Sağlık
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 6242
Kadınlarda en sık görülen kanser türü olarak bilinen ve gelişmekte olan ülkelerde görülme sıklığı giderek artan rahim ağzı (serviks) kanserinin daha çok 30’lu, 40’lı ve 50’li yaşlardaki kişileri etkilediği bildirildi
KADINLARDA en sık görülen kanser türü olarak bilinen ve gelişmekte olan ülkelerde görülme sıklığı giderek artan rahim ağzı (serviks) kanserinin daha çok 30'lu, 40'lı ve 50'li yaşlardaki kişileri etkilediği bildirildi.
Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü'nden Jinekolojik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Murat İnal, serviks olarak adlandırılan rahim ağzının kanserinin tüm dünyada 45 yaş altı kadınlarda en sık görülen ikinci kanser türü olduğunu ve meme ile akciğer kanserinden sonra kanser nedeniyle yaşam kaybının önde gelen üçüncü neden olduğunu söyledi.
"HPV sonucu oluşuyor"
Rahim ağzı kanserinin, uzun süre ve inatçı, yüksek riskli HPV enfeksiyonu sonucu oluştuğunu hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Murat İnal, HPV enfeksiyonunun oldukça sık ortaya çıktığını ve cinsel yaşamı aktif olan insanların önemli bir bölümünde görülebildiğini kaydetti. Prof. Dr. Mehmet Murat İnal "Ancak enfeksiyon ilerleyerek serviks kanserine dönüşmez. HPV ile enfekte çoğu insan buna bağlı ciddi problemler yaşamaz ve ancak çok küçük bir yüzdede kanser gelişebilir. HPV; ağız, boğaz, vajen, vulva ve serviks kanseri gibi birçok kanser tipinin ortaya çıkma olasılığını da artırmaktadır" dedi.
Prof. Dr. Mehmet Murat İnal rahim ağzı kanseri riski taşıyanları ise şu şekilde sıraladı:
"HPV teşhisi konulmuş kadınlar, HPV aşısı yaptırmamış kadınlar, prekanseröz lezyonlar için düzenli pap smear yaptırmamış olanlar, anormal pap smear sonucu olan ya da kanser öncesi servikal hücre değişiklikleri tanısı öyküsü bulunanlar, daha önce serviks kanseri öyküsü olanlar, HPV enfeksiyonu riskinin artmasına neden olan birden fazla cinsel partneri bulunanlar, yüksek riskli cinsel aktivitede bulunan partneri olanlar, çok erken yaşta ilk cinsel ilişkisini yaşayanlar, HIV enfeksiyonu ya da bağışıklık sistemini zayıflatan herhangi bir durumu olanlar, sigara kullananlar."
"Rutin jinekolojik kontrollerinizi ihmal etmeyin"
Serviks kanserinin erken dönemde genellikle belirti vermediğini, en erken teşhisin, rutin jinekolojik muayene esnasında saptanan anormal pap smear testi sonucunda görüldüğünün altını çizen Prof. Dr. Mehmet Murat İnal "Hastalık, oldukça yavaş seyirlidir ve böylece belirtisiz dönem yıllarca sürebilir. Pap smear testinde anormal hücrelerin tespit edildiği evre yüzde, hastalığın yüzde 100 tedavi edilebilir evresidir. İlerlemiş serviks kanserleri genel olarak en sık, düzenli pap smear testi yaptırmayan ya da anormal pap smear sonucu alıp takiplere devam etmemiş kadınlarda ortaya çıkmaktadır" dedi.
Prof. Dr. Mehmet Murat İnal, serviks kanseri geliştikçe görülen belirtilerinin adet arası, cinsel ilişki sonrası ya da menopoz sonrası kanama gibi anormal vajinal kanamalar, sulu, pembe, soluk ve devamlı olan vajinal akıntı, Normalden daha fazla kanama olan ve daha uzun süren adet dönemleri olduğunu söyledi. Prof. Dr. İnal, mesane, bağırsaklar, akciğerler ya da karaciğere yayılmış çok ileri düzeydeki serviks kanseri vakaları belirtilerini ise sırt ağrısı, kemik ağrısı ve kırıklar, yorgunluk, bitkinlik, vajinadan idrar ve dışkı kaçağı, bacak ağrısı, iştah kaybı, pelvik ağrı, şişmiş ayaklar ve kilo kaybı olarak sıraladı.
"Kanserin evresine göre tedavi belirleniyor"
Serviks kanseri için tedavi seçeneklerinin kanserin evresine göre değiştiği bilgisini paylaşan Prof. Dr. Mehmet Murat İnal "Erken evrelerde yakalanan serviks kanserinin tedavisi göreceli olarak kolaydır. Küçük, erken evre kanseri olan hastalar histerektomi (rahim ve rahim ağzının çıkarılması) ile cerrahi olarak tedavi edilebilir. Serviks kanserinin yayılımına bağlı olarak değişik histerektomi tipleri önerilebilir. Cerrahi operasyon, klasik açık ameliyat ya da laparoskopi gibi yöntemlerle yapılabilir" dedi.
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 6224
1-7 Nisan Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi farkındalık sağlamak, erken teşhis ve tanı konularında vatandaşları bilinçlendirmek adına hastane girişine bir stant açtı
BROŞÜR ve çeşitli hediyelerin dağıtıldığı stantta, hastaların kanserle ilgili sorularına tek tek yanıt verilerek bilgilendirildi. Çoğu kanser vakasının, yaşam tarzıyla bağlantılı olduğunu vurgulayan Hastane Başhekim Vekili Uz. Dr. Nadir Aldemir, sağlıklı yaşam tarzının, kanser riskini azaltacağını söyledi. Aldemir, ”Erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu ve hayat kurtardığını bir kez daha anlatmak, kanser hastalığına dikkati çekmek, duyarlılığı arttırarak farkındalık yaratmak adına yönetim birimi olarak bugün burada yerlerimizi aldık. Biliyoruz ki toplum bilincinin gelişmesi kanserle mücadelede en etkili yöntemlerden birisidir. Unutmayalım ki erken teşhis hayat kurtarır. Bu doğrultuda hastalarımızı bilgilendirmeye, broşürlerimizi dağıtmaya devam edeceğiz. Sağlığınızın takipçisiyiz" diye konuştu.
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 5179
Dermatoloji Uzmanı Dr. Ata Nejat Ertek, tırnağın yavaş uzayan bir deri eki olduğunu belirterek, “Tırnak mantarı (onikomikozis) tırnağı kalınlaştırır, rengini bozar ve tırnak yatağından ayırır. Ülkemizde tırnak mantarı sorunu oldukça sık karşılaşılan bir problemdir” dedi.
TIRNAK mantarının sıklıkla erişkinlerde görüldüğünü dile getiren Dr. Ata Nejat Ertek, “Tırnak mantar hastalıkları ağrı gelişimi, başka enfeksiyonlara yol açması ve bulaşıcı olması nedeni ile ciddi bir sağlık sorunudur.
Özellikle yaşlı hastalarda, şeker hastalarında ve savunma sistemi problemli olan hastalarda daha dikkatli olunmalıdır. Bunun yanı sıra el ve ayak tırnaklarında ciddi estetik problemlere sebep olmaktadır. Tırnak mantarlarının en etkili tedavi yöntemlerinin başında lazer tedavisi gelmektedir. Lazer tedavileri; her yaş döneminde düşük risk ve geniş güvenli kullanım özelliği, yüksek hasta uyumu ve klinik iyileşmesi ile tırnak mantarlarında ilk tedavi seçenekleri arasına yer almaktadır.
Ayak tırnağına uygulanan lazer ışığı, tırnak yatağına, tırnak ve etrafındaki yumuşak dokuya zarar vermeden uygulanır. Mutlaka 5 parmağın tırnaklarına da uygulanmalıdır çünkü diğer parmaklardaki tırnaklarda da gizli mantar olabilir. Lazer tedavisi sırasında hafif ısınma hissi duyulur. Herhangi bir şekilde ağrı kesici veya anesteziye gerek yoktur. Uygulama sonrasında hemen günlük aktivitelerinize geri dönebilirsiniz” diye konuştu.
Dr. Ata Nejat Ertek, lazerle tırnak mantarı tedavisi işlemi yaklaşık 15 dakika kadar sürdüğünü ifade ederek, “Tedavide bazı hastalar için tek seans yeterli olurken bazı hastalar (çok ileri safhalar) içinse daha fazla seansa (6-8 seans veya fazlası) gerek vardır. Lazer işlemi sonrası hemen pedikür yaptırabilir ya da oje sürebilirsiniz.
Burada önemli olan lazer işlemi öncesi dönemdir. Lazer işlemi uygulanmadan 1 gün önce ayağınızdaki tüm ojeleri temizleyip, ayak temizliğinizi yapmalısınız. Mantar hastalığı çevresel faktörlere bağlı bir rahatsızlık olduğu için tekrarlaması mümkün olabilir. Bu nedenle mutlaka hastalıktan korunmak için uzmandan bilgi alınmalıdır” açıklamalarında bulundu.
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 6322
1-7 Nisan Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi farkındalık sağlamak, erken teşhis ve tanı konularında vatandaşları bilinçlendirmek adına hastane girişine bir stant açtı. Broşür ve çeşitli hediyelerin dağıtıldığı...
1-7 Nisan Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi farkındalık sağlamak, erken teşhis ve tanı konularında vatandaşları bilinçlendirmek adına hastane girişine bir stant açtı.
Broşür ve çeşitli hediyelerin dağıtıldığı stantta, hastaların kanserle ilgili sorularına tek tek yanıt verilerek bilgilendirildi.
Çoğu kanser vakasının, yaşam tarzıyla bağlantılı olduğunu vurgulayan Hastane Başhekim Vekili Uz. Dr. Nadir Aldemir, sağlıklı yaşam tarzının, kanser riskini azaltacağını söyledi. Aldemir: ”Erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu ve hayat kurtardığını bir kez daha anlatmak, kanser hastalığına dikkati çekmek, duyarlılığı arttırmak ve farkındalık yaratmak adına yönetim birimi olarak bugün burada yerlerimizi aldık. Biliyoruz ki toplum bilincinin gelişmesi kanserle mücadelede en etkili yöntemlerden birisidir.
Unutmayalım ki erken teşhis hayat kurtarır. Bu doğrultuda hastalarımızı bilgilendirmeye broşürlerimizi dağıtmaya devam edeceğiz. Sağlığınızın takipçisiyiz“ diye konuştu.
- Kategori: Sağlık
- Gösterim: 9197
Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, “Yaban mersini ve bal kabağını diyetimize ekleyerek, bol sıvı tüketip gözlerimize dinlenme şansı tanıyarak sinek uçuşmalarının önüne geçebiliriz” diyor Gözümüzün önünden sinek uçuşması...
PaylaşTweetlePaylaşPaylaşPaylaşYazdırYazıyı BüyütYazıyı Küçült
Sinek uçuşmalarına karşı yaban mersini ve bal kabağı tüketin…
Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, “Yaban mersini ve bal kabağını diyetimize ekleyerek, bol sıvı tüketip gözlerimize dinlenme şansı tanıyarak sinek uçuşmalarının önüne geçebiliriz” diyor
Gözümüzün önünden sinek uçuşması hissini birçoğumuz yaşamışızdır. Genellikle mavi gökyüzüne, beyaz tavana veya açık renkli yüzeylere baktığımızda belirgin hale gelir. “Kimi zaman toz zerreciklerine benzeyen kimi zaman solucanvari yapıda, hangi yöne baksak o yöne hareket eden sinek uçuşmaları genellikle ilerleyen yaşlarda daha sık görülür” diyen Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, sinek uçuşmalarının sebepleri hakkında bilgiler verdi…
“Sinek uçuşmalarının başlıca nedeni gözümüzün içerisindeki yumurta akına benzer jölemsi kıvama sahip ‘vitreus’ diye isimlendirdiğimiz yapının yıpranmasıdır. Bu yıpranma erken yaşlarda kolayca onarılabilirken ileri yaşlarda aynı hızda yenilenme ve onarım mümkün olmadığından sinek uçuşmaları olarak görüş alanımıza yansır.”
KRONİK HASTALIKLAR TETİKLEYEBİLİR
“Diyabet, hipertansiyon ve bağ dokusu hastalıkları gibi kronik hastalığı olanlarda, yeteri kadar sıvı tüketmeyen, yeterli antioksidan ve vitamin almayan, dengesiz beslenenlerde, ekran karşısında çok vakit geçirip uyku düzensizliği olan kişilerde, yüksek miyoplarda, tütün ve alkol kullananlarda daha sık görülür.”
“Sinek uçuşmalarının birçoğu kendiliğinden düzelirken bazıları retina yırtılması gibi ciddi hastalıkların habercisi olabilir” diyen Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, “Bu nedenle ani başlayan ve kendiliğinden iyileşme göstermeyen, beraberinde ışık çakmaları olan durumlarda mutlaka göz hekimine başvurulmalıdır” diyerek uyardı.
BESİN TAKVİYESİ ALIN, BOL SIVI TÜKETİN
Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, “Yaban mersini ve bal kabağını diyetimize ekleyerek, göze özel vitaminleri ve antioksidanları içeren destekleyici besin takviyesi alarak, bol sıvı tüketip gözlerimize dinlenme şansı tanıyarak sinek uçuşmalarının çoğundan kurtulabiliriz. Bazı durumlarda vitreus içerisine lazer uygulayarak temizleme yapılabilir. Şayet kişinin günlük yaşamını etkileyecek kadar çok sinek uçuşmaları, siyah noktalar var ise vitrektomi işlemi ile bunlardan tamamen kurtulmak mümkündür” diyerek tedavi yöntemlerini de anlattı