head
2183026 810x458 75f08
Pazar, 28 Nisan 2024

Sağlık

1-7 Nisan Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi farkındalık sağlamak, erken teşhis ve tanı konularında vatandaşları bilinçlendirmek adına hastane girişine bir stant açtı

BROŞÜR ve çeşitli hediyelerin dağıtıldığı stantta, hastaların kanserle ilgili sorularına tek tek yanıt verilerek bilgilendirildi. Çoğu kanser vakasının, yaşam tarzıyla bağlantılı olduğunu vurgulayan Hastane Başhekim Vekili Uz. Dr. Nadir Aldemir, sağlıklı yaşam tarzının, kanser riskini azaltacağını söyledi. Aldemir, ”Erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu ve hayat kurtardığını bir kez daha anlatmak, kanser hastalığına dikkati çekmek, duyarlılığı arttırarak farkındalık yaratmak adına yönetim birimi olarak bugün burada yerlerimizi aldık. Biliyoruz ki toplum bilincinin gelişmesi kanserle mücadelede en etkili yöntemlerden birisidir. Unutmayalım ki erken teşhis hayat kurtarır. Bu doğrultuda hastalarımızı bilgilendirmeye, broşürlerimizi dağıtmaya devam edeceğiz. Sağlığınızın takipçisiyiz" diye konuştu.

Dermatoloji Uzmanı Dr. Ata Nejat Ertek, tırnağın yavaş uzayan bir deri eki olduğunu belirterek, “Tırnak mantarı (onikomikozis) tırnağı kalınlaştırır, rengini bozar ve tırnak yatağından ayırır. Ülkemizde tırnak mantarı sorunu oldukça sık karşılaşılan bir problemdir” dedi.

 

TIRNAK mantarının sıklıkla erişkinlerde görüldüğünü dile getiren Dr. Ata Nejat Ertek, “Tırnak mantar hastalıkları ağrı gelişimi, başka enfeksiyonlara yol açması ve bulaşıcı olması nedeni ile ciddi bir sağlık sorunudur.

 

Özellikle yaşlı hastalarda, şeker hastalarında ve savunma sistemi problemli olan hastalarda daha dikkatli olunmalıdır. Bunun yanı sıra el ve ayak tırnaklarında ciddi estetik problemlere sebep olmaktadır. Tırnak mantarlarının en etkili tedavi yöntemlerinin başında lazer tedavisi gelmektedir. Lazer tedavileri; her yaş döneminde düşük risk ve geniş güvenli kullanım özelliği, yüksek hasta uyumu ve klinik iyileşmesi ile tırnak mantarlarında ilk tedavi seçenekleri arasına yer almaktadır.

 

Ayak tırnağına uygulanan lazer ışığı, tırnak yatağına, tırnak ve etrafındaki yumuşak dokuya zarar vermeden uygulanır. Mutlaka 5 parmağın tırnaklarına da uygulanmalıdır çünkü diğer parmaklardaki tırnaklarda da gizli mantar olabilir. Lazer tedavisi sırasında hafif ısınma hissi duyulur. Herhangi bir şekilde ağrı kesici veya anesteziye gerek yoktur. Uygulama sonrasında hemen günlük aktivitelerinize geri dönebilirsiniz” diye konuştu.

 

Dr. Ata Nejat Ertek, lazerle tırnak mantarı tedavisi işlemi yaklaşık 15 dakika kadar sürdüğünü ifade ederek, “Tedavide bazı hastalar için tek seans yeterli olurken bazı hastalar (çok ileri safhalar) içinse daha fazla seansa (6-8 seans veya fazlası) gerek vardır. Lazer işlemi sonrası hemen pedikür yaptırabilir ya da oje sürebilirsiniz.

 

Burada önemli olan lazer işlemi öncesi dönemdir. Lazer işlemi uygulanmadan 1 gün önce ayağınızdaki tüm ojeleri temizleyip, ayak temizliğinizi yapmalısınız. Mantar hastalığı çevresel faktörlere bağlı bir rahatsızlık olduğu için tekrarlaması mümkün olabilir. Bu nedenle mutlaka hastalıktan korunmak için uzmandan bilgi alınmalıdır” açıklamalarında bulundu.

1-7 Nisan Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi farkındalık sağlamak, erken teşhis ve tanı konularında vatandaşları bilinçlendirmek adına hastane girişine bir stant açtı. Broşür ve çeşitli hediyelerin dağıtıldığı...

WhatsApp Image 2019 04 04 at 13.50.491

1-7 Nisan Kanser Haftası etkinlikleri kapsamında ALKÜ Alanya Eğitim ve Araştırma Hastanesi farkındalık sağlamak, erken teşhis ve tanı konularında vatandaşları bilinçlendirmek adına hastane girişine bir stant açtı.

 WhatsApp Image 2019 04 04 at 13.50.491

 

Broşür ve çeşitli hediyelerin dağıtıldığı stantta, hastaların kanserle ilgili sorularına tek tek yanıt verilerek bilgilendirildi.

 WhatsApp Image 2019 04 04 at 13.50.491

Çoğu kanser vakasının, yaşam tarzıyla bağlantılı olduğunu vurgulayan Hastane Başhekim Vekili Uz. Dr. Nadir Aldemir, sağlıklı yaşam tarzının, kanser riskini azaltacağını söyledi. Aldemir: ”Erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu ve hayat kurtardığını bir kez daha anlatmak, kanser hastalığına dikkati çekmek, duyarlılığı arttırmak ve farkındalık yaratmak adına yönetim birimi olarak bugün burada yerlerimizi aldık. Biliyoruz ki toplum bilincinin gelişmesi kanserle mücadelede en etkili yöntemlerden birisidir.

 WhatsApp Image 2019 04 04 at 13.50.491

Unutmayalım ki erken teşhis hayat kurtarır. Bu doğrultuda hastalarımızı bilgilendirmeye broşürlerimizi dağıtmaya devam edeceğiz. Sağlığınızın takipçisiyiz“ diye konuştu.

 

WhatsApp Image 2019 04 04 at 13.50.491

Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, “Yaban mersini ve bal kabağını diyetimize ekleyerek, bol sıvı tüketip gözlerimize dinlenme şansı tanıyarak sinek uçuşmalarının önüne geçebiliriz” diyor Gözümüzün önünden sinek uçuşması...

PaylaşTweetlePaylaşPaylaşPaylaşYazdırYazıyı BüyütYazıyı Küçült
Sinek uçuşmalarına karşı yaban mersini ve bal kabağı tüketin…
Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, “Yaban mersini ve bal kabağını diyetimize ekleyerek, bol sıvı tüketip gözlerimize dinlenme şansı tanıyarak sinek uçuşmalarının önüne geçebiliriz” diyor

 

Gözümüzün önünden sinek uçuşması hissini birçoğumuz yaşamışızdır. Genellikle mavi gökyüzüne, beyaz tavana veya açık renkli yüzeylere baktığımızda belirgin hale gelir. “Kimi zaman toz zerreciklerine benzeyen kimi zaman solucanvari yapıda, hangi yöne baksak o yöne hareket eden sinek uçuşmaları genellikle ilerleyen yaşlarda daha sık görülür” diyen Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, sinek uçuşmalarının sebepleri hakkında bilgiler verdi…

 

“Sinek uçuşmalarının başlıca nedeni gözümüzün içerisindeki yumurta akına benzer jölemsi kıvama sahip ‘vitreus’ diye isimlendirdiğimiz yapının yıpranmasıdır. Bu yıpranma erken yaşlarda kolayca onarılabilirken ileri yaşlarda aynı hızda yenilenme ve onarım mümkün olmadığından sinek uçuşmaları olarak görüş alanımıza yansır.”

 

 

KRONİK HASTALIKLAR TETİKLEYEBİLİR

“Diyabet, hipertansiyon ve bağ dokusu hastalıkları gibi kronik hastalığı olanlarda, yeteri kadar sıvı tüketmeyen, yeterli antioksidan ve vitamin almayan, dengesiz beslenenlerde, ekran karşısında çok vakit geçirip uyku düzensizliği olan kişilerde, yüksek miyoplarda, tütün ve alkol kullananlarda daha sık görülür.”

“Sinek uçuşmalarının birçoğu kendiliğinden düzelirken bazıları retina yırtılması gibi ciddi hastalıkların habercisi olabilir” diyen Göz Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, “Bu nedenle ani başlayan ve kendiliğinden iyileşme göstermeyen, beraberinde ışık çakmaları olan durumlarda mutlaka göz hekimine başvurulmalıdır” diyerek uyardı.

BESİN TAKVİYESİ ALIN, BOL SIVI TÜKETİN

Dr. Öğr. Üyesi Fatih Atmaca, “Yaban mersini ve bal kabağını diyetimize ekleyerek, göze özel vitaminleri ve antioksidanları içeren destekleyici besin takviyesi alarak, bol sıvı tüketip gözlerimize dinlenme şansı tanıyarak sinek uçuşmalarının çoğundan kurtulabiliriz. Bazı durumlarda vitreus içerisine lazer uygulayarak temizleme yapılabilir. Şayet kişinin günlük yaşamını etkileyecek kadar çok sinek uçuşmaları, siyah noktalar var ise vitrektomi işlemi ile bunlardan tamamen kurtulmak mümkündür” diyerek tedavi yöntemlerini de anlattı

Yakında koklayarak iyileşeceğiz…
Bilimin son buluşu: Kokuyla tedavi Gelecekte doktorunuz rahatsızlıklarınız için reçetenize koku isimleri yazarsa şaşırmayın! Çünkü bilim dünyası, tarih öncesinden bu yana kullanılan kokularla ilgili önemli buluşlara imza attı. Derimiz başta olmak üzere birçok organımızın...

Gelecekte doktorunuz rahatsızlıklarınız için reçetenize koku isimleri yazarsa şaşırmayın! Çünkü bilim dünyası, tarih öncesinden bu yana kullanılan kokularla ilgili önemli buluşlara imza attı. Derimiz başta olmak üzere birçok organımızın burnumuz gibi koku aldığı keşfedildi.

 

NOBEL ALDIRAN KEŞİFTEN SONRA BULUNDU

Klinik Aromaterapist Leyla Çakır, en karmaşık konulardan biri olan koku duyusu ile ilgili heyecan verici buluşlar hakkında şu bilgileri verdi:

 

“1990’ların başlarında biyologlar koku reseptörlerinin (burnumuzdaki kimyasal sensörler) nasıl çalıştığını çok uzun uğraşların ardından bulabilmişlerdi ve bu çalışmalar neticesinde beynimizin kokular arasında nasıl ayrım yaptığını anlamak mümkün olmuştu. Bu önemli keşif bilim adamlarına 2004 yılında Nobel ödülü getirmişti.

 

Koku duyusu hakkında hala keşfedilmemiş noktalar olsa da o günden beri epey yol alındı. Bilim insanları koku reseptörlerinin sadece burun içinde değil, birçok fizyolojik fonksiyonda önemli rol oynayarak tüm vücutta yaygın olarak bulunduğunu keşfetti:

Karaciğerde, akciğerde, kalpte, bağırsaklarda, beyinde hatta spermlerde!

 

KOKU, YARALI DOKUYU İYİLEŞTİRDİ

Almanya’daki Bochum Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı, insan derisinde bulunan koku alıcı hücrelerin, burundaki hücrelere benzediğini, cildimizin de aynı burnumuz gibi kokuyu algıladığını keşfettiler. Hasarlı derinin sandal ağacı kokusu olarak bilinen ‘sandolare’ molekülüne maruz bırakıldığında kendini daha hızlı iyileştirdiği gözlemlendi.

 

Aromakolojik cilt bakım ürünlerinde kullanılan ‘sandalore’un, reseptörlere bağlanarak deri iyileşme sürecinin özelliği olan, hücre bölünme ve taşınma işlemini harekete geçirdiği bulundu. Sandalore’a beş gün boyunca maruz bırakılan hücrelerin çoğalması yüzde 32, hücre taşınması yaklaşık yüzde 50 oranında arttı.

 

Bu bulgular, bilim insanlarına, yaşlanan deriye kozmetik uygulamalar ya da fiziksel travmalardan sonra iyileşmeyi hızlandıracak yeni tedaviler için düşünme imkanı verdi.

 

Bir başka bilimsel çalışmada, sperm hücrelerinin yüzeyinde bulunan koku reseptörlerinin, sperm hücrelerinin, döllenmemiş bir yumurtaya doğru yollarını bulmasını sağlayan bir tür kimyasal yönlendirme sistemi işlevi gördüğü bulundu.

 

St. Louis Washington Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada ise, insan akciğerindeki koku reseptörleri hakkında, zararlı maddeleri soluduğumuzda hava yollarının daralmasına neden olarak zehirli bileşiklere karşı emniyet anahtarı görevi gördüğü bulundu.

 

10 BİN FARKLI KOKUYU ALGILIYOR

Heyecan veren buluşlara rağmen, koku sisteminin karmaşıklığı yüzünden, bilim insanlarının hala alacak uzun bir yolu var. İnsan burnunda yaklaşık 350 farklı işlevsel türde koku alma reseptörü bulunduğunu ve 10 bin civarı farklı kokuyu algıladığını biliyoruz. Fakat bu bilgi bile her an güncelliğini yitirebilir çünkü bu konuda da çok fazla farklı çalışma var.

 

Diğer memelilere baktığımızda ise insanlarda çok daha az koku reseptörü olduğunu biliyoruz. Fareler ve diğer hayvanlar yemek bulma, avcılardan saklanma vb için koku alma duyusuna ağır bir şekle bağımlıdır ve onlarda binden fazla farklı türde bulunur.”

 

 

Ayrıntılı bilgi için:

Leyla ÇAKIR

Klinik Aromaterapist

Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

0533 577 10 30

https://www.instagram.com/leylaaromakoloji/

Gazeteler