBB iştiraklerinden Hamidiye A.Ş. de su ihtiyacını karşılamak üzere ,1 su tankerini deprem bölgesine sevk etti. Öte yandan, birkaç gün önce Tunceli’ye giderek kaybolan üniversite öğrencisi Gülistan Doku'yu arama çalışmalarını yürüten İBB İtfaiye Sualtı Arama Kurtarma Ekibi (İSAK) 6 personel, 2 araç ile Elazığ’a geçerek arama kurtarma çalışmalarına destek vermeye başladı.
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 470417
Elazığ'daki depremde sağlık personelinin telefonla görüştüğü Azize, enkaz altından 17 saat sonra kurtarıldı...
Görevli, Azize'ye "Azize, sen bir annesin. Sen daha güçlü olacaksın. Ağlamıyorsun, sakin oluyorsun, hepsine destek oluyorsun" diye seslenmişti...
Merkez Mustafa Paşa Mahallesi'ndeki çöken binada, AFAD, UMKE ve Jandarma başta olmak üzere ekiplerin yürüttüğü çalışmalarda, bir kadın 17 saat sonra yaralı kurtarıldı...
Yaralı kadın, 112 Acil Servis ekiplerince hastaneye kaldırıldı. Kurtarılan kadının, UMKE personelinin telefonla görüştüğü Azize Çelik olduğu öğrenildi.
Elazığ ve Malatya'yı vuran depremde çok sayıda vatandaşı hayatını kaybetti. Olağanüstü seferberliğin ilan edildiği bölgede arama kurtarma ekipleri çalışmalarına aralıksız devam ederken bir sağlık görevlisinin enkaz altında kalan vatandaşla yaptığı telefon konuşması kameralar tarafından saniye saniye kaydedildi.
"SEN DAHA GÜÇLÜ OLACAKSIN"...
Telefonda enkaz altındaki Azize isimli kadını sakinleştirmeye çalışan görevli, "Azize, sen bir annesin. Sen daha güçlü olacaksın. Ağlamıyorsun, sakin oluyorsun, hepsine destek oluyorsun" ifadelerini kullandı.
"HİÇ KİMSE SUSMASIN"...
Arama kurtarma ekipleri Azize'ye "Azize bizi duyur musun? Komşularına seslenir misin? Konuşabilen herkese seslen. Hiç kimse uyumasın. Biz yukarıdayız. Burnundan nefes al ağzından nefes ver. Hiç kimse susmasın aşağıda. Aşağıdaki herkesin annesi sensin. Tek iletişim kurduğumuz kişi sensin. Sen daha güçlü olacaksın. Senden tek istediğim şey o teyzeye seslen. Onu konuşturmaya çalış" dedi.
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 591967
--Deprem çantası nasıl hazırlanır ?
--Deprem çantasında neler olmalı ?
--Deprem anında aranacak numara bilinmelidir...
Depremden sonra sığınacak yer bulmanın dışında, kullanabileceğiniz temel ihtiyaç malzemelerinin olduğu bir çanta (deprem çantası) muhakkak hazırlanmalı ve bu çantalar;evimiz de,iş yerimiz de ve hatta aracımızda olmalıdır...
Deprem bölgesi olan yerlerde yaşayanların mutlaka deprem çantası hazırlaması gerek. Özellikle araç sahibi olanların, araçlarında mutlaka deprem çantası bulunması gerektiği unutulmamalı. Yaşanan deprem sonrasında hayatta kalmanız için temel malzemelere ihtiyacınız olacak. Bu malzemelerin mutlaka deprem çantasında bulunması gerek.
DEPREM ÇANTASINDA OLMASI GEREKENLER...
--Su: Kişi başına günlük bir litrelik şişe
--Gıda: Bozulmayan ve uzun süre dayanan konserve yiyecekler
--Manuel konserve açacağı ve diğer pişirme malzemeleri
--İlk yardım çantası
--Tabaklar, mutfak eşyaları ve diğer besleme malzemeleri
--Ekstra pilli el feneri
--Yangın söndürücü
--Evcil hayvanınız için su ve yiyecek
--Evcil hayvan taşıyıcısı
Depremin sizi nerede yakalayacağını bilmediğinizden, evinizde, arabanızda ve iş yerinizde mutlaka deprem çantası bulundurmalısınız.
Deprem çantası saklama yerleri
-- Ev:
Deprem çantasını belirlemiş olduğunuz güvenli bir yerde saklayın ve evinizi hızlıca terk etmeniz gerektiğinde hazır bulundurun. Tüm aile üyelerinin deprem çantasının nerede tutulduğunu bildiğinden emin olun.
-- İş:
En az 24 saat iş yerinde barınmaya hazır olun. İş yerinde hazırladığınız deprem çantasında yiyecek, su ve ilaç gibi diğer ihtiyaçların yanı sıra rahat bir yürüyüş ayakkabısı bulundurun.
-- Araç:
Arabanızda da bir dizi acil durum malzemesi bulundurun.
Acil durum eşyaları...
--Reçeteli ilaçlar
--Ağrı kesiciler, ishal karşıtı ilaçlar.
--Gözlük ve kontakt lens solüsyonu
--Bebek maması, şişe, çocuk bezi, mendil, pişik kremi
--Evcil hayvan yemi ve evcil hayvanınız için ekstra su
--Nakit para
--Elektronik olarak veya su geçirmez, taşınabilir bir kapta saklanan sigorta poliçelerinin kopyaları, kimlik ve banka hesabı kayıtları gibi önemli aile belgeleri
--Her kişi için uyku tulumu veya sıcak battaniye
--İkliminize göre ayakkabı ve kıyafetler
--Yangın söndürücü
--Kadın gereçleri ve kişisel hijyen malzemeleri
--Kâğıt bardaklar, tabaklar, kağıt havlular ve plastik mutfak eşyaları
--Kâğıt ve kalem
--Çocuklar için kitaplar, oyunlar, bulmacalar veya diğer etkinlik malzemeleri
Deprem çantası bakımı nasıl yapılmalı?
Deprem çantası uzun süre saklanabilir bir çanta değildir. Özellikle içindeki gıda malzemelerini mutlaka kontrol etmeli, durumuna göre değiştirmelisiniz.
İçinde konserve olan çantanızı serin ve kuru bir yerde muhafaza etmelisiniz. Konserve olmayan yiyecekleri sıkıca kapatılmış plastik veya metal kaplarda saklayın. Süresi dolmuş eşyaları gerektiği gibi değiştirin. Her yıl veya aydan aya ihtiyaçlarınızı yeniden düşünün ve ailenizin ihtiyaçları değiştikçe deprem çantanızı yenileyin.
ACİL DURUM TELEFON NUMARALARI...
--Acil Servis (Ambulans): 112
--Yangın: 110
--Alo Trafik: 154
--Polis İmdat: 155
--Elektrik Arıza: 186
--Gaz Arıza: 187
--Jandarma İmdat: 156
--Telefon Arıza: 121
--Alo Doktor: 113
--Alo Zabıta: 153
--Tüketici Hattı: 175
--Orman Yangını: 177
--Sağlık Danışma: 184
--Kablo Arıza: 126
--Bilinmeyen Numaralar: 118
--Cenaze Hizmetleri: 188
--Posta Kodu: 119
--Telefon Borcu Tel: 163
--Uyandırma Tel: 135
--Fonotel Tel: 141
--Radyo-TV Arıza Tel: 125
--Vergi Danışma Tel: 189
--Su Arıza-Fatura Bilgileri Tel: 185
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 917143
Elazığ'da 6.8 şiddetinde deprem meydana geldi,ölü ve yaralılar var.Bir çok bina çöktü...
Deprem, Tunceli, Malatya, Adana, Mersin, Bitlis, Diyarbakır ve Samsun gibi illerde de hissedildi.
--Canlı yayına bağlanan AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu, "Ekiplerimiz bir yıkım var mı, enkaz altında olan var mı, incelemelere başladı. Yakından takip ediyoruz" dedi.
--Savunma Bakanı Akar, "Hem sivil hem askeri olarak, tüm ekiplerimiz teyakkuz halinde" ifadesini kullandı.
--İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Elazığ'da 6.8 büyüklüğünde meydana gelen depremle ilgili yaptığı açıklamada "İkisi Elazığ, ikisi Malatya'da 4 can kaybımız var. Bize ulaşan bilgilere göre Elazığ’da 44, Malatya’da 40 olmak üzere 84 kişi yaralandı" dedi.
Elazığ'da bugün akşam saatlerinde , 6.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Kandilli Rasathanesi ve AFAD tarafından 6,8 büyüklüğünde olduğu açıklanan deprem, Türkiye'nin birçok şehrinde ve Kuzey Irak'ta da hissedildi.
Kandilli Rasathanesi, ilerleyen dakikalarda depremin büyüklüğünü 6.5, derinliğini 5.0 kilometre olarak revize etti.
5.4 ŞİDDETİNDE İKİNCİ DEPREM...
Meydana gelen 6.5 büyüklüğündeki depremden 13 dakika sonra 5.4 büyüklüğünde ikinci bir deprem meydana geldi.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI'NDAN AÇIKLAMA
İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Elazığ Sivrice'de 6.8 büyüklüğünde gerçekleşen depremde, tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz." ifadeleri kullanıldı.
SAVUNMA BAKANI AKAR: TEYAKKUZDAYIZ
Savunma Bakanı Hulusi Akar: Hem sivil hem askeri olarak, tüm ekiplerimiz teyakkuz halinde. Şehir merkezlerimizde herhangi bir can kaybı olmadığı görülüyor. TSK yardıma her an hazır.
GAZİANTEP VALİSİ: CAN VE MAL KAYBI YOK
Gaziantep Valisi Davut Gül: Şu an can ve mal kaybı yok. Gaziantep'te her şey sakin. Bu süreci takip ediyoruz.
'KÖYLERDEN HABER BEKLİYORUZ'
Elazığ Baro Başkanı: Şehir merkezinde bir yıkım yok. Köylerden haber bekleniyor.
50-60 KM YER KABUĞU KIRILMIŞ OLABİLİR'
CNN TÜRK canlı yayınına bağlanan Prof. Dr. Şükrü Ersoy şu açıklamalarda bulundu:
Biraz büyük bir deprem. Belki sizde de söylemiş olabilirim Elazığ çok kritik bir yer. Doğu Anadolu fayı çok kritik, gerilim çok yüksek. Bu deprem beklenebilen bir depremdi. Bu deprem önemli bir deprem, yer kabuğunu önemli miktarda kırmış olabilir. 50 - 60 km yer kabuğu kırılmış olabilir.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 807036
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Konyaaltı Sahili işletme ihalesinin kamu zararı oluştuğu için iptal edildiğini vurgulayarak, “Konyaaltı Sahili ranta kurban edilmemiştir. Antalya, adrese teslim bu ihale ile zarara uğratılmıştır. Daha fazla dayanmamız söz konusu değildir. Benim kişilerle derdim yok. Benim derdim Antalya” dedi...
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Konyaaltı Sahili işletmesi ve kira ihalesinin iptaliyle ilgili basın toplantısı düzenledi. Toplantıya basın mensuplarının ilgisi yoğun oldu. İhalenin iptaliyle ilgili 20 Ocak'ta hastalığı nedeniyle yazılı açıklama yaptığını ifade eden Başkan Böcek, rahatsızlığının devam etmesine rağmen konuyla ilgili kamuoyunu doğru bilgilendirmek üzere basının karşısına çıktığını dile getirdi.
HALKA DEĞİL RANTA DÖNÜK PROJE...
25 yıllık siyasi hayatında tüyü bitmemiş yetimin hakkını koruyarak, bugünlere geldiğini ifade eden Başkan Muhittin Böcek, “Kimse bizden kamu zararı olan projeleri, halka değil ranta yönelik olan projeleri devam ettirmemizi beklemesin. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumaya, doğru projeleri sunmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
YAPIM İHALESİNDE İŞLETME GİDERLERİ YÜKLENİCİDE...
19 Temmuz 2016’da Antalya Büyükşehir Meclisi kararı ile Konyaaltı Sahil Projesi’nin Yap-İşlet-Devret modeli ile yapımı için Encümene yetki verildiğini anlatan Başkan Böcek, 129 milyon lira maliyet bedeli ile 2 kez ihaleye çıkılmasına rağmen katılımcı olmadığı hatırlattı. Bu ihalelere güvenlik, temizlik, peyzaj gibi işletme giderleri yükleniciye ait olması şartıyla çıkıldığının altını çizen Böcek, “3 Mart 2018 tarihli Encümen kararı ile Meclis kararı olmaksızın Yap-İşlet-Devret modelinden vazgeçilerek Büyükşehir Belediyesi Konyaaltı Sahil Projesi’ni 2018 birim fiyatları ile 254 milyon lira bedelle belediye bütçesinden inşa ettirmiştir” dedi.
ADRESE TESLİM İHALE...
Konyaaltı Sahil işletme ihalesi şartnamesine bakıldığında 1500 yataklı otel işletmeciliği gibi adrese teslim diye tabir edilen kriterler konulduğuna dikkati çeken Başkan Muhittin Böcek, “İşletme ihalesinde rekabet koşulları oluşmamıştır. Daha önce iki kez çıkılan 129 milyon lira bedelli yapım ihalesinde güvenlik, temizlik, peyzaj gibi işletme giderleri yükleniciye ait iken, Alkoç’ların aldığı işletme ihalesinde, proje için 254 milyon lira masraf etmesine rağmen güvenlik temizlik bütün işletme giderleri Büyükşehir Belediyemize yüklenmiştir. 8 ayda 10 milyon 780 bin TL masrafı vardır. Projeyi 254 milyon liraya Alkoçlar yapmış olsaydı bugün başka bir toplantıda Antalya’nın yatırımları için buluşmuş olurduk.”
YANLIŞLIKLARI AÇIKLAYACAĞIM...
Doğru projelerle devam edeceklerinin altını çizen Başkan Böcek, “9.5 aydır bütün projeleri masaya yatırdık. Ortak akılla, tüm kurumlarla işbirliği içerisinde çalışmalarımızı azim ve kararlılıkla devam ettirdik. Önümüzdeki günlerde açıklayacağım yanlışlıklar var. Kamu yararına olan, mevzuatlara uygun olan yarım kalmış projeleri tamamlayacağım ama yanlışlıklar bulunanları da önümüzdeki günlerde belgeleri ile açıklayacağım. Hayatım boyunca belden aşağı siyaset yapmadım. Hiçbir şekilde kimseyi karalamadım. Antalya için çivi çakandan Allah razı olsun. Kişilerle asla işim yoktur. Benim derdim Antalya” ifadelerini kullandı.
DAHA FAZLA DAYANMAMIZ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR...
Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, şunları söyledi: “Bu iptal kararında ilgili İçişleri Bakanlığımız mülkiye başmüfettişi raporları Sayıştay raporları, iç denetçi raporları ile belgeleri sunulmuştur. Daha fazla dayanmamız söz konusu değildir. Antalya Konyaaltı Sahili ranta kurban edilmemiştir. Konyaaltı Sahili bugün itibariyle turistlerle beraber 20 milyon vatandaşın emrinde olacaktır.”
SAHİL PROJESİ DEĞİL İŞLETME İHALESİ İPTAL EDİLDİ...
Bir yanlış anlaşılma olduğunun altını çizen Başkan Böcek, Konyaaltı Sahil Projesi ile ilgili değil, sahilin işletme ihalesiyle ilgili sorun yaşandığını vurguladı. Sahil projesiyle ilgili bir değişikliğin, yıkımın söz konusu olmadığını belirten Başkan Böcek, projeye emek veren, katkı koyanlara teşekkür etti.
YANLIŞ HESAP BAĞDAT’TAN DÖNMEYE DEVAM EDECEK...
Bu yatırımların vatandaşın parasıyla yapıldığını, tüyü bitmemiş yetimin hakkı bulunduğunu belirten Başkan Muhittin Böcek, “Hesabını önce Allah’a sonra halka verecek birisi olarak bunun gereğini yaptık. Bundan sonra da ranta dönük projeleri durduracağız. Yanlış hesap Bağdat’tan dönmeye devam edecek” diye konuştu.
KİŞİLERLE İŞİM YOK...
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başkan Böcek, iptal ile ilgili adımların yasa, yönetmelik ve mevzuatlar çerçevesinde atıldığını kaydederek, “254 milyon TL tüyü bitmemiş yetimin hakkı sahile gömülmüştür. Ve işletme ihalesi ile belediye 15 milyon 19 bin TL zarara uğratılmıştır. Onun için iptal gerçekleşmiştir. Benim geçmiş dönemle, kişilerle alakalı bir hesabım yok. Benim konum Antalya’nın menfaatleri ve Antalya sevdamdır. Antalya’nın ranta kurban edilmemesidir” dedi.
SEZONA EN GÜZEL ŞEKİLDE GİRİLECEK...
Sahildeki işletmecilerle toplantılar yapmaya devam edeceklerini anlatan Başkan Muhittin Böcek, Konyaaltı Sahili’nde vatandaşların ve işletmecilerin sezona en sağlıklı şekilde mutlulukla gireceğini söyledi.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 401148
AFAD'ın açıklamasına göre Manisa Akhisar'da 5,4 büyüklüğünde deprem meydana geldi...
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Akhisar ilçesinde bu akşam 5,4 büyüklüğünde deprem kaydedildi.
Yerin yaklaşık 6,98 kilometre derinliğinde gerçekleşen deprem İzmir, Manisa, Aydın ve Denizli'nin yanı sıra Yalova, Bursa ve İstanbul'da da hissedildi.
VALİ DENİZ: CAN KAYBI VE YARALI YOK
Manisa Valisi Ahmet Deniz, herhangi bir can kaybı ve yaralının olmadığı bilgisini paylaştı.
Deniz, "Beş altı metruk evin göçtüğü bilgisi geldi" dedi.
AFAD da deprem sonrası can kaybı ve yaralanma bulunmadığı bilgisinin alındığını bildirdi.
AFAD'ın Twitter hesabından Manisa'daki depreme ilişkin açıklama yapıldı.
Açıklamada, "Manisa’nın Akhisar ilçesinde meydana gelen 5,4 büyüklüğündeki deprem sonrası, an itibarıyla can kaybı ve yaralanmanın bulunmadığı bilgisi alınmıştır. Gelişmeleri takip ediyoruz" ifadelerine yer verildi.
İKİ ARTÇI SARSINTI
Bu depremden 3 dakika sonra Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde 4,1 büyüklüğünde, 16 dakika sonra ise yine Akhisar'da 3,8 büyüklüğünde iki artçı sarsıntı yaşandı.
MERKEZ ÜSSÜ MUSALAR KÖYÜ
Akhisar Belediye Başkanı Besim Dutlulu, merkez üssü Musalar köyü olan 5,4 büyüklüğündeki depremde şehir merkezinde çok ciddi bir sıkıntı gözükmediğini belirterek, "Yıkılmış bina haberi gelmedi. Merkez üssü olan Musalar köyüne ulaşmaya çalışıyoruz, kısa zamanda bilgi alacağız, inşallah ciddi bir sıkıntı olmaz" dedi.
"ŞEHİR MERKEZİNDE ÇOK CİDDİ BİR SIKINTI YOK"
Gazetecilere açıklama yapan Dutlulu, uzun süren depremin ilçe halkını korkuttuğunu, sarsıntının ardından vatandaşların sokağa çıktığını anlattı.
Depremin ardından artçı sarsıntıların da yaşandığını belirten Dutlulu, "Şu an şehir merkezinde çok ciddi bir sıkıntı yok, yıkılmış bina haberi de gelmedi. Merkez üssü olan Musalar köyüne ulaşmaya çalışıyoruz, kısa zamanda bilgi alacağız, inşallah ciddi bir sıkıntı olmaz. Şehir içinde şu anda yaralı bilgisi yok. Halkımız sokakta, hasar gözükmüyor. Ama bilgiler şu an çok yüzeysel" diye konuştu.
İSTANBUL VALİLİĞİ'NDEN AÇIKLAMA
İstanbul Valiliği'nden yapılan açıklamada, "Deprem İstanbul'da da hissedilmiştir. Deprem kaynaklı herhangi bir olumsuzluk bildirilmemiştir" ifadeleri yer aldı.
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 364173
Türkiye'de ilk defa Gazipaşa'da bir üreticinin hobi amaçlı üretmeyi başardığı kahve meyvesinin ticari üretimi için Antalya Valiliği öncülüğünde proje başlatıldı. Proje kapsamında Gazipaşa ve Antalya'da kurulacak ticari amaçlı ilk deneme bahçeleri, hem açık alan, hem de serada kurulacak...
TÜRKİYE'DE ilk defa Gazipaşa'da bir üreticinin hobi amaçlı üretimini başardığı kahve meyvesiyle ilgili Antalya Valiliği öncülüğünce adım atıldı. Dünyada 10 milyon hektar alanda üretilen ve yıllık ticari hacmi 173 milyar doları aşan kahve meyvesinin Türkiye'de de ticari üretimiyle ilgili Antalya Valiliği öncülüğünde Tarım ve Orman İl Müdürlüğü, Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) ve Müstakil ve Sanayici İşadamları Derneği (MÜSİAD) arasında protokol imzalandı.Antalya'da 'Akdeniz Bölgesinde Kahve Yetiştirme Olanakları Üzerinde Araştırmalar' adlı projenin tanıtım toplantısı ve imza protokolüne Antalya Valisi Münir Karaloğlu, MÜSİAD Antalya Şube Başkanı Boğaçhan Göksu, BATEM Müdürü Abdullah Ünlü, Tarım ve Orman İl Müdür Vekili Gökhan Karaca ile kurumların teknik ekipleri katıldı.
TROPİK MEYVE ÜRETİMİNDE YENİ BİR TÜR DAHA
Antalya'da son dönemde tropik meyvelerle ilgili birçok gelişme sağlandığını anlatan Vali Münir Karaloğlu, şimdi başka bir tropik meyve olan kahve çekirdeği yetiştiriciliğiyle bir noktaya gelindiğini söyledi. 1950'li yıllardaki ilk denemelerin o günkü teknolojik koşullar, hatta Antalya'da belki hiç sera bile olmadığı için açık alanda yapıldığını ve ticari bulunmamış olduğunu dile getiren Karaloğlu, günümüzde iklim değişiklikleri ve teknolojik faktörler dikkate alındığında Antalya, Gazipaşa, Alanya, Manavgat gibi Akdeniz sahillerinde kahve çekirdeği yetiştirilebileceğini kaydetti.
10 SENE SONRA BELKİ KAHVE İTHALATI OLMAYACAK
Türkiye'nin 2018 rakamlarına göre 200 milyon dolar değerinde 60 bin ton kahve çekirdeği ithalatı olduğuna dikkat çeken Vali Münir Karaloğlu, “Biz Antalya'da, nasıl muzda 10 sene önceye göre bugünkü üretimimizle ithalatı engellediysek, 10 sene sonra da kahve çekirdeği ithalatının da belki bir kısmı, belki tamamını yerli üretimden sağlayabileceğimiz bir noktaya varabileceğimizi şimdiden görüyorum. Zaten BATEM'in bir tecrübesi var. Güçlü bir üniversitemiz ve Antalya'da çok güçlü tohumdan fideye, fidana çok güçlü bir özel sektörümüz var" dedi.
ÇİFTÇİ İÇİN YENİ BİR GELİR KAPISI
En uygun türler belirlendikten ve Antalya için adaptasyon süreçleri tamamlandıktan sonra özel sektörün de mutlaka fidan üretiminde işin içinde olması gerektiğini belirten Karaloğlu, “Antalya'da çiftçi için yeni bir gelir kapısı. Bizim en büyük amacımız ithalatı azaltmak, ihracatı artırmak. İthalatta ikame ürünler oluşturmak ve bu da ikame ürün oluşturmadır aynı zamanda. Onun için bu çalışmayı önemsiyorum. İnşallah önümüzdeki dönem Antalya'da ve Türkiye'de kahve çekirdeğinden daha çok söz edeceğimiz bir döneme bugünkü imzayla beraber gireceğiz" diye konuştu.
MUZ SERALARINDA BİRLİKTE YETİŞTİRİLEBİLİYOR
Hem BATEM, hem üniversitede bu işi yapabilecek yetişmiş teknik elemanlar olduğunu da kaydeden Karaloğlu, “Biz bu işi Antalya'da başarırız, zaten muzla beraber yetiştiriliyor olması, muz seralarının aynı zamanda kahve için de kullanılıyor olması, en büyük avantajımız. Yeni bir sera yapmaya gerek yok, muz bahçesi veya serasında aynı zamanda kahve de yetiştiririz. Belki dünyaya da yeni bir model buradan sunmuş oluruz" dedi.
MUZ-KAHVE KOMBİNASYON YAPILACAK
Projenin teknik sunumunda ise protokol kapsamında Gazipaşa'da açık ve örtü altı muz seralarında, BATEM'in Kayaburnu'ndaki arazisinde örtü altında ve açıkta, Akdeniz Üniversitesi'ne ait muz serası olmak üzere toplam 5 farklı deneme üretim bahçeleri oluşturulacağı açıklandı. Dünyada tüketimi en çok olan türlerin çekirdekleri getirilerek, tüp içinde çimlendirilerek fide ve fidana dönüştürülecek projede ilk fidelerin 2021 yılında dikimi planlanıyor. Kahve muz kombinasyonunun deneneceği deneme üretimlerde, dünyada da bilinen gölgeli veya yarı gölgeli daha kaliteli kahve meyvesi elde edilmesi amaçlanıyor. Muz seralarında üretimin, üretici açısından ayrı bir sera kurmayı gerektirmeyecek, hem muz, hem kahvenin birlikte üretileceği bir model oluşturulması hedefleniyor.
KAYNAK: DEMİRÖREN HABER AJANSI
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 571574
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 22 bin 725 kişinin başvurup, uygun şartları taşıyan bin 298 kişinin mülakata çağrıldığı ve kamera kaydı yapılan görüşmeler sonucu işe alınan 293 yeni personelle Meclis salonunda buluştu. “Adaletin olmadığı bir yerde, diğer hiçbir şeyi konuşmanın anlamı yok” diyen İmamoğlu, “Kamuya ait bir birimde, kamunun değerlerini yöneteceksiniz. Dolayısıyla, dürüst, adil ve şeffaf olmalısınız. Bu etik değerlerden asla taviz vermeden, her anında halka hesap verdiğinizi, vermek zorunda olduğunuzu unutmamalısınız” şeklinde konuştu...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Aralık 2019’da, 420 sözleşmeli personel alımı için iş ilanı verdi. İlana 22 bin 725 kişi başvurdu. Adaylar arasında mezuniyet notuna göre eleme yapıldı. Uygun şartları taşıyan bin 298 kişi ile mülakat yapıldı. İBB yönetimi, tüm görüşmeleri kamera ile kayıt altına alınan mülakatlar sonucu, 153’ü kadın 140’ı erkek olmak üzere 293 kişiyi işe aldı. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 22 gün önce işe başlayan yeni personelle, Saraçhane’deki merkez binada bir araya geldi. Meclis salonunda yeni mesai arkadaşlarıyla buluşan İmamoğlu, özetle şunları söyledi:
“TÜMÜYLE UMUT VERİCİ”
“Genç pırıl pırıl enerjik insanlar, bu çok güzel bir görüntü. Bir de kadın erkek sayısı açısından cinsiyet eşitliği görüyorum. Tümüyle umut verici. Hepiniz aramıza hoş geldiniz arkadaşlar. Sizler aramıza katılalı 22 gün oldu. Aramızda çok fazla fark yok. Biz de 142 gündür buradayız. Tecrübe ve deneyim olarak çok iyi bir ekibe katıldığınızı düşünüyorum. 85 bin civarında çalışanı olan, çok iyi ve kocaman bir ekibe eşlik edeceksiniz. Bu çok değerli. Elbette benim ve çalışma arkadaşlarımın beklentileri var. Yanı sıra 16 milyon İstanbullunun sizlerden beklentisi var. Onun için maneviyatı da çok yüksek bir alana dahil oldunuz, bu çok değerli. Farklı algılarla yoğrulduğumuz bir süreci, 180 derece başka yöne evirmeye, adalete dayalı bir sistemle yönetmeye çalıştığımız insan kaynakları metodumuzun karşılığı olarak buradasınız. Tabiri caizse siz şu an, kendi yeteneklerinizle buradasınız. Sizi yürekten alkışlıyorum.”
“ADALETİN OLMADIĞI YERDE KONUŞMANIN ANLAMI YOK”
“Adaletin olmadığı bir yerde, diğer hiçbir şeyi konuşmanın anlamı yok. O bakımdan bütün arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Çok şeffaf bir süreçle işe alım gerçekleştirdiler. İyi bir netice çıkmış. Gözlerinizdeki o enerjiyi, ışıl ışıl bakışı görüyorum. Ülkemizin en büyük kurumsal yapılarından biri olan bir kamu kurumuna dahil oldunuz. Bu sürecin başka bir boyutu şudur: Çok üst seviyede hedefler koyabilirsiniz. Performansınızla kendinizi çok güzel yerlere taşıyabilirsiniz. Biz, bu alanı size açacağız. Kamuda sizin gibi yetenekli arkadaşların daha iyi yerlere gelebilmesini, gerçekten kamuda bir dönemin değişmesi gerektiğine inanan ben ve halkımız, bunu sizlerle yapabileceğimize inanıyoruz. Böyle bir süreci yaşamak, sizin hizmetlerinizi ol anlamda da görmek istiyoruz. İnşallah bu döneme sıkı sıkı sarılır, sahiplenir, büyük bir motivasyonla çalışırsınız.”
“LİYAKATE DAYALI BİR SÜRECİ TANIMLIYORUZ”
“Biz nasıl bir ekibiz; biraz ondan bahsedeyim. Biz, dürüstüz; dürüst olacağız. Adiliz; adil davranacağız. Şeffaflık… Kamuya ait bir birimde, kamunun değerlerini yöneteceksiniz. Dolayısıyla, sizler de dürüst, adil ve şeffaf olmalısınız. Bu etik değerlerden asla taviz vermeden, her anında halka hesap verdiğinizi, vermek zorunda olduğunuzu unutmamalısınız. Bütün benliğimle bunu söylüyorum ki; insan sevgisiyle doluyuz. Kimseyi ayırt etmiyoruz. Düşünsenize, insana hizmet ediyorsunuz ve bu şehir, dünyanın en karma kültürleriyle yoğrulmuş ve buluşmuş bir şehir. Bu bakımdan mutlaka sizler de insan sevgisiyle dolu olmalısınız. Aynı zamanda insan sevgiyle dolu olan yüreğiniz işinize kapsayıcılıkla yansımalı. Tüm işlerinizde, tüm eylemlerinizde kapsayıcı ruhla topluma hizmet vermelisiniz. Sizlerin de bu katılımıyla çok paralel bir tanım, her zaman söylerim; hak ediyorsak, alırız. Kimsenin de hakkını yemeyiz. Hak kazanırız. Liyakate dayalı bir süreci tanımlıyoruz. Yetkinliklerimize güveniriz. Ona göre mücadelemizi veririz. Bilgi, uzmanlık, becerilerimiz kadar çağın tanımıyla inovasyonu, ruhumuzdan eksik etmeyiz. Yenilikçi, geliştiren, ‘Yeni ne var, yeni ne katabilirim sürece’ diyerek, gelişime açık bir grubuz. Bütün bu ruhları, yenilikçiliği sürece katabilmeniz için çevik olmanız, hızlı hareket etmeniz lazım. Bir başka karakterimiz de bu. Sizden de çevik olmanızı, asla hantal olmamanızı, işi duraksatan değil kurallarına uygun bir şekilde hızlandıran ve çözüm üreten bir anlayışla hareket etmenizi çok önemsiyoruz.”
“CESUR LİDERLERLE YOL YÜRÜMEK İSTİYORUZ”
“Dünyanın en önemli konularından birisi çevre duyarlılığımız. Hele hele bir şehri yönetiyorsanız çevre duyarlılığınız hangi aşamasında ya da hangi birimindeyseniz çevre duyarlılığınız çok önemli. Bu konuda hassas olmalısınız. Attığınız her adımı, o duyarlılığın bir parçası olduğunuzu unutmayarak değerlendirmeli ve ona göre adım atmalısınız. Yeteneklerinizi çevreci ruhla birleştiren bir atılımla Türkiye’nin yeni nesil yöneticileri olmanızı çok istiyoruz.
Biz bir değişimi başlatmak istiyoruz. Değişim çok güzeldir. Dünyaya ayak uydurmak, dünya ile beraber eşdeğer şekilde mücadele edebilme kabiliyetine sahip olmak, kapasiteyi ona göre büyütmek… O bakımdan değişim nasıl olur? Cesaretle olur. Bu değişim sürecinin cesur liderleri ile çalışmak istiyoruz. Herkes kendi alanından cesaretini ortaya koyan ve cesur adımlar atabilen cesur liderlerle yol yürümek istiyoruz.”
“ETRAFINI YETENEKLİ İNSANLARLA DOLDURANLAR KAZANIR”
“Sizden aynı cesareti belli kriterlerle ortaya koymanızı talep ediyoruz. Örnek vizyonlarınızı, hayallerinizi sürece katmalısınız. Sıra dışı bir süreç tanımlıyorum size dair, ama araştırmacı olmalısınız. Yenilikçi olmanız adına bunu araştırıyor, dünyadaki, ülkemizdeki örneklerini bir yandan kovalıyor olmalısınız. Okumalısınız. Bu bakımdan cesaretinizi vizyonla ya da güzel değerlerle süslememenizi talep ediyoruz. Aynı zamanda siz bir iştesiniz yarın bir ekosistemi yöneteceksiniz. Belki o ortamda aktif hale geleceksiniz. Unutmayın ki kendi etrafını, yine kendiniz gibi yetenekli insanlarla dolduran ve o şekilde zenginleştiren insanlar kazanır. Yani hiçbir zaman bilgili çalışkan nitelikli insanlardan korkmayın. Dünyanın en kötü huyudur bu. Aksine, tam aksine cesur arkadaşlarınız, bilgili arkadaşlarınız olsun etrafınızda. Sizin liderliğinize nitelik kazandıracaktır bu durum.”
“ÇÖZÜM ODAKLI OLMALISINIZ”
“Prosedüre, bürokrasiye boğulmayın. Elbette kurallar başka bir şey. Ama çözüm odaklı olmalısınız. Çözüm aramalısınız. ‘Olmuyor, bitti!’ Yok öyle bir şey. Benim hayatta en beğendiğim yönlerimden birisi de çözüm aramaktır. Burada çok önemli başka bir hususta cesur olacaksınız, cesur bir şekilde konuşacaksınız. Fikrinizi söyleyeceksiniz. Duyulması gerekeni değil, ne söylemeniz gerekiyorsa onu söyleyeceksiniz. Bu size çok farklı bir konum sunacak. Değerinize değer katacak. Beklentilerimiz bunlar. Sizin cesaretiniz şehre kalite kayacak. Size de değer katacak ve sizleri farklı yerlere taşıyacak. Gerçekten çok etkilendim. Görüntünüz bana da ayrı bir motivasyon kattı, moral verdi. Bu şehrin ve bu ülkenin güzel, yetenekli ve iyi yetişmiş insanlarıyla çok güzel işler başaracağımıza hep inancım tamdı. Hep böyle olmuştu. Şu anda bunu daha da büyüttünüz, katladınız. Onun için kendinizle gurur duyun. Sürecin gerçek kahramanı sizlersiniz. Siz başardınız. Ama bu bir başlangıç. Esas başarı bundan sonra. Bunu da unutmayın. Hepinize kolaylıklar ve başarılar diliyorum. Gençliğinizi, enerjinizle, inancınızla, vazgeçmeyen karakterinizle, kararlılığınızla güçlendirin. Çok güzel işlere imza atın. Hayatınızın, ilk ve tek başarısı bu olmayacak. Hayatınıza çok daha güzel başarılar katacağınıza eminim. Yolunuz açık olsun. Sağlıklı, başarılı günler diliyorum Türkiye’nin en değerli kurumlarından biri olan İBB’de.”
MİKROFON GENÇLERDE
İmamoğlu, konuşmasının sonunda mikrofonu genç mesai arkadaşlarına bıraktı. Yeni İBB personellerinden erkek bir çalışan, duygularını, “Bize, adil ve özgün bir fırsat verdiğiniz için, mülakatları adil bir şekilde yaptığınız için size çok teşekkür ediyoruz. Zor bir olaydı gerçekten. Çok önemli bir şeydi bizim için. Ümitsizleri, ümitle doldurdunuz gerçekten. Umarım da ülke için aynı şekilde devam eder” sözleriyle dile getirdi. İmamoğlu’nun yeni mesai arkadaşına yanıtı, “Burada hiç kimse akrabamız, yakınımız değil. Ama biliniz ki benim yol arkadaşım, iş yolunda benim akrabam. Bir de 16 milyon insana ben öyle bakıyorum artık. Kendimi, bu sürece adamış bir belediye başkanıyım. Sizler gibi becerikli, değerli insanlar da İstanbul’da var. Umarım onlara da başka kurumlar, böyle eşitlikçi ortamları sağlarlar” oldu.
İmamoğlu, “Darülaceze’de başladım. Bizi, buraya aldınız çok şeffaf şekilde. Herkes bunun için teşekkürlerini sundu. Ben, ayrıca bize kıymet verip, bizi karşınıza çok teşekkür ediyorum” diyen kadın bir çalışana ise, “Siz başardınız. Onun için buradasınız. Ben gurur duydum ve mutlu oldum sizlerle bir arada olmaktan” karşılığını verdi. İmamoğlu, konuşmaların ardından Meclis sıralarını dolaşarak, yeni mesai arkadaşlarıyla fotoğraf çektirdi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 350618
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada 01 Ocak 2016 tarihinden önce düzenlenmiş olan eski tip sürücü belgeleri için değiştirilme süresi uzatıldı...
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, "01.01.2016 tarihinden önce düzenlenmiş olan eski tip sürücü belgelerinin değiştirilme süresi Bakanlığımızca 31.12.2022’ye kadar uzatılmıştır" denildi.
Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, "01.01.2016 tarihinden önce düzenlenmiş olan eski sürücü belgelerinin yeni tip sürücü belgeleri ile değiştirilmesi sürecinde vatandaşlarımızın başvuru yoğunluğundan kaynaklı yaşayabilecekleri mağduriyetlerin önüne geçilmesi amacıyla; Eski sürücü belgelerinin değiştirilme süresi Bakanlığımızca 31.12.2022’ye kadar uzatılmıştır" ifadeleri kullanıldı.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 249998
Türkiye genelinde yapılması planlanan Hidro Elektrik Santrallerinin (HES) envanterini isteyen CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, Alara Çayı üzerinde ÇED süreci devam eden Hayat-1 ve Hayat 2 HES'lerin iptal edilmesi gerektiğini söyledi...
Antalya'nın Gündoğmuş ilçesinde, doğa harikası Uçansu Şelalesi'ni oluşturan Alara Çayı üzerinde, Danıştay tarafından iptal edilen Kamer HES projesinin mahkeme kararı örnek gösterilerek, ÇED süreci devam eden Hayat-1 ve Hayat-2 HES projelerinin de iptali konusu TBMM gündemine taşındı.
CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak, kızılçam ormanıyla birlikte, birinci derece doğal sit alanına 30- 40 metre uzaklıkta, dağ keçisi, ayı, tilki, kurt gibi birçok yaban hayvanı ve endemik bitki türünün de bulunduğu bölgede planlanan HES'lerle ilgili bir soru önergesi verdi.
NEHİR ÜZERİNDE 8 PROJE...
Budak, soru önergesini Enerji ve Tabi Kaynakları Bakanlığı'nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sundu. Alara Çayı üzerindeki Kamer HES projesi için köy halkının açtığı davada, Danıştay 14'üncü Dairesi'nin iptal kararı verdiğini belirten Çetin Osman Budak, Alara Çayı üzerinde 7'si dere, 1'i baraj tipi olmak üzere 8 HES projesi bulunduğuna dikkat çekti. Budak, “HES projelerinin hayata geçirilmesi sırasında yaban hayata, doğal kaynaklara ve çevreye zarar vermemesi bir zorunluluktur. Dolayısıyla Alara Çayı üzerinde halen ÇED süreci devam eden Hayat-1 ve Hayat-2 HES projeleri de Danıştay'ın aldığı karar doğrultusunda iptal edilmelidir" dedi.
HES'LERİN ENVANTERİNİ SORDU...
Türkiye genelinde, yapımı tamamlanan, yapımı devam eden ve yapılması düşünülen HES sayısını da isteyen Budak, “Bu HES'lerin bölgesel dağılımı nedir? Antalya ve ilçelerinde ayrı ayrı halen faaliyette olan, yapımı devam eden ve lisans verilmiş olan HES projelerinin sayısı nedir? Bunlar hangi su kaynakları üzerindedir? Bu santrallerin var olan ya da öngörülen kurulu güçleri ve yıllık elektrik üretim potansiyelleri ayrı ayrı ne kadardır" diye sordu.
Budak, Antalya ve ilçelerinde kaç adet yeni HES projesi ve hangi bölgelerde planlandığının yanıtlanması da istedi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 639108
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti Kanalının düzenlediği ve Genel Başkan Meral Akşener'in de dinleyici olarak katıldığı “Kanal İstanbul Paneli” nde konuştu. İmamoğlu, “Buradan herkese, Ankara'daki bütün yetkililere, bütün İstanbullular adına şunu vicdanına sesleniyorum: Gelin aklı, bilimi deneyin. Gelin bir daha düşünün. Bakın bu yanlıştan siz dönün. Bu darı, sizi bu yanlıştan döndürmesin. Vicdanınızın sesine kulak verin. Bu kişilerin feryadına kulak verin. Ve bu eşsiz şehre, geri dönüşü olmayan bir ihanete kalkışmayın. Çünkü bu şehir, hepimize, geçmişimizden bize emanet edilen bu şehir, geleceğe aynı sağlıklı şekilde emanet edilsin diye teslim edildi. Umarım bunu sağlayacağız ve sizin bu şehre, bu büyük kötülüğü yapmalısınız fırsat tanımayacağız ”dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İYİ Parti tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde “Kanal İstanbul Projesi ve Ardındaki Gerçekler” konulu panele katıldı. Panelin ev sahibi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, etkinliğin yapılacağı salona İmamoğlu ve eşi Dilek İmamoğlu'yla birlikte girdi. Panelinde ilk konuşmayı Kavuncu yaptı. Daha sonra İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ahat Andican'ın moderatörüne göre paneline geçildi. Cemal Saydam ve emekli büyükelçi Faruk Loğoğlu birer konuşma yaptı.
“TRAVMAYI GÖRÜNCE İNSANIN UYKULARI KAÇIYOR”
Panelistlerin yaptığı söz alan İmamoğlu, özetle anlatı dedi:
“Karadeniz, Marmara ve Ege arasındaki o ilişkinin bozulmasıyla ortaya çıkacak o travmayı görmenizde insanın uykuları kaçıyor. Bunlar gerçekler. Ben biraz daha farklı renklerde bakmak istiyorum. Özellikle bu konunun çok konuşulmasını istiyoruz. Zira 2011 yılında, bu konuyu seçime bir hafta kala kötü bir animasyon filme bu konuyu gündeme taşıyan o dönemin iktidar partisi, ne hikmetse o günden bu yana konuyu içindir rafa. Hiç açmadı, hiç bahsetmedi. Bahsetmezken, kanalla ilgili hiçbir şey de bilen insanlarla tartışmadı. Bir bilgi alışveriş ortamı da yaratmadı. Bugün konuşulması, tartışılması, anlaşılması bizim için çok önemli bir kazanç. Son yaptığımız araştırmalarda, bu konuda toplumun ciddi bilgi sahibi olmak üzere yaptığınız. Bu, şunu gösteriyor: Bugünün çok derinliğini var. Başta yoksulluk, işsizlik, ekonomik problemler… Bütün bunlar varken, 'Kanal İstanbul ihalesini yapıyoruz' diye ortaya çıkan bir bakandan sonra, mecburen İstanbulluyla bunu paylaştık. 'Bir durun bakalım. Ne oluyor? Ne yapıyorsunuz? Neyi yapıyorsunuz? Niçin yapıyorsunuz sonra sorduktan sonra, İstanbul'u analiz etmeye, bizlerin ve kamuoyundaki sağlıklı bilgi kaynaklarının aktarımlarıyla konuya vakıf olmaya başladılar. ”
“VATANDAŞ BİLGİ SAHİBİ OLDUKÇA ONAY VERMİYOR”
“Bu süreçte vatandaşın, bilgi sahibi oldukça, faydalarını, zararlarını gördükçe, bu projeye asla onay vermediğini de araştırmalardan elde edildi durumdayız. Tabi bir tavrı görüyoruz: 'Yapacağız da yapacağız!' Başka bir tavır yok. ÇED raporu askıya tabi, itirazlar veriliyor, ÇED raporuna yapılan, kurumsal, kişisel itirazlar yok sayılıyor ve ÇED raporu onaylıyor. Biz de diyoruz ki; bizi, İBB Başkanı'nı ikna et ihtiyacımız yok. Bilim dünyasını ikna edin; Yeterli. İstanbul vatandaşı zaten o zaman ikna olur. Ama akıl ve bilim. Kanal İstanbul'un 2011'de ortaya atıldı. 2015 seçimleri geldi, 'Şimdi o konuya girmeyelim' dediler. 2019 yerel seçimleri geldi. Hatırlayın; zerre cümle yok. Bu kadar önemli bir seçim İstanbul'la ilgili. İstanbul'a dair bu kadar önemsedikleri, dünyada en büyük sükseyi yapacaklarına inandıkları projeyle ilgili tek bir cümle etmeden seçim bitirdiler. Sessizce geçirdikleri bu süreçten sonra da 'Kazmayı vuruyoruz' diye ortaya çıktılar. ”
“BUKALEMUN PROJE”
“Ben, bu projeye, 'Bukalemun proje' diyorum. Renge giriyor bu proje. 2011'de Sayın Cumhurbaşkanı, bu projenin tanımını, halka hitap ederek söyleyin: 'Bu proje, çok boyutlu bir projedir. Aynı zamanda enerji, ulaştırma, bayındırlık, eğitim, ihtiyaç, şehircilik, aile, konut, çevre projesidir. İstanbul'u, tarımı, yeşili, hayvan ve bitki yaşamını koruma projesidir. ' Şey var var projede. Bu açıklamayı en az 10 varsayılan okudum. Bugünün neresiyle uyuşuyor; bulamadım. O zaman dedim ki, 'O basit animasyon filminde, tahmin ediyorum Sayın Cumhurbaşkanı'na o dönem başka bir proje anlattılar.' Bu proje o proje değil. Bu tanımlara uymuyor. İçinde ne ararsan var. Onun şeye iyi geliyor! Ben de isyan ediyorum. Kabullenemiyorum İBB Başkanı olarak. İsyan ediyorum. Bu isyanımı milyonlar hemşehrimin duyduğunu da görüyorum. Altında da isyanını görüyorum. ”
“BU SÜRECİ önemlidir ENGELLEMELİYİZ”
“Akılla, bilimle sağ duyuyla hukuka dayalı olarak bu süreç, çeşitli girişimlerle ortaya çıkar, mutlaka engellemeyiz diye düşünüyorum. Tabii ki çalıştaylar bekliyoruzız, tabii ki bu konuyu tartışacağız, ÇED raporuna itiraz edeceğiz. Şu anda 100 binlik planları askıda. 1 / 100.000'lik plan dediğiniz şey, bir kentin değişmez kurallarıdır. Bu iş kapalı kapılar ardında yapılmaz. Bir proje ofisi tarafından yapılmaz. Kamuoyuna açık yapılır. 100 binlik plan, basit bir konu değildir. Buna da itiraz edeceğiz. Dün ben ettim. Etmeliyiz. Hukuki haklarımızı, sonuna kadar kullanmalıyız. 6 ilçedeki 19 mahallede insanlar yerinden ilgi kişi sayısı, 316 bin kişi. 316 bin kişiyi siz, yerinden ediyor ve taşıyorsunuz. Esas problem, esas kıyamet burada kopacak. Oradaki toplum bunun farkında değil. ”
“İŞSİZLİK VARKEN, İNSANLARIN SIRTINA YÜK KOYUYORSUNUZ”
“Görünen ey, Kanal İstanbul'un hükümet ağzıyla ifade edilen maliyeti 100 milyar lira. 100 milyar lira daha ek bir yük, ek bir vergi. Yani bu şu anda onun üç gencin birisi işsizken, işsizlikten insanlarımız kırılıyorken, çözmemiz gereken başka hususlar varken, sizden sırtına böyle bir yük koyuyorsunuz. Dokuz tane Marmaray yapar. Tüm İstanbul'un deprem sorununu ortadan kaldıramazken İstanbul'a böyle bir yükü reva görüyorsunuz. Niye? Yine betona İstanbul'u gömeceksiniz. Bu odadain sonunda maliyet olarak da çok yanılacaksınız. Derken hani tahminde bulunuyorum. Bunu yaptırmayacağız, bunu söyleyeyim. ”
“ KİM MECBUR? ”
“Bizi bu işe mecbur etmek isteyenlere diyoruz ki; 'Niçin mecburuz?' Kim Mecbur? Biz değiliz. Küçük bir azınlık mecbur. Kim Mecbur? Evet o 30 milyon gruplararelik arsayı satın alanlar mecbur. Hayatlarını oraya bağlamışlar. Açıkçası bu kanalı ve kanalın etrafındaki binaları yapacak olanlar da mecbur olabilirler. Onu da anlayabiliyorum. Ama biz Kanal İstanbul'a asla mecbur değiliz. İstanbul halkının da böyle bir niyeti yok. Kabil vatandaş etmiyor. İstanbul'un yönetiminin kapılarını el birliğiyle kapattık. Artık israf düzeninden kimse faydalanmıyor İBB'de. Biraz da bu konudain tetiklediğine şüphelerim vardı. Sayın Meral Akşener, 'Suçlusu sensin' deyince düşünmeye başladım. Evet galiba 2019 seçimleri biraz bu işin tetikleyicisi oldu. Süreci bu odada tetikledi. Biz İBB'de kamu sektöründe ahlaklı şekilde içindir için çalışmak göstermektediruz. Partizanlığa asla müsaade etmiyoruz. Kanal İstanbul'a mecbur olduklarını düşünüyorum. Biz mecbur değiliz. İstanbul halkı mecbur değil. ”
“DÜNYAYA MEYDAN OKUYACAĞIMIZ ÇOK ŞEY VAR”
“Dünyaya meydan okuyacağımız çok şey var. Hani sükse dikkate değer konuşmacılarımız bahsettiler. Dünyaya meydan okumanın yüksek tonda sesle olduğunu zannetmiyorum. Siz, buradan ne kadar bağırırsanız bağırın, sizi Japonya'dan, Kore'den, Avustralya'dan ya da Avrupa'dan hatta komşudan Bulgaristan'dan, Gürcistan'dan duymazlar. Ama ortaya koyacağınız teknolojik beceriler, başarılar, başarılı akademisyenlerin yayınları, bilimsel araştırmaları sizin sesinizi dünyaya duyurabilir. Biz, ey sesten anlarız. Bize uluslararası sükse deyince de bağırmaktan çağırmaktan değil, sükseyi böyle tanımlarız zihnimizde. Teknoloji Bakanı çıkıp 'Kanal İstanbul da Kanal İstanbul' konuşması yapıyor. Teknolojinin konuşulması gereken bir buluşmada. Akıllı şehirlerin konuşulması gereken bir buluşmada. Orada da ifade ettim burada da ifade edeceğim. Bunların bilinmesi lazım. Esas sükse yapamadığımız alanlar onlar. Ülkemizin 5 yılda yüksek teknoloji ürünlerine dair ortaya koyduğu cari açık ithalat ihracat arasındaki fark 2019 hariç 107 milyar dolar. ”
“İYİ YAPILAN ŞEYLERİ ALKIŞLIYORUZ”
“Hani diyoruz ya; petrol bağımlısı bir ülkeyiz. Hayır, biz daha çok teknoloji bağımlısı bir ülkeyiz. İnsanlar üretiyor, biz tüketiyoruz. Teknoloji Bakanı, efendim, çöp dağlarını çok iyi hatırlıyormuş, yirmi beş sene önce bu şehir kurtulmuş onun kanal da kanal ... İyi yapılan her şeyi biz zaten alkışlıyoruz. Bu şehre Sayın Cumhurbaşkanı da hizmet. Önceki ve sonraki büyükşehir belediye başkanları. Allah hepsinden razı olsun. İyi yaptıkları şeylere ama. İstanbul, dünyaya meydan okuyacaksa gençlerin üretime, gençlerin teknolojiye dairesi, yeni nesil üretime dair ortaya koyacağı şeylerle sükse yapabilir ve meydan okuyabilir. Açıkçası İstanbul bu kanal tartışılıyor inşallah el birliği ile kurtulacaktır. ”
“BU ŞEHRE, BU BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ YAPMANIZA İZİN VERMEYECEĞİZ”
“Bu, asla siyasi bir mesele değil hayati bir meseledir. Biz buna bu gözle çalışmak ve bu kararlıkla bu çalışmalarımızı ve hukuki mücadelemizi veriyoruz. Hukuki zeminde mücadele odaklılığını görüyorum. Biz buna İstanbul'da her türlü teknik katkıyı seçtiğiniz hazırız. Ama hukukçular açılış ama teknik insanlar çalışır… İnşallah biz, bu doğruya bu şehri getireceğiz. Yine de çağrı yapıyorum açık ve net. Buradan herkese, Ankara'daki bütün yetkililere, bütün İstanbullular adına şunları vicdanına sesleniyorum: Gelin aklı, bilimi deneyin. Gelin bir daha düşünün. Bakın bu yanlıştan siz dönün. Bu darı, sizi bu yanlıştan döndürmesin. Vicdanınızın sesine kulak verin. Bu kişilerin feryadına kulak verin. Ve bu eşsiz şehre, geri dönüşü olmayan bir ihanete kalkışmayın. Çünkü bu şehir, hepimiz, geçmişimizden bize emanet edilen bu şehir, geleceğe aynı sağlıklı şekilde emanet edilsin diye teslim edildi. Umarım bunu sağlayacağız ve sizin bu şehre, bu büyük kötülüğü yapmalısınız fırsat tanımayacağız. ”
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 481936
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul için hazırlanan ÇED raporunun ardından, “Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği” için de itiraz dilekçesi verdi. İmamoğlu, itiraz öncesinde gazetecilerin faytondan cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi sürecine kadar birçok sorusuna yanıt verdi. İmamoğlu, Cumhurbaşkanı’nı Erdoğan’a Ankara’da teslim ettiği 4 sayfalık mektubun içeriğiyle ilgili soruyu, “Mektubumuzda, İBB ile merkezi hükümetin arasındaki kanalların bozulmasını isteyen kişilerin olduğunu, bunun düzeltilmesi gerektiğini, buna müsaade edilmemesi gerektiğini yazdım. Bazılarının gazetede yazdığı gibi değil. 4 sayfalık mektupta Kanal’ı anlatacak değilim. Ben, o konuyu yüz yüze anlatmak isterim. Yüz yüze konuşmak istediğimi, bir brifing vermek istediğimi, İstanbul’un bugününü ve yarınını bizler tarafından kendilerine aktarmak istediğimi çok samimi bir dille, İstanbul Büyükşehir Başkanı olarak, Türkiye tarihinin İstanbul’da en yüksek oy sayısıyla seçilmiş belediye başkanı olarak Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ile görüşme talebimi ilettim. Bundan sonraki takdir, bundan sonraki vicdan, adalet duygusu verilecek karar tamamen Sayın Cumhurbaşkanı’na aittir. Cevabımı merakla ve açıkçası acil bir şekilde İstanbul halkı adına beklemekteyim henüz bir cevap almadım” şeklinde yanıtladı...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul için hazırlanan ÇED raporunun ardından, “Avrupa Yakası Rezerv Yapı Alanı 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği” için de itiraz dilekçesi verdi. İmamoğlu, itiraz dilekçesini sunmadan önce gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Beşiktaş İl Müdürlüğü önünde yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şöyle oldu:
“İSTANBUL’A İHANETİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORUZ”
“Bir süre önce de itiraz için gelmiştiniz. O zaman ÇED raporuna itiraza gelmiştiniz. O rapor, bütün itirazlara rağmen bugün kabul edildi Çevre Bakanlığı tarafından. Şimdi yeniden buradasınız. Nasıl değerlendireceksiniz ve bugün neden buradasınız?”
ÇED raporuyla ilgili biliyorsunuz on binlerce insanımız başvuruda bulundu. Bugün, Bakanlık bu konuda ÇED’i kabul kararını verdi. Bizim için şaşırtıcı bir karar değil aslında. Biz, süreçleri an be an takip etmeye devam edeceğiz. Öncelikle bugün gelişimin sebebi; askıda bulunan planlara itiraz edeceğim. 100.000’lik planlar, İstanbullu adına Bakanlık tarafından düzensiz, hiçbir kamuoyu paylaşımı yapılmaksızın, toplumun bileşenlerinin, paydaşlarının sürece dair düşünceleri alınmaksızın, yeni gelen İstanbul yönetiminin sürece katkıları bir masada tartışılmaksızın bir karar verilmiştir. Kent anayasası denen, kentin değişmez kuralları denen 100.000’lik planın değişikliği süreci, her şeyi abur cubur aceleye getirme üslubuyla yapılmış ve askıya çıkmıştır. Bu ayın sonuna kadar askı süreci var ve ben bugün bu plana itirazımı vereceğim. Hemşehri hukuku dahilinde itirazımı vereceğim. İtirazı vereceğiz; ama süreci burada bitirmiyoruz. ÇED raporuna toplumun, kişilerin, hemşehri hukuku çerçevesinde İBB’nin, başka kurumların, sivil toplum kuruluşlarının mahkeme açma hakkı vardır. Ben, şahsen bu konuda mahkeme açma hakkımı kullanacağım. Toplumun da bunu en üst seviyede kullanacağını biliyorum. Örneğin; bu ayın sonuna kadar, bütün İstanbulluların bu plana itiraz haklarını kullanma konusunda özveride bulunacağını hissediyorum. Yine Şehircilik Bakanlığı’nın temsilciliklerine gelecekler ve itirazlarını verecekler. Daha sonra planla ilgili süreç de askı süreci bittikten, karar verildikten sonra, bunun da olumsuz olması halinde mahkeme süreci var. Hukuki yollarla sonuna kadar, İstanbulluların büyük katılımıyla ve desteğiyle, İstanbulluların hayati bir sorunu olan ve geleceğini tümüyle etki altına alacak olan, bana göre İstanbul’a yapılacak en büyük ihanet kavramını, (ki bu ihanet kavramını Türkiye’nin, İstanbul’un gündemine biz oturtmadık, oturtanları sizler biliyorsunuz. Kimin, ‘İhanet ettik’ dediğini sizler biliyorsunuz ama bu ihanet onların kat be kat fazlası. Geri dönüşü olmayan, büyük bir ihanet) engellemeye çalışıyoruz. Bu kararı almaya çalışanlara da yardımcı olmaya, onları tarihi büyük hatadan döndürmeye çalışıyoruz. Bu yönüyle hem itiraz hem hukuki süreçleri, tüm hukuki haklarımızı görecekler ki sonuna kadar milyonlarca insan kullanmaya devam edeceğiz.
“REHBERLİK YAPMAYA DEVAM EDECEĞİM”
“ÇED raporuna yüzlerce itiraz oldu…”
- Yüzlerce değil on binlerce itiraz oldu. Bence bırakın incelemeyi, işin ruhunu kavrama noktasında bir çaba gösterdiklerini de düşünmüyorum. Bu nereye gitmek istediğinizle alakalı. Siz eğer toplumla birlikte bir yere gitmek istiyorsanız, toplumun her sesini duyarsınız. Bu sizin algılarınızın açık olmasıyla alakalı. Şu an süreçte en baştan beri ben bilirim, ben yaparım, isteseniz de istemeseniz de yaparım anlayışının vuku buluş biçimi. O bakımdan ben bu itirazları bırakın incelemeyi, gördüklerini, hissettiklerini dahi düşünmüyorum. Ben her şeye rağmen bu ülkenin üniversitelerinde yetişmiş hukukçularının, sıkıntıda olan hukuk sistemiyle dahi olsa bu denli tehlikeli bir sürece hukukun cevap vereceğini ve bizim hakkımızı hukuk sayesinde savunabileceğimizi düşünüyorum. ÇED’de de bu kararı bekliyordum. Planda da çok umutlu değilim; ama yine on binlerce itirazın olmasını umut ederim. Bugün itibariyle İstanbul’un gönüllü insanları kadınları, erkekleri, gençleri buraya hemşehri hukukuyla başvurularını yapacaklar. Ama esas ondan sonraki hukuki süreç çok önemli. Ben o anlamda rehberliğimi yapmaya devam edeceğim. Bu İstanbul haklının bana verdiği görevin karşılığıdır.
“ATLARIN DA SATIN ALINMASI KONUSUNDA KARARIMIZ VAR”
“Faytonlarla ilgili İBB’nin kasasından çıkacak miktarın yüksekliği de konuşuluyor. Faytonlarla ilgili son durum nedir? Ve bu çıkacak parayla ilgili eleştirilere ne söyleyeceksiniz?
İstanbul’un birikmiş çok sorunu var. Bu da o birikmiş sorunlardan bir tanesi. Yani fayton meselesi, dünden bugüne oluşmuş bir konu değil. Fayton, Adalar’ın geleneğinde de olan bir kültür. Bunun altını çizelim. Biz bunu yok saymıyoruz. Ama onlarca yıldır kötü yönetilen bu süreç, geldiğimiz noktada ne yazık ki hiçbirimizin, toplumun hiçbir kesiminin vicdanına sığmayacak bir noktaya gelmiştir. Adalar’da bu süreç, ne yazık ki olumsuz kullanılmıştır. Bu, insanların canını acıtmaktadır. Biz, bu konuya çözüm bulma çabamızı aylardır yapıyoruz. İnceliğimizi ve titizliğimizi buradan anlayabilirsiniz. İstanbul’un bütününü ilgilendiren devasa bir konunun, kamuoyuna açık bir alanda tartışılmaksızın, ‘pat’ diye milletin önüne koymasını bir kenarda tutun, biz de fayton meselesini dahi defalarca Adalar’a gidip, işin paydaşlarıyla konuşup, çalıştaylar yapıp, nasıl çözeceğimize dair bütün toplumsal dinamikleri harekete geçirip demokratik metotları kullanma çabamız aslında örnektir. Günün sonunda; aldığımız bütüncül karar, -tabi bu arada üzücü olaylar da yaşandı atların ölümünü ve oradaki yok oluşlarını hastalıklarını yaşadık- geldiğimiz noktada mecliste bir karar oluşturmak üzere bir kanaat belirttik. Faytonların geçmişten bugüne gelen bir hakları var. Yani bugün oradaki faytonların bir piyasa değeri var. Biz, bu piyasa değerinde de bu işten emekçi olarak geçimini sağlayan insanların da mağdur edilmemesi hususunda bir karar alması gerektiğini, bundan sonraki taşıma süreçlerinin tümüyle kendi hizmetleri olarak üzerinden yapacağını, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İETT olarak taşıma hizmetlerini vereceğini, yok olan haklarına dair de bir kereye mahsus fayton sahiplerine 250’şer bin TL verme konusunda fikrini kurumumuz beyan etmiştir. Meclisimiz fayton başına 300 bin TL verilmesinin daha doğru olacağını belirtmiştir bütün siyasi partilerin kararıyla. Biz şimdi bu uygulamaya geçiyoruz. Atların da satın alınması konusunda bir kararımız var. Onları da valilik, Tarım Bakanlığı ve ilgili kişilerle görüşüyoruz. Bunların Tarım Bakanlığı uygun haralarında bakımıyla ve süreçle ilgili iş birliği yapıyoruz. Gerçekten hassas bir biçimde atların oraya nakledildiği, faytoncuların haklarının ödendiği ve yeni ulaşım sistemiyle Adalar’a uygun, çevreyi kirletmeyen, elektrikli araçlarla ve de turistik anlamda da farklı elektrikli araçların dizayn edilerek sürece katılmasını sağlamak ki bu konuda da bir yarışma hazırlığımız var. Hizmeti de aksatamdan bu geçişi sağlayacağız. Adalar’da kimsenin canını sıkmadan, canını yakmadan, ebette faytonları seven bir kitlenin olduğunu da biliyorum. Bunun bir gelenek olduğunu da biliyorum. Bunu da hissediyorum ama şu aşamada yapacağımız kararlılığımız olan uygulama budur. Bunu da kamuoyuyla paylaşalım.
“BÖYLE OLSUN İSTEMEZDİK”
“Cumhurbaşkanıyla görüşme talebiniz vardı. Mektupta verdiniz. Bir yanıt geldi mi?”
- Keşke hemen yanıt gelse. Sayın Cumhurbaşkanı’mızla Ankara’daki buluşmanın ilkini de biz talep etmiştik ama kendisi 30 büyükşehir belediyesiyle buluşmak olarak planlamıştı. Bu da Belediyeler Birliği’nin bir buluşmasıydı. Ne yazık ki, ilkinde gündeme nasıl olduğu belli olmayan kırılan bir sandalyeyle oturan bir buluşma, ikincisinde de nezaketsiz bir buluşma ortamı gündeme oturdu. Böyle olsun istemezdik. Can sıkıcı. Ancak şöyle söyleyeyim; bu sürecin böyle oluşmasından ziyade, benim için en faydalı şey orada dört sayfalık mektubumuzu vermekti. Mektubumuzda, İBB ile merkezi hükümetin arasındaki kanalların bozulmasını isteyen kişilerin olduğunu, bunun düzeltilmesi gerektiğini, buna müsaade edilmemesi gerektiğini yazdım. Birtakım hususlara değindim. Bazılarının gazetede yazdığı gibi değil. 4 sayfalık mektupta Kanal’ı anlatacak değilim. Ben, o konuyu yüz yüze anlatmak isterim. Yüz yüze konuşmak istediğimi, bir brifing vermek istediğimi, İstanbul’un bugününü ve yarınını bizler tarafından kendilerine aktarmak istediğimi çok samimi bir dille, İstanbul Büyükşehir Başkanı olarak, Türkiye tarihinin İstanbul’da en yüksek oy sayısıyla seçilmiş belediye başkanı olarak Türkiye’nin Cumhurbaşkanı ile görüşme talebimi ilettim. Bundan sonraki takdir, bundan sonraki vicdan, adalet duygusu verilecek karar tamamen Sayın Cumhurbaşkanı’na aittir. Cevabımı merakla ve açıkçası acil bir şekilde İstanbul halkı adına beklemekteyim henüz bir cevap almadım.
“BAKANLARIN VERDİĞİ BİLGİLERİN HEPSİ YANLIŞ”
“Cumhurbaşkanına verdiğiniz Kanal İstanbul mektubunda hangi başlıklar vardı?”
- İçinde bizim sağlıklı ilişki kumamızı engelleyen unsurlar, bazı sahada söylenerek bence Sayın Cumhurbaşkanını yanlış yönlendiren ifadeler. Örnek ararsanız; “İmamoğlu metroyu iptal etti. Ya da hiçbir su sorunumuz yok. Ya da Kanal İstanbul ile ilgili süreçte tek bir asra hareketi olmamıştır” diye bilgi veren bakanlar var. Bu bakanların verdiği bilgilerin hepsi yanlış. Daha ağır ifade kullanırım da yakışmıyor. Bütün bunların olmaması ve bu ilişkilerin nasıl yürütülmesi gerektiğini ortaya koyan bir mektuptu. Kanal mektupla anlatılacak bir husus değil. Ama onu da İstanbul’un bütün sorunlarını da yüz yüze anlatmak istediğimi ifade ettim.
“Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Mektupta da ayrıca bizim söylememiz doğru olmaz, başka şeyler de var’ demiş…
Ben de zaten söylediğimi, söyledim zaten. Tabi mektup özeldir yani. Doğru söylemiş. Özel olanı, özel buluşmayı bekliyoruz: Ekrem İmamoğlu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı.
“CUMHURBAŞKANI ARSA HAREKETLERİNİ ANALİZ ETSİN”
“Kanal İstanbul güzergahında, Katar Emiri’nin annesi de dahil olmak üzere pek çok kişinin arsa aldığı yönünde haberler çıkmıştı. Şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan da ‘Katar Emiri’nin annesinin arsa aldığı doğru değil; ama bazı CHP’lilerin o güzergahtan arsa aldığı söyleniyor’ şeklinde bir iddiası var…”
- Vallahi Cumhurbaşkanı’nı doğru bilgilendirdiğimiz için mutluyuz. Çünkü Bakan da ‘Hiç arsa hareketi olmadı’ demişti. Ama biz oradan arsa alanlardan kimin CHP’ye oy verdiğini, kimin AK Parti’ye oy verdiğini; kimin AK Partili, kimin CHP’li olduğunu bilemiyoruz. Katarlı veya bir başka şey de beni ilgilendirmiyor. Orada yaratılan rantın, birileri tarafından önceden arsa hareketine dönüştürülmesi ve nereden alacaklarının bilinmesi… Bence Sayın Cumhurbaşkanı onu analiz etsin. Kimin partili olduğuna, kimin AK Partili, kimin CHP’li olduğuna değil.
“BİR YERİN İBADETHANE OLMASINA FAİZ KARARINI VEREN İLAHİYATÇILAR MI KARAR VERİR?”
“Dün meclisten bir karar geçti. CHP grubunun Cemevleri’ne ibadethane statüsü verilmesi talebi uygun bulunmadı. Cemevleri’nin temizlik ve benzeri hizmetlerden ücretsiz yararlanması kararı çıktı. Siz bu kararı veto edecek misiniz?”
- Bir kere şunu söyleyeyim; tabi ki bu karar çıksa da çıkmasa da bu konular, İBB’nin yetkisi dahilinde yapabileceği işler. İstanbul halkının bir maneviyat ve bir eşitlik duygusu arayışı var. Cemevlerinin ibadethane olduğu yönündeki sürecin İstanbulluların hukukunda da ‘Evet böyledir’ denmesi kadar manevi tatmin olamaz. Yani bunu İBB’nin meclis üyeleri yaşasın, hissetsin istedim. ‘Efendim niye bu dilekçeyi İmamoğlu vermedi’ deniliyor. Meclis bunu yapsın. İmamoğlu verseydi o zaman da ‘Bak işte kullanıyor. Siyasete alet ediyor’ Vermedik, ‘Niye o vermedi?’ Bunlar çok komik gündem yaratma hususları. ‘Efendim bir yerin ibadethane olup olmayacağına ilahiyatçılar karar verir’ Hangi ilahiyatçılar? Faiz kararını veren ilahiyatçılar mı? Hangileri? Artı, bir inanışa sahip bir ilahiyatçının bir başka inanışa yönelik karar vermesi ne kadar doğru? Milyonlarca Alevi vatandaşımızın yüzyıllardır ibadethane kabul ettikleri mekanın biçimine nasıl bir başkası karar verecek? Hukuka atıfta bulunanlar hukuksal tüm alanlarda bu kararlar verilmiş. Çok üzüldüm, tartışmalara da çok üzüldüm. İYİ Parti Grup Başkan Vekili çok güzel bir Hadis hatırlattı. Evet, ‘Bütün yeryüzü ibadethanedir’ diyen bir Peygamber’e inananmış insanlarız. Bu şeklide bunun halledilmesi varken, bu şansı kullanamayan o iki partiye çok üzüldüm. Ama ben bu mücadeleyi vermeye devam edeceğim.
“Ne yapacaksınız?”
- Onu zaman içerisinde göreceksiniz…
HABER:Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 314342
Bir süredir Gülhane Askeri Tıp Akademisinde (GATA) tedavi gören eski Başbakan Bülent Ecevit'in eşi ve DSP'nin kurucusu Rahşan Ecevit, bu akşam saat 21.00 sularında hayata gözlerini yumdu.
Emrehan Halıcı, 2013'teki Rahşan Ecevit'in öldüğü yönündeki haberleri yalanlayan, yakınında olan bir isimdi.
RAHŞAN ECEVİT KİMDİR?
Rahşan Ecevit (doğum adıyla Zekiye Rahşan Aral), 1923 yılında Bursa'da dünyaya geldi. Rahşan Ecevit; ressam, yazar ve siyasetçi kimliğinin yanı sıra Demokratik Sol Parti ile Demokratik Sol Halk Partisi'nin kurucusu ve ilk başkanıdır.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 450964
Barış Pınarı Harekâtı Bölgesi'nde gerçekleştirilen bombalı araç saldırısında 3 asker şehit düştü.
Şehit olan askerlerden evli ve 2 çocuk babası Piyade Binbaşı Şevket Tombul'un Eskişehir'de yaşayan ailesine, Piyade Teğmen Sinan Bilir’in (29) acı haberi Tokat’ta oturan ailesine, Uzman Onbaşı Mustafa Alpak’ın acı haberi ise memleketi Şanlıurfa’daki ailesine ulaştı...
Acı haberi ,Milli Savunma Bakanlığı duyurdu. Yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi;
*Barış Pınarı Harekât Bölgesinde, 16 Ocak 2020 tarihinde yol kontrolü sırasında meydana gelen bombalı araç saldırısı sonucunda üç kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur.
*Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 319887
MİLLİ Savunma Bakanlığı'ndan (MSB) yapılan açıklamada, "Hakkari Çukurca bölgesinde 15 Ocak 2020 tarihinde, atış eğitimi esnasında meydana gelen kazada iki kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, 2 kahraman silah arkadaşımız ise yaralanmış ve derhal hastaneye kaldırılarak tedavilerine başlanmıştır" ifadelerine yer verildi.
BAŞSAĞLIĞI VE SABIR MESAJI...
MSB, vefat eden askerler için başsağlığı; yaralılar için de acil şifalar diledi. Yapılan açıklamada, "Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşlarımıza acil şifalar dileriz" denildi.
BİR ATEŞ MERSİN'E...
Edinilen bilgiye göre, Hakkari 2. Hudut Tugay Komutanlığı emrinde görevli Piyade Sözleşmeli Er Tolga Kaplan, atış eğitimi esnasında meydana gelen kazada şehit düştü. Şehidin acı haberi Mersin'deki ailesine gece yarısı ulaştırıldı. Merkez Toroslar ilçesi Turgut Türkalp Mahallesi'nde oturan baba Yusuf Kaplan, evladının şehit olduğu haberini askerlerden aldı. Acılı babayı Toroslar Kaymakamı Ahmet Hikmet Şahin ve diğer görevliler teskin etmeye çalıştı. Şehidin baba ocağı Türk bayrakları ile donatılırken, yakınları gözyaşlarına boğuldu.
BİR ATEŞ DE ZONGULDAK'A DÜŞTÜ...
Çaycuma ilçesine bağlı Dereköseler köyü Miyanyediler Mahallesi'nde yaşayan er Sait Miyanyedi'nin baba ocağına ateş düştü. Hakkari'nin Çukurca ilçesinde şehit düşen Miyanyedi'nin acı haberi baba Satılmış Miyanyedi'ye verildi. Acı haberi alan aile yakınları gözyaşlarına boğuldu. Anne Naciye, kardeşi Nazmi Miyanyedi şehit haberiyle yıkıldı. Şehidin evinin duvarına ise dev Türk Bayrağı asıldı. Jandarma ve 112 acil sağlık ekipleri evin önünde hazır bulundu. Acı haberi alan komşuları da taziye için şehidin evine akın etti. Köyde taziye için hazırlıklar başlatıldı.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 110470
KGK Genel Başkanı Dim, SETA Vakfı'nın Ankara'da düzenlediği panelde izlediği Bakan Çavuşoğlu'na KGK'nın süreli yayını Türkçe-İngilizce Küresel Medya/Global Media dergisini takdim etti. Bakan Çavuşoğlu dergiye ilişkin beğenisini ifade ederken, Dim "Eleştirilerinizi de bekliyorum" dedi...
Alanyalı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, SETA'nın düzenlediği "Küresel Belirsizlik Ortamında Türk Dış Politikası" konulu panelde konuştu. Çavuşoğlu, "hayal kırıklığı" olarak tanımladığı darbeci general Halife Hafter'in Libya'da barıştan yana olmadığını söyledi. Türkiye'nin Libya ile yapılan mutabakatlara sadık kalacağını belirten Çavuşoğlu, Berlin Konferansı'nın önemine dikkat çekti. Bakan Çavuşoğlu, Trablus içinde yaşanabilecek sokak çatışmalarının Libya'yı bölünmeye götürebileceğini söyledi. İdlib'teki son gelişmeleri de aktaran Bakan Çavuşoğlu, Türkiye sınırına olası göç için tebdir alındığını söyledi.
Ankara'daki SETA Paneli'ne Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim de katıldı. Panel sonrası Bakan Çavuşoğlu ile görüşen Dim, Çavuşoğlu'na KGK'nın süreli yayını Türkçe/İngilizce KÜRESEL MEDYA/GLOBAL MEDIA dergisini takdim etti. Bakan Çavuşoğlu, dergiye ilişkin beğenisini ifade ederken, Dim "Eleştirilerinizi de bekliyorum" dedi.
KGK'YA ZİYARETÇİ AKINI SÜRDÜ...
Ankara Çankaya'da bulunan KGK genel merkezine 'Hayırlı olsun' ziyaretleri sürdü. Dim "Nazik ziyaretleri için değerli Alanyalı hemşehrilerim Prof. Dr. Hayri Duman, HSK Müfettişi Cihan Sezen, bürokrat Hüseyin Demir ve Davut İmamoğlu’na çok teşekkür ederim" dedi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 405696
Antalya Büyükşehir Belediye başkanı Muhittin Böcek; ""Akıllı Şehirler ve Belediyeler"toplantısına katılmak için Ankara da ki etkinliğe katıldı.Başkan Muhittin Böcek CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye başkanı Mansur Yavaş'ı makamlarında ziyaret etti...
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu makamında ziyaret ettikten sonra sosyal medya sayfasından yaptığı paylaşımda:""Ankara'da, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya geldik., Antalyamızla ilgili projelerimizi anlattık ve her zaman olduğu gibi tam desteğini aldık. #BizBirlikteYaparız"dedi.
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, bugün Ankara'da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i İyi parti binasında ziyaret etti...
Türkiye Belediyeler Birliği tarafından organize edilen "Akıllı Şehirler ve Belediyeler" Kongre ve Sergisi'ne katılmak için Ankara'ya giden Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Cumhuriyet Halk Partisi'nin Millet İttifakı ortağı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i İyi Parti genel Merkezinde ziyaret etti.
Başkan Muhittin Böcek, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Ankara'da, Millet İttifakımızın ortağı İYİ Parti Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener'i ziyaret ettik. Nazik karşılaması ve ülkemiz için hassas duruşuna teşekkür ediyorum. #BizBirlikteYaparız"" yazdı.
MUHİTTİN BÖCEK,SON ZİYARETİNİ ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI MANSUR YAVAŞ'A YAPTI...
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek; Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'a yaptığı ziyareti de : "Ankara'ya 'hem yatırım, hem tasarruf' politikasıyla nefes aldıran Başkanımız Mansur Yavaş'a nazik ev sahipliğinden dolayı teşekkür ediyorum. #BizBirlikteYaparız" sözleriyle paylaştı.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 427950
"Filenin Sultanları" ile ilgili paylaşımı tepki çeken Kaynaşlı Belediye Başkanı Birol Şahin'in MHP belediye başkanları listesinden çıkarıldığı bildirildi...
MHP'li Düzce Kaynaşlı Belediye Başkanı Birol Şahin, "Filenin Sultanları" ile ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım nedeniyle MHP belediye başkanları listesinden çıkarıldı.
Açıklama MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz'dan geldi. Durmaz konuyla ilgili Twitter'dan yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Milletçe haklı gururumuz olan Filenin Sultanları halkında, yapmış olduğu çirkin paylaşımı nedeniyle; Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli beyin talimatlarıyla , Kaynaşlı Bld Başkanı Birol Şahin, belediye başkanları listemizden düşürülmüştür..Kamuoyuna saygıyla duyurulur..."
"AÇILIP SAÇILACAKSIN, KENDİNİ TEŞHİR EDECEKSİN"
Birol Şahin, A Milli Kadın Voleybol Takımı'nın Almanya'yı yenerek Tokyo'da olimpiyatlara katılma hakkı elde etmesinin ardından yayınladığı mesajda şu ifadeleri kullanmıştı:
"Allahu Teala'nın örtünün vücut hatlarınız belli olmasın emrine karşı çıkarak, açılıp saçılacaksın, kendini teşhir edeceksin sonra da Tokyo'ya gidiyoruz diye sevineceksin. Dünya şampiyonu olsan ne yazar. Müslüman kadın adap ve haya sahibidir. Yaptığı her işte Allah rızası gözetir. Dinimize göre kadınlar kendi aralarında spor yapabilirler. Erkekler huzurunda açık saçık olarak değil."
Kamuoyunda yoğun tepkilere neden olan paylaşımıyla ilgili Şahin, kendisini "Bunu genel anlamda yazdım. Kamuoyu beni takip ediyor. Takipçimiz çok. Art niyet taşımıyoruz. Bizler İslam ülkesinde yaşıyoruz. Müslümanım diyenin uyması gereken kurallar vardır. Müslüman bir kişi öyle bir kıyafet giyip erkek huzuruna çıkamaz. Bu haram" sözleriyle savunmuştu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 583668
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim kampanyasının ana omurgasına oturttuğu semt pazarı ziyaretlerine Sultanbeyli’de devam etti. Ülkenin gerçek sorunlarının pazarlardan gözlemlendiğini belirten İmamoğlu, “Burayla yüzleştiğiniz zaman öncelikleriniz yerine daha hızlı oturuyor. Pazarları o zaman gezmenin bize kazandırdığı duygular, gerçekten çok daha verimli sözler ve işler üretmemize sebep oldu. Şimdi de o noktadayız” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim döneminin vazgeçilmez mekanlarından pazarları, seçildikten sonra da unutmadı. İmamoğlu, Sultanbeyli Belediyesi’ne yaptığı ortak masa ziyaretinin ardından, aynı ilçenin Necip Fazıl Mahallesi’nde kurulan semt pazarına geçti. Pazar girişinde esnaf tarafından alkışlarla karşılanan İmamoğlu’na, meyve sepeti hediye edildi. Bu sırada bir esnaf, İmamoğlu’nun ziyaretinden duyduğu memnuniyeti, “Başkan’ım sözünü tuttu, yine geldi Salı Pazarı’na” sözleriyle dile getirdi. İmamoğlu, engelli bir esnafın sorunlarını dinledikten sonra iletişim bilgilerini aldı. Pazarcı esnafı da İmamoğlu’na, “hamaliye” sorunlarını anlattı. Göreve başladıklarında Bayrampaşa Hali’nde İBB’ye ait bir alanın bulunmadığını belirten İmamoğlu, “Yerimiz yoktu, yerimizi aldık. Kuracağımız masaya sizi de çağıracağız. Sizi dinleyeceğiz” dedi. İmamoğlu, “Mafyaya yer yok” diyen bir esnafa da “Biz, mafyacılık oynayan herkese karşıyız. Biz çözeceğiz, siz de fiyatlara yansıtacaksınız. Vatandaş da kazansın” yanıtını verdi. İmamoğlu, bir tezgahtan aldığı muzları, basın mensuplarına ve vatandaşlara dağıttı.
“BURADA OLMAYA DEVAM EDİYORUZ”...
İmamoğlu, pazar turunu gazetecilere, şu sözlerle değerlendirdi:
“Bir gündem toparlamaya çalışıyoruz; ama bir yandan pazarlarda yine vatandaşımızı hissetme çabamız olacak. Şimdi artık yönetimiz. Yönetim olduktan sonra bu, sadece benim vazifem olmayacak. Belediyeyi yöneten arkadaşlarımın da vazifesi olacak. Çünkü gerçekten her şeyi burada hissediyorsunuz ve yaşıyorsunuz. Az önce hacı amcamızın, ‘İşsizlikten kırılıyor’ dediği gibi. Ne anlatsanız boş oluyor. Çocuğuna kitap yollamanız hoşuna gitmiyor. ‘Önce, onun babasına iş bul’ diyor. Bu ülkenin gerçek sorunları burada. Burayla yüzleştiğiniz zaman öncelikleriniz yerine daha hızlı oturuyor. Pazarları o zaman gezmenin bize kazandırdığı duygular, gerçekten çok daha verimli sözler ve işler üretmemize sebep oldu. Şimdi de o noktadayız. Seçimden sonra biraz az gezdik, ama daha çok gezmeye çalışacağız. Buraları gezmek, sadece pazarcının sorununu dinlemekle ilgili değil. O yüzde 5’i, 10’u. Esas, vatandaşla yüzleşmek, onu hissetmek, anneyi hissetmek, kadını hissetmek… Çoğunlukla kadınlar pazarları tercih ediyor. O bakımdan burada olmaya devam ediyoruz.”
İmamoğlu, pazar turu sırasında karşılaştığı Halit Ayar Kızılay Anaokulu öğretmenlerinin isteğini de kırmadı. Anaokulunu ziyaret eden İmamoğlu, miniklerle eğlenceli sohbetler yaptı.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 337220
Milli Savunma Bakanlığı, Irak’ın kuzeyi Haftanin bölgesinde icra edilen operasyonlarda 2 güvenlik personelinin şehit olduğunu açıkladı...
Milli Savunma Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Irak kuzeyi Haftanin bölgesinde icra edilen operasyonlar kapsamında 13 Ocak 2020 tarihinde teröristlerle çıkan çatışmada biri güvenlik korucusu olmak üzere iki kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur. Bölgede operasyonlara devam edilmektedir. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz” denildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 800404
Bildiğiniz gibi artık her kurumda işlem yaparken, telefon hattı alırken,bir yerlere abone olurken, kargo alıp-verirken, havale işlemlerinde, vs. kimlik fotokopisi istenmekte...
Günlük hayatımızda her kurumda işlem yaparken, telefon hattı alırken, bir yerlere abone olurken, kargo alıp-verirken, havale işlemlerinde kimlik fotokopisi isteniyor. Kimlik fotokopisi ile çok işlem yapılması alışmış bir durum oldu.
Aslında bu yasal değil, sadece koca formu doldurmak yerine kimliğinizin fotokopisini iliştiriyorlar o belgelere ya da kendilerini garantiye alıyorlar ve işleri hızlandırıyorlar. Peki, bu kimlik fotokopiniz ile başkası neler yapabilir? İşte kimlik fotokopileriyle yapılabilecek işlemler: Adınıza bir yerlere üye olunabilir, adınıza abonelik açılabilir, sizi bir şey için kefil edebilirler.
En çok görülen vakalardan biri de şu: Adınıza bir sürü telefon hattı açtırıp açık hat olarak satabilirler ve bu hatları alanlar herhangi bir suç işlediklerinde direk hat sahibi yani kimlik fotokopisi kullanılarak adına hat açılan kişi zan altında kalıyor. Suistimallere karşı dikkatli olun! Yetkililer, kimlik fotokopileri ile suiistimaller ve yasa dışı konular meydana gelmesi nedeniyle, vatandaşların dikkatli olmalarını istedi. Bir işlem gereği bir yere kimlik fotokopisi verilirken, fotokopi üzerine ne için verildiğinin yazılması konusunda vatandaşlar uyarılarak, kimlik fotokopisi ile yasa dışı işlemler yapılmasına imkân verilmemesi için dikkatli olunması önerildi.
Tüketici Platformları, yetkilileri kimlik fotokopisinin güvenilir olmayan her yere verilmemesi konusunda vatandaşlar uyardı. Kimlik bilgilerinin paylaşımı konusunda çok fazla şikâyet aldıklarını ve vatandaşların büyük mağduriyet yaşadığını kaydeden yetkililer, herhangi bir yere üye olurken de vatandaşların çok dikkat etmesi gerektiği konusunda uyardı. Kimlik fotokopisi üzerine paraf atın Kimlik bilgileri ile istek dışı işlem yapılmasını önlemek için bazı önlemlerin alınabileceğinin altını çizen yetkililer “Bir yere başvuru yaparken kimlik fotokopisi üzerine kimliğin sadece o işlem için kullanılacağını bildiren bir paraf atılmalıdır.
Gerekirse işlem tarihi de atmak yerinde olacaktır. Böylece daha sonraki yıllarda kimliğin tekrar kullanılması engellenecektir. Nüfus cüzdanını kaybeden vatandaşların başına gelen olaylar da kimliklerin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Kötü niyetli kimselerce ele geçirilen kayıp ya da çalıntı nüfus cüzdanları yasa dışı işlemlerde sıklıkla kullanılabiliyor. Bu da vatandaşın büyük mağduriyetler yaşamasına neden oluyor.
Mutlaka gazetelere ilan verin...
Kayıp ya da çalıntı nüfus cüzdanları ile şirketler kuruluyor, bankalardan çekler alınıp karşılıksız çekler düzenleniyor, yaşa dışı binlerce işe ve suça bulaşılabiliniyor. Bu nedenle nüfus cüzdanları kaybolduğunda ve ya çalındığında acilen gazete kayıp ilanı veya emniyetten alacakları tutanağı ekleyecekleri bir dilekçe ile vergi dairesine başvurması halinde, kayıp veya çalıntı nüfus cüzdanı bilgileri sicil kayıtlarına alınıyor. Hangi işlem için olursa olsun kimlik cüzdanı fotokopisini verirken, fotokopinin hemen altına şerh düşün.
Bildiğiniz gibi artık her kurumda işlem yaparken, telefon hattı alırken,bir yerlere abone olurken, kargo alıp-verirken, havale işlemlerinde.. vs.. kimlik fotokopisi istenmekte..
Aslında bu yasal değil, sadece koca formu doldurmak yerine kimliğinizin fotokopisini iliştiriyorlar o belgelere ya da kendilerini garantiye alıyorlar ve işleri hızlandırıyorlar...
Sebep her neyse...
Sonuçta artık kimlik fotokopisi ile çok işlem yapılması alışmış bir durum oldu artık...
Peki, bu kimlik fotokopiniz ile başkası neler yapabilir diye düşündünüz mü hiç?
Birkaç örnek verecek olursak:
-Adınıza bir yerlere üye olunabilir.
-Adınıza abonelik açılabilir.
-Sizi bir şey için kefil edebilirler.
-En çok görülen vakalardan biri de şu: ADINIZA BİR SÜRÜ TELEFON HATTI AÇTIRIP, AÇIK HAT OLARAK SATABİLİRLER! ve bu hatları alanlar herhangi bir suç işlediklerinde direk hat sahibi yani kimlik fotokopisi kullanılarak adına hat açılan kişi zan altında kalmaktadır. (zaten siz de telefoncularda açık hat satıldığına şahit olmuşsunuzdur)
-ve bunun gibi birçok örnek..
Peki, kendimizi korumak, kimlik bilgilerimizle isteğimiz dışında işlem yapılmasını önlemek çok mu zor? Elbette değil
Basit ve etkili bir yöntem var:
Mesela 05xx1234567 nolu telefon hattını aldınız.
Form doldururken ve kimlik fotokopisini verirken,FOTOKOPİDE, KİMLİĞİN ÖN VE ARKA YÜZÜNDEKİ BOŞ ALANLARA
SADECE 05XX1234567 HATTIN ABONELİK İŞLEMLERİ/ AKTİVASYONU İÇİNDİR yazıp paraf atmanız sizi koruyacaktır.
Veya: SADECE 01/01/200X NOLU , XXXXMİKTARLI HAVALE İŞLEMİ İÇİNDİR..
VB. ŞEKLİNDE NOT TUTMANIZ İYİ BİR ÖNLEM OLACAKTIR...
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 326431
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Silivri açıklarında meydana gelen ve paniğe neden olan 4.8’lik depremin ardından AKOM’a geçti. İstanbul’a geçmiş olsun dileklerini ileten İmamoğlu, “Deprem konusu, hafızamızdan zaten çıkmaması gereken ve hiçbir şekilde başka bir konuyu İstanbul’un gündemine öncelemeden bu konuyu çözmemiz gerektiğini hepimize söylüyor. Umarım eylem birliği yapar, insanların zihninden bu tereddüdü ortadan kaldıracak işlemleri hayata geçiririz” dedi. Türkiye’nin bütün kurumlarının bu yönde adım atması, sadece İstanbul değil, Türkiye’nin geleceği açısından çok mühimdir” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün saat 16.38’de Silivri açıklarında, yerin 17 kilometre derinliğinde meydana gelen ve her zamanki gibi paniğe neden olan 4.8 büyüklüğündeki depremle ilgili AKOM’da açıklamalarda bulundu. Açıklamalsına, “Geçmiş olsun tekrar İstanbul’umuza” sözleriyle başlayan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Oradaki ilçelerimizi; hem Silivri hem Büyükçekmece hem de Avcılar belediye başkanlarımızı aradım. Herhangi bir ihbar veya tespit edilmiş hiçbir şey yok. Aynı zamanda bizim de sistemdeki hasarla ilgili haritamıza baktığımızda hiçbir unsur yok. Dolayısıyla İstanbul’umuzun, hayatımızın en gerçekçi konularından birisini tekrar yaşamış olduk. Deprem konusu, hafızamızdan zaten çıkmaması gereken ve hiçbir şekilde başka bir konuyu İstanbul’un gündemine öncelemeden bu konuyu çözmemiz gerektiğini hepimiz söylüyor. Umarım eylem birliği yapar, insanların zihninden bu tereddüdü ortadan kaldıracak işlemleri hayata geçiririz. İnşallah İstanbul’daki yüz binlerce insanın hayatını tehdit eden bu kavramı, tümüyle ortadan kaldırırız. Dileğim bu; çalışmalarımız bu yönde. Türkiye’nin bütün kurumlarının bu yönde adım atması, sadece İstanbul değil, Türkiye’nin geleceği açısından çok mühimdir. Hepimize geçmiş olsun.”
İmamoğlu, “Hiçbir yerde hasar yok demek şu an için mümkün mü” sorusuna, “Evet. Şu anda hem ilçe belediye başkanlarımız hem de bizim bütün kapsayıcı bilgi ağımızdan bize hiçbir hasar ve hiçbir vatandaşımızla ilgili ihbar ulaşmamıştır” yanıtını verdi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 447302
Marmara 26 Eylül'deki 5,8'lik depremden 47 gün sonra bir kez daha sallandı...
Yine aynı bölgede, Silivri açıklarında 4.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Başta İstanbul olmak üzere çevredeki illerde hissedilen deprem, paniğe neden oldu.
Kandilli Rasathanesi, depremin Silivri açıklarında 4,8 büyüklüğünde olduğu açıklarken, AFAD'a göre depremin büyüklüğü 4,7. İstanbul Valiliği, "Marmara Denizi'ndeki deprem sonrası şu ana kadar acil durum hatlarına herhangi bir çağrı gelmedi" açıklaması yaptı.
Yaklaşık 20 saniye süren deprem, 16.1 km derinlikte meydana geldi. Kandilli Rasathanesi, depremin büyüklüğünü önce 4,7 daha sonra ise 4.8 olarak açıkladı. 4.8'lik sarsıntı İstanbul'da paniğe neden oldu.
HABER: Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 496337
Barış Pınarı Harekat bölgesinde yol kontrolü sırasında meydana gelen bombalı araç saldırısında 4 Mehmetçiğimiz şehit oldu...
Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada:
"Barış Pınarı Harekât Bölgesinde, 08 Ocak 2019 tarihinde yol kontrolü sırasında meydana gelen bombalı araç saldırısı sonucunda dört kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur.
Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz" denildi.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 566469
Erdoğan imza attı!
İşte görevden alınan kritik isimler..
--Hazine ve Maliye Bakanlığı,
--Milli Eğitim Bakanlığı,
--Ticaret Bakanlığı,
--Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü,
--Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü,
--Mili Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü,
--Gelir İdaresi Başkanlığı,
--Karayolları Genel Müdürlüğü,
--Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü,
--Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü’ne ilişkin Atama Kararları, Resmi Gazete’de yayımlandı.
.
Atama Kararları’na göre; Adli Tıp Kurumu Altıncı Adli Tıp İhtisas Kurulu Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Üyeliğine, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Alperen Bıkmazer görevlendirildi.
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünde açık bulunan Doğu Anadolu Bölge Müdürlüğüne Çetin Kartal, Doğu Karadeniz Bölge Müdürlüğüne Bülent Tosun, Ege Bölge Müdürlüğüne Aytekin Türkel, Marmara Bölge Müdürlüğüne Burhanettin Yüce, Orta Anadolu 4. Bölge Müdürlüğüne Uğur Çakar atandı.
Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğünde açık bulunan Genel Müdür Yardımcılığına, Zafer Sümengen atandı. Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulu Üyeliğine ise Alparslan Bayraktar seçildi.
Hazine ve Maliye Bakanlığına ilişkin atamalar
Hazine ve Maliye Bakanlığı Personel Genel Müdürü Şinasi Yurdakul ile Strateji Geliştirme Başkanı Ayşe Berrin Dikmelik görevden alındı. Ayrıca, genel müdür yardımcılığı görevlerinde de görevden almalar gerçekleşti. Hazine ve Maliye Bakanlığı Kamu Mali Yönetim ve Dönüşüm Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcıları Murat Uğurlu, Ali Karatürk ve Abdulkadir Bahadır Yıldız; Muhasebat Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcıları Zeki Balta ve Arif Yıldırım; Kamu Sermayeli Kuruluş ve İşletmeler Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Edip Yılmaz; Mülga Sigortacılık Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcıları Gökhan Karasu ve Murat Kayacı; Personel Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcıları Hasan Kaymak, Mehmet Bahattin Akçay, Mehmet Murat, Atilla Mehmet Yardımcı ve Halit Tutak; Finansal Piyasalar ve Kambiyo Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Müfit Arberk görevden alındı.
Hazine ve Maliye Bakanlığında açık bulunan Vergi Başmüfettişliklerine Hakan İnce, Cemali Oktay ve Celal Şahin; Vergi Müfettişliklerine ise Abdulkerim Üçok ve Sinan Aksu getirildi.
Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürü Sadettin Parmaksız, Mili Piyango İdaresi Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Muammer Çolak, Gelir İdaresi Başkanlığı Başkan Yardımcısı Mustafa Çolak ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Başkan Yardımcısı Ergin İçenli görevden alındı.
2 ilde Milli Eğitim Müdürü görevden alındı...
Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı Artvin İl Milli Eğitim Müdürü Abdulcelil Kahveci ile Kars İl Milli Eğitim Müdürü Gökhan Altun görevden alındı.
Öte yandan, Ticaret Bakanlığında açık bulunan Ticaret Başmüfettişliğine Murat Şanlı atandı. Karayolları Genel Müdürlüğünde açık bulunan 1. Hukuk Müşavirliğine ise Dilek Karayol getirildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 494351
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 19’uncu ilçe belediyesi ziyaretini Bağcılar’a yaptı. İmamoğlu, gazetecilerin gündeme yönelik sorularını da Bağcılar’da yaptığı saha incelemeleri sırasında yanıtladı. İmamoğlu, gazetecilerin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kanal İstanbul konusunda gerekirse sunum yapacağına ilişkin sorusuna, “Dünkü söylemlerinden en sevindirici olanı, bir sunum yapma isteği. Çok önemli. Çünkü, ‘Biz yaptık, yapıyoruz, bitirdik’ ya da ‘Kim isterse, istemezse; bizi ilgilendirmez, yapıyoruz’ söylemlerinin yanı sıra bu söylem, doğru bir söylem. Umarım yaparlar. Davet ederlerse, ben giderim. ‘Kapılarımız herkese açıktır’ şeklinde bir söylemi de var dünkü programında. Açıksa; biz, o kapıya gelmek istediğimizi ilettik. Çünkü Kanal İstanbul’u, İstanbul’un en kritik sorunu olarak görüyorum. Kaderi olarak, dönüm noktası olarak görüyorum. Bizim fikirlerimizi dinleme açısından bu talebimizi tekrar iletiyoruz. Lütfen randevu veriniz, gelelim. İstanbul adına yaratacağı olumsuzlukları, bizzat biz size anlatalım. Kanal İstanbul projesi, ‘Ben yaptım oldu’ projesi o-la-maz” yanıtını verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 19’uncu ilçe belediyesi ziyaretini Bağcılar’a gerçekleştirdi. Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı, İmamoğlu ve İBB Genel Sekreteri Yavuz Erkut’u makam odasında ağırladı. İstanbul’un deneyimli ilçe belediye başkanlarından Çağırıcı ile Bağcılar’ın sorunlarını konuşacaklarını belirten İmamoğlu, “Başkan’ımızla İstanbul Büyükşehir Belediyesi-Bağcılar arasında nasıl diyalogları kuvvetlendirebiliriz, hangi konular şu an gündemde, neler yapılmış, neler yapılmalı; bu sorulara cevap bulacağız. Verimli bir gün geçirmememizi diliyorum. Umarım, hızlıca bütün İstanbul’un ilçelerini tamamlarız. Yarıyı devirdik. Oldukça fazla ilçemiz var. Ama eş güdümlü ve koordineli paylaşımla süreci yönetmek arzusundayız. İBB’nin en önemli çözüm ortağı, ilçe belediyeleridir. Belediye başkanı olarak benim de en önemli çözüm ortağım ya da yol arkadaşım, paydaşım ilçe belediye başkanlarıdır. Bu anlayışla hareket edeceğiz. Tüm samimiyetimizle İstanbul’a hizmet önceliğinde hareket edeceğiz” dedi.
ÇAĞIRICI: “ŞANSIMIZ TABANDAN GELİYOR OLMANIZ”
İmamoğlu ve ekibine ziyaretlerinden dolayı teşekkür eden Çağırıcı, İstanbul’un dünya başkenti olduğunu belirtti. Çağırıcı, “Böyle bir şehirde, İBB ile birlikte çözüm üretme adına çok güzel hizmetler yapılacağına inanıyorum. Daha önceki dönemlerde belde belediyelerinde, ki o dönemden geldiğim için biliyorum, bu sıkıntıları çok yaşadık. Çünkü belde belediyelerinin planı ayrı, ilçenin planı ayrı, Büyükşehir’in ayrı. Böyle büyük bir metropolde bu olmamalıydı; ama daha sonra bunlar hep düzeltildi. Bizim şansımız, ilçeden, tabandan geliyor olmanız, sizin ilçe belediye başkanlığından geliyor olmanız. Bizleri iyi anlayacağınıza inanıyorum. İnşallah Bağcılar’ımıza, İstanbul’umuza, her şeyden önce yeryüzünde Allah’ın yarattığı en kutsal varlık insana hizmet etmenin heyecanını yaşarız” diye konuştu.
Konuşmaların ardından, Bağcılar’ın sorunlarının ele alındığı sunumun yapılacağı salona geçildi. Sunumda, İmamoğlu ile birlikte İBB üst yönetimi de hazır bulundu. Başkan Çağırıcı ve beraberindeki ilçe belediye yöneticileri, İBB heyetine sunum yaptı. Sunumun ardından İmamoğlu ve Çağırıcı, inşaatı devam eden yeni belediye binası inşaatında ve Feyzullah Kıyıklık Engelliler Sarayı’nda incelemelerde bulundu. Her iki başkan, Sancaktepe İlkokulu’na da birlikte gitti. Müdür Selattin Ceylan’dan okulla ilgili bilgiler alan İmamoğlu, öğretmenler odasında eğitimcilerle bir araya geldi.
“KANAL İSTANBUL, İSTANBUL’UN KADERİ”
İmamoğlu, daha sonra gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. İlk olarak, “Dün Sayın Cumhurbaşkanı’nın Kanal İstanbul’a dair önemli açıklamaları oldu. Finansman modeline değindiler. Daha önce Ulaştırma Bakanı bir TV kanalında yaptığı açıklamada, ‘yap-işlet-devret’ modeliyle yapılacağını söylemişti. Ama Cumhurbaşkanı, “Bulunursa yap-işlet-devret modeliyle, bulunamazsa hazineden karşılanacak’ dedi. Gerekirse sunum da yapacağını belirtti. Dün açıklamaları takip edebildiniz mi? Nasıl değerlendiriyorsunuz bu finansman modelini” sorusunu yönelten gazetecilere İmamoğlu şu yanıtı verdi:
“Bir kere finansman modeli tartışmasını bile yanlış buluyorum. Türkiye’nin zaten bir finansman sorunu var. Bunu ben söylemiyorum. Kamu kurumlarına iş yapan şirketlere sorsanız, zaten zorlukları dinlersiniz. Birinci boyutu bu. Ama dünkü söylemlerinden en sevindirici olanı, bir sunum yapma isteği. Çok önemli. Çünkü, ‘Biz yaptık, yapıyoruz, bitirdik’ ya da ‘Kim isterse istemezse bizi ilgilendirmez, yapıyoruz’ söylemlerinin yanı sıra bu söylem, doğru bir söylem. Umarım yaparlar. Davet ederlerse, ben giderim. Randevu talebimi de yineliyorum. Benim de anlatacaklarım var İstanbul adına. ‘Kapılarımız herkese açıktır’ şeklinde bir söylemi de var dünkü programında. Açıksa biz, o kapıya gelmek istediğimizi ilettik. Çünkü Kanal İstanbul’u, İstanbul’un en kritik sorunu olarak görüyorum. Kaderi olarak, dönüm noktası olarak görüyorum. Bizim fikirlerimizi dinleme açısından bu talebimizi tekrar iletiyoruz. Lütfen randevu veriniz, gelelim. İstanbul adına yaratacağı olumsuzlukları, bizzat biz size anlatalım. Cuma günü çalıştayımız var. Sayın bakanlar dahil, bütün yetkilileri davet ettik. Sayın Cumhurbaşkanı’nın uygun göreceği teknik insanları da ağırlamaktan memnun oluruz. Yani Kanal İstanbul projesi, ‘Ben yaptım oldu’ projesi o-la-maz! İstanbul’un kaderidir, önemli bir husustur ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu tarz söylemlerine dönük olumlu bakışımı belirtmek isterim. Umarım amacına ulaşır tabi.”
“RANDEVU TALEBİMİ CUMA NAMAZINDA DENK GELDİĞİMİZDE DE İLETTİM”
İmamoğlu, “Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Vakti saati geldiğinde belediye başkanları ile görüşürüm’ dedi. O vakti saati siz, Temmuz ayında yapmıştınız. Yeniden bir başvuruda bulundunuz mu” sorusunu ise, “Tabii ki bulundum. Talebimi ilettim. Bizzat da ilettim. Yani bir Cuma namazında denk geldiğimizde de ilettim. Vakti zamanı geçiyor açıkçası. Çünkü 30 belediye başkanımızla Eylül ayında toplantı yaptık. Şu anda Ocak’ın ilk haftası. 4 ay geçti. Sadece o kanunla ilgili bir konuydu. Kanunla ilgili her şey kamuoyunda tartışıldı. Ama biz oturup tartışamadık. Sayın Cumhurbaşkanı yok bu işin içerisinde. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve bakanlar vardı ama davet edilmedik. Birincisi bu. İkincisi; Kanal İstanbul süreci o kadar hızlı ilerliyor ki, tümüyle olumsuz baktığımız bu süreçle ilgili detayları aktarmamız için de en yakın zamanda buluşmamızın gerekli olduğunu, 16 milyon insan adına bu talebi yaptığımı tekrar buradan yenilemiş olayım. Bu hafta da yazılı olarak talebimi Sayın Cumhurbaşkanı’na ileteceğim” şeklinde yanıtladı.
“MONTRÖ, BİZİM İÇİN TEMİNAT”
İmamoğlu’na sorulan son soru, “Dünkü açıklamalarda Montrö çok ön plana çıktı. Bu kanalın Montrö ile ilgili olmadığı, yeni bir su kanalı olduğu söylendi. Bugün de Mevlüt Çavuşoğlu, ‘O kanaldan geçenlerden de para alabiliriz’ dedi. Montrö açısından değerlendirecek olursanız siz nasıl bakıyorsunuz” oldu. İmamoğlu, bu soruyu da şöyle yanıtladı:
“Montrö bir Boğazlar antlaşması. Hem Çanakkale’yi hem İstanbul Boğazı’nı ilgilendiren geçiş haklarını elde eden, özellikle savaş gemileri gibi unsurların geçişiyle ilgili, bir nevi Karadeniz’in güvenliğini içinde barındıran gerçekten önemli ve değerli bir antlaşma. Tabi her ne kadar bu antlaşmayı yok sayan tavırlar ilk başta söylendi ise de sonradan bunun öneminin anlaşıldığını, özellikle hükümet temsilcilerinin bir kısmının dile getirmesi sevindirici. Çünkü çok önemli ve değerli bir antlaşma. Türkiye tarihi açısından neredeyse yüz yıla yaklaşıyor süresi ve bu kadar zamandır Karadeniz’de en ufak bir sıkıntı yaşanmadı. Bu bizim için teminat. Böyle bir teminatı bertaraf edecek hiçbir uygulamanın da doğru olmayacağını düşünüyoruz. Kanal İstanbul, Montrö’yü bypassa dönüştürebilir ve sıkıntı yaratabilir. Kafada bu varsa, o zaman Çanakkale ile ilgili de bir müdahale gerektirir ki Allah Korusun! Her iki yönüyle Allah korusun.”
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 904149
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde yanıtladı. İmamoğlu, “Kanal İstanbul’a ilişkin Ulaştırma Bakanı açıklama yaptı. Yeğeninin kendisine ilettiği bir bilgiyi de paylaştı. Deniz trafiğinin yoğun olduğunu, bu nedenle Kanal İstanbul’a gerek olduğunu söyledi” hatırlatmasına, “Ulaşım, hele hele deniz ulaşımı konusunda, mesleğini bilmiyorum ama, yeğeninin fikri ile İstanbul’un, Türkiye’nin en büyük en önemli projesine kanaat getirdiğini söyleyen bir Bakan varsa, gerisinin yorumunu vatandaşa bırakıyorum” yanıtını verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yenikapı Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde düzenlenen “Kadın Muhtarlarımızı Dinliyoruz” toplantısı arasında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. İmamoğlu, “İBB ve iki bakanlık arasında 2018 yılında imzalanan ‘Kanal İstanbul İşbirliği Protokolü’ne meslek odaları tarafından açılan iptal davasında mahkeme ret kararı verdi. Protokol hukuku uygun bulundu. Değerlendirmenizi alabilir miyiz” sorusuna, “Süreç aslında devam ediyor. Yani bu bir sonuç değil. ‘Bir üst mahkemede incelenmek üzere’ diye bir karar bize ulaştı. Dolayısıyla istinafın süreci var. Süreç devam ediyor. Henüz hukuken tamamen netleşmemiş bir süreçle ilgili şimdiden konuşmak istemiyorum” yanıtını verdi.
“PROTOKOLDEN ÇEKİLME SEBEBİMİZ; İDARİ”...
İmamoğlu, “Kafalarda bazı soru işaretleri oluştu. İBB’nin protokolden çekilmesi ile bu mahkeme süreci arasında bağlantı var mı” sorusunu ise “Yok, onla çok bağlantılı değil. Bizim çekilme sebebimiz, idari bir sıkıntı olması. Nedir o? Bir karar oluşturuyorsunuz, belediye başkanı olarak imza atıyorsunuz. Yetkisiz bir imza. Aradan 2-2,5 ay geçiyor ve meclis kararı alıyorsunuz. Bu doğru bir süreç değil. Hukuken doğru değil. Olmayan bir yetki ile bir protokol imzası atıyorsunuz. Düşünün ki, ben şimdi bir karar alacağım, yok yetkim ve 3 ay sonra bunu meclisten geçireceğim. Bu olmuş bir şey değil. Doğru da değil. Bu yanlıştan ötürü, bu protokolden vazgeçtiğimizi ve doğru olmadığını ilettik. Bu benim kişisel sürece dair olumsuz bakışımla ilgili değil” şeklinde yanıtladı.
“KOMEDİ FİLMİ GİBİ”...
İmamoğlu, “Kanal İstanbul’a ilişkin Ulaştırma Bakanı açıklama yaptı. Yeğeninin kendisine ilettiği bir bilgiyi de paylaştı. Deniz trafiğinin yoğun olduğunu bu nedenle Kanal İstanbul’a gerek olduğunu söyledi” hatırlatmasına şu yanıtı verdi:
“Artık Ulaştırma Bakanı’na bu konularda cevap vermeyi de kendime sıkıntı olarak görüyorum. Çünkü üzülüyorum. Her defasında üzüldüğümü de dile getiriyorum. Ulaşım, hele hele deniz ulaşımı konusunda da mesleğini bilmiyorum yeğeninin, ama yeğeninin fikri ile İstanbul’un Türkiye’nin en büyük en önemli projesine kanaat getirdiğini söyleyen bir Bakan varsa, gerisinin yorumunu vatandaşa bırakıyorum.” İmamoğlu, “Şehir hatlarında trafik yoğunluğu ile ilgili bir sıkıntı var mı” sorusuna da “Hiç öyle bir problem yok. Garip bir durum, anlatılan ortam garip. Biraz komedi filmi gibi. Onun için yorum bile yapmak istemiyorum. Çok üzüntü verici. Yani bu kadar mühim bir mesele, bu kadar önemli bir proje. Ve Ulaştırma Bakanı diyorsa ki, ’15 dakika yerine 30 dakika sürüyor ve bundan dolayı Kanal İstanbul gerekli’. Gerisinin kanaatini vatandaşa bırakıyorum” yanıtını verdi.
HABER: Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 803753
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte “Kadın Muhtarlarımızı Dinliyoruz” toplantısına katıldı. Muhtarlar için özel kanun çıkarılması, seçim pusulalarında yer almaları, özel görevli ve denetlenebilir bütçe tahsis edilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Muhtarların sesini ben değil, sizin seçtiğiniz bir başka muhtar kürsüye çıkıp topluma aktarabilmeli. Temel noktaları asla hiçbir muhtar arkadaşım unutmasın. Bunların arkasında ben duracağım. Biz, duruyoruz. Bunla ilgili kanun teklifimizi verdik. Eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Söyleyin, düzeltiriz. Biz, ‘Her şeyi en iyi biz biliyoruz’ anlayışında değiliz. Biz, beraber ve birlikte en güzelini yapmak zorundayız” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Kadın Muhtarlarımızı Dinliyoruz” toplantısında bir araya geldi. Yenikapı’daki Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe, İstanbul’da görev yapan 140 kadın muhtar katıldı. Kılıçdaroğlu, Kaftancıoğlu ile İmamoğlu, toplantının yapılacağı salona, birlikte ve alkışlar eşliğinde girdi. Etkinlikte ilk konuşmayı Kaftancıoğlu yaptı. Demokrasinin tecelli ettiği ilk yerin muhtarlıklar olduğunu belirten Kaftancıoğlu, “Sizlerin tecrübe, tespit ve önerileri, genel ve yerelde tespit yapan tüm siyasetçiler için yol gösterici olmalı. Mahallerinizde yaptığınız çalışmaları dikkatle takip ediyoruz. Sizlerin kısa ve uzun vadedeki çalışmalarınızı hayata geçirmeyi umuyoruz. Halkın ilk umudusunuz, çözüm odağısınız ve dert ortağısınız” dedi.
KAFTANCIOĞLU: “DEMOKRATİK VE KOLEKTİF ÇÖZÜM BU”
Kadın muhtarlarla ilgili rakamsal bilgiler paylaşan Kaftancıoğlu, şunları söyledi:
“2014 yerel seçimlerinde Türkiye’deki muhtarların sadece 674'ü kadınken, bugün 1080 kadın muhtar var. Bitlis, Muş, Sinop ve Şanlıurfa dışında her ilimizde artık kadın muhtarlarımız var. Bunlar, geçmiş seçimlere nazaran mutluluk verici gelişmeler olsa da daha alınacak çok yolumuz var. Sizlerin yapacağı çalışmalar ve elde edeceği başarılar, önümüzdeki yerel seçimlerde rakamların ve oranların katlanarak artmasına vesile olacaktır. En çok kadın muhtar İstanbul'da var. Bir ilçemizde, kadın sayımız erkek muhtarlarımızdan daha fazla. Kadıköy’de. 21 mahallemizin 12 tanesi kadın. Kadıköy'de kadın muhtar sayımız erkeklerden daha fazla.” Türkiye’nin en genç kadın muhtarı Zeytinburnu Telsiz Mahallesi muhtarı 23 yaşındaki Edanur Mentaş’ın da aralarında olduğunu kaydeden Kaftancıoğlu, “Bu toplantıyı değerli ve anlamlı kılacak olan en önemli unsur sizleri dinleyen, anlayan, somut çıktılar elde ederek hayata geçirmeye çalışan bir anlayışın burada olmasıdır. Demokratik ve kolektif çözüm dediğimiz şey, tam da bu aslında. Bu bağlamda Türkiye'de, hatta dünyada bu anlayışı temsil eden Genel Başkan’ımıza ve İstanbul'u bu anlayışla yöneten Ekrem Başkan’ımıza teşekkür ederiz" diye konuştu.
İMAMOĞLU: “DEMOKRASİYİ BİR NEFES GİBİ GÖRÜYORUM”
Kaftancıoğlu’nun ardından mikrofonu alan İmamoğlu, konuşmasına, “İstanbul'un sesini dinlemek istiyorsanız, 16 milyon İstanbullunun seçilmiş kişilerini dinlemek zorundasınız. Kadın muhtarların ağırlanması fikri çok değerli. Demokrasi, yerel demokrasi olmadan bir şehre huzurun gelmesi mümkün değil. Demokrasiyi bir nefes gibi görüyorum. Demokrasinin, özgürlüğün olmadığı bir ortamda ben yaşayamam diye düşünüyorum” sözleriyle başladı. Muhtarları, yerel demokrasinin en öncü kavramları olduğunu kaydeden İmamoğlu, Türkiye’nin kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmasında dünyanın öncü ülkelerinden biri olduğunu vurguladı. İmamoğlu, “1933’te atılan bu adımların sonucunu elde edememiş durumdayız. Gerideyiz. O adımları atan Cumhuriyet’in kurucu anlayışı, Mustafa Kemal Atatürk’ün ortaya koyduğu iradeye dönük borcumuzu ödeyemediğimizi düşünüyorum. Ülkemizde sadece 50 muhtardan 1'i kadın. Çok düşük bir oran. Bütünüyle bu alanlarda, kadına hak ettiği idari yetkiyi vermediğimiz takdirde dünyanın hiçbir ülkesiyle rekabet edebilme şansımız yok. Bu tabloyu değiştirmeliyiz. Mahalle yönetiminde kadınların olmaması demek, gömleğin düğmesini yanlış bağlamak demek. Sonrasını düzeltmek mümkün olmuyor. İşin başı mahalleler. Mahallelerde kadınlar yönetme yetkisini elde ederse, sorunu baştan çözmüş ve çözümün devamını elde etmiş olacağız” diye konuştu.
İMAMOĞLU: “DAHA İŞİN BAŞINDAYIZ”
Belediye-muhtarlık iş birliğini de üst seviyeye taşımaları gerektiğini vurgulayan İmamoğlu, “Bu konuda deneyimim bana yol gösteriyor. Daha işin başındayız. Çok güçlü hale getirmenin çalışmalarını yapıyoruz. Birebir içinde olduğunuz bir ortamla size hizmet etmenin hazırlığını yapıyoruz. Direkt iletişimle ve konu kısıtlaması yapmaksızın, muhtarlığın rutin bazı ihtiyaçlarını değil, tümüyle muhtarın ortaya koyduğu talebin çözüme kavuşturulup size bilgi vermesi, sizin de vatandaşa bilgi vermeniz şeklinde bir zinciri hazırlıyoruz. Muhtarlık yapmaktan keyif alacağınız bir hale getireceğiz. Mekansal desteğimiz olacak. Hem ilçe belediyelerini teşvik edeceğiz hem de biz onların müdahale edemedikleri yerlere müdahale ederek bir kampanya başlayacağız” dedi. Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde muhtarlara yönelik çalışmalarından söz eden İmamoğlu, “Mekansal desteğin yanı sıra oraya belediyenin de şikayet alan bi birimini oturtarak, aslında entegre bir çalışma düzeni kurmuştuk. Bundan çok faydalanmıştık ilçe belediyesi olarak. Muhtarlarımızın da rahatlamasını sağlamıştık. İnşallah bu pozitif ayrımcılığı muhtarlarımızı sağlamak istiyoruz. İBB'de de kadın temsili konusunda ciddi adımlar atıyoruz” diye konuştu.
İMAMOĞLU: “BU BİR LÜTUF DEĞİL, EKSİKLİĞİ TAMAMLAMA ÇABASI”
İBB bünyesinde ilk kez 2 kadın genel sekreter yardımcısı atadıklarını ifade eden İmamoğlu, bazı iştiraklerde de pozitif ayrımcılık yaparak sadece kadın personel alımı gerçekleştirdiklerini belirtti. İmamoğlu, “Bir iştirakimizde sıfır kadın çalışan olduğunu duymak beni çok üzmüştü. Son 6 aydaki çalışan ihtiyaçlarımızı temin ederken, hiç olmadığı kadar, yüzde 35'ler civarında kadın tercihinde bulunduk. Bu bir lütuf değil, eksikliği tamamlama çabası. Takdir edilmek anlamında da demiyorum. Takdir ne zaman ediliriz? Eşitliği sağladığımızda ediliriz. Sizlerle çok yakın çalışmak istiyoruz. Ortak çalışma kültürünü geliştirip kurumsallaştıracağız. Kurumsallaşmış bir modele dönüştürüp, kim gelirse gelsin aynı şeyi devam ettirmek zorunda olacağı bir biçime dönüştürmek istiyoruz. Kendinizi, bu şehrin çok değerli yöneticileri olduğunuzu hissederek görevleriniz ortaya koyun. Vatandaşla en iç içe olan yöneticiler sizlersiniz. Bu talebimiz ciddidir, samimidir, kurumsallaşmanın gereğidir. Sizlerle birlikte çok güzel işler yapacağız. Her şeyin çok güzel olduğu bir İstanbul'u var edeceğiz” dedi.
KILIÇDAROĞLU: “MUHTARLAR, DEMOKRASİNİN TEMEL TAŞI”
Etkilikte son konuşmayı yapan Kılıçdaroğlu, kadın muhtarların sayısının artması gerektiğini vurguladı. “Kadın siyasette ne kadar ağırlıklı olursa, siyasetin düzeyi ve dili o kadar güzelleşir” diyen Kılıçdaroğlu, “Kadının siyasette güçlü olması, demokrasinin de çok önemli bir ilkesidir. Her alanda olduğu gibi muhtarlık konusunda da hedef ortaya koyan tek parti biziz. Bu topraklarda, Anadolu'da yapılan ilk seçim, bir muhtarlık seçimidir. 1833 yılında, Kastamonu’nun Taşköprü İlçesi’nde bir muhtarlık seçimidir. O nedenle muhtarları demokrasinin ana öğesi, temel taşı olarak görürüz. Muhtarların, demokrasi açısından daha köklü bir tarihi var. Milletvekillerinden, belediye başkanlarından daha köklü bir tarihi var” şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU: “TEMEL NOKTALARI HİÇBİR MUHTAR ARKADAŞIM UNUTMASIN”
Muhtarlar için özel kanun çıkarılması, seçim pusulalarında yer almaları, özel görevli ve denetlenebilir bütçe tahsis edilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“Muhtarlık kanunu neden yok? Sizden isteğim, önünüze hangi partiden kim gelirse ilk şunu söyleyin: ‘Neden bizim kanunumuzu çıkartmıyorsunuz’. Neden sizin birleşik oy pusulanız yok? Bu demokrasi mi Allah aşkına? Muhtarların bütünleyici bir yasası olması gerekiyor. Muhtarlara mutlaka bir büro görevlisi tahsis edilmeli. Siz bağımsız olmalısınız. Yasayla size bir büro görevlisi tahsis edilmek zorundadır, ücretinin de genel bütçeden karşılanması gerekiyor. Siz seçimle geldiniz, bugün bütün bakanlar atamayla geldi. Kimse onların arkasında halkın desteği var diyemez. Ama sizin arkanızda bir mahallenin, köyün idaresi var. Sizin neden bütçeniz yok? Emlak Vergisi'nden bir kısım muhtara bütçe olarak tahsis edilmeli. Bütçesi olması demek, o parayı istediği gibi harcayabilmesi demek değil. O bütçenin yasaya uygun harcanması lazım. Bir mahallede kim fakir kim zengin bunu en iyi muhtar bilir. Sosyal yardımlar dağıtılacaksa ya muhtar aracılığıyla ya da muhtarın talebiyle dağıtılmalı. Muhtarı devre dışı bırakıp sosyal yardım yapılamaz. O siyasi olur. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Türkiye Muhtarlar Birliği yasal olarak olmalı. Muhtarların sesini ben değil, sizin seçtiğiniz bir başka muhtar kürsüye çıkıp topluma aktarabilmeli. Temel noktaları asla hiçbir muhtar arkadaşım unutmasın. Bunların arkasında ben duracağım. Biz, duruyoruz. Bunla ilgili kanun teklifimizi verdik. Eksiğimiz, yanlışımız olabilir. Söyleyin, düzeltiriz. Biz, ‘Her şeyi en iyi biz biliyoruz’ anlayışında değiliz. Biz, beraber ve birlikte en güzelini yapmak zorundayız. O nedenle ben, hepinize şükran borçluyum. Hepinize teşekkür ederim.”
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 274041
Üsküdar Belediyesi’nde yaşanan işçi kıyımında, işten çıkartılan Recep Kılınçarslan isimli işçi yaşadığı maddi sıkıntılar nedeniyle yaşamına son verdi.
31 Mart seçimlerinin ardından AKP’li Üsküdar Belediyesi’nde çok sayıda işçi gerekçe gösterilmeden işten çıkarıldı. İşten çıkarılanların işlerine geri dönebilmek için belediye binası önünde başlattıkları eylemler sonuçsuz kalırken, işten atılan işçilerden Recep Kılınçarslan’ın iş bulamadığı ve yaşadığı maddi sıkıntılara dayanamayarak yaşamına son verdiği öğrenildi.
Kılınçarslan’ın cenazesi, dün ikindi namazına müteakip Bağcılar Sancaktepe Camii’nden kaldırıldı.
Cumhuriyet’in haberine göre, yeğeninin intiharı hakkında konuşan dayı Muhammet Kılınçarslan, “Yeğenim 31 Mart seçimlerinin ardından işten çıkarılan mağdur işçilerinden biriydi. İş bulmak için bazı yerlere müracat etti ancak iş bulamayınca sorun yaşadığı için böyle bir şey yaptığını düşünüyoruz. Bir eşi ve 7 yaşında bir kız çocuğu vardı” diye konuştu.
KAYNAK:TELE1
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 525991
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, mesleki yeterlilik eğitim programını başarıyla tamamlayan Beyaz Masa çalışanlarına törenle sertifikalarını verdi. Şehirle ilgili kararları kentte yaşayanlara sorarak vereceklerini belirten İmamoğlu, “Sorma ve demokrasinin o güçlü modellerini ortaya koyma konusunda da sizler, gelecekte bizim öncülerimiz olacaksınız. Bir nevi bize yön vereceksiniz, ışık tutacaksınız. Karar çok kolay: En çok kendine mi güveniyorsun, 16 milyon insana mı güveniyorsun? Böyle bir şehirde akıllı bir yöneticiyseniz, 16 milyon insana güvenirsiniz. Kendi aklını, herkesin aklının önünde tutan bir insanın yaşadığı hiçbir ortama faydası olmaz. Bu konuştuğum hiçbir şeyin, siyasi bir karşılığı yoktur. Bu, insan olmakla, bugünün insanına hitap etmekle alakalı. Bugünün çocuklarının, gençlerinin beklentilerini karşılamakla alakalıdır. Sıfır siyasetle ilgisi vardır; sıfır” dedi. İmamoğlu, sertifika töreninin ardından Beyaz Masa ALO 153 Çağrı Merkezi’ni ziyaret etti ve gelen ilk aramayı yanıtladı. Karşında bir anda İmamoğlu’nu bulan vatandaşla İmamoğlu arasında renkli diyaloglar yaşandı...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Halkla İlişkiler Müdürlüğü ve UGETAM’ın iş birliği ile düzenlenen eğitim programını başarıyla tamamlayan Beyaz Masa çalışanlarıyla bir araya geldi. Yenibosna’daki Enver Ören Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen “Mesleki Yeterlilik Sertifikası Töreni”, tüm şehitler için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Çalışanlar tarafından hazırlanan filmin gösteriminin ardından ilk konuşmayı, İBB Sosyal Hizmetler ve Bağımlılıkla Mücadele Daire Başkanı Yavuz Saltık yaptı. Saltık’tan sonra mikrofonu İmamoğlu aldı. İstanbul’da Türkiye’nin her bölgesinden gelen insanların yaşadığını belirten İmamoğlu, “Böyle bir ortamda, hoş görünün biriktiği ve yeşerdiği bir ortamda, sizlerin bu kurumun adını temsil eden bir belediyenin çalışanı olarak yapmanız gereken en önemli şey, aynı hoşgörüyü, aynı alakayı, ilgiyi yansıtmak. Bu, benim en önemli sorumluluğum ve aynı zamanda sizlere de geçmesini arzu ettiğim duygu” dedi.
“TEKNOLOJİNİN NİMETLERİNDEN YARARLANMAK İSTİYORUZ”...
Demokrasi çok önemli bir kavram olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Benim için demokrasi, yaşamda nefes almak gibi bir şey. Bir insanın özgürlüğünün kısıtlanması kadar kötü bir ceza var mıdır; düşünemiyorum. Çok kötü bir ceza. O bakımdan, en üst perdeden demokrasinin tüm kurallarını uygulamak niyetindeyiz. Nedir bu? Katılımcılık, şeffaflık, hesap vermek… Ama işin katılımcılık ve şeffaflık kısmında da büyük katkıları olan bir alanı temsil ediyorsunuz. Zaman içerisinde biz, demokrasiyi öyle içselleştireceğiz ki, öyle etkin hale getirmeyi arzuluyorum ki, birçok konuda toplumun fikrini alarak süreçleri tanımlamak, onları içine katıp, tabiri caizse o ürünün sahibi yapmak adına kararlıyız. Çok basit aslında. Şehrimizde bugün mobil telefonları olmayanların oranı neredeyse tek rakamlara indi. Tamam; teknolojinin zararlı ve sıkıntılı tarafları var. Bu bir gerçek. Ama bir başka taraftan baktığınızda, teknolojinin nimetleri de var. Biz, nimetlerinden faydalanmak istiyoruz. Demokrasiyi, en cesur örnekleriyle toplumda var etmek istiyoruz” diye konuştu.
“SORMAK EŞİTTİR; MUTLULUK…”
Bir yerin sorunlarını, en iyi orada yaşayanların bileceğini kaydeden İmamoğlu, şunları söyledi:
“Sormanın ne mahsuru var? Soralım, bilgi alalım. Aldığımız bilgiyle hareket edelim. Bu toplumun önceliği ne; o mahallede onu yapalım. İnanın, bu eşittir; mutluluk. Bu eşittir; sahiplenme, doğruyu yapma. Çok değerli. İşte bu, demokrasinin en üst seviyede cesur adımlarını atıp, toplumla bütünleşme süreci. Yöneticilerde bazen egoizm devreye girer. Yönetici egosu çok tehlikeli bir şeydir. ‘Allah korusun’ derim hep. Allah, kibirden ve egosu yüksek tavırdan bir yöneticiyi korusun ki, iyi yönetici olabilsin. Hele hele toplumu, tümüyle Allah korusun. Onun ızdırabı çekilmez kolay kolay. Halbuki bir şehre, bir kuruma yönetici olmak, kamusal hizmet veriyorsanız şayet, oranın sahibi olmak, insanlara hükmetmek asla değil. Tam aksine, insanlarla beraber süreci yönetebilme becerisidir. Tüm bunların kurumumuzda var olmasını, çok ama çok istiyorum. Bunu yaptığımız taktirde insanlar, Büyükşehir Belediyesi’ni daha çok sevecek, İstanbul’u daha çok sevecek, doya doya ‘İstanbulluyum’ diyecek.”
“KENDİNİZE ‘İSTANBULLUYUM’ DERSENİZ ŞEHRE ZARAR VERMEZSİNİZ”...
Bir kişinin kendisini “İstanbulluyum” şeklinde tariflemesinin çok önemli olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “O zaman o şehre zarar vermezsiniz. O şehrin zarar görmesini engellersiniz. Biz, onun için diyoruz ki; bir şehirle ilgili çok önemli bir karar alıyorsanız, halkınıza güvenin ve sorun. Toplumun önceliği ne? Bu, İstanbul için çok önemli bir karar mıdır? Son günlerde Kanal İstanbul konuşuluyor. Evet; çok önemli bir karardır. Hayatı değiştiriyorsunuz. Olumlu mu, olumsuz mu? Kıtayı değiştiriyorsunuz. Anakarayı değiştiriyorsunuz. Toprakları, suyun akışını, yolları, köprüleri, alt yapıyı değiştiriyorsunuz. Bu, şehrin önceliği mi acaba? Deprem mi öncelik? Can güvenliği mi öncelik? Ekonomi mi? Sadece bu şehirde bulunan 1,5-2 milyon işsiz mi öncelik? Mesela bunları halka sormanın ne mahsuru var” dedi.
“BİZE YÖN VERECEKSİNİZ”...
Sormanın birçok şekli ve yönteminin olduğunu kaydeden İmamoğlu, “Sorma ve demokrasinin o güçlü modellerini ortaya koyma konusunda da sizler, gelecekte bizim öncülerimiz olacaksınız. Bir nevi bize yön vereceksiniz, ışık tutacaksınız. Karar çok kolay: En çok kendine mi güveniyorsun, 16 milyon insana mı güveniyorsun? Böyle bir şehirde akıllı bir yöneticiyseniz, 16 milyon insana güvenirsiniz. Kendi aklını, herkesin aklının önünde tutan bir insanın yaşadığı hiçbir ortama faydası olmaz. Hepinizin ailesi var. Bazen annenizi, babanızı, bazen çocuklarınızı düşünerek, bu söylediğim psikolojiyi bir daha zihninizde yorumlayın lütfen; ne demek istediğimi anlayacaksınız. Sizden, bu duyguların temsilcileri olmanızı istiyorum. Bu konuştuğum hiçbir şeyin, siyasi bir karşılığı yoktur. Bu, insan olmakla, bugünün insanına hitap etmekle alakalı. Bugünün çocuklarının, gençlerinin beklentilerini karşılamakla alakalıdır. Sıfır siyasetle ilgisi vardır; sıfır” şeklinde konuştu.
153’E GELEN TELEFONU YANITLADI...
İmamoğlu, konuşmasını tamamladıktan sonra 34 takım liderini temsilen İlyas Kaygısız’a ve 376 vatandaş temsilcini temsilen de Ayşenur Karaismailoğlu’na sertifikalarını verdi. Kaygısız, Karaismailoğlu ve İBB üst yönetimi ile toplu fotoğraf çektiren İmamoğlu, daha sonra cep telefonuyla sahneden “selfie” yaptı. Sertifikalarına kavuşan diğer katılımcılar da ellerindeki Türk bayraklarıyla İmamoğlu’na poz verdi. İmamoğlu, sertifika töreninin ardından, aynı binada bulunan Beyaz Masa ALO 153 Çağrı Merkezi’ni de ziyaret etti. Çalışanlarla tanışan İmamoğlu, merkeze gelen bir aramayı da direkt olarak yanıtladı. Annesinin sosyal güvenlik kartının güncellemesi için 153’ü arayan Hülya adındaki vatandaş, karşısında İmamoğlu’nu duyunca kısa süreli bir şaşkınlık yaşadı. Vatandaşla renkli bir sohbet gerçekleştiren İmamoğlu, çağrıyı aldıktan sonra telefonu, “Annesinin adı da Nazmiye Teyze. Ellerinden öpüyorum. Selamlarımı iletin, dualarınızı eksik etmeyin” sözleriyle kapattı.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 339071
DAHA NELER GÖRECEĞİZ...
Osmaniye Düziçi Belediyesi eşi benzerine rastlamadığımız bir kararla gündeme oturdu. Belediye ilçeye giriş çıkış yapanlardan para tahsil etmeye başladı.
Düziçi Belediyesinin 5 Aralıkta yapılan meclis toplantısında meclis üyelerinin oy çokluğu ile alınan kararıyla ilçeye giriş çıkış yapan araçlardan işgaliye parası adı altında para toplanmasına karar verildi...
Alınan karar gereği şehir merkezi girişine zabıta kontrol noktası oluşturuldu. İlçeye giriş çıkış yapan araçlardan makbuz karşılığı işgaliye parası toplanmaya başlandı.
Alınan meclis kararı uyarınca;
--Tırlardan 25 TL ,
--Kamyondan 20 TL,
--50 NC Transit türü araçlardan 15 TL,
--Doblo türü araçlardan (hafif ticari araç) 10 TL,
--Taksi türü araçlardan ise 5 TL tahsil ediliyor.
Şoförlerden ise Düziçi Belediyesinin bu uygulamasına tepki geldi. Bir ilaç firması temsilcisi olduğunu belirten sürücü, ilçeye girişte 15 TL para ödediğini belirterek şunları söyledi:
-“Yakışmayan bir uygulama olmuş. Ben yıllardır Düziçi’ne gelip giderim. İlk defa böyle bir uygulama ile karşılaştım. İlaç dağıtımı yapıyorum. Düziçi’ne hizmet ediyoruz ama böyle bir olay ile karşılaşıyoruz. Yakışmıyor umarım bu yanlıştan dönerler”.
Bir esnaf ise “Belediyenin yaptığı bu uygulamayı yanlış buluyorum. Biz küçük esnafız. Zaten yakıt paramız zor çıkıyor. Bu uygulamanın kaldırılmasını istiyoruz” dedi.
CHP’li Düziçi Belediye Başkanı Dr. Alper Öner ise meclis kararı ile alınan işgaliye parası ile ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.
Düziçi Belediyesine giriş çıkış tarifesi şöyle:
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 910149
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2020 yılının ilk, ilçe belediyelerini ziyaretinin 17’ncisini Büyükçekmece Belediyesi’ne gerçekleştirdi. Başkan Hasan Akgün’den ilçenin sorunlarını anlatan detaylı bir sunum alan İmamoğlu, Celaliye’de köy kahvesinde imar sorunu yaşayan vatandaşlarla buluştu. Yeni nesil belediyecilik anlayışını odağında “ortak aklın” bulunduğunu vurgulayan İmamoğlu, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da köyde yanıtladı. İmamoğlu, Kanal İstanbul’la ilgili soruya, “Tüm gerekçeleriyle sıkıntılı bir iş. Şunu diyorlarsa: ‘Biz, çölde bir arazi bulduk. Dünyada da 50 tane kanal var, 51’nciyi yapacağız.’ Buyursun yapsınlar. Ama burası çöl değil. Burası, İstanbul. Dünyanın göz bebeği. 1453’ten beri de Fatih Sultan Mehmet bu şehri fethettiği günden beri de bize emanet. Biz, emanete ihanet etmek istemiyoruz” yanıtını verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2020 yılının ilk mesai gününe, Ambarlı İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’nde incelemelerde bulunarak başladı. Saha gezisi öncesinde İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu’dan tesislerle ilgili sunum alan İmamoğlu’na Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli ve İBB üst yönetimi eşlik etti. İmamoğlu, sunumun ardından 2012 yılında hizmete alınan, günlük arıtma kapasitesi 400.000 m3 olan Arnavutköy, Avcılar, Başakşehir, Beylikdüzü ve Esenyurt ilçelerinde yaklaşık 1 milyon 600 bin kişilik atık sularını arıtan tesiste incelemelerde bulundu. Tesis etrafındaki yeşil alanın yetersiz olduğunu belirten İmamoğlu, yeni ağaç dikimlerinin gerçekleştirilmesini istedi.
İMAMOĞLU: “HER TEMASIMIZ ÜLKEYE FAYDA VERECEK”
İmamoğlu, Ambarlı İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi’ndeki incelemelerinin ardından Büyükçekmece Belediyesi’ne geçti. İlçe belediyelerine yaptığı ortak masa ziyaretlerinin 17’ncisini Büyükçekmece’ye gerçekleştiren İmamoğlu, Başkan Hasan Akgün tarafından karşılandı. Akgün’ün makam odasında yaptığı ziyareti değerlendiren İmamoğlu, “Umarım 2020 yılı hem çok çalışacağımız hem de çalışmalarımızın karşılığını alacağımız bir yıl olsun” dedi. İstanbul’un çok önemli konuları olduğunu belirten İmamoğlu, “Bu konulara her temasımızın ülkemize çok fayda vereceğini biliyoruz. Bunun yolu ortak akıl ve deneyimden geçer. Bu ortak aklın da en değerli paydaşları, bu şehrin 39 belediye başkanıdır. Hiç birisini birbirinden ayrılmaksızın, bir arada çalışma kültürüyle iş üretmeyi önemsiyoruz ve bu konuda çok ciddi adımlar attık. İlçelerimizi gezerek brifingler aldık. Ayrıca bölge çalışma masaları kurduk. Onlar da bu ay toplantılarına başlıyorlar. Günleri planlandı. Dolayısıyla sürekli iletişim halinde olacağız. Partisiymiş, şuymuş buymuş, böyle bir şey yok. İstanbul için seçilmiş herkes bizim başımızın üstünde yeri vardır” şeklinde konuştu.
İMAMOĞLU: “BU ADALETİ ŞEHRİN HER NOKTASINA YAYMAK İSTİYORUZ”
Bir arada iş üretme konusunda ısrarcı olacaklarını vurgulayan İmamoğlu, “İlçe toplantılarımıza bugün Büyükçekmece ile devam ediyoruz. Hem İstanbul’un hem Türkiye’nin deneyimli başkanlarından birisi olan Hasan Akgün Başkan’ımızı ziyaret ediyoruz. Bugün kendileriyle Büyükçekmece’yi uzun uzun konuşacağız. Uzun yıllardır Büyükşehir Belediyesi ile her ne kadar iyi diyaloglar kurmuş olsa da eksik kalan taraflarını da ben de komşu ilçe olarak biliyorum. Hem bunların telafisi hem de önümüzdeki yıllara dönük neler yapabilirizi hızlıca konuşmak ve planlamak niyetindeyiz. Yani son aldığımı raporlarda örneğin Büyükçekmece, Büyükşehir Belediyesi’nin başlayıp, bitirdiği proje icmalinde hemen hemen hiç yok hanesinde duruyordu. Bu tabi iyi bir şey değil. Biz bu adaleti, şehrin her noktasına yaymak istiyoruz. Onun için buradayız. Hem deneyiminden faydalanacağız hem de Büyükçekmece’yi uzun uzun konuşacağız” ifadelerini kullandı.
AKGÜN: “İMAMOĞLU, İSTANBUL’UN EN BÜYÜK ŞANSI”
İmamoğlu ve ekibine ziyaretlerinden dolayı teşekkür eden Akgün de “Zor bir 2019’u geride bıraktık. Türk demokrasi tarihine geçen ibret alınacak, ders alınacak bir 2019’u geride bıraktık. İstanbul’un en büyük şansı, çok dinamik, insanları seven, entelektüel bir büyükşehir belediye başkanına sahip olmasıdır. Sayın Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da çok önemli işler yapacağına inancımız tamdır. Allah yolunu açık etsin. Gücümüz, imkanlarımız ne ise sonuna kadar yanında, arkasında olmaya devam edeceğiz. Bugün İstanbul’u değil, Büyükçekmece’yi konuşacağız. Ekonomik şartlar ne kadar ağır olursa olsun, vatandaşın acil bekleyen sorunlarını hep birlikte çözmenin yollarını aramak kararlılığı ve azmi içerisindeyiz” diye konuştu. Konuşmaların ardından, Büyükçekmece’nin sorunlarının ele alındığı sunumun yapılacağı salona geçildi. Sunumda, İmamoğlu ile birlikte İBB üst yönetimi de hazır bulundu. Başkan Akgün ve beraberindeki ilçe belediye yöneticileri, İBB heyetine sunum yaptı. Sunumun ardından İmamoğlu ve Akgün, Celaliye Meydanı Cumhuriyet Kıraathanesi’nde imar sorunu yaşayan vatandaşlarla buluştu. Celaliye Mahallesi Muhtarı Kemal Soyat da her iki başkana bu toplantıda eşlik etti.
KÖY KAHVESİNDE VATANDAŞLARLA BULUŞTU
2020’nin ilk mesai gününü Büyükçekmece Belediyesi’ne ayırdıklarını belirten İmamoğlu, “Başkanımız bize, Büyükçekmece’nin bütün sorunlarını, isteklerini, daha önce Büyükşehir Belediyesi tarafından yıllardır yapamadığı aksatılan her şeyi teker teker anlattı. Celaliye’nin özel bir noktası var bizim için. Kumburgaz Kamiloba, Türkoba, Tepecik…Hepsini konuştuk. Plan sorunu, gerçekten insanların gerçekten canını acıtıyor. Yıllardır bu problemin insanları yorduğunu söyledi başkanımız. Biz de arkadaşlarımıza talimat verdik ve çok hızlı bir şekilde sürece eğilecekler. Gerçekten sahilimiz çok güzel. Sahile ayrı bir önem vermek istiyoruz. Bu konudan endişeniz olmasın. Burada oturan insanların mezarlıkla ilgili sorunundan bahsetti. O konuya da hassas bir şekilde eğileceğiz” dedi.
“BU NİMETTEN YARARLANMAK AKILLI İDARECİ İŞİ”
“İstanbul'da yeni bir süreci hep birlikte başlattık” diyen İmamoğlu, “Şurada bile aklıyla fikriyle yön verebilecek yüzlerce hemşerimiz var. Bu o kadar bir nimet ki. Şimdi bu nimetten faydalanmak akıllı idareci işi. Bu nimetten faydalanmamız lazım. Aksi doğru değil ki. Yani düşünsenize bir adam geldi buraya. ‘Her şeyi ben bilirim’ diyor. Hanginiz mutlu olursunuz. Hiç birinizin fikrine kıymet vermiyor. Sizin sorunlarınızı çözüm oluştururken, her gün yaşadığınız problemler üzerinden sizin deneyiminizden faydalanarak çözüm bulunmuyor. ‘O öyledir, bu böyledir…’ ahkâm kesiyor. Bu doğru değil. Tutmaz da. Huzur da vermez. Ha bire yanlış yapmanıza vesile olur. O bakımdan burada yaşayan insanların fikri, bizim için en değerli fikirdir. Bu yerel demokrasinin halkaları. Yani onun için muhtarıma çok değer vermek zorundayım. Onun vasıtasıyla aslında vatandaşıma değer vermek zorundayım. Bu dayanışmayla, parti nerde? Parti bitti. Bu seçimde bitti. Şimdi hizmet dönemi. İstanbul'a dair bir karar alınacaksa, ben insanların o konuda ne hissettiğini ne düşündüğünü en sıkı takip eden, sizlerin oyuyla güveniyle göreve gelmiş belediye başkanıyım” şeklinde konuştu.
“EGOMU TATMİN ETMEK İÇİN BELEDİYE BAŞKANI OLMADIM”
Herhangi bir konuda vatandaşların fikrinin alınmasının zorunlu olduğunu ifade eden İmamoğlu, bunun bir lütuf değil, zorunluluk olduğunu vurguladı. İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Doğrusu budur. Öbürü yanlıştır. İnanın onun için Sayın Cumhurbaşkanı’na da Sayın Bakan’a da herkese tavsiyem şu: İstanbul'la ilgili bir konu mu var? Çağırın. Bakın biz, hiyerarşiyi biliriz. Koşa koşa gideriz. O konunun, o sorunun çözümü için uğraşırız. Bakın örnek vereceğim. Seçim döneminde Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: ‘İstanbul’un 2040'a kadar sorunlarını çözdüm ben’. Tamam. ‘Allah razı olsun’ dedik. Ne mutlu. Ama bir geldik, öyle değil. Baktık ki Melen durmuş, yürümüyor. Çatlamış koca baraj. Ne yaptık? Ortaya çıkarttık. Yazısını yazdık Devlet Su İşleri’ne. Dedik ki, ‘Bunu yap.’ DSİ, ödenek talep etti. Ödeneğinin verilmediğini de biz deklare ettik. Günün sonunda ne yaptı Sayın Cumhurbaşkanı? Hesap sordu, ‘Niye bu bitmedi’ dedi. Biz bu sorunu, buradan alıp, yukarı taşımasaydık, demokrasi işlemeseydi, o orada aylarca daha duracaktı, yürümeyecekti. Çünkü ödeneği çıkmamıştı. Bir yıl öyle duruyor, en az bir yıl daha duracaktı. Kaybeden kim olacak? İstanbullular olacak. Bunun partilisi var mı? Yok. Parti her şeyin önüne geçtiği an problem başlar. Her şeyin önüne vatandaş geçecek. Ekrem İmamoğlu, bugün belediye başkanı, yarın değil. Bir başkası da başka makamda. Yarın onun yerine başkası var. Böyle düşünüp, vatandaşı öne koyduğunuz zaman, çözüm çok kolay. Biz, bunun için buradayız. Biz İstanbul’un her sorununa böyle eğiliyoruz. İlçede, mahallede, sokakta her sorununa böyle eğiliyoruz. İstanbul’un geleceğine dair alınacak her karar, hele hele büyük kararlar vatandaşın iradesi olmadan karar verilemez. Bu kadar net. Bu işleri hep birlikte çözelim. Oturalım aynı masada, başka bir şeye ihtiyacımız yok. Tekrar söylüyorum; devletin üst kademesinde hangi birim, hangi kurum, hangi bakan varsa, Sayın Cumhurbaşkanımız da dahil, bu konuyu konuşalım. Al bilgilerini, evraklarını, bilen insanlarını… Koşa koşa gideriz. Bu millet için yaparız bunu. Bizim başka bir derdimiz yok. Yani ben, egomu tatmin etmek için belediye başkanı olmadım. Birine yaranmak için de belediye başkanı olmadım. Benim yaranacağım tek kişi, 16 milyon İstanbullunun çıkarıdır. Nokta!”
“BU SES BENİM DEĞİL, 16 MİLYON İNSANIN SESİ”
İmamoğlu, konuşmasının ardından kameraların karşısına geçti ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şöyle oldu:
“Kanal İstanbul çevresinde satılan araziler, tarım arazisi olarak satılıyor ama ÇED raporunda da yeni bir şehirden bahsediliyor. 1/100.000’lik planda da adı geçiyor. Şu dönem satılan arazilere ilişkin neler diyorsunuz? Bir de belediyelerin tapu sorgulama sistemleri ile ilgili değişiklik var. İçişleri Bakanlığı’nın web portalına dahil olacak bu sistem…”
Bir yanlış başladı mı peşi sıra yanlışlar domino taşı gibi devrile devrile gider. Şu anda olan bu. Üzülüyorum. Sayın Bakan, “Hiç arsa hareketi olmadı” dedi. Biz, 30 milyon metrekareye kadar tespitimizi yaptık. Biz onu açıklayınca, bilgi paylaşımını yasaklamaya dönük bir hareket. Yıllardır belediyeler kullanır, faydalı da bir paylaşımdır. O izin ilçe belediyelerinde de vardır, büyükşehir belediyesinde de vardır. Birçok bürokratik işlem, onun sayesinde yürür. Akıl alacak gibi değil. Tümüyle yanlış başlamıştır. Milyonlarca metrekare arsa satın alınmıştır. Bu arsaları satın alan insanlar, buradaki değişikliği öğrendiği için almıştır. 3-4 yıl önceden, Türkiye’de bile yokken Arap ülkelerinde filmler dönmüş, izlenmiş, izletilmiş… Öyle denkleşmeler var ki planda… Bunların hepsi üzücü. Ama şu müjdeyi vereyim: İnşallah bu yanlıştan dönülecek. İnşallah bu tarım arazisi olan yerlerde, bu satın alan arkadaşlar, şehir tarımına katkı sunarlar. İstanbul halkı da bunu bizden bekliyor. İstanbul halkı da o arazilerde tarım yapılsın istiyor. Su havzaları aynı şekilde korunsun istiyor. Bu satın alanlar, bizim iyi bir Tarım Daire Başkanlığı’mız ve Tarım Politikalarını Güçlendirme Merkezi’miz var, oraya şimdiden danışabilirler, “Hangi bölgesinde, hangi ürünü yetiştirebiliriz” diye danışabilirler. Orada öyle 5 kat, 10 kat, 70 kat bina hayal etmesinler. İstanbullu bunu istemediği için böyle konuşuyorum. Ben değil, bilim insanları bu sürecin yanlış olduğunu anlattıkları için bunu böyle anlatıyorum. Bu ses benim sesim değil, 16 milyon insanın sesi.
“BU SESİ DİNLEMEK ZO-RUN-DA-SI-NIZ”
“Referandum konusu iktidar kanadı tarafından kapatılıyor. Çevre Bakanı, ‘2011’de halk zaten tercihini yaptı. Referandumu soranlar neyi halka sorarak yapmış ki’ dedi ve referanduma gerek olmadığını işaret etti. ÇED raporunda, Çanakkale için de bir kanal gerekliğinin altı çizildi. Bu konuya ilişkin neler düşünüyorsunuz?”
Ben, belediye başkanlığını yaptıkça, halka sormanın ve o şekilde karar almanın keyfini yaşadık. Sokak hayvanlarının ya da evcil hayvanların oynaması için bir “Pati Park” yapılmasını bile bana Beylikdüzü’nde yaşayan insanlar söyledi ve yaptım. Biz, meydanları yapacağız ve bütün İstanbul’a sormak istiyoruz. Aydınlatmaya varıncaya kadar birçok şeyi toplumla paylaşacağız. Ki bunlar, şehircilik adına önemlidir ama basit konulardır. Sayın Bakan, bu konu, İstanbul’un geleceği. Ne ona senin bu şekilde konuşman doğru ne de benim tek başıma, ‘Karar veriyorum’ demem doğru ne de bir başkasının… Tabi ki referandum yapıldı. O, sistemle ilgiliydi. Bir Cumhurbaşkanı seçildi. Doğru. Sayın Cumhurbaşkanı bizim de Cumhurbaşkanı’mız. Ama bir de İstanbul’un Belediye Başkanı seçildi. 2019’da, İstanbul tarihinin en büyük oyuyla, İBB Başkanı seçildi ve ben onların sesini temsil ediyorum. Onlar adına diyorum kİ; bu halk, bu projeye karşı. Bu sesi dinlemek zo-run-da-sı-nız. Gerisi yalan. Bu halkın sesi, dinlenmeli. Modelleri var. Çağırın, gelelim. Konuşalım. Niçin karşıyız, anlatalım. Çalıştay yapıyoruz. Davet ediyorum Sayın Bakan’ı da. Buyurun, gelin, anlatın; niçin savunuyorsunuz? Görsellerinizi gösterin. “Bakın” deyin, “Şunları şunları yapacağız. Onun için savunuyoruz” deyin. Biz de “Hayır, onlar olmamalı. Çünkü İstanbul’a şu zararları var. Biz de onların yerine bunları yapacağız. Tarım alanlarını geliştireceğiz, yeşil alanı, SİT alanlarını koruyacağız” diyelim. Halk, karar versin. Sorumlu olan herkesi davet ediyorum. Umarım gelirler.
“BURASI İSTANBUL. DÜNYANIN GÖZ BEBEĞİ”
- Çanakkale konusuna gelince. Bu işin bir sürü tezi var zaten. Montrö Antlaşması’nın detayları var. Montrö Antlaşması, boğazlarla ilgili bir antlaşma. Sadece İstanbul Boğazı’nı tanımlayan bir antlaşma değil. Montrö diye ortaya atılan kavram, orası için de geçerli. O zaman nasıl olacak? Tüm gerekçeleriyle sıkıntılı bir iş. Şunu diyorlarsa: “Biz, çölde bir arazi bulduk. Dünyada da 50 tane kanal var, 51’nciyi yapacağız.” Buyursun yapsınlar. Ama burası çöl değil. Burası, İstanbul. Dünyanın göz bebeği. 1453’ten beri de Fatih Sultan Mehmet bu şehri fethettiği günden beri de bize emanet. Biz, emanete ihanet etmek istemiyoruz.
“Mahir Ünal’ın size yönelik eleştirileri vardı, ‘Cumhurbaşkanı gibi konuşuyor. İstanbul’un değil, Türkiye’nin sorunlarını konuşuyor’ diye. ‘Arkasındaki akıl, böyle istiyor’ demişti. Bununla ilgili neler söylemek istersiniz?”
Benim arkamda, 16 milyon insanın aklı var. Şu anda konuştuğumuz konuları konuşuyorum günlerdir. Bunları hepsi, tek tek İstanbul’la ilgili çok önemli konular. Ama ben öyle anlıyorum ki; ne yazık ki AK Parti’nin içindeki bazı arkadaşlar, “Ben ne konuşsam da öne çıksam” diye bir arayış içinde. Herhalde orada prim yapan, benim adımla ilgili bir şey söylemek. Ben, İBB Başkanı’yım. Keyifle izlesin.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 309945
Milli Savunma Bakanlığı, Pençe-3 Harekat Bölgesinde devam eden operasyonlar kapsamında Haftanin’de teröristlerle çıkan çatışmada 2 askerin şehit olduğunu açıkladı...
Milli Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, “Pençe-3 Harekat Bölgesinde devam eden operasyonlar kapsamında, 2 Ocak 2019 tarihinde Irak kuzeyi Haftanin’de teröristlerle çıkan çatışmada iki kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur. Teröristlerin bulunduğu bölge, ateş destek vasıtaları ve ATAK helikopterleri ile atış altına alınmış ve ani hava harekatı kapsamında 2 F-16 bölgeye yönlendirilmiştir. Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz” denildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1234060
Libya’ya ilk etapta hava savunma sistemi ve askeri eğitim amacıyla asker gönderilmesi planlanıyor. Buna göre alçak ve orta irtifa Hisar ve Korkut hava savunma sistemleri ve personel bu kapsamda görevlendirilecek. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu, Libya’ya asker gönderilmesi hakkında önerilen tezkereyi görüşmek üzere 14.00’de Meclis Başkanı Mustafa Şentop başkanlığında toplandı.
Bugün yapılan oylamayla Libya tezkeresi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nda 325 oyla kabul edildi. Tezkereye 184 ret oyu verildi...
Toplantı başlangıcında CHP ile AKP’liler arasında usul tartışması yaşandı. Gruplar adına ilk konuşmayı yapan İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray, Türkiye’nin hiçbir zaman ganimet ve yağma peşinde olmadığını belirterek, “Bu tezkereye ‘hayır’ diyeceğiz” dedi.
SAADET PARTİSİ KARAR DEĞİŞTİRDİ
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, partisinin “evet” kararına rağmen Libya tezkeresine “hayır” diyeceğini duyurdu.
AYTUN ÇIRAY ÇİLEDEN ÇIKTI!
Tartışmanın ardından tezkere metni okundu ve parti gruplarının konuşmalarına geçildi. İlk sözü İYİ Parti İzmir Milletvekili Aytun Çıray aldı.
Çıray’ın konuşmasında “Şu ayıba bakın, Libya’ya asker göndermeye hazırlanıyorsunuz hükümetten bir bakan bile yok. Cumhurbaşkanı gelip burada tezkereyi savunmalıydı”
Türkiye hiçbir zaman ganimet ve yağma peşinde olmadı. Türkiye’nin vicdanı AKP hoperlörlerinden çok daha fazladır. Libya’ya müdahale facia olacaktır. Türkiye bu tür müdahalelere NATO ve BM kararları nezdinde karar vermiştir. Sayın Cumhurbaşkanı “Biz davet edildiğimiz yere gideriz” dedi. Bu mantıkla… Hadi kalkın gidip Azerbeycan’ı kurtaralım. Bir de bize milliyetçilik dersi vereceksiniz. Gelin masum şehit kanlarında boğulmayın. Bu tezkereye ‘hayır’ diyeceğiz. Bugün sadece Allah’tan korkun. Bu verdiğimiz kararla evlatlarımızı Fizan’a şehit olmaya göndereceğiz. Daha dikkatli olmamız gerek” ifadelerini kullandı.
Çıray, konuşması sırasında iktidar sıralarındaki gürültüye tepki göstererek “Savaşa şehit olmaya asker göndereceğiz gürültüden durulmuyor. Madem ciddisiniz neden dinlemiyorsunuz. Beyefendi en ön sırada telefonla konuşuyor bir saattir. Sen ne anlarsın be! Benim dedem Balkanlarda şehit oldu!” diye konuştu.
NACİ BOSTAN TEPKİ GÖSTERDİ
Çıray’ın sözlerine AKP Grup Başkanı Naci Bostancı tepki gösterdi. “Sadece bu gün değil, her gün Allah’tan korkmak gerekir” diyen Bostancı, kürsüden milletvekillerine had bildirdiği gerekçesiyle Çıray’ı kınadıklarını söyledi.
Bostancı’nın, İYİ Parti’nin son bir kaç saat içinde tezkereye ret oyu verme kararı aldığına da dikkat çekmesi üzerine söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili, İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, “İYİ Parti olarak biz Türkiye’nin geleceğine ilişkin kararlarda talimatlandırılmayı kabul etmiyoruz. O nedenle tezkere ile ilgili kararımız uzun sürdü bu, kararı kısa zamanda alanlar düşünsün” dedi.
MHP’Lİ AKÇAY: TEZKERE TÜRKİYE’NİN ÇIKARLARINA KATKI SAĞLAYACAK
Ardından MHP Grup Başkanvekili Erkan Akçay kürsüye geldi. Akçay konuşmasında, tezkenin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarlarına katkı sağlayacağını öne sürdü. Akçay, “Libya’ya verilen destek hukuki bir yükümlülük hem de millî hafızaya sadakattir” dedi.
HDP’Lİ HATİMOĞULLARI: TEZKEREYE NET OLARAK ‘HAYIR’ DİYORUZ
Akçay’ın ardından HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları kürsüye geldi. Hatimoğulları, tezkereye net olarak ‘hayır’ diyeceklerini söyledi. Hatimoğulları, “Bu tezkereye net bir biçimde ‘hayır’ diyoruz. Bu iktidar bu ülkenin tarihine kara sayfalar eklemeye devam ediyor” dedi.
CHP’Lİ ÇEVİKÖZ: VATAN EVLATLARI LİBYA ÇÖLLERİNE GÖNDERİLEMEZ
Hatimoğulları’nın konuşmasının ardından CHP İstanbul Milletvekili Ahmet Ünal Çeviköz konuşmasını yapmak üzere kürsüye geldi.
Çeviköz, “Tezkerenin ucu açık bırakılmıştır. Siparişi Cumhurbaşkanı’ndadır. Meclis’i devre dışı bırakan bu tezkereyi onaylamamız asla mümkün değildir. Vatan evlatları sorumsuz bir şekilde Libya çöllerine gönderilemez. Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe savaş bir cinayettir. Türkiye kesinlikle taraf olmamalıdır” diye konuştu.
AKP’Lİ YILMAZ TEZKEREYİ SAVUNDU
Daha sonra Milli Savunma Komisyonu Başkanı ve AKP İzmir Milletvekili İsmet Yılmaz kürsüye geldi. Yılmaz, “Tezkerenin kabulü halinde ülkemiz milli çıkarlarımıza halel getirecek oldu bittileri önleyecektir. Libya birilerine uzak gelebilir. Libya bizim deniz komşumuzdur. Libya’da ne işimiz var sözü dar bir bakış açısını temsil eder. Dış politikada 360 derece bir perspektifle çalışmalarımızı yürütüyoruz. Tezkereye destek olcağız” dedi.
ASKERİ GÜCÜN SINIR VE KAPSAMINI ERDOĞAN BELİRLEYECEK
Libya tezkeresi, son dönemde çıkarılan en geniş kapsamlı tezkerelerden biri olacak. Askeri gücün sınır, kapsam, miktar ve zamanını Cumhurbaşkanı belirleyecek.
Libya’ya asker gönderilmesine ilişkin tezkereyi, AKP, MHP ve Saadet Partisi desteklerken, CHP ve İYİ Parti ‘hayır’ oyu kullanacaklarını açıkladı.
CHP’li Özel’den olağanüstü toplanma tepkisine AKP’li Kubat ve Meclis Başkanı’ndan yanıt geldi
Meclis başkanı tarafından bugün yapılan çağrının Anayasa’ya aykırı olduğunu ifade etmesinin üzerine, AKP İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubat söz alarak, “Meclis toplantıda olmadığı günlerde çalışmalarına öteleme yapmaktadır. Ancak çalışmadığı günlerde doğacaklara bu toplantıda olmadığı dönemlerde Meclis’in önemli gördüğü hususu görüşmek üzere talepte bulunarak böyle bir olağanüstü toplantısını Anayasa ve iç tüzük sağlamıştır. Bu çağrı usul kurallarına uygun şekilde yapılmıştır. Olağanüstü çağrının karara bağlanmasının önünde hiçbir yasal sorun yoktur” ifadelerini kullandı.
Meclis Başkanı Mustafa Şentop da konuya ilişkin olarak, “Anayasa’nın 93. Maddesi tatilde ve ara vermede TBMM’nin toplantıya çağrılması yetkisini veriyor. Meclis tatilde değildi, sadece genel kurul toplanmama kararı almıştı. TBMM’yi değil genel kurulu ben toplantıya çağırdım. Aynı şeyi değil çünkü, bu 21 Aralık’ta alınan karardan sonra TBMM’de komisyonlarını sürdürmek için bir engel yoktu. Çünkü TBMM tatil veya ara vermeye girmemişti” açıklamasında bulundu.
Özgür Özel’in yanıtı ise şöyle oldu:
“Bizim anlatmaya çalıştığımız şu: Meclis bir karar vermiş. Oraya oturma yetkinizi nereden alıyorsunuz? Millet bize Meclis’e başkan seçme yetkisi verdi. Genel kurul sizi seçti. Genel kurul kararı askıya alınabilecek bir mecra değildir. Siz ara vermede Anayasa’nın verdiği bir hakkı kullanırken başka bir şey yapıyorsunuz. Toplumsal uzlaşı metni diyor ki ben size özel bir hak veriyorum diyor. Siz çalışmama kararı aldınız ama ben böyle düşünüyorum sözünü söyleme hakkınız yok. Savaş da olsa, Meclis toplantıya çalmaksızın bile Cumhurbaşkanına verilen yetkiler var. Ama burada yapılan iş kendi yetkili sınırlarınızı aşmaktır.
Gündem güvencesini ortadan kaldırıldığı hali meşrulaştırmanızı kabul edemeyiz. Siyasi partilerle teker teker görüşmeniz gerekirdi. Bu siyasi nezakete aykırıdır. Bugün bir uluslararası tezkere üzerinden gündem güvencesinin ortadan kaldıran birer halin tatbikini meşrulaştırırsanız yarın sizin değil belki de size karşı bir başkasının gündem güvencesini ortadan kaldırdığında ne yapacağınızı bilemezsiniz. O yüzden bu yanlışı tutanaklara geçiriyoruz. Anayasa’ya siyasi nezakete aykırıdır. Gündem güvencesinin ortadan kalktığı bir Meclis demokrasi parlamentosu değildir. Bir kişinin egemenliğinde olan o dediğinde toplanan ve korkarım günün birinde bahçesi de o sarayın içine açılan bir meclis kurma hayalinin ürünüdür. Buna izin vermeyiz. Bu girişimi tutanaklarla tarihe geçiriyoruz.”
Genel Kurul’da oylanacak Libya tezkeresi öncesi Meclis’te milletvekili bulunan partilerin tutumları da netleşti. 600 vekilli Meclis, ‘evet’çiler ve ‘hayır’cılar olmak üzere ikiyi bölündü.
EVET BLOĞU: AKP-MHP-BBP
Buna göre; 290 vekili bulunan iktidar partisi AKP ile 49 vekili bulunan MHP ve Meclis’te tek vekille temsil edilen BBP’nin de tezkereye destek vereceği öğrenildi.
HAYIR BLOĞU: CHP-SAADET PARTİSİ-İYİ PARTİ-HDP-DP-TİP
TBMM’de 139 sandalyeye sahip CHP ile 39 milletvekiline sahip İYİ Parti, 62 milletvekiline sahip HDP, 2 milletvekiline sahip TİP ,2 vekile sahip Saadet Partisi ve bir milletvekiline sahip DP’in tezkere için hayır oyunu vereceği bildirildi.
TEZKERE İÇİN SALT ÇOĞUNLUK YETİYOR
Tezkerenin geçmesi için Genel Kurul’daki oylamaya katılanların salt çoğunluğu gerekiyor. Yani oylamaya katılacak kişilerin yarısından bir fazlası “evet” için yeterli olacak.
Tezkerenin Meclis’te kabul edilmesinin ardından, Milli Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı, Libya’ya gidecek unsurları belirleyecek.
Tezkerenin kabulü sonrası Türkiye uluslararası anlaşmalar hariç ilk kez kara sınırı olmayan bir ülkeye asker göndermiş olacak. Mehmetçiğin sıcak çatışmaya girmesinin beklenmediği ancak olumsuz bir duruma karşı muharip bir unsurun da Libya’ya gönderileceği belirtildi.
2003’te Irak’a kuzeyden cephe açma ve 62 bin ABD askerlerinin Türkiye’ye kabulünü öngören 1 Mart tezkeresine 533 vekil katılmış, 264 kabul 250 ret 19 çekimser oy çıkmıştı. Kabul için salt çoğunluk olan 267 bulunamayınca, tezkere reddedilmişti. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde halen AKP’nin 290 MHP’nin 49 üyesi var. Muhalefet ve bağımsızlar ise 250 sandalyede kaldığı için tezkere geçti.
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 910594
Siyasal veri analisti M. Günal Ölçer’in kurucusu olduğu Polimetre, 2020 yılına ilişkin siyasi arenaya ilişkin öngörülerini sıraladı. Polimetre’nin veri analizlerine göre, “Yeni kurulacak partiler en çok AKP’den oy çalacak. Özellikle belediye yönetimin CHP’de olduğu yerlerde CHP’den azımsanmayacak oranlarda oy alacak. MHP’den de oy önemli oy akışı olacak. Ancak, HDP’den oy almayacaklar.”
İşte Polimetre’nin veri analizi:
Erken seçim olmayacak, Ara seçim olabilir. AKP yapılacak ilk demokratik seçimleri takiben varlığı fiilen sona erecek.
MHP’den kopan seçmenler İYİ Parti ve kurulmakta olan partilere yönelecek. Yeni kurulan partilerin İzmir’deki oy oranlarının, Türkiye genelindeki oy oranlarından oldukça yüksek olacağı hesaplanmaktadır.
Kanal İstanbul; Yıl içinde temeli atılacak ancak, hiçbir zaman tamamlanmayacaktır. Gerek maddi gerekse uluslararası ilişkiler anlamında Türkiye için baş ağrısı olacaktır.
HDP ve İYİ Parti’nin oy oranlarını artıracağı öngörüsüyle dikkat çeken Polimetre’nin AKP için öngörüsü çarpıcı.
Buna göre, olağanüstü durumların gerçekleşmemesi halinde AKP’nin ilk genel seçimden sonra iktidarını sürdürebilmesi söz konusu olmayacak ve yapılacak ilk demokratik seçimleri takiben varlığı fiilen sona erdirecek.
2020 Aralık ayında Meclis’te boşalan sandalyeler için ana seçim olasılığına yer veren Polimetre’nin Kanal İstanbul konusunda öngörüsü hayli ilginç. Buna göre, 2020 yılı içinde temeli atılacak ancak, hiçbir zaman tamamlanmayacaktır. Gerek maddi gerekse uluslararası ilişkiler anlamında Türkiye için baş ağrısı olacak.
Medyafaresi.com’dan Hülya Karabağlı’nın aktardığı bilgilere göre; Siyasal veri analisti M. Günal Ölçer’in kurucusu olduğu Polimetre’nin 2020 yılına ilişkin siyasi arenaya ilişkin öngörüleri şöyle.
ERKEN SEÇİM
2020 yılında erken seçim olmayacak, 2021 yılında da erken seçim olmayacak, ancak boş olan milletvekillikleri için seçim yapılabilir.
PARLAMENTER SİSTEM
Parlamenter sisteme dönüş çalışmaları başlayacak, AKP+MHP parlamenter sisteme dönüş önerisi getirecekler veya getirilecek öneriyi destekleyecekler, diğer partiler de parlamenter sisteme dönüş önerisine destek vereceklerdir.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
2020 olmazsa 2021 yılında Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve Parlamenter sisteme geçiş konularında anayasa değişikliği yapılacaktır.
SEÇİM SİSTEMİ
AKP+MHP tarafından değiştirilmek istenecek, HDP destekleyecek, seçim sistemi değiştirilecek, seçim barajı düşürülecektir.
ULUSLARARASI GERGİNLİKLER
Suriye gerginliği sürdürülecek, Akdeniz’deki gerginlik sürdürülecek, bölgemizde başka gerginlikler çıkartılacaktır. Gerginlikler nedeni ile 2020 içinde savaş çıkmayacak ancak, parlamenter sisteme dönülmez ise 2021 muhtemelen 2022 yılında bu gerginliklerin Türkiye’nin de içinde olacağı bir savaşa yol açması beklenebilir
AKP
Güç kaybetmeye devam edecek, erken seçim istemeyecek, AKP’den ümidini kesen seçmen, çoğunlukla yeni kurulacak partilere yönelecek, seçim kanununda değişiklik ve parlamenter sisteme dönüş taleplerini dile getirecek, teşkilatlardan kısmi kopuşlar olacak, ancak milletvekili düzeyinde sayısal anlamda önemli kopuşlar olmayacaktır. Olağanüstü durumların gerçekleşmemesi halinde, ilk genel seçimden sonra iktidarını sürdürebilmesi söz konusu değildir. Yapılacak ilk demokratik seçimleri takiben varlığı fiilen sona erecektir.
MHP
AKP iktidarının sürmesi için üzerine düşen görevleri yapmaya devam edecek, MHP’den kopan seçmenler İYİ Parti ve kurulmakta olan partilere yönelecek.
CHP
Belediye yönetimlerinin CHP’de olduğu yerlerde AKP+MHP oy oranının arttığını önceki çalışmalarımızda saptamıştık. Bu durum yapılacak ilk genel seçimde CHP için sıkıntı yaratacak, CHP’nin yönetmekte olduğu belediyeler nedeni ile başı ağrıyacak, bu yörelerde oy kayıpları ile karşılaşacaktır. Özellikle İzmir ciddi uyarı vermektedir. Yapılacak ilk genel seçimde yeni kurulan partilerin İzmir’deki oy oranlarının, Türkiye genelindeki oy oranlarından oldukça yüksek olacağı hesaplanmaktadır.
CHP açısından sorun yaratacağı düşünülen diğer büyükşehirlerin Aydın, Tekirdağ, Antalya ve Mersin olacakları öngörülmektedir. Cumhurbaşkanı’nın erken genel seçim kararı almasını bekleyecek, erken veya zamanında yapılacak seçimlerin sandık güvenliği için sözün ötesinde elle tutulur bir çalışması olmayacaktır. İlk genel seçimden sonra kurultaylar süreçleri başlayacak ve genel merkez yönetiminde önemli değişiklikler olacak.
Yeni kurulacak partiler
En çok AKP’den oy alacaklar, özellikle CHP’nin belediye yönetimde olduğu yerlerde CHP’den azımsanmayacak oranlarda oy alacaklar, MHP’den de oy alacaklar, HDP’den en oy almayacaklardır. Parlamenter sistem taleplerini dile getirecekler, erken genel seçim isteyecekler, seçim sistemine bağlı olmakla beraber genel seçimden önce birleşmeleri beklenmelidir.
İYİ Parti: Oy oranı artacaktır.
HDP: Oy oranı artacaktır.
ARA SEÇİM
2020- Aralık ayında boşalan milletvekillikleri için ara seçim yapılabilir.
EKONOMİ
İşsizlik artacak, pahalılık artacak, enflasyon artacak, geçim sıkıntısı artacak, iflaslar artacak, hükümette değişiklikler yapılacak, maliye bakanı görevden alınacaktır. Yönetenler, halkın dikkatini işsizlik ve pahallılıktan uzaklaştırmak için Suriye, Libya, Kanal İstanbul gibi yeni gündemler yaratacaklardır.
KANAL İSTANBUL
Yıl içinde temeli atılacak ancak, hiçbir zaman tamamlanmayacaktır. Gerek maddi gerekse uluslararası ilişkiler anlamında Türkiye için baş ağrısı olacaktır.
Polimetre adlı kuruluş kendisini resmi web sayfasında şu ifadelerle tanımlıyor:
“Polimetre; politik verilerin, matematik, istatistik ve bilgisayar bilimi aracılığıyla siyaset ile ilişkilerini ampirik bir biçimde değerlendirerek, bu veriler arasındaki ilişkiyi veri madenciliği yöntemlerini kullanarak inceleyen ve bu verilerden yararlanılabilir bilgi üreten bir bilim dalıdır.”
KAYNAK:TELE1
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1227075
Yılbaşı için gerçekleştirilen Milli Piyango çekilişinde noterlerin kendi aralarında yaşadığı diyalog sosyal medyada büyük tartışmalara neden oldu. Sonuçlar açıklandıktan sonra kadın noterin endişeli tavrı ve diğer üyeye “Sus” işareti yapması dikkat çekti. Öte yandan Demirören Grubuna ait Hürriyet gazetesi Milli Piyango büyük çekilişi yapılırken canlı yayındaydı. Büyük ikramiye çekilişinde daha rakamlar belli olmadan alt yazıda rakamlar yer aldı. Bu anın videosu sosyal medyada birçok kullanıcı tarafından paylaşıldı.
Milli Piyango’nun yılbaşı çekilişinde büyük ikramiye olan 80 milyon lira çeyrek biletlere vurdu. Bu nedenle meblağ 4’e bölünürken, kazanan biletler İstanbul, Bursa, Gaziantep ve İzmir’de satıldı.
Milli Piyango çekilişine ise noter üyelerinin görüntüleri damga vurdu. Sosyal medyada yayılan görüntülerde, noter üyelerinin şüpheli tavırları göze çarptı. Kazanan şehirlerin açıklanmasıyla iki noterin arasında geçen diyalogda kadın noterin endişeli tavrı ve “Sus” işareti yaptığı görülüyor.
DEMİRÖREN GRUBUNA AİT HÜRRİYET CANLI YAYINLADI...
Bu seneki çekilişte şüphe uyandıran bir gelişme yaşandı. Demirören Grubuna ait Hürriyet gazetesi Milli Piyango büyük çekilişi yapılırken canlı yayındaydı. Büyük ikramiye çekilişinde daha rakamlar belli olmadan alt yazıda rakamlar yer aldı. Bu anın videosu sosyal medyada birçok kullanıcı tarafından paylaşıldı. Ayırca bir devlet kurumu iken özelleştirilen Milli Piyango, Demirören grubunun sahibi Yıldırım Demirören tarafından alınmıştı
ŞAİBE İDDİALARI HEP DİLE GETİRİLDİ...
Uzun yıllardır Milli Piyango ve şans oyunlarında hile iddiaları gündeme getiriliyordu.
CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, 5 Ocak 2019’taki Sayısal Loto çekilişinde 5 bilen kişi sayısının 1901 olmasının önceki çekilişlere göre bilimsel gerçekliğin üzerinde olduğunu belirterek, “Gerek Sayısal Loto gerekse Milli Piyango’da şaibeler var” dedi.
CHP’li Yavuzyılmaz, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında 5 Ocak’ta yapılan Sayısal Loto çekilişinde büyük ikramiyenin tek kişiye isabet ettiğini, 5 bilen kişi sayısının ise bin 901 olduğunu hatırlattı.
2018’de yapılan 75 Sayısal Loto çekilişinin 74’ünde 5 bilen kişi sayısının 258’in altında çıktığını anlatan Yavuzyılmaz, çekilişte matematiksel olarak büyük ikramiyeyi kazanma ihtimalinin 14 milyonda bir, 5 bilme olasılığının ise 54 bin 200’de bir olduğunu belirtti.
Yavuzyılmaz, 5 Ocak’ta yapılan Sayısal Loto çekilişinde 5 bilen kişi sayısının bin 901 olmasının bilimsel gerçekliğin üzerinde olduğunu söyledi.
Milli Piyango İdaresi’nin şeffaflığına ilişkin sorunlar bulunduğunu vurgulayan Yavuzyılmaz, çekilişlerin noter huzurunda yapıldığının açıklanmasına rağmen, noterin hangisi olduğuna ilişkin bilgi verilmediğini ifade etti.
Yavuzyılmaz, “Gerek Sayısal Loto gerekse Milli Piyango’da şaibeler var” dedi.
‘MİLLİ PİYANGO 12 YIL BOYUNCA ÜST ÜSTE ÇEYREK BİLETE ÇIKTI’...
Milli Piyango’da yılbaşı büyük ikramiyelerinin 2019 dışında 12 yıl boyunca üst üste çeyrek bilete çıktığını hatırlatan Yavuzyılmaz, “Özellikle bu yıl, yılbaşı büyük ikramiyesinin çıktığı kişiyle ilgili herhangi bir açıklama ve bilgilendirme yapılmadı.
Dolayısıyla bu ikramiyenin hangi gelir grubunda yaşayan birine çıktığı, ne şekilde bir ikramiye yönlendirmesi yapıldığı soru işareti olarak kalmış oldu. Bu soru işaretlerinin üzerinde özellikle duruyoruz.” diye konuştu.
5 Ocak’taki Sayısal Loto çekilişine ilişkin bilimselliğin dışında konuya görsel olarak yaklaşan Yavuzyılmaz, 1901 kişinin 5 bildiği Sayısal Loto çekilişindeki kuponu basın mensuplarına gösterdi.
Çekilişte çıkan 6 numaranın, yukarıdan aşağıya doğru aynı sütunda yer aldığına işaret eden Yavuzyılmaz, şöyle konuştu:
“Bu sütun sanki bir şifre, kodlama gibi. Yalnızca bir tek numara değişmiş. Sayısal Loto’nun 1200’e yakın çekilişinin hiçbirinde böyle bir tablo oluşmamış olmalı ki 5 bilen sayısı da bu bağlamda bu kadar az katılımla 1901’in üzerine çıkmamış. Bu aynı zamanda Milli Piyango’nun kendi içerisinde çelişkisidir. Bu çekilişlerin bir an önce TRT’de canlı olarak yayınlanması için CHP olarak gerekli adımları tekrar atacağız. Bu abes durumu ortadan kaldıracağız.”
‘3 BİLENLERİ KARŞILAŞTIRDIK, ARADA 20 KAT FARK VAR’...
Bir gazetecinin “Sayısal Loto’da 5 bilen sayısının 1901 olması akla bilime sığmıyor? Usulsüzlük mü var?” sorusu üzerine Yavuzyılmaz, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu katılım oranıyla 2 binin üzerinde 5 bilenin olduğu 4 çekiliş var. Ondaki katılım oranını bize açmıyorlar, söylemiyorlar. Biz de bunu sağlıklı karşılaştırma yapmak için 3 bilenleri karşılaştırarak yaptık. Birinde 3 bilen 124 bin diğerinde 2.5 milyon. Arada 20 kat fark var.
Bunlar artık karşılaştırabilir olmaktan çok uzak. Hem Milli Piyango İdaresi’nin, çekilişteki toplarla ilgili görüntülerde ortaya çıkan açıklanamamazlık hem de Sayısal Loto’da bilimsel çizginin dışına çıkan acayiplik üzerinde büyük soru işareti var. Bunu giderecek olan Milli Piyango’dur. Bunu gidermenin yolu şeffaflıktır, topluma bilgi vermektir.”
2012’DE DE CHP’Lİ KART DİLE GETİRMİŞTİ...
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, yurtdışına kaçan bir Milli Piyango mensubunun kendisine gönderdiği itiraflarını açıkladı. Atilla Kart hurriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada 2012 yılında verdiği soru önergisindeki iddiaların bu itirafla doğrulandığını söyledi.
CHP’li Atilla Kart, “Milli Piyango Müdürlüğünde yapılan çekilişlerin şaibeli olduğunu, mensupların çoğunun varlığının milyonlarla ifade edildiğini, ancak bunun kamufle edildiğini ayrıntılı olarak ifade etmektedir” dedi.
Milli Piyango çekilişlerinde şaibe olduğunu 2012 yılında soru önergesiyle gündeme getiren CHP’li Atilla Kart, yurtdışına kaçan bir Milli Piyango mensubunun itiraflarını gündeme getirdi.
“Çok Pişmanım” rumuzuyla kendisine ulaşan eski bir Milli Piyango çalışanından bahseden CHP’li Kart, “Milli Piyango mensubu olduğunu, şu anda yurtdışında güzel bir hayat sürdürdüğünü, Kurum bünyesindeki çıkar örgütlenmesinden kendisinin de yararlandığını ifade etti” dedi.
CHP’li Kart, kendisine ulaşan kişinin “Atilla Bey şaibe olduğunu söylediği dönemde çok tedirgin olduk foyamız ortaya çıkacak diye” şeklinde açıklamada bulunduğunu söyledi.
“ÇEKİLİŞLER ŞAİBELİ”...
AKP’nin Milli Piyango Kurumu’nu denetlemekten kaçınarak halka saygısızlık yaptığını vurgulayan CHP’li Kart, Milli Piyango itirafçısının kendisine ulaştırdığı bilgileri şöyle aktardı:
“Milli Piyango Müdürlüğünde yapılan çekilişlerin şaibeli olduğunu, mensupların çoğunun varlığının milyonlarla ifade edildiğini, ancak bunun kamufle edildiğini; çekiliş sonuçlarını değiştirmek ve istenilen rakamlara ikramiye çıkmasını sağlamanın hiçbir zorluğunun olmadığını; öncelikle TRT payı diye milyonlarca lira verilen canlı yayın ilişkilerinin ortadan kaldırıldığını; birçok özel kanaldan yayın talebi geldiği halde bu taleplerin kabul edilmediğini; önceden çekilişi birkaç vatandaş ve gazetecinin izlerken, TRT sözleşmesinin iptali sebebiyle izlemez hale geldiğini; çekiliş yapıldığında 21.30’da internet sitesinde sonuçlar açıklanıncaya kadar kimsenin haberinin olmadığını, çekiliş sonucu belli olur olmaz ‘son 1 kupon tavrıyla’ hemen çıkan rakamları kapsayacak şekilde belli bayiler aracılığıyla iştirakin sağlandığını; bu yöntemin canlı yayın iptalinden sonra rahatlıkla uygulanır hale geldiğini; ayrıntılı olarak ifade etmektedir.”
Milyonlarca işsizin, dar gelirlinin, emeklinin umutlarının sömürüldüğünü ifade eden CHP’li Kart, “Hükümeti kamuoyuna açıklama yapmaya davet ederken; Tarafımıza ulaşan yeni bulgularla konuyu kamuoyu ve TBMM gündeminde takip etmeyi sürdüreceğimizi ifade ediyoruz” açıklamasında bulundu.
HABER:İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:TELE1 ve Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1473625
Milyonların hayalini süsleyen Milli Piyango 2020 yılbaşı özel çekilişinde 80 milyonluk büyük ikramiye çeyrek bilete çıktı. İşte 80 milyonluk bilet ve kazanan şanslı iller...
Milli Piyango'da büyük ikramiye kazandıran rakam: 1358490
Milli Piyango'da büyük ikramiye çeyrek bilete çıktı. 80 milyonluk ikramiyeyi kazanan şanslı iller ise;
--İzmir,
--Gaziantep,
--Bursa
--İstanbul oldu.
Milli Piyango ikramiye tutarları
Yılbaşı özel çekilişinde büyük ikramiyenin yanı sıra;
--1 adet 8 milyon lira,
--10 adet 1 milyon lira,
--30 adet 100 bin lira,
--100 adet 10 bin lira,
--200 adet 5 bin liralık ikramiye verilecek.
Çekilişte toplam 2 milyon 950 bin 905 adet ikramiye dağıtılacak.
Çekiliş kapsamında verilecek toplam ikramiye tutarı ise 436 milyon 540 bin lira olacak.
2020 Milli Piyango amorti rakamları belli oldu...
2020 amorti rakamları: 4 ve 8
İŞTE 80 MİLYON TL KAZANDIRAN RAKAMLAR...
1-3-5-8-4-9-0
8 MİLYON TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
9976216
BİR MİLYON TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
2375580 3038866 3323655 4812895 4846075 4970823
6437337 6728347 7635511 9383550
100 BİN TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
0057454 0402010 0517973 1417952 1457718 2053097
2212063 2444315 2490474 2498252 2785144 2912476
3358473 3501606 4223193 4872782 4892302 4968361
5010173 5201009 5366912 5455054 5560584 6084038
6406563 6784537 7393060 7809550 8236900 9764331
10 BİN TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
0359316 0366813 0411974 0428327 0623026 0820675
0830047 1027170 1164025 1173252 1190473 1252116
1411026 1491666 1498185 1556701 1588586 1709269
1849486 2001939 2056433 2097502 2375476 2490340
2517904 2534088 2598517 2725711 2822171 2933382
2951631 2956474 3103959 3158909 3335325 3345696
3407956 3541372 3654121 3683500 3723821 3790013
3891167 4089963 4148421 4231432 4255143 4350063
4449468 4479109 4728608 4730858 4886105 5089741
5204150 5219781 5352565 5391778 5453569 5477231
5508432 5706818 5728310 5919088 5966209 6059783
6174252 6530094 6530843 6547409 6564846 6566851
6619774 6651826 6908590 6969248 7172809 7223561
7317780 7354829 7498857 7528151 7552836 7716226
8325015 8380153 8398835 8432958 8465049 8844823
8878725 8906625 8999442 9031031 9053071 9234463
9593374 9709630 9959762 9960739
5 BİN TL İKRAMİYE KAZANAN NUMARALAR...
0100031 0138218 0159570 0308085 0311568 0427369
0470569 0505333 0563464 0631528 0738245 0740130
0750261 0761600 0772226 0776232 0872689 1105044
1130333 1137768 1189791 1247335 1284375 1427572
1435070 1442371 1509015 1625944 1761510 1824405
1829264 1883337 1932421 1995437 2074203 2252723
2269565 2289891 2399720 2442163 2447797 2474095
2533524 2556076 2584509 2610585 2694146 2704833
2808222 2808903 2836385 2865486 2869082 2876942
2939501 2988825 3033006 3068130 3162219 3183291
3242225 3279824 3311548 3320357 3326169 3326299
3413404 3552247 3592674 3710731 3732023 3738796
3754391 3761123 3801714 3821323 3835016 3860586
3909019 4012098 4030392 4127613 4136190 4159970
4244946 4317150 4362749 4399238 4468627 4512434
4543642 4588747 4638914 4660798 4679415 4693899
4771717 4848366 4972824 5067166 5102365 5103698
5206194 5229935 5244019 5369877 5389884 5453499
5481823 5498905 5526315 5579627 5770365 5933495
5994950 6030530 6063325 6117188 6128665 6178414
6203754 6216574 6332897 6373482 6377398 6387322
6446184 6458527 6531882 6560170 6796006 6812665
6825026 6919171 6935842 6957237 6992847 7026436
7034984 7103254 7143607 7153290 7184690 7226487
7268179 7271006 7294943 7320368 7357403 7445134
7471486 7485653 7508221 7538077 7607670 7622402
7635068 7685008 7782355 7816068 7835783 7883310
7955316 8031476 8056003 8076964 8101520 8139954
8173182 8275762 8324004 8335017 8390343 8407011
8431835 8444110 8546626 8636279 8742261 8755195
8768657 9055215 9093425 9114083 9115982 9125677
9155876 9214743 9343346 9346038 9353165 9413153
9555343 9586570 9612724 9617419 9690545 9822567
9823329 9924547
SON ALTI RAKAMINA GÖRE BİN TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
039817 058652 067927 071444 075634 096037
102262 142288 159559 219067 222092 279908
310009 328462 328590 346176 347622 383595
385008 400317 439153 458115 473164 499015
500433 523647 547563 550189 559613 562327
575686 619730 641916 664216 671538 673826
686240 703769 711926 755123 820866 858002
874410 898225 924564 951138 967662 968943
976469 978961
SON BEŞ RAKAMINA GÖRE 400 TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
00502 01490 04729 06367 06828 07258
08018 08121 08439 09351 11683 11717
12536 13383 13412 18014 18045 18102
18508 18682 19738 20852 22180 24120
25719 25892 26645 28129 31554 31779
32057 33199 34412 34594 37607 37725
38354 40215 40358 40644 41839 41917
42910 43402 43837 43979 44124 44442
44531 45561 45817 46134 46496 49439
52412 53983 54203 55511 56427 56518
57636 58947 59308 60855 62219 62738
63229 64796 67600 69103 69376 71372
71560 73267 73531 73888 75346 76342
77758 77802 78154 78564 78618 79227
80624 82995 84089 84739 84981 85036
85993 87065 89862 92296 92995 93585
93876 96184 98760 99485
SON DÖRT RAKAMINA GÖRE 300 TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
0247 0804 0965 1238 1269 1342
1408 1488 1667 2298 2647 2703
2818 2943 3796 3900 4447 4524
4623 4962 5483 5743 5848 5877
6166 6203 6533 6534 6666 6780
6793 6968 7040 7411 7691 8317
9343 9404 9522 9773
SON ÜÇ RAKAMINA GÖRE 200 TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
025 045 063 095 127 140
178 291 307 352 405 451
468 608 650 662 779 854
905 950
SON İKİ RAKAMINA GÖRE 160 TL İKRAMİYE KAZANDIRAN NUMARALAR...
01 09 45 48 69 83 96
AMORTİ...
4 -- 8
80 BİN TL TESELLİ İKRAMİYESİ KAZANDIRAN NUMARALAR...
0358490 1058490 1158490 1258490 1308490 1318490
1328490 1338490 1348490 1350490 1351490 1352490
1353490 1354490 1355490 1356490 1357490 1358090
1358190 1358290 1358390 1358400 1358410 1358420
1358430 1358440 1358450 1358460 1358470 1358480
1358491 1358492 1358493 1358494 1358495 1358496
1358497 1358498 1358499 1358590 1358690 1358790
1358890 1358990 1359490 1368490 1378490 1388490
1398490 1458490 1558490 1658490 1758490 1858490
1958490 2358490 3358490 4358490 5358490 6358490
7358490 8358490 9358490
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 305026
Başkan Böcek, ‘Ekiplerimiz seferber oldu’...
Antalya Büyükşehir Belediyesi kırsal alan ekipleri kentin doğu ve batı ilçelerinde etkili olan kar yağışı nedeniyle kapanan yolları açıyor. Ekipler, vatandaşın ulaşımını kolaylaştırmak için hummalı bir çalışma yürütüyor. Başkan Muhittin Böcek, belediye ekiplerinin karla kaplı yolları açma konusunda seferber olduğunu söyledi.
Antalya’da iki gündür etkili olan kar yağışı hayatı olumsuz yönde etkiledi. Doğu’da Akseki, İbradı, Alanya, Gündoğmuş, Batı’da Kaş, , Kumluca, Korkuteli, Elmalı ve Döşemealtı’nda etkili olan kar nedeniyle ulaşımda güçlükler yaşanıyor. Büyükşehir Belediyesi Kırsal Alan ekipleri de kar nedeniyle kapanan yollarda iş makineleriyle yolları açıyor. Yollarda mahsur kalan vatandaşları kurtarıyor.
YÜKSEK KESİMLERDE HUMMALI ÇALIŞMA...
Kırsal alan ekipleri, Alanya’nın Taşatan mevkii ve Kuşyuvası bölgesinde çalışmalara ağırlık veriyor. Yoğun kar yağışı nedeniyle Karapınar Mahallesi’nde kara saplanan içinde üç kişinin bulunduğu araç kurtarıldı. Bir taraftan vatandaşlara yardım eden ekipler, diğer taraftan mahallelere giden ana yolların açık tutulması için iş makineleriyle yoğun bir şekilde çalışıyor.
YOLLAR AÇILIYOR...
Antalya’nın Korkuteli ilçesinde de ekipler karla kaplı yolları açarak vatandaşın kolay ulaşım yapmasına yardımcı oluyor. Kumluca ilçesindeki Kuzca, Büyükalan ve Dere mahallelerindeki yoğun kar yağışı nedeni ile kapanan yollarda vatandaşların ulaşımı için ekipler seferber oldu.Öte yandan Döşemealtı Akkoç Mahallesi’nde de kardan kapanan yollar ekipler tarafından trafiğe açıldı.
EKİPLERİMİZ SEFERLER OLDU...
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek de kırsal alan ekiplerinin ilçelerde kar yağışı nedeniyle kapanan yolları açma konusunda seferber olduğunu belirterek, “Ekiplerimiz gece gündüz karla mücadele çalışmasını yürütüyor. Hastası olana, yolda kalana müdahale ediyor. Yolları açıyor. Kimseyi mağdur etmemeye özel gösteriyoruz. Zor şartlarda canla başla çalışarak karlı yolları açan ekiplerimize kolaylıklar diliyorum” dedi.
HABER:Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 116207
KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, 2020 hedeflerini aktardığı yeni yıl mesajında "Meslektaşlarıma ve halkımıza yeni umutlarla, huzurlu ve mutlu bir yeni yıl diliyorum" dedi...
Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, yayınladığı yeni yıl mesajında "Bütün kederli ve sıkıntılı günlerin 2019 yılında kalmasını diliyorum" dedi.
Geride bıraktığımız 2019 yılında KGK'nın vücut bulduğunu ve Türk medyasına yeni bir soluk getirdiğini belirten Dim "KGK, Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ve meslektaşlarımızın destekleri, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın onayıyla resmen faaliyetlerine başladı. 2019 yılında KKTC, Azerbaycan ve Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde medya buluşmalarının yanısıra ülkemizin tarihindeki en büyük medya organizasyonu olan Rus Medya Konseyi Kongresi'ne ev sahipliği yaptık. Bu organizasyonda 85 ülkeden 160 Rus dili konuşan gazeteciyi ağırlayarak ülkemizin tanıtımına ve ülkeler arası dostluğa büyük katkı sunduk. KGK, 2020 yılında çok daha etkin olarak faaliyetlerini sürdürecek. Meslektaşlarımızın ve Türk medyasının dijital çağa ayak uydurması noktasında çalışmalarımız olacak. Üyelerimize her alanda katkı ve destekler sunmaya çalışacağız. Ülkemizin milli menfaatleri doğrultusunda yurt içi ve yurt dışında çalışmalarımız aralıksız sürecek. Bu anlamda 2020 KGK'nın yılı olacak" dedi.
Türk medyasının 2020 yılındaki en önemli beklentilerinden birisinin de Yargı Reformu Taslağı'nın bir an önce yasalaşması olduğunu söyleyen Dim "Artık gazetecilerin haberleri nedeniyle hapis cezası riskiyle karşı karşıya kalmamaları için bu reformun bir an önce yasalaşıp, uygulamaya geçmesini arzu ediyoruz. Gazetecilerin can güvenliği başta olmak üzere Anayasa güvencesi altında olan basın özgürlüğü gibi kavramların korunması, gazetecilerin yaşam standardı ile gelir düzeyinin yükseltilmesi ve Anadolu medyasının yaşadığı sorunların aşılabilmesi için yeni yılda da birlik ve beraberlik içinde mücadelemizi sürdürmeliyiz" dedi.
2020'de huzurlu bir Türkiye umduklarını da vurgulayan Dim, “Bütün kederli ve sıkıntılı günlerin 2019 yılında kalmasını diliyorum. Tüm meslektaşlarıma ve halkımıza yeni umutlarla, barış ve kardeşlik içinde, huzurlu ve mutlu bir yeni yıl diliyorum” şeklinde konuştu.
HABER: Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 253024
Antalya’da geceden beri etkisini sürdüren kar yağışından dolayı bazı yollar ulaşıma kapandı...
Antalya'nın yüksek kesimlerinde ve bazı ilçelerinde geceden beri etkisini sürdüren kar yağışından dolayı bazı yollar ulaşıma kapandı. Kaş'ta bulunan bir okul yolu kapanınca, ortaokul öğrencileri karın keyfini çıkardı. Belediye ekipleri yolu açarken aralarında ilk kez kar görenlerin de olduğu öğrenciler kar topu oynadı, doyasıya eğlendi.
Turizm kenti Antalya'nın yüksek ilçelerine kar yağdı. Kaş ilçesinin bir bölümü, kar yağışı nedeniyle beyaza büründü. Kaş'ta geceden itibaren kar yağışı etkili oldu. Sütleğen Yatılı Bölge Ortaokulunda okuyan öğrenciler, sabah geldikleri okuldan yolun kapanması nedeniyle yurtlarına geri dönemedi. Okul ile yurt arasındaki yol kapanınca Kaş Belediye ekipleri bölgeye ulaşarak greyderlerle yolu açtı. Öğrenciler yolun açılmasıyla beraber yurtlarına geri döndü.
İlk kez kar görenler...
Antalya'da kar görmeye alışık olmayan çocuklar, kar topu oynamanın keyfini yaşadı. İlk defa karla tanışan çocuklar, okulun bahçesinde kartopu oynayarak gönüllerince eğlendi. Öğrencilerden Sayid Sert, "Kar yağınca çok mutlu olduk, hemen çıktık oyun oynamaya başladık. İlk defa kar görüyoruz, çok güzel oldu her yer bembeyaz" şeklinde konuştu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 425262
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bakanlığın Antalya’nın eski AKP’li belediye başkanı Menderes Türel dönemini araştırdığını söyledi...
Soylu “Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı 5 yıldır Menderes Türel, ne yapacağız şimdi? Antalya’ya yeni gelen belediye başkanı bize müracaat etti. Dedi ki ‘Biz Menderes Türel döneminin tamamının araştırılmasını istiyoruz’. Biz de şimdi Menderes Türel döneminin tamamını araştırıyoruz. Araştırmayalım mı yani? Bu tip talepler de çok. 150 belediyeden ‘Bir önceki dönemimizi araştırın’ diye talep geliyor” dedi.
Belediyeler ile ilgili yolsuzluk iddialarını parti ayrımı yapılmaksızın soruşturduklarını söyleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan önemli açıklamalar.
CNNTürk'te Haftasonu Özel programına konuk olan Bakan Süleyman Soylu, yerel yönetimlerde devam eden soruşturmalarla ilgili bilgi verdi. Gazeteciler Hakan Çelik, Şaban Sevinç ve Şebnem Bursalı'nın sorularını cevaplandıran İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, halen 150 belediye başkanı hakkında açılan soruşturmaların sürdüğü söyledi. Antalya'da AK Partili eski Belediye Başkanı Menderes Türel hakkında özel müfettişlerle yürütülen soruşturmanın olduğunu açıklayan Bakan Soylu, 'Yolsuzluk iddiası varsa bunun hangi partiden olduğuna bakmayız. AK Partili belediye de, CHP'li, MHP'li ve İYİ Partili belediyeler de merceğimiz altında, Bize ihbar ve bilgi gelirse hangi partili diye bakamayız" şeklinde konuştu.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 606469
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu ve kızı Beren ile birlikte, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i Üsküdar’daki evinde ziyaret etti. İmamoğlu, yaklaşık bir saat süren görüşmede, Kanal İstanbul’a neden itiraz ettiklerini teknik verilerle Akşener’e anlattı. Çıkışta gazetecilere ziyarete ilişkin açıklama yapan İmamoğlu, “Sayın Akşener’e Kanal İstanbul’un itirazına yönelik dilekçe verme sürecine desteğinden dolayı teşekkür ediyorum. Kendileriyle Kanal İstanbul süreci ile ilgili elde ettiğimiz teknik verileri ana başlıklarıyla paylaştım” dedi.
İmamoğlu bir soru üzerine, “Sayın Cumhurbaşkanı bizi davet ederse, koşa koşa giderim. Elde ettiğimiz verileri keyifle Sayın Cumhurbaşkanı ile paylaşmak isterim” ifadelerini kullandı.
Akşener ise “Başkan’a teşekkür ediyorum. Evimizi şereflendirdiler. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk” dedi. Akşener, Basın Danışmanı Murat İde’ye yapılan saldırıyı da kınayarak, “İçişişleri Bakanını görevini yapmaya davet ediyorum” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bosna Hersek dönüşü eşi Dilek İmamoğlu ve kızı Beren ile birlikte, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i Üsküdar’daki evinde ziyaret etti. Ziyarette, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu ile İBB Başkan Danışmanı Murat Ongun da hazır bulundu. İmamoğlu, yaklaşık bir saat süren görüşmede, Kanal İstanbul’a neden karşı olduklarını bilimsel ve teknik verilerle Akşener’e anlattı.
Akşener ve İmamoğlu daha sonra kameraların karşısına geçerek ziyarete ilişkin açıklamalarda bulundu. İlk açıklamayı yapan Ekrem İmamoğlu İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e teşekkür etti.
-BİLİMSEL VE TEKNİK VERİLERİ PAYLAŞTIM-
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e, Kanal İstanbul’a dilekçe ile itiraz sürecine verdiği destekten dolayı teşekkür eden İmamoğlu, “Kanal İstanbul süreci ile ilgili elde ettiğimiz teknik verileri ana başlıklarıyla paylaştım. Zaten kendileri de parti bünyesinde çalışmalarını sürdürüyorlardı. İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu vasıtasıyla süreçleri kendileriyle paylaşıyorduk. Dolayısıyla çok verimli bir sohbet oldu. Bize evinin kapısını açtığı için de çok çok teşekkür ediyorum” dedi.
-DAVET EDERSE KOŞA KOŞA GİDERİM-
Bir gazetecinin, “Kanal İstanbul ile ilgili turlarınız devam edecek mi? Özellikle, ‘Cumhurbaşkanı ile görüşmek istiyorum, ikna edebilirim’ dediniz. Bir ışık alıyor musunuz, öyle bir davet olur mu?” sorusuna İmamoğlu, şu şekilde cevap verdi:
“Aslında olmalı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı demek; 16 milyon insanın derdini hisseden kişi demek. Biz şuanda bilimsel çalışmalar sürdürüyoruz. Aynı şekilde İYİ Parti bu sürece dahil ve bilimsel çalışmalar yapıyor. Ocak ayında kendi çalıştayları var, bizim çalıştaylarımız olacak. Ben elde ettiğimiz verileri keyifle Sayın Cumhurbaşkanı ile paylaşmak isterim. Temmuz’dan beri kendilerinden randevu talebim var. İstanbul’un deprem sorununu, mülteci sorununu konuşmak isterim. Kanal İstanbul ile ilgili neyi yanlış bulduğumu kendilerine ifade etsem. Yanlış mı olur? Çok doğru olur! Bizim beklentimiz bu. Israrla talep edeceğim. Sayın Cumhurbaşkanı bizi davet ederse koşa koşa gideriz. Süreci anlatırız. Gördüğümüz aksaklıkları ve İstanbul’a dair gördüğümüz tehditleri anlatırız. Bu kadar net. Ülkenin hiyerarşisi bu şekilde işler diye düşünüyorum. Beklentimiz bu.”
-ÜLKEYE KATMA DEĞER ELDE EDEN HER GİRİŞİMİN YANINDAYIZ-
İmamoğlu, dün tanıtımı yapılan yerli otomobil ile ilgili de şu yorum da bulundu:
“Bilimin ve aklın olduğu her şeyi alkışlarız. Mutlu da oluruz. Umarım ülkemizin bir yerli aracı olur. Bu bir başlangıç. Ne olur; Büyükşehir araçlarını oradan alır. Yani biz bilimin, aklın, üretimin olduğu, ülkeye katma değer elde eden her girişimin yanındayız. Bu ülke işsizlikle, ekonomiyle boğuşuyor. Yani bizim bir an önce ülkenin ekmeğini arttırmak, üretimini artırmak zorunda olan bir ülkeyiz. Bu bağlamda elbette ki bu girişimi alkışlıyoruz. Umarım en kısa zamanda tamamına varır.”
AKŞENER: “EN ÇOK DİLEK HANIM VE BEREN’E TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Akşener de açıklamasında, “Ben de Başkan’a teşekkür ediyorum ama en çok Dilek Hanım ve Beren’e teşekkür ediyorum. Evimizi şereflendirdiler. Karşılıklı görüş alışverişinde bulunduk. Nezaketiniz için çok teşekkür ediyorum başkanım” ifadelerini kullandı.
-İÇİŞLERİ BAKANININ GÖREVİNİ YAPMAYA DAVET EDİYORUM-
Meral Akşener, Basın Danışmanı Murat İde’nin öğlen saatlerinde uğradığı saldırı ile ilgili de gazetecilerin sorusuna şu cevabı verdi:
“Sayın Soylu’nun dikkatini çekmek isterim. Kendisini uzun zamandır Türkiye’nin en başarılı içişleri bakanı olarak tanımlıyor. Ama içişleri bakanlığı döneminde dövülmemiş insan ve dövenlerin beraat etmediği bir an olmadı. Biliyorsunuz evimin önünde de aynı şey oldu. Bu ev basıldı, onlar da beraat etti. Dolayısıyla ben Sayın İçişleri Bakanının görevini yapmaya hukuku da, yargıyı da bu konuda objektif davranmaya davet ediyorum. Türkiye bu tür şeyleri taşıyamaz. Murat İde ile de konuştum. Durumu iyi. Ama yarın sizin başınıza da aynı şey gelebilir. Şiddetle kınıyorum.”
HABER:Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 508886
İYİ Parti Antalya İl Başkanlığı önderliginde; Antalya ya bağlı 19 Ilçe İyi Parti Başkanı , Doğu Türkistan da yaşanan vahim ve insanlık dışı zulüm için ortak basın açıklaması yaptı ve Doğu Türkistan da yaşanan Türk katliamına sessiz kalan Hükümet ve Dünya milletleri eleştirildi...
Yapılan ortak basın açıklamasında şöyle denildi:“Bildiğiniz üzere Çin devleti 2014 Mayısında Doğu Türkistan'da "Terörist Şiddete Darbe Vur" kampanyası başlatarak Doğu Türkistan Türklerine katliama girişmiştir. O tarihten bugüne kadar, şiddet artarak devam etmektedir. Bu bir asimilasyon projesidir. Şu anda 3 milyonu aşkın Doğu Türkistanlı Uygur, Kazak Türkü Çin'de "eğitim kampları" adı verilen zulüm kamplarında inim inim inlemektedirler. Bu kamplarda her gün onlarca Türk, Müslüman şehit olmaktadır. Bu kamplara Birleşmiş Milletler gözlemcilerinin, İnsan Hakları Örgütü temsilcilerinin ve medya mensuplarının girmesi yasaktır. Doğu Türkistan'ın Hotan ve Kaşgar illerinde yaşayan halkın yarıdan fazlası maalesef ya tutuklu ya da bu eğitim kamplarında gözetim altındalar. Daha üzücü olanı, Doğu Türkistan'da yaşayan Türklerin ülke dışında yaşayan akrabalarının olması suç sayılıyor. Özellikle Çin'in belirlemiş olduğu 26 devlette yaşayan Çin'den ayrılmış göçmen Uygur Türkleri akrabaları olduğu gerekçesiyle Çin'de gözetim altında tutuluyor. Bu ülkelerin başında da Türkiye, Malezya, Endonezya gibi Uygur Türklerinin yaşadığı devletler vardır.
Çin'de Uygur Türk'ü kardeşlerimizin tamamına sorunlu fikri olan insanlar muamelesi yapılıyor. Han Çinlisi olmayan Müslümanlar ister Uygur ister Kazak Türk'ü kimliği taşısın hepsine terörist muamelesi yapılıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütünün Eylül 2018 yılında Doğu Türkistan'daki ölüm kamplarıyla ilgili raporunda Çin'in insanlık dışı zulmünü bütün çıplaklığıyla ortaya koymuş, başta Türkiye olmak üzere Doğu Türkistanlı Türklerin yakınlarının yaşadığı 26 ülkeye bazı önerilerde bulunmuştur. İnsan Hakları İzleme Örgütü Türk Hükûmetine şu önerilerde bulunmuştur: Türkiye'deki Uygur sığınmacıları geri göndermeyin, kısa süreli oturma izinlerini uzun süreli hâle getirin. Çocuk sığınmacılar varsa onlara eğitim imkânı sağlayın. Kesinlikle bu Çin'den göçen Uygurları geri göndermeyin çünkü Çin'e dönenler doğruca zulüm kamplarına gönderilmektedir.
Diğer yandan, Kanada'nın başını çektiği Fransa, Almanya, İsviçre, Hollanda, Avusturya, Finlandiya ve İsveç gibi Avrupa ülkelerinin Çin'de bulunan toplam 15 büyükelçisi Çin Hükûmetine bir mektup yazar. Bu mektupta Uygur Türklerine bu kamplarda yapılan zulümlerin kaldırılmasını, bu kampların dağıtılmasını talep ederler ama Çin Hükûmeti bu açık talebe de maalesef karşılık vermez.
Allah aşkına 15 batılı ülke ve Kanada Çin'de zulüm gören Doğu Türkistan Türkleri için mektup yazıp zulmün hesabını sorarken Türk Hükûmeti nerede?
Ve buradan birkez daha haykiriyoruz...
--DOĞU TÜRKİSTAN ÇIĞLIK ATIYOR DUYUYORMUSUN?
--DOĞU TÜRKİSTAN ÇIĞLIK ATIYOR UYUYOR MUSUN?
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1454559
“82 milyonun vicdanı sizin karşınızda”...
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul’a neden karşı olduğunu 15 maddede açıkladıktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “Kanal İstanbul işbirliği protokolünden İBB’nin çekilmesi, projeyi nasıl etkileyecek?” sorusuna İmamoğlu, “Benim zihnimde böyle bir proje yok.Çünkü proje olmayacak. Yani proje yapılmayacak. Dolayısıyla bizim projeden çekilmemiz demek, projeyi uzaktan seyredeceğimiz anlamına gelmiyor. Her vatandaş Kanal İstanbul’a itiraz etmeli” cevabını verdi.
İmamoğlu, başka bir gazetecinin, ‘Arazi hareketlerini inceliyoruz’ demiştiniz. Çevre Bakanı da öyle bir hareketlilik olmadığını söyledi. İlk incelemenizde imar ve arazi hareketliliğine dair neler tespit ettiniz? şeklindeki sorusunu da, “Çevre ve Şehircilik Bakanı böyle konuşmamalı. Emin bir şekilde ‘arsa hareketi yoktur’ diyor. Bir örnek vereyim; 2011’den bu yana arsa harekete tam 30 milyon metrekareyi bulmuştur. Daha acı bir şey söyleyeyim mi size? En büyük kökten aileden gelen birkaç alan hariç yüzlerce yıllık arazileri olan aileler var, onlar hariç. En büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi. Bizden detay isterlerse bizde bütün detaylar var. Paylaşırız.” şeklinde cevapladı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Saraçhane Yerleşkesi Toplantı Salonunda, Kanal İstanbul’a neden karşı olduğunu, düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. 15 maddede Kanal İstanbul’un İstanbul’a vereceği zararları bilimsel raporlarla açıklayan İmamoğlu, daha sonra da basın mensuplarının Kanal İstanbul çerçevesinde gündeme dair sorularını cevapladı.
Yerli ve yabancı basın mensuplarının soruları ve İmamoğlu’nun cevapları şöyle:
Soru: Kanal İstanbul işbirliği protokolünden İBB’nin çekilmesi projeyi nasıl etkileyecek?
“Projeyi nasıl etkileyeceği benim zihnimde bile yok; çünkü proje olmayacak. Yani proje yapılmayacak. Dolayısıyla bizim projeden çekilmemiz demek, projeyi uzaktan seyredeceğimiz anlamına gelmiyor. Tümüyle olmaması yönünde hukuki mücadelemizi vermemiz anlamına geliyor. O bakımdan İstanbul halkının, İBB’nin olmadığı bir proje bu kentte olamaz, yürüyemez. Dünyanın hiçbir yerinde, bir şehir halkının iradesinin olmadığı proje yapılmaz, yapılamaz bunun adı başka bir şeydir. Türkiye böyle bir hamleyi kabul etmez, etmeyecektir.”
-OTUZ MİLYON METRE KARE ARSA HAREKETLİLİĞİ VAR-...
Soru: Bu protokol ile İstanbul’a ne kadar yük biniyordu, bu protokolün içeriğinden tam olarak neler vardı? Kanal etrafından Katar emirinin annesinin arazi satın aldığı gündeme geldiğinde, “Arazi hareketlerini inceliyoruz” demiştiniz. Çevre Bakanı da öyle bir hareketlilik olmadığını söyledi. İlk incelemenizde imar ve arazi hareketliliğine dair neler tespit ettiniz?
“İBB’nin hızla yaptığı, ÇED raporunda da üzerinde durulan analizler ya da 75 milyarlık maliyet gibi Büyükşehir’e de 23 milyar lira civarında bir maliyetten bahsediyoruz. Ama şunun altını çizelim, göreceli maliyetlerdir bunlar. Sıkı analizler yoktur bunda. Kesin maliyetlere dönük süreçler arasındaki farkı analiz edebilecek kapasitedeyim. 23 milyar çok göreceli bir kavram. Yani bunu bugün ifade edebiliyoruz; ama ikiyle çarpsanız çok büyük yanlış yapmış olmazsınız. Onun için maliyeti büyüktür. Bu işleri söylerken öylesine söylemiyoruz. Rakamların ciddi alınması şart. Arsa alımı konusunda şunu söyleyeyim; sayın bakan, çok yanlış cümleler kuruyor, üzülüyorum. Çevre ve Şehircilik Bakanı,çevre ve şehircilik adına konuşmuyor. Söylediği sözler ne yazık ki çelişkili. 1 milyon 150 bin nüfuslu şehiri, 500 bin nüfuslu akıllı kent olarak açıklayıp insanların gözünü boyamaya çalışıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı böyle konuşmamalı. Emin bir şekilde ‘arsa hareketi yoktur’ diyor. Bir örnek vereyim; 2011’den bu yana arsa harekete tam 30 milyon metrekareyi bulmuştur. Tüm değişim hareketlerini Sayın Bakan isterse yazılı da isteyebilir, telefonla da isteyebilir, biz telefonun ucundayız. Bakanlık makamına saygımız sonsuz, kendisi ile paylaşırım. 30 milyon.. Ne oluyoruz? Ben bu konulara girmedim farkında mısınız? Önemli ama detay bunlar. Daha önemli konular var. Tarım alanı olan bu alanlara bu ilgi niye? Daha acı bir şey söyleyeyim mi size? En büyük kökten aileden gelen birkaç alan hariç yüzlerce yıllık arazileri olan aileler var onlar hariç. En büyük arazisi olan ilk 3 şirket de Arap şirketi. Bizden detay isterlerse bizde bütün detaylar var. Paylaşırız. 30 milyon metrekare ne demek biliyor musunuz? Onu da söyleyeyim. Beyoğlu yetmez artı Bayrampaşa o da yetmez bir de üzerine Gaziosmanpaşa’yı ekleyin o kadar yapıyor. Daha iyi anlar benim Gaziosmanpaşalı, Bayrampaşalı, Beyoğlulu hemşerilerim ne demek istediğimi daha iyi anlar.”
-HER BİR VATANDAŞIMIZ KANAL İSTANBUL’A İTİRAZ ETMELİDİR-...
Soru: ÇED raporu açıklandıktan sonra 10 günlük askı süresi var. İBB bu itiraz süresine dahil olacak mı?
“Tabii ki dahil olacağız. Hem itiraz süresine dahil olacağız az önce yaptığım çağrı gibi İstanbul’u ben dert ediyorum. Yarın ben çocuğuma ya da benim üyelerime hesap veremem diyen kişiler, sivil toplum kuruluşları herkes Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na çok basit şekilde abartmadan, ‘İstanbul’da yaşayan bir vatandaş olarak sağlıklı bir ortamda yaşamak istiyorum. Kanal İstanbul projesine İstanbul’un su kaynakları Sazlıdere’yi Terkos’u yok etme riskini karşı ÇED raporuna itiraz ediyorum’ demesi bile yeterlidir. Yazacak dilekçesini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderecek. Ya da gidecek İstanbul’daki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı şubesine teslim edecek. Herkesin hakkı var. Hukuken hakkımız arayacağız. Milyonlarla insan buna itiraz edebilir. Kurumlar etmelidir, sorumlulukları gereği. Etmiyorsa da beyan versin ‘ben etmiyorum’ desin. Bu şehrin kurumları var, sivil toplum kuruluşları var. Yüzbinlerce üyesi olan oy vermiş kurulları var. Baksınlar düşünsünler analiz etsinler bize sormak istedikleri varsa sorsunlar sürece dahil olsunlar. Susmak, dilsiz şeytanlığı oynamaktır. Hiç sevmediğim karakter."
-EKREM 'İSTEMİYOR' DİYE 'İSTEMİYORUM' DİYENLE DE AYRIŞIRIM-...
Soru: İki secim kazandıktan sonra, 16 milyon İstanbullunun belediye başkanı olduğunuzu söylüyorsunuz. 16 milyon içinde Kanal İstanbul’u savunan insanlar var. Onları da temsil eden bir belediye başkanısınız. Aynı zamanda Kanal İstanbul bir erken seçim projesi olduğu gözüküyor ve siz de muhalefet lideri gibi konuşuyorsunuz…
“Söylediğiniz hiç bir tanımla benim alakam yok. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye başkanıyım. Kaliforniya’daki bir projeyi eleştirmiyorum. İstanbul'daki bir projeyi eleştiriyorum. Dolayısıyla Türkiye'nin genel siyaset atmosferiyle alakası olmayan bilimsel verilerle açıklamamı yaptım. Akılla ve bilimle yaptım. İstanbul'da benim gibi her fert düşünmek zorunda değil. Dediğiniz gibi bu şehirde 'Kanal İstanbul'u istiyorum' diyen de çıkabilir. Ama bir tek şeyle ayrışıyorum; siyaseten 'istiyorum' diyenlerle ayrışıyorum. Biri istiyor diye 'istiyorum' diyenle ayrışırım. Ekrem 'istemiyor' diye 'istemiyorum' diyenle de ayrışırım. Bana değil bilime inansınlar; akıl ve bilime. Erken seçim vs benimle ilgisi yok. Merkezi hükümet karar alıyor. Bence bu soruyu onlara sorun. Bunun için ortaya atmışlarsa bilemem. Ama biz İstanbul'u, halkını, hakkını korumak için mücadele ediyoruz.”
-“ŞU EKREM VAR YA VALLAHİ DOĞRU SÖYLÜYOR” DİYORLAR-...
Soru: Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın'ın bir açıklaması oldu. “Kanal İstanbul Belediye değil devlet projesidir. Türkiye için yapılabilir bir projedir. Bunu yaptırmayız gibi yaklaşımlarla engellemeye çalışmak çok mantıklı gelmiyor” dedi. Ayrıca projenin Montrö'yü ortadan kaldıran bir proje olmadığını söyledi. Bu sözlere nasıl bir yanıtınız var?
“Orada zaten Montrö konusunda çelişki var. Birisi 'Montrö' diyor birisi 'Montrö değil' diyor. Birisi 'Montrö bizim gururumuzdur' diyor. Birisi 'beka' diyor. Yani herkesin bir fikri var. Ben anlamış değilim. Orada karar birliği yok. Bir başka husus bir devlet projesidir. Yani her proje bir devlet projesidir. İstanbul'da bizim yaptığımız park da devlet projesidir. Ne demek ben devlet değil miyim? Yani bu anlayıştan vazgeçsinler. Bir proje parti projesi değildir. İstanbul'daki her proje bu şehrin projesidir. Ben başladığım ilk gün söylediğim şeydir; ‘Hiç kimse yaptığımız hiçbir projeyi, CHP projesi diye tanıtamaz’ dedim. İstanbul halkının İstanbul şehrinin projesidir. Bir başkasının tanıttığı anlattığı gibi değil. Kimse cebinden vermiyor. Kamunun kaynaklarını en iyi şekilde kullanıp verimli proje üretme çabasıdır. Yapacağınız projeyi, soracağını bir heyet vardır. Analizler, fizibiliteler. Allah aşkına ÇED raporu ortada. Büyükşehir Belediyesi’ni dikkate almıyorsun. Devlet Hava Meydanları’nın raporunu değiştiriyorsun. İSKİ’yi dikkate almıyorsun, DSİ’yi dikkate almıyorsun. Kimi dikkate alıyorsun? Bu açıklamayı yapanlar da dahil, kabinedekiler dahil, ben biliyorum ve hissediyorum –bu benim hissiyatım, yanılabilirim-bunu savunan kabinedekilerin çoğu, geçmişte kabinede bulunanlar dahil kalplerinden, vicdanen, ‘Şu Ekrem var ya vallahi doğru söylüyor’ diyorlar ama bunu söyleyemiyorlar. Ben onların yerine konuşacağım.”
-İSTANBULLULAR HİÇ OLMADIĞI KADAR KANAL İSTANBUL’UN FARKINDA-...
Soru: Cumhurbaşkanı’nın Kanal İstanbul konusunda çok kararlı olduğu açık. MHP Genel Başkanı’nın da bir açıklaması oldu. Bundan da anlıyoruz ki iktidar bloğu da bu konuda aynı fikirde. Dolayısıyla bu iş gündemde olacak ve sürekli önünüze gelecek. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz? Brexit bir seçenek olacak mı?
"Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde bu konuyu elli yerde gündeme getirdim. Kimse bizi duymadı. Şimdi ise herkes duydu. Yani hiç olmadığı kadar İstanbullular Kanal İstanbul’un farkında. Birinci şey bu. Böyle bir dönem yaşamadı İstanbul."
HOLLYWOOD FİLMİ GİBİ…
Soru: Bu zamana kadar 75 milyar lira maliyet gösterildi. Acaba Büyükşehir Belediyesi’nin farklı bir hesabı var mı?Büyükşehir Belediyesi kendi payına 35 milyar diyor; ama toplamda projenin sizin hesabınıza göre maliyeti?
“Proje yaptık deniyor, fizibilite yaptık deniyor. Farkında mısınız bilmiyorum; yedi dakikalık bir 3D geziyor. 3D’de bize milyon dolarlık yatlar gösteriyorlar, yat limanlarını gösteriyorlar, yetmiş katlı binaları gösteriyorlar. Daha ileri gideyim mi? Dolmabahçe Sarayı’nın bir tane replikasını gösteriyorlar. Bir tane Çin sarayı, Japon sarayı gösteriyorlar. Ben anlamış değilim. Yahu bu nasıl projedir? Ne yapıyorsunuz siz? Oradan bir tane de Hollywood filmi gibi bir tanker geçiyor. İstanbul’u gezerek gösteriyor falan.. Şimdi ben bu proje üzerinden neyi tahmin edeyim? Ben tahmin yürütüyorum. Doğa ile yaygıları ortaya koyan tahmin yürütüyorum. Ama çizilen proje bu ise ben niye.. Sayın Cumhurbaşkanı gösterdi. Sosyal medyada yedi dakikalık. Çocuklarımız elinde görüyoruz bazen, Playstation oyunları, onlardan daha yaratıcı vallahi. Bildiğiniz oyun yani. Yazık günah. Ben projeyi bilirim, gerçekten bilirim. Bu insanları aldatmayalım, gözünü boyamayalım. Yapmayacaksanız zaten yapamayacaksınız, başka bir niyetiniz varsa onu söyleyin. Az önce gazeteci bir arkadaşımız söyledi. ‘Başka bir niyetimiz yok bunu yapacağız’ diyorsanız da 82 milyonun vicdanı, 16 milyonunu vicdanı sizin karşınızda. O yüzden maliyet hesabına girilemez. Ama ben diyorum, dediklerini iki ile çarpın, üç ile çarpın vallahi yanılmazsınız. Onun için Allah hem cebimizi, hem kamunun kaynağını, hem bu şehrin maneviyatını, tarihini, doğasını, 16 milyon insanımızı korusun.”
-HUKUKU ÇİĞNETMEYECEĞİZ-...
Soru: Hukuken İBB’yi devreden çıkararak bu projeyi yapmak hukuken söz konusu mu?
“Hukuku çiğnerseniz söz konusu ama biz çiğnetmeyeceğiz. İnsanlarımız, hukuku çok ciddiye alıp hukuku korur. Hukuki haklarını kullanır. Bunu göreceksiniz. Kaygı duymayın. Bu soruları bana sordular: ‘Seçilirseniz sizi İstanbul’u verecekler mi?’. Yahu kimin malını kime vermiyorsunuz? Babanın malı mı burası burayı vermeyeceksiniz. İstanbul halkından emanet aldık.Belli bir dönem bitecek, 5 yıl sonra seçim olacak, biri kazanacak. Ben de emanet edeceğim.Korkmayın. Milyonlarca insanın sağduyusu var bu şehirde."
-RAPORDA HZ. NUH’UN TELEFON KULLANDIĞINI SÖYLEYEN BİRİNİN İMZASI VAR-
Soru: ÇED Raporunu hazırlayanlar ile ilgili yorumunuz…
“ÇED raporunu hazırlayan şirket, projeyi hazırlayan şirket, her şey ellerimizin altında. Herkes sorumlu.Ya bakın dikkatinizi çekeyim; ÇED raporunun arkasındaki teknik insanlara bir bakın. Bir tane onay veren insan, Hz. Nuh’un telefon kullandığını anlatan birisi var. Hz. Nuh, cep telefonu ile haber vermiş. Şimdi ben ciddiyeti elbet sorgularım. Daha ötesine gideyim, niçin bu güzel ülkenin tek bir titri profesör olan akademisyen imza atmamış. Bir sorun. Diğerlerine cevap vermeyi bile gerek duymuyorum.”
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 661240
Mustafa Kemal Atatürk'ün fikirleri ışığında kurulan ve Türküm diyen her bireyi,Türkiye Cumhuriyeti devleti ve milletinin yüreğinde tek vucut olarak toplamak ve Türk ve Türk olmanın gururu ve birliğini;dirliğini yaşatmak için oluşturulan ve kurulan ATATÜRK/ ATABEY TÜRK OCAKLARI ;Gazeteci -yazar ve starteji uzmanı Hüseyin Hakkı KAHVECİ'nin genel başkanlığında Türkiye de ki kuruluşunu büyüterek devam ettiriyor...
ANTALYA ATATÜRK/ATABEY TÜRK OCAKLARI İL BEYLİĞİ YOĞUN BİR KATILIM İLE AÇILDI...
Türkiye de 80 den fazla siyasi parti bulunmasına rağmen;bir çoğu tabela partisi olmaktan öteye gidemezken;Partiler üstü ve Atatürk-Türk ve Türkiye sevdası üzerine kurulan Atatürk/Atabey Türk Ocakları beyliği;ülkenin bir çok ilinde yapılanmasını tamamladı ve ocaklarını açarak Türk evlatları ile kucaklaşmaya başladı.
Bu Ocaklardan biri de, Doktor Hüseyin Ruhi ÖZKAYNAK Atabey il beyliğinde ,Antalya'nın Muratpaşa ilçesinde açıldı.
Açılışa; Atatürk/Atabey Türk Ocakları Genel Başkanı Hüseyin Hakkı Kahveci; İstanbul-İzmir-Aydın-Bursa-Karabük-Adana-Alanya Atabey il beyleri;Muratpaşa Belediye başkan yardımcısı Hasan kaçmaz,Antalya ve ilçelerinden çok sayıda davetli katıldı.
Muratpaşa Belediye Başkanının gelen çelengi ile mesajı okununca,katılımcılar tarafından alkışlandı.
Alanya Güneşi Gazetesi İmtiyaz Sahibi İbrahim Akdağ ve Haber Müdiresi Ayten Yılmaz da;Alanya daki dostları ile bu açılışa Alanya'dan gelerek katılım sağladı.
İlk konuşmacı olan ,Atatürk/Atabey Türk Ocakları Antalya İl beyi Doktor Hüseyin Ruhi Özkaynak:Açılışa katılımın yüksek olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve "Özellikle gençlerimizin ve kadınlarımızın ocağımızda bizlerle bir olması beni çok memnun ve mutlu etti.Geleceğimiz olan gençlerimiz ve her zaman gücümüz olan kadınlarımız ile bu ocak daha da sıcak ve güçlü bir Türk bilgi ocağı haline dönüşecektir.Bundan sonra Bu Ocakta Türk birliğimizi ,Vatan ve Millet sevgimizi devlet kurumlarımızla daha da güçlü hale getirmek için sık sık bir araya gelelim istiyorum""dedi.
AÇILIŞA; TARİH ÖĞRETMENİ SİBEL DULUM,SUNUM KONUŞMASI İLE DAMGA VURDU...
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından açılış ve sunum konuşmasını yapan Tarih Öğretmeni Sibel Dulum: "100 yıl öncesinin koşullarındayız.Türk Milleti olma derinliğini kaybettik.Bunu yeniden kazanmak zorundayız.Mustafa Kemal ATATÜRK'ün ölümü ile başlayan bölünme, şiddetlenerek arttı.O kadar çok kısımlara ayrıldık ki, ülkemiz ve milletimiz üzerine yapılacak bir operasyon ile kolaylıkla parçalanabiliriz.Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti "Türk geleneği"nden uzaklaştığı için zor zamanlar geçiriyor.Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Türkler, her anlamda" beka " ile karşı karşıya.Siyasi, ekonomik, kültürel, toplumsal bir kaos kapıda.Atabey Türk Ocakları, Türk Milletini bu kaos ortamına hazırlamak, bu kargaşadan çıkmak için fikirsel ve eylemsel çalışmalar yapmak ve olası bir iç çatışmadan sonra, bir teşkilat kurmak amacıyla ATABEY Hüseyin Hakkı KAHVECİ tarafından oluşturulmuştur.Partilerüstü bir kuruluştur.ATAnın Türklerini biraraya getirip, bilinçlendirmek "devlet-i ebed müddeti" gerçekleştirmek için vardır.Atabey Türk Ocakları Genel Başkanı Sayın Hüseyin Hakkı KAHVECİ, Atabey Türk Ocakları İl Beyleri, Atabey Türk Ocakları'nın kurucu üyeleri ve yüreği vatan sevgisi ile tutuşan siz sevgili Arkadaşlar,Bugün burada Atabey Türk Ocakları Antalya İl Beyliği nin açılışı için biraradayız.Heyacanlı ve sevinçliyiz.
TC Devleti kurucusu M.Kemal ATATÜRK, ülkeler ve milletler açısından hep iç cephenin güçlü olması gerektiği vurgusu yapar.İç cephe güçlü olursa dış düşmanlar birşey yapamayacaklardır.Ama şu bir gerçek ki yıllardır gerek Soros'un desteklediği açık toplum kuruluşları, gerek medya, gerek akademi, gerekse siyasetçilerin söylemleriyle bölündük."Parçalanırsak biteriz", biraraya gelirsek güçleniriz.Bunu en iyi anlayan ve uygulayan Atabey Türk Ocakları İl Beylerini tanıtmak istiyorum.
--Hüseyin Ruhi ÖZKAYNAK, Antalya İl Beyi, Doktor
--Hüseyin ASLAN, İstanbul İl Beyliği Bşk.Yrd., İktisatçı
--Tolga AKYEL, İzmir İl Beyi, Yazılım Mühendisi
--Yalçın TARTKOY, Bursa İl Beyi, Yüksek Mimar
--İbrahim Gökhan ERSOY, Aydın İl Beyi,Avukat
--Recep ÇETİNKAYA, Karabük İl Beyi, Matalurji Mühendisi
--Hakan SAYDUT, Adana İl Beyi, Güvenlik Amiri
--Ali DULUM, Alanya İl Beyi, Uzman Doktor
Türklerin en yetenekli olduğu alanların başında teşkilatçı olmaları gelir.Türkler tarih boyunca pek çok devlet kurmuşlardır.Türkler gibi dünyaya açılıp yayılan, geniş coğrafyalara hükmeden hiç bir millet yoktur.Türkler gibi tarihin akışını değiştiren hiçbir millet te olmamıştır.Tarihe yön veren, tarihin akışını değiştiren, tarih yazan, tarih ile bütüneşen millet;TÜRKLER.
Genetik kodlarında örgütlenmeyi iyi bilen bu millet, yaşadığı olumsuzluklar sonucu örgütlenmeyi unuttu.Oysaki bugün tarihin en eski milleti için olmazsa olmaz şey:Örgütlenmedir.TC Devleti Mustafa Kemal ATATÜRK'ün muhteşem örgütlenme becerisi sonucu ortaya çıkmış bir Türk mucizesidir.
Milletlerin tarihinde zaman zaman bir kırılma dönemleri olmuştur.Türk tarihinde de böyle fetret devri adını vereceğimiz kırılma zamanları mevcuttur.Büyük Selçuklu Devleti 'nde Melikşah sonrası yaşanan dönem, Osmanlı Devleti'nde Ankara Savaşı sonrası dönem gibi.Şu anda Türk milleti olarak böyle bir fetret devri içinde bulunmaktayız. Ekonomi, siyaset, kültür, tarım, dil her alanda saldırılarla karşı karşıyayız.Ya silkinip bu saldırıları tasfiye edip, kendimize geleceğiz; ya da tarihin karanlıklarına gömüleceğiz.
Türk milleti her sıkışıp kaldığı dönemlerde sinesinden bir kahraman çıkarmayı bilmiştir.Böyle milletçe umutsuzluğa düştüğümüz , çıkış yolu bulamadığımız dönemlerde bu büyük millet bağrından, özünden bağımsızlık aşkı sönmeyen Bumin, Kürşat, Mustafa Kemal Atatürk gibi kahramanları çıkaracak ve bu kahraman da Türk milletine bir çıkış yaşatacaktır.
İşte böyle bir dönemde Mustafa Kemal ATATÜRK'ün örgütlenmesini iyi anlayan, ondaki devlet sistematiğini çözen Sayın Hüseyin Hakkı KAHVECİ'nin liderliğinde birleşmek zorundayız.Atatürk Ocaklarında GÖKTUĞ'ın çatısı altında ATATÜRKLER olarak toplanacağız.Sözü ATABEY Sayın Hüseyin Hakkı KAHVECİ'ye bırakıyorum."sözleriyle büyük alkış aldı.
Atatürk/Atabey Türk Ocakları Genel Başkanı Hüseyin Hakkı Kahveci yaklaşık bir saatlik bir konuşma ile;Dünya ve ülkemizde ki meseleler ve Atatürk/Atabey Türk Ocaklarının kurulma amacının ve gerekliliğinin üzerine yaptığı söyleyişide,sözleri sık sık alkışlarla kesildi.
KAHVECİ:" -Bir Kürt kedisini dahi vermem- diyen ve Türk devletinin o zamanki yöneticilerinin verdiği imkanlarla palazlanan bir Barzani bile bize kafa tutmaya başladı.Artık kendimize gelmeliyiz.Gençlere sesleniyorum.Türk evladısınız.Türk gibi yaşayın.Avrupalı sömürge devletlerin satmaya ve özümüzü bozmaya çalıştığı ürünlere özenmeyin.mesela görüyorum;bu Alman Kurt köpeği,bu Sibirye kedisi diye alıp havalı havalı konuşan gençler var.Kendi sokağında ki köpeğe ,kediye sahip çıksana.Bizim de Sivas Kangalı köpeğimiz,Ankara ve Van kedilerimiz var.Sokağımızda ki her hayvanımıza sahip çıkalım.Onlar gelsin aaaTürk köpeği-kedisi diye bizimkilere baksın.Siz hiç Avrupalı'nın,Amerikalı'nın tişörtünde İstanbul yazdığını gördünüz mü? Ama biz alıyoruz.Ne yazıyor,kalifornıa..Artık Türk evladı ve Türk gibi yaşamalıyız.Bir de ülkemizde suriyelilerin girişi tesadüf mü diye sorgulamamız lazım.Bizi Araplaştırmaya çalışıyorlar.
--Ne demek Müslüman Türk?
Hristiyan Türk olamaz mı? Bizim önceliğimiz devletimiz ve Türk Milleti'nin birliğidir.Türk olmak ayrı,Müslüman olmak ayrı bir şey.Biz Müslüman olmaktan mutluyuz ama Türk olduğu halde ve Türk milleti ve devletini sevdiği halde,Başka dine mensup insanlarımızı ötekileştirmemeliyiz ki;Güçlü Türk birliğimiz bozulmasın ve gelişsin."diyerek Ülkemizin çevresinde ki yaşanan tehlikelere ve ülkemizin startejik önemine değindi.
Konuşma sonunda üyelik beratları dağıtıldı ve Hüseyin hakkı Kahveci yazdığı değişik kitaplarını imzaladı ve günün anısına hatıra fotoğrafları çekildi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 161484
FARKINDA MISINIZ HER HAFTA BİR KAÇ DEPREM OLUYOR...
Akdeniz açıklarında 3.2 büyüklüğünde deprem meydana geldi...
İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesinden edinilen bilgiye göre, bugün sabah saatlerinde Antalya’nın Kaş ilçesinin 100.62 kilometre açığında deprem meydana geldi.
Yerin 7.15 kilometre derinliğinde meydana gelen deprem, Richter ölçeğine göre 3.2 büyüklüğünde ölçüldü.
HABER : Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1395502
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Kongre Merkezi’nde, ilk 6 aylık icraat dönemini basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaştıktan sonra, gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, “Üzerinizde siyasi baskı var mı” sorusuna İmamoğlu, “Kanunda bize tam yetki verilen İBB iştiraklerimizle ilgili genel kurul yapamıyoruz. Niye? Saçma sapan, kanuna tümüyle aykırı bir genelgeden dolayı. Yani ‘Biz İstanbul’a hakim olalım’ duygusu. Onun dışında hiç baskı hissetmiyorum. Tüy gibi hissediyorum kendimi, 16 milyon insan arkamda çünkü” yanıtı verdi.
İmamoğlu, başka bir gazetecinin, Adalardaki faytonların kaldırılıp kaldırılmayacağı sorusuna ise “35 civarında faytonun orada devam etmesine dönük sürecin ben de devam etmesinin gerekli olmadığını düşünenlerdenim. Bu süreç tartışılmaya devam ediyor ve bu konudaki açıklamalarımızı yakında yapacağız. Çarşamba günü Valimizle beraber de toplantı yapıp bu süreci toparlamak niyetindeyiz” yanıtını verdi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Tek amacımız, 16 milyona hesap vermek” diyerek, 23 Haziran’dan sonraki ilk 6 aylık icraat dönemini, Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyu ile paylaştı. İmamoğlu daha sonra, Kanal İstanbul’dan İSKİ’nin deniz suyu arıtıp arıtmayacağına, 81 atın ölmesiyle tekrar gündeme gelen Adalar’daki faytonculardan Çince tabelalara kadar çok geniş alanda gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yerli ve yabancı basın mensuplarının soruları ve İmamoğlu’nun yanıtları şöyle:
-UMARIM YANLIŞTAN DÖNERLER-
Soru: Kamu bankalarının İBB’ye kredi vermemesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Milyarlarca liralık cari işlemlerimiz hala kamu bankalarında sürmekte. Bu noktada kamu bankalarının yapmış olduğu bu yanlış yönetim süreci inşallah bir an önce sona erer. Tereddüdümüz şudur ki tümüyle siyasal bir anlayışla süreç yönetimi bu kamu kurumlarına olan güvensizliği artırır. Toplum nezdinde de itibarını kaybettirir. Günün sonunda kaybedecek olan, yüzyılı aşkındır var olan bu kamu bankalarının varlığı ve itibarıdır. Onu da biz istemeyiz. Çünkü kamu kurumları halka aittir. Kamu bankaları da öyle. Bugünün iktidarı belki birkaç yıl sonra olmayacak. Bir başka iktidar gelecek, o zaman biz itibarsız bir kamu bankası görmek istemeyiz. O yüzden umarım bu yanlıştan bir an önce dönerler.”
-BAKANLIKLARLA İMZALANMIŞ PROTOKOLDEN ÇEKİLİYORUZ-
Soru: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ÇED Raporu onaylandı. Bu ÇED raporunda hangi kamu kurumlarının görüşlerini eksik buluyorsunuz?
“2018 yılında İBB’nin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Ulaşım ve Altyapı Bakanlığı ile bana göre usule uygun olmayan bir şekilde imzalanmış olan işbirliği protokolünden biz çekiliyoruz. Bu kararımız nettir. Çekildiğimizi her iki bakanlığa yazılı olarak iletmiş durumdayız. Protokol yetkisiz bir imzayla devreye sokulmaya çalışılmıştır. Kanal İstanbul’un birçok detayını açıklayacağım toplantıyı 25 Aralık Çarşamba günü saat 09:30’da Saraçhane İBB binasında yapacağım. Burada size Kanal İstanbul ile ilgili bir fotoğraf çekeceğiz ve hukuksuz protokolün tüm detaylarını paylaşacağız. Bunun içinde ÇED raporunda olması gereken, yazılıp geri çekilen ya da yazılan bir raporun ‘sehven yazılmıştır’ deyip başka bir raporun yollanması gibi süreçleri çok önemsiyoruz. Bunların hepsini sizlerle paylaşacağız. Çarşamba günü İstanbulluların aydınlanacağı önemli bir gün olacak. Sayın Cumhurbaşkanının açıklamasına da gelecek olursak; ‘Kanal İstanbul’u yapalım’ diyenlerin cümlelerini hatırlayalım. ‘Kazayı vuruyoruz, ihaleyi yapıyoruz, ÇED raporunu geçiriyoruz, yurt dışından para bulacağız.’ Ya da ‘Otur işine bak.’ Biz de diyoruz ki bizi akılla bilimle ikna edin. Bize talimat vererek değil… Ben biliyorum ki Kanal İstanbul’un mali raporunu bile bilmiyorlar. Yan mali olarak Kanal İstanbul’un ne kadar mal olacağı konusunda kendilerinin bile net bir fikri yok. Ben bu işi bilen, çıktığı günden itibaren bu süreci titizlikle takip eden biri olarak söylüyorum. Sorsanız 13 bin sayfa rapor varmış. 200 tane bilim adamı işin içindeymiş. Dün akşam TV programında sunucu, ‘Katılacak bilim adamı bulamadım’ dedi. Bir kişi gelmiş oraya, söylediklerinden de bir şey anlamadım. Nerede o zaman yüzlerce bilim insanı. Bize akılla, bilimle cevap verin. Aksi taktirde ben ‘Allah akıl versin’ diye dua etmeye devam edeceğim. Yani o kadar çok şey var ki… Yapılan 100 binlik Çevre Düzeni Planı ortada yok. Şahıs arazilerinin devri yapılmamışken, kamulaştırma süreçleri olmamışken… İSKİ’nin önünde Kanal İstanbul ile ilgili 11,5 milyar liralık yatırım planı var, daha önceki yönetimin yaptığı. O da güncel değil. Bunları kim yapacak? Daha bunlar belli değilken neyin ihalesini yapıyorsunuz? Hangi ÇED raporundan bahsediyorsunuz? Mevcut kabine dahil, bundan önceki kabinelerde bakanlık yapmış olanların dahi inanmadığı, kalben değil sadece dille ikrar ettikleri bir süreci anlatmaya çalışıyorlar. İstanbul’u bir maceraya sürükleyemezsiniz. Bir insana bu şehri emanet etmeyen insanlar, bir avuç macerapereste de İstanbul’un geleceği ile ilgili karar vermesine izin vermeyecekler.
-PAYDAŞLARIMIZI SÜRECİN İÇİNE KATACAĞIZ-
Soru: Eminönü Meydanı düzenlenmesi konusunda çalışmaların devam ettiğini biliyoruz. Belki balıkçılara yer verecek İBB demiştiniz. Biraz daha olgunlaştı mı proje?
“Ben, ‘Oradaki balıkçılara yer vereceğiz’ diye bir cümle kurmadım. Şöyle bir cümle kurdum. ‘Kuracağımız sistemde oradaki balık tezgahlarını İBB kurumları üzerinden yönetmeyi öngördüğümüz bir süreci oluşturduğumuzda oradaki meslek sahiplerine de iş imkanı tanırız. Kimsenin sokakta kalmasına vicdanımız elvermez.’ Bir başka husus: Eminönü, Sirkeci, Sarayburnu hatta Gülhane Parkı, tüm bu alanlar çok önemli. Sirkeci garıyla birlikte bütün bu alanın bütüncül bir şekilde turizme hizmet etmesi konusunda bilinçli, seviyeli, görüntü kirliliğinden uzak, çağdaş görüntülere kavuşmuş bir şekilde ele alınarak hizmet etmesini istiyoruz. Bu konuda çalışmalarımız çok ciddi bir şekilde sürecek. Tüm paydaşlarımızı sürecin içine katıyoruz. Şu anda tüm kararları alınmış bir ortamın neticeye kavuşmamasının sebebi, sürecin henüz tamamlanmamasıyla ilgili. Ümit ediyorum fazla sürmez, yılın ilk çeyreğinde orada akılla ve bilimle sürece başlarız.
-BİZ YATIRIM YAPARKEN AYRIM YAPMAYACAĞIZ-
Soru: Bütçe görüşmesi sırasında grafik göstermiştiniz. Ciddi bir borçlanma gözüküyordu. Buna sebep olan önceki borçlar mıydı yoksa 2013’den başlayan bir takım yatırımlar mıydı? Bütçede kambura sebebi neydi? Bütçe yönetim tarzıyla ilgili ne söylemek istersiniz?
“Göstermiş olduğum tablo 2013 yılından sonra ortaya konan yanlış yatırım planlanmasının yarattığı aşırı borçlanmadır. Bu sadece 2014’ten sonra oluşmuş olması değil, ben bunu beş artı beş yıllık bir yanlış yönetim olarak tanımladım. Ama son beş yılda açığa çıkmıştır. Bütçesi planlanmamış yatırımlar, verimli yatırım planlanması yapılmamış bir takım işler. Bunu her ilçede görebilirsiniz. Her ilçede derken 14 CHP’li ilçe hariç görebilirsiniz. Böyle bir adaletsizlikle yapılmış yatırımlar süreci dengesiz bir finansal tabloya dönüştürmüştür. Burada bir yandan borçluluk artmış, biryandan da verimsiz projelerin geri dönüşümü oluşmamıştır. 60 milyarı aşan, tümüyle borçluluk tablosundaki yükseliş bundan kaynaklı. Bunun bir anda aşağı inmesi mümkün değil. Çünkü şu an sahada ne yazık ki onlarca proje var ve maalesef çoğu verimsiz. Birkaç tane başlamak üzere olan projeyi bu yüzden iptal ettik. Bunlardan sadece bir tanesi bir buçuk milyar liralık kaybı sağlayan bir projeydi. Tümüyle yanlış ve gereksizdi. Bütün bu yanlışlıklar üst üste, çok kötü yönetilen son beş yıl ve bunu hazırlayan bir önceki beş yıllık dönemin sonucudur. Geldiğimiz noktada önce bu süreci durdurmak, verimli, getirisi olan projelerle, çevre ve deprem gibi öncelikli konuları yöneterek, önceliklim konuları belirleyerek, önce durdurup sonra o makası aşağıya doğru kapatmak niyetindeyiz.”
-YARDIM DAĞITTIĞIMIZ İNSANIN OLMADIĞI BİR İSTANBUL VAR EDELİM-
Soru: Ekonomik sıkıntılardan dolayı intihar vakaları gündemde. Bu konuda ne söylemek istersiniz? İBB’nin buna bakışı nedir?
“Bunları duymak bizi üzüyor elbette. Bir an önce bu ekonomik zorlukların sona erdiği, Türkiye’nin gerçek sorunlarıyla yüzleşip bunlarla ilgilenen ve çözüm bulan bir ekonomik program bekliyoruz merkezi hükümetten. Öncelik bu olmalı. Kanal İstanbul vesaire olmamalı. Bu bağlamda şehir içerisindeki yoksulluğu gidermek adına bazı temel ihtiyaçları gidermek adına öncü politikalar üretebiliriz. Zaten kent yoksulluğuyla ilgili bir kısım projelerimizi anlattım. Ulaşımı ucuzlatmaktan, çocuklara süt vermeye varıncaya kadar. Birçok konuyu sizinle paylaştım. Bunların yetmediğinin de farkındayız. Devamını yapmak ve toplumun bu yoksulluk günlerini paylaşmak zorundayız. Bu 16 milyon insanın vicdanı adına, sosyal belediyecilik adına şart. Ama dilerim ve isterim ki,bir an önce yardım dağıttığımız insanın olmadığı bir İstanbul var edelim. İş ve istihdamı desteklemek adına politikalarımız anlattım. Yerel belediyelerin elinde kocaman bir sihirli değnek yok. Ama paylaşabilen ve bu süreci tolere edebilen vicdan olduğu zaman bunları hafifletebilirsiniz. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.”
-GÖNLÜM FAYTONLARIN GEREKLİ OLMADIĞI YÖNÜNDE-
Soru: Bir süre önce hayvan hakları savunucuları ile İBB’de görüşmeleriniz oldu. Adalardaki Faytonların kaldırılıp kaldırılmayacağı yönünde de son günlerde tartışmalar var. Sizin bu konudaki görüşmeleriniz nelerdir?
“Aslında bu konuda da altı aydır sürecin içindeyiz. Bu kapsamda bizim için önemliydi. Arkadaşlarım Adalar’da çalışmalar yaptı. Süreç halen devam ediyor. Adalar Belediyemizin, Belediye Başkanımızın da içinde bulunduğu bir süreç. Açıkçası adım adım neler olacağını sizinle paylaşmak istiyorum. Öncelikle ulaşım gelecek yaz sezonundan itibaren net olarak elektrikli lastikli araçlarla yapılacak. Toplu ulaşımdan bahsediyorum. Bütün vatandaşlarım duysunlar. Ve dizaynı mutlak Adalarla uyum içinde olacak olan elektrikli lastikli taşıma araçlarıyla sağlanacağını belirtmek istiyorum. Yine turistik amaçlı yolculukla ilgili belirli güzergahlarlarda yine Ada yaşamına uygun, yazlık tarzına uygun, etrafı açık 2 veya 4 kişilik şeklinde elektrikli araçlarla beraber, bunun dünyada örnekleri var. Bu araştırmalarımız devam ediyor. Bu şekilde yapılacak, bunun da altını çizmek istiyorum. Turistik amaçlı gezilerden bahsediyorum. Gerçek ihtiyaç sahipleri dışında kalan kişilerin kullandığı bireysel elektrikli araçların yerine kapıdan kapıya hizmet verecek bir ulaşım sistemini de oluşturuyoruz. Burada da biz özellikle bu insanlara, oradaki komşularımıza böyle hizmet vereceğiz. Adalar’da bisiklet kullanımına ayrı bir önem ve düzen getireceğiz. Bununla ilgili tüm yatırımlarımızı hazırladık. Yaz dönemine yetiştirmek adına, 25 yıldır ihmal edilen Adalar’ın bu eksiklikleri, Büyükşehir ve Adalar Belediyesi işbirliğiyle yerine getireceğiz. Bu arada şu anda yaşadığımız duran fayton hizmeti nedeniyle, yaşanan acı olaydan sonra, buradaki süreci Büyükşehir Belediyesi olarak sıkıntıyı gidereceğiz.Vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarına çözüm bulacağımızı belirtmek istiyorum. Şimdi gelelim en kritik noktasına. Özellikle buradaki süreci takip eden hayvan severlerle tartıştığımız noktaya. Burada yapılan çalıştaylarla Heybeli, Burgaz ve Büyükada olmak üzere yaklaşık 35 civarında faytonun simgesel olarak devam etmesi konusunda Adalar sakinlerin ve çalıştayda katılan insanların genel bir kanaati var. Açıkçası bazı gruplar da burada gönüllü çalışan gruplar da buna karşı. Şunu da belirteyim, az önce bahsettiğim tüm hizmetler İBB eliyle yapılacak. Burada yeni bir bireysel hizmetten bahsetmiyorum. Tümü İETT kurumu başta olmak üzere İBB kurumları tarafından yapılacak. Buna tavsiye edilen 35 civarındaki fayton meselesi de dâhil. Ancak hani turizm amaçlı, göstermelik de olsa 35 civarı fayton meselesine şahsen ben de karşıyım. Ben de bunun olmasından yana değilim. Ancak hem Adalar’daki katılımcı süreç devam ediyor hem de biz bu konudaki süreci takip ediyoruz. Tekrar söylüyorum önerilen bu 35 civarındaki faytonun yine İBB tarafından yapılması, veterinerlikten ulaşım kurumlarına kadar, onların denetiminde sürdürülecek olmasına rağmen, ben de sıcak bakmıyorum. Burada şunu da söyleyelim, burada bunu yapıyorsunuz da faytoncu esnafı ne olacak diye sorabilirsiniz. Tabii sormalısınız. Biz oradaki yıllardır emek harcayan 3. nesil faytoncu mesleği yapan insanlarımızı asla yok saymıyoruz. Onların da bu süreç de hem ekonomik anlamda hem de manevi anlamda hem de mesleki anlamda zafiyete uğramadan süreci çözme adına da görüşmelerimiz sürüyor. Teklifler karşılıklı yapılıyor. Ve bu teklifler neticesinde de bu sürecin sağlıklı bir şekilde sona erdirilmesini diliyorum. Biz elimizden geleni yapıyoruz; ama bu konuda kararlı olduğumuzu, oradaki faytoncu hemşerilerimize duyurmak istiyorum. Son konu, tabii burada göz ardı edilen ya da bizim takip ettiğimiz ama vatandaşlarımızın bilmediği duyarlı hayvan severlerin de takip ettiği bin 500 civarında at var. Bu bin 500 atın ne olacağı konusu da önemli. Bu konuyla ilgili de arkadaşlarımla beraber özellikle ilgili birimlerimizin de takibiyle, 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre hareket edeceğimizi ve bu konuda özellikle Adalar’daki bu atların evcil hayvan statüsünde olduğunu bilinmesini istiyorum. Ancak faytoncular bırakmak isterse, sahipsiz kalacakları için, sahipsiz hayvan statüsüne geçecekler. An itibariyle, İBB bu konuda, sahipsiz hayvanların koruması ile ilgili, onların bir ortamda bakımıyla ilgili merkezler kurup geliştirme konusunda kararlıyız. Ve tabii bunların korunmasıyla ilgili at mesele ayrı bir ortam istiyor, farklı bir doğa istiyor. Bu konuda hayvan severlerin de bizimle işbirliği yapma teklifleri var. Ona göre Hazine’nin bize yer tesis etmesi doğrultusunda kanunda açık madde var. Talepte bulunacağız yani bütün detayıyla Adalar’daki bu süreç takibimizde. Yıllardır süren bu zaman dilimini, bu hataları ya da bu eksikleri birkaç ayda canlıya dayanan bu süreçleri çözme şansımız elbette yoktu; ama akılcı bir şekilde paylaşarak, bütün paydaşları sürecin içine katarak çözüm üretme çabamız sürmektedir. Burada aslında muğlak kalan ya da bazılarının kabul etmediği, Adalar’daki genel oturanların ve insanların istediği 35 civarında faytonun orada devam etmesine dönük sürecin, -ki altını çiziyorum- ben de devam etmesinin gerekli olmadığını düşünenlerdenim. Bu süreç tartışılmaya devam ediyor ve bu konudaki açıklamalarımızı yakında yapacağız. Bu arada Çarşamba günü Valimizle beraber de toplantı yapıp bu süreci toparlamak niyetindeyiz.
Soru: Fayton kalkıyor diyebilir miyiz?
“Zaten fayton kalkıyor. Yani 35 simgesel fayton kalacak, bunun dışında fayton kalkıyor. Net olarak kalkıyor. Toplu taşıma ve turistik amaçlı elektrikli araçlar ve elektrikli bisikletlerle daha çağdaş bir şekilde Adalar ulaşımını sürdüreceğiz.”
-TABELALAR KALICI OLACAK-
Soru: Bundan birkaç ay önce İstanbul’un bazı yerlerine koyulan Çince tabelalar kaldırıldı. Bunu sebebi nedir?
“Biz, o dönem Çin Başkonsolosu ile yaptığımız görüşmelerden sonra –ki o dönem yoğun bir Çinli misafirimiz olacağı yönünde acentelerin uyarısıyla böyle bir talepleri olmuştu- biraz daha büyük ölçekte görünen tabelalar asmıştık. Ben arkadaşlarımdan turistik bölgelerde, hedeflediğiniz gruplar için –ki bunların içerisinde Çinliler de var- başta ulaşım araçları olmak üzere, İngilizce ve Avrupa dilleri dışında 4-5 dilde uyarı tabelaların hazırlanması ve kalıcı bir şekilde olması konusunda bir tasarım çalışması rica etmiştim. Bu çalışmalar hala devam ediyor. Yani tabelaları kaldırmamız diye bir şey söz konusu değil. Belli bir dönem oldukça büyük bir ebatta Çince tabelalar konmuştu. Ama şu anda hazırlığımız çok sayıda dilde uyarı tabelaların ilgili yerlere konması yönündedir.”
-MELEN PROJESİ BİTSE, SU SORUNU KALMAYACAK-
Soru: İstanbul’da deniz suyunun arıtılması konusunda bir proje çalışmanız var mı?
“İSKİ’nin verdiği brifingde Ar-Ge çalışmalarının yapıldığına dair bir bilgiye sahibim.Ama deniz suyunun arıtılmasının çok pahalı bir sistem olduğu ortada. İstanbul’da deniz suyunu arıtmaya ihtiyaç duyulmayacak bir yatırım yapılmış zaten. Melen Projesi var. Düşünsenize, hazine DSİ’nin talep ettiği 700 milyon TL civarındaki bir yatırımı onaylamamış durumda ekonomik sorunlardan. Bana göre bu başka taraflardan 100 milyarları aşacak Kanal İstanbul’u tartışıyoruz. İstanbul’un Melen konusu çözüldüğünde böyle bir ihtiyacı olmayacak. Uzun yıllar olmayacak. İSKİ’nin gündeminde deniz suyunu arıtmak gibi bir çalışma söz konusu değil.”
-KENDİMİ TÜY GİBİ HAFİF HİSSEDİYORUM-
Soru: Görevi geleli 6 ay oldu. Siyasi baskı, hedef alma ya da başka türlü gizli veya açık bir çalışma yapıldığına dair bilgiye sahip misiniz? Üzerinizde bir baskı hissediyor musunuz?
“Bir takım süreçlerin işlememesi, bürokratik bazı sorunların olduğu ortada. Biz hala kanunda bize tam yetki verilen İBB iştiraklerimizle ilgili genel kurul yapamıyoruz. Niye? Tümüyle kanuna aykırı, saçma sapan bir genelgeden dolayı. Yani ‘Biz İstanbul’a hakim olalım’ duygusu. Niye bizim elimizi kolumuzu bağlıyorsunuz? Basit bir örnek. Ama ben hiçbir baskı hissetmiyorum. Hiç umurumda değil olan baskılar. Bürokratik baskı, bir takım uygulama baskısı ya da atamalar yazıyoruz. Birkaç gün bekletilen atamalarımız oluyor. İSKİ’de var, başka birimlerde var. Niye bunlar imzalanmıyor? Nedir yani? İstanbul’dan bir uygulama. İBB önerir, Bakan onaylar. Niye onaylamıyorsun mesela. Bu tür işler can sıkıcı. Canımızı sıkar, biraz üzülürüz ülkemiz adına ve o makamı işgal edenler adına. Çünkü oraları hak etmeleri gerekir. Onun dışında hiç baskı hissetmiyorum. Tüy gibi hissediyorum kendimi, 16 milyon insan arkamda çünkü.”
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 357675
Türkiye'nin ilk milli denizaltısı Piri Reis, hangardan dakikada 50 santim ilerleyerek çıkarıldı.Yerli ve milli üretimde son yıllarda elini hızlandıran Türkiye, ilk milli denizaltısı Piri Reis'e kavuştu...
HANGARDAN ÇIKIŞ SÜRECİ
Piri Reis'in bulunduğu hangardan suya indirilmesi de oldukça uzun sürdü.
180 tonluk bir itici kullanılarak hangardan çıkarılan Piri Reis denizaltısı, dakikada 50 santimlik ilerleyişle hangardan çıkış yolculuğuna başladı.Bu yolculuk yaklaşık olarak 140 dakika sürdü.
50 GÜN SUYUN ALTINA KALABİLİR
50 gün boyunca denizin altında kalma özelliği bulunan Piri Reis, diğer denizaltılarından ayrılıyor.
68 METRE UZUNLUK
68 metre uzunluğunda olan Piri Reis denizaltısın, 40 personel kapasitesine sahip.
"DENİZALTLARIMIZA İSİMLERİ VERİLEN REİSLERİMİZ..."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, düzenlenen törende, "Milli denizaltılarımızın ilk kaynak, denize indirme ve hizmete girme törenlerinde de inşallah yine birlikte olacağız. Deniz altılarımıza isimleri verilen reislerimizin her biri gerçekten abide kişiliklerdir. Mesela Gelibolulu Pirireis'in 500 yıl önce çizdiği harita ve yazdığı kitabı Bahriye eseri bugün dahi hayranlıkla karşılanıyor. Bütün ömrü denizde ve savaşta geçen Pirireis'in Akdeniz'de, Aden'de, Basra Körfezi'nde verdiği mücadele, gençlerimize örnek olacak kahramanlıklarla doludur. Seydialireis hayatı filmlere konu olacak derecede inanılması zor maceralarla dolu adeta bir süper kahramandır. Bu yürekli denizcimiz, Kızıldeniz, Aden Körfezi, Umman Denizi ve Hint Okyanusu boyunca savaşa savaşa Hindistan'ın en ucuna kadar gitmiştir. Yolda tutulduğu fırtınalar ve düşman saldırıları sebebiyle yıpranan donanmasının silahlarını Hindistan'ın en ucundaki kabilelere emanet ettikten sonra da karadan dönüş yoluna geçmiştir. Seydialireis'in bugünkü Hindistan, Pakistan, İran, Irak, Anadolu üzerinden İstanbul'a kadar karadan süren seyahati, gerçekten şaşkınlık ve hayranlık vericidir." şeklinde konuştu.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 450844
Yaklaşan yeni yıl sebebiyle Antalya’da Milli Piyango Bayileri denetlendi, eksikliği görülen bayiler uyarılarak eksikliklerinin giderilmesi istenildi...
Antalya Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Şube Müdürlüğünce vatandaşların yoğunlukla bulunduğu Kent meydanları, kalabalık ve işlek caddeler, AVM, gösteri, etkinlik, fuar ve bunun gibi yerlerde vatandaşımızı dolandırıcılık, hırsızlık, yan kesicilik ve diğer suçlara karşı bilinçlendirme faaliyetleri yapıldı.
Metropol illerde sahtecilik ve dolandırıcılık olaylarının, özellikle Milli Piyango bileti sahteciliğinin olabileceğinin değerlendirilmesi üzerine, Antalya şans oyunları ve Milli Piyango bayileri esnaf Odası Başkanı sayın Sercan Çobanoğlu ziyaret edildi. Oda başkanından gerekli materyaller alınarak il genelinde 350 bayisi olan, ama 70 bayi ile yoğunluğun bulunduğu Kapalı yol Caddesi, Güllük Caddesi ve Cumhuriyet Meydanında bulunan ana ve seyyar bayilerde Milli Piyango Bayileri denetlendi, eksikliği görülen bayiler uyarılarak eksikliklerinin giderilmesi istenildi.
Bayi görevlileri sahte bilet ve sahte para konularında bilgilendirilirken, örnekler gösterilip dikkat etmeleri gereken konular anlatıldı. Kontroller esnasında bahse konu bayilerden ve cadde üzerlerindeki seyyar bayilerden Milli Piyango bileti alan vatandaşlara da piyango bileti alırken bayilerde olması gereken belgeler, bilet üzerindeki hassas noktalar ve dikkat edilmesi gereken hususlarda bilgi verildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 243760
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kurumun Saraçhane’deki merkezi önünde at ölümlerini protesto eden eylemcilerden 7’siyle makam odasında bir araya geldi. Eylemci grup, Adalar’daki faytona koşulan atlar sorununun çok eski dönemlerin sorunu olduğunu belirterek, “Maalesef medya, 81 at ölmeyince, ilgilenmiyor. Biz bunu savunduğumuzda diyorlar ki; ‘Viyana’da da var, New York’ta da var’. Doğru var. Orada da hayvan aktivistleri her gün eylemdeydi” dedi. İmamoğlu’nun eylemcilere yanıtı, “Biz, yüzde 90 oranında, taşımacılıkla ilgili süreci tümüyle elektrikli araçla çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Arkadaşlarım, yaklaşık 2-2,5 aydır araç modelleriyle ilgileniyorlar. Ada’ya biz, yakıtlı araç sokmak istemiyoruz. Sizi tümüyle mutlu edemeyebilirim. Hayvan dahil, araçlar dahil, hiçbir şahıs muhatabı kalmıyor. Tümüyle bu iş, İBB kontrolünde olacak. Bir şahsa ya da bir ahıra emanet değil. Veterinerine kadar bütün unsurlarıyla. Bu denetimli mekanizmanın alt yapısını arkadaşlarım oluşturuyorlar” oldu.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Ruam hastalığı” nedeniyle Adalar’da meydana gelen faytona koşulan at ölümlerini protesto amacıyla Saraçhane’de eylem düzenleyen gruptan 7 temsilciyi, makam odasında kabul etti. Eylemci gruptan gazeteci Zülal Kalkandelen, Adalar’da düzenlenen çalıştaya davet edilmediklerini belirterek, “Düzenlenen çalıştayın sübjektif (öznel) olduğunu düşünüyorum” dedi. “Hayvan canı her şeyden önce geliyor bizim için” diyen Kalkandelen, “Biliyorum bu bir gelenek olmuş, alışkanlık olmuş, kimisi için Ada’nın simgesi olmuş. Doğru. Ama biz de diyoruz ki; bazı simgeler, bazı gelenekler, zaman içerisinde değiştirilmeli. Çünkü, toplumlar ancak böyle uygarlaşabilir. Siz, göreve geldiğinizde, herkes için çok daha yaşanabilir bir kent vaat ettiniz. Hepimizde bir umut yarattınız. ‘Her şey daha iyi olacak’ dediniz. Biz, hayvanlar için de iyi olacağını düşündük. Çünkü siz, hayvan hakları taahhütnamesini de imzaladınız. ‘Kaldıracağım’ dediniz” diye konuştu.
KALKANDELEN: “MEDYA, 81 AT ÖLMEYİNCE İLGİLENMİYOR”
Aradan zaman geçtiğini belirten Kalkandelen, “Orada at sömürüsü çok yoğun, yaz aylarında özellikle turistlerin yığılmasıyla korkunç boyutlara ulaşıyor. Sizin döneminizin sorunu değil bir kere bu. Bu, çok daha önceden başlamıştı. Yıllardır devam ediyor. Biz, o zamandan beri protesto halindeyiz. Hep kalkmasını istedik. Ruam hastalığı zaten hep çıkıyordu. Yine çıktı. Maalesef medya da böyle 81 at ölmeyince, ilgilenmiyor. Biz bunu savunduğumuzda diyorlar ki; ‘Viyana’da da var, New York’ta da var’. Doğru var. Ben, orada yaşadığımda orada da atlar ölüyordu. Orada da hayvan aktivistleri her gün eylemdeydi” dedi.
İMAMOĞLU: “HERKESİ DİNLEME SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRİYORUZ”
Diğer aktivistlerin konuşmalarından sonra söz alan İmamoğlu, Kalkandelen’in, “sübjektif çalıştay” iddiasına, “Biz, sübjektif bir çalıştay, inanın yapmayız” karşılığını verdi. Çağrı da bir eksiklik olabileceğine dikkat çeken İmamoğlu, “Çalıştayda, herkesi dinleme sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz. Orada bu işi yapan insanlar var, hayvanlar var; onlar ne olacak? Bu, insani bir bakış. Biri çıkıp, ‘Beni, orada bu işi yapanlar ilgilendirmiyor’ diyebilir ama beni ilgilendiriyor. Beni, herkes ilgilendiriyor. Yüzlerce insan ama doğru ama yanlış, bu işi orada yapıyor. Bir şekilde bu işe başlamışlar, başlatılmışlar. Kimisi, ‘3’ncü nesildir bu işi yapıyorum’ diyor. Biz, insani bir çözüm bulmak zorundayız. Bu benim işim. Biz, o insanlarla görüşüyoruz. Onların sorunlarını çözme noktasında her gün bir adım atıyoruz. Biz, bu insanlara şunu diyemeyiz: ‘Burayı kapattık, hadi güle güle!’ Bir başka kaosu yaratırsınız. Bu, bizim sorumluluğumuzda. Bunu çözeceğiz” şeklinde konuştu.
“SORUNU ELEKTRİKLİ ARAÇLARLA ÇÖZÜYORUZ”
“Ben, ne söylediğimi biliyorum” diyen İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ne söylediğimi bir daha dinleyin. ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ diyen karşı taraf. Ama ben, ‘Gelir gelmez kaldıracağım’ demedim. Adalar’daki konuşmamı lütfen dinleyin. O zaman bile, ‘Tarafları dinleyeceğiz’ dedim. Ama biz vicdanen bu sürecin böyle gitmeyeceğini de biliyoruz. Ben, doğruyu bulmaya çalışıyorum. Ben, orada yapılan işin yüzde 90’ının da yanlış olduğunu tespit etmiş birisiyim. Yani sizi haksız çıkaran bir şey de söylemiyorum. Günün sonunda, arkadaşlarım bu işin çözümüne doğru aslında yaklaştı. Bugün, başka bir talihsiz olayı, at ölümlerini konuşuyoruz. Tariflediğiniz gibi, bu bugünün konusu da değil tek başına. Ne yazık ki uzun zamandır gelen bir süreç. Bir başkası yarış atını da istemiyor. Başka biri taşımacılıkta da istemiyor. Bunun sonu yok. Ben burada, bunu bütünüyle çözecek hakim konumunda değilim. Ama biz, şunu çözüyoruz: Biz, yüzde 90 oranında, taşımacılıkla ilgili süreci tümüyle elektrikli araçla çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Tümüyle elektrikli araçlarla bu süreceği çözeceğimizin alt yapısını oluşturduk. Arkadaşlarım, yaklaşık 2-2,5 aydır araç modelleriyle ilgileniyorlar. Ada’ya biz, yakıtlı araç sokmak istemiyoruz. Sizi tümüyle mutlu edemeyebilirim. Hayvan dahil, araçlar dahil, hiçbir şahıs muhatabı kalmıyor. Tümüyle bu iş, İBB kontrolünde olacak. Bir şahsa ya da bir ahıra emanet değil. Veterinerine kadar bütün unsurlarıyla. Bu denetimli mekanizmanın alt yapısını arkadaşlarım oluşturuyorlar.”
HABER:Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 171386
Ankara-Çankaya'da yeni hizmete giren KGK Genel Merkezi'nde ilk yönetim kurulu toplantısı gerçekleştirildi...
KÜRESEL Gazeteciler Konseyi (KGK) Yönetim Kurulu, Ankara'nın Çankaya ilçesinde hizmete giren KGK Genel Merkezi'nde ilk toplantısını gerçekleştirdi.
Toplantıya ilişkin bilgi veren KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim "Yönetim kurulumuzun aylık olağan toplantısını Ankara Genel Merkez binamızda gerçekleştirdik. Statümüz gereğince, Ankara ve İstanbul dışındaki 79 ilimize temsilci ataması yapıldı. 2020 yılı etkinlikleri de konuşuldu. Alınan kararların camiamıza hayırlı olmasını diliyoruz" dedi.
Toplantının ardından KGK Yönetim Kurulu, yeni genel merkez hatırası fotoğraf çektirdiler.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 912503
Kılıçdaroğlu: “İhanetin katmerlisi yapılıyor”
İmamoğlu: “Birisi iyiliğini anlatsın Allah aşkına”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Yerel Yönetimler ve Turizm Zirvesi”nde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da zirve çıkışı kameralar karşısında, “bir rant projesi” olarak niteledikleri “Kanal İstanbul”a yüklendi. "İhanet yetmiyormuş gibi, ihanetin katmerlisi yapılmaya çalışılıyor” diyen Kılıçdaroğlu, “Nasıl? 'İstanbul'a Karadeniz'den bir kanal açacağız, Kanal İstanbul'u yapacağız.' Neye göre yapacaksınız? Mühendis, çevreci 'Hayır' diyor, herkes 'Hayır' diyor, ama bir kişi, 'Ben yapacağım. Karadeniz'i Marmara'yla buluşturacağım’ diyor. Neye göre, hangi akıl, hangi mantık, hangi fizibilite, hangi para, nasıl yapacak? 'Ben yapacağım’ diyor. Yapamazsın kardeşim” şeklinde konuştu. Gazeteciler, zirve çıkışına İmamoğlu’na da Kanal İstanbul’u sordu. İmamoğlu, “Ben, 5 yıl belediye başkanlığı yaptım hemen Kanal İstanbul'un geçeceği yerin 10 kilometre batısında. Böyle bir süreç var. Şu an tartışmaya bakar mısınız? 'Niye karşısınız? Ya siz neyi savunacaksınız?’ Biz, en azından karşı olduğumuz şeyleri araştırdık. Büyükşehirin elindeki raporları biliyoruz. Nasıl kötü bir proje olduğunu biliyoruz. Birisi iyiliğini anlatsın Allah aşkına” yanıtını verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Maslak’ta bir otelde düzenlenen “Yerel Yönetimler ve Turizm Zirvesi”ne katıldı. Zirvede ilk konuşmayı, “ev sahibi” sıfatıyla, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç yaptı. Genç’in ardından CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ve CHP Antalya milletvekili Çetin Osman Budak birer konuşma gerçekleştirdi. Zirve’nin açılış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi ziyaret eden turistlerin yüzde 90'ının CHP’li belediyelerin olduğu yerlere geldiğini belirterek, "Siyasal iktidarın yerel yönetimlere her türlü desteği vermesi gerekirken, 'Acaba biz bu desteği nasıl keseriz?' onun arayışı içindeler. Biz asla şikayet etmeyeceğiz. Her türlü engeli aşıp bu ülkeye hizmet etmeye devam edeceğiz. Şikayet eden değil, sorunu çözen belediye başkanlarımız var" dedi.
KILIÇDAROĞLU: “BU SADECE İSTANBUL’A İHANET MİDİR?”
Kent estetiğinin insanın ruhuna hitap ettiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Bunun en tipik örneği İstanbul'dur. Eğer İstanbul'u uzun yıllardır yöneten bir siyasal anlayış, sonradan dönüp bir iç hesaplaşmayla 'Biz, İstanbul'a ihanet ettik ve ihanet etmeye de devam ediyoruz' diyorsa, hepimizin düşünmesi lazım. Sadece İstanbul'a ihanet midir bu, yoksa Türkiye'nin tarihine ve kültürüne de ihanet midir? Sultanahmet'i, Ayasofya'yı ve arkasındaki beton ormanını düşünün. Kent estetiği dediğimiz kavramın ne kadar değerli olduğunu, o tabloyu gördüğümüzde daha iyi anlıyoruz" diye konuştu. İstanbul'un tarihini, kimliğini ve kültürünü korumak gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözü Kanal İstanbul’a getirerek, şunları söyledi:
KILIÇDAROĞLU: “İLK SEÇİMDE GİDECEKSİNİZ”
"İhanet yetmiyormuş gibi, ihanetin katmerlisi yapılmaya çalışılıyor. Nasıl? 'İstanbul'a Karadeniz'den bir kanal açacağız, Kanal İstanbul'u yapacağız.' Neye göre yapacaksınız? Mühendis, çevreci 'Hayır' diyor, herkes 'Hayır' diyor, ama bir kişi 'Ben yapacağım. Karadeniz'i Marmara'yla buluşturacağım’. diyor. Neye göre, hangi akıl, hangi mantık, hangi fizibilite, hangi para, nasıl yapacak? 'Ben yapacağım’ diyor. Yapamazsın kardeşim. Zaten yapamayacaksın, zaten gideceksin, ilk seçimde zaten gideceksin. Hiç kimse buraya para ayırmaya kalkmasın, hiç kimse 5 kuruş para ayırmaya kalkmasın. Ayırdıkları paranın kuruşu dahi verilmeyecektir. İstanbul'a ihanete doymadılar mı? Bir tarihe, bir kültüre rant gözüyle bakılabilir mi? Bir tarih, bir kültür rant gözüyle yok edilebilir mi? Bir tarih, bir kültür beton ormanına dönüştürülebilir mi? Bir tarihin, bir kültürün olduğu yerde ağaç bile bırakmadınız, meydan bile bırakmadınız?"
BAŞKANLAR VE SEKTÖR TEMSİLCİLERİ PANELDE BULUŞTU
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ardından zirvenin panel bölümüne geçildi. Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in moderatör olduğu, “Kentlerin Kalkınması ve Turizm” konulu panele, İmamoğlu ile birlikte Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Türkiye Otelciler Federasyonu Başkanı Osman Ayık ve TÜRSAB yönetim kurulu üyesi Nalan Yeşilyurt katıldı. Katılımcılar, yönettikleri kentler ve kuruluşlarla ilgili bilgilerini, görüşlerini, sorunlarını ve çözüm önerilerini katılımcılarla paylaştı. Yoğun programı nedeniyle panelden erken ayrılan İmamoğlu, zirvenin yapıldığı otelde kameraların karşısına geçti.
İMAMOĞLU: “DSİ RAPORUNU İNCELEYECEĞİZ”
İmamoğlu’na, “Kanal İstanbul’la ilgili ÇED raporuna ek olarak sizin gönderdiğiniz raporun içinde neler var ve DSİ’nin zamanında Kanal İstanbul ilk gündeme geldiğinde hazırladığı bir raporun sümen altı edildiği ve ÇED raporuna eklenmediği iddiası var. Sizin bu rapora ilişkin bir bilginiz var mı” sorusu yöneltildi. İmamoğlu bu soruya, şu yanıtı verdi:
“DSİ’nin zaten sürece katıldığı son toplantıda da olumsuz rapor verdiğini basına daha önce söylemiştim. Hatta İBB olarak, Kanal İstanbul’un tümüyle teknik olarak yanlış bir proje olduğunu ve bu yanlış projenin yanlış olduğunu söyleyen bir başka kurumunun da DSİ olduğunu söylemiştim. DSİ’ye, gerçekten tutarlı, teknik bir politika uyguladığından da kendisine teşekkür etmiştim. Ben de çıkarılan dosyanın bir kısım detaylarıyla ilgili bilgiyi almış durumdayım. Böyle bir dosyanın orada sümen altı edildiği, neredeyse 3 İstanbulludan birinin susuz kalma tehlikesiyle ilgili bir detayın içinde olduğuna dair. Ama bu raporu tümüyle elde edip inceleme konusunda bir çalışma yapıyoruz. Bu konuda da sizi bilgilendireceğiz ama günün sonunda baktığımız nokta şu: Ortada bir proje var ya da yok; emin değilim. Çünkü baktığınızda istanbul’a sunulan, servis edilen Kanal İstanbul projesinde bilinen tek şey, bir 3D çalışmasında kanalın ortasında giderken gösterilen bir tane vapur ya da bir şilep. Neyse. Efendim ne? ‘Bu kanal İstanbul şu işe yarayacak’. Ne işe yarayacak? ‘İstanbul Boğazı’ndan tehlike arz eden tankerler veya işte şunlar, bunlar geçmeyecek’. Bütünüyle bu sav üzerinden yürütülen bir sistem var ama televizyonda sunulurken de ‘Bakın ne güzel bir proje’ diye eliyle gösterirken gördüğünüz manzarada ne var? 40, 50, 60 kat koca koca gökdelenler var. Nerede? Kanalın sağında solunda. Hani Tehlike arz eden tankerler oradan geçmesin, buradan geçsin’ dediğiniz noktada yine oraya esas olan, ki raporlarda da bulunan 1 milyon 200 bine yakında nüfusun yerleşeceği bir kentleşme. Yani aslında yine bu şehre ilave nüfus. Yine bu şehre 1 milyon 200 bin denir ve bu 2 milyonu bulur, çok kötü bir kentleşme modelini dayatma. Ya da günün Türkçesi ile bir rant projesi.”
İMAMOĞLU: “İSTANBUL TEHLİKEDE”
“Peki zafiyetleri ne? İstanbul’un suyu tehlikede. İstanbul’un denizi tehlikede. Dünya güzeli, dünya coğrafyasındaki tek iç deniz modeliyle olan Marmara Denizi tehlikede. Canlı türleri tehlikede. İstanbul’un o güzelim coğrafyasında, 135 milyon metre kareye yakın kentin tarım alanlarının yüzde 15’i heba oluyor. Biz bunları konuşmuyoruz. Biz, bunları tartışmaya açmaya çalışıyoruz. Çünkü 2011’den beri, basın burada, tartışan arkadaşlar televizyonda; ben soruyorum: Hangi devlet yetkilisi çıkıp sizlere tek tek kanal İstanbul’u anlattı. Ölçüsü, şekli, şemali, teknik alt yapısı… ‘Şu bilim insanlarının altında imzası var!’ Bir belge varsa biri göstersin rahatlayacağım; ben bilmiyorum. 8 senedir bire bir takip ettiğim bu projenin, tek bir gün teknik açıklamasını dinleyecek bir ortam görmedim, duymadım.Bir açık oturum görmedim, duymadım. Devletin ilgili birimlerini davet edip, ‘Bakın burada bir Kanal İstanbul projesi var. Gelin sizin de fikrinizi alalım' dediklerini görmedim, duymadım. Ben, 5 yıl belediye başkanlığı yaptım hemen Kanal İstanbul'un geçeceği yerin 10 kilometre batısında. Böyle bir süreç var. Şu an tartışmaya bakar mısınız? 'Niye karşısınız? Ya siz neyi savunacaksınız?’ Biz, en azından karşı olduğumuz şeyleri araştırdık. Büyükşehirin elindeki raporları biliyoruz. Nasıl kötü bir proje olduğunu biliyoruz. Birisi iyiliğini anlatsın Allah aşkına.”
“TARİHÇİ, HUKUKÇU OLMAYAN HERKES MONTRÖ’YÜ TARTIŞIYOR”
“Bir Montrö'dür gidiyor. Tarihçi, hukukçu olmayan herkes tartışıyor ve savunuyor. Biz bunları konuşuyoruz, dün Sayın Bakan açıklama yapıyor. 'En yakın zamanda kazmayı vuracağız’. Nerede 16 milyon insanın fikri? Sadece 16 milyon insan değil, 82 milyon insanı ilgilendirir bu. O bakımdan DSİ, her şeye rağmen derin, teknik, ahlak ve kültüründen dolayı sağlıklı bir rapor sunması ve 'İstanbul'un su politikaları açısından buna karşıyız' demesi, beni mutlu etmiştir, sevindirmiştir tüm baskılara rağmen. O bir yana. İBB olarak da hukuki haklarımızı inceliyoruz. Bu konu da açıklamamız olacak. Pazartesiyi bekleyin. Teknik açıklamalarımızın devamı da gelecek. Sürecin içinde yüzlerce arkadaşım bunu araştırıyor. Bu hayati bir mesele. 130 sayfalık araştırma raporunun sonundaki cümleyi her yerde söyledim. 15-16 tane bilim insanı, altına imza attıkları raporda, 'Ya kanal; ya İstanbul' diyor. Bana savunan bilim insanı neyi savunduğunu göstersin.”
İMAMOĞLU: “DÜN YAPILAN YENİ YAPILAR YENİDEN YAPILACAK”
“TEM karayolu, E-5 karayolu, yeni yapılan 3. köprünün yolu ya da Kuzey Marmara Otoyolu, daha dün yapılan, bu yeni yapılar yeniden yapılacak. Ben teknik insanım. ‘Başlayacağım, yapacağım’ diyenlerden daha çok bireysel iş başarmış, proje yapmış insanım. Ben projenin, bir yapı işinin, bir inşaat sektörünün orada nasıl bir travma yaşatacağını çok iyi bilirim. Ben, bilen bir kişi olarak konuşuyorum. Öyle, ‘İstemezük’ falan diye bize yakıştırmalar yapanlara da buradan söyleyeyim: Ben, akıllı her projeyi, en az ortaya koyan kadar savunabilecek bir karaktere sahibim. Ama bu, ‘Ya kanal ya İstanbul’ ikileminde, yol ayrımında çok önemli bir iştir. 8 senedir konuşulan ama hiç bilgi sahibi olmayan İstanbulluların önüne bunu tek tek tek her konuda sunacağız. Bekleyin; Ocak’ın ilk haftasında çalıştayımız var. Ben bunu dedikçe adam acele ediyor yahu. ‘Yarın kazma vuracağız’ diyor Sayın Bakan ya. Ne kazmasıysa bu? Ben kazmayla çalıştım; tütün tarlasını bilirim, fındık tarlasını bilirim. Kazma dediği o ise, o da bilir, o basit iş. Ama kazma vurma denmez bir kere. Yarın oraya dozer sokma da denmez. Bu Kanal İstanbul. Öyle basit bir iş değil. ‘Yarın kazmayı vuruyoruz!’ Neyi vuruyorsunuz ya? Çocuk oyuncağı mı bu? 16 milyon İstanbullu gider, hakkını arar. 16 milyon İstanbullu. Uyarmaya devam ediyoruz.”
İMAMOĞLU: “ADALAR’I TAKİP EDİYORUZ”
İmamoğlu’na sorulan ikinci soru ise, “Büyükada’da 2 gündür tartışılan, hastalık tespit edilen 81 at için açıldığı söylenen bir mezar var. Adalar Kaymakamlığı da bir açıklama yaptı ve doğruladı. Hayvan severlerin adalara kaçak yollarla at sokulduğuna yönelik iddiaları vardı. Bu konuda bir çalışmanız, tespitiniz var mı” oldu. İmamoğlu, bu soruyu, “Dün, bu bilgiyi alır almaz bir rapor istedim. Henüz bana bir bilgi ulaşmadı. Bu konuda kesinlikle canlıyı ve doğayı koruma noktasında en üst seviyede takipçisiyiz. Adalar’da yıllardır var olan kontrolsüzlüğü, tanımsızlığı; ama ulaşım ama başka konularda; bu yılın ilk yarısında yüzde 90’ı çözülmüş olacak. Fayton meselesinde daha hızlı davranacağız. Söylediğiniz süreci de takip ediyoruz” şeklinde yanıtladı.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 577537
Öğretmenlerinin aylardır maaş alamamasıyla gündeme gelen Doğa Koleji'nin İTÜ Vakfı tarafından satın alınmasına ilişkin anlaşma sağlandığı öğrenildi...
Yaşadığı mali krizle gündeme gelen, Türkiye'nin en büyük özel okulu olan Doğa Koleji'nin satış süreci sonunda tamamlandı. Kolejin satışıyla ilgili İTÜ Vakfı ile imzaların atıldığı öğrenildi.
Resmi açıklamanın gün içinde yapılması bekleniyor.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 272482
Türkiye genelinde Google servislerine erişim çöktü. Kullanıcılar arama servisleri başta olmak üzere Google'un Gmail ve Youtube gibi servislerine bir süre erişim sağlayamadı. Google hizmetlerine erişim bir süre sonra yavaş yavaş gelmeye başladı...
Google'ınTürkiye'deki hizmetlerine girişlerde aksamalar yaşandı. Youtube ve Gmail hesaplarına erişmek isteyen kullanıcılar sayfaları açıldığında hata kodunu görüyor. Konuyla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
ERİŞİM SORUNU YAŞANIYOR
Arama motoru Google ve sağladığı hizmetlerde erişim sorunu yaşanıyor. İlk belirlemelere göre problemin küresel çapta yaşandığı belirtildi. CNN TÜRK'ün Google yetkililerinden elde ettiği bilgiye göre küresel kaynaklı bir sorun nedeniyle Google arama motoru ve Youtube gibi hizmetlerine erişimde sıkıntı yaşanıyor. Downdetector'da yer alan verilere göre Google'da yaşanan sorundan Türkiye ve Japonya en fazla etkilenen ülkeler oldu.
İLK AÇIKLAMA GELDİ
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'ndan yapılan açıklamada kesintinin Türkiye ya da BTK kaynaklı olmadığı çalışmalara devam edildiği belirtildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 695916
BRAVO VALİ BEY !
Vali Münir Karaloğlu, Antalyalı turizmcilere tedariklerini yerelden sağlama çağrısı yaptı. Karaloğlu, aksi taktirde Antalyalıların da Barselona'da olduğu gibi 'turist istemiyoruz' diyebileceğini söyledi...
Antalya Valisi Münir Karaloğlu, sektörün yarattığı geliri Antalyalılarla paylaşmak için ihtiyaçların yerel tedarikçilerden sağlanması çağrısında bulundu. Otel Satın Alma Yöneticileri Derneği tarafından düzenlenen, Türkiye Turizm Tedarik Fuarı’nın açılışında yaptığı konuşan Karaloğlu, turizmde 2020 yılına umut ve heyecanla girdiklerini söyledi. Bütün rekorların alt üst edildiği 2019 sezonunu tamamlamak üzere olduklarını belirtti.
'BU İŞLER SADECE TEMENNİ İLE OLMAZ'...
Karaloğlu, “2020’ye daha heyecanla ve umutla giriyoruz. 2020’yi 2019’da yakaladığımız yüzde 17’lik büyümeyi koruyarak ve üzerine de koyarak tamamlarız diye temenni ediyorum. Fakat bu işler sadece temenni ile olmaz, hedef koymanız, koyduğunuz hedefler doğrultusunda da emek verip çalışmanız gerekiyor”' diye konuştu.
'BARSELONA GİBİ OLURUZ'...
Turizm gelirlerinin kent ekonomisine katkısı konusunda sektör oyuncularına sitem eden Vali Münir Karaloğlu şunları söyledi: “Antalya’da bir oteliniz var, satın almanızın tamamını Antalya’nın dışından yapıyorsanız Antalya halkı ‘bir dakika’ der. Şehir olarak turizmin külfetine hep beraber katlanıyor muyuz, katlanıyoruz. Eğer turizmin oluşturduğu ekonomiyi, şehirle paylaşmazsak o zaman şehir Barselona’nın yaptığı gibi (biz artık turist istemiyoruz) der. İlerde Antalya halkının da yeter artık dememesi için, oluşan ekonominin şehirle, şehirde yaşayan halkla bölüşülmesi lazım. Ben şehrin valisi olarak buraya yaşayan 2 milyon 400 bin vatandaşımızın her birinin adına bunu talep etme hakkımın olduğunu düşünüyorum. Satın almacı arkadaşlarımız şehirden tedariği mümkün olan her şeyi buradan tedarik etmeli. Ama mutlaka yerli, olmalı. Bunu yaptığınızda halkın turizmi ve sizi daha çok sahiplendiğini göreceksiniz.”
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 569808
Konsensus Araştırma ve Danışma Şirketi, Türkiye'de en güvenilen kurumun hangisi olduğuna dair bir kamuoyu araştırması yaptı. Araştırma sonucunda, en güvenilir kurumlar listesinin başında Meteoroloji Genel Müdürlüğü yer aldı...
Habertürk gazetesi yazarı Fatih Altaylı, 'Ders gibi en güvenilir kurum birinciliği' başlığıyla yayımlanan yazısında Konsensus Araştırma ve Danışma Şirketi'nin açıkladığı en güvenilir kurumlar listesinin verilerini paylaştı.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yıllarca listenin tepesinde olduğunu anımsatan Altaylı, bu yılki sonuçların herkesi şaşırtacağını iddia etti. Altaylı'nın aktardığına göre Türkiye'nin en güvenilir 10 kurumu şöyle sıralandı:
Meteoroloji Genel Müdürlüğü
Türk Hava Kurumu
Türk Silahlı Kuvvetleri
Devlet Hastaneleri
Devlet Okulları
Orman Genel Müdürlüğü
Devlet üniversiteleri
Polis ve emniyet güçleri
Belediyeler
Devlet kurumları
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün (MGM) hak edilmiş bir birincilik kazandığını savunan Altaylı, "Bilime dayalı, evrensel kurallar ile tespit yapıyor ve dünyadaki benzeri kurumlarla işbirliği içinde. 'En iyi ben bilirim' demiyor. Tüm meteorolojik tahmin kuruluşları ile bilgi alışverişi yapıyor, dünyadaki gelişmelerle anlık bağlantı halinde. 'Yerli ve millî' ama evrensel. Helal sana Meteoroloji" ifadelerini kullandı.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 251306
Polisin trafik uygulaması esnasında bulunan 10 bin TL sahibi bulunarak teslim edildi...
Antalya'nın Gazipaşa ilçesinde, Bölge Trafik İstasyon Amirliği tarafından yapılan uygulamada görevli polis memurları yerde deste halinde 10 bin TL buldu. Paranın sahibinin olmadığını gören polis, Trafik Uygulama Denetleme Daire Başkanlığı tarafından kullanımı zorunlu hale getirilen kameralar sayesinde parayı Mehmet Akif Sekkeli isimli bir vatandaşın düşürdüğünü tespit etti.
Görevli polis memurları İbrahim Gürbüz, Hakan Ünsal, Ahmet Azgın ve Okan Kaya'nın yaka kamera kayıtlarının incelenmesi sonucu araç plakasından ulaşılan Mehmet Akif Sekkeli, Bölge Trafik İstasyon Amirliği'ne davet edilerek 10 bin lirası teslim edildi.
Parayı düşürdüğünü, polisin araması sonucu öğrenen Sekkeli büyük mutluluk yaşarken teşekkür edip parasını görevli polis memurundan teslim aldı.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1314669
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin Kanal İstanbul’dan işsizlik sorununa kadar gündeme ilişkin birçok sorusunu yanıtladı. İmamoğlu, Kanal İstanbul’un kamuoyu ile paylaşılan 3D görüntülerinde villaların ve lüks konutların varlığıyla ilgili soruya, “Ben, müteahhitlik yaparken, bir evi satacaksam, bir daireyi satacaksam, onun yaşanılır halini göstererek, insanlara proje başlamadan servis eder, müşterileri ikna etmeye çalışırım. Şimdi, burada hangi müşteri ikna ediliyor, onu bilmiyorum. Ama ben şöyle bakıyorum; İstanbul satılacak ya da böyle pazarlanacak bir ürün değil. İstanbul, yaşanacak, korunacak ve geleceğe tanışacak bir miras. Onun için hiç o tarafı beni ilgilendirmiyor” yanıtını verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin Kanal İstanbul’dan işsizlik sorununa kadar gündeme ilişkin sorularını, Saraçhane’deki makam odasında yanıtladı. Gazetecilerin soruları ve İmamoğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle oldu:
“Gündem yine Kanal İstanbul. Cumhurbaşkanı Kanal İstanbul hakkında “yap-işlet-devret modeli ile olmazsa hazineden milli bütçe ile finanse edileceğini belirterek “Yeni sürecin çok yakın olduğunu” söyledi. Cumhurbaşkanı ve bakanlar çok kararlı görünüyor. Cumhurbaşkanının açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?”
“OTURMAYAN BELEDİYE BAŞKANI’NIN ESERİ”
- “Gündemimiz Kanal İstanbul” dediniz, gündemimiz olmalı. Sonuna kadar gündemimiz olmalı; çünkü benim, en azından bilim insanları ile buluşma çabamız ve ortaya koyduğumuz bilgi paylaşımı ile bu Kanal İstanbul’un tehlikesini ve tehdidini anlatacak kelime bulamadığımı ve bazı cümlelerle ifade ettiğimi hepiniz biliyorsunuz. Bu konuda tereddütsüz aynı cümlelere devam ediyorum. Yani İstanbul için bir ihanet ötesidir, cinayettir. Bir araştırmadaki tarifi tekrar yineliyorum, “Ya kanal ya İstanbul” diyorum. Bu kadar yol ayrımı gibi duruyor. Bu proje tartışılmalı, hatta üzüntüm ‘Ben niye karşı çıkıyormuşum ve bunu anlamaya çalışmıyormuşum.’ Tam aksine ben tam 8 yıldır, 9 yıla yakındır, ilk ortaya atıldığı andan itibaren anlamaya çalışan birisiyim. Bugüne kadar anlamamaya çalışıp direkt kabul eden, boyun büken, boyun eğen insanlara sesleniyorum: Bu süreci anlamaya çalışın. Zaten onun için çalıştay yapıyoruz. Bizim sayemizde bu süreci gündeme taşımanın sayesinde şu anda toplum bunu irdeliyor. Hatta siyasi partiler de irdeliyor. Onun için değerli. Bu tam da “oturmayan” belediye başkanının eseri. Süreci dert edinen, Kanal İstanbul, başka yatırımlar, şehre bakış, şehrin konutlaşması, İstanbul’un deniz ulaşımı, hava ulaşımı her konuda duyarlılık gösteren araştıran yapımızın karşılığıdır. Onun için oturmamaya devam edeceğiz. Çalışmaya, süreçlere duyarlı olmaya devam edeceğiz. Sermaye tarafını ben hiç tartışmıyorum ki. Konu bile değil. “Dışarıdan sermaye bulduk”, “Milli bütçe ayırdık…” Sorumlu bir yönetici olarak, sorumluluk sahibi bir baba olarak, sorumluluk sahibi bir İstanbullu olarak diyorum ki; “Bu konunun böyle bir kısmını tartışmaya açmam bile”. Bu büyük bir yol ayrımı. O bakımdan para mı bulunacak, paramız mı var? Başka konuları var bu ülkenin. Bu ülkenin işsizliği var. Parayla ilgili bir konuyu konuşacaksak önceliklerimiz var. Bu ülkenin işsizliği var. İstanbul’u mu konuşacağız? Bu şehrin deprem sorunu var. Bu şehrin başka konuları var. ”Efendim, çözeceğiz”, -cek’le -cak’la zaman geçiremeyeceğimiz sorunlar bunlar. Depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz. 20 yıl geçti zaten. 20 yıl geçtikten sonra hala, 50 bin binaya riskli yapı diyorsak, on binlerce insanın can güvenliği tehdit altında diyorsak… Konu bunlar, bunlara eğileceğiz. Konu işsizlik yani. Yüzde 15’i işsiz bu ülkenin. İstihdam yaratalım, iş kuralım. Yani bu bir iş değil, bu bir katliam. O bakımdan biz hala aynı yerdeyiz. O konu benim konum değil. Para konusu, bütçe, yap-işlet-devret, milli sermaye… Milli sermayenin harcanacağı milli konular var. Milli sorunlarımızın aşılacağı milli konular var. Yüzbinlerce çocuğun şu anda tehdit altında olduğu özel eğitim sorunundan tutun birçok konuyu tartışabiliriz.
“O HATTAKİ TÜM MÜLKİYETLERİ ARAŞTIRIYORUZ”
“Kanal İstanbul güzergahındaki bazı arazilerin Katar Emiri’nin annesi tarafından satın alındığı da ortaya çıktı. Katar sermayesi tartışması da var. Tank palet fabrikasından sonra bir kez daha gündeme geldi. Buna nasıl bakıyorsunuz?”
- Devasa sorunun bir detayı bu sadece. Ben ona odaklanmış değilim. Elbette o hattaki tüm mülkiyetleri araştırıyoruz. Sadece o değil ki tüm mülkiyetleri araştırıyoruz. Nasıl bir mülk hareketi oluşmuş? Samimi ve milli bir süreçten mi bahsediyoruz yoksa başka bilmediğimiz şeyler de var mı? Tüm hat. 135 milyon metrekare tarım alanından bahsediyoruz. ‘20 bin metrekaresi birininmiş!’ Onunla ilgilenmiyorum. Ben, 135 milyon metrekare ile ilgileniyorum. O bakımdan mülkiyet konusuyla da ilgileneceğiz ve oradaki o bütüncül yapının yaratacağı başka sorunları da esas niyeti de sorgulayacağız. Bakın ben, bu çalıştay meselesini önemsiyorum. Bütün bilim insanları orada konuşacak. Elini vicdanına koyup, başını yastığa koyduğunda, gündüz konuşup bunu savunup, akşam rahat uyumadığına inandığım birçok bürokrat ve kabine üyesi var. Geçmişten bugüne… Ben öyle inanıyorum. Bu benim inancım. Vicdanen kalbimin bana hissettirdiğini ifade ediyorum. Benim kalbim, çoğu zaman bana çok doğruları hissettirmiştir.
“ORTADA KORUNMASI GEREKEN MUAZZAM BİR ÇEVRE VAR”
“Cumhurbaşkanı, dün, “Çevreci bir kanal yapalım” diye de seslendi. Bu kanal, ne kadar çevreci olabilir?”
- Ortada zaten muazzam bir çevre var korunması gereken. İstanbul, sağından solundan çekiştirilecek bir coğrafya değil. Bu coğrafya, binlerce yılın bize emaneti. Bugün, şu güzel şehri fethedip, bizim insanlarımıza, Türk insanına kazandıran Fatih Sultan Mehmet, bugün ayağa kalksa, dirilse, ‘Sen ne yapıyorsun’ der. Hepimize hesap sorar Fatih Sultan Mehmet. Bu kadar göz bebeği bir kent, tarihin bize emaneti… Onun için çevre… Neyin çevrecisi? Çevre dediğiniz, korunursa değerli, korunursa güzel. O bakımdan işin çevre boyutu, işin hep aldatmaca kısmı. Bakın çok sorunlar var. Evet, Kanal İstanbul bir tehdit. Uğraşacağız. Unutulmaması gereken garlar meselesi var. Sakın unuttuğumuzu düşünmesin. ‘Bu arada o da çıkar…’ Hayır! Gözümüz yargıda, gözümüz hukukta. Orada ne oluyor? Onu merak ediyoruz ve takip ediyoruz. Hukuktan, yanlışı düzeltecek, vicdanları sızlatmayacak, 16 milyon insanın ağırlığının altında ezilmeyecek bir karar bekliyoruz. Lütfen o kararı, en yakın zamanda inşallah açıklasınlar. Beklentimiz o yönde yani.
“BU SİYASİ BİR YARIŞ DEĞİL”
“Kanal İstanbul’la ilgili referanduma gidilmesiyle ilgili bir görüş var. Siz bu referandum olayına nasıl bakıyorsunuz? Belediye imkanlarıyla böyle bir anket yapma şansını olur mu?”
- Anketler yapılıyor. Biz de yapıyoruz. Gerekirse zaten referanduma gidilmeli. İlk söyleyen benim zaten. Tabii ki halka sorulmalı. Ama bu bir siyasi yarış değil. Bu işte kararı bilim insanları, bu işe hayatını. Ömrünü adamış insanlar vermeli. Ne bir belediye başkanı ne bir bakan ne de Sayın Cumhurbaşkanı. Bu işin kararını verecek olan, çok büyük bir heyet, tekrar söylüyorum; İstanbul halkı, Türkiye, Türk milleti. Hatta dünyanın bile bu süreci analiz etmesi lazım. Bugün hangi coğrafyada olursa olsun, bir zarar verildiğinde, Amazonlar yandığında içimiz cız etmiyor mu mesela. Niye? Hakkımız var. Amazonlar da bile hakkımız var. İstanbul da öyle önemli bir yapı, değer, coğrafya. O bakımdan tabii ki halka sorulmalı. Ama önce, bilim insanlarının bu sürece katkı sunması…Ne ben söyledim diye iptal edilmeli ama ne birisi söyledi diye kabul edilmeli. Tartışılmalı. Ve sayemizde ilk defa tartışılıyor. “Tartışılıyor” diyorum ama hala, “Kararlılıkla yapacağız…” Yani “Soracağız” diyen yok, “Konuşalım” diyen yok, “Tartışalım” diyen yok; “Yapacağız!” Bu çok yanlış bir tavır.
“VATANDAŞ VE İBB BAŞKANI EKREM İMAMOĞLU
OLARAK HAKKIMI SONUNA KADAR KULLANACAĞIM”
“Peki buna engel olabilecek misiniz?”
- Ben, Ekrem İmamoğlu olarak, şahsım adına hukuki hangi hakkım varsa, kullanacağım. Ama bununla yetinmeyeceğim. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu olarak, hangi hak ve hukukum varsa, sonuna kadar kullanacağım. İstanbul halkı da bunu dert edip, gidip mahkemeye başvurup davalar açacaksa binlerce, on binlerce yüz binlerce açsın, açmalı. Ama tekrar söylüyorum, inşallah o boyuta gelmesin. Allah aşkına soruyorum, sizler basın mensubusunuz. Sekiz senedir hangi araştırmayı gördünüz? Benim gördüğüm bir tek şey; 6 ayda bir kandırmaca, bir 3D fotoğraf, etrafında bloklar ve konutlar dizilmiş milyonlarca konut. Yatlar geçiyor içinden. Hani, bugün 3D teknolojisi de yüksektir, bitmiş gibi gösterir. İçinden tekneler geçiyor. Arada altı ayda bir pişirilip konulan şey bu, başka hiçbir şey yok. Kim araştırdı, kim? Hangi üniversite? Hangi üniversiteler tartıştı da gittiniz izlediniz, biliyor musunuz böyle bir şeyi? Ben hatırlamıyorum. Olsa giderdim. O bakımdan yani bu sürecin ben yaptım oldu değil, biz gereken bütün hukuki haklarımızı kullanacağız.
“HER KONUYU TARTIŞIYORUZ”
“Bu, geçmişte de tartışılmıştı. Bu çılgın proje ilk ortaya atıldığında Cumhurbaşkanı tarafından. O dönemde, daha önceki Necdet Özkan, DSP’li bir adayın da bunu dillendirdiği. İlk Ecevit’in projesi olduğu söylendi. Hatta o günlerde yine tartışıldı. Bu Osmanlı projesi olduğu da söylendi. Abdülmecid ve sonraki dönemlerde de bu kanal projesi hep tartışıldı. Gereksiz diyorsunuz ama o dönemde de Boğaz güvenliği için daha önce de gündeme gelmişti…”
- Şimdi bu şöyle düşünülebilir: İşte Boğaz güvenliği. O zaman ne için düşünüldü, bilmiyorum. Abdülhamid döneminde böyle bir proje tartışıldı. Hatta, o projenin Kocaeli Yarımadası’nda olduğu söyleniyor, burada değil, yani Kocaeli tarafına yakın. Körfeze düşen bir şey. Şimdi bu tartışılır. O zaman ne düşünülerek tartışıldı onu bilemem. Ben araştırmadım, tarihçi değilim, bir. İki, rahmetli Bülent Ecevit döneminde de bu düşünüldü, doğru. O dönemde de siyaset yapan, şimdi siyaset hayatına devam eden, bakanlık yapmış birçok insan, evet o dönemde de tartışıldı ama yanlışları ve hatalı olacağı yönündeki irade daha yüksek göründüğü için geri çekildi. Sadece bir ya da iki defa dile getirildi o kadar ve biz bunu kullanmaktan vazgeçtik. “Çünkü, yanlışlarını özellikle ülkemizin jeopolitik konumu ve uluslararası hukuk açısından çok zarar verici neticeleri doğacağından geri çektik” diye bana bilgi verildi. Bu bilgiyi alalı da yaklaşık birkaç ay oldu, onu da söyleyeyim. Her konuyu tartışıyoruz. Ama biz, bugünün çocukları olarak bakın 21. yüzyılın, 2019’un yöneticileri ve çocukları olarak sürece bakıyoruz ve ben yarının dünyasının neleri beklediğini düşünüyorum. Yani, bugün kışın hiç yağmur yağmayan, hiç kar yağmayan bir coğrafyadayız şu anda. Bakın, iki aydır baharı görüyoruz. Bu sevindirici bir şey değil ki. Üzücü bir şey. Dünya nereye gidiyor? Dünyanın öncelikleri ne? Şimdi böyle bakan yöneticiler mi doğru bakıyor geleceğe yoksa başka mı? He rşeyle oynayabiliriz. Öyle bir teknoloji de var ki her yeri delip geçebiliriz yani. Hatta işte bir silah icat ediliyor, biranda ortalık toz duman olabiliyor. Şimdi böyle mi bakmak lazım, yoksa başka türlü mü bakmak lazım. Ben, baktığım yol haritasını anlatıyorum.
“Büyükşehir’den, kurum olarak yasal düzenleme gibi bir şey var mı?”
- Hayır. Sadece, yetkisiz bir belediye başkanının imzası var daha önce atılmış. Yani, yetkisiz, Meclis’ten yetki almadan imza atmış, bir belediye başkanının, burada bir Meclis’in seçtiği bir belediye başkanının attığı imza var.
“3 boyutlu görseli siz nasıl buldunuz? Dün o da gündemdeydi. Villaların, oradaki lüks konutların çok güzelliği de konuşuluyor…”
- Valla ben müteahhitlik yaparken, bir evi satacaksam, bir daireyi satacaksam, onun yaşanılır halini göstererek, insanlara proje başlamadan servis eder, müşterileri ikna etmeye çalışırım. Şimdi, burada hangi müşteri ikna ediliyor, onu bilmiyorum. Ama ben şöyle bakıyorum; İstanbul satılacak ya da böyle pazarlanacak bir ürün değil. İstanbul, yaşanacak, korunacak ve geleceğe tanışacak bir miras. Onun için hiç o tarafı beni ilgilendirmiyor.
420 KİŞİLİK İŞE 15 BİN BAŞVURU
“Peki, bugün sabah saatlerinden beri İBB’nin önünde metrelerce uzunluğunda bir kuyruk var. Personel alımı duyurusu sonucunda iş başvurusu yapmaya gelen kişiler soğukta. Biz, yıllardır belediye önünde böyle kuyruklar görmemiştik. Siz, bu fotoğrafı nasıl yorumluyorsunuz?”
- Tümüyle şeffaflık ama tümüyle de üzücü tabi. Hani, 420 civarında sözleşmeli memur alımımız var. 15 bin civarında başvuru yapılmış. Sanırım 7 bin civarında başvurusu kabul edilen kişiler var. Şu anda epeyce masa bu sürece hizmet ediyor. İnsanlar işsiz, iş arıyor. İnsanların gündeminde Kanal İstanbul diye bir şey yok. Ekmeğini kazanmak diye bir gündem var. 400 işçiye, elemana böyle bir başvuru varsa, işin bu boyutuna bakmak lazım. Bir başka boyutu da; biz, şeffaf bir şekilde insan kaynağı alımını başlattık bu kurumda ve bu böyle devam edecek. Bakın bu, kamu yönetiminde insan kaynaklarının gerçek anlamdaki yerinin tekrar iade edilmesi kadar değerli bir süreç. Yani, siyasi bir baskı altında kalmadan, toplumun bütün kesimini yansıtan. İstanbul halkının. Hak eden girsin diyen ve bunu tüm şeffaflığıyla halkın önünde yürüten ve yöneten bir anlayışın tezahürüdür bu insanların buraya gelip, kuyruğa girmesi. Dolayısıyla şeffaflık yani, mükemmel, çok iyi. Ama bir yanıyla da bu kadar insanın neredeyse kaç katı oluyor, 50 katı insanın gelip başvuru yapması da ayrıca üzücü tabi. Bir boyutuyla şunu da ifade edeyim; zabıta alımlarımız olacak, yazılarımızı yazdık. İtfaiye alımlarımız olacak. Geleceği hazırlamak adına gerçekten bugün attığımız adımlar 5 yıl 10 yıl sonra hak edenin işe girdiği ve o insanların daha temiz daha idealist duygularla kamuya hizmet etme adına başlattığımız sürecin çok özel anları diye düşünebilirsiniz.
“Bir yandan da dışarıda işe geri alınmayı bekleyen işçiler var. İlginç bir görüntü.”
- Gayet tabi üzücü bir görüntü. Ama biz tekrar söylüyorum: O dönemde işten çıkartmak zorunda kaldığımız iki seçim arası arası hiç anlamı olmayan bir süreçte işe girmiş insanların bir kısmı bile şu anda başvuru yaparak bizde tekrar işe girdi.
“Kaç kişi girdi?”
Sayısına bakmıyorum. 20, 30, 50’dir. Daha da alınacaktır. Alınıyor da zaten. Dolayısıyla biz bu kadar açık davranıyoruz. Ama sorgusuz sualsiz, habersiz iki seçim arası işe alınmayı hiçbir kişinin vicdanı kabul etmez. Onlar da mağdur görüyorum. Ama toplumu da mağdur etmeye gerek yok. Biz bundan sonraki süreçte o arkadaşlarımızın hak ettiği için tekrar işe alındığı süreçleri takip edeceğiz.
“SÜREÇLER ŞEFFAF İŞLEYECEK”
“Bugün araç alım ihalesi gerçekleştirildi. Teminat mektubu olmadığı için iptal oldu. Teminat mektubu gibi çok ana unsurun olmadığı teklifler sunuldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Ocak ayında yapılacak sanırım yeni ihale. Hizmette bir aksama olun mu? Mevcut şirketle mi devam edilecek?”
Tabi hangi firmanın niçin eksik evrak verdiğine yorum yapmak beni makamıma ve şahsıma yakışmaz. Ama neticede arkadaşlarım evrakı tam olan şekliyle bir ihaleyi tamamlamak zorunda. Ben de bir kısım naklen yayını izledim. Bu da önemli ve değerli bir başlangıçtır. Bu süreçte bazı önem ihtiva eden ihaleleri toplumun gözü önünde yapılması konusunda çok hassas davranacağız. Ama araç işi önemli. Tabi ki bu ülkenin kayıtlı, vergisini ödeyen şirketleri var. Sen girme ser gir dersek bir başkasına benzeriz. Biz öyle bir yönetim anlayışına sahip değiliz. Şu an ihale iptal edildi. Şimdi sanıyorum 30-35 gün içinde süreç için karar verilecek. Arkadaşlarım çalışıyor. Onlar karar vermeden benim bu işin uzmanları adına bir şey söylemem yanlış. Ama dediğim gibi süreçler şeffaf işleyecek ve en doğru kararı verirler. Daha şeffaf daha uygun bir maliyetle yolumuza devam ederiz.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1461111
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin, “Kanal İstanbul geçen haftadan beri gündemdeydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sizi kastederek, ‘İşine baksın’ dedi. Ne diyeceksiniz” sorusuna, “Ben, burada oturarak, çalışmayarak, iş üretmeyerek belediye başkanlığı yapmak için seçilmedim. Ben toplumun menfaatlerini ve haklarını korumak için belediye başkanı seçildim. ‘Sen otur işine bak’ cümlesinin bir başka açılımı, ‘En iyisini ben bilirim’ demektir. Bence en iyisini 16 milyon bilir” yanıtını verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2020 bütçesinin onaylandığı Meclis toplantısı ardından gazetecilerin, gündeme ve oturuma ilişkin sorularını yanıtladı. İmamoğlu’na sorulan sorular ve İBB Başkanı’nın verdği yanıtlar şunlar oldu:
“OTURMAK İÇİN GELMEDİM”
Kanal İstanbul geçen haftadan beri gündemdeydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siz yönelikte eleştirileri de vardı. ‘İşine baksın’ eleştirisi de geldi size yönelik. Ne diyeceksiniz Erdoğan’ın eleştirilerine yönelik?
Uzun zaman geçti Sayın Cumhurbaşkanı’nın belediye başkanlığından bu yana. Belediye kanununun 18. Maddesi, “Belediye başkanı; belediye teşkilatının, beldenin ve belediyenin haklarını, menfaatlerine korur” diye izahta bulunur. Dolayısıyla, oturarak iş yapan hangi belediye başkanlarıyla çalıştı onu bilmiyorum. Öyle bir geleneği mi oluştu, onu da bilmiyorum İstanbul’la ilgili. Ama ben, burada oturarak, çalışmayarak, iş üretmeyerek belediye başkanlığı yapmak için seçilmedim. Ben toplumun menfaatlerini ve haklarını korumak için belediye başkanı seçildim. ‘Sen otur işine bak’ cümlesinin bir başka açılımı, ‘En iyisini ben bilirim’ demektir. Bence en iyisini 16 milyon bilir. Ben, bu anlamda süreci sonuna kadar takip edeceğim. Toplumun menfaati için çalışacağım. Ve bu süreçle ilgili 16 milyon insanın, en son noktasına kadar bilgileri elde etmesini sağlayacağım. Bu işi çok iyi bilen insanlardan faydalanacağız. Bu işi çok sesli bir şekilde toplumun önünde dile getireceğiz. Toplumun kararını, toplumun menfaatini, yine toplumla, ortak akılla vereceğiz. Bütün bunları yapmamızın sebebi, aslında yaşadığımız seçimin bize verdiği en değerli kısmı, susmamak, konuşmak. Herkes konuşacak. Ben de onların temsilcisi olarak her zaman konuşacağım. Buna alışmak istemeyen kim varsa, bu sürece alışsa iyi olur. Daha fazla sesimiz çıkacak.
“BİRİLERİ SÜKSE YAPSIN DİYE İSTANBUL’A İHANET EDECEK PROJELERE ‘EVET’ DEMEYECEĞİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün, Kanal İstanbul’la ilgili, “Dünyada büyük sükse yaratacak. CHP’nin takoz siyasetine boyun eğmeyiz. Her şeye rağmen 2023 hedefimiz arasına giremeyecekler” demişti. Bu konuyu da değerlendirir misiniz?
- Biz, birileri sükse yapsın diye İstanbul halkına ihanet edecek, yarın pişman olacakları hiçbir projeye, ‘Evet’ demeyeceğiz.
DEPREM YANITI
Bütçede AK Parti’nindepreme hazırlık çalışmaları ile ilgili kalemin geçen yıla göre yüzde 65 daha düşük olduğu eleştirisi yapıldı. Neden daha düşük pay ayrıldı?
-Depremle ilgili, kurumumuzun içinde deprem sürecini yürüten daire başkanlığımız dışında, farklı kurumlarımız, kuruluşlarımız, KİPTAŞ gibi çok yoğun şekilde bütçe aktaran iştiraklerimiz var. Burada AK Parti grubunun eleştirdiği hususun başka bir açılımı var. Bir bütçeye yazmak değil onu gerçekleştirmek de değerli. Neyin gerçekleştiğini görmek lazım bütçede. O söylenenin çok altında bir bütçe gerçekleşmesi var, sanırım yüzde 10’lar seviyesinde. Dolayısıyla biz gerçekleştireceğimiz rakamı bu seneki bütçeye yazdık. Deprem ve diğer hususlara bakarsak, bir bütçe hazırlamanın zorlukları var şu an İstanbul’da. Onlarca durmuş şantiyeden bahsediyoruz. Bir yıldan fazladır, 1.5-2 yıldır duran, tehdit oluşturan şantiyeler. Biz, bu yükü ve bunların detaylarını 23 Aralık’ta toplumla paylaşacağız. Tüm bunları göz önüne alarak bir yandan bunların bitirilmesi, bir yandan bu süreçlerin tekrar sonuca kavuşturulması konusunda kararlar alırken, denk bütçeyi yapabilme ve borçlanma kabiliyetini de ona göre dengeleyen bir bütçe hazırlamak zorundaydık. Biz, 2020’yi doğru yönetme açısından kimseyi manipüle etmeme ve toplumu aldatmama açısından doğru bir bütçe hazırladığımızı düşünüyoruz. Doğru bütçeye de oybirliği ile karar verilmiştir. AK Parti’ye, MHP’ye ve ittifakımız İYİ Parti’ye teşekkür ediyorum.
“BÜTÜN İHALE SÜREÇLERİYLE İLGİLİ SORUŞTURMA SÜREÇLERİ BAŞLATILIYOR”
Çöp suyu nakliye ihalesinde geçen yıla göre yarı yarı fiyat farkı olduğu ortaya çıktı. Geçen yıl bu iş neden 2 katı fiyatına yapıldı?
-Tüm soru işareti ne varsa aklınızda, benim net talimatım vardır. Arkadaşlarım, bütün bu ihale süreçleriyle ilgili soruşturma süreçlerini başlatıyorlar. Yani biz, geçmişe dair konuşmayan, yani nasıl bugünkü konuları konuşuyorsak, geçmişe dair konuları da konuşmayan bir yönetim olmayacağımız için seçildik. O bakımdan bu süreçlerin idari anlamda soruşturma süreçleri başlatılacaktır ve takip edilecektir. Tabi bir ihale sonuçlanmadan geçmişe dönük bir sorgulamaya daha dönemedik. Bir yıl önceki ihale nasıl verilmiş? Bunları eleştirme şansımız olmadı ama şimdi bu veri, bizim önümüzdeki somut bir veri. Şimdi elbette buna bakacağız. Kaldı ki Türkiye’nin maliyet artışlarını da üstüne koyduğunuzda gerçekten ciddi bir fark var ortada.
“KENDİ İHALELERİMİZE YENİ BAŞLADIK”
En büyük tasarrufu ihalelerden yapacağım demiştiniz. Ortada aracılar mı var? Birim fiyatlar neden yüksek?
-Türkiye’deki, kamudaki yozlaşma diye tariflediğim süreçlerin bir yansıması bu. Kesinlikle 2019’da en büyük farkımızı ihalelerde yapacağımız o tasarruflarla israfı engelleyerek elde edeceğimiz biz de biliyoruz. Bunu öngörüyoruz zaten şu anda. Ortaya koyduğumuz, aslında gider bütçesinin içerisinde şu an henüz toplumun görmediği gerçek farklar var. Biz, 10 bin metrekarelik bir işi, geçmiş dönemde bitirilen bir bütçe kalemiyle 13 bin metrekare olarak yapmayı hedefliyoruz. Bu kadar derin veriler elimizde var. Biz, daha yeni dönemimizin yeni ihalelerine yeni başladık. Biz kendi ihalelerimizi yapıyoruz şu anda ve daha yeni başladık, bu ay başladık. 2020’de devam edecek. Gerçek farkları 2020’de göreceğiz ve biz asla geçmişe kayıtsız olmayacağız net olarak soruşturacağız. Bununla ilgili 16 milyon insanın yasal haklarını arayan bir dönemi yaşatacağız. Aksi takdirde yozlaşmamış bir kamu dönemine ortaklık edersiniz. Biz öyle bir sürece ortak olmaya gelmedik.
“BELLİ ÇAPTAKİ İHALELER CANLI YAYINLANACAK”
İBB’de en çok tartışılan konulardan biri olan kiralık araç ihalesi canlı yayınlanacak mı?
-Evet, canlı yayınlanacak ve şeffaf olacak. Aslında bunlar başlangıçlar. Zaman içerisinde, mümkün olduğu kadar, belli çaptaki bütün açık ihalelerimizin tamamını naklen olarak vermeyi planlıyoruz. Kamuoyu, süreçlerin nasıl olgunlaştığını, nasıl olduğunu görsün istiyoruz. Dilediğimiz rehabilitasyonlar ya da düzenlemeler bir anda önümüze gelemiyor ama büyük çabamız var bu konuda.
“BÜTÇE HAYIRLI OLSUN”
İçerde çokça eleştirildi yapılan bütçe ama oy birliğiyle de kabul edildi. Bu kadar eleştirilen bütçeye, ‘Evet’ dendi. ‘Hayır’ denseydi Meclis çoğunluğuyla ne olurdu?
-Şu bir gerçek: Bütçenin ve sayıların bir gerçekliği var. Benim hayatım bunla geçti. Ne yazık ki bütçeleri birisi sağdan sola okur, birisi soldan sağa okur. Biri yukarıdan aşağı yorum yapar, biri aşağıdan yukarı yorum yapar. Bu anlamda farklı yorumlarla bütçeyi anlatma ihtimaliniz yüksek. Ne yazık ki sayıların böyle bir sihri var. İyi değil bu tabi. İSMEK’te bütçe okuması, finans okuması yönetimi kursları başlatacağız bütün İstanbul’a. Çünkü gerçekten biz, halkımız olarak, bir bütçenin ne anlam ifade ettiğini çok fazla bilmiyoruz. Bir gelir gider tablosu, denk bütçe… Çok basit terimlerle bile ilgilenmiyoruz çoğu zaman halk olarak. Burada söylenenler Meclis’in ruhu içinde kalsın. Meclis’te çıkan bütçe, hepimize hayırlı olsun.
HABER:Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 289537
TBMM--Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda ABD Senatosunun "Ermeni kararı"nı kınayan ve reddeden karar metni kabul edildi. TBMM Genel Kurulunda, TBMM Başkanı Mustafa Şentop imzalı karar metni okunarak, oylamaya sunuldu.
Karar metnine AK Parti, CHP, İYİ Parti ve MHP grupları kabul oyu,
HDP Grubu ret oyu verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bulunan 5 parti,1915'te yaşanan olayları "Ermeni soykırımı" olarak tanıyan ve ABD Senatosu'nun onayını alan tasarıyı kınadı.
TBMM Genel Kurulu'nda, 2020 Mali Yılı Bütçe görüşmeleri sürerken, dün ABD Senatosu'nun 1915 olaylarına ilişkin aldığı karara tepkiler geldi.
AK Parti Grup Başkanvekili Eminakbaşoğlu, Amerikan Senatosu'nda alınan karara, Mehmet Akif Ersoy'un 'Tükürün' şiirinden bir kesit okuyarak tepki gösterdi. Eminakbaşoğlu, "Mehmet Akif yüz yıl önce en güzel cevabı vermiş. Kuva-yi Milliye ruhuyla yüz yıl öncesindeki duygu ve düşüncelere biz de milletçe ve devletçe aynen sahip çıkıyor ve haykırıyoruz. Biz Amerikan Senatosu'nun bu kararını keenlemyekûn olarak yok hükmünde görüyor ve bu karara tükürüyoruz" ifadelerini kullandı.
KARAR MECLİS'TE KINANACAK...
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay ise karara ilişkin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan, bu milletin, meclisin şanına ve şerefine yakışır bir refleks beklediklerini söyledi.
TBMM Genel Kurulu'nda, Mecliste grubu bulunan AK Parti, CHP, HDP, MHP ve İYİ Parti'nin kararı ile, ABD Senatosu'nun 1915 olaylarına ilişkin aldığı 'soykırım' kararı kınanacak.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 894498
Davutoğlu, Gelecek Partisi'nin manifestosunu açıkladı: Lider değil, çoğulcu demokrasi ile yönetim...
Gelecek Partisi Genel Başkanı, Davutoğlu, partinin ilkelerini ve kurucu üyelerini açıkladı. "Zamanı geçmiş eski sözleri tekrar etmeye değil, ‘yeni şeyler söylemeye’ geliyoruz" diyen Davutoğlu, Gelecek Partisi'nin 'her kesimden insanı barındırdığının' altını çizdi. Manifestoda popülist söylem ve lider yönetimi yerine çoğulcu demokrasi ile liyakat vurgusu öne çıktı. Davutoğlu paralel yapı diyerek FETÖ ile mücadeleden taviz verilmeyeceğinin altını çizerken 'hak, hukuk liyakat' başlıklarını ön plana çıkardı. Yeni Anayasa, Partiler Kanunu'nda değişiklik, seçim barajının kaldırılması ise vaatler arasında kaldı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, dün İçişleri Bakanlığı'na kuruluş dilekçesini verdiği Gelecek Partisi'nin vizyonu ve programını Ankara Bilkent Otel'de düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna duyurdu.
Ahmet Davutoğlu salona eşi Sare Davutoğlu'yla birlikte giriş yaptı. Davutoğlu, sol yanına partisinin kurucular kurulundaki en genç isim olan 22 yaşındaki İsmail Günaçar’ı oturttu.
KORKU ATMOSFERİNE RAĞMEN, YOLA ÇIKTIK...
Ahmet Davutoğlu'nun basın toplantısından yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:
"Yeni bir ufka yeni bir geleceğe yürüme iradesi gösteren değerli arkadaşlarım,
Hepinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün “Gelecek milletimizindir, gelecek Türkiye’nindir” diyerek partimizin kuruluşunu ilan ediyoruz. İlk adımını samimiyetle ve kararlılıkla attığımız bu kutlu yürüyüşün halkımız, ülkemiz ve insanlık için hayırlı olmasını diliyorum. İnsanlığın ve milletimizin kritik bir süreçten geçtiği tarihi bir eşikte, benzer nice doğumlara şahitlik etmiş Anadolu’nun kalbi Ankara’da arkadaşımızla birlikte tarihin ve milletimizin huzurundayız. Bütün baskılara ve oluşturulmaya çalışılan korku atmosferine rağmen cesaretle, samimiyetle ve basiretle omuz omuza vererek, Cumhuriyetimizin 100. Yılına hazırlandığımız bu dönemde, ülkemize demokratik ve müreffeh bir gelecek ufku çizmek için bir araya geldik.
Yetmiş yıllık demokrasi tarihimizin sancıları içinden geçmiş üç nesil olarak buradayız. Aramızda demokrasiye geçiş sancılarını yaşadığımız kırklı yılların sonlarında doğup milletimizin tarihine bir kara leke olarak geçen 27 Mayıs’ı çocuk olarak yaşamış olanlarımız var. 1968 kuşağının idealist heyecanlarını yaşayanlarımız da var, 12 Eylül’ü farklı siyasi akımlarda ama aynı koğuşlarda geçirenlerimiz de var.
Demokrasimizin karanlık bir tünele girdiği o yıllarda gözünü dünyaya açanlarımız da var, o günlerde yıllarca özgürce doğan bir güneşi bir şafak vaktinde seyredebilmek için gün sayanlarımız da var. Doksanlı yıllarda Soğuk Savaş’ın bitmesiyle yeni ümitlerle birlikte doğanlar da var, aynı yıllarda kıyafeti yüzünden bütün geleceğinin kararması ile büyük acılar yaşayanlar da var. Özgürlükler açısından 28 Şubat’ın dondurucu soğuğunda doğanlar da var, bu dondurucu soğuktan bahara yürüyüşümüzde sınavdan sınava girenler de var.
SANCILI SÜREÇLERİ YAŞAYAN ÜÇ NESİL BURADAYIZ
Ve nihayet 15 Temmuz’da hain bir çeteye karşı omuz omuza vermiş kahramanlar da var, bu onurlu mücadele sonrasında tam demokratik bir düzene geçeceğimizi ümit ederken düşüncelerini ifade etmekten dahi mahrum bırakılanlar, 28 Şubat’ta büyük fedakarlıklarla tohumları atılan fikir ve bilim kurumlarının tasfiye edilmesi çabalarına şahitlik etmek zorunda kalanlar da var. Bütün bu sancılı süreçleri yaşayan üç nesil bir arada ve buradayız. Farklı yaşlardayız ama hepimiz genciz. Farklı inançlara mensup, farklı dilleri konuşan, farklı etnik kökenlerden gelen ancak bu aziz toprakları vatan bilen ve geleceğe birlikte yürümeyi şiar edinen bir topluluğuz.
YENİ ŞEYLER SÖYLEMEYE GELİYORUZ
Farklı kökenlerdeniz ama hepimiz eşit ve onurlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız. Üç nesil olarak çok sancılar yaşadık, çok acılar gördük. Ama geçmişe değil geleceğe, nefrete değil sevgiye, öfkeye değil merhamete, korkuya değil ümide ayarlıyız. Geçmişe ağıt yakmaya değil, ortak bir GELECEK inşa etmeye geliyoruz. Zamanı geçmiş eski sözleri tekrar etmeye değil, ‘yeni şeyler söylemeye’ geliyoruz.
Yeni şeyleri ancak geçmişten ilham alarak geleceği inşa edecek olanlar söyleyebilirler. Yeni şeyleri ancak korkulardan ve tabulardan kurtulmuş olanlar söyleyebilirler. Yeni şeyleri ancak bugüne inançları ve yarına umutları olanlar söyleyebilirler. Susmaya değil konuşmaya, şikâyet etmeye değil çözüm üretmeye, bağırmaya değil sakince ve muhabbetle hitap etmeye, surat asmaya değil tebessüm etmeye geliyoruz.
Gün bizi ayıran politikaları değil, bizi birleştiren ilkeleri konuşma günüdür. Bu gelecek yürüyüşünde bize rehberlik edecek olan temel ilkelerimizi milletimizle paylaşmak ve bir anlamda ahitleşmek istiyoruz.
ORTAK AKILLA YÖNETİM
Aziz milletim, Değerli arkadaşlarım,
Cumhuriyetimizin 100. yılına yürürken küreselleşme ile birlikte tarihi akışın büyük bir ivme kazandığı, geleneksel değerlerin bütün dünyada yeniden keşfedildiği, modern yapıların ve anlayışların yeni bir dönüşüm süreci içine girdikleri kritik bir tarihi eşikte, kapsayıcı bir yenilenme ihtiyacına cevap oluşturmak üzere yola çıkıyoruz.
Bu çerçevede; sesiller aşan ortak aklın ürünü olan değerlerin korunması bağlamında geleneğe saygılı, birey hakları, vatandaşlık hukuku ve milli egemenlik bağlamında modern ve çağdaş, sınır aşan teknolojik etkileşim ve yerküredeki her gelişmeye açık olan bir gelecek vizyonu bağlamında küresel bir siyaset anlayışını benimsiyoruz. Siyasetimizin temel felsefesi, geleneğe saygılı özgürlükçülüktür. Geleneğe bağlılığımız statükoculuk değil, modernliğimiz geleneksel değerlerimizden kopuş değil, küreselliğimiz teknolojik değişim karşısında insani özü ihmal eden bir edilgenlik değildir.
Milletimizin tecrübelerinden neşet etmiş değerlerini de, modernleşme sürecimizin eseri olan ve Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin birikimini de koruyacak ve gelecek nesillere aktaracağız.
Bu doğrultuda, gençlerimizin küresel etkileşimin olağanüstü artmakta olduğu bir geleceğe saygın özneler şeklinde hazırlanmasını sağlayacağız. Siyasetimizin temeli, insan onurunu korumak ve yüceltmektir. İnsanı ve onurunu varoluşumuzun temeli, bütün siyasi mekanizmaları, kuralları, kurumları ve teamülleri birer araç olarak görüyoruz. Devletin asli sorumluluğu vatandaşlarının onurlu bir hayat sürmelerine zemin oluşturacak siyasi, kültürel ve ekonomik şartları sağlamaktır.
İnsanı ve onun temel haklarını ihmal eden veya ikincil konuma indirgeyen hiç bir devlet baki olamaz. Demokratik bir yönetimin esasını temel hak ve özgürlüklerin bütün vatandaşlar tarafından eşit ve özgür bir biçimde kullanılabilmesi oluşturmaktadır. Geleneğimizde esasları konmuş olan canın, aklın, neslin, inancın ve mülkün korunması kamunun sorumluluk alanlarını, çağdaş toplumsal hayatın temelini dokuyan evrensel insan hakları beyannamesi vatandaşların temel özgürlük alanlarını tanımlar. Hedefimiz can ve mal güvenliğini, inanç ve ifade özgürlüğünü, örgütlenme, eleştiri ve gösteri özgürlüğünü tam anlamıyla sağlayan bir hukuk düzenidir.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN OLDUĞU BİR DÜZEN İNŞA EDECEĞİZ
Düşünce ve inanç hürriyetini kısıtlayarak bireyin özgür iradesini yok etmeye çalışan dinî veya seküler her akım ve rejim, insanın zihnen köleleştirilmesine yol açar. Nitekim bunun örneğini de 15 Temmuz’da her türlü cürmü işleyebilecek birer robota dönüşen darbecilerde görmüştük. Dünyada otoriter ve popülist eğilimlere yöneliş olduğu bir dönemde kendi özgür iradesine malik, onurlu ve başı dik insanların yaşadığı bir ülke inşa etmeliyiz. Basın özgürlüğü, hukukun üstünlüğünü şiar edinmiş demokratik bir toplumun temel ihtiyacıdır. Bunu yok etmek, usulsüz ve baskıcı metotlarla basında tekelleşmeye yönelmek, Türkiye’nin zihni kapasitesini daraltmaktadır. Basının baskı altında olmadan, sansür ya da oto sansürün uygulanmadığı, gazetecilerin keyfi gözaltı ya da tutuklamalara ve yargılamalara maruz kalmadığı bir düzen inşa edeceğiz.
Siyasi yöntem ilkemiz kapsayıcılıktır. İnsan onuru ile taçlandırılan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kimliği taşıyan herkes mutlak anlamda eşittir. Etnik, dini ve mezhebi kimlik ayrımlarına dayalı yaklaşımlara karşı toplumun her kesimini ve her bireyini kapsayan bir siyasi anlayışın sözcüsüyüz. Farklılıkların güven ve huzur ortamında bir arada yaşamasının teminatı olan kapsayıcılık ilkesi bağlamında çoğunlukçuluğa karşı çoğulcu bir yaklaşımı hayata geçireceğiz. Ülkeleri aidiyet bilinci kurar ve ayakta tutar; ekonomik, siyasi ve askeri güç ise yükseltir ve tahkim eder. Son derece zengin bir kültür harmanını bünyesinde barındıran ülkemizde yaşayan her kültür, dil, inanç ve gelenek milletimizin ortak mirası olarak saygıdeğerdir.
ANA DİLİN KULLANIMI AİDİYET BİLİNCİNİ GÜÇLENDİRİR
Bütün kültürel kimliklerin kültürel miraslarını koruma ve kültürlerini geliştirme haklarını temel bir insan hakkı olarak görüyor ve devletçe desteklenmesini savunuyoruz. Bu bağlamda tüm demokratik ve kalkınmış ülkelerde olduğu gibi, ana dilin eğitimde ve sosyal hayatta öğretilmesi ve kullanımı, vatandaşlarımızın bu vatana duydukları aidiyet bilincini güçlendirecek, toplumsal barış ve dayanışmamızı tahkim edecektir. Bunu ayrıca uzun tarihi süreçlerde Balkanlar, Kafkaslar, Ortadoğu ve Orta Asya’daki akraba topluluklar ile aramıza girmiş kültürel bariyerleri aşmamızı sağlayacak stratejik bir unsur olarak değerlendiriyoruz.
TEMEL İLKEMİZ ÇOĞULCU DİN ANLAYIŞIDIR
Farklı toplum kesimlerini ilgilendiren bu hassas süreçlerin her tür istismarı ortadan kaldıracak şekilde katılımcı bir ortak akılla yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Partimiz bu ortak akıl süreçlerinin öncüsü ve destekçisi olacaktır.Siyasetimizin vicdani ilkesi din ve inanç özgürlüğüdür. Kısıtlayıcı laiklik anlayışı da, dine siyasal düzen içinde işlevsel bir rol tanımlama çabası da, tek bir dini akımın siyasal düzeni antidemokratik yöntemlerle ele geçirerek din-siyaset ilişkisini belirleme iddiası da, küreselleşmeyle derinleşen varoluşsal sorunlar karşısında geçerliliğini yitirmiştir.
Siyaset alanında herkes kendi imtihanını vermeli ama dini değerleri bu imtihan sathına sokmamalıdır. Hak ve makam talepleri ibadet üzerinden değil adalet, ehliyet ve liyakat temellerine dayalı hukuk ve teamül üzerinden geçekleşir. Devlet, bütün dini/mezhebi/felsefi anlayışlara ve topluluklara aynı mesafede olmalı ve eşit yaklaşım göstermelidir. Bu çerçevede temel ilkemiz özgürlükçü laiklik ve çoğulcu din anlayışıdır.
Alevi yurttaşlarımızın inanç ve öğreti temelli taleplerine, geleneksel Mürşid, Pir ve Dede ocakları esas alınarak ve modern Alevi örgütlerinin talepleri göz önünde bulundurularak, eşit yurttaşlık hakkı ve demokratik uzlaşı temelinde çözüm bulunacaktır.
Gayrimüslim vatandaşlarımızın talep ve sorunları, eşit vatandaşlık ve din ve vicdan özgürlüğü ilkeleri temelinde çözülecektir. Hangi görüş ve ideolojiye mensubiyet söz konusu olursa olsun, siyasetin dini semboller ve hassasiyetler üzerinden güç devşirmesinin önüne geçecek bir kurallar ve teamüller manzumesi oluşturulacaktır. Dini ya da seküler hiçbir yapının devlet içinde ayrıcalıklı bir konum elde etmesine müsaade edilmeyecektir.
Toplumun manevi olgunluğu için çaba göstermesi gereken dini/mezhebi referanslı yapıların, devletin rasyonel bürokratik mekanizmalarla işleyen yapısına müdahale ederek paralel yapılanmalara yönelmesi engellenecektir. Siyasetimizin meşruiyet temeli özgürlük-güvenlik dengesine dayalı kamu düzenidir. Özgürlüğü garanti edilmemiş insanın kendi onurunu koruması, güvenliği tehdit altında olan birinin kendi özgürlük alanını yaşaması mümkün değildir. Güvenlik adına özgürlüklerin kısıtlanmasının insan onurunu yok eden dikta rejimlerine, özgürlük adına güvenliğin ihmal edilmesinin ise kaosa ve iç çatışmalara yol açar.
Kamu düzenini tehdit eden şiddet ve terör başta olmak üzere her türlü kaos girişimine karşı vatandaşlarımızın canını, malını, hak ve özgürlüklerini koruyacak bir güvenlik ve adalet mekanizmasının işlemesini sağlamanın en temel vazife olduğuna inanıyoruz.
Ülkemiz uzunca bir süredir terör tehditleriyle karşılaşmaktadır. Türkiye’nin hem yurt içinde hem de yurt dışında terörizmle güçlü bir mücadele yürütmesi bir zorunluluktur. Ancak Türkiye terörle mücadele konusunda her yönüyle eşsiz bir tecrübeye sahiptir. Bu çerçevede, terör ve terörle mücadele söylemi Türkiye’nin enerjisini tüketen, toplumsal uyumunu zedeleyen ve dış politika esnekliğini körelten bir tuzak olmaktan çıkarılmalıdır. Türkiye’nin bu husustaki acı tecrübelerinin ışığında, özgürlükleri korumayı ana vazife gören ve güvenlik açığı üretmeyen bir güvenlik anlayışının hâkim kılınmasına ihtiyaç bulunmaktadır.
Aziz milletim, Değerli arkadaşlar,
Sağlık ve eğitim konularını vatandaşlarımızın doğumundan hayatlarının sonuna kadar süren temel insan hakları bağlamında değerlendiriyoruz. Bütün diğer insan hakları sağlıklı ve iyi eğitim almış nesiller tarafından hayata geçirilebilir. Sağlık sadece vatandaşların kişisel iyiliği ile sınırlı bir konu değildir. Aksine toplumun geleceğini şekillendiren en temel parametrelerden birisidir. Bu anlamda sağlığı ulusal ölçekli gelecek projeksiyonlarında stratejik bir güvenlik meselesi olarak ele alıyoruz. İnsan onuruna dayalı siyaset anlayışımızın ve insan odaklı kalkınma stratejimizin en temel araçlarından birisi, bütün vatandaşlarımızı kuşatan sağlık politikalarımız ve sosyal devlet uygulamalarımızdır.
EĞİTİMDE TEK TİPÇİ ANLAŞIMI REDDEDİYORUZ
Eğitim de belli yaş sınırları içinde ele alınan formel bir formasyon konusu değildir. Kaliteli bir eğitim için, öğrencilere herhangi bir resmî veya tanımlanmış ideolojinin dayatılmasını reddediyoruz. Eğitimi insan devşirme alanı olarak değil, nitelikli insan yetiştirme alanı olarak görüyoruz. Eğitimde evrensel değerleri ve insan haklarını merkeze alan, farklılıkları bir zenginlik olarak gören, tek tipçi değil, tüm kesimleri kucaklayan demokratik ve çoğulcu bir yaklaşımı benimsiyoruz. Çocukların en temel hakkı sevgi ve şefkat, gençlerin en temel hakkı ümitvar bir gelecek projeksiyonu ve istihdam, yetişkinlerin en temel hakkı onurlu bir hayat standardı, yaşlıların en temel hakkı ise huzurlu çevre şartlarıdır.
Gençlerimizin düşünen, sorgulayan, demokratik değerleri ve geleneklerimizi sindirmiş, farklılıklara saygılı, ahlâki bir duruşla her türlü ayrımcılığın karşısında duracak, çağdaş dünyanın bilgisine hâkim bireyler olmasını arzuluyoruz. Bu hedeflere ulaşabilmenin yolunun ise tam demokratik Türkiye amacımızdan geçtiğini düşünüyoruz. Gençlerin dinamizminden korkanlar, onları dar kalıplara hapsetmektedir. Biz ise o dinamizmi gerçek anlamda hayata geçirebilmek için her alanda ön açıcı özel düzenlemeler gerektiğine inanıyoruz.
Aile toplumun doğal ve temel unsurudur. Bugün bir çok toplum aile kurumunun çözülmesi tehdidi ile karşı karşıyadır. Ülkemizde de yaşadığımız toplumsal sorunların ortaya çıkmadan önlenmesine yönelik sosyal politikaların oluşturulmasında öncelikli unsur aile kurumudur. Bu kuruma olan inanç ve güvenin sağlamlaşması, ekonomik ve sosyal kalkınma politikalarının hayata geçirilmesi sürecinde önemli bir rol oynayacaktır.
CİNSİYET AYRIMCILIĞININ KARŞISINDA FIRSAT EŞİTLİĞİ
Hedefimiz; kadın ve erkeğin birbirine rağmen değil, birbirine güç veren destekçiler olarak hayatın her alanında yan yana ve birlikte yol almalarını sağlamaktır. Partimiz ırk, dil, inanç ve sınıf temelli ayrımcılıkların karşısında durduğu gibi cinsiyet ayrımcılığının da karşısında fırsat eşitliği prensibiyle durmaktadır. Demokratik ve müreffeh bir topluma ulaşma hedefi ile kadınların hayatlarına ilişkin tercihlerini özgürce yapabilecekleri sosyal, siyasal ve ekonomik ortamın oluşması sağlanacaktır. Çevre anlayışımızın temeli mekâna saygıdır. Mekâna saygı, insana saygının ayrılmaz ve tamamlayıcı bir parçasıdır. Varoluşumuzun zeminini oluşturan doğanın ve çevrenin korunması gelecek nesillere olan bir borcumuzdur.
Doğada bize sunulan nimetlerin ekonomik değerinin toplamı, doğanın iç dengesini kaybetmemizin maliyetinden daha yüksek olamaz. Bugün o ekonomik değerleri elde etmek adına maliyetleri gelecek nesillere yüklemeyi, telafisi mümkün olmayan bir sorumsuzluk olarak görüyoruz.
SİYASETTE POPÜLİST SÖYLEMDEN UZAK DURACAĞIZ
Aziz milletimiz, Değerli arkadaşlarım,
Siyasi söylem ilkemiz gerçekçi vizyonerliktir. Özgün kavramları tüketen popülist hamasetten de, ümit ve vizyon içermeyen edilgen bir söylemden de uzak duracağız. Varolan gerçeklik ile gelecek vizyonu arasında söylem-eylem tutarlılığı sağlanacaktır. Yenilenme adına geçmiş tecrübe birikimimizi reddetmeyecek, geçmişe saygı adına da arkaik görüşlere fırsat tanımayacağız. Siyasi iletişim ilkemiz nezakettir. Siyaset dilimiz insan onuruna ve özel hayatın mahremiyetine saygı temeline dayanmaktadır. İnsan onuruna doğrudan saldırı niteliği taşıyan tahkir, küçük görme, aşağılama, hakaret ve nefret dili aramızda barınamaz ve hangi gerekçeyle olursa olsun meşru gösterilemez. Bugün siyasi hayatımızda halkımızın en çok özlediği nitelik seviyeli ve nazik bir siyaset dilidir. Siyasi muhataplarımız bize karşı hangi dili kullanırsa kullansın bu temel ilkeden taviz vermeyeceğiz. Eleştirilerimiz samimi ve yapıcı, düşüncelerimiz açık ve berrak bir dille ifade edilecektir.
GÖRÜNDÜĞÜMÜZ GİBİ OLUP, OLDUĞUMUZ GİBİ GÖRÜNECEĞİZ
Siyasi davranış ilkemiz ahlâki tutarlılık ve şeffaflıktır. Göründüğümüz gibi olup, olduğumuz gibi görüneceğiz. Kibre karşı tevazuyu, israfa karşı tasarrufu, şahsi çıkara karşı kamu çıkarını savunuyoruz. Güç ve iktidar sahibi olmak ayrıcalık değil, ağır bir sorumluluktur.Her türlü açık ve örtülü yolsuzlukla mücadele ve siyasi etik konusunu, ahlâki dokumuzun korunması ve adil gelir dağılımına dayalı sosyo-ekonomik dengenin sağlanması açısından bir zorunluluk ve önşart olarak görüyoruz.
Yolsuzlukların kökünden engellenmesi için kamu adına yapılan her türlü işlem, kamu denetimine açık olmalıdır. Bu ancak şeffaflık ilkesi ile sağlanabilir. Hem devlet yönetiminde hem de siyasette şeffaflığı ve hesap verilebililirliği kamu ahlakımızın en temel ilkeleri olarak benimsiyoruz.
PARALEL YAPILARA ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ
Sivil toplum kuruluşları her yönüyle şeffaf olmalı, kayıt dışı ekonomi tümüyle tasfiye edilerek finansal kaynak akışlarına tam anlamıyla şeffaflık getirilmeli, hukuki süreçlerdeki görevlendirmeler tam bir şeffaflık içinde yapılmalı, devlet kurumlarında hiyerarşik şeffaflığı yok eden paralel yapılara asla izin verilmemelidir.
Siyasi etik bağlamında özel hayat alanı olan birey ve aile mahremiyetine mutlak şekilde saygı gösterilmeli ve siyasal alanın dışında tutulmalıdır. Diğer taraftan; özel kalması gereken aile ilişkilerinin kamusal ve resmi alana yansıtılması ise, hem aile hayatına zarar vermekte hem de hukuki ve sosyal sorumluluk alanının dışına taşan ilişkilerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır.
KAMU GÖREVLİLERİNİN ÖZEL AYRILACAĞI OLMAMALI
Kamu görevi yürütenlerin aile mensupları ne özel bir ayrıcalığa sahip olmalıdır ne de yıpratıcı bir eleştiriye muhatap kılınmalıdır. Siyasi ahlâk ve şeffaflık ilkeleri kişisel ahlâka güven ile teminat altına alınamaz. Bu çerçevede siyasi ahlâk, şeffaflık, siyasetin finansmanı ve imar rantlarının vergilendirilmesi yasaları acilen çıkarılacaktır. Siyasi icraat ilkemiz ortak akıl ve katılımcılıktır. Demokratik kültür, oy verme işlemi ile başlayan ve biten bir yetki devrine değil, hayatın her alanına sirayet etmesi gereken bir davranış biçimine dayanır. Ortak aklın gelişmesini teşvik eden düşünce özgürlüğü, seviyeli eleştiri ve samimi özeleştiri ahlâkı, siyasi hareketimizin zihni temelidir.
Parti olarak lider kültü ve edilgen kadrolar anlayışına dayanan siyaset tarzını red ediyoruz. Bunun Türkiye'ye ve siyasete nasıl irtifa kaybettirdiğini trajik örnekler üzerinden deneyimliyoruz. Bunun yerine, partimiz irade sahibi ve sorumlu liderlik, güçlü kadrolar, kollektif akıl ve dinamik kitle etkileşimini esas almaktadır.
Toplumsal düzen anlayışımızın temel ilkesi adalettir. Sağlam bir adalet felsefesine yaslanan hukuk yapısı aracılığıyla; insan hayatının, aklının, inancının, neslinin ve mülkünün teminat altına alınmadığı sosyal ve siyasal düzenler, iç ve dış her türlü darbe girişimine, kaosa ve saldırıya açık hale gelir.
'SUÇLARIN ŞAHSİLİĞİ' İLKESİNDEN TAVİZ VERİLMEYECEK
Toplumsal ve siyasal hayattaki en büyük meselemiz, adalet dağıtması gereken yargı alanının güç devşirilen bir çıkar alanı olarak işlemesidir. Hukuk, güç biriktirme alanı değil, gücü denetleme ve ahlâki çizgiye getirme alanıdır. Yargının kontrol altına alınması çabası hangi gerekçeyle ve kim tarafından yapılırsa yapılsın en büyük suç olarak görülmelidir. Adalet fikrini sarsan en önemli sapma, tek tek vicdanlarıyla hükmetmesi gereken hâkim ve savcıların kolektif kimliklerle anılması ve hazırladıkları iddianamelerde, yaptıkları soruşturmalarda ve verdikleri hükümlerde bu kolektif kimliğin ve mahalle baskısının tesirinde kalmalarıdır.
Hâkimlerin adalet dağıtırken muhataplarının kimliklerine, kökenlerine ve özelliklerine karşı kör ve sağır olmalarını teminat altına alacak şartlar oluşturulacak ve gerekçe ne olursa olsun “suçların şahsiliği” ilkesinden taviz verilmeyecektir.
Toplumsal düzen ve devlet öfke ile değil, hakkaniyet temelinin üzerine oturtulmuş adalet terazisiyle hareket ettiği zaman ayakta kalabilir. Demokratik hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yargı bağımsızlığı esastır. Bu bağımsızlık, diğer anayasal güçler ile ilişkilerde olduğu kadar, kendi içinde oluşabilecek örgütlenmelere karşı da korunacak ve juristokrasi (yargıçlar iktidarı) benzeri oluşumların önüne geçilecektir.
Her bir yargıcın objektif hukuk normları içinde tek başına ve sadece kendi vicdanı ile karar vermesini sağlayacak bir hukuk düzeni kurulacak ve bu hukuk düzeninin işleyişi de demokratik hukuk devleti kuralları içinde denetime açık olacaktır.
HSK İKİYE AYRILACAK
Yargının hızlı ve etkin çalışması ve adil kararlar verebilmesi için esaslı bir reform yapılacaktır. Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), ‘Hâkimler Kurulu’ ve ‘Savcılar Kurulu’ olarak ikiye ayrılacaktır. HSK’nın disiplin kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulmasını engelleyen hüküm değiştirilecektir. Adil yargılanma hakkı, savunma hakkı, mahkemeye erişim hakkı gibi evrensel değerler haline gelmiş hakların, vatandaşlarımız tarafından etkin bir şekilde kullanılmasının yolu açılacaktır. Tutuklamanın istisna olması ilkesi titizlikle uygulanacak ve objektif kıstaslara bağlanacaktır. Suçların şahsiliği ilkesine, masumiyet karinesine ve lekelenmeme hakkına özen gösterilecektir.
Güç yozlaşması ve gücün tekelleşmesi birçok sapmayı doğurur. Buna karşı çare, güçler ayrılığı ilkesine dayalı demokratik hukuk devletidir. Güçler ayrılığı ilkesine dayanan yeni anayasal düzenimizde demokratik hukuk devleti ve milli irade perspektifiyle denetlenmeyen hiç bir güç olmayacaktır. Güçler ayrılığı garanti altına alınmalıdır. Bunun için yasama erki; yürütme ve yargı erkleri karşısında dengeleyici bir özerkliğe sahip kılınacaktır. Millet tarafından doğrudan seçimle işbaşına gelen TBMM yasama görevini yaparken hiç bir şekilde ve hiç bir güç tarafından baskı altına alınamaz.
Son anayasa değişikliği ile işlevini ve önemini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olan TBMM’nin siyasal etkinliği mutlak surette artırılacaktır. Yürütme erkinde yetki-sorumluluk dengesinin hiç bir tereddüde mahal vermeyecek bir açıklıkta ortaya konması, yönetimde etkinlik ve hesap verilebilirlik ilkelerinin hayata geçirilmesi açısından bir zarurettir. Yürütme erki de yasama ve yargı erki gibi anayasal denetime açık olacaktır.
Aziz milletim, Değerli arkadaşlarım,
Türkiye’nin en eski tartışmalarından birisi ülkemizin tam demokratik, özgürlükçü ve sivil yeni bir anayasaya kavuşmasıdır. Demokratik bir anayasa olmadan Türkiye’nin müreffeh ve demokratik bir geleceği olmayacaktır. Partimiz, milletimizin hak ettiği yeni anayasanın mümkün olan en geniş katılımla sıfırdan yazılması gerektiğini savunmaktadır. Türkiye’nin çözülemeyen bir diğer sorunu, hükümet sistemidir. Hükümet sistemleri ile demokrasi arasında doğrudan ilişki bulunmaktadır. Hükümet sistemini demokratik olmasını temin edecek üç önemli kriter mevcuttur: Hukuk devleti ilkesine riayet, hak ve özgürlüklerin anayasal güvence altına alınması ve denge/denetleme mekanizmalarının varlığı.
BAŞKANLIK SİSTEMİ DEMOKRATİK KRİTERLERİ KARŞILAMIYOR
Hangi hükümet sistemi olursa olsun, sistemlerin demokratikliği bu kıstaslarla belirlenir. Ülkemizde yıllarca uygulanan Parlamenter Sistem’in de, 2016 Referandumuyla benimsenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin de bu demokratik kriterleri karşıladığını söylemek mümkün değildir.
Başkanlık Sistemi, hemen her alanda yürütmenin yasama ve yargı üzerindeki etkisini artırma ve yürütmeye mümkün olduğunca fazla güç devretme düşüncesiyle inşa edilmiştir. Yeni sistemle birlikte; karar alma süreçlerinde ve yetki kullanımında yaşanan daralma yönetimde ciddi bir verimlilik, etkinlik ve güven sorunu ortaya çıkarmanın yanında, demokratik standartlarda da sert bir düşüşe yol açmıştır. Bu sistem devam ettiği takdirde demokratik toplum düzenini sürdürmek mümkün olmayacaktır.
DEMOKRATİK PARLAMENTER SİSTEMİ SAVUNUYORUZ
Bu çerçevede, ülkemizin tarihi tecrübesi ve mevcut yapısını göz önünde bulundurarak, her türlü vesayetten arındırılmış demokratik bir Parlamenter Sistemi savunuyoruz. Devlet mimarisinin yeniden tanziminde temel ilkemiz süreklilik içinde değişimdir.Devlet yeniden tanzim edilirken statükoculuğa dayalı kurumsal asabiyet terk edilecek, ancak kurumsal kültür ve hafıza özenle korunacaktır. Kamu yönetiminde etkinliğin, kurumsallaşmanın ve şeffaflığın sağlanması, Türkiye’nin en önemli meselelerinden biridir. Güçlü bir merkezi yönetimin ilk şartının, yerinden yönetime verilen önem ve açılan alan miktarı olduğunu düşünüyoruz. Türkiye, yerel yönetimler sorununu konuşurken telaffuz edilmeyen korkular ve tabular yüzünden, ne yerel ne de merkezi reformları yapamamıştır.
Yerinde halledilebilecek hiçbir başlık merkezden idare edilmek zorunda değildir. Partimiz, Anayasadaki idari vesayet yetkisinin demokratikleştirilmesi için, mahalli idarenin hiyerarşik ilişki içerisinde olması gereken merciin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya yerel yönetimlerden sorumlu yeni bir bakanlık olması gerektiği inancındadır.
SİYASAL SİSTEM TERCİHİMİZ KATILIMCI DEMOKRASİ
Siyasal sistem tercihimiz katılımcı demokrasidir. Cumhuriyetimizin demokrasi ile taçlanması geri döndürülemez bir kazanımdır. Cumhuriyetimiz ortak aidiyetimizin, demokrasi bu ortak aidiyet alanındaki doğal ve güzel farklılıklarımızın korunmasının teminatıdır. Bu çerçevede çoğulcu ve katılımcı demokrasi ve onun zeminini oluşturan sivil toplum güçlendirilecektir. Sivil toplum kuruluşlarının demokratik yönetime daha aktif katkı sağlamasının önündeki bütün engeller kaldırılacaktır. Sivil toplumun gücü büyük binalarda değil derin vicdanlarda tecelli eder.
Katılımcı demokrasi, sivil toplumun siyaset kurumunu meşru yöntemlerle ve şeffaf bir biçimde etkilediği ve kamu yönetimini denetlediği bir ortamda gerçekleşir.
FETÖ gibi gizli yapıların, devlet gücünü gayrimeşru biçimde ele geçirmek amacıyla siyaseti vesayet altına almaya çalışması da, devletin sivil toplumu güdümü altına alarak araçsallaştırması da demokrasiye zarar verir.
Sivil toplumun devlete eklemlenmesi ve farklı kaygılarla görüş beyan edemez hale gelmesi, sivil toplumun ruhunu ve vicdanını yok etmektedir. Siyasi partiler özgürlükçü ve demokratik bir toplumsal düzenin vazgeçilmez unsurlarıdır.
SİYASİ PARTİLER KANUNU HAZIRLAYACAĞIZ
Türkiye’de siyasi partilere ilişkin anayasal ve yasal düzenlemeler son derece kısıtlayıcı hükümler içermektedir. Partilerin örgütlenmesinden propagandasına, yönetim kademesinden teşkilat sayısına kadar her konuyu detaylı bir şekilde düzenleyen ve partilerin elini kolunu bağlayan yasaklayıcı bir anlayıştan uzak durulmalıdır. Türkiye’nin siyasetin alanını genişletecek ve parti içi demokrasiyi tahkim edecek yeni bir siyasi partiler düzenine ihtiyacı vardır. Bu amaçla, demokratik bir Siyasi Partiler Kanunu hazırlanacaktır.
Ayrıca, siyasetin kalitesini, özerkliğini ve siyasal sistem içindeki etkisini artırmak üzere, Siyasi Partiler Kanununun yanı sıra yeni bir Seçim Kanunu yapılacaktır. Siyasi geleneğimiz, parlamento çoğunluğuna sahip siyasi parti veya iktidarların kendi çıkarları doğrultusunda seçim sistemini değiştirmelerinin kötü örnekleriyle doludur. Seçim sisteminin, her seçim öncesinde Meclis çoğunluğuna sahip siyasi partilerin insafına terkedilmesi, temsilde adalet ilkesini zedeleyecek uygulamalara alan açmaktadır.
Bu çerçevede, seçim sistemine ilişkin temel ilke ve kurallar anayasal güvence altına alınmalıdır. Mevcut haliyle baraj sistemi, seçim öncesi ittifakları zorunlu kılarak siyasetin dinamizmini yok etmektedir. Temsilde adalet ilkesini hayata geçirmek üzere seçim barajı uygulamasına son verilmelidir. Devlet yönetiminde temel ilkemiz ehliyet, liyakat ve emanettir.
Bürokrasiyi güç mücadelesi alanı olmaktan çıkarmanın en temel aracı olan bu ilkeler, yönetimde etkinliğin de asli dayanaklarıdır. Bürokrasi siyasi iradeye ve hukuka sadakatle, siyasi irade ise bürokrasiye ehliyet ve liyakat ilkeleri temelinde yaklaşmakla yükümlüdür. Bu ilkelerin hayata geçirilebilmesi için, kamu hizmetine girişin ve yükselişin liyakat ekseninde bütün vatandaşlara açık ve eşit kurallara bağlı olduğu bir kamu istihdamı öngörüyoruz.
MÜLAKAT SİSTEMİ KALDIRILACAK
Kamu hizmetine giriş, kalış ve yükselişin kayırmacılık, nepotizm ve farklı çıkarlar sebebiyle aşındırılmasına müsaade etmeyeceğiz. Ayrıca siyasi, dini, mezhebi, kültürel, bölgesel, sosyo-ekonomik zümre aidiyetlerinin, kamu istihdamında avantaj veya dezavantaj oluşturmasının önüne geçeceğiz. Bu aidiyetlerin karar alma süreçlerini etkilemesi durumunda, çok somut şekilde hak arama yollarının açık olmasını sağlayacağız. Kamuya personel istihdamında ve meslek içi yükselme ve nitelikli görevlere seçilmelerde mevcut bulunan mülakat sistemi kaldırılacak, yerine objektif kriterlere dayalı sınavlar yapılacaktır.
Aziz milletim, Değerli arkadaşlarım,
Ekonomi alanında temel hedefimiz âdil ve sürdürülebilir refahtır. Geçmişten tevarüs edilen büyük sermaye birikimine ve zengin enerji kaynaklarına sahip olmayan ülkemizin en önemli ekonomik güç unsurları; özgürlükçü demokrasisi, uzun yıllara dayanan serbest piyasa tecrübesi, dinamik insan kaynağı ve ekonomik fırsatlar açısından eşsiz coğrafyasıdır. Bu güç unsurlarını ekonomik etkinliğe dönüştürebilmek için ticaret ve sermaye hareketlerinde dünyaya açık, serbest piyasa ekonomisi ilkelerini benimsiyoruz.
Bu çerçevede devletin ekonomideki rolünün, nesnel ve genel kurallar koymak ve bu kurallara uygunluğu denetlemek olması gerektiğine inanıyoruz. Denetim bağımsız, tarafsız ve nesnel ilkelere bağlı olmalı, asla bir baskı aracı ve tehdit unsuru olarak kullanılmamalıdır.Bütün çağdaş örnekler, ekonomik gelişim ile demokratik hukuk devleti ilkeleri arasında doğrudan bir irtibat olduğunu ispatlamaktadır. Girişim ve sözleşme özgürlüğünü teminat altına alan, hukuk kurallarının yalın, anlaşılabilir ve şeffaf olmasıdır. Bu hukukî temeli sağlayamayan ülkelerin uzun dönemli yatırımlar çekebilmesi de, sürdürülebilir bir kalkınma gerçekleştirmesi de mümkün değildir.
EKONOMİDE NİHAİ HEDEFİMİZ SÜRDÜRÜLEBİLİR...
Bu çerçevede ekonomik başarı için ön şart, hukukun üstünlüğünün hiçbir tartışmaya yer bırakmayacak şekilde hâkim kılınmasıdır. Rekabetçi bir ekonomi ve girişimci dostu bir yatırım ortamı,ancak öngörülebilirliğin sağlandığı, kuralların herkese eşit uygulandığı ve mülkiyet hakkının güvence altına alındığı bir ortamda kurulabilir. Bu ise yargının tarafsız, bağımsız, hızlı, etkin ve hepsinden önemlisi evrensel hukuka uygun işlediği hukuk devletinde mümkündür. Asya, Avrupa ve Afrika ana kıtasının merkezinde ve önemli denizlerin ve ekonomik havzaların kesişim hattında bulunan coğrafi konumumuz, mal ve hizmet üretimi, enerji, tarım ve ticaret stratejilerimiz bağlamında, en etkin şekilde değerlendirilecektir.
Ekonomide nihai hedefimiz; Toplumsal refah ve kalkınma için sürdürülebilir, kapsayıcı ve çevre dostu büyümeyi, Bireylerin özsaygı ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarını karşılayacak tam istihdamı,Ekonomik kaynakların toplumun tamamının yararına uygun ve etkin biçimde dağılmasını,Gelirin adil ve dengeli bir biçimde bölüşülmesini sağlamaktır.
Rekabet ettiğimiz diğer ekonomilerin kıta ölçekli ekonomiler olduğu göz önüne alındığında, bu hedefe ulaşmanın olmazsa olmaz koşulunun, dünyada açık ekonomilerin ve serbest ticaret sisteminin yaygınlaşması olduğu açıktır. Avrasya anakıtasının en büyük üretim üslerinden birisi olan ülkemizin diğer pazarlara açılması için vize muafiyetleri ve serbest ticaret anlaşmalarının yaygınlaşması politikalarına öncelik verilecektir. Ar-Ge ve yüksek teknoloji yatırımlarına büyük destekler vererek teknoloji tüketen değil teknoloji üreten bir ülke olacağız.
Ekonomik gücümüz ile ulusal güvenlik ihtiyaçlarımızın kesişim alanında milli savunma sanayimizin dışa bağımlılığını azaltmak ve güçlendirmek milli bekamızın en önemli dayanaklarından birisidir. Dış politikadaki temel ilkemiz çok boyutlu barış diplomasisidir. Bu ilke doğrultusunda milletimizin uluslararası alanda onurlu bir yer edinmesi temel hedefimizdir. Hem dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelerin, hem de dış politikamızın bugüne kadarki seyrinin esaslı bir muhasebesi yapılarak, Türkiye’nin çıkarlarını koruyan değer-odaklı bir yaklaşım benimsenecektir.
DİPLOMATİK İLİŞKİLER YENİ BİR AHENGE KAVUŞTURULACAK
Son dönemde kişiselleştirilen ve yetkisiz aktörlerin devreye girmesiyle kurumsal niteliği zaafa uğrayan diplomatik ilişkilerin, köklü devlet tecrübemize dayalı bir şekilde yeni bir ahenge kavuşturulması zaruridir. Bu bağlamda parlamentomuzun, kurumlarımızın ve sivil toplumun dış politika yapım süreçlerine katkısını artırmanın, dış politikamızın meşruiyet ve etkinlik zeminini güçlendireceğine inanıyoruz.
Zengin kültürel birikimi, özgürlükçü demokrasi tecrübesi, güçlü ekonomisi, insan odaklı siyaset anlayışı, sağlam sosyal dokusu, dinamik insan unsuru, etkin dış politikası ile Türkiye insanlık aleminin onurlu bir üyesi ve küresel düzenin yükselen gücü olmayı hak etmektedir.
TÜRKİYE'Yİ YÖNETENLERİN İKTİDARDA KALMAK DIŞINDA BAŞKA GÜNDEMLERİ YOK
Aziz milletimiz, Değerli arkadaşlarım,
Bugün, Türkiye ekonomisi derin bir krizin içerisindedir. Enflasyon, işsizlik ve faizler çift haneli, büyümemiz ise eksidir. Kişi başına gelirimiz 10 bin doların altına inmiş ve gerilemeye devam etmektedir. Sanayi üretimimiz yüzde 4’leri bile bulamamaktadır. Paramız yabancı paralar karşısında tarihi değer kayıpları yaşamaktadır. Gençlerimizin yüzde otuza yakını işsiz durumdadır. Türkiye’yi yönetenlerin iktidarda kalmanın dışında başka bir gündemleri bulunmamaktadır. Türkiye derdi olmayanların, millet derdi kalmayanların, adalet meselesi olmayanların milletimizin geleceği için söyleyecekleri de kalmamıştır.
Onun için hep geçmişi konuşuyorlar. Onun için hep aynı şeyleri söylüyorlar. Onun için adaleti, hukuku, hakkaniyeti, şeffaflığı, dürüstlüğü, ahlakı, eşitliği duyunca rahatsız oluyorlar. Bugün herkes için eşit ve şeffaf bir şekilde işleyecek hukuk mekanizması ortadan kalkmıştır. Adalet sistemimiz güven duyulan değil, korkulan bir mekanizmaya dönüşmüştür. Milletimiz toplumsal farklılıklarımızı ve kırılganlıklarımızı kendisine siyasi sermaye yapanların, geleceği inşa edemeyeceğini görmektedir. Milletimiz korkularla ve tabularla siyaset yapanların ülkemizi yarınlara taşıyamayacaklarını bilmektedir. 20.Yüzyıla ait sorunlarla siyaset yapanların, Türkiye’nin 21. Yüzyılına sunacakları bir vizyon bulunmamaktadır.
KARAMSAR TABLO BAŞTAN AŞAĞI DEĞİŞECEK
Türkiye yeterince geçmişte yaşadı. Türkiye’nin bugününü yönetemeyenler de hep geçmişe sığındılar. Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına ulaşmak üzere olduğumuz bu zaman diliminde, ülkemizin sorunlarının çözümü güçlü bir gelecek tasavvuruyla mümkündür. Türkiye’nin geçmişte bırakması gereken sorunlardan beslenenlerin, ortaya çıkardığı karamsar tablo baştan aşağı değişecektir.
Şimdi yapmamız gereken, zihinlerimizi özgürleştirmek, psikolojilerimizi yenilemek, toplumsal bağlarımızı güçlendirmek, esaslı muhasebeler yapıp isabetli dersler çıkarmak ve ortak geleceğimiz konusunda atılması gereken adımları atmaktır.
Bu ortak hedef doğrultusunda kanaat önderlerimizi, aydınlarımızı ve her siyasi kesimden vatandaşlarımızı ortak vicdanımız, ortak aklımız ve ortak irademiz temelinde ortak geleceğimizi belirlemek için omuz omuza vermeye davet ediyoruz.
Partimiz temel hak ve özgürlüklerin korunduğu, ayırımcılıkların son bulduğu, adil ve müreffeh bir Türkiye vizyonu ile yola çıkmaktadır.
Rabbimden, ülkemizi yarınlara umutla taşıyacak “GELECEK PARTİSİ”nin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Türkiye’nin geleceği aydınlıktır. Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yoktur, Türkiye’nin sorunlarını çözemeyenler vardır, sorunlardan beslenenler vardır, yıllardır Türkiye’yi aynı sorunlarla meşgul edenler vardır.
Demokrat zihniyet, ortak akıl ve toplumsal uzlaşma temelinde, kuşatıcı bir siyasi vizyon, yetkin bir kadro ve rasyonel bir yönetim anlayışıyla sorunlarımızın tamamını çözüme kavuşturmak mümkündür.
Gün; devlet aklını, insan onuru ve millet vicdanı ile buluşturma günüdür. Gün; geçmişimizden güç alarak ve bugünü doğru anlayarak geleceğimizi inşa günüdür. Gün; herkesin güven içinde yaşadığı özgür bir gelecek inşa etme günüdür. Gün geçmişe takılıp kalma günü değil, geleceğe ve ufka yürüme günüdür. Gelecek Partisi hepimizin geleceğinin adresi, kaynağı ve umut ışığıdır. Gelecek Partisi milletimizin yarınıdır. Gelecek bizimdir. Gelecek milletimizindir. Gelecek Türkiye’nindir."
Yeni partinin kuruluş dilekçesini İçişleri Bakanlığının ilgili birimine teslim eden Üstün ve partililer, yaklaşık 2,5 saat içeride kaldı.
Yeni partinin kuruluş dilekçesini teslim eden heyettekiler, çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Siyasi Partiler Kanunu'na göre kurucular kurulu listesinde yer alan kişilerin başka bir siyasi partide üyeliğinin olmaması gerektiğini anlatan Üstün, bu konunun Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına sorularak tespit edildiğini belirtti.
Üstün, listenin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiğini aktararak, şunları kaydetti:
"Kurucuların tek tek siyasi parti üyeliği sorgulanıyor. Bir başka husus, kurucu üyelerin kuruculuklarına engel herhangi bir sabıka kaydı olmaması lazım. Bunu da İçişleri Bakanlığının Hukuk Müşavirliği inceliyor. Biraz kurucu sayımız fazla ama artık eli kulağında aldığımız bilgilere göre. Alındı belgesiyle birlikte hukuki süreç tamamlanmış olacak. 150 civarında bir kurucular kurulu üyesi var."
PARTİNİN ADI 'GELECEK PARTİSİ'
Reuters haber ajansına konuşan Davutoğlu’na yakın bir kaynak partinin adının "Gelecek Partisi” olduğunu söyledi.
İsminin açıklanmasını istemeyen kaynak, Davutoğlu’nun yarın yapmayı planladığı basın toplantısında, “Partinin ilkelerini açıklayacağını ve kurucu üyeler hakkında bilgi vereceğini” aktardı. “Parti kurma çalışmalarının son aşamaya geldiğini” belirten söz konusu kaynak, kurucuların parti tüzüğünde son değişiklikleri yaptığı bilgisini verdi.
KURUCULAR KURULU'NDA HANGİ İSİMLER VAR?
Bakanlığa yapılan başvuruda, 154 kişilik Kurucular Kurulu listesindeki isimler ortaya çıktı.
Gelecek Partisi Kurucular Kurulu’nda ağırlıklı olarak, AK Parti’den istifa etmiş ancak öncesinde partide yöneticilik kademelerinde bulunmuş, milletvekili olmayı hedeflemiş pek çok isim yer aldı.
Yine son dönemde AK Parti’nin iktidar biçimine yönelik eleştirileriyle gündeme gelmiş isimlerden bazıları da Davutoğlu’yla birlikte hareket etme kararı aldıklarını kurucu üye olarak gösterdi.
AK PARTİLİ İSİMLER DİKKAT ÇEKTİ
Kurucular Kurulu’nda Davutoğlu’nun dışında 18 eski AK Parti’li milletvekili yer aldı. Bu isimler Abdullah Başcı, Avni Erdemir, Ayhan Sefer Üstün, Cemalettin Kani Torun, Cesim Gökçe, Cuma İçten, Feramuz Üstün, İbrahim Mustafa Turhan, Mehmet Ali Pulcu, Mehmet Atilla Maraş, Mustafa Baloğlu, Mustafa Bilici, Mustafa Öztürk, Ömer Ünal, Selçuk Özdağ, Şenol Gürşan ve Talha Erol Durmaz oldu.
Davutoğlu’nun Malezya’daki öğretim üyeliği döneminden iki öğrencisi de kurucu üye olurken, Başbakanlık dönemindeki danışmanı, yazar Etyen Mahcupyan da parti kuruluşuna katıldı.
BİR BELEDİYE BAŞKANI DA GELECEK PARTİSİ'NDE
Gelecek Partisi, kuruluş aşamasıyla birlikte bir belediye başkanlığına da sahip oldu. Kurucu üye Halil Kulak, 31 Mart seçimlerinde, bağımsız aday olarak Karaman’ın Sarıveliler ilçesi belediye başkanı seçilmiş ve bu görevini yürüten bir isim.
EMİNE ERDOĞAN'A YAKINLIĞIYLA BİLİNİYORDU
AK Parti ile görüş ayrılığına düşen isimlerden, KADEM kurucusu ve bir dönem Emine Erdoğan’a yakınlığıyla tanınmış Sema Silkin Ün de Gelecek Partisi’nde yer aldı. Eşi Taha Ün’se, AK Parti'ye yakın sosyal medya hesaplarını kontrol etmesiyle tanınıyor ve halen “Sağlam İrade” adlı hesabın yöneticisi.
NİHAL OLÇOK DA LİSTEDE
Son günlerde darbe girişimi gecesiyle ilgili sözleriyle dikkat çeken Nihal (Süleymanoğlu) Olçok da beklendiği üzere listede yer alırken, o gece Atatürk Havalimanı’ndaki direnişe katıldığı hikayesiyle AK Parti’ye yakın medya kuruluşlarınca sıkça konu edilmiş Abdülkadir Baykay da kurucu üye oldu.
Dış politika kanadından da son olarak Viyana Büyükelçiliği görevinde bulunmuş Ümit Yardım’ın kurucu olarak partide yer aldığı görüldü.
ESKİ YÖK BAŞKANI YUSUF ZİYA ÖZCAN SÜRPRİZİ
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı döneminde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) başkanlığına getirilen akademisyen Yusuf Ziya Özcan da kurucu üye oldu. Özcan, diplomat kökenli olmamasına rağmen Polonya Büyükelçisi olarak atanmasıyla dikkat çekmişti.
Listede Kürt kökenli isim ağırlığı da dikkat çeken bir başka unsur oldu.
EKONOMİDE DİKKAT ÇEKEN İSİMLER
Kurucular Kurulu’nda ekonomiyle ilgili bazı isimler de göze çaptı. Borsa İstanbul’un yöneticiliğini yapmış eski vekil Turhan’ın yanı sıra Tuncay Dinç’in de listede olduğu görüldü. Merken Bankası’yla ilgili değerlendirmeleriyle tanınmış Kerim Rota da kurucu üye oldu. Vakıfbank’ın eski yönetim kurulu üyesi Ahmet Müfit Cengiz de listede yer aldı.
Listede iki eski baro başkanı da var. Elazığ’dan Adnan Demir ve Kayseri’den Ali Aydın.
Adnan Menderes hükümeti bakanlarından Hasan Polatkan’ın yeğeni Hasan Serdar Bilir de listede.
Kurucu üye olarak listede Muhammet Cüneyt Topbaş ismi de göze çarpıyor. Bu ismin Davutoğlu’nun aile üyeleriyle görüştüğü İstanbul’daki Topbaş’lardan birisi olup olmadığı merak konusu. Listedeki genç Topbaş’ın, BİM’in eski ortağı Mustafa Latif Topbaş ile akrabalığı olup olmadığı da bilinmiyor.
GELECEK PARTİSİ KURUCULAR KURULU'NDAKİLERİN İSİM LİSTESİ
Gelecek Partisi’nin Kurucular Kurulu üyeleriyle ilgili bilgiler AK Parti’yle ilişkileri bakımından özetle şöyle:
Abdullah Başçı: AK Parti 26. Dönem Milletvekili Abdullah Başçı
Abdülkadir Baykay: Darbe girişiminde Atatürk Havalimanı’nda direniş sergileyen isimlerden birisi olarak gündeme geldi, iş insanı
Abdullah Güzeldülger: AK Parti’nin Konya milletvekili adayı
Abdullah Teber: İstanbul Ticaret Odası’na başkan adayı, iş insanı
Abdullah Yeşil: Şanlıurfalı mali müşavir
Adnan Demir: Elazığ Barosu eski Başkanı
Ali Ahmet Çoktan: Ebru ve tezhip sanatçısı
Ali Akmaz: Prof. Dr., Selçuk Üniversitesi, AK Parti Konya milletvekili aday adayı
Ali Alper Uzun: AK Parti İzmir eski il yöneticisi
Ali Aydın: Eski HSYK üyesi, Kayseri Barosu eski başkanı, AK Parti Kayseri vekil aday adayı
Ali İhsan Dilmen: AK Parti Aydın-Nazilli eski kurucu üyesi, yöneticisi
Alper Kürşad Giray: AK Parti Aksaray eski il yöneticisi
Alptekin Hocaoğlu: Suriye’de insan hakları ihlalleri araştırmacısı
Avni Erdemir: AK Parti 24. Dönem Amasya Milletvekili
Aydın Altaç: AK Parti Diyarbakır eski İl Başkanı
Ayhan Sefer Üstün: AK Parti eski genel başkan yardımcısı
DAVUTOĞLU EYLÜL AYINDA AK PARTİ'DEN İSTİFA ETMİŞTİ
2014-2016 yılları arasında AK Parti'nin genel başkanlığını yürüten ve başbakanlık görevinde bulunan Ahmet Davutoğlu, 13 Eylül'de AK Parti'den istifa etmişti.
Yaptığı açıklamada, "AK Parti 18 yıl önce kurulduğunda ortak akıl, parti içi demokrasi ile geçinmeyi vadetmişti” diyen Davutoğlu genel başkanlığı bırakmasının ardından partiye ilişkin eleştirileri dile getirdiği ancak önerilerinin karşılık bulmadığını ifade etmişti.
Davutoğlu, "Yeni bir siyasi hareketi inşa etmek bizim için tarihi bir sorumluluktur. Bu çerçevede hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun bu ülke için sorumluluk hisseden herkesi birlikte çalışmaya davet ediyoruz” şeklinde konuşmuştu.
ERDOĞAN DOLANDIRICILIK İLE SUÇLAMIŞTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Davutoğlu arasında geçtiğimiz günlerde 'Şehir Üniversitesi' nedeniyle polemik yaşanmıştı.
Ahmet Davutoğlu’nun kurucusu olduğu Bilim ve Sanat Vakfı'na bağlı İstanbul Şehir Üniversitesi'nin tüm varlıklarına Halkbank tarafından tedbir konulmuştu.
Erdoğan da Şehir Üniversitesi'nin "Halk Bankası'nı dolandırmaya çalıştığını" söylemiş, isim vermeden Davutoğlu'nu da suçlamıştı.
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 695794
Ekonomik ve sağlıklı etin adresi;Halk Et Kepez Satış Mağazası açıldı...
Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in seçim vaatleri arasında bulunan Halk Et projesi hayata geçti. Halk Et’in ilk satış mağazası Kepez İlçesi Zafer Mahallesi’nde açıldı. Antalyalılara ekonomik ve sağlıklı et sunan Halk Et Satış Mağazası açıldığı andan itibaren vatandaşların akınına uğradı. Söz verdikleri tarihte Halk Et Satış Mağazası’nı Antalyalıların hizmetine sunmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyleyen Başkan Muhittin Böcek, “Vatandaşlarımız bundan sonra ucuz et yiyecekler” dedi. Uygun fiyatıyla birlikte sağlıklı ve güvenilir olduğu için Halk Et’i tercih ettiklerini söyleyen vatandaşlar Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e teşekkür etti.
Yerelden ve kırsaldan kalkınma hedefiyle yola çıkan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in halka uygun fiyatlı ve sağlıklı et sunmak amacıyla açılması talimatını verdiği Halk Et satış mağazalarının ilki Kepez Zafer Mahallesi’nde hizmet vermeye başladı. Son derece modern ve sağlıklı koşullarda halka ucuz et sunan Büyükşehir Belediyesi ANET Halk Et Mağazası vatandaşın yüzünü güldürdü. Pazar hariç haftanın 6 günü 08.00-20.00 saatleri arasında hizmet verecek Halk Et’te dana kıymanın kilosu 35 lira 90 kuruş, dana kuşbaşının kilosu 44 lira 90 kuruş gibi uygun rakamlarla satılıyor.
VATANDAŞ FİYAT VE HİZMETTEN MEMNUN...
Saat 08.00’de kapılarını açan Halk Et Satış Mağazası’na Antalyalılar yoğun ilgi gösterdi. Günlerdir mağazanın açılmasını beklediklerini söyleyen vatandaşlar, kıyma ve kuşbaşı başta olmak üzere her türlü et ve sakatatı mağazada bulabildiklerini söyledi. Sabah ilk iş Halk Et Mağazasına geldiğini söyleyen Şirin Kuşçu etleri de, fiyatları da hizmeti de çok beğendiğini söyledi.
SAĞLIKLI VE GÜVENİLİR...
Sağlıklı ve güvenilir olduğu için Halk Et’i tercih ettiğini söyleyen İmren Koçyiğit ise “Fiyatlar son derece güzel. Burada güvenli ve sağlıklı et alacağımıza eminiz. Ayrıca çiftçiye destek yönü de var. Ben emekli tarımcıyım. Üreticinin desteklenecek olması son derece önemli. Bizim hoşumuza gitti. Günlerdir takip ediyoruz. Antalya genelinde de yaygınlaştırılırsa çok güzel olur. Verdiği sözleri sırasıyla tutan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımız Muhittin Böcek’e çok teşekkür ederiz” dedi.
FİYATTAN ZİYADE KALİTE ÖNEMLİ...
Kendisi için fiyattan ziyade etin kaliteli ve sağlıklı olmasını önemsediğini söyleyen Suzan Eroğlu da bundan sonraki kasap alışverişini Halk Et Mağazası’ndan yağacağını belirtti. Eroğlu, “Benim için etin sağlam ve güvenilir olması çok önemli. Halk Et bize bu imkanı sunduğu için çok sevinçliyiz. Etler Antalya’mızın kendi ürünü, alışverişimize buradan devam edeceğiz” diye konuştu.
5 KİŞİLİK KOMİSYON KURULDU...
Söz verdikleri tarihte Halk Et Satış Mağazası’nı Antalyalıların hizmetine sunmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, “Vatandaşlarımız bundan sonra ucuz et yiyecekler” dedi. Halk Et’te satılan ürünlerin ucuz olmasının yanında güvenli olduğunun da altını çizen Başkan Böcek, “Biz mal alımlarını ilk elden yapmaya çalışıyoruz. Bunun için içerisinde veteriner, gıda mühendisi ve uzman kişilerin olduğu 5 kişilik bir komisyon kurduk. Bu ekip hayvanlarımızı alıyor. Kendi mezbahamızda kestiriyoruz daha sonra da veteriner gözetiminde bunları işliyoruz” diye konuştu.
VATANDAŞ MEMNUNİYETİ ÖLÇÜLÜYOR...
Başkan Muhittin Böcek, Antalyalıları ucuz ve sağlıklı etle buluşturmaya devam edeceklerini belirterek, şunları söyledi: “Kıymayı ve eti piyasa fiyatının altında satıyoruz. Hem de sağlıklı ve güvenli bir şekilde. Nüfusa göre diğer ilçelerimizde de satış mağazalarımızı oluşturmaya başlayacağız. İlk önce burada satışa başladık. Vatandaşlarımızın memnuniyetlerini ölçüyoruz. Antalyalılara en güzel hizmeti sunmak bizim görevimiz.”
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 405777
Ankara’nın Altındağ ilçesinde, bir süredir haber alınamayan 5 aylık hamile anne ile 3 yaşındaki kızı oturdukları dairenin banyosunda ölü bulundu.
Olay, akşam saatlerinde Ankara’nın Altındağ ilçesi Örnek Mahallesi 662. Sokak’ta meydana geldi...
Edinilen bilgilere göre, 5 aylık hamile eşi Hatice Ekin’den (22) bir süredir haber alamayan kocası Osman Ekin, yakın akrabalarına Hatice Ekin’i kontrol etmeleri için haber verdi. Eve gelen Osman Ekin’in akrabaları kapıyı çaldı fakat açan olmadı.
BANYODA ÖLÜ BULUNDULAR...
Bunun üzerine balkondan içeriye giren akrabalar, evin banyosunda 5 aylık hamile Hatice Ekin ile 3 yaşındaki küçük Zelal’i yerde hareketsiz yatarken buldu.
İhbar üzerine olay yerine AFAD, polis ve 112 Acil Servis ekibi sevk edildi. Sağlık ekiplerinin yaptığı incelemede anne ve kızının hayatını kaybettiği tespit edildi. Durumu öğrenen acılı baba ve akrabalar gözyaşları içerisinde sinir krizi geçirdi.
ÖĞLEN 1'DEN BERİ BANYODA SU AKIYORMUŞ
Apartmanın önünde büfe işleten ve hayatını kaybeden Hatice Ekinci ile yakın arkadaş olduklarını belirten Merve Kabal, “Burada komşumdu zaten kendisi. 3-4 aydır tanışıyoruz. Yoldaş oluyordu bana. Yemek, kahve yapar getirirdi. Bugün eşi aramış, telefonla ulaşamayınca burada akrabaları var onlar geldi. Bugün büfeye gelip gelmediğini sordular. En son sabah gördüğümü söyledim. Yarım saat sonra evlerinden çığlık seslerini duyunca dükkanı kapattım eve çıktım. Kapı açılmayınca balkondan girmişler. Banyonun kapısı da kilitliymiş. Girdim, baktım yerde yatıyordu ikisi de. Kızı 3 yaşında Zelal. Kendisi de hamileydi bebek bekliyorlardı. Doğalgaz sızıntısı diye düşünülüyor. Şofbenden kaynaklı olabilir çünkü şofbenleri de banyodaymış zaten. Tüp mü doğalgaz mı bilmiyorum ama Başkentgaz’dan geldiler. Onlar da aslında onayladı biraz gaz sızıntısı olduğunu. Olayın en kötü kısmı; bu olayları yaşadığımızda saat 20.00 sularıydı. Alt komşu ise öğlen 13.00’den beri o suyun açık olduğunu söyledi” ifadelerini kullandı.
'EVİNİ TEMİZLEDİ, YEMEĞİNİ YAPTI'
Balkonda yeni yıkanmış çamaşırların asılı olduğunu söyleyen Kaba, “Muhtemelen evini temizledi, yemeğini yaptı. Yemek yapmış yeni mutfakta tezgahın üzerinde yemekleri vardı. Çamaşırlarını yıkamış evi tertemiz. Muhtemelen çocuğuyla beraber banyoya girdi” şeklinde konuştu.
Öte yandan olay yeri inceleme ekiplerinin evde yaptığı çalışmanın ardından Hatice Ekinci ve kızı Zelal’in cansız bedeni otopsi yapılmak üzere adli tıp kurumuna kaldırıldı. Polis, olaya ilişkin inceleme başlattı.
KAYNAK: Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 139940
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nu ziyaret eden KGK Genel Başkanı Dim, Cumhurbaşkanlığı ile Dışişleri ve Turizm bakanlıklarında temaslarda bulunmasının ardından yeni KGK Genel Merkezi'nde mesaiye başladı...
Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile makamında gerçekleştirdiği görüşmede KGK ile ilgili sohbet etti. Dim "Yoğun görüşme trafiğine rağmen kabulü, nezaketi ve desteği için Sayın Bakanımıza çok teşekkür ederim" dedi.
Dim, ardından Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ile makamında yaptığı görüşmede KGK ile ilgili projeksiyon ve işbirliği imkanlarını konuştu.
Dim'in Ankara'daki sonraki durağı Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Fecir Alptekin oldu. Dim, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki makamında ziyaret ettiği Alptekin'e KGK'ya ilişkin bilgiler verdi.
Dim daha sonra Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ile KGK proje paydaşlarının katılımıyla verimli bir toplantı gerçekleştirdi. Dim, bu toplantıya ilişkin "Sektörümüz ve ülkemiz adına güzel şeyler oluyor" dedi.
Dim daha sonra Ankara-Çankaya'da hizmete giren 5 katlı modern KGK Genel Merkez binasında mesaiye başladı. Dim "Besmele çekerek KGK Genel Merkez binasında mesaiye başladık. Ziyarete gelen cemiyet başkanlarım ve dostların iyi dileklerini ve hayır dualarını da aldık. Allah utandırmasın. Camiamıza hayırlı uğurlu olsun" dedi.
Dim, gün boyu çok sayıda konuk ağırladı.
KGK GENEL MERKEZİ’NİN ADRESİ VE İLETİŞİM BİLGİLERİ
Kavaklıdere, Binektaşı Sk. No 7, 06680 Çankaya/Ankara, Türkiye.
TELEFON
+90 312 424 07 07 (Santral)
Fax: +90 312 424 07 06
E-POSTA
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
WEB SİTESİ
kureselgazetecilerkonseyi.org
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 565589
Kandilli Rasathanesi verilerine göre, Balıkesir'in Altıeylül ilçesinde yerin 7.7 kilometre derinliğinde 5 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İstanbul, Bursa ve İzmir'de hissedilen depremin ardından artçı sarsıntılar meydana geliyor...
Yerin 4.5 kilometre derinliğinde 4.3 büyüklüğünde bir sarsıntı daha olurken herhangi bir hasarın meydana gelmediği bildirildi.
AFAD, "Merkez üssü Balıkesir olan 4.6 büyüklüğünde bir deprem oldu" açıklaması yaptı. Kandilli ise depremin büyüklüğünü 4.9 olarak açıkladı.Deprem İstanbul, İzmir, Bursa ve Manisa'da da hissedildi.
Öte yandan Kandilli'nin aktardığı bilgiye göre ise depremin büyüklüğü 5.0. Deprem İstanbul, İzmir, Bursa ve Manisa'da da hissedildi.
BALIKESİR'DE İKİNCİ DEPREM...
İlk depremin ardından bölgede 4.3 büyüklüğünde başka bir depremin daha olduğu belirtildi. AFAD'a göre bu ikinci deprem 4.3, Kandilli'ye göre de 4.1 büyüklüğünde gerçekleşti.
Depremin İzmir, İstanbul, Manisa ve Bursa’da da hissedildiği belirtildi.
NTV’ye bağlanan Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Şerif Barış, “Bu tip depremler oralarda çok sık yaşanan depremler. Bu depremin çok büyük hasar yapması beklenmemeli” dedi. Barış, geçen yaz İstanbul’da gerçekleşen deprem ile Balıkesir’de yaşanan depremin ilgisini olmadığını belirtti.
BALIKESİR VALİSİ: HASAR BİLDİRİMİ YOK...
Balıkesir Valisi Ersin Yazıcı, depremler de herhangi bir hasar bildirimi olmadığını belirterek, "Hastaneye başvuran vatandaşımız da yok. Ekiplerimiz depremin merkezi konumundaki Akçaköy’de. Orada da herhangi bir hasar bildirimi yok" dedi.
"OLUMSUZLUK YAŞANMADI"...
Altıeylül Belediye Başkanı Hasan Avcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sabaha kadar teyakkuz halinde olacaklarını belirtti.
Telefonla bilgi aldıklarını aktaran Avcı, "Şu an için bize gelen herhangi bir olumsuzluk yok, gerekli bütün çalışmaları yapıyoruz. Akçaköy ve Ayvacık mahallelerine yakın olduğu tahmin ediliyordu, oralarla da görüştük herhangi bir olumsuzluk olmadığı bilgisi geldi."
HABER: Sariye AKDAĞ...
KAYNAK:Ajanslar
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 694256
İBB--İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu'ndan Meclis'te bir ilk: Veto etti...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilk kez veto hakkını kullandı. İmamoğlu, İBB Meclisi’nin ekim ve kasım aylarında aldığı 3 kararı, yeniden görüşülmek üzere Meclise iade etti...
İBB Başkanı İmamoğlu’nun veto ettiği Meclis kararları, İBB Meclisi’nin aralık ayı toplantısının ilk günkü gündeminde yer aldı. Söz konusu kararlar ile mülkiyeti İBB’ye ait bazı parsellerin park alanına alınması ve bazı parsellerin devir ve tahsisleriyle ilgiliydi. Park alanına alınan araziler arasında bir zamanlar 'Dubai Towers' gökdeleninin yapımı planlan Levent’teki İETT Garajı da bulunuyordu.
İşte İmamoğlu’nun veto ettiği kararlar:
"(9.) Şişli – Esenler – Kağıthane – Başakşehir - Eyüpsultan ve Beşiktaş İlçelerinde bulunan muhtelif parsellerin park alanına alınmasına ilişkin, 17.10.2019 tarih ve 702 sayılı Meclis Kararının yeniden görüşülmek üzere meclise iadesi hk. Başkanlık Makamı teklifi.(2019/804)
(10.) Başakşehir ve Tuzla İlçeleri muhtelif ada ve parselde bulunan taşınmazların, park, yol, deprem ve toplanma alanı olarak plan değişikliği yapılmasına ilişkin, 17.10.2019 tarih ve 703 sayılı Meclis Kararının yeniden görüşülmek üzere meclise iadesi hk. Başkanlık Makamı teklifi.(2019/807)
(182.) Muhtelif ilçelerde bulunan taşınmazlara ilişkin devir ve tahsis işlemlerine ilişkin (12 adet dosya) 27.11.2019 tarih ve 934 sayılı Meclis Kararının yeniden görüşülmek üzere Meclise İadesi hk. Başkanlık Makamı teklifi. (2019/937)"
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 941986
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Türkiye’nin ilk ve tek ödüllü geri dönüşüm projesi Çevreci Komşu Kart’la ilçe sakinlerinin Kasım sonu itibariyle tam 4 milyon 75 bin 317 lira karşılığı puan kazandığını söyledi...
Muratpaşa Belediyesi’nin Nisan 2016’da pilot çalışma olarak başladığı ve 11 ay gibi bir sürede nüfusu 500 bine ulaşan ilçenin genelinde uygulanmaya başladığı Türkiye’nin ilk ve tek ödüllü geri dönüşüm projesi Çevreci Komşu Kart’la ilçe sakinleri Kasım sonu itibariyle tam 4 milyon 75 bin 317 lira karşılığı puan kazandı.
Belediye Başkanı Uysal, Nisan 2016’dan bu yılın Kasım ayı sonuna kadar geçen dönemde ilçede 91 bin 839 evin Çevreci Komşu Kart sahibi olduğunu söyledi. 32 bin 434 hanenin ise cam, kağıt, metal gibi nitelikli atıkların geri dönüşümünü sağlayan projeye aktif olarak katıldığını aktaran Başkan Uysal, aynı süreçte evlerden toplanan atık miktarının ise 12 milyon 868 bin 815 kilogram olduğunu belirtti. Başkan Uysal, toplanan bu atıkların karşılığında Çevreci Komşu Kartlara yüklenen puanların 3 milyon 561 bin 850 liralık bölümünün ise anlaşmalı marketlerde, sinema salonlarında harcandığını söyledi.
Çevreci Komşu Kart’ın aile ekonomisi için bugüne kadar hiç olmayan bir maddi kaynak oluşturduğuna dikkat çeken Başkan Uysal, “Çevreci Komşu Kart’la komşularımız kazanırken doğa da kazandı” dedi. Nitelikli atıklarını geri dönüşümünü sağlayarak 103 bin 829 ağacın kesilmekten kurtulurken 551 bin 593 metrekare orman alanının korunduğunu dile getiren Başkan Uysal, bununla birlikte elektrik, benzin, su, demir, kömür tasarrufu da sağlandığına dikkat çekti.
KISA TARİHÇE...
Çevreci Komşu Kart, Nisan 2016’da Memurevleri Mahallesi’nde pilot çalışma olarak başladı. 17 Mart 2017’de Başkan Uysal tarafından resmen tanıtımı yapılan Çevreci Komşu Kart henüz ilk yılında birçok ödülün sahibi oldu. 20’nci Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Çevre Hizmet Ödülü, 2’nci Uluslararası Şehir, Çevre ve Sağlık Kongresi Kongre Özel Ödülü’ne değer görülen Çevreci Komşu Kart, Kamu Teknoloji Platformu ve Harward Business Rewiew Türkiye tarafından düzenlenen 3’üncü Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı’nda ise ‘sıra dışı başarı hikayesi’ seçildi. Projenin Mayıs 2018’de ise Türk ve Patent Marka Kurumu’nca ‘marka tescili’ yapıldı.
E-ATIKLAR ve ATIK YAĞLAR...
Çevreci Komşu Kart, 2018 yılının başında içerdikleri radyoaktif maddeler, tozlar, halojenli bileşikler, ağır metaller gibi toksik maddeler nedeniyle çevre ve insan sağlığına ciddi ölçüde zarar veren elektronik atıkları, kısaca e-atıkları da kapsamına aldı. Mart 2019’da ise Muratpaşa’da atık yağlar Çevreci Komşu Kart kapsamında toplanmaya başlandı.
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 339328
Şırnak'ın İdil ilçesinde PKK'lı teröristlerce tuzaklanan el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu 2 güvenlik görevlisi şehit oldu, 7 güvenlik görevlisi yaralandı. Şehit olan askerlerden birinin bomba imha uzmanı Astsubay Esma Çevik olduğu belirlendi...
Bomba uzmanı Şehit asker Astsubay Esma Çevik
Şırnak Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre, İdil İlçe Jandarma Komutanlığınca, Haberli Jandarma Karakol Komutanlığının sorumluluk alanındaki Sarıköy köyü sınırlarında bulunan Pisikayası Tepesi mevkisinde terör örgütü PKK mensuplarınca tuzaklanmış el yapımı patlayıcı tespit edildi.
El yapımı patlayıcıya uzman ekiplerce müdahale sırasında meydana gelen patlamada 2 güvenlik görevlisi şehit oldu, 7 güvenlik görevlisi yaralandı.
Açıklamada, terörle mücadele kapsamında operasyonların kararlılıkla devam ettiği vurgulandı.
KADIN BOMBA İMHA UZMANI ŞEHİT...
Patlamada Esma Çevik ve Kemal Sayar şehit oldu. Şehit olan askerlerden Astsubay Esma Çevik, Türkiye'nin sayılı kadın bomba imha uzmanlarından biriydi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 245048
Alanya'dan Atatürk'e yapılan saygısızlığa tepki: 'Haddinizi bilin'
Almanya'nın devlet televizyonu olan ARD, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 2. Dünya Savaşı'nda dünyayı kana bulayan Nazi diktatörü Adolf Htler’le kıyaslandı...
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Alanya Şubesi Başkanı Zuhal Sirkeli, “Almanya’nın devlet televizyonunun Atatürk’e saldırısı manidardır” diyerek duruma tepki gösterdi.
Başkan Zuhal Sirkeli, “Atatürk ve Cumhuriyet Türkiye’si 2. Dünya Savaşı sırasında Alman bilim adamlarını, aydınlarını ülkesinde barındırarak özgür ve refah içinde bir yaşam sürmelerine vesile olmuştur. Bahsi geçen aydınlar ve niceleri, Nazi Almanya’sının işkence, baskı, zulüm ve ölüm tehdidinden kurtulmuş, aydın fikirlerini Türkiye Cumhuriyeti’nde yeşertmiştir. O dönemin Türkiye Cumhuriyeti özgürlük, eşitlik ve kardeşlik fikrini temel ilke edinmiş bir Cumhuriyettir. Hukuka olan inancıyla birlikte güçler ayrılığı ile hümanist ve aydınlanmış bir devlet fikri ile bağnazlığa, gericiliğe ve feodal sisteme son vermiştir. Farklı ırklara, dinlere saldırı Atatürk Cumhuriyeti’nin politikası değildir. Söz konusu dönemde yabancı istihbarat elemanları Anadolu da kol gezmektedir. Hiçbir istihbarat raporunda ARD kanalının iddialarına dair bir belge yayınlanmamıştır. Tarih literatüründe böyle bir tarih kaydı yer almamaktadır. Dersim olaylarında gaz kullanıldığına dair bir belge, rapor yoktur. ARD Televizyonunun uydurmasıdır. Bugüne kadar böyle bir iddia yokken bugün ortaya atılması üzerinde düşünülmelidir. Bu sözde belgeyi (!) Almanya’ya servis edenler de iddiayı ortaya atanlar kadar onursuzdur. Bunlar biliyorlar ki Ortadoğu’da tek laik ve ulus devlet olan Türkiye’nin Atatürk ile bağları koparılabilirse, bir şekilde bulunduğu bölgenin de kontrolü denetimleri altına alınmış olacaktır” dedi.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 265652
Kuruluşu 14 Ekim 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanan KGK'nın Uluslararası Medya Merkezi'ni de bünyesinde barındıran modern genel merkez binası hizmete girdi...
Kuruluşu 14 Ekim 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanan, onay öncesi ve sonrası İstanbul'da yabancı medya temsilcilerine iftar, KKTC ve Azerbaycan Medya Buluşmaları ile Dünya Rus Medya Kongresi'ne ev sahipliği gibi dev organizasyonlarla fark yaratan KGK'nın genel merkez binası Ankara'nın Çankaya ilçesinde hizmete girdi. 5 katlı modern bina nedeniyle her kesimden tebrik yağmuruna tutulan KGK (Küresel Gazeteciler Konseyi) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, "Aynı zamanda Uluslararası Medya Merkezi'ni de bünyesinde barındıran binamız hizmete girmiştir. Emeği geçenlere teşekkür ederiz. Ülkemize ve meslektaşlarımıza hayırlı, uğurlu olsun" dedi.
KGK GENEL MERKEZİ'NİN ADRESİ VE İLETİŞİM BİLGİLERİ
Kavaklıdere, Binektaşı Sk. No 7, 06680 Çankaya/Ankara, Türkiye.
TELEFON
+90 312 424 07 07 (Santral)
Fax: +90 312 424 07 06
E-POSTA
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
WEB SİTESİ
http://kureselgazetecilerkonseyi.org
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 284889
FOX TV’de sabah kuşağında yayınlanan Çalar Saat programında Gazeteci İsmail Küçükkaya’nın konuğu AKP’li Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu oldu...
İsmail Küçükkaya, konuğu Tevfik Göksu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi hakkında konuştu. Yazar Cafer Özilhan kendisine ait sosyal medya hesabından Küçükkaya’ya tepki göstererek FOX TV de @KucukkayaIsmail sabah Tevfik Göksu’yu konuk etti programa uzun uzun İBB yi konuştu, @ekrem_imamoglu ‘nu elestirmesine çanak tuttu. Ama bu tabloyu sormadı soramadı. Özgür gazetecilik böyle yapılıyor artık. Sorulması gerekeni soramama özgürlüğü!!!” ifadelerini kullandı.
@caferozilhan
FOX TV de
@KucukkayaIsmail
sabah Tevfik Göksu'yu konuk etti programa uzun uzun İBB yi konuştu,
@ekrem_imamoglu
'nu elestirmesine çanak tuttu.
Ama bu tabloyu sormadı soramadı. Özgür gazetecilik böyle yapılıyor artık. Sorulması gerekeni soramama özgürlüğü!!!
TEVFİK GÖKSU İBB’Yİ 25 YIL AKP’NİN YÖNETTİĞİNİ UNUTTU
AKP’li Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu programa geç kalınca espirili bir şekilde ”Hoş geldiniz, altı buçuk dakika geciktiniz. Niye geciktiniz efendim?” sorusuna Göksu, ” Trafikten, eskiden böyle değildi biliyorsun” cevabını verdi. Buna karşılık İsmail Küçükkaya, ”Efendim 25 yıldır belediyeyi siz yönetiyorsunuz, trafik 25 yıldır var” yanıtını verince Göksu ”6 ayda bu hale geldi” ifadelerini kullandı.
KAYNAK:TELE1
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 362269
KGK'dan tepki...
Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, Finlandiya'da başlatılan Türk mallarını boykot kampanyasını Türkiye'ye duyurdu...
Sokaklar ve alışveriş merkezlerine yapıştırılan 'Türk mallarını boykot edin' afişine ilişkin sosyal paylaşım sitesi Twitter'da bir fotoğraf yayınlayan Dim "Burası Finlandiya... Türk mallarını boykot edelim diyorlar. Turizmi de kapsayan bir kampanya başlatmış hain PKK yandaşları. Dikkate almaya değmez" dedi.
Dim, paylaşımında Alanyalı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu da etiketledi.
Uzun yıllardır Finlandiya'da yaşayan Alanya'nın tanınmış simalarından Erol Uğur, "Bu kara propagandayı ben de burada yaşayan bir Türk arkadaşımdan öğrendim. Türkler, bu afişleri gördükleri yerde çıkarıp, çöpe atıyorlar" dedi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 783736
Enerji Petrol Gaz İkmal İstasyonları İşveren Sendikası (EPGİS), bu geceden itibaren geçerli olmak üzere LPG Otogaz’ın litre fiyatında pompa fiyatlarına yansıyacak şekilde 6 kuruş zam geldiğini açıkladı...
6 KURUŞ ZAM...
EPGİS’in açıklamasına göre, bu geceden itibaren geçerli olmak üzere LPG Otogaz’ın litre fiyatında pompa fiyatlarına yansıyacak şekilde 6 kuruş zam geldi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 137597
Son üç gündür Akdeniz de bir veya iki deprem meydana geliyor...
Akdeniz'de 3.3 büyüklüğünde deprem;
Akdeniz'de, Muğla'nın Datça ilçesi açıklarında, Richter ölçeğine göre 3.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi...
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi'nin verilerine göre, saat 11.18'de, Akdeniz'de 3.3 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Muğla'nın Datça ilçesinin 142,77 kilometre açığındaki depremin 14,65 kilometre derinlikte olduğu kaydedildi.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 507805
İŞTE AK PARTİ'NİN DEMOKRASİ ANLAYIŞI VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ...
T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından www.parlamentohaber.com’ da yayınlanan ‘Albayrak’tan Ekonomi Kötü Diyen Ekonomistlere Terörist Benzetmesi’ başlıklı habere 20.000 TL – Yirmi Bin TLlik dava açıldı...
Parlamento Haber web sitesinin yapmış olduğu “ALBAYRAK’TAN ‘EKONOMİ KÖTÜ’ DİYEN EKONOMİSTLERE TERÖRİST BENZETMESİ” başlıklı haberine T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından kişilik haklarına saldırı sebebiyle 20.000 TL – Yirmi Bin TL tutarında dava açıldı.
NE OLMUŞTU?
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ordu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Ordu Kültür Sanat Merkezi’nde (OSKM) düzenlenen toplantıda yaptığı konuşma da “Birileri çıkacak, isimlerinin başında ekonomist, profesör yazan ama bu ülkeye zarar vermeye çalışan, nereye hizmet etmeye çalıştığı, hangi tabloları çizerek, milleti korkutmaya, Türkiye aleyhinde bir algı oluşturmaya çalışan bu kişilerin, terör eylemlerinde gördüğümüz ekipten farkı yok.” demişti.
7 Kasım 2019 tarihli Yeniçağ Gazetesi tarafından yapılan Berat Albayrak ‘ekonomi kötü’ diyen ekonomistleri ‘teröristlere’ benzetti! başlıklı haber ve birçok haber sitesi tarafından yayına alınan haberler gibi Parlamento Haber web sitesi de bu haberi 8 Kasım 2019 tarihinde meslek etik ilke ve kurallarına uygun olarak yayınladı.
Fatih Portakal’ın sunduğu Fox Ana Haber’in 8 Kasım 2019 tarihli bölümünde “ŞİMDİ DE EKONOMİSTLER TERÖRİST OLDU” başlıklı haberinde, Ordu Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen toplantıda, Bakan Berat Albayrak’ın yaptığı o konuşmadaki çarpıcı ifadelere yer verildi. CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel “Patates, soğancılardan sonra ekonomistlerde terörist oldu.” ifadelerini kullanmıştı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener TBMM’de partisinin düzenlediği 12 Kasım 2019 tarihli grup toplantısında yaptığı konuşmada, ekonomik gidişatı eleştirenleri ‘teröristlerle’ aynı kefeye koyan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a yüklendi. Akşener, “Damat Bey haddini bil haddini! Kayınpeder torpiliyle oturduğun o makamı yeteri kadar işgal ettin. Milletimize terörist demek hakkın da değildir haddin de değildir” demişti.
BAKANLIK TARAFINDAN HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILDI...
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ekonomik gidişatı eleştirenleri ‘teröristlere’ benzetmesinin ardından Bakanlık, 12 Kasım 2019 tarihli yapılan basın açıklamasında “Ekonomi aleyhinde algı oluşturmaya çalışanlara karşı hukuki süreç başlatıldı.” açıklamasında bulunmuştu.
BAKAN ALBAYRAK’TAN PARLAMENTO HABER’E 20 BİN TL’LİK DAVA
Bakan Berat Albayrak tarafından Parlamento Haber’e açılan 20 Bin Tl’lik davada, Bakan Albayrak’ın avukatı Ahmet özel tarafından şu ifadelere yer verildi.
Basın yoluyla müvekkilimin kişilik haklarına saldırı sebebiyle www.parlamentohaber.com adresinde ‘Albayrak’tan Ekonomi Kötü Diyen Ekonomistlere Terörist Benzetmesi‘ başlığıyla yayınlanan yazıya ilişkin olarak; 20.000 TL – Yirmi Bin TL – manevi tazminatı müvekkil Berat Albayrak adına; yayın tarihinden itibaren (08.11.2019) işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahliyesine, ayrıca hükmün davalı internet sitesinde ilanen yayınlanmasına karar verilmesi taleplerimizdir.
PARLAMENTO HABER’DEN KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMA...
Bakan Berat Albayrak ile ilgili olan haberin, birçok haber sitesi ve haber ajansının basın ve yayın haklarını kullanarak aktardığı belirterek, özgür basın ve tarafsız habercilik ilkesi gereğince Parlamento Haber olarak yapmış olduğumuz “ALBAYRAK’TAN ‘EKONOMİ KÖTÜ’ DİYEN EKONOMİSTLERE TERÖRİST BENZETMESİ” başlıklı haberde, kişilik haklarına aykırı hiçbir ifadenin yer almadığını, kaynak olarak kullandığımız, 7 Kasım 2019 tarihli Yeniçağ Gazetesi tarafından yapılan Berat Albayrak ‘ekonomi kötü’ diyen ekonomistleri ‘teröristlere’ benzetti! başlıklı haberdeki içeriğin sitemizde değiştirilmeden yayınladığını belirtiyor, dava ile ilgili yapılan açıklamayı, YÜCE TÜRK MİLLETİ’NİN ferasetine bırakıyoruz.
Basının prangalı ve havuz medyasından ibaret olduğu ve adaletin yok edilmeye yüz tuttuğu bir Türkiye’de, korkmadan, yılmadan habercilik yapan tüm gazeteci arkadaşlarımıza ve kamuoyuna saygıyla duyururuz.
HABER: İbrahim AKDAĞ
KAYNAK:www.parlamentohaber.com
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 468211
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Deprem Çalıştayı”nda yaptığı konuşmanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Kanal İstanbul’u kastederek “Kazmayı vurduğumuz anda denizcilik uçacak” sözlerine yanıt verdi. İstanbul halkının Kanal İstanbul konusunda “sıfır noktasında bilgiye” sahip olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Dünyayı, ekosistemi, iklimi, depremi her yönüyle etkileyecek, nüfusu, yapılaşmayı rantı etkileyecek bir konusunun yüzeysel geçiştirilip, “Biz ihaleye çıktık” denecek bir süreç olmadığının altını çiziyoruz. Sayın Bakanı nereye uçurur, dış ilişkileri veya başka konuları nereye uçurur, o beni hiç ilgilendirmiyor. Ben, İstanbul’a, 16 milyon insana, bu ülkeye neye mal olacağına bakıyorum” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Deprem Çalıştayı”nda yaptığı konuşmanın ardından kameraların karşısına geçti. Gazetecilerin İmamoğlu’na sordukları sorular ve İBB Başkanı’nın verdiği yanıtlar şöyle oldu:
Protokolde gözlerin aradığı isimler vardı; İstanbul Valisi, AFAD Başkanı olmak üzere.
- Buraya herkes davet edildi, benim de bilgim dahilinde. İlgili bakanlıktan tutun da valiliğe kadar. Belki kurulları veya heyetleri temsilen birileri gelmiş olabilir; ama ben kim geldi, gelmedi açıkçası bilmiyorum. Umarım gelmişlerdir. Bugün aslında konu, üst düzey bilim insanları, teknik insanlar, onların ne katacakları. Bizler, yöneticiler dinleyip sorumluluk elde etmesi gereken insanlarız. Gelmeseler de biz raporları kendilerine yolarız.
“BEN İSTANBUL’A BAKIYORUM”...
Kanal İstanbul’a da değindiniz içeride. Siyasetin de çokça gündeminde. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Kazmayı vurduğumuz anda denizcilik uçacak” gibi sözleri oldu. Sizin duruşunuz da devam ediyor. Kanal İstanbul projesi nereye doğru gidiyor? Çünkü, iktidar kanadı bu konuda kararlı ve ısrarlı.
- İstanbul’da halkın, yaptığımız araştırmada neredeyse sıfır noktasında bilgi sahibi olduğunu görüyoruz. Kanal İstanbul’u, ‘çılgın proje’, ‘Bir yerden kanal geçiyormuş’ diye biliyorlar. Yani etkisi, üreteceği tahribat, neye mal olacağı konusunda faydaları ve dezavantajları konusunda hiçbir bilgileri yok. Dünyayı, ekosistemi, iklimi, depremi her yönüyle etkileyecek, nüfusu, yapılaşmayı rantı etkileyecek bir konusunun yüzeysel geçiştirilip, ‘Biz ihaleye çıktık’ denecek bir süreç olmadığının altını çiziyoruz. Sayın Bakanı nereye uçurur, dış ilişkileri veya başka konuları nereye uçurur, o beni hiç ilgilendirmiyor. Ben, İstanbul’a, 16 milyon insana, bu ülkeye neye mal olacağına bakıyorum. Yani bu belki 75 milyar, belki 125 milyar lira açıklanıyor. Böyle bir maliyetin, bugünün Türkiye’sinde ekonomik olarak karşılığı önceliği nedir? Bu şehrin, kadim coğrafyasına, tarihsel geçmişine etkisi ne? Tarım veya orman alanlarına etkisi ne? İnsan yaşamına, trafiğine coğrafi bütünlüğüne etkisi ne? Ben buna bakarım. Beni ilgilendiren tarafı bu. Duyurmaya, paylaşmaya, konuşmaya da devam edeceğim.
“KRİTİK OLAN MELEN…”
Barajlarda son durum nedir? İstanbul’da bir su sıkıntısı yaşanacak mı?
- Şu anda barajlarımız, doluluk olarak yüzde 36’ların biraz üzerinde. Birkaç haftadır düşüş trendinde olan doluluk oranı, son 3-4 gündür bir yükselişe geçti. Kışa girişimiz gecikti; ama henüz kışı yaşamadık. İstanbul’un ürkütücü su senaryosu, 2 yıl üst üste kuraklık yaşaması ile ilintili. Bu kuraklığın, yaz aylarına nasıl tesir edeceğini yaşayacağımız kışla göreceğiz. Şu anda henüz kışla ilgili bir tahminde bulunmak güç. Eğer, seneye de bir kuraklık yaşanırsa, arkadaşlarımızın ön görüsü 2021’de bizi bir su sıkıntısı bekliyor. Tabi burada çarpıcı olan 2 şey var. Bir tanesi, malum Melen Barajı’nın bundan 2 yıl önce açılacak olması ve bugün orada milyonlarca metreküplük su rezerviyle İstanbul’un beslenebileceği yönünde tarihsel projenin hala niçin neticelenmediği… Aldığımız son bilgiden dolayı burada yapılan yanlış imalatın giderilmesiyle ilgili ek projenin maliyetiyle ilgili alakalı ödeneğin hala çıkarılmamış olması… 2040’a, 2071’e kadar su sorunu yaşamayacağımız bir şehir devraldığımız konusunda, Sayın Cumhurbaşkanı dahil, teminatlar verildi topluma. Biz de o teminatı alarak seçildik. Dolayısıyla bu süreç de milli bir meseledir. Eğer DSİ, ödenek sorunu yaşıyorsa, bu ödeneği tesis edecek kurumları bu konuda uyarıyoruz ve duyarlılığa davet ediyoruz. Bu, önemli bir meseledir. En azından bence Sayın Cumhurbaşkanı’nın taahhüt ettiği ve vaat ettiği “2040’a, 2071’e kadar su sorunu yaşamayacağız. Tüm sorunu çözdük” taahhüdünün imza altına alınması için bütün kurumları ve kuruluşları sorumluluğa davet ediyoruz. Şu anda 2 yıl su sorunu olmayacağı yönündeki öngörümüzle beraber, bu ileride su sorunu olmayacağı anlamına da gelmiyor. Kritik olan Melen Barajı’nın yanı sıra, tasarruflar ve geliştireceğimiz su kaynağı oluşturma ile ilgili projelerimiz devam ediyor. Ocak ayında da su çalıştayımız olacak. Bunu orada da ele alacağız. Ama her şeyden önce şunu ifade edelim; Kanal İstanbul projesinin yüzde 30 civarında su havzalarını yok edeceği, İstanbul için ne kadar gereksiz ve ne kadar riskli bir proje olduğunun da ayrı bir ispatıdır. Onun da altını çizelim.
“BİLİMSEL ALANLARA MÜDAHALECİ OLMAM”...
Deprem alanında uzun süredir çalışma yapan bazı isimlerin İBB yönetimi tarafından çalıştaya neden dahil edilmediklerine dair sosyal medyadan tepkileri oldu. Haberdar mısınız, bu davetlerden ve bu konuda bir mesajınız olacak mı?Bir belediye başkanı olarak kim davet edildi, kim edilmedi… Bilimsel alanlara ben ne müdahaleci olurum ne de olmak doğru. Burada bir kere şunu söyleyelim. Davet edilmeyen kimse yok. Konuşulan şey, konuşmacı olmakla ilgili. Gösterilen tepki… Ki ismi geçen bilim insanımız da belediyemiz ile başka alanlarda şu anda aktif çalışma içerisinde. En son mesela İSKİ’nin kendilerine bir çalışma teklifi yaptığını biliyorum. Dolayısıyla İstanbul’da hiçbir bilim insanı dışarıda kalmaz, kalmamalı. Eksiklik olabilir. Çokça bilim insanımız var. Herkesin konuşmacı olması mümkün olamayabilir. Ama herkesin sürecin içinde olması sağlanmalıdır. Bunu sağlamaya dönük kurullar oluşturuyoruz. Kendilerine bir hata yapılmışsa zaten arkadaşımız söyledi ‘özür dileriz’ dedi. Ama bilim adına konuşmacı olmadım diye gelmemeyi kendileri tercih etmemeli. Umarım bugün veya yarın kendileri en üst seviyede katılımcı ve sürece katkı sunan bilgileri ile paylaşımcı olmasını dilerim. Sadece kendilerine değil, tabi herkesi bu anlamda davet ediyoruz. Eksiklikler giderilir. Bu ne ilk ne son olacak. Hep böyle depremle ilgili konuşacağımız alanları ve süreçleri İstanbul’un her anına dahil edeceğiz. Çünkü bizim birinci meselemiz deprem.
HABER: Halime Yağmur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 651225
YİNE KARA HABER, 2 MEHMETÇİK ŞEHİT...
Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şöyle denildi;
"Barış Pınarı Harekât Bölgesinde, 02 Aralık 2019 tarihinde bölücü terör örgütü mensuplarınca havan ile yapılan taciz atışı sonucunda bir kahraman silah arkadaşımız ağır yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak şehit olmuştur.Irak kuzeyinde devam eden Pençe-3 harekâtında, 02 Aralık 2019 tarihinde PKK'lı bölücü teröristlerle çıkan çatışmada bir kahraman silah arkadaşımız şehit olmuş, bir kahraman silah arkadaşımız ise yaralanmış ve derhal hastaneye sevk edilmiştir.
HATAY’A ŞEHİT ATEŞİ DÜŞTÜ
Suriye’nin Tel Abyad kentinde PYD’li teröristlerin havanlı saldırısında şehit olan Uzman Çavuş Harun Çınar’ın (22) Hatay’daki baba evine acı haber ulaştı.
Barış Pınarı Harekât Bölgesinde Tel Abyad kentinde PYD’li teröristlerin havanlı saldırısında şehit olan Uzman Çavuş Harun Çınar’ın Antakya ilçesi Açık Dere Mahallesi’ndeki baba ocağına acı haber askeri heyet tarafından ulaştırıldı. Hikmet ve anne Emine Çınar çifti çocuklarının şehadet haberi ile büyük üzüntü yaşadı. Rahatsızlanan Çınar çiftine hazırda bekletilen sağlık ekibi müdahale etti.
Bekar olduğu öğrenilen şehit Çınar’ın, baba evi ve sokağına Türk bayrakları asıldı. Acı haberi alan yakınları da Çınar ailesine taziyeye geldi. Şehit Uzman Çavuş Harun Çınar’ın ne zaman defnedileceği konusunda henüz açıklama yapılmadı.
HABER:İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 605308
Maltepe Belediyesi tarafından düzenlenen Maltepe Ekonomi Forumu “Ekonomide Yeni Arayışlar” başlığıyla gerçekleştirildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun açılış konuşması ile başlayan programda, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da “Dünya’da ve Türkiye’de Kentleşme Olgusunda Yaşanan Dönüşümler” forumuna katıldı. Açılış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, “Bir ekonomi kurumsallaşmışsa, siyaset kurumsallaşmışsa sıfırdan, yeniden başlamayız. Her gelen, ‘Siyasete yeni bir beyaz sayfa açacağız’ diyor. Sorun, sayfayı kirletenler” dedi...
Kılıçdaroğlu’ndan sonra konuşan İmamoğlu ise merkezi yönetimin tavrını eleştirerek, “Sayın Genel Başkanımızın ifadesiyle, ‘yokuş aşağı freni boşalmış bir kamyonun gidişine’ benziyor yaptıkları. Sözüm ona bize bu şehri kaybettirecekler.Diyecekler ki, ‘3 ayda İstanbul su sıkıntısı yaşıyor.’ Bu millet akıllı. Neyin, hangi sorunun nereden geldiğini bilirler. Ne kaynaklı olduğunu bilirler” ifadelerini kullandı.
Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç’ın ev sahipliğinde düzenlenen Maltepe Ekonomi Forumu “Ekonomide Yeni Arayışlar” programına, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmacı olarak katıldı. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in de panelist olarak yer aldığı forumda “Dünya’da ve Türkiye’de Kentleşme Olgusunda Yaşanan Dönüşümler” oturumu gerçekleştirildi.
Yerli ve yabancı çok sayıda ekonomist, öğretim görevlilerinin yer aldığı programda, CHP’nin Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, CHP’nin Yerel Yönetim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP’nin Kadın Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Lale Karabıyık, CHP’nin Arge-Bilim Yönetim ve Kültür Platformundan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Fethi Açıkel, Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hençerli hazır bulundu.
-BİRİNCİ SORUNUMUZ, SAYFAYI KİRLETENLER-
Maltepe Ekonomi Forumu’nun ikinci gününün açılış konuşmasını yapan Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir ekonomi kurumsallaşmışsa, siyaset kurumsallaşmışsa sıfırdan, yeniden başlamayız. Her gelen, ‘Siyasete yeni bir beyaz sayfa açacağız’ diyor. Demek ki eski sayfa kirlenmiş. Sorun, sayfayı kirletenler. Yeni bir sayfa açmak zorunda kaldığımız süreci başlatanlar kimler? Eğer siyaset kurumu gerçekten görevini yapsa bu olmazdı. Birinci temel sorunlarımızdan biri bu” diye konuştu.
-LİYAKAT KAVRAMI ÖNEMLİ-
Siyasette liyakat konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, “Liyakatin olmaması, vaat edilen ile iktidara geldikten sonra gerçekleşenlerin taban tabana zıt olması başka bir soruyu gündeme getiriyor. Devlette liyakatin de zaman içinde bozulduğunu görüyoruz. Liyakat dediğimiz kavram önemlidir. Bürokrasinin de zaman içinde aşındığını ve yozlaştığını görüyoruz” dedi.
-SİYASETİ HANGİ SEKTÖR, KİM FİNANSE EDİYOR?-
Kılıçdaroğlu, Türkiye ekonomisinin değer yaratma açısından içe döndüğünü söyleyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şu soruyu sormamız lazım 17 yıldır iktidarda kalan bir siyasal iktidar, inşaat sektörünü neden kutsadı. Bu sorunun yanıtını, siyasetin finansmanında aramamız gerekiyor. Siyaseti hangi sektör, kim finanse ediyor? Eğer rant, siyaseti finanse ediyorsa iktidarın arkasındaki parasal gücü inşaat sektörü sağlıyorsa, o zaman siyasal iktidarın, iktidarını sürdürmesinin yolu bu süreci desteklemekten geçiyor. Nereye kadar? Çıkmaz noktaya gelinceye kadar. Bugün geldiğimiz nokta iktidarı çıkmaz sürecin içine girdiği noktadır.”
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından sonra, Prof. Dr. İlhan Tekeli’nin moderatörlüğünde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, “Dünya’da ve Türkiye’de Kentleşme Olgusunda Yaşanan Dönüşümler” oturumuna katıldı.
İMAMOĞLU: YAŞADIKLARIMIZ BİZE DEVRİM FIRSATI VERİYOR-
Merkezi yönetimle ve belediye meclisinde muhalif olmanın bahane üretmeyi gerektirmediğini vurgulayan İmamoğlu, “İlçe belediyesiyken, hem İBB ile muhalif, hem de merkezi hükümetle o pozisyondaydık. Bölgemizdeki tahakküm, kibir ve baskıcı tavrın bitmesi ve şehirde insanların varlığına değer veren, onları düşünen bir anlayışı ortaya koymuş biriyim. Aslında bütünüyle bunlar bize bir devrim, değişim ve dönüşüm fırsatı veriyor. Bunu belediye başkanlarımız iyi değerlendirmeli” dedi.
-BU ANLAYIŞA MİLLET İZİN VERMEZ-
İmamoğlu göreve geldikleri günden beri yaşadıkları bazı sorunları şu cümlelerle aktardı: “Görünen örnekler de var, Boğaziçi imar yetkisini alma çabası. Kanunları yok sayma, mecliste kabul ettirme çabası var. ‘Bunu biz böyle yaparız, geçiririz böyle olur.’ Olmaz kardeşim, bu millet buna izin vermez.”
-KAÇAK CAMİ YAPTIK-
İmamoğlu, ilçe belediye başkanlığı döneminde o dönemki İBB yönetimi ile yaşadığı ‘kaçak cami’ krizini şöyle anlattı:
“Mahallede cami yapacağız, İBB izin vermiyor, CHP olarak kaçak cami yaptık. Camiyi açacağız, müftü camiye imam vermiyor. Ben de kaymakamı aradım, ‘Mahalleli bayram namazını kılmak istiyor. Ama ben imamlık yapacağım sen de müezzin olur musun’ dedim. Kaymakam da ‘hayrola ne den böyle konuşuyorsunuz’ diye sorunca, ben de kendisine detayları anlatmıştım. Böyle basit konular üzerinden muhalif olmak, okula sokmama, eğitim kurumlarına yardımları engellemek gibi…”
-BASKICILARIN ACİZLİĞİNİ ORTAYA KOYACAĞIZ-
“Sözüm ona, toplumun hizmet almasını engelleyecekler” diyen İmamoğlu,şeffaflığın ellerindeki en önemli panzehir olduğunu söyledi. İmamoğlu şöyle devam etti:
“Şeffaflık çok önemli bir şey. Biz ne olursa olsun, vatandaşın önüne aktardığımız her türlü hususta muazzam bir vicdan işler. Şehre her unsuru mal etmek, onun paydaşı yapmak ve birlikte çözüm üretmek şart. Tabi kavga etmeden, gerektiğinde gereken cevabı vermemiz gerekiyor. Asla bir korku dili değil. Tümüyle sevgi ve şefkatle toplumu kucaklayarak, bu mesajı insanlara geçirerek,size bu baskıyı yapmaya çalışan insanların acizliğini ortaya koymak.”
İmamoğlu konuşmasının devamında, Kılıçdaroğlu’ndan da alıntı yaparak şunları dedi:
“Bugün karşılaştıklarımız aslında, akıllı bir yönetimin yapmaması gereken şeyler. Bu, sadece bir kaybedişi hızlandıracak işler.Sayın Genel Başkanımızın ifadesiyle, ‘yokuş aşağı freni boşalmış bir kamyonun gidişine’ benziyor yaptıkları. Sözüm ona bize bu şehri kaybettirecekler.Diyecekler ki, ‘3 ayda İstanbul su sıkıntısı yaşıyor.’ Bu millet akıllı. Neyin, hangi sorunun nereden geldiğini bilirler. Ne kaynaklı olduğunu bilirler. Bir zam meselesinin kaynağının bile esas olan ülke ekonomisinden kaynaklandığını anlarlar. Yani siz burada, bir takım popülist tavırlarla yapmak istediğiniz ucuz kahramanlıkları vatandaş yutmaz. I bakımdan biz tümüyle gerçekçi davranacağız. İnsanların fırsat bulmalarını sağlayan, ‘ortak akıl’ dediğimiz yani, ‘ben yaptım, en doğrusunu ben bilirim!’ anlayışından ziyade toplumu içine katan mekanizmaları getireceğiz. Tümüyle yeni nesil bir belediyecilik anlayışı. Yeni nesil siyaset anlayışı. Şehrine özen gösteren, insana saygı duyan ve demokratik kurumlarıyla katılımcılığı en üst seviyeye taşıyan bir belediyecilik anlayışı.”
-ÇALIŞTAYLARI ORTAK AKILLA GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ-
İmamoğlu, Aralık ayı içerisinde yapacakları iki çalıştaydan da bahsederek, “Bu süreçte hepimizin demokrasi örneklerini sergilememekten kaçınmamız şart” dedi.
İmamoğlu şöyle devam etti:
“Turizm Platformu kurduk ve bütün paydaşları o platformun içerisinde çalışıyor. Aralık ayı içerisinde İstanbul turizmini nasıl ayağa kaldırabileceğimizi konuşacağız. Yine 2-3 Aralık’ta depremi ve bugüne kadar ihmal edilen Kentsel Dönüşümü ile yapı güvensizliğini ortadan kaldırabileceğimizin çalıştayını ortak akılla gerçekleştireceğiz. Bu süreçte hepimizin demokrasi örneklerini sergilememekten kaçınmamız şart. Bunlar hepimizin çok iyi bildiği şeyler; şeffaflık, katılımcılık, denetim mekanizmasını kamunun içine dahil etmek.”
-HİZMET ANLAYIŞI BAŞKA BİR ANLAYIŞA EVRİLDİ-
Kamu yönetiminin büyük bir zafiyet içerisinde olduğunun altını çizen İmamoğlu, “Kamuya hizmet etme anlayışı, başka bir anlayışa evrilmiştir. Bu anlayışı tekrar düzene sokmak, idealist bir mantık ister. Topluma hizmet, yeni bir bakış açısı ister. Eğer bu şekilde hizmet ederseniz, kamu hizmet yapmış olursunuz. Burası sizin özel alanınız değildir ve buranın milyonlarca sahibi vardır. Bu ahlaki düzeni var ettiğiniz takdirde kaç yıllık olursa olsun, o yapının size ayak uydurmasını sağlamış olursunuz” diye konuştu.
İmamoğlu konuşmasının devamında,İBB’de yönetim kadrosu ile yaptığı toplantının detaylarını da paylaştı.
-CESUR YÖNETİCİLER OLMANIZI İSTİYORUM-
“Dün, 350 kişiyi bulan üst düzey yöneticilerimle toplantı yaptım. Yaklaşık 100 bin kişiyi yönetecek arkadaşıma, şunları söyledim:
‘Her biriniz cesur olmalısınız. Kurallara uyan ama aynı zamanda kurallara aykırı olmamak kaydıyla şartları zorlayan cesur yöneticiler olmanızı istiyorum. Sizin ortaya koyacağınız cesaret, kuracağınız ortak akıl masasında, cesur insanlarla birlikte hareket etmeyi ihmal etmeyin. Göreceksiniz, o etrafınıza topladığınız insanlarla müthiş bir kurum aidiyetini yerleştirmiş olacaksınız. Biz, merkezle muhalif olmaktan dolayı asla bir ürkeklik ve korkaklık ortaya koymayacağız ve koymuyoruz. Cesur olacağız. Kurum içerisinde çalışan insanları başka bir hükümetin kurduğu düzenin insanları olarak görmeyip, bu kentin 16 milyon insanlarından birileri olarak bakacağız. Bundan sonra mutlaka liyakati ön planda tutacağız. Yeni nesil belediyecilik ve yeni siyaset anlayışıyla, şehrine özen gösteren, kentin insanlarına saygı duyan ve bütün kentin insanlarını sürecin içine katan belediye başkanı olarak da ‘ben bilirim, ben yaparım’ anlayışıyla değil, şehri modere eden bir anlayışla şehri idare edeceğiz.”
-ZEYDAN ADANA’YI SEÇER MERSİN’İ ANLATTI-
Toplantıda söz alan Zeydan Karalar Adana, Vahap Seçer de Mersin özelinde sosyal demokrat belediyelerin devraldığı belediyelerin sorunlarından bahsederek, bunları nasıl çözebildikleri konusunda deneyimlerini aktardı. Mersin ve Adana’nın, Türkiye’nin küçük bir örneği olduğunu ifade eden katılımcı belediye başkanları, yönetimlerine bırakılan borçlara, şeffaflığa ve çalışma sürecindeki personel istihdamı ile sorunlarına dikkat çekti.
Maltepe Ekonomi Forumu’nun basına kapalı bölümüne geçilmeden önce, aile fotoğrafı verildi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 458072
Hakkari'de 2 asker yıldırım düşmesi sonucu şehit düştü...
Bir kötü haber de Şanlıurfa'dan geldi. Akçakale'de terör örgütü PKK/PYD tarafından atılan havan mermisinin hudut karakoluna düşmesi sonucu 2 asker şehit oldu...
Bu haberlerin ardından bir acı haber de Pençe Harekatı bölgesinden geldi. 1 asker yıldırım düşmesi sonucu şehit oldu...
HAKKARİ'NİN Çukurca ilçesinde yıldırım düşmesi sonucu 2 asker şehit oldu. Hakkari'deki acı haberden kısa süre sonra bir başka acı haber Şanlıurfa Akçakale'den geldi. Terör örgütü PKK/PYD'nin saldırısı sonucu 2 askerimiz şehit düştü. Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Hakkari merkez ilçe Davuş Tepe Üs Bölgesi'nde yıldırım düşmesi sonucu 2 jandarma personelinin şehit olduğu belirtildi. Yıldırım düşmesi sonucu şehit olan askerlerin naaşları Hakkari Devlet Hastanesine getirilirken, hastane çevresinde de önlem alındı.
HAKKARİ'DEN 2 ŞEHİT
İçişleri Bakanlığı'ndan da bir açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada, "Hakkari-Merkez ilçe Davuş Tepe Üs bölgesinde yıldırım düşmesi sonucu 2 jandarma personelimiz şehit olmuştur. Şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve milletimize sabır ve başsağlığı dileriz" ifadelerine yer verildi.
AKÇAKALE'DEN 2 ŞEHİT
Şanlıurfa'nın Akçakale Tekçe Hudut karakoluna PKK/PYD silahlı terör örgütü tarafından atılan havan mermisinin hudut karakoluna düşmesi sonucu 2 asker şehit oldu. MSB'den yapılan açıklamada, "Barış Pınarı Harekâtı kapsamında, 27 Kasım 2019 tarihinde Akçakale'de bir hudut karakoluna yapılan havan saldırısı sonucu iki kahraman silah arkadaşımız şehit olmuştur. Havan atışının yapıldığı bölge, ateş destek vasıtaları ile derhal atış altına alınmıştır. Bölgede operasyonlara devam edilmektedir" denildi.
PENÇE HAREKATI BÖLGESİNDEN 1 ŞEHİT
Milli Savunma Bakanlığı, Pençe Harekatı bölgesinde yıldırım düşmesi sonucu bir askerin şehit olduğunu bildirdi. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu olayda hayatını kaybeden aziz şehidimize Allah'tan rahmet, kederli ailesine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile asil milletimize başsağlığı ve sabır dileriz" ifadelerine yer verildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 132185
Küresel Gazeteciler Konseyi (KGK) Malatya Buluşması, 29 Kasım-1 Aralık 2019 tarihlerinde Türkiye genelinden 60 katılımla gerçekleştirilecek...
KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim, KGK yöneticileri ve gazeteciler, 29 Kasım Cuma günü organizasyona protokol ziyaretleri ile start verecekler.
KGK heyeti;
--Malatya Valisi Aydın Baruş,
--Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahaddin Gürkan,
--Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar,
--Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder'i ziyaret edecek.
30 Kasım Cumartesi günü Arapgir gezisi ile başlayacak program, saat 15.00'de Malatya Büyükşehir Belediyesi Fırat Toplantı Salonu'ndaki KGK Yerel Medya Meclisi Toplantısı ile sürecek. İstiklal Marşı ve saygı duruşu ile açılacak toplantı KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim’in konuşması, protokol konuşmaları, mesleki sunumlar ve katılımcıların konuşmaları ile sürecek. Saat 18.00'de KGK Yönetim Kurulu Toplantısı gerçekleştirilecek.
HABER:Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 918906
Eşine 'param yok' diyemedi, intihar etti cebinden sadece 1.5 lira çıktı...
İzmir'den eşinin "Pazara gidelim" dediği Ali Kabasakal, "Param yok" diyemedi, banyoya girerek tüfekle intihar etti.
YOKSULLUK,İŞSİZLİK VE EKONOMİK BUHRAN İNSANLARIMIZI ÖLÜME İTİYOR...
Eşinin "Pazara gidelim" dediği Ali Kabasakal, "Sen biraz oyalan, duş alayım" diyerek banyoya girdi. Yanına av tüfeğini alan Kabasakal, kendisini vurarak intihar etti.
Cebinden sadece 1.5 lira çıkan Ali Kabasakal'ın naaşı otopsi işleminden sonra, İzmir Kemalpaşa Yukarı Yenmiş Köyü'nde defnedildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 475614
Beşinci kattan atıldılar mı atladılar mı?
İstanbul Küçükçekmece'de Hüseyin K. kendisini aldatan eşi Zeynep K.’yı ve sevgilisi Aykut D.’yi evinde bastı. Kısa süreli tartışmanın ardından binanın 5. katından atlayan Zeynep K. ve sevgilisi hayatını kaybetti. Olayla ilgili çok yönlü soruşturma devam ederken, kadın ve sevgilisinin intihar edip etmediği araştırılıyor...
Yasak ilişki ölümle sonuçlandı...
Olay, Atatürk Mahallesi'nde saat 14.50 sıralarında yaşandı. İddiaya göre, Hüseyin K. evinin kapısını çaldı. Kapıyı bir süre geç açan eşi Zeynep K.'dan (24) şüphelenen Hüseyin K. evde yaptığı araştırmada yabancı bir mont buldu. Evi didik didik arayan Hüseyin K. bir süre sonra Aykut D.'yi (30) saklandığı odada bulunca kavga etmeye başladı. Kısa süren kavganın ardından Hüseyin K., eşi Zeynep K.'yı ve sevgilisi Aykut D.'yi bir odaya kilitledi. Bir süre sonra Zeynep K. ve Aykut D. beşinci kattan düşerek hayatını kaybetti.
“YASAK İLİŞKİ ESNASINDA BASTIM”...
Olayla ilgili soruşturma başlatan polis ekipleri Hüseyin K.'nın ve bir akrabasının ifadesine başvurdu. Hüseyin K. ifadesinde, “Eve geldiğimde eşimin beni aldattığını gördüm. Eşim ve sevgilisini bir odaya kilitledim. Daha sonra akrabalarıma haber verdim. Eşim ve sevgilisi o esnada kendilerini balkondan atmışlar” dedi.
Soruşturmayı çok yönlü devam ettiren polis, evde incelemelerde bulundu. Cansız bedenleri Adli Tıp Kurumu'na gönderilen Aykut D. ve Zeynep K.'nın intihar edip etmedikleri araştırılıyor.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 108608
Bu yıl 4. kez yapılan Samsun Gıda Fuarı’na katılan Alanyalı Aşçılar Alanya avokadosunu ve bölgede yetişen tropikal ürünleri tanıttı...
Samsun Gıda Fuarı 4. kez kapılarını açtı.
21 Kasım Perşembe günü başlayan ve 3 gün süren fuara;
--Türkiye Aşçılar Federasyonu Akdeniz Bölge Başkanı ve Akdeniz Profesyonel Aşçılar Birliği (AKPAB) Başkanı Şinasi Karanlıkoğlu,
--Alanyalı Aşçılar Hakan Kıraç,
--Haşim Hüseyin Sönmez,
--Eshabil Karaman,
--Hasan Şahin,
--Kübra Demirel katılım gösterdi.
Şinasi Karanlıkoğlu ve ekibi fuarda Alanya ve Gazipaşa’da yetiştirilen tropikal ürünleri tanıttı. Avokado başta olmak üzere bölgemizde yetişen tropikal ürünlerin tanıtılığı fuarda, davetlilere tropikal ürünler ikram edildi. Ayrıca fuara katılan; Samsun Valisi Osman Kaymak, Samsun Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Nihat Soğuk, Ticaret ve Sanayi Odası Başkan Vekili Süleyman Hızır, Türkiye Aşçılar Federasyonu Genel Başkanı Zeki Açıköz, TÜYAP Anadolu Fuarları A.Ş Genel Müdür Yardımcısı Gökalp Gökdemir’e AKPAB ekibi tarafından Akdeniz lezzetlerinin sunumu yapıldı. Davetliler ve fuara katılan heyet Akdeniz ürünlerine büyük ilgi gösterdi.
Fuar hakkında açıklamalar da bulunan Türkiye Aşçılar Federasyonu Akdeniz Bölge Başkanı ve Akdeniz Profesyonel Aşçılar Birliği (AKPAB) Başkanı Şinasi Karanlıkoğlu, Alanya ve bölge mutfağını ulusal ve uluslararası fuarlarda tanıtmaya devam edeceklerini söyledi. Karanlıkoğlu, “Ekibimizle birlikte Samsun’da Alanya ve bölge mutfağını tanıttık. Ayrıca fuarda, Alanya başta olmak üzere Gazipaşa ve çevre ilçelerde yetişen tropikal ve diğer ürünlerimizin tanıtımını yaptık. Avokado ve tropikal ürünler fuarın ilgi odağı oldu. Hem protokole hem de vatandaşlara ikramlarımız oldu. Bölge mutfağını elimizden geldiğince tanıtmaya devam edeceğiz" dedi.
Karanlıkoğlu, fuarda emeği geçen ve takılım gösteren herkese teşekkür etti.
HABER: Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 786377
Dolandırıcıların son numarası dikkat!
İnternette kart aidatı dolandırıcılığı yapan dolandırıcılar sınır tanımıyor. E-Devlet adına sahte siteler ve hesaplar açan dolandırıcılar bu yolla çok sayıda vatandaşı tuzağına düşürerek kart bilgilerini çalıyor...
Vatandaşı dolandırmak için her gün yeni bir yol bulan dolandırıcılar, internet siteleri üzerinden resmi devlet kurumları adına internet siteleri, sahte hesaplar vasıtasıyla vatandaşı tuzağına düşürüyor. Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya sitelerinden sponsorlu gönderi paylaşarak kullanıcılara ulaşıyor. Bağlantıya tıklayan kullanıcılar ilk olarak Türkiye.gov.tr süsü verilmiş sahte web sitesine yönlendiriliyor. Açılan sahte web sitesine yönlendirilen kullanıcı buradaki hemen başvur butonuna tıkladıklarında ise kart bilgilerini girmek için bir sayfaya yönlendiriliyor. “Kredi kartı aidat iadesi” başlıklı sayfada kullanıcılara başvurunun sadece kredi kararlı için yapılabileceği bilgisi veriliyor.
HABER:Mertcan YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 397185
Eğitim, sağlık ve sosyal alanlarda toplumsal gelişimi tetikleyerek, yaşam kalitesini yükseltecek farklılıklar yaratma hedefiyle çalışmalarına devam eden Anadolu Vakfı, bu yolda 40 yılı geride bıraktı...
Anadolu Vakfı, Hayata Geçirdiği Projelerle,40 Yıldır Anadolu İnsanı İçin Değer Yaratıyor.
Her geçen gün kapsamı genişleyen projeleriyle hayatına dokunduğu insanların sayısı yüz binlere ulaşan Anadolu Vakfı, 40. yılını kutluyor. 1979 yılından bu yana toplumun yaşam kalitesini yükseltmek için çalışan Anadolu Vakfı; başta eğitim ve sağlık olmak üzere Anadolu insanının ihtiyaç duyduğu alanlara yönelik stratejiler geliştirip projeler hayata geçirmeye tüm hızıyla devam ediyor.
Eğitim, sağlık ve sosyal alanlarda toplumsal gelişimi tetikleyerek, yaşam kalitesini yükseltecek farklılıklar yaratma hedefiyle çalışmalarına devam eden Anadolu Vakfı, bu yolda 40 yılı geride bıraktı. Anadolu Vakfı, 1979 yılından bu yana hayata geçirdiği sosyal etkisi yüksek projeler, yenilikçi ve öncü uygulamalarla Anadolu insanı için çalışıyor, toplum ve yarınlar için değer üretiyor.
Anadolu Grubu ve Anadolu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan
Anadolu Vakfı’nın 40. yılına ilişkin değerlendirmede bulunan Anadolu Grubu ve Anadolu Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan, Anadolu Vakfı’nın değer yaratmak ve bu değerleri Anadolu’ya, Anadolu’nun insanlarına sunmak amacıyla yola çıktığını söyledi. Özilhan, “Anadolu Grubu’nun kurucuları Kamil Yazıcı ve İzzet Özilhan’dan aldığımız ilhamla; tam 40 yıldır toplumumuzun yaşam kalitesini yükseltmek için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Toplumun nabzını tutarak ihtiyaçları tespit etmeye çalışıyor, başta eğitim ve sağlık olmak üzere insanımızın ihtiyaç duyduğu alanlara yönelik stratejiler geliştiriyoruz” dedi.
HABER:Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 403124
TBMM Genel Kurulu'nda dün akşam yapılan oylama sonucu birçok yeni vergimiz oldu. Konaklama Vergisi, Değerli Konut Vergisi, Dijital Hizmet Vergisi uygulamaları Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girecek. Vergi gecikme cezalarına da indirim uygulanacak. İşte 5 maddede vatandaşın cebine yansıyacak yeni vergiler...
Türkiye'nin günlerdir konuştuğu yeni vergiler Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edildi. Zenginden daha fazla vergi alınmasının önü açılırken değerli konut vergisi de hayatımıza girdi.
--Tatile çıkacaklardan artık konaklama vergisi alınacak.
--Facebook ve Twitter gibi devler Türkiye'de Dijital Hizmet Vergisi alınacak.
Yeni vergi düzenlemeleri Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda kabul edildi.
1) KONAKLAMA VERGİSİ...
Tatile çıkacaklardan artık Konaklama Vergisi alınacak. Konaklama Vergisi geceleme başına 31 Aralık 2020 tarihine kadar yüzde 1 olarak alınacak. Daha sonra bu oran yüzde 2'ye çıkacak. Konaklama Vergisi'ni vatandaş ödeyecek. Cumhurbaşkanı vergi oranını bir katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, bu sınırlar içinde farklı oranları tespit etmeye yetkili olacak.
2) DEĞERLİ KONUT VERGİSİ...
Değeri 5 milyon TL'nin üzerinde olan konutlara Değerli Konut Vergisi getirildi.
İstisna tutarını aşan mesken nitelikli taşınmazlar, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün internet sitesinde ilan edilecek, ilgilisine de tebliğ edilecek. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’ne itiraz edilmeyen mesken nitelikli taşınmazın değeri kesinleşecek. Süresinde yapılan itirazlar 15 gün içinde sonuçlandırılacak, kesinleşen değer aynı usulle ilan ve ilgilisine tebliğ edilecek. Değerli Konut Vergisi’ne tabi mesken nitelikli taşınmazlardan değeri 5 milyon ile 7,5 milyon lira arasında olanlar binde 3, 7,5 milyon lira ile 10 milyon lira arasında olanlar binde 6, 10 milyon lirayı aşanlar da binde 10 oranında vergilendirilecek.
3) GELİR VERGİSİ ÜST DİLİMİ ARTIRILDI...
Gelir Vergisi tarifesine yeni dilim eklenerek üst dilim yüzde 35’ten yüzde 40’a çıkarılacak. Böylece 500 bin lira ve üzerinde kazanç elde edenler, yüzde 40 oranında gelir vergisi verecek. Mevcut tarifenin ilk 4 dilimi korunmak suretiyle 500 bin liraya kadar gelir elde eden grupların vergi yüklerinde herhangi bir değişiklik yapılmayacak.
4) VERGİ CEZALARINDA %50 İNDİRİM...
Vergi ziyaı (gecikme vb.) cezalarında ilk kez işlenip işlenmediğine bakılmaksızın indirim oranı yüzde 50 olarak belirlenecek. Uzlaşma halinde ödenecek vergi ziyaı cezası için yüzde 25 indirimden yararlanılmasına imkan sağlanacak.
5) DİJİTAL HİZMET VERGİSİ...
Dijital Hizmet Vergisi oranı yüzde 7,5 olacak.
Dijital Hizmet Vergisi, matraha oranın uygulanması suretiyle hesaplanacak ve bu şekilde hesaplanan vergiden herhangi bir indirim yapılmayacak. Cumhurbaşkanı bu oranı, hizmet türleri itibarıyla ayrı ayrı veya birlikte yüzde 1’e kadar indirmeye, iki katına kadar artırmaya yetkili olacak. Dijital Hizmet Vergisi’ne tabi hizmetlere ilişkin Türkiye’den elde edilen hasılatı 20 milyon Türk lirasından veya dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon eurodan veya muadili yabancı para karşılığı Türk lirasından az olanlar Dijital Hizmet Vergisi’nden muaf olacak.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 491115
İzmir Bornova’da iki genç ve mahalle bekçileri arasında yaşanan arbede ve küfürleşmenin yargıya taşınmasının ardından mahkemeden önemli bir karar çıktı...
İki gence aynı saat içerisinde defalarca kimlik kontrolü yapmak isteyen bekçileri haksız gören mahkeme, “Görevi vatandaşın huzurunu sağlamak olan görevlinin, makamını vatandaşın huzurunu bozmak için kullandığı belirlenmiştir” denildi.
Barda ‘Çav bella’ çalınmasına sinirlenen bekçiler havaya ateş açtı
“BEKÇİ KİMLİK SORAMAZ”
İzmir’de bir parkta bekçiler ve iki genç arasındaki gerilim, mahalle bekçilerinin yetkileri konusunda tartışmalara yol açmıştı. Yapılan ilk kimlik kontrolünün ardından iki gence tekrar GBT yapmak isteyen bekçilerin, bu hareketle vatandaşı tahrik ettiğini belirten mahkeme, “Polis vazife ve selahiyetleri kanununun polislere verdiği kimlik sorma ve kaba üst araması yapma yetkisi bekçilere verilmemiştir” dedi.
Bekçilerin güç gösterisi sporcu gence takıldı...
Bekçilerle yaşanan tartışmada, bekçilere hakaret eden gençlere ise ceza verilmedi. Mahkeme bu kararı ise, “Bekçilerin görev sınırlarını aşmaları, kimlik sorma haklarının olmaması ve vatandaşı zorlamalarından dolayı hakaret suçundan işlem yapılmamıştır” cümleleriyle gerekçelendirdi.
İzmir 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararı:
KAYNAK:TELE1 Gazetesi
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 406269
Yüksek lisansını insan kaynakları alanında yapmış olan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Peryön 27. İnsan Yönetimi Kongresi’nde, konuştu. İmamoğlu, “Ancak birlikte güçlü, ancak birlikte mutlu olabilir, ancak birlikte geleceğe yürüyebiliriz. Bunu bütün İstanbul'a hissettireceğim. Çünkü benim anladığım liderlik bunu gerektirir. Lider olmak herkesten bilgili, herkesten akıllı, herkesten karizmatik olmayı gerektirmez. Gerçek lider, ortak akla en çok değer veren kişidir. Gerçek lider, ekip ruhuna, takım anlayışına, çalışma disiplinine herkesten çok sahip çıkma, herkesten çok benimseme iddiasında olan kişidir. Ben, bu iddiadayım ve yol arkadaşlarıma, yani sizlere, yani 16 milyonluk İstanbulluya çok güveniyorum, her birini çok seviyorum” dedi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Peryön (Türkiye İnsan Yönetimi Derneği) 27. İnsan Yönetimi Kongresi’nde, “Bir Metropolün Değişim Hikayesi” başlıklı açılış konuşması yaptı. Kongrenin ana teması ile İstanbul’un ajandasının örtüştüğünü belirten İmamoğlu, kenti ulaştırmak istedikleri gelecekle üç ana stratejik hedefleri olduğunu vurguladı. İmamoğlu, bu hedefleri şöyle sıraladı:
“İSTANBUL ADİL, YEŞİL VE YARATICI BİR KENT OLACAK”
“Birincisi; İstanbul’un tüm boyutlarıyla adil bir şehir olmasına gayret edeceğiz. İkincisi; mutlaka İstanbul yaşanılabilir kentler listesinde hak ettiği yere taşınacak. Daha yeşil, kültürüne, tarihine, doğasına sahip çıkan akıllı bir şehir olacak. Üçüncüsü ise; İstanbul’u dünyanın en yaratıcı şehirlerinden biri yapacağız. Bu konuda bir çekim merkezi olması için birçok kaynağı var; ama en önemlisi de ülkemizin insan kaynağı ve bunu başarabilecek güçte olduğumuza gönülden inanıyorum. Bu üç hedef için geleceği hayal etmenin ötesine geçmemiz gerekiyor bizim de.”
“BİLİME VE DEMOKRASİYE İHTİYACIMIZ VAR”
Geleceği şekillendirme gücünün, insanın en önemli potansiyellerinden biri olduğuna dikkat çeken İmamoğlu, “Bu gücü gerektiği gibi kullanabilmek için ise iki şeye ihtiyacımız var: Bilime ve demokrasiye. Bilimin yol göstericiliği olmadan geleceği şekillendirmek söz konusu bile olamaz. Bu konferanslar neden düzenleniyor? Bilginin, bilimin yayılması, daha etkin ve güçlü deneyimlerin tasarlanabilmesi için. Yani başarı ve başarısızlıklardan öğrenip, herkesin kendi koşullarında çok daha iyisine ulaşabilmesi için. Akılcı düşünce ve bilim gözlemler yapıp, sonuçlar çıkararak bugünü anlamamızı ve geleceği görmemizi sağlar. Bilimsel düşünce ve bilimsel yaklaşım da ancak eğitimle kazanılır, eğitimle ve deneyim ile geliştirilir” diye konuştu.
“EĞİTİMDE DEVRİME HAZIRLANIYORUZ”
Eğitim alanında İstanbul'da bir devrim yapmaya hazırlandıklarını ifade eden İmamoğlu, bu kapsamda “Yuvamız İstanbul”dan “Küresel Kent Akademisi”ne kadar birçok proje ürettiklerini vurguladı. İmamoğlu, “Çocukların ve bütün toplumun geleceğini şekillendirme kapasitesini artırmak, ancak bilimle ve özgürlükle, demokrasi ile mümkündür. Demokrasi çok önemlidir. Çünkü demokrasi, herkese kendi geleceği üzerinde söz ve karar sahibi olma fırsatı tanır. Demokrasi sadece bir seçme - seçilme ilişkisinden ibaret değildir. Demokrasi tek bir kişinin aklının, tek bir kişinin tercihlerinin, tek bir kişinin çıkarlarının değil, ortak aklın, ortak tercihlerin, ortak çıkarların temel alındığı bir yaşama biçimidir. Çoğunluğun yönetme, azınlığın var olma, saygınlığını koruma hakkının güvence altına alındığı rejimdir. Demokrasiyi toplumsal hayatın bütün dokularına nüfuz ettirmek zorundayız. Bu konuda hepimizin cesur olması gerekiyor. Çünkü demokrasi, kendisine akılla, sağduyuyla ve cesaretle inanan insanların üzerinde yükselir” dedi.
“İSTANBUL’UN TÜM BÜYÜK İHALELERİNİ CANLI YAYINLAMAYA HAZIRLANIYORUZ”
İstanbul’un ve Türkiye’nin “cesur demokrasiye" ihtiyacı olduğunu kaydeden İmamoğlu, göreve gelir gelmez bu konuda önemli adımlar attıklarını belirtti. İmamoğlu, bu adımların bazılarını ve sonrasında yapmayı planladıkları çalışmaları şöyle özetledi:
“İstanbul tarihinde ilk kez, Belediye Meclis toplantılarını canlı yayınlamaya başladık. Her meclis yayınımız, 3 milyonun üzerinde izlenmelere ulaşıyor. Genellikle bürokratik bir süreç olarak algılanan, belediyenin 5 yıllık stratejik planının hazırlıklarını İstanbulluların katılımına açtık. Şimdiden, 250 bin İstanbullu anketlerimize veya çalıştaylarımıza katılarak görüş bildirdi. 20 bin kişi, şehrin çeşitli noktalarında kurduğumuz stantlarda ‘post-it’ler ve anketlerle görüş bildirdi. Bunlar sadece bir başlangıç. İstanbul’un tüm büyük ihalelerini de canlı yayınlamak gibi, şeffaflık ve katılımcılık adına pek çok adım atacağız. Daha pek çok kalıcı yerel demokratik kurulları ve süreçleri bu şehre kazandıracağız. Birkaç ay içinde yeni mobil aplikasyonlarımızla, doğrudan demokratik katılımı nasıl geliştireceğimize şahit olacaksınız. Bize her an ulaşıp, yönetimin asli parçası olacaksınız. Bu şehrin gençleri, kadınları, girişimcileri İstanbul'un özgür ve demokratik havasını soluyacaklar. Bu şehrin yaratıcı beyinleri, bu şehir özgürleştikçe, demokratikleştikçe daha üretken daha yaratıcı olacaklar.”
“İSTANBUL’UN EN BÜYÜK POTANSİYELİ İNSAN KAYNAĞI”
“İstanbul'un sayısız özelliği, değeri var, çok önemli potansiyellere sahip” diyen İmamoğlu, “Ama en büyük potansiyeli sahip olduğu insan kaynağıdır. Bunu yalnız bir belediye başkanı olarak değil, insan kaynakları ve yönetim alanında yüksek lisans yapmış biri olarak da söylüyorum. Ben her fırsatta, sadece bir başkan olmayacağımı, bu kentin bir moderatörü olacağımı ifade ediyorum. Zira bütün kaynağına bütün zihnine talibim bu kadim şehrin. İstanbul'un öyle zengin, öyle güçlü bir insan kaynağı var ki, 16 milyon İstanbullunun aklıyla, enerjisiyle, sahiplenmesiyle hareket ettiğimizde her şeyi başarabiliriz. Bütün İstanbul, hep birlikte takım olduğumuzu, ekip olduğumuzu, bir ve bütün olduğumuzu hissettiğimizde ulaşamayacağımız hiçbir hedef yok. Benim İstanbul'u yönetmekten anladığım şey öncelikle bu duyguyu herkese hissettirmektir” şeklinde konuştu.
“ANCAK BİRLİKTE GÜÇLÜ, ANCAK BİRLİKTE MUTLU OLABİLİRİZ”
İmamoğlu, konuşmasını, “Biriz, bütünüz. Ancak birlikte güçlü, ancak birlikte mutlu olabilir, ancak birlikte geleceğe yürüyebiliriz. Bunu bütün İstanbul'a hissettireceğim. Çünkü benim anladığım liderlik bunu gerektirir. Lider olmak herkesten bilgili, herkesten akıllı, herkesten karizmatik olmayı gerektirmez. Gerçek lider, ortak akla en çok değer veren kişidir. Gerçek lider, kendisine olduğu kadar, başka insanlara da güvenen, her insana saygı ve sevgi sunmaya açık bir yüreğe sahip olan kişidir. Gerçek lider, liderliği bir yönetme-yönetilme ilişkisi değil, bir yol arkadaşlığı olarak görür. Gerçek lider, ekip ruhuna, takım anlayışına, çalışma disiplinine herkesten çok sahip çıkma, herkesten çok benimseme iddiasında olan kişidir. Ben, bu iddiadayım ve yol arkadaşlarıma yani sizlere, yani 16 milyonluk İstanbulluya çok güveniyorum, her birini çok seviyorum” sözleriyle tamamladı.
HABER:Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 206290
Muratpaşa Belediyesi Yaşlı Evlerinin üyesi 60 yaş üstü kadınlar, kendi elleri ile ördükleri atkı ve bereleri; Doğu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi ve Antalya’nın köy okullarına gönderiyor...
Muratpaşa Belediyesi’nin 4 yaşlı evine devam eden 60 yaş ve üstü 4000 üye, katıldıkları rehabilitasyon ve üretim çalışmalarında ortaya çıkan el emeği göznuru ürünleri ihtiyaç sahipleri ile paylaşıyor. Muratpaşa Belediyesi Yaşlı Evleri’ndeki ‘Gümüş Eller’ Atölyesine devam eden kadınlar; Antalya Falez Rotary Kulübünün sosyal sorumluluk projesi olan ‘Minik eller üşümesin’ kampanyasına kendi elleriyle ördükleri atkı ve berelerle katıldı.
Yaşlı evlerine devam eden kıdemli komşularının, gönül zenginliklerinin sadece Antalya’nın değil ülkenin en uzak illerine dahi ulaştığına dikkat çeken Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, “Herkese; üretmenin, paylaşmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlattılar. Kendilerini kutluyor ve teşekkür ediyorum” dedi.
Gümüş Eller Atölyesine devam eden Muratpaşa Belediyesi Yaşlı Evleri’nin kıdemli sakinleri; “Ördüğümüz atkı ve bereleri her yıl ülkemizin değişik illeri ve Antalya’mızın köy okullarına gönderiyoruz. Rotary Kulübü; Van’daki bir okula devam eden çocuklar için 60 mont ve ayakkabı gönderecekti, biz de kendi ellerimizle ördüğümüz 60 atkı ve 60 bere ile bu kampanyaya destek verdik. Çocuklarımız üşümesin istedik. Bizler örgü örerken rehabilite olurken, çocuklarımızın okullarına; üşümeden gitmelerine vesile oluyoruz” şeklinde konuştu.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 390640
Bir süredir tedavi görmekte olan Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hayatını kaybetti...
Vefatının ardından Acıbadem Maslak Hastanesi Başhekimi Dr. Cengiz Bavbek yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi: “Sayın Yaşar Büyükanıt, bugün saat 06.05’te solunum ve kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.”
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt 21 Kasım 2019 Perşembe günü 79 yaşında vefat etti. Hatırlanacağı gibi 4 gün önce de Yaşar Büyükanıt'ın eşi Filiz Büyakanıt vefat etmişti. Büyükanıt'ın cenazesi Cumartesi günü Selimiye Camii'nde öğle namazının ardından Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilecek.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 158849
24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından organize edilen ve öğrencilerin ve velilerin öğretmenler için sesli mesaj bırakmalarına olanak sağlayan uygulamaya Türk Eğitim Sen 2 No’lu Şube’den destek geldi...
24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı İletişim Merkezi bir uygulama hayata geçirdi.
Öğrenciler ve veliler merkezin 444 06 32 No’lu telefonunu arayarak öğretmenlerine olan duygularını ve teşekkürlerini mesaj olarak bırakabiliyorlar.
Merkeze bırakılan teşekkür mesajları, yazılı olarak adı geçen öğretmene ulaştırılıyor. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hayata geçirilen uygulamayı sosyal medya hesaplarından paylaşan Türk Eğitim Sen Antalya 2 No’luŞubesi’de bakanlığın uygulamasına destek verdi.
Şube Başkanı Burhan Ulu, bakanlığın uygulamasını desteklediklerini belirterek,“bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum zihniyetinden emeği göremeyen, kıymetsizleştiren vefasız bir zihniyete geldik. Türk Eğitim Sen Antalya 2 No’lu şubesi olarak bu yanlış zihniyetten dönülmesi, vefanın gösterilmesi ve öğretmenin onure edilmesi için bakanlığımızın başlattığı bu uygulamayı desteklemekle kalmayıp daha geniş kitlelere ulaştırmayı bir görev kabul ediyoruz. Çünkü öğretmenler bu toplumun fedakar emekçilerindendir. 24 Kasım Öğretmenler Günü çocuğunuzun öğretmeninden duyduğunuz memnuniyeti, emeğin fark edilmesi, vefanın gösterilmesi açısından çok önemlidir. Hediyenin en anlamlısı en kıymetlisi kalbe dokunandır. Türk Eğitim Sen Antalya 2 No’lu Şubesi olarak velilerimize, gelin öğretmenlerimize en kıymetli hediyeyi verin, memnuniyetinizi ifade edin ve bu memnuniyetinizi bakanlığımız aracılığı ile öğretmenlerimize ulaşsın. Öğretmen okul da sizlerin çocuklarının kalbine dokunuyorlar, sizlerde çocuğunuzun öğretmeninin kalbine dokunun ve öğretmeninizi onore edin diyoruz” dedi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 404396
Isparta'da okuyan üniversite öğrencisi Güleda Cankel, eski sevgilisi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Katilin, Güleda Cankel'i öldürdükten sonra Instagram hesabından, "Canınızın istediği zaman ölmeyeceksiniz. Bitti 13:47" paylaşımında bulunduğu ortaya çıktı...
Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (ISUBÜ) Fotoğrafçılık Bölümü 1. sınıf öğrencisi Güleda Cankel (19) eski sevgilisi Zafer P. tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Olay dün saat 13.30 sıralarında Isparta Fatih Mahallesi'ndeki bir apartta meydana geldi. Ailesi Muğla’da yaşayan Güleda Cankel, Muğla’dan Isparta’ya gelen yaklaşık 5 yıldır birlikte olduğu eski sevgilisi ile henüz bilinmeyen bir sebepten dolayı tartıştı. Tartışmanın ardından eski sevgili önce Güleda Cankel'i boğma girişiminde bulundu. Genç kızın direnmesi üzerine Zafer P. Güleda Cankel’i bıçaklayarak öldürdü. Ağır yaralanan genç kız tüm müdahalelere rağmen olay yerinde hayatını kaybetti.
ANNE SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ
Güleda Cankel’in cenazesi otopsi yapılmak üzere SDÜ Araştırma ve Uygulama Hastanesi morguna kaldırıldı. Acı haberi alan ailesi de Isparta’ya geldi. Annesi hastane önünde sinir krizi geçirerek bayıldı ve tedavi altına alındı. Güleda Cankel, yapılacak otopsinin ardından memleketine uğurlanacak. Cankel’in öldürülmesi sınıf arkadaşlarını da yasa boğdu. Arkadaşları hastaneye gelerek, yaşanan cinayete büyük tepki gösterdi.
KAN DONDURAN PAYLAŞIM: "CANINIZIN İSTEDİĞİ ZAMAN ÖLMEYECEKSİNİZ"
Olayın ardından kaçan Zafer P. polis tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Zafer P.'nin sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşım ise kan dondurdu. Genç kızı katleden cani, Güleda Cankel'in ölüm saatini Instagram hesabından paylaştı. Paylaşımda, "Her şeyin zamanı yaşadığınız o andır. Mutlu olmayı ertelemeyin, canınızın istediği zaman ölmeyeceksiniz. Ve biz o zamanın değerini bilemedik. 18/11/2019 saat 13:47 bitti" notunu düştü.
Zafer P.'nin hesabının açıklama kısmına da "Ömrü kısa, sevgisi sonsuz kelebeğim" yazarak kalp koyduğu görüldü.
BABANIN GÖZYAŞLARI
Güleda Cankel'in bu sabah tamamlanan otopsisinin ardından baba Mustafa Cankel ve yakınları morga gelerek cenazeyi aldı. Gözyaşlarına hakim olmayan baba Cankel'i yakınları oradan uzaklaştırarak sakinleştirmeye çalıştı. Cenaze, memleketi Muğla'da toprağa verilmek üzere yola çıktı.
TESLİM OLDU
Katil zanlısı olaydan bir süre sonra emniyete giderek teslim oldu. Emniyette gerekli işlemleri tamamlanan zanlı, bugün öğle saatlerinde adliyeye sevk edildi. Savcılıkta gerekli ifadeleri alındıktan sonra hakim karşısına çıkarılan zanlı, tutuklandı. Polis, görüntü alınmaması için ekip aracını adliye binasına soktu. Tutuklandıktan sonra polis ekiplerince cezaevine götürülmek üzere adliyeden çıkarılan zanlı için geniş güvenlik önlemleri alındı.
Polis ekipleri, Zafer P.'nin çıkışı sırasında, gazetecilerin görüntü almaması için ekip aracını adeta adliye binasının içine kadar soktu. Zanlı üst kattaki merdivenler inişinde kısa süre görüntülenirken, ekip aracına bindirildikten sonra adliyeden götürüldü.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 581873
Alanya'da 22 yaşındaki genç kadının bir mektup bırakıp intihar etmesinin ardından gizlendiği yayla evinde yakalanan amcasının oğlu adliyeye sevk edildi. Gazetecilerin ‘Neden kaçtınız?' sorusuna zanlı, "Esas cinayet şüphelisini araştırın. Kocasının cinayeti işlediğini öğrenin" yanıtını verdi...
Alanya'da yaşayan Ayşenur Güven (22), küçük yaşlardan itibaren amcasının oğlu Selahattin S.'nin (30) cinsel istismarına maruz kaldı ve bu durum Ayşenur'un evlenerek bir çocuk sahibi olmasından sonra da devam etti. Mustafa Güven ile evlenen Ayşenur, Selahattin S.'nin cinsel saldırılarına daha fazla dayanamayınca 5 Nisan 2017'de içinde bulunduğu zor durumu hem eşi hem de ailesi ile paylaştı. Olayın ortaya çıkmasından 3 gün sonra "Ben bir şeytanın eline düştüm" yazılı mektup bırakan genç kadın, kendisini asarak yaşamına son verdi. Yakalanan Selahattin S., yargılama süresince suçlamaları reddederek, Ayşenur'un telefon numarasının dahi olmadığını iddia etti. Ancak yapılan incelemede genç kadının sanık tarafından son 3 yılda bin 612 defa arandığı tespit edildi. Alanya 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanık Selahattin S. hakkında 14 yıl hapis cezası verildi ve karar Antalya Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onaylandı. Dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay'a gitmesinin ardından yerel mahkemede verilen ve üst yargı denetiminde onanan karar, 2'ye karşı 3 oy ile “sanık tarafından suçun işlendiğine
dair şüpheden uzak kesin bir delil bulunmadığı” gerekçesi ile bozuldu ve tutuksuz yargılanma kararı verildi.
Dava Alanya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden görüldü14 yıl hapis cezasına çarptırılıp Yargıtay kararıyla tahliye edilen Selahattin S. hakkında yeniden Alanya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava görüldü. 14 Kasım’da yapılan karar duruşmasına tutuksuz sanık Selahattin S. katılmazken, Ayşenur Güven'in annesi, babası, kardeşi, eşi ve yakın akrabaları katıldı. Tarafların avukatları da hazır bulundu. Mahkeme heyeti, sanık Selahattin S.'ye daha önce aldığı 14 yıl hapis cezası verilmesine ve sanığın tutuklanmasına hükmetti. Duruşmanın ardından sanık hakkında tutuklama kararı çıkarken, yerel mahkemenin kararı yeniden Yargıtaya gönderilecek.
JASAT ekipleri sanığı gizlendiği yayla evinde yakaladı...
Kararın ardından Alanya İlçe Jandarma Komutanlığı ve Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri, Selahattin S.’nin yakalanması için çalışma başlattı. Alanya İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı Jandarma Suç Araştırma Timleri-- (JASAT) ekipleri, yaptıkları teknik ve fiziki takibin ardından Selahattin S.’nin Alanya’nın Susuz Yaylası’nda bir evde gizlendiğini tespit etti.
Akşam saatlerinde belirlenen adrese baskın düzenleyen JASAT ekipleri, Selahattin S.'yi yakalayarak gözaltına aldı. Gözaltına alınan Selahattin S., karakoldaki işlemlerinin ardından bu sabah geniş güvenlik önlemleri altında adliyeye sevk edildi.
Jandarma eşliğinde adliyeye getirildiği sırada gazetecilerin ‘Neden kaçtınız?' sorusuna Selahattin S. "Esas cinayet şüphelisini araştırın. Kocasının cinayeti işlediğini öğrenin" yanıtını verdi. Selahattin S., savcılıktaki sorgusunun ardından Alanya 1. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklanarak Alanya L Tipi Ceza İnfaz Kurumuna gönderildi.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1460740
İYİ Parti Alanya İlçe Başkanı Yücel Apaydın, milyonlarca vatandaşa gönderilen e-hacizlerin ardından hükümeti eleştirerek, “Vatandaşlarımızın acısını yok sayan ama ünlü şirketlerin milyon dolarlık borçlarını silerken vatandaşın borcuna omuz silken iktidar; vatandaştan nasıl para alırım diye düşünerek milyonlarca insana e-haciz yolluyor” dedi...
İYİ Parti Alanya İlçe Teşkilatı haftalık olağan yönetim kurulu toplantısını ilçe binasında gerçekleştirdi. Toplantı öncesi gazetecilere açıklamalarda bulunan İyi Parti İlçe Başkanı Yücel Apaydın, son dönemde yaşanan intihar olayları ile ilgili çok sert konuştu.Ankara da ki Ak Parti hükümetine seslenen Başkan Yücel'in açıklamaları gündeme damga vurdu...
İŞTE;AYAKTA ALKIŞLAYACAĞINIZ BASIN AÇIKLAMASI...
""İktidardakiler, kendinize gelin!
Vatandaşımızın feryadını artık duyun!
Bu millet sizi o koltuklara kendisine hizmet edin diye oturttu.
İsraf içinde sefa sürmeyi bırakın, işinizi yapın.
Siyaset, acı içinde kıvranan milletimizle dalga geçme yeri değildir! Bir ülkede anne ve babalar yavruları ile intihar ediyorsa, yolun sonuna gelinmiştir. İnsana, ölmek yaşamaktan daha cazip gelir mi? Ama saray sefasına kurban edilen Türkiye'de, maalesef gelebiliyor. Bir de, bu acıların üzerine devlet erkanları tarafından 'Dini inancı yönünden yetersiz olduğu için canına son vermiştir.' yorumları yapılınca, ya da bu olaylar hiç olmamış gibi davranılınca içinden çıkılamaz bir hale gelinmiştir.
İcra takibine girmiş milyonlarca Türk vatandaşının, KYK Borçlarından dolayı evlerine haciz gönderilen gençlerimizin ve her gün başka bir ilimizden gelen intihar haberleri ile sarsılan vatandaşlarımızın acısını yok sayan ama ünlü şirketlerin milyon dolarlık borçlarını silerken vatandaşın borcuna omuz silken iktidar; vatandaştan nasıl para alırım diye düşünerek milyonlarca insana e-haciz yollamıştır. Evet borçlu borcunu zamanında ödemelidir fakat milyonerleri affedip vatandaşına acı çek demekte hiç hoş bir yaklaşım değildir. Borcunu ödeyemeyen, durumu olmayan vatandaş ne yapacak? Onlarda mı kendi yaşamına son vermeyi düşünecek?
Vaziyet bu halde iken, devlet bütçesinde büyük bir delik oluşturarak 5 Milyona yakın Suriyeli Mülteciye yer vermek, vatandaşlık kazandırmak, istihdam ihtiyacı duyan gençlerimizi es geçerek iş sahibi ve üniversiteli yapmak, gelecek yıllarda maddi ve manevi büyük problemler yaratacaktır.
Bakın; kalbi, kendisi ve yandaşları için atanların, Türkiye'ye verecekleri hiç bir şeyleri yoktur. Kalbi, milleti için atanlarınsa, Türkiye'ye veremeyecekleri şey yoktur. İşte, İYİLİK güneşinin anlamı ve bizim varlık sebebimiz budur. Sadece yerelde değil, Türkiye genelinde de bu gidişata dur demek için çalışıp kimin ne derdi varsa, nerede haksızlık yapılmışsa sorunlarına çözüm olmaya çalışıyoruz.
Kıymetli vatandaşlarımız, gelin bu gidişata dur diyelim. Yandaşlarının ıhlamur kasırlarında kutlama yemekleri verip mevlidinde bebeğine tektaş takanları hayatlarının yanında bizler el ele verdikçe İYİ günlere doğru emin adımlarla ilerleyeceğiz. Hak yiyenlere, yetimin hakkına göz dikenlere ve yandaşların saltanatına hep beraber dur diyeceğiz."
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 891769
Kumbul’dan zehir zemberek sözler: ‘Antalya’nın yakasından düş artık Türel!’
CHP Antalya İl Başkanı Ahmet Kumbul, eleştiri oklarını eski Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’e çevirdi...
Antalya CHP İl Başkanı Ahmet Kumbul'un hedefinde olan eski Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel'i ve ekibini hedef alan zehir zemberek açıklamaları şöyle...
"ANTALYA’NIN KALBİNE HANÇER SAPLAYANLARA CEVABIMIZDIR"...
"SANDIKTA GEREKEN CEVABI ALMIŞTI, YETMEMİŞ DEMEK Kİ"…
""Menderes Türel, 31 Mart’ta yaşadığı şokun etkisinden hala kurtulamamışa benziyor. “Yaptım, oldu bitti” anlayışına karşı Antalyalılar kendisine sandıkta cevabını vermiş, planlı, kurallı ve kimlikli bir kent sloganıyla yola çıkan Muhittin Böcek’i, Büyükşehir Belediye Başkanlığına taşımıştır.
Seçim süreci ve daha öncesinde, Türel döneminde Antalya’nın nasıl bir borç bataklığına sürüklendiğini, yandaşların nasıl kayırıldığını, kamu kaynaklarının yok yere nasıl tüketildiğini, Antalya’nın doğasını olumsuz yönde etkileyecek çılgın projelerin neden olmaması gerektiğini defalarca kez uzmanların ve meslek odalarının görüşleriyle birlikte dile getirmiştik.
Eleştirilerimize kulağını tıkayarak bildiğini okuyan Türel’e en güzel cevabı Antalya halkı vermiştir. Ancak Türel hala bir ders almamışa benziyor.
Dönemin AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel tarafından adrese teslim bir şekilde ihaleye çıkartılan Konyaaltı Sahil Projesi ile ilgili olarak, mülkiye müfettişleri tarafından Özel Teftiş Raporu hazırlandığını basından öğrendik. Raporda sahildeki tüm işletmelerin ruhsatlarının geçersiz olduğu, ihale şartnamesinde belirlenen bedelin doğru olmadığı ifade edilerek Konyaaltı Sahil İhalesi’nin iptali istenmektedir.
Konyaaltı Sahil Projesi ile ilgili eleştirilerimizi tekrar hatırlatacak olursak;
Konyaaltı Sahil Projesi ile ilgili yapılan yap-işlet-devret modelli ihalelere kimse katılmayınca, Türel döneminde Büyükşehir Belediyesi, belediye şirketi ANTEPE A.Ş aracılığıyla sahil düzenlemesini, ticari üniteleri ve büfeleri yapmıştı. Konyaaltı Sahil Projesi kapsamında inşa edilen büfeler ve ticari üniteler kiraya verilmek üzere adrese teslim bir ihale ile, ''Bu ülkede kimse baskı altında değil, bilakis herkes fazla özgür" ifadeleriyle gündeme gelen ünlü sanatçı Hülya Koçyiğit'in damadına ait olan ve AKP’ye yakınlığı ile bilinen Alkoçlar Turizm ve Senantalya Turizm şirketi ortaklığına verilmişti.
Rekabet şartlarını ortadan kaldıran bir ihale şartnamesi ile ihaleyi kazanan yandaş firma, Konyaaltı Sahil Projesi kapsamında yapılan ticari ünite ve tesisleri 8 yıl süreyle işletme hakkını elde etmişti. İhaleyi alan firmaların yıllık yaklaşık 20 milyon TL gelir elde edeceğini düşünürsek ve tüm bunların üzerine müfettişin raporunu eklersek kamunun nasıl zarara uğratıldığı ortadadır.
Konyaaltı Sahil Projesi’nin Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne maliyeti 254 Milyon TL olmuştur ve belediye 8 ayda 7 Milyon TL zarar etmiştir. Baştan yanlış yapılan, hiçbir kamu yararı gözetilmeden ihaleye çıkarılan sahil projesi her yıl bu rakamı katlayarak zarar edecektir.
Türel’in bu raporun üzerine pişkin bir şekilde cevap vermesi, müfettişin raporunu küçümsemesi nasıl bir ruh hali içinde olduğunun göstergesidir.
Antalya’nın kamusal değerlerini ve kaynaklarını yandaşlara çekmemesi için kendisine karşı sıkı bir şekilde muhalefet etmiştik. Geldiğimiz noktada kimin haklı olduğunu, kendisi dışında bütün kamuoyu görmektedir.
Antalya’da artık yandaşlarla yürüme dönemi sona ermiştir. Buna alışsa iyi olacak.
Diğer yandan basına yansıyan haberlerde, Konyaaltı sahilinde kıyı erozyonu nedeniyle, 10 ayda yaklaşık 1 hektar kumsal alanın yok olduğu belirtiliyor. Kıyı erozyonuna bölgedeki kum, taş ocaklarının ve Türel’in çılgın Boğaçayı Projesi’nin neden olduğu uzmanlar tarafından vurgulanıyor.
Boğaçayı Projesi’nde denizi içeriye almanın ve akarsuların taşıyarak getirdiği rüsubatın sahile ulaşmasına engel olmanın kıyı erozyonuna (kumsal kaybına) neden olacağını daha önce defalarca kez vurgulamıştık.
Uzmanların verdiği bilgiye göre; bahsi geçen bölgede dökülen betonlar sebebiyle, lagün oluşmuştur ve kurak mevsimde sucul bitkilerin her tarafı sarmış, dipte çamur meydana gelmiş ve hidrojen sulfur nedeniyle koku oluşmuş göletteki suda oksijen dengesi bozulmuştur. Kıyı erozyonuna sebep olan bu gölet, 6.5 kilometrelik dünyaca ünlü Konyaaltı Sahili’ni tehdit etmektedir.
Konuyla ilgili olarak Büyükşehir Belediyemizin öncülüğünde kurulan bilim kurulu eşliğinde projenin yaratmış olduğu zararı en aza indirmek için gerekli çalışmalara başlanmıştır.
Boğaçayı Projesi mali olarak da büyük bir zarara neden olmaktadır. Boğaçayı Projesi’nin maliyeti 131 Milyon TL’dir. Bölgenin bakımı için Büyükşehir Belediyemiz 8 aylık süreçte 12 Milyon TL harcamak zorunda kalmıştır.
Tüm bunları alt alta üst üste getirdiğimizde, Türel’in hesapsız kitapsız çılgın projelerin Antalya’ya nasıl yaralar açtığını görmekteyiz.
Antalya’ya yeteri kadar zarar veren Türel’in artık bu işlerle uğraşmamasını, emekliliğinin tadını çıkarmasını öneriyoruz.""
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 514202
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, Ülkemizde sağlık sisteminin ve sağlık çalışanlarının sorunlarının araştırılarak, gereken önlemlerin alınması için TBMM.sine araştırma önergesi verdi...
İYİ Parti Alanya milletvekili Feridun Bahşi ; "Ülkemizde sağlık sisteminin ve sağlık çalışanlarının sorunlarının araştırılarak, gereken önlemlerin alınması amacıyla, Anayasa’nın 98. ve TBMM iç tüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca Meclis araştırması"için verdiği soru önergesindeki gerekçelerini şöyle sıraladı...
GEREKÇE
Sağlıkta dönüşüm adı verilen ve 17 yıla yakın bir süredir uygulamaya çalışılan bu program beraberinde birçok sorun yaratmış, asıl amacı nitelikli bir sağlık hizmeti sunmak olması gereken bu programın kendi içerisindeki mantığı nedeniyle ortaya çıkan sorunlardan dolayı, sistemden en çok da hastalar zarar görmüşlerdir.
Yine sistemden kaynaklanan nedenlerle hekimlerin malpraktis korkusu artmış defansif tip uygulamaları geliştirmiştir. Sistemde hekimler gelir elde edebilme duygusuyla puan peşine düşmüş dolayısıyla nitelikli sağlık hizmeti sunumu ikinci plana itilmiştir.
Türkiye bugün Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve OECD Raporlarına göre kişi başına düşen hekim, hemşire, hasta yatak sayısı ve kişi başına düşen sağlık harcamalarında AB ve OECD ülkeleri arasında en son sıradadır. Ancak hasta müracaat ortalaması bu ülkelerin üzerindedir. Buda sistemin çarpıklığını ortaya koyması bakımından çok önemlidir.
Tam gün yasası konusunda başlatılan uygulamalar hastanın hekime ulaşımını kolaylaştırmak yerine daha da zorlaştırmıştır.
Tam gün yasası uygulaması ile birlikte önemli dallarda hizmet veren hekimler hastanelerden ayrılarak özel sektörde çalışmayı tercih etmişlerdir. Tamgün yasası uygulamasından sonra hastanelerde hekim sıkıntısı hat safhaya ulaşmıştır.
İlaç katılım payı, muayene katılım payı ve eşdeğer ilaç farkı gibi uygulamalarla sigortalı vatandaşlarımızın ceplerinden önemli miktarda para çıkmaktadır. Bu durum sadece sigortalı vatandaşlarımızı değil eczanelerimize de önemli bir yük getirmiştir.
Uygulama ile eczaneler devletin tahsildarı durumuna gelmiştir. Eczacılar kendi almadıkları paralar yüzünden hasta ile devlet arasında kalarak zor günler yaşar hale gelmişlerdir.
Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) kapsamında büyük bir iddia ile getirilen ve kaynakların “etkili ve verimli” kullanılacağı savunulan Kamu Hastane Birlikleri yapılanması Ağustos 2017’de yayımlanan 694 sayılı KHK ile kaldırılarak, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Genel Müdürlüğe dönüştürülmüştür. Bağlı kuruluş statüsü ile belirli yönlerden özerk hale getirilen yapı tekrar Bakanlık merkez teşkilatına bağlanarak eskiye dönülmüştür.
Sağlık Bakanlığı Kamu Hastane Birlikleri modelini terk etmek zorunda kalmış olsa da, toplum sağlığını korumanın ve nitelikli sağlık hizmeti sunmanın yerini performans ölçütlerini tutturmaya, kâr elde etmeye bıraktığı mevcut sağlık sistemi üzerinde bir değişikliğe gitmemişlerdir.
Sağlıkta Dönüşüm Programı’ nın sağlık alanında oluşturduğu tahribat giderek hem sağlık çalışanları hem de halk tarafından daha yoğun olarak hissedilmektedir.
Bu tahribata son verilmesi, sağlıkta piyasacı yaklaşımdan vazgeçilmesi ve sağlık alanında yaşanan diğer sorunların araştırılarak, gerekli önlemlerin alınması konusunda Anayasa’nın 98. ve TBMM içtüzüğünün 104 ve 105. maddesi uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulması yerinde olacaktır.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 575841
Çevreci Komşu Kart’ta 4 milyona doğru...
Antalya - Muratpaşa Belediyesi’nin nitelikli ambalaj atıklarıyla birlikte bitkisel atık yağ, elektrikli ve elektronik atıkların geri dönüşümünü sağlayan Çevri Komşu Kart projesiyle ilçe sakinleri marketlerde, sinema salonlarında harcayabilecekleri 3 milyon 976 bin 840 lira karşılığı puan kazandı...
Muratpaşa’da belediyenin cam, plastik, kağıt, metal gibi nitelikli atıklarla birlikte bitkisel atık yağlar ve e-atık olarak geçen elektrikli ve elektronik atıkların geri dönüşümünü sağlayan Çevri Komşu Kart projesinin aktif katılımcı hane sayısı 32 bin 209’a ulaştı.
Nisan 2016’da pilot çalışma olarak başlayan ve kısa sürede Muratpaşa’nın tüm mahallerinde uygulanmaya başlayan proje için 31 Ekim tarihi itibariyle 91 bin 641 evde, mümkünse kadının adına, kartlar hazırlanıp dağıtıldı. Her ay katılımcı ev sayısının arttığı projeye en büyük ilgiyi 1884 haneyle Konuksever Mahallesi gösterirken onu 1547 ile Güzeloba, 1480 evle Yenigün, 1316 evle Meydankavağı ve 1314 haneyle Kızıltoprak Mahalleleri takip etti.
Çevreci Komşu Kart projesiyle Nisan 2016’dan Ekim 2019’a 12 milyon 588 bin 419 kilogram nitelikli atık evlerden toplandı. Toplanan atıkların karşılığında, Muratpaşa sakinleri anlaşmalı marketlerde, sinema salonlarında harcayabilecekleri, isterlerse üniversite öğrencilerine burs olarak devrini sağlayabilecekleri 3 milyon 946 bin 840 lira karşılığı puan kazandı. Kazanılan puanların 3 milyon 462 bin 128 liralık bölümü ise bu süreçte harcandı.
Projeye en büyük ilgi gösteren Konuksever Mahallesi, bu süreçte 231 bin 930 lira karşılığı puan kazanıp ev bütçesine önemli bir kaynak yaratırken Kızıltoprak 186 bin 249, Yenigün 159 bin 402, Güzeloba 148 bin 235 ve Yeşilbahçe 146 bin 997 lira karşılığı Çevreci Puan kazandı.
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit UYSAL
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Çevreci Komşu Kart projesini 3 yılı aşkın süredir büyük bir disiplinle sürdürdüklerini kaydetti. Projenin ekonomik girdileri, çevrenin korunmasına yönelik artı değerlerinin yanı sıra ilçede bir anlayışı da değiştirmeye başladığına dikkat çeken Başkan Uysal, şunları söyledi:
“Artık, işe yaramak hale gelmiş, kullanım süresi dolmuş ve çevremizden uzaklaştırmamamız gereken her şeyi çöp olarak sınıflandırmıyoruz. Çevreci Komşu Kart ‘la kağıt, cam, metal, plastiğin bir ekonomik değer olduğu ve geri dönüşümünü sağlayarak doğayı korurken evlerimiz için daha önce hiç olmayan bir maddi kaynağın da yaratılabilir olduğunu gördük. Şimdi hedefimiz Çevreci Komşu Kart’ta aktif katılımcı hane sayısının 50 bine çıkarmak.”
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 192150
Usta tiyatrocu Yıldız Kenter, akşam saatlerinde tedavi gördüğü Amerikan Hastanesi'nde hayatını kaybetti...
Usta tiyatrocu akciğer rahatsızlığı sebebiyle yoğun bakıma kaldırılmıştı.Tiyatromuzun usta ismi Yıldız Kenter 92 yaşında tedavi gördüğü hastanede yaşama veda etti.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 692478
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomik sıkıntılardan dolayı toplu intiharların başladığına dikkat çekerek, “Bakın çöp konteynerlerinin yanına, çöpten yiyecek toplayan kadınları görürsünüz. 21. yüzyılın Türkiye’sinden bahsediyoruz. Güçlü bir sosyal devlete ihtiyacımız var” dedi...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da iş insanları ile bir araya geldiği toplantıda konuştu.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşadığı en temel sorun liyakat sisteminin çökmesidir. Devlette liyakati yok ettiğiniz zaman adalet diye bir kavram kalmaz. Hayatında tek bir makale yazmamış kişiyi büyükelçi tayin ettiniz. Bunu yaparsanız dünyadaki saygınlığınız ne olur? Ben bunu söylediğimde “Kılıçdaroğlu muhalefet yapıyor” diyorlar. Ben bunu söylemeyecek miyim arkadaşlar? Liyakati yok ederseniz her şeyi darmadağın edersiniz.
Hukuk can ve mal güvenliğinin garanti altına alındığı kurallar bütünüdür. Benim can ve mal güvenliğim yoksa yabancı sermaye neden gelsin? Hiçbirinizin Türkiye’de can ve mal güvenliği yoktur. Siyasi iktidar “Ben bunu yargılamak istiyorum” derse, sizin avukatınız bile sizin neden tutuklandığınızı bilemez. Yabancı sermaye neden Türkiye’ye gelsin? Neden ben ve sizler siyasi iktidar tarafından tehdit ediliyorsunuz? Devleti yöneten böyle bir şey olabilir mi?
KAYYUM TEPKİSİ
Demokrasi benim gibi düşünmeyenler için de geçerli bir kavramdır. Onun da hukuku vardır. Seçimler yapıldı. Savcılığa gittiler, YSK’da 8 hakim imza bastı ‘aday olabilir’ diye. Seçildi, 1 gün sonra vali, bakanlığa yazı yazdı ‘görevden alın’ diye. Hani demokrasi vardı? Doğru değil. Milletin iradesini gasp edemezsiniz. Aynı şekilde büyükşehir belediye başkanları görevden alındı. (Gökçek-Topbaş) Onu da eleştirdik. Neden istifaya zorluyorsun?
Merkez Bankası dünyanın her tarafında bağımsızdır. MB’ye ekonomik talimat verirsin. Kullanacağı araçlara siyasi organ müdahale etmez. Ama hedef verir. Tutmazsa görevden alırsınız.
Merkez Bankası’nın verdiği kararlara siyasi iktidar müdahale etmez. Siz müdahale ederseniz dünyada bir itibarınız olmaz. Bunlardan vazgeçilmeli.
Faiz ödemek için borç alır noktaya geldi Türkiye. Her bir saatte Türkiye Cumhuriyeti’nin ödediği faiz 2 milyon dolardır. Saat başına 2 milyon dolar faiz ödeyen bir ülkenin ekonomik krizden kurtulabilir mi?
Bizim komşularımızla kavga edecek halimiz mi var? Kim için çalışıyoruz? Üretimi öncelememiz gerekiyor. Türkiye üretimi kesti. Nohut, saman ithal ediyoruz. Alman, Kanada, ABD çiftçisi için çalışıyoruz. Pamuk ithal ediyoruz Yunanistan’dan. Pamuk ekecek tarla mı bitti Allah aşkına?
Tank Palet Fabrikası’nın BMC’ye satılmasına da değinen Kılıçdaroğlu, “Bunun adı vatana ihanettir! Bu ülkeyi kuranlar böyle bir tabloya asla müsade etmemiştir” deyi konuştu.
“TOPLU İNTİHARLAR BAŞLADI”
Bakın toplu intiharlar başladı, neden? Bakın çöp konteynerlerinin yanına, çöpten yiyecek toplayan kadınları görürsünüz. 21. yüzyılın Türkiye’sinden bahsediyoruz. Güçlü bir sosyal devlete ihtiyacımız var. Sürdürülebilirliğe ihtiyacımız var. Eğer siz Atatürk’ün sanayi devrimini yakalamak için gösterdiği çabayı gösterseydiniz bugün farklı bir Türkiye vardı. Kesildiği için bu noktaya gerisin geriye geldik.
“TRUMP’IN MEKTUBUNA SES ÇIKARMIYORLAR”
Bizim güçlü olmamızı egemen güçler istemiyor. Bizim egemen güçlerin tuzağına düşmemiz lazım. Onurlu bir ülke olmamız lazım. Trump’ın yazdığı mektup benim yüreğimde derin bir sancıdır. O mektuba hiç ses çıkarmıyorlar. İçime sindiremiyorum, bu ülkenin tarihine sindiremiyorum. Ayıptır, yazıktır, günahtır. Ağırıma gidiyor benim. Çok net söylüyorum. Sizin oyunuza ihtiyacımız var. Kimsenin önünde eğilmeyen bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. Namuslu bir Türkiye’ye ihtiyacımız var. Hesap verilebilir bir Türkiye özlemiyle hepinize en içten saygılarımı sunarım.
HABER:Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 459622
Film karesi gibi…
Gazeteci Ayşe Arman, Hürriyet Gazetesi’nden ayrıldıktan sonra ilk röportajını İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile yaptı. Arman, İmamoğlu’na eşi hakkında ‘Cumhuriyet kadını’ söylemlerinin bazı kesimler tarafından ayrımcılığı körüklediği söylemleri hakkında ne düşündüğünü sordu. İmamoğlu ise, “Cumhuriyet kadını’ deyip birilerini aşağılayan yorumların hiçbirine katılmıyorum. Ama şu var: Benim eşim, Cumhuriyet kadını olarak hayatını geçiriyor. Ben de Cumhuriyet erkeği olarak. Bununla da gurur duyuyoruz. Saklamıyoruz, sakınmıyoruz” sözleriyle yanıt verdi...
İmamoğlu, eşi Dilek İmamoğlu’nun Madame Figaro dergisine kapak olması hakkında, “O fotoğraflar bana da sürpriz oldu. O fotoğrafların bu kadar güzel olacağını bilmiyordum. Bilsem engellerdim” dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazeteci Ayşe Arman’ın sorularını yanıtladı. Kısa süre önce Hürriyet gazetesinden ayrılan Arman’ın kendi sitesinde yayınlanan röportajın bir bölümü şu şekilde:
29 Ekim ve 10 Kasım’da sizi eleştirenler oldu. Konser yönettiniz ya, size “elitist” dediler. Sonra eşinizin kıyafetleri, bir kısım insana dert oldu. Onun giyimi üzerinden, “İşte Cumhuriyet kadını!” yakıştırmasıyla, toplumdaki ayrımcılığa, sizin de katkıda bulunduğunuzu söylediler. Cevabınız nedir?
“‘Cumhuriyet kadını’ deyip birilerini aşağılayan yorumların hiçbirine katılmıyorum”
Bu kavram üzerinden bizi öven, benim ve eşimin tavrını, giyimini överken de, bir kısım insanı rencide eden her yorumu şiddetle kınıyorum! O yorumların hiçbirinde ben yokum. Cumhuriyet Bayramı kutlamanın, bir geleneği vardır. Yüzde 75’i, yüzde 80’i dış sermaye tarafından yapılmış bir binayı açmakla, “Cumhuriyet Bayramı kutladım!” diyemezsiniz. Bayram kutlamanın başka bir görevi, ağırlığı vardır. Coşkuyu arttırırsınız, insanlara milli duygularını hissettirirsiniz. Benim yaptığım tamamen bu. Biz, o kadar bir mutlu bayram kutladık ki. 10 Kasım’a gelince, o da özel bir gün, bize bu güzel ülkeyi emanet eden kurucuyu yasla değil, özlemle anmalıyız. Biz de öyle yaptık…
‘Cumhuriyet kadını’ deyip birilerini aşağılayan yorumların hiçbirine katılmıyorum. Ama şu var: Benim eşim, Cumhuriyet kadını olarak hayatını geçiriyor. Ben de Cumhuriyet erkeği olarak. Bununla da gurur duyuyoruz. Saklamıyoruz, sakınmıyoruz. Hatta ben, “Cumhuriyetin projesiyim!” de diyorum.
O (Dilek İmamoğlu) üzülüyor. Toplum bunları aşmak zorunda. Kendisine de söyledim, “Çok estetik bir duruşun var!” dedim. “Bence kadınlara moral veriyorsun. Türkiye’nin her noktasındaki kadınlara… Fikrini açıkça söyleyenlere de moral veriyorsun, söyleyemeyenlere de…”
“O fotoğrafların bu kadar güzel olacağını bilmiyordum. Bilsem engellerdim”
(‘Dilek İmamoğlu’nun Madame Figaro dergisine kapak olması) Pek çok insan, eşinizi, bir dergiye kapak olduğu için de eleştirdi. Bense bayıldım o fotoğraflara. Siz, bu kadar büyük bir hadise yaratacağını biliyor muydunuz? Eşiniz sinirlendi mi tepkilere?
Hayır, hiç sinirlenmedi, konuyu açmadı bile. O fotoğraflar bana da sürpriz oldu. Çünkü ben öyle fotoğraflar çekildiğini bilmiyordum. Yani, “Bir dergiye röportaj vereceğim. Fotoğraflar çekilecek” dedi. Ama o fotoğrafların bu kadar güzel olacağını bilmiyordum. Bilsem engellerdim.
Nasıl yani? Bu şaka mı?
(Gülüyor) Yok, biraz ciddi tarafı var. Çok güzeldi çünkü fotoğraflar! Dediğim gibi eşim hiç konuyu açmadı, “Şu oldu, bu oldu” diye konuşmadı, ben de bahsetmedim. Üzerinde bile durmadım. Ama fotoğrafları çok beğendim.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 212506
Denizli’nin Serinhisar ilçesinin Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Belediye Başkanı Hüseyin Gemi, ‘gerekçelerini daha sonra kamuoyuna açıklayacağım’ diyerek partisinden istifa etti...
31 Mart yerel seçimlerinde CHP’den Serinhisar Belediye Başkanı seçilen Hüseyin Gemi , istifasını kendi sosyal medya hesabından duyurdu.
Gemi açıklamasında, “Gördüğüm lüzum üzerine partim Cumhuriyet Halk Partisi’nden istifa ediyorum. Gerekçelerini daha sonra kamuoyuna açıklayacağım” dedi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 452451
İyi Parti İstanbul milletvekili Prof. Ümit Özdağ, İyi Parti Antalya İl Başkanı Yavuz Temizer’in davetlisi olarak geldiği Antalya’da, başkanlık sisteminin kaçınılmaz çöküşü konulu bir konferans verdi...
Muratpaşa Belediyesi kültür salonunda gerçekleşen konferansa iyi partililerin yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı. İl başkanı Yavuz Temizer’in Türkiye’yi parlementer sisteme geri döndürmek için ve Meral Akşener’i Cumhurbaşkanı yapmak için azimle çalışmaya devam ettiklerini belirten açılış konuşmasında
“ Genel başkanımız Meral Akşener’in iyilik hareketi olarak iki yılı tamamladığımız İyi Parti çok zor günler geçirdi, birçok olmaz denileni oldurdu, milletimize umut oldu, Milletimiz İyi Partinin farkını gördü” dedi ve Prof. Ümit Özdağ’ı kürsüye davet etti.
Prof. Ümit Özdağ, “ağır baskıları göğüs gererek kurulduk” diyerek başladığı sözlerine, “Türkiye’yi ve Dünyayı iyi okuyarak yolumuza devem ediyoruz, İktidara gediğimiz gün neler yapacağımızı bilerek siyasete devam ediyoruz” dedi.” Ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en ağır krizleri içindedir. Saray rejiminin bir an önce çökmesi Türkiye’nin ve milletimizin menfaatinedir” dedi.
TEK ADAMLIK REJİM, DEVLET KRİZİ YARATTI
Türk devletleri ile ilgili tarihi bilgiler veren Prof Özdağ, “tarihin en zor coğrafyası olan Anadoludayız” dedi. Ak Parti iktidarının yaptığı yanlış uygulamalardan ve politikalarından misaller veren Prof Ümit Özdağ, “Anadolu’da kalıcıyız, gelecek bin yıllarda Türk milleti, Türk vatanı, Türk bayrağı ve Türk devleti var olacaktır” dedi. Hiçbir devletin Türkiye Cumhuriyeti’nın karşılaştığı FETO casusluk örgütüne muhattap olmadığını, İktidarın hala FETO örgütünün hangi kurumlarda ne kadar mensubu olduğunu bilemediğini anlattı ve tek adamlık rejimin devlet krizi yarattığını söyledi. “Valilerimiz, kaymakamlarımız iktidarın değil, devletin vali ve kaymakamları olmalıdır. İyi parti devletimizi parlementer sisteme ve de kuvvetler ayrılığına geri dönüştürecektir” dedi.
Türkiye’nin başta Suriyeliler olmak üzere göç dalgasına maruz kaldığını söyleyen Özdağ. “tarihteki kavimler göçü adeta tekrarlanıyor. Biz Suriyelilere düşman değiliz ama vatanlarına dönmelerini istiyoruz. Bunun yanı sıra Türkiye’den de dış ülkelere göç var Türk iş adamları ve insanımızın belli bir kısmı dış ülkelere gidiyor. istihdam yaratılamıyor. Dışarıdan yatırmcı da gelmiyor. Gelen yabancı yatırımcılar, kazanç garantisi ile iş yapıyor.Karlarını biz ödüyoruz, devamlı borçlanarak kalkınma olmaz” dedi.
Ekonominin iyi gitmediğini rakamlar vererek belrten Ümit Özdağ,” 2002 den bu yana 1960 sonrasının en ağır ekonomik krizlerini yaşıyoruz. Üretimde geriliyoruz, tarım ve hayvancılık çöküyor. 2002 de dünyanın 16. Büyük ekonomisindeyken bu gün yirminciyiz” dedi ve “Türk ekonomisinin geldiği nokta vatandaşlarımızın intihar noktası olmuştur” diyerek ekonomi bakanını ve iktidarı eleştirdi.
Atatürk’ün ‘iç çephe çökmezse savaş kaybedilmez’ sözünü hatırlatan Prof. Özdağ, “iç cephe milli birliktir” dedi ve uzun süren alkışlarla sözlerini tamamladı.
Konferans sonrassı Antalya İl başkanı Yavuz Temizer tarafından plaket verilen Ümit Özdağ, dinleyicilerle bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi.
Haber: Cengiz SAVAŞERİ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 883862
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Avcılar’daki Bathonea Antik Kent kazı alanına inceleme gezisinde bulunup bilgi aldı. İmamoğlu, bir gazetecinin, Şehircilik ve Çevre Bakanı Murat Kurum’un, iptal edilen ileri biyolojik arıtma tesisi projesiyle ilgili, “Gerekirse o projeyi gelip orada yapacağız” dediğini anımsatması üzerine, “Gereksiz ve üzücü bir açıklama. Görüyorum ki bazı bakanlarımız, görevlerini yerine getirirken, verdikleri mesajların ne kadar önemli olması gerektiğini hissederek konuşmuyorlar. Konuşmalarının içeriği tümüyle siyasi. Bakanımıza tavsiyem; bir sorusu varsa, telefonun ucunda Ekrem İmamoğlu var. Bilgi almak isterse de bilgiyi verecek, o devlet adamlığı terbiyesini taşıyan bir belediye başkanı var” cevabını verdi...
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 13 Ekim’de, ilçe ziyaretlerinin 6’ncısını Avcılar’a yaptı. Belediye Başkanı Turan Hançerli ile de saha gezisine çıkan İmamoğlu, Bathonea Antik Kent kazılarının koordine edildiği kazıevini ziyaret ederek, kazı başkanı Doç. Dr. Şengül Aydıngün’den bilgi aldı. Daha önce, “Küçükçekmece Gölü’ndeki antik kenti mutlaka gezeceğim” demiş olan İmamoğlu, dün gece İngiltere temaslarını tamamlayarak İstanbul’a dönmesi ardından bugün kazı bölgesinde incelemeler yaptı. İmamoğlu’na, Avcılar Belediye Başkanı Turhan Hançerli ile Kültür Varlıkları Daire Başkanı Mahir Polat eşlik etti.
-İSTANBUL, HERKESİN BİLMESİ GEREKEN ALANLARLA DOLU-
İncelemeleri sonrası Bathonia’nın insanın tüylerini diken eden bir yerleşim alanı olduğunu söyleyen İmamoğlu, bulunan tarihi kalıntılar ışığında, İstanbul’un geçmişinin çok eskilere dayandığının ortaya çıktığını anımsatarak şöyle devam etti:
“Bulunduğumuz alan, büyük bir havuz ve sarnıcı ile burada belli ki binlerce insanın yaşadığı değerli bir liman kenti var. İstanbul’un aslında her tarafının ne kadar tarihi ve ne kadar dünyaya servis edilmeye muhtaç olduğunu görüyoruz. İstanbul, herkesin bilmesi gereken alanlarla dolu. Burayı keyifle gezdik. Bundan sonraki sürece nasıl dâhil olmalıyız, nasıl etkin olmalıyız ve tabii bakanlık süreçleri var. Hocamızın aldığı izinler var, takipler var. Onları, arkadaşlarımla entegre bir sistem kurarak, Büyükşehir Belediyesi’nin buraya olan ilgisini en üst seviyede göstereceğiz.”
İmamoğlu, daha sonra da basın mensuplarının gündeme dair sorularını yanıtladı.
-KONUŞMALARIN İÇERİĞİ TÜMÜYLE SİYASİ-
Bir gazetecinin, “Şehircilik ve Çevre Bakanı Murat Kurum, iptal edilen ileri biyolojik arıtma tesisi projesiyle ilgili, ‘Haliç’in eski günlerine dönmesine izin vermeyiz. Gerekirse o projeyi gelip orada yapacağız’ dedi. Değerlendirmenizi alabilir miyiz?” şeklindeki sorusuna İmamoğlu, “Gereksiz ve üzücü bir açıklama. Görüyorum ki bazı bakanlarımız, görevlerini yerine getirirken, verdikleri mesajların ne kadar önemli olması gerektiğini hissederek konuşmuyorlar” yanıtını verdi.
“Konuşmalarının içeriği tümüyle siyasi” diyen İmamoğlu, cevabını şöyle sürdürdü:
“Bakanımıza tavsiyem; bir sorusu varsa telefonun ucundayız. Hatta davet eder, buluşuruz, anlatırız, dinleşiriz ve sebepleri sorgulanır. Böyle sıradan açıklamalarla, İstanbul gibi bir kentin mevzusuna, 16 milyon insanın yetki verdiği insana mesaj yollamanın ağırlığını düşünerek hareket etmesini öneriyorum. Uyarıyorum. Bu tarz diyalogları oluşturursa devlet adamlığı felsefesi kazanır. Ülke kazanır, şehir kazanır. ‘Sayın Başkan niçin böyle düşündünüz? Niçin böyle bir karara vardınız?’ diye sorabilirdi. Orası, kimsenin babasının çiftliği değil. Yaparım, ederim, el koyarım ülkesi de değil burası. O cümleleri, İstanbul’a zikretmenin yerine, -Sayın Bakana tavsiyem- Gümüşhane’de 12 bin yıllık bir buzul gölünü yok eden valinin, o yok ettiği buzul gölünü gitsin çözsün, orayı halletsin. İstanbul, emin ellerde. Bizimle konuşurken, bize mesaj verirken, bir telefonu çevirirse, telefonun ucunda Ekrem İmamoğlu var. Bilgi almak isterse de tüm heyetiyle bilgiyi verecek, brifing verecek, o terbiyeyi ve o devlet adamlığı terbiyesini taşıyan bir belediye başkanı var.”
-3 AYDIR ŞU BAKAN İÇİN ÜZÜLDÜĞÜM KADAR HİÇ KİMSE İÇİN ÜZÜLMEDİM-
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ın, İBB’nin Haydarpaşa ve Sirkeci garları ihalesinden elenmesine ilişkin yaptığı açıklamalarına yönelik soru üzerine, Danışmanı Murat Ongun’dan, söz konusu yazıyı açmasını isteyip, eline aldığı Tablet PC’den, Turan’ın cümle cümle okuduğu ifadelerine şu yanıtı verdi:
“Valla sabah yazıyı okuyunca tüylerim diken diken oldu. Üzüntüden, kaygı duyarak yazıyı okudum. Düşünsenize, ‘İBB eskiden beri bizim elimizde ne varsa ister; bu normaldir, doğaldır. Yeni başkanın da talebi doğaldır. Kadir Bey de Sirkeci’yi istemişti, ona da vermedik. Veremezdik. Burası hizmet verdiğimiz sistemin bir parçası, müştemilatı. Veremezdik’. Kime veriyorsun o zaman? ‘Bu alanlar da birinci derece SİT alanı içerisinde. İmar kısıtlılığı var. Ticari faaliyetler yapamıyorsunuz.’. Allah Allah bana mı anlatıyor, ihaleyi alana mı anlatıyor; bak sen! Sergi kültür faaliyetleri yapacaksınız. İhaleye çıktık. İBB’nin bu tür faaliyetleri yapacağı bir sürü yeri var. Git orada yap.’ Orayı kim yapacak, bildiğiniz biri mi? İhaleye fesat mı karıştırdınız. Alacak kişi belli miydi? Bak 50 tane soru sorarım. ‘Kadir Topbaş’a da bunu söyledik. İşletme olacak, bu tür yerlerin ruhsatlarını belediyeye bağlı bu tür kurumlardan alıyorsunuz. Kendileri kullanırken ve buraları ticari amaca dönüştürüyorlar.’ Bak sen.. Büyükşehir Belediyesi. Yani bunu Büyükşehir Belediyesi yapıyor. ‘Diyoruz ki, burada yeme içme yeme içme oturma olmayacak. Sergi açacaksınız, böyle bir imar kısıtı içinde şartnamemizi hazırladık.’ Eeee 3 bin lira maaş alan adam mı yapacak sergileri, salonları; bak sen! Ne kadar eminsiniz ya. Hani 300 bin lira veren alırdı? Şimdi ne kadar hassasiyet içeriyor bu cümleler, anlamış değilim. ‘Akıl tutulması. İstanbul belediyesi ihale dosyasında bizim istediğimiz şartların dışında dosya verdi.’ Doğru, sizin tariflediğiniz kişi biz değiliz çünkü. Biz devletiz, kamuyuz. ‘Matbu sözleşmelerimiz var. Bazı ifadeleri de değiştirmiş.’ Bak sen ya. Bir yandan da edebiyatçı oldunuz. ‘Baktık aynı şeyi karşılamıyor, aynı hukuki terim de değil. Bilerek yaptığını düşünüyorum.’ Bak bak bak. Bir de bizim yerimize akıl yürüyorlar ya da kadromuzun yerine akıl yürütüyor. ‘Bu hatayı kimse yapmaz.’ Ya ne dedin Allah aşkına! Burada ne dedin, ne anlattın? Üzülüyorum, gene üzülüyorum. Yani 3 aydır şu bakan için üzüldüğüm kadar hiç kimse için üzülmedim. Allah yardımcısı olsun.”
-İLGİLİ YÖNETİMİN KENDİ İÇİNDE ALDIĞI BİR HİYERARŞİK KARARDIR-
Bir gazetecinin, “Ulaştırma Daire Başkanının istifası bilginiz dâhilinde miydi, neden istifa etti?” sorusuna da İmamoğlu şu şekilde cevap verdi:
“Bilgim dahilinde. Değerli hizmetler aldığımız bir arkadaşımızdır. Ama süreçte kadrolar birbiriyle uyum, anlaşma konusunda karalar verebilir. Artık, Büyükşehir Belediyesi bir hiyerarşik yapıya dönüşmüştür. Büyükşehir Belediye Başkanı, her makamı ben atayacağım iddiasında birisi değildir. Olamaz da olmamalı da. Kadrolar bazen kendi şekillenmeleri ile ilgili prensip kararları ortaya koyarlar. İstifa eden arkadaşımız da değerli bir yol arkadaşımızdır. Bugün böyle bir karar vardır, yarın başka yerde bir arada oluruz. Hayatında başarılar diliyorum. Ama tümüyle, bir sistem ve senkronizasyonla, ilgili yönetimin kendi içinde aldığı bir hiyerarşik karardır.”
-KUCAKLAŞACAĞIZ, SELAMLAŞACAĞIZ, HAL HATIR SORACAĞIZ-
İmamoğlu, “İstanbul’da ardı ardına meydana gelen siyanürle intihar ve cinnet vakalarına yönelik, İBB'nin sosyal yardım noktasında önlemleri olacak mı, bu alanda bir değişiklik gündemde mi?” şeklindeki soruyu şu şekilde cevapladı:
“Bu bir sosyal yardım ya da kent yoksulluğuna dair direkt bağlantılı, akşamdan sabaha bağlantılı bir süreç elbette değil. Ama bütünüyle baktığınızda bu kent yoksulluğunun travmanın, psikolojik sorunların sürece getirdiği trajik bir durum. Çok üzüntülüyüm. Elbette ben evvelsi gün Londra'da da söyledim; ‘İstanbul görevini yapmamıştır demek ki. İstanbul, bütün Türkiye'nin moralidir, motivasyonudur. Moral gücüdür, motor gücüdür.’ Lütfen sıkıntı hisseden, çevresinde sıkıntı hisseden insanlar gördüğünde dayanışmayı, konuşmayı, diyalog kurmayı, selamlaşmayı en üst seviyede tutsunlar. Bazen insanları yalnızlaştıran, toplumsal vakalar da vardır. İnsanlar kenara itilmiş hissederler kendini bazen. Yok öyle bir kent, yok öyle bir yönetim, yok öyle bir toplum. Kucaklaşacağız, selamlaşacağız, hal hatır soracağız. Lütfen bunu yapalım.”
İmamoğlu’nun diğer sorulara verdiği cevaplar şöyle:
-LONDRA GEZİSİNİ DEĞERLENDİRDİ-
Soru: “Londra'da finans çevreleri ile temaslarınız hakkında bilgi verir misiniz?”
- “Çok çok iyi geçti. Açıkçası hem Londra Belediye Başkanı ile olan münasebetimiz, konuşmalarımız, içeriği hem diğer kurullar, finans kuruluşları, yatırım bankaları ve kuruluşları tümüyle çok verimli buluşmalar. Bazısı 3-3.5 saat sürdü. Elbette oradaki vatandaşlarımızla da buluştuk. Her birisi değerliydi. Siyasi fikir kulüpleriyle sohbetimizi, yeni vizyonumuzu, İstanbul'un geleceği ile ilgili tasarruflarımızı, tasarımlarımızı paylaştık. Açıkçası, tümü çok keyifliydi. Olumsuz bir anı yoktu. Biz bu motivasyonu oraya verirken biz de motive olduk. İstanbul dünya kenti maksimum seviyede dünyanın her büyük kenti ile en üst seviyede ilişki kurmak zorunda. Türkiye kadar Avrupa’yı da pozitif etkileyecek. Bunu anlattım. İstanbul öyle bir merkez. İşte bakın burada kaç bin yıllık tarihi anlatıyoruz. Bu doğal bir merkez olmanın verdiği bir sorumluluk. Bu sorumlulukla hareket edip görüşmelerimizi yapıyoruz. Çok verimliydi. Bugüne kadar gittiğim her yurt dışı gezisi İstanbul adına çok sağlıklı adımlar atacağımız görüşmelere sebep oldu.”
-SÜRECE OLAN BİR GÜVEN SÖZ KONUSU-
Soru: “İstanbul’a yönelik seçim öncesi vaatleriniz vardı. Metroyu 500 kilometreye çıkartacaktınız. Kaynak sıkıntınız var mı? Gittiğiniz yerlerde –daha önceki dönemlerde Büyükşehir Belediyesi devlet garantisi olmadan krediler bulabiliyordu. Sizin bu yönde temaslarınız oldu mu?”
- “İşte uzun zamandır bulamıyor; ama biz kaynak bulma noktasında iyi adımlar attığımızı düşünüyorum. İstanbul’a ve şu sürece olan bir güven söz konusu. Bu arada, bizim geldiğimizde durmuş olan ve ekonomik olarak mali kaynağı olmayan 8 hattımız vardı metroda. Biz önce bunları çözüyoruz. Çözüm buldukça da işleme alıyoruz. İnşallah bu hafta bir başka hattı da vatandaşlarımızla paylaşacağız. Dolayısıyla her attığımız adımı daha yeni, daha güçlü adımlar atmak adına da bu görüşmeleri yapıyoruz. Hem bu bir bir buçuk yıldır durmuş olan işleri başlatıyoruz. Metro hatlarını başlatıyoruz. Hem de yeni projelerimizi, bu çevreyle, geri dönüşümle, enerjiyle ilgili ve de bahsettiğimiz metro ile ilgili yeni projelere de yeni kaynaklar oluşturma konusunda çok verimli adımlar atıyoruz.”
Soru: “İstanbul’un gündeminde su konusu var. Gerek Aralık ayında başlayacak su zammına tepkiler gerekse barajlardaki doluluk oranı yüzde 38’e kadar düşmüş. İstanbul’un 100 günlük suyu kaldığı söyleniyor. İstanbul’un su sıkıntısı var mı? Zamlarla ilgili tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?”
- “Kışa girerken en düşük seviyelerde karşılar sizi barajlarınız. İstanbul’un en kritik kuraklık anları aslında iki yıl üst üste olan kuraklık anlarıdır. Yani bugün yüzde 38 seviyelerinde olan barajlardaki su seviyemiz örneğin 2007’deki en kurak dönemindeki seviyesi bu aylarda yüzde 7’ler civarındaydı. Aslında şu anda İstanbul barajlarının durumu iyi. Önümüzdeki yılla ilgili hiçbir kaygımız yok. Tehdit eden şudur; Bu bazen iki yıllık kuraklığa sebep olursa ve öyle bir dönem yaşarsanız o zaman İstanbul risk altındadır. Buna dönük de tedbirlerimiz var. Bu güne kadar niye bitmediği konusunda Melen’le ilgili görüşmelerimiz var. Oradaki bir takım teknik sıkıntıların giderilmesiyle ilgili alınmış kararlar, yapılmış projeler var. DSİ ile bunu görüşüyoruz. Aslında bugüne kadar bu sorun çözülmeliydi. Yaklaşık 30 yıllık bir süreçten bahsediyoruz. Dolayısıyla bu tür adımlarımızın yanında başka adımlarımız da var. Şu andaki durum ürkütücü, korkutucu değildir. Tabi ki tasarruf önemlidir. Suyu kullanma konusunda toplumuzun bilinçli hareket etmesi önemlidir. Bu bugüne dahil değil, ne zaman olursa olsun su dünyanın en değerli şeyidir. O bakımdan bu konudaki duyarlılığa da toplumu, bütün şehirdeki hemşerilerimizi davet ediyorum. Kurumları davet ediyorum. Biz de ona dönük tedbirler alıyoruz Büyükşehir Belediyesi olarak.”
-‘ZAM YAPMIYORUZ’ DİYE BİR TAAHHÜDÜMÜZ YOKTU-
“Su zammı ile ilgili de ben bütün güzel vatandaşlarıma şunu söylüyorum: ‘Biz geçen sene yaptığımız hamle ile gerçekten İstanbul’a su konusunda büyük tasarruf kazandırdık.’ Yani insanların cebine büyük bir tasarruf kazandırdık. Biz geçen yıl görevi aldığımızda 5.20’nin üzerinde olan şu anda zam yaptıktan sonraki hali 4.80. Bir bu. İkincisi yüzde 20 zamdan bahsediyoruz. Suyun maliyetindeki en önemli unsurlar ne yazık ki enerji, ne yazık ki yakıt. Türkiye’nin maliyetleri. Sadece enerjide yıllık yüzde 60’a yakın artış var. Biz bütün parametreleri üst üste koyduğumuzda önümüze gelen pakette yapılması gereken zam oranının –yani teknik insanların önümüzdeki koyduğu paketin- yarısını vatandaşımızın önüne koyuyoruz yüzde 20’yi derken. Bir de ‘Zam yapmıyoruz’ diye bir taahhüdümüz yoktu. Suyun indirimli olması için bir taahhüdümüz vardı, onu yerine getirdik. Şimdi yılın değişen oranlarıyla 2020 için insanlarımıza böyle bir zam yapma zorundayız ki hizmet edebilelim. Çünkü bunun bir maliyeti var. Keşke zam yapmasak. Keşke ülkenin parametreleri bize bu zammı yaptıracak seviyeyi korusa. İyi olsa Türkiye’nin ekonomisi. Ama değil. Olmayınca biz de ne yazık ki böyle bir zam yapıyoruz, yapmak zorunda kalıyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde, ülkemizde de belediyenin yaptığı zamların kaynağı belediye değildir. Eğer abartılı bir şey yapıyorsa hesabını sorarsınız. Esas olan ekonomide onun kaynağı devletin ekonomi politikalarıdır.”
HABER: Sariye AKDAĞ...
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 202789
AFAD'ın aktardığı bilgiye göre Antalya'nın Elmalı ilçesinde 4.2 şiddetinde bir deprem meydana geldi.
AFAD DepremDairesi
Büyüklük : 4.2 (Mw)
Yer : Elmali (Antalya)
Enlem : 36.7860 N
Boylam : 29.9871 E
Derinlik : 53.54 km
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 214952
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, ilçede başta parklar olmak üzere kamusal alanlarının güneş enerjisiyle aydınlatılması üzerine çalıştıklarını belirterek, “Direklerinin tekil aydınlatmasından bataryalı sisteme kadar tüm uygulanabilir çalışmaları inceliyoruz” dedi...
Başkan Uysal, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) üyesi bir grup iş insanının oluşturduğu ATSO Dostlar Gurubu’nun davetine katıldı. Akra Barut Otel’deki davette konuşan Başkan Uysal, Muratpaşa’da belediye başkanlığının ilk döneminden başlayarak hayata geçirdikleri belediyecilik çalışmalarını ve yerel yönetim anlayışını iş dünyasıyla paylaştı.
Başkan Uysal, Belediyeciliği temel belediyecilik, sosyal belediyecilik ve birleştirici-bütünleştirici belediyecilik hizmetleri olarak 3 ana başlık etrafında kurguladıklarını belirtti. Antalya’nın bilinen tarihinin 3 bin 500 yıllık olduğunu ve son 50 yılla kadar oldukça düzenli ve istikrarlı gelişen kentin bu süreçte nüfusunun 12 kat arttığına dikkat çeken Başkan Uysal, “Olağanüstü bir değişim. Organize etmek zor. Problemler her zaman çözülenlerden bir tık fazla. O nedenle sürekli iyiye doğru gitmek lazım” diye konuştu.
YÜZDE 75’İ YENİLENDİ
Bu çerçevede Muratpaşa’da 2014’te verilen izinlerle başlayan doğalgaz altyapı yatırımlarına paralel olarak cadde ve sokak yenileme çalışmalarına başladıklarını kaydeden Başkan Uysal, şu an ilçenin yüzde 75’nde çalışmalarını tamamlandığını söyledi. Böylesi bir çalışmayı ilk 5 yıl içinde gerçekleştirmenin büyük bir emek ve bütçe istediğine vurgu yapan Başkan Uysal, Döşemealtı’nda kurdukları asfalt plent üretim tesisinin önemli olduğunu söyledi. Başkan Uysal, “Asfalt kendi üretimimiz olmasa bu çapta bir çalışmayı asla yapamazdık” dedi.
TÜRKİYE MODELİ
Bu süreçte Muratpaşa’da kaldırımların da yüzde 50 oranında yenilendiğine dikkat çeken Başkan Uysal, Türkan Şoray Kültür Merkezi, Hacı Bektaş Veli Kültür Merkezi, Abdullah Sevimçok Sivil Toplum ve İnovasyon Merkezleri, spor salonları ve tesislerinin yine bu dönemin yatırımları içinde yer aldığını aktardı. Bunlarla birlikte SİT statüsüne sahip falez kıyı bandında Türkiye için bir model olarak farkını ortaya koyan plajlar ve kafelere özel bir parantez açan Başkan Uysal, şunları söyledi:
“Türkiye’de aşılmış modellerin dışında olan kafe plajlarımızı halkımız çok sevdi ve kullandı. Türkiye’de kıyılar genelde kamu ihale mevzuatının dışında değerlendiriliyor. Bir bu alanlar için ihaleye çıkmadık. Halk tipi olarak ifade edebileceğimiz, orta sınıflar için kafeler oluşturduk. Hizmet kalitesi ortalamanın üzerinde ve hesaplı. Kıyılarda toplam 11 işletmemiz var.”
Başkan Uysal, temel belediyecilik alanında kente yeni parklar, rekreasyon alanları kazandırma yönünde çalışmalar devam ederken güneş enerjisi aydınlatma sistemleri üzerine bir çalışmaya da başladıklarını söyledi. Başta parklar olmak üzere kamusal alanların aydınlatmasını güneş enerjisiyle sağlamayı hedeflediklerini belirten Başkan Uysal, “Direklerinin tekil aydınlatmasından bataryalı sisteme kadar tüm uygulanabilir çalışmaları inceliyoruz” dedi.
HABER: Ayten YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 781383
Adli Tıp Kurumu'ndaki ilk incelemede Bahattin Delen, Zübeyde Delen ve Ali Delen'de siyanür alımına bağlı değişimler dışında başlıca patolojik bulgu saptanamadığı belirtildi.
Delen ailesine yapılan kan testinde, öldürücü düzeyde siyanür tespit edildiği kaydedildi...
Baba Bahattin Delen'in telefonunda yapılan inceleme ise bir yakınına hitaben yazdığı ancak gönderilmeyen kayıtlı mesajda “Önce eşimi ve çocuğumu zehirleyip sonra kendim intihar edeceğim" yazdığı belirlendi.
SON 10 GÜNDE 3 AİLE TOPLU İNTİHAR ETTİ...
Son 10 günde 3 ayrı siyanürlü intihar olayı gerçekleşti. İlk olarak İstanbul Fatih'te 4 kardeş evlerinde ölü bulunmuştu, 9 Kasım'da ise Antalya'da 2'si çocuk 4 kişilik Şimşek ailesinin cansız bedenleri bulunmuştu.
5 Kasım'da saat 22.45'te polise, Fatih'te Molla Gürani Mahallesi Oğuzhan Caddesi 28/4 numaralı evin sakinlerine ulaşılamadığı ihbarı yapılmıştı.
İhbar üzerine eve giden ekipler, çilingir yardımıyla kapıyı açıp içeri girdiklerinde iç kapıda "Dikkat siyanür var, polisi arayın, içeri girmeyin" notuyla karşılaşmıştı. Söz konusu notun bulunması üzerine AFAD ekiplerine haber veren polis, evde Cüneyt (48), Oya (54), Kamuran (60) ve Yaşar Yetişkin (56) kardeşlerin cesedini bulmuştu.İlk incelemede, siyanür zehirlenmesi bulgularına rastlanmıştı.
9 Kasım'da da Antalya'da aynı aileden ikisi çocuk dört kişi evlerinde ölü bulunmuştu.
Eve giden polis ekipleri, Selim (36), eşi Sultan (38), çocukları Ceren (9) ve Ali Çınar Şimşek'in (5) cesedini bulmuştu. Burada da yapılan ilk incelemede siyanür zehirlenmesi bulgularına rastlanmıştı.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 2558831
Uyuşturucu trafiğinden beslenen PKK yeni bir finans kaynağı daha buldu: Kaçak açık tütün. Terör örgütü kaçak tütün ticaretinden yıllık milyarlarca dolar kirli kazanç sağlıyor...
Türkiye, Bonzai başta olmak üzere gençleri zehirleyen uyuşturucuya karşı açtığı topyekün savaşı tüm şiddetiyle devam ederken, bir yandan da onun kadar öldürücü olmasa da çok daha yaygın bir tehlikenin tehdidi altındı: Kaçak açık tütün!
PKK, MAKARON ÜRETİCİSİ...
Terör örgütü PKK'nın finans kaynağı olarak kullandığı uyuşturucu ve sigaranın ardından 'kaçak açık tütün' ticareti de yaptığı ve örgütün bu yolla korkunç gelir rakamlarına ulaştığı ortaya çıktı. Emniyet ve Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) verilerine göre, Türkiye genelinde 15 bin 400 noktada kaçak açık tütün satılıyor ve bunun tamamına yakınının üreticisi veya yurtdışından tedarikçisi PKK...
Örgüt, Türkiye'nin yanı sıra Avrupa'da hızla 'kaçak açık tütün' pazarını ele geçiriyor.
PKK'nın başlıca finans kaynağı olan uyuşturucu ve sigara kaçakçılığında devletin hem kolluk kuvvetleri hem de yargı ayağında kararlı mücadelesi sonuç verince, terör örgütü başka bir yöne yöneldi. TAPDK ve emniyet verilerine göre, terör örgütü PKK'nın bu yolla elde ettiği gelir korkunç rakamlara ulaşıyor...
VERGİ KAYBI 5 MİLYAR...
Bölücü örgütün kaçak açık tütün çarkı şöyle çalışıyor: PKK'nın temin ettiği tütün, evlerde kurulan makinelerle makarona (filtreli sigara sarma kağıdı) sardırılıp sigara haline getiriyor. 2015 yılında piyasaya arz edilen 8.7 milyar adet makaronun 6.3 milyarı, kayıtdışı yani PKK'nın kaçak tütünüyle dolduruldu. 2016 yılında ise piyasaya arz edilen makaron miktarı yaklaşık yüzde 210 artış göstererek, 19 milyar âdete fırladı. Yani PKK'nın kaçak tütünüyle sarılan makaron sayısı 13.7 milyara ulaştı. Bu, Türkiye'deki yasal sigara tüketimini yüzde 13'e denk geliyor ve PKK fiilen en büyük sigara satıcılarından biri haline geldi. Tespitlere göre, yasadışı sarmalık kıyılmış tütün kullanımı sonucunda 2016 yılında devletin toplam vergi kaybı5.2 milyar TL. Söz konusu rakam aynı yılda yasal sigara pazarından elde edilen 32.2 milyar TL'lik ÖTV vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 16'sına denk geliyor. Tabii bu, kaçak tütün pazarını ele geçiren PKK'dan alınamayan 'vergi' boyutu. Örgütün bu yolla bir kaç yılda elde ettiği gelirin milyarlarca lira olduğu belirtiliyor.
15 BİN 400 KAÇAK SATIŞ...
Araştırmaya göre kaçak açık tütün satışı yapan nokta sayısı, 15 bin 400'ü aştı. Sabit ve mobil tezgâhlar, internet üzerinden pazarlama, evlere servis ve tamamen farklı iş kolundaki dükkânlar vasıtasıyla da kayıtdışı sarmalık tütün satışı yapıldığı göz önüne alındığında, kayıt dışı ticaretin boyutu daha da artıyor. İstanbul'da yasadışı kaçak açık tütün satış noktası 2 bin 265'e ulaşırken, bu sayı Malatya'da bin 255, İzmir'de 853 ve Bursa'da 613 oldu.
SiGARADA HAPiS, TÜTÜNDE PARA...
Peki ama PKK neden kaçak açık tütün kaçakçılığına başladı? Bunda polis ve jandarmanın başarılı operasyonları kadar yargının aldığı kararlar da etkili oldu. Mahkemelerde daha önce 'denetimli serbestlik' cezası verilen sigara kaçakçılığında artık cezanın ertelenmesi uygulaması kaldırıldı ve 3 ila 10 yıl arasında değişen hapis cezaları verilmeye başlandı. Sadece idari para cezası verilen yasadışı kaçak açık tütün de bu yüzden patlama yaşandı. Son bir yılda sigara kaçakçılığı yarı yarıya azalırken, kaçak açık tütün tüketimi iki katından fazla arttı.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, nargileye tütünle birlikte uyuşturucu özelliği olan bazı bitkilerin de karıştırıldığını söyledi. Erdöl, "E-sigara kartuşları içinde nikotin sıvısı dışında uyuşturucu maddelerin de satıldığı konusunda küresel anlamda şüpheler söz konusu" dedi. Erdöl, uyuşturucuyla mücadele etmek için öncelikle "sigara bataklığı"nın kurutulması gerektiğini ifade ederek, bağımlılık ailesinin üyelerini sigara, bira, tiner ve benzeri uçucu maddeler, kokulu kırtasiye malzemeleri, okul çağında kullanılan yapıştırıcılar, haplar, otlar, uyuşturucular, son dönemde ise siber bağımlılık, bilgisayar oyunları, televizyon, insanları ekrana kilitleyen görüntüler şeklinde sıraladı.
KÜRESEL ŞÜPHELER VAR...
Erdöl, yasak olmasına rağmen büfe, bakkal ve sokaklarda satılan tane sigaralara uyuşturucu maddelerinin katıldığı konusunda çok ciddi kaygıları olduğuna dikkati çekerek, "Aynı şekilde 'melek yüzlü şeytan' olarak tanımladığım nargileye tütünle birlikte uyuşturucu özelliği olan bazı bitkilerin (afyon, maraş otu gibi) de karıştırıldığını biliyorum. E-sigara kartuşlarına da dolum yapılırken yüklenen kimyasallar konusunda şahsi olarak ciddi kaygılarım var. Çünkü, nikotin sıvısı dışında uyuşturucu maddelerin de bu kartuşlar yoluyla insanlara satıldığı konusunda küresel anlamda şüpheler söz konusu."
SIRADANLAŞMASIN...
Antalya'da BoNzai içen genç hastaneye kaldırılırken, 50 metre ötede bir grup gencin de Bonzai aldığı görüldü.
Turizmin başkenti Antalya'nın en merkezi noktasında Bonzai içen iki gençten biri yerde kıvranırken, diğeri ayakta durmakta zorlanırken görüntülendi. Muratpaşa İlçesi'ndeki metruk bir evin önünde kıvranarak Bonzai içenleri görenler, yardım etmeye çalışırken bir yandan da 112'yi aradı. Polis ve sağlık ekipleri kısa sürede ulaştı. Bonzai içen gençlerden biri yerde kıvranırken, diğeri bilincini yitirmiş halde etrafında dönüp ayakta durmakta zorlandı. Bir ara yerden kalkmaya çalışan ancak başaramayan gençlerden biri, kısa süre sonra gelen sağlık ekiplerinin yardım teklifini kabul etmedi. Ayakta duramayan ve Bonzai krizi geçirdiği anlaşılan genç, çevredekilerin yardımıyla sedyeye alınarak ambulansa taşındı. İki genç ambulansla hastaneye götürülürken, olay yerinin 50 metre ilerisinde ağaçların altında başka gençlerin bonzai içmeye devam ettiği görüldü.
KAYNAK: Sabah gazetesi,Tarihi: 28.6.2017
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1591574
İstanbul’da bir siyanür dehşeti daha!
1’i çocuk 3 kişinin cesedi bulundu...
Türkiye, İstanbul Fatih’teki Yetişkin Kardeşler ve Antalya’daki Şimşek ailesinin şokunu atlatamadan benzer bir haber de Bakırköy’den geldi.
İş adamı Bahattin Delen ile eşi Zübeyde ve yedi yaşındaki çocukları Ali Delen'in cansız bedenleri İstanbul Bakırköy'deki evlerinde bulundu. Polisin ilk değerlendirmesine göre; baba Bahattin Delen siyanürle intihar etti, eşi ve çocuğu da kokudan etkilendi. Fakat savcılık, "Delen, önce eşinin ve çocuğunun zehirlenmesine sebebiyet verdi, ardından intihar etti" değerlendirmesi yaptı. Savcılığın açıklamasına göre olayın sebebi, "Bahattin Delen'in aşırıcı derecede borçlanıp bunalıma girmesi."
SON 10 GÜNDE 3 AİLE TOPLU İNTİHAR ETTİ...
Son 10 günde 3 ayrı siyanürlü intihar olayı gerçekleşti. İlk olarak İstanbul Fatih'te 4 kardeş evlerinde ölü bulunmuştu, 9 Kasım'da ise Antalya'da 2'si çocuk 4 kişilik Şimşek ailesinin cansız bedenleri bulunmuştu.
5 Kasım'da saat 22.45'te polise, Fatih'te Molla Gürani Mahallesi Oğuzhan Caddesi 28/4 numaralı evin sakinlerine ulaşılamadığı ihbarı yapılmıştı.
İhbar üzerine eve giden ekipler, çilingir yardımıyla kapıyı açıp içeri girdiklerinde iç kapıda "Dikkat siyanür var, polisi arayın, içeri girmeyin" notuyla karşılaşmıştı. Söz konusu notun bulunması üzerine AFAD ekiplerine haber veren polis, evde Cüneyt (48), Oya (54), Kamuran (60) ve Yaşar Yetişkin (56) kardeşlerin cesedini bulmuştu.İlk incelemede, siyanür zehirlenmesi bulgularına rastlanmıştı.
9 Kasım'da da Antalya'da aynı aileden ikisi çocuk dört kişi evlerinde ölü bulunmuştu.Eve giden polis ekipleri, Selim (36), eşi Sultan (38), çocukları Ceren (9) ve Ali Çınar Şimşek'in (5) cesedini bulmuştu. Burada da yapılan ilk incelemede siyanür zehirlenmesi bulgularına rastlanmıştı.
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 388453
Alanya Bakkallar Odası Başkanı Velittin Yenialp, Alanya ve Antalya genelinde sarma tütün kaçakçılarının sayısının her geçen gün arttığını belirterek, “Yerliye ayrı ,turiste ayrı tarife uygulayan tütün kaçakçıları dürüst esnafı da canından bezdirdi” dedi...
Alanya'mızda ,özellikle turistlerin yoğun olduğu bölgeleri mesken tutan tütün kaçakçıları, seyyar tezgahlarını diledikleri yere kuruyor.
Kimler tarafından nasıl üretildiği belli olmayan tütünleri vatandaşlara şeffaf ambalajlarda satan tütün kaçakçıları, turistlere de fahiş fiyattan satış yapıyor. “Turkish tobacco” adıyla pazarlanan yasadışı satış; Alanya ,Manavgat, Serik, Aksu ve Muratpaşa’da da esnafı canından bezdiriyor ve kent huzurunu da olumsuz etkiliyor.
Konuyla ilgili endişelerini dile getiren Alanya Bakkallar Odası Başkanı Velittin Yenialp, “Kontrolsüz satılan tütünün içinde zararlı maddelerin bulunduğu tartışılıyor. İnsan sağlığıyla adeta alay eden sarma tütüncülerin sayısı sadece Antalya’da değil yurdun dört bir yanında gün geçtikçe artıyor. Türkiye’de açık tütün satışı yapan dükkanların sayısı son üç yılda 3 katına çıktı. Sadece Antalya ilimizde 400 dükkanda kaçak sarma tütün satılmakta. Bu durum dürüst esnafı zor durumda bırakıyor.” diyerek tehlikenin ve yasadışılığın boyutuna dikkat çekti.
Yasadışı tütün ticareti nedeniyle yurt çapındaki yıllık vergi kaybının 10 milyar TL üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Konuyla ilgili gerçekleşen ‘’Duman’’ operasyonları caydırıcı olsa da operasyonların hemen ardından tütüncü noktalarının sayısı hızla artıyor. Bu konuda acil önlemler alınması gerekiyor.
HABER: Emine YILMAZ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 188104
Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı (EMŞAV) yapılandırmasını genişleterek Alanya’da yeni bir şube kurarak EMŞAV Alanya Şube Başkanlığına Burak Doğan Aydoğan'ı atamıştı...
Aydoğan bugün EMŞAV Alanya Şubesi’nin açılışını gerçekleştirdi.
Güllerpınarı Mahallesi’nde eski Jandarma arkasında bulunan yeni şubenin açılışına Alanya Kaymakamı Mustafa Harputlu, Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel, eski milletvekili Cengiz Aydoğan, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Haşim Çakmaklı, Alanya Jandarma Komutanı Yarbay Serkan Akbaba, EMŞAV Genel Başkanı Abdurrahman Yılmaz, MHP İlçe Başkanı Mustafa Türkdoğan, Ak Parti İlçe Başkanı Mustafa Toklu, Alanyaspor Başkanı Hasan Çavuşoğlu’nun yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
EMŞAV Alanya Şube Başkanı Burak Aydoğan
‘HER ZAMAN ONLARIN YANINDA OLACAĞIZ’...
Programda açılış konuşmasını EMŞAV Alanya Şube Başkanı Burak Aydoğan yaptı.
Aydoğan; “Vakfımızın amacı vatan, millet, bayrak ve bizlerin huzuru için canlarını feda etmiş aziz şehitlerimizin geride kalan ailelerine sahip çıkmak, şehitlerimizin ve gazilerimizin onurlu insanlar olarak toplumda hak ettikleri saygın yeri edinmelerini sağlamak için faaliyetlerde bulunmak olan vakfımız Ankara’da kuruluşunu tamamlayarak ülke çapında ülkemin her köşesine ulaşmaya çalışmaktadır. Bu amaçla Alanya’da şube kurulması için geçtiğimiz aylarda başlanmıştı.Yaptığımız çalışmalarla Alanya Şubesi kuruluş çalışmalarını tamamlamış bulunmaktayız. Bugün burada sizlerin huzurunda şubemizi açacağız. Bizlerde Alanya Şubesi olarak vakfımızın tüm ülke çapındaki faaliyetlerine paralel olarak bölgemizde bulunan emniyet teşkilatı mensubu iken şehit olan kimselerin aileleri ile vazife malulü olan gazilerimize yardım etmek ve sosyal birlikteliği geliştirmek ve elimizden geldiğinde onların yanında olacağız” dedi.
EMŞAV Genel Başkanı Abdurrahman Yılmaz
'ALANYA 17. ŞUBE'...
EMŞAV Genel Başkanı Abdurrahman Yılmaz da konuşmasında, "EMŞAV olarak 1998 yılında dernek olarak kurulmasına rağmen 2011 yılında vakfa faaliyete başladık ve faaliyetlerimize devam ediyoruz. Çoğu dernek bazında olmak üzere yaklaşık bugün ki şubemiz ile yaklaşık 17 şubemiz bulunmaktadır. Çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Şehit ve gazilerimizin değerini bilmemiz gerekiyor. Bizlerde bu doğrultuda vakıf olarak çalışmalarımızı sürdürdük, bundan sonra da bu şekilde sürdürmeye devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel
‘HER ZAMAN DESTEK VERECEĞİZ’...
Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel de “EMŞAV’ın Alanya'mıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bizlerde elimizden geldikçe her zaman desteğimizi vereceğiz” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’NİN EN HAYIRSEVER YERİ ALANYA’...
Alanya Kaymakamı Mustafa Harputlu
Alanya Kaymakamı Mustafa Harputlu ise “EMŞAV’ın açılış töreninde sizlerle birlikte olmaktan gurur duydum. Şehitlerimiz ile ilgili ne yapsak azdır. Şehitlerimizin her türlü sorunlarını çözüp onların yanlarında olmak için, kurulan bu vakfa her türlü destek verilmekte. Her zaman yanlarında olmaya devam edeceğiz. Alanya bu konuda Türkiye’nin en hayırsever köşesi. Çok yeni kurulmuş olmasına rağmen bu kadar güzel bir ofisle açılışını yapması bunun en güzel göstergesi. Alanya’mız da ki şehit yakınlarımız ve gazilerimizle ilgili yapacağımız her türlü yardımda bu vakıf yanımızda olacak. Ben vakfın kuruluşunda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.
Konuşmaların ardından Alanya protokolü açılış kurdelesini hep birlikte kesere EMŞAV Alanya Şubesi'nin açılışını gerçekleştirdi.
Daha sonra EMŞAV Alanya Şube Başkanı Burak Aydoğan katılımcılara ofisin içerisini gezdirdi.
HABER: Uğur AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 157891
Antalya'nın Muratpaşa İlçesi Belediye başkanı Ümit Uysal,ekibi ile arı gibi çalışıyor...
Başkanın talimatları doğrultusunda,ekipler bugün işini yarına bırakmıyor.
Dün kazındı bugün asfalt dökülüyor...
Muratpaşa Belediyesi, Kızıltoprak Mahallesi’nde cadde ve sokak yenileme çalışmalarına başladı. Önceki gün, deforme olmuş asfalt kazınırken, bugün asfalt kaplama çalışmaları başladı...
Antalya’nın ana ulaşım aksları Aspendos ve Termesos Bulvarları ile Mevlana, Yunus Emre ve İbni Sina Caddeleri arasında kalan Kızıtoprak Mahallesi’nin 12 cadde ve sokağının asfaltı Muratpaşa Belediyesi’nce yenileniyor.
Daha önce; 41 bin 75 ton malzeme kullanılarak yaklaşık 19 kilometrelik cadde ve sokakta yenileme çalışması gerçekleştirilmiş olan Kızıltoprak Mahallesi’nde 12 cadde ve sokak için de çalışmalar başladı. Muratpaşa Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri; çalışmalara önceki gün deforme olmuş asfaltı kazımıştı. Bugün ise; sıcak asfaltla kaplama çalışmalarına başladı.
Kızıltoprak Mahallesi’nde daha önce; 17 bin 549 metrekare kaldırım çalışması da gerçekleştirildiğini belirten Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal; “Altyapı çalışmaları tamamlanan mahallelerimizin yol ve kaldırımlarını, program çerçevesinde yeniliyoruz. Bu kapsamda; Kızıltoprak Mahalle’mizdeki 12 cadde ve sokağı, 4 bin 872 ton sıcak asfalt kullanılarak yenileyeceğiz” dedi.
HABER: İbrahim AKDAĞ
- Kategori: Türkiye Haberleri
- Gösterim: 1213619
İyi Partili vekil , Alanyalı üreticilerin sorununu TBMM’ye taşıdı...
İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, Alanya’da ve Antalya bölgesinde üreticilerin yabani otlarla mücadele etmek için sıklıkla kullandığı ve kanserojen etkiye sahip olduğu bilinen tarım ilacı hakkında üreticinin bilgilendirilip bilgilendirilmediğini sordu...
İYİ Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi, İnsan sağlığını tehdit eden ve Alanyalı üreticilerin de çok sık kullandığı tarım ilacı hakkında Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından cevaplandırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM)soru önergesi verdi.
Bahşi, TBMM’ye verdiği dilekçede şu ifadelere yer verdi: “Medyada yer alan haberlere göre Antalya'da çiftçilerin kullandığı Bayer'in Roundup adlı tarım ilacının kansere neden olduğu ve ABD'de milyonlarca dolar tazminata mahkum edildiği belirtilmiştir. Amerikalı bir çiftçi, yabani otlar için kullandığı tarım ilacı yüzünden lenf kanseri olduğunu belirterek, Monsanto şirketine dava açmış ve haklı bulunarak, 80 milyon dolar tazminat kazanmıştır. Yine, Amerikalı bir bahçıvan, aynı tarım ilacı yüzünden lenf kanseri olduğunu belirterek, aynı şirkete dava açmış ve 78 milyon dolar tazminat kazanmıştır. Ve aynı ilaç yüzünden aynı şirkete açılmış 13 bin 400 dava olduğu bilinmektedir. Ayrıca Roundup adlı ilacın zararları kanserojen etkiyle sınırlı olmadığı, Avrupa ülkelerinde yapılan bilimsel çalışmalarda Glyphosateadlı maddenin glutenintoleransına neden olduğu açıklanmıştır.Glifosat (Roundup) adı verilen bir yabani ot öldürücüsünün kullanıldığı tarım ürünleri hasat edildiğinde bu toksinin yüksek seviyelerinin ürünlerde kaldığı ve insanlara geçerek başta kanser olmak üzere çok çeşitli hastalıklara yol açtığı belirtilmiştir. Buna göre; ‘Antalya’da çiftçilerin adeta peynir ekmek gibi kullandığı Bayer’in Roundup adlı tarım ilacı hakkında tüketicilere yeteri kadar uyarı yapılmış mıdır? Adı geçen bu ilacın kanser oluşumunu tetiklediği doğru mudur? Doğruysa neden üretimine hala izin verilmektedir?’”
HABER: İbrahim AKDAĞ